Oysaki her gün gibiydi o günde, uyandım teyzem ve kuzenimle dısarı cıktık, annem sonradan katılacaktı ama kararsızdı, ilk defa kardesleriyle birsey yapmadı, eve geldim kraker yedik, cikolta yedik, su günüme bakarak diyorum onunla aynı havayı soluyan ben miydim diye? İnsan ölecegini aklına getirir mi hic? Annem de ilk kendindeki tuhaflıgı hissettiginde demis miydi ben ölüyorum diye? Ya da ya ölürsem diye? O kadar hayat doluydu ki, ne hayalleri vardır kim bilir? Benden bile fazla seviyordu, hayatı ve yasamayı.
Kendini kim hazır hisseder ki ölüme? Ölüm hazır mısın diye sorar mı insana? İste öyle bir anda cıktı gitti hayatımzdan annemiz, gözyaslarımızla baka kaldık akrasından sadece, hani hep baskalarını görürdük, aglardık.. Ay su kisi öldü, bu öldü, nasıl dayanılır? derdik, sanki bize hic ugramayacakmıs gibi.. Annemin bedeni girdi o topraga, gözümün önünde onu o cukura indirdiler, yapmayın dedim, annemi koymayın oraya dedim, gördüklerime ben bile inanamadım o an, ama hersey gercegin ta kendisiydi iste, annem ölmüstü artık, korktugum basıma gelmisti.
Ben üniversite okurken, her dönüsüm de arkamdan aglardı, ben giderken kus olup ucsam kızımın yanına dermis, evin her yerini benim fotolarımla donatmıstı, resimlerinle konusuyorum kızım! demisti bana, bazen mutfaktan sana sesleniyorum, smuwiLaaa, smuwiLaa sanki evdesin gibi, nerdesin kızıııım, nerdesin yavrum? diyordum diye anlatmıstı.
Alıs diyorlar, kabullen diyorlar nasıl kabulleneyim simdi ben onsuzlugu? Nasıl alısayım anne dememeye?
Unutamam onu, onsuz da yasayamam, ancak böyle yasarım iste, adına yasamak denirse..