Onsuz geçen 11. anneler günü... Ben de 16 yaşımda kaybettim annemi. Annen olması nasıl bir histi unuttum. Belki anne olunca hatırlarım bilmiyorum. İlk zamanlar çok büyük bir yalnızlıktı onsuz olmak, zamanla yalnızlık kavramı bile anlamını yitirdi, anlamsız, tanımsız bir boşluk kapladı yerini. Onu hatırlıyorum. Her ayrıntısını; mutfakta şarkı söylemesini, gamzelerini, gülüşünü, ellerini, yüzünü,yürüyüşünü... Ama sesini unuttum. Neye benzerdi annemin sesi hatırlamıyorum.
Çok mu şanslıydım böyle tatlı bir anneye sahip olduğum için, yoksa çok mu şanssızım onu erken kaybettiğim için? Hayatın tadını çıkaramadım onunla, dertlerimi, mutluluklarımı paylaşamadım. Oysa öyle çok isterdim ki, anneme bir çocuğun gözleriyle değil, bir kadının gözleriyle de bakabilmeyi, onunla iki arkadaş gibi oturup konuşabilmeyi... Keşke demem aslında, imkansız şeyleri dile getirmem pek ama yarının stresinden, içimdekileri boşaltma ihtiyacı duydum.
Onu sık sık düşünüyorum. Nasıl öldü, çok canı yandı mı bilmiyorum. Korkmuş mudur? Ben ve kardeşim için nasıl endişelendiğini tahmin edebiliyorum. Tüm bunları düşünmek acıdan başka bir şey vermiyor biliyorum. Güçlü bir insanım aslında. Ama diyorum ya bazı şeylere hiç bir güç dayanmıyor. Yarın anneler günü ve bu benim çok canımı yakıyor.