Ben şanssız bir çocuk muyum

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

antrasit_

Kullanıcı üyeliğini pasifleştirmiştir.
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
10 Eylül 2012
25
29
Merhabalar,

Bu konuya nasıl bir başlık yazmalıyım bilemedim. En sonunda "ben şanssız bir çocuk muyum" yazdım. Amacım ailemle ilgili bir derdimi paylaşmak ve sizin yorumlarınızı almak. Çünkü anne olduktan sonra kendi çocukluğum ve ailemle olan ilişkilerimde farkettiğim sorunlar ve bunları dışa vuramamak beni ciddi anlamda yıpratmaya başladı.

Ben 35 yaşındayım. Evliyim ve bir çocuğum var. Çocuğum 8 yaşında.

Eşimin ailesi ve kendi ailemden farklı bir şehirde yaşıyoruz. Bayramlarda, tatillerde iki tarafa da gideriz. Zor da olsa. Her iki tarafın da gönlünü yapmaya çalışırız. Benim ailemin oturduğu şehirde deniz var, çocuğımuz da hem anneanne ve dedesini hem de denizi sevdiği için mümkün olursa biraz daha fazla kalmaya çalışıyoruz. Fakat artık özellikle annemin davranışları beni çok rahatsız ediyor. Oğlum bunları farketmiyor eşim ise gıcık olsa da çok kafasına takmıyor fakat benim resmen canım yanıyor. Burda kalmak istemiyorum ama oğlum üzülecek diye idare etmeye çalışıyorum. Ama beni asıl üzen ne biliyor musunuz, bu anne babayla geçen çocukluğuma üzülüyorum ve ben elimden geldiğinde iyi bir evlat olmaya çalıştıkça gördüğüm muamele beni kahrediyor.

Tabi ben küçükken annem ve babam benim için dünyanın en iyisiydi. Bazı şeyleri insan anne baba olunca yada zaman içinde anlıyor. Annemin çok şüpheci, sürekli bişeylerin altında başka bişey arayan, kendini dobra gören ama aslında söylemleriyle karşısındakini iğneleyen ,inciten bir davranış tarzı olduğunu zamanla anladım. Babamsa çok alıngan, küçük şeylerden büyük tartışmalar çıkarabilen, kendini hep haklı bulmaya alışmış bir kişiliğe sahip maalesef. Tabi böyle iki kişilik evli olduğunda evde oluşabilecek tartışmaları tahmin edebilirsiniz. Çocukluğum bu tartışmaların içinde geçti. Bunların benim ruhumda yarattığı travmaları çok sonra anladım. Herkes zaman zaman anne baba tartışmalarına şahit olmuştur kimsenin çocukluğunun güllük gülistanlık olmadığını biliyorum. Ama benim yaşadığım ortalamanın bi tık üstündeydi sanırım. Bu sebeple sanki o çocukluk neşem yitip gitmiş, hayattan endişeli, içine kapanık bir insan olmuşum. Yani bunları çok sonra anladım..Şimdi yetişkinliğimde bu ruh hali aşmakta en çok zorlandığım şey..

Bütün bunlara rağmen kendilerini her konuda haklı, kültürlü, hayatta hep doğruları yapmış insanlar olarak görürler. Yani kendilerine toz kondurmazlar. mesela eşim ailesiyle bir sorunu olduğunda bunu hiç çekinmeden konuşur. Bense en ufak bir şeyi söylerken isterken boğazım düğümlenir, annem tarafından iğnelenirim, babam alınıp küsebilir. Ciddi sorunlar çıkabilir. Bu yüzden mümkün mertebe içime atarım, konuşmam.

Hamilelik dönemimde eşimle ziyaretimizde ciddi bir tartışma yaşadık ailemle. Sebep benim, eşime karşı yanlış bulduğum bir davranışı annemle paylaşmamdı. sonrasında da onun gelip konuyu babam ve eşime anlatmasıyla olay büyüdü. Ben (evet birazcık sinirli konuştum ama) anne-kız arasında konuşup halledebiliriz diye düşündüğüm bir konuydu. Eşime bazı konularda "tersler gibi" konuştuğunu (gerçekten de üstüste bir kaç kez böyle olmuştu), eğer onun ailesi benimle o tarz konuşssa benim üzüleceğimi, bu şekilde davranmasını doğru bulmadığımı söyledim. Ve bunu eşimle konuşmadığımı (evet konuşmamıştım, onlara karşı hep dürüst olmaya çalıştım) ilk kendisiyle paylaştığımı söyledim. Annem buna karşılık "sen beni terbiye mi edeceksin" diyerek olayı büyüttü. Kendisiyle hiç bir zaman gerçek bir anne-kız olamadığımızı bu olay sayesinde anladım. Hiç bir zaman bir güven ilişkimiz olmamıştı, hiç bir zaman bir sırrımız anne-kız arasında konuşulup tartışılıp tatlıya bağlanan bir mevzumuz olmamıştı. Ve beni bu olayda en çok üzen, annem ve babam bu konuyu eşimin tetiklediğine, ikimizin konuşup bu durumu bilerek yarattığımıza inanmıştı yani benim sözüme inanmamışlardı. Ve tüm bunlar olurken ben 7 aylık hamileydim. Ne annem ne babam en azından, bu kız hamile deyip edecekleri laflardan çıkaracakları olaylardan geri durmadı.

Neyse bu olay çok zor da olsa uzun zaman içinde kapandı gitti..

Şimdiye dönecek olursak, oğlum 8 yaşında. Ailemle uzağız ancak bir evlat olarak her zaman onlara en içtenliğimle dürüst, hiç bir karşılık beklemeden sevgi ve saygı duymaya ve bunu göstermeye çalışıyorum. Herşeye rağmen. Uzaktan yapılabilecek şeyler maalesef sınırlı. Ancak hep haberleşiriz, manevi her konuda destek olmaya yanlarında olduğumu göstermeye çalışırım. Her özel günlerinde sevgimi yansıtacak gönül alacak şeyler yapmaya, hediyeler göndermeye çalışırım. Aman alınmasınlar gücenmesinler diye itina ederim.

Fakat ne zaman bir tatilde evlerine gelsek, hiç bir ön yargım olmadan herşeyi unutup sıfırlayarak gelmeme rağmen, gördüğüm bazı davranışlar, işittiğim bazı sözler, "burdan bir an önce git" diyor bana. İnsan kendi ailesinin yanında da rahat edemiyorsa nerde edebilir? Ben buraya her geldiğimde kendimi mutsuz, içten içe ağlamaklı, hüzünlü, kendini ifade edemeyen, etse de dinlenmeyen, gerçekte sevilmeyen bir çocuk gibi hissediyorum. Ve çocuğumun, eşimin bir davranışına alınacaklar bir olay çıkacak diye hep diken üstündeyim. Çünkü daha önce oldu. Mesela oğlum alışkın olmadığı için bizden başka biriyle kalmıyor. Çünkü daha önce de kalmadı, Oğlumu ben kendim büyüttüm. Oğlum Anneanne ve dedesni seviyor, bunu da söylüyor zaten sürekli. Ama bizsiz sadece onlarla kalamıyor çocukcağız. Buna bozuluyorlar mesela ama sadece basit bi bozulma değil, tavırları değişiyor bize karşı.bir suç işlemişiz gibi. Buna benzer bir sürü şey yaşadım bugüne kadar, bazıları daha bile basit sebeplerdendi. Çocuk bişeye ağlıyor mesela. Buna bile alınıyorlar. "Sizin evde de böyle şeylere ağlıyor mu?" diye soruyor babam örneğin. Sonra annem ordan "bi ağlama tutturdu bu akşam, Allah Allah??" diye değişik bir yüz ifadesi takınıyor. Ben çocuğumla ilgilenmeye çalışırken, normalde sakin bir anne olmama rağmen, annemle babam alınacak diye çocuğuma kızmaya başlıyorum.

Şu yaşımda beni insan yerine koymadıklarını anladığım da çok oluyor. Abimle olan ilişkilerinde de sorunlar var ama onun görüşlerine benden daha çok önem veriyorlar bunu da farkettim. Bir de abimle yaşadıkları sorunlarla ilgili söylenirken (onun olmayıp bizim olduğumuz ortamda) annem bilerek çoğul konuşuyor. "Bütün nazları buğuzları bize, biz kimseye bişey yapamıyoruz" diyor örneğin. halbuki bahsedilen konuyla benim hiç bir alakam yok, sözde abimden bahsediyorlar. Ama laf boşa gitmesin değil mi, bu kız da nasibini alsın.


Ne yapıyorlar sana bu kadar diyeceksiniz belki, bunlar çok bişey değil diyeceksiniz. Ama özellikle annemin bu üstü kapalı, yapmacık, iğneleyici, gıcık iletişim tarzı ve babamın alınganlığı yüzünden bunları açık edemiyor olmam beni içten içe kemiriyor, mahvediyor. Babam nispeten artık daha uyumlu davranıyor ama alınganlığından bişey kaybetmediğini biliyorum. Bu annem benden ne istiyor, neden böyle yapıyor diye düşünüyorum, bazen sinirden gizli gizli ağlıyorum. Ama ne zaman açıkça konuşmaya kalkışsam en ufak bişey söylesem suratlar düşüyor, evde matem havası başlıyor.

Geçen gün dayanamadım gittim yalnızken "anne bi konuşabilir miyiz" dedim. "Noldu, bişey mi yaptım gene, neyi beğenmediniz!" Dedi. "Anne bişey yok, bi anne kız olarak konuşamaz mıyız ya biz senle, n eden böyle yapıyorsun" dedim. "Bilmem, daha önce böyle geldin konuştun sonra bi sürü sorun oldu, artık korkuyorum" dedi. (9 sene önceki olayın lafını sokuyor, kendi haklıymış gibi). "evet o benim de hayatımdaki en büyük travmalardan biriydi merak etme sadece konuşmak istiyorum" dedim. Anlattığım konu şuydu, evlerne geldiğimizde ilk gün gayet iyi davrandığını fakat sonraki günlerde suratının düştüğünü, sanki umduğunu bulamamış gibi söylemlerde bulunduğu, hep bişeylerin altında başka bişey aradığını, benim aileme karşı asla kötü niyetli bir söz söylemeyeceğim ve eğer onu üzen bişey yapıyorsak paylaşmasını istediğimi söyledim.Ben bunları ifade edene kadar "ben naptım, yine neyi beğendiremedik, geliyınuz hoşgeldiniz diyorum, şunu yapıyorum bunu yapıyorum ben daha ne yapayım!" şeklinde bir sürü saçma ve anlayışsız cümle işittim. En sonunda sadece onu üzen bişe varsa anlamak istediğimi (zar zor ve defalarca tekrar ederek) ifade ettim. Cevap olarak da öyle bişey olmadığını söyledi. En iyi günlerini yaşıyormuş, ne olcakmış ki.

Ancak iğneleyici davranışları sürüyor tabi ki. Mesela, son yıllarda bulaşık makinesini hiç kullanmaz oldular. Bir kaç kez anne makineye koysak ya dedim, zor oluyor dedim. Ben de çok yoğun çalışan biriyim. Orda geçirdiğim süre benim için de (sözde) tatil. Yılda bir kaç hafta tatilim var. Zaten yarısı yollarda geçiyor. Yani mümkünse ben de biraz olsun dinlenmek rahat etmek istiyorum. Ama nerde. Tavsiyem konusunda pek istekli olmadı. Geçen gün bulaşık yıkarken gülerek dedim ki "anne hatırlar mısın, dedemlere gittiğimizde eskiden, sen hep bulaşık yıkamak zorunda kalırdın. En son dayanamaz makineye koyardın bulaşıkları, ama onlar da koydurmak istemezdi" bunlar ağzımdan gülerek çıktı. Birlikte yaşadığımız anılardı sonuçta, anne kız güler geçeriz diye düşündüm. Bana cevabı gayet ciddi bi tavırla şu oldu "hıı, siz de şimdi onların konumuna geldiniz mi demek istiyorsun yani?"..

Geçen gece annem bahçedeydi, güzel bir bahçeleri vardır. Oğlumla eşim de aşağı indi. Ben de işimi bitirince yanlarına çıkmak için kapıya yöneldim. Eşim yukarı gelmiş. Çocuk aşağıda mı dye sordum. "Evet annenle yürüyüşe çıktılar şimdi" dedi. İçim birden kıpır kıpır oldu, üçümüz yürürüz diye düşündüm "ben de gideyim :)" dedim. İşte benim de aptal saf tarafım bu, neden gidiyorsun ki. Neyse yola çıktım baktım çok uzakta değiller. Yetiştim. Gülerek tam "buldum siziii" diyecektim ki annem iğneleyici lafını benden önce söyledi "oğlunu bana emanet edemedi, bak bak". Boğazıma bişey düğümlendi yine. O içimdeki neşe uçup gitti. Neşeyle bana doğru gelen oğluma sarılıp, "gerçekten böyle mi düşünüyorsun anne, bunun için geldiğimi mi düşünüyorsun dedim" üzgün bir şekilde. "siz de şakadan hiç anlamıyorsunuz bee herşeye alınıyorsunuz" dedi. Alınganlıkla anlamamakla suçladığı yine bendim.. Yol boyu önüme baktım, hiç konuşmadım. O, mahalleyle ilgili şeylerden konuştu durdu...

Oğlumu büyütürken okuduğum kitaplarda, çocukluğumun travmalarla dolu olduğunu anladım. Şimdiki yorgun, neşeden yoksun ruh halimin nedenlerini kavradıkça bu duygular içimde büyümeye başladı. Bir keresinde yine yalnızken anneme "ben çocukken bu kadar kavga etmek zorunda mıydınız, küçükken bu sebeple çok travma yaşadım. ben şimdi bunların bende yarattığı sorunlarla başa çıkamıyorum" dedim. "Doğru ben sussam sessiz kalsam kavga olmazdı, sessiz kalmadığım için suçluyum demi" dedi. Konuşmanın devamında, ilk defa o kadar üsteledim ve içimdekileri döktüm ki bir şekilde benden af dilemeye mecbur kaldı. Ama maalesef dilediği özürde bile kinaye vardı. İçten bir özür değildi, beni anlamamıştı, bizden yine bir anne kız olmamıştı..

Yeterince uzun yazdım, lütfen kusuruma bakmayın. Gerçek durumları ifade etmeden anlatabileceğim bir konu değildi. Bütün bunları ben mi abartıyorum yoksa gerçekten yaşadıklarım, ailemin bana davranışları normalin dışında mı, bir görüşe, tavsiyeye ihtiyacım var. Yaşadıklarımı üzüntülerimi ailemle açıkça konuşamıyorum ama bunlar içimi kemiriyor. Zaten çok akrabamız yok, çocuğumu da anneanne dedesinden mahrum bırakıp iyice yanlızlaştırmak istemiyorum. Ama bir anne neden çocuğunun her davranışının altında bir kötü niyet arar gerçekten anlamıyorum ve çok üzülüyorum. Hele ki en son size de bahsettiğim bu yürüyüş olayında ettiği laf beni çok üzdü. Yine içimde çocukça bir anlık beliren o neşe uçup gitti ve yerine üzgün, mutsuz, anlaşılmamış kişi geldi. Benim çocukluğum hep böyle mi geçti, bilmiyorum..
 
Kıyısından köşesinden kendi hayatımı gördüm. 40 yaşıma merdiven dayadım ve içimdeki "ailenin uzak tutulan, daha az sevilen, her şeyden en son haberi olan veya hiç olmayan çocuğu" olma hissini içimden atamadım :KK43: Herşeyin ASGARİsi ile yetinmek zorunda kaldım... O his insanın içini çok acıtıyor çok... Kardeşler herşeyi söyler yapar batmaz, ben iki kelimeyi söylerken 10 kere düşünürüm :KK43:

Velhasıl, mesafe iyidir ❤️
 
İnsan yaşı ilerledikçe olgunlaşıyor. Ailesinden de aynı olgunluğu bekliyor. Ama bulamıyoruz işte. Bir çoğumuz anne olduktan sonra ailesini sorgulamaya, normal olmayanları görmeye başlıyor. En büyük problem belli aslında konuşamıyoruz. Oturup konuşup sorunları çözemiyoruz. İnatla onlar kafasındaki düşünceye bağlanıyor bizi duymuyorlar. Yalniz değilsiniz maalesef bir çoğumuzun ailesi böyle. Belki de onlar da ailesinden böyle gördükleri, yaşayamadıkları çocuklukları olduğu için böyle davranıyorlardır. Eski nesilin en büyük sorunu bu zaten sorgulamayıp biz böyle gördük deyip kendi hayatlarını çocuklarına yaşatmaya çalışıyorlar. Bu yaştan sonra bu insanları değiştiremezsiniz. Siz yakın olmak istiyorsunuz ama daha çok yıpranıyorsunuz. Az da olsa stresinizi çocuğunuza yansıtıyorsunuz. Değer mi? Boşverin onlardan uzakta güzel güzel tatilinizi yapın.
 
Anne babanızın sabırsız ve tahammülsüz olduğu düşüncesi uyandı bende. Belki böyle oldukları için anlaşamıyorlardı ya da anlaşamadıkları için böyle oldular bilemiyorum. Yaş, geçen yıllar, aralarındaki sorunlar da bu huylarını tetiklemiş artık iletişim anlayışları tamamen bunun üzerine kurulu hale gelmiş. Hani küçük bir torunu bile geçici süreçte idare edemez haldeler. Ben olsam bayramdan bayrama giderim, oraya gidip dinlenme beklentisini bir kenara bırakırım.
 
Çocuk bişeye ağlıyor mesela. Buna bile alınıyorlar. "Sizin evde de böyle şeylere ağlıyor mu?" diye soruyor babam örneğin. Sonra annem ordan "bi ağlama tutturdu bu akşam, Allah Allah??" diye değişik bir yüz ifadesi takınıyor. Ben çocuğumla ilgilenmeye çalışırken, normalde sakin bir anne olmama rağmen, annemle babam alınacak diye çocuğuma kızmaya başlıyorum.
Benzer şeyleri ben de yaşıyorum, eminim birçok kişi de yaşıyordur. Çocuklar uzakta büyüdükleri için nine dedeler çocukların huylarına zevklerine falan vakıf olamıyorlar, ritmi tutturamıyorlar. Gerçi aynı şehirde de var torunla vakit geçirmek istemeyenler. Karakter meselesi galiba…
 
Ben sizi çok iyi anlıyorum hem bu lafları yaşadım hem de annemle babamın sorunları arasında kalıp resmen güzin abla oldum küçük yaşlarımdan itibaren.

Anneniz bu saatten sonra değişmez araya mesafe koyun, fark ettiniz mi siz hala annesini memnun etmeye çalışan o küçük kızsınız. Anneniz sizi memnun etmeye acaba üzülür mü diye düşünmeye hiç alışmamış. Abinize karşı böyle olmadığını söylediniz yani demek ki empati kurabilmek gibi bir yeteneği var ama size yapmamayı seçiyor. Üstelik siz küçükken bile sizi istemediğini, zorunda kaldığını söyleyip sizi yaralamış. O zamanlar çocuk ve çaresizdiniz artık bu lafları yutmak zorunda değilsiniz, madem istenmeyen çocuksunuz o zaman sizden olma bir çocuğa da bakmasın. Kopartın bağları. Çocuğunuz deniz seviyorsa ve bütçeniz varsa uygun otellere gidin ya da ev kiralayın bir haftalık. Sene içinde çalışıyorsunuz yazık değil mi tatilinizde bu eziyeti çekmeye gidiyorsunuz? Üstelik eşiniz de tedirgin. Siz çocuğun bir şey anlamadığını düşünüyorsunuz belki ama çocuklar hisseder içten içe o da tedirgindir. İyi bir anne olmanın ilk şartı mutlu anne olmaktır. Mutlu anne mutlu çocuk yetiştirir.

Travmalar cidden insanları farklı etkiliyor. Ben de benzer şeyler yaşadım ve çok hırçın bir insan haline geldim siz de aksine çok nahifsiniz. Bu durumu yırtmanız gerekiyor. Aksine anneniz artık yaşlandı acımasız bir söylem olacak ama artık siz ona değil o size mecbur. Ya bunun farkında olup size abinizle eşit davranacak ya da zamanı geldiğinde tüm sorumluluğu abiniz alıp annenize bakacak.
 
Yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Bu geldiğimizde bu olanlar canıma tak etti ve işyerimle ilgili bir bahane uydurup erkenden gitmeye karar verdim. Bu düşüncemi eşime söyledim, sen bilirsin ama çocuğa nasıl anlatacaksın dedi. Annemle babama söylemeden oğluma söyledim, böyle bir durum var muhtemelen bir kaç gün erken gideceğiz dedim. O kadar üzüldü ve ağladı ki vazgeçmek zorunda kaldım. Çünkü eve döndüğümüzde yanlız kalacak, bir çok arkadaşı farklı şehirlere gitti.

Geçen yıllarda 3 hafta tatilim varsa birer haftası ailelerin yanında, bir haftasını da otelde geçryorduk. Bu yıl tatil ücretleri malum ve biraz da ayarlayamadığımız için, zaten annemlere gidilecek orda denize gireriz dedik. Geleli bugün 1 hafta oldu, hani zaten ben gelip 1 ay kalamam, kalmak da istemem. Bu yaşananlar bu zaman zarfında oluyor. Mesela çıkıp denize gitmemiz bile batıyor aslında anneme. Evde yemek yapıyor bu ona fazla geliyor. Ya ben çocuğumu büyütüp şuanki yaşına gelene kadar hiç kimseyi yerinden kaldırmadım, kimseden bir gram yardım istemedim, kalk gel buraya demedim. Rahatlarını bozmadım. İki gün yemek yapmışsın bu mu sıkıntı? Ki ben hiç bir yerde otur ye iç bırak tarzı bi insan değilim, yediğimi toplarım, teşekkür ederim, bulaşığımı yıkarım.

Onun dışında buraya gelmesem yada gelip bir gün içinde dönsem onun da ayrı tribini yerim. Abim aynen böyle yapıyor. Onun bu davranışlarını sevmiyorlar, güçlerine gidiyor. Bari ben böyle yapmayayım dyorum. Üzülmesinler torunlarını görsünler diyorum. Sözde çok özlüyorlar, çok yalnızlar. Gelmemizi dört gözle beklediklerini söylüyorlar. Ama gelince durum bu. Zaten onlar bişey yaptıklarını kabul etmiyorlar ki. Onlara göre alıngan olan herşeye bozulan benim. Beni de leylekler getirmiş zaten, "şayet" öyleysem bile bu huylarımı nerden almışım, bunu da düşünen yok :))
 
Ben şunu farkettim. Biraz büyüdükten sonra ebeveynlerimizin biz anne babası oluyoruz. Biz diyoruz üzülmesinler biz alttan alıyoruz, onları anlamaya çalışıyoruz. Travmalarınız ve şuan yaşadığınız anne baba çocuk ilişkisi için Verebileceğim süper bi tavsiye yok. Onlar aileniz. Malesef atsan atılmıyor satsan satılmıyor ve bazı insanlara da laf anlatılmıyor. Sonuçta kapınız bacanız ayrı. Çocuk denizi seviyorsa belki tatili 3e bölerek ve aileninizin yanında az kalarak bu işi halledebilirsiniz. Gönlünüze ferahlık diliyorum 😊
 
Ebeveynlerle olan ilişki hele de kuşak çatışmasının Türkiye gibi çok daha görünür ve fazla olduğu bir ülkede gerçekten ipte yürümeye benziyor. Bambaşka sosyo ekonomik ve kültürel arka planlardan geliyor olsak da çoğumuzun anne babasının paylaştığı ortak bir şey var o da kendi ailelerinden yeterince sevgi, anlayış ve kabul görmemiş olmak. Birçoğu ne yazık ki hala tüm bunlara ihtiyaç duydukları o yaşlarda kalmış durumda, ruhları büyümeyi reddediyor o da biz çocuklara farklı şekillerde böyle yansıyor işte.

Herkesin aile dinamikleri farklı tabii ama ben Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Yetişkin Çocukları ve Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Açtığı Yaraları İyileştirmek kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. İçgörü kazanmak ve baş etme stratejileri geliştirmek açısından güzel bir kaynak.
 
Ben sizi çok iyi anlıyorum hem bu lafları yaşadım hem de annemle babamın sorunları arasında kalıp resmen güzin abla oldum küçük yaşlarımdan itibaren.

Anneniz bu saatten sonra değişmez araya mesafe koyun, fark ettiniz mi siz hala annesini memnun etmeye çalışan o küçük kızsınız. Anneniz sizi memnun etmeye acaba üzülür mü diye düşünmeye hiç alışmamış. Abinize karşı böyle olmadığını söylediniz yani demek ki empati kurabilmek gibi bir yeteneği var ama size yapmamayı seçiyor. Üstelik siz küçükken bile sizi istemediğini, zorunda kaldığını söyleyip sizi yaralamış. O zamanlar çocuk ve çaresizdiniz artık bu lafları yutmak zorunda değilsiniz, madem istenmeyen çocuksunuz o zaman sizden olma bir çocuğa da bakmasın. Kopartın bağları. Çocuğunuz deniz seviyorsa ve bütçeniz varsa uygun otellere gidin ya da ev kiralayın bir haftalık. Sene içinde çalışıyorsunuz yazık değil mi tatilinizde bu eziyeti çekmeye gidiyorsunuz? Üstelik eşiniz de tedirgin. Siz çocuğun bir şey anlamadığını düşünüyorsunuz belki ama çocuklar hisseder içten içe o da tedirgindir. İyi bir anne olmanın ilk şartı mutlu anne olmaktır. Mutlu anne mutlu çocuk yetiştirir.

Travmalar cidden insanları farklı etkiliyor. Ben de benzer şeyler yaşadım ve çok hırçın bir insan haline geldim siz de aksine çok nahifsiniz. Bu durumu yırtmanız gerekiyor. Aksine anneniz artık yaşlandı acımasız bir söylem olacak ama artık siz ona değil o size mecbur. Ya bunun farkında olup size abinizle eşit davranacak ya da zamanı geldiğinde tüm sorumluluğu abiniz alıp annenize bakacak.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Güzin ablalık durumunu ben de çok deneyimledim. Sadece babamla olan durumları değil (onlarda da kim haklı kararı bana düşerdi), annemin gelmiş geçmiş tüm ailesiyle yaşadığı sorunları her detayıyla bilirim. Çünkü küçücük yaşımda defalarca dinlemişimdir ailesinin ona neler yaptığını. Hep bunlara içerlemiş, üzülmüşümdür çocuk aklımla. Çünkü annem ne derse doğrudur benim için o yaşta.. Zaten bunlar benim ruhumu güçsüz, çelimsiz bir hale getirmiş. Bir çocuğun ruhuna bu kadar yük yüklemek çok acımasızca.
 
Merhabalar,

Bu konuya nasıl bir başlık yazmalıyım bilemedim. En sonunda "ben şanssız bir çocuk muyum" yazdım. Amacım ailemle ilgili bir derdimi paylaşmak ve sizin yorumlarınızı almak. Çünkü anne olduktan sonra kendi çocukluğum ve ailemle olan ilişkilerimde farkettiğim sorunlar ve bunları dışa vuramamak beni ciddi anlamda yıpratmaya başladı.

Ben 35 yaşındayım. Evliyim ve bir çocuğum var. Çocuğum 8 yaşında.

Eşimin ailesi ve kendi ailemden farklı bir şehirde yaşıyoruz. Bayramlarda, tatillerde iki tarafa da gideriz. Zor da olsa. Her iki tarafın da gönlünü yapmaya çalışırız. Benim ailemin oturduğu şehirde deniz var, çocuğımuz da hem anneanne ve dedesini hem de denizi sevdiği için mümkün olursa biraz daha fazla kalmaya çalışıyoruz. Fakat artık özellikle annemin davranışları beni çok rahatsız ediyor. Oğlum bunları farketmiyor eşim ise gıcık olsa da çok kafasına takmıyor fakat benim resmen canım yanıyor. Burda kalmak istemiyorum ama oğlum üzülecek diye idare etmeye çalışıyorum. Ama beni asıl üzen ne biliyor musunuz, bu anne babayla geçen çocukluğuma üzülüyorum ve ben elimden geldiğinde iyi bir evlat olmaya çalıştıkça gördüğüm muamele beni kahrediyor.

Tabi ben küçükken annem ve babam benim için dünyanın en iyisiydi. Bazı şeyleri insan anne baba olunca yada zaman içinde anlıyor. Annemin çok şüpheci, sürekli bişeylerin altında başka bişey arayan, kendini dobra gören ama aslında söylemleriyle karşısındakini iğneleyen ,inciten bir davranış tarzı olduğunu zamanla anladım. Babamsa çok alıngan, küçük şeylerden büyük tartışmalar çıkarabilen, kendini hep haklı bulmaya alışmış bir kişiliğe sahip maalesef. Tabi böyle iki kişilik evli olduğunda evde oluşabilecek tartışmaları tahmin edebilirsiniz. Çocukluğum bu tartışmaların içinde geçti. Bunların benim ruhumda yarattığı travmaları çok sonra anladım. Herkes zaman zaman anne baba tartışmalarına şahit olmuştur kimsenin çocukluğunun güllük gülistanlık olmadığını biliyorum. Ama benim yaşadığım ortalamanın bi tık üstündeydi sanırım. Bu sebeple sanki o çocukluk neşem yitip gitmiş, hayattan endişeli, içine kapanık bir insan olmuşum. Yani bunları çok sonra anladım..Şimdi yetişkinliğimde bu ruh hali aşmakta en çok zorlandığım şey..

Bütün bunlara rağmen kendilerini her konuda haklı, kültürlü, hayatta hep doğruları yapmış insanlar olarak görürler. Yani kendilerine toz kondurmazlar. mesela eşim ailesiyle bir sorunu olduğunda bunu hiç çekinmeden konuşur. Bense en ufak bir şeyi söylerken isterken boğazım düğümlenir, annem tarafından iğnelenirim, babam alınıp küsebilir. Ciddi sorunlar çıkabilir. Bu yüzden mümkün mertebe içime atarım, konuşmam.

Hamilelik dönemimde eşimle ziyaretimizde ciddi bir tartışma yaşadık ailemle. Sebep benim, eşime karşı yanlış bulduğum bir davranışı annemle paylaşmamdı. sonrasında da onun gelip konuyu babam ve eşime anlatmasıyla olay büyüdü. Ben (evet birazcık sinirli konuştum ama) anne-kız arasında konuşup halledebiliriz diye düşündüğüm bir konuydu. Eşime bazı konularda "tersler gibi" konuştuğunu (gerçekten de üstüste bir kaç kez böyle olmuştu), eğer onun ailesi benimle o tarz konuşssa benim üzüleceğimi, bu şekilde davranmasını doğru bulmadığımı söyledim. Ve bunu eşimle konuşmadığımı (evet konuşmamıştım, onlara karşı hep dürüst olmaya çalıştım) ilk kendisiyle paylaştığımı söyledim. Annem buna karşılık "sen beni terbiye mi edeceksin" diyerek olayı büyüttü. Kendisiyle hiç bir zaman gerçek bir anne-kız olamadığımızı bu olay sayesinde anladım. Hiç bir zaman bir güven ilişkimiz olmamıştı, hiç bir zaman bir sırrımız anne-kız arasında konuşulup tartışılıp tatlıya bağlanan bir mevzumuz olmamıştı. Ve beni bu olayda en çok üzen, annem ve babam bu konuyu eşimin tetiklediğine, ikimizin konuşup bu durumu bilerek yarattığımıza inanmıştı yani benim sözüme inanmamışlardı. Ve tüm bunlar olurken ben 7 aylık hamileydim. Ne annem ne babam en azından, bu kız hamile deyip edecekleri laflardan çıkaracakları olaylardan geri durmadı.

Neyse bu olay çok zor da olsa uzun zaman içinde kapandı gitti..

Şimdiye dönecek olursak, oğlum 8 yaşında. Ailemle uzağız ancak bir evlat olarak her zaman onlara en içtenliğimle dürüst, hiç bir karşılık beklemeden sevgi ve saygı duymaya ve bunu göstermeye çalışıyorum. Herşeye rağmen. Uzaktan yapılabilecek şeyler maalesef sınırlı. Ancak hep haberleşiriz, manevi her konuda destek olmaya yanlarında olduğumu göstermeye çalışırım. Her özel günlerinde sevgimi yansıtacak gönül alacak şeyler yapmaya, hediyeler göndermeye çalışırım. Aman alınmasınlar gücenmesinler diye itina ederim.

Fakat ne zaman bir tatilde evlerine gelsek, hiç bir ön yargım olmadan herşeyi unutup sıfırlayarak gelmeme rağmen, gördüğüm bazı davranışlar, işittiğim bazı sözler, "burdan bir an önce git" diyor bana. İnsan kendi ailesinin yanında da rahat edemiyorsa nerde edebilir? Ben buraya her geldiğimde kendimi mutsuz, içten içe ağlamaklı, hüzünlü, kendini ifade edemeyen, etse de dinlenmeyen, gerçekte sevilmeyen bir çocuk gibi hissediyorum. Ve çocuğumun, eşimin bir davranışına alınacaklar bir olay çıkacak diye hep diken üstündeyim. Çünkü daha önce oldu. Mesela oğlum alışkın olmadığı için bizden başka biriyle kalmıyor. Çünkü daha önce de kalmadı, Oğlumu ben kendim büyüttüm. Oğlum Anneanne ve dedesni seviyor, bunu da söylüyor zaten sürekli. Ama bizsiz sadece onlarla kalamıyor çocukcağız. Buna bozuluyorlar mesela ama sadece basit bi bozulma değil, tavırları değişiyor bize karşı.bir suç işlemişiz gibi. Buna benzer bir sürü şey yaşadım bugüne kadar, bazıları daha bile basit sebeplerdendi. Çocuk bişeye ağlıyor mesela. Buna bile alınıyorlar. "Sizin evde de böyle şeylere ağlıyor mu?" diye soruyor babam örneğin. Sonra annem ordan "bi ağlama tutturdu bu akşam, Allah Allah??" diye değişik bir yüz ifadesi takınıyor. Ben çocuğumla ilgilenmeye çalışırken, normalde sakin bir anne olmama rağmen, annemle babam alınacak diye çocuğuma kızmaya başlıyorum.

Şu yaşımda beni insan yerine koymadıklarını anladığım da çok oluyor. Abimle olan ilişkilerinde de sorunlar var ama onun görüşlerine benden daha çok önem veriyorlar bunu da farkettim. Bir de abimle yaşadıkları sorunlarla ilgili söylenirken (onun olmayıp bizim olduğumuz ortamda) annem bilerek çoğul konuşuyor. "Bütün nazları buğuzları bize, biz kimseye bişey yapamıyoruz" diyor örneğin. halbuki bahsedilen konuyla benim hiç bir alakam yok, sözde abimden bahsediyorlar. Ama laf boşa gitmesin değil mi, bu kız da nasibini alsın.


Ne yapıyorlar sana bu kadar diyeceksiniz belki, bunlar çok bişey değil diyeceksiniz. Ama özellikle annemin bu üstü kapalı, yapmacık, iğneleyici, gıcık iletişim tarzı ve babamın alınganlığı yüzünden bunları açık edemiyor olmam beni içten içe kemiriyor, mahvediyor. Babam nispeten artık daha uyumlu davranıyor ama alınganlığından bişey kaybetmediğini biliyorum. Bu annem benden ne istiyor, neden böyle yapıyor diye düşünüyorum, bazen sinirden gizli gizli ağlıyorum. Ama ne zaman açıkça konuşmaya kalkışsam en ufak bişey söylesem suratlar düşüyor, evde matem havası başlıyor.

Geçen gün dayanamadım gittim yalnızken "anne bi konuşabilir miyiz" dedim. "Noldu, bişey mi yaptım gene, neyi beğenmediniz!" Dedi. "Anne bişey yok, bi anne kız olarak konuşamaz mıyız ya biz senle, n eden böyle yapıyorsun" dedim. "Bilmem, daha önce böyle geldin konuştun sonra bi sürü sorun oldu, artık korkuyorum" dedi. (9 sene önceki olayın lafını sokuyor, kendi haklıymış gibi). "evet o benim de hayatımdaki en büyük travmalardan biriydi merak etme sadece konuşmak istiyorum" dedim. Anlattığım konu şuydu, evlerne geldiğimizde ilk gün gayet iyi davrandığını fakat sonraki günlerde suratının düştüğünü, sanki umduğunu bulamamış gibi söylemlerde bulunduğu, hep bişeylerin altında başka bişey aradığını, benim aileme karşı asla kötü niyetli bir söz söylemeyeceğim ve eğer onu üzen bişey yapıyorsak paylaşmasını istediğimi söyledim.Ben bunları ifade edene kadar "ben naptım, yine neyi beğendiremedik, geliyınuz hoşgeldiniz diyorum, şunu yapıyorum bunu yapıyorum ben daha ne yapayım!" şeklinde bir sürü saçma ve anlayışsız cümle işittim. En sonunda sadece onu üzen bişe varsa anlamak istediğimi (zar zor ve defalarca tekrar ederek) ifade ettim. Cevap olarak da öyle bişey olmadığını söyledi. En iyi günlerini yaşıyormuş, ne olcakmış ki.

Ancak iğneleyici davranışları sürüyor tabi ki. Mesela, son yıllarda bulaşık makinesini hiç kullanmaz oldular. Bir kaç kez anne makineye koysak ya dedim, zor oluyor dedim. Ben de çok yoğun çalışan biriyim. Orda geçirdiğim süre benim için de (sözde) tatil. Yılda bir kaç hafta tatilim var. Zaten yarısı yollarda geçiyor. Yani mümkünse ben de biraz olsun dinlenmek rahat etmek istiyorum. Ama nerde. Tavsiyem konusunda pek istekli olmadı. Geçen gün bulaşık yıkarken gülerek dedim ki "anne hatırlar mısın, dedemlere gittiğimizde eskiden, sen hep bulaşık yıkamak zorunda kalırdın. En son dayanamaz makineye koyardın bulaşıkları, ama onlar da koydurmak istemezdi" bunlar ağzımdan gülerek çıktı. Birlikte yaşadığımız anılardı sonuçta, anne kız güler geçeriz diye düşündüm. Bana cevabı gayet ciddi bi tavırla şu oldu "hıı, siz de şimdi onların konumuna geldiniz mi demek istiyorsun yani?"..

Geçen gece annem bahçedeydi, güzel bir bahçeleri vardır. Oğlumla eşim de aşağı indi. Ben de işimi bitirince yanlarına çıkmak için kapıya yöneldim. Eşim yukarı gelmiş. Çocuk aşağıda mı dye sordum. "Evet annenle yürüyüşe çıktılar şimdi" dedi. İçim birden kıpır kıpır oldu, üçümüz yürürüz diye düşündüm "ben de gideyim :)" dedim. İşte benim de aptal saf tarafım bu, neden gidiyorsun ki. Neyse yola çıktım baktım çok uzakta değiller. Yetiştim. Gülerek tam "buldum siziii" diyecektim ki annem iğneleyici lafını benden önce söyledi "oğlunu bana emanet edemedi, bak bak". Boğazıma bişey düğümlendi yine. O içimdeki neşe uçup gitti. Neşeyle bana doğru gelen oğluma sarılıp, "gerçekten böyle mi düşünüyorsun anne, bunun için geldiğimi mi düşünüyorsun dedim" üzgün bir şekilde. "siz de şakadan hiç anlamıyorsunuz bee herşeye alınıyorsunuz" dedi. Alınganlıkla anlamamakla suçladığı yine bendim.. Yol boyu önüme baktım, hiç konuşmadım. O, mahalleyle ilgili şeylerden konuştu durdu...

Oğlumu büyütürken okuduğum kitaplarda, çocukluğumun travmalarla dolu olduğunu anladım. Şimdiki yorgun, neşeden yoksun ruh halimin nedenlerini kavradıkça bu duygular içimde büyümeye başladı. Bir keresinde yine yalnızken anneme "ben çocukken bu kadar kavga etmek zorunda mıydınız, küçükken bu sebeple çok travma yaşadım. ben şimdi bunların bende yarattığı sorunlarla başa çıkamıyorum" dedim. "Doğru ben sussam sessiz kalsam kavga olmazdı, sessiz kalmadığım için suçluyum demi" dedi. Konuşmanın devamında, ilk defa o kadar üsteledim ve içimdekileri döktüm ki bir şekilde benden af dilemeye mecbur kaldı. Ama maalesef dilediği özürde bile kinaye vardı. İçten bir özür değildi, beni anlamamıştı, bizden yine bir anne kız olmamıştı..

Yeterince uzun yazdım, lütfen kusuruma bakmayın. Gerçek durumları ifade etmeden anlatabileceğim bir konu değildi. Bütün bunları ben mi abartıyorum yoksa gerçekten yaşadıklarım, ailemin bana davranışları normalin dışında mı, bir görüşe, tavsiyeye ihtiyacım var. Yaşadıklarımı üzüntülerimi ailemle açıkça konuşamıyorum ama bunlar içimi kemiriyor. Zaten çok akrabamız yok, çocuğumu da anneanne dedesinden mahrum bırakıp iyice yanlızlaştırmak istemiyorum. Ama bir anne neden çocuğunun her davranışının altında bir kötü niyet arar gerçekten anlamıyorum ve çok üzülüyorum. Hele ki en son size de bahsettiğim bu yürüyüş olayında ettiği laf beni çok üzdü. Yine içimde çocukça bir anlık beliren o neşe uçup gitti ve yerine üzgün, mutsuz, anlaşılmamış kişi geldi. Benim çocukluğum hep böyle mi geçti, bilmiyorum..
Deniz ailenize zimmetli degil ulkemizin etrafi denizle cevrili nerdeyse. Cocuk nene dede gorecek diye strese girip yeri gelince coxugu da strese sokuyosunuz bence. Benm de bu tarz toksik iliskilerle bezeli bi ailem var. Ama ben sessiz kalip alttan almadigim icin cat cat savasip donuyorum evime ozleyince onlar dolasiyolar yapma diye. Salin annenizi. Ve bi destek alin bence.
 
Merhabalar,

Bu konuya nasıl bir başlık yazmalıyım bilemedim. En sonunda "ben şanssız bir çocuk muyum" yazdım. Amacım ailemle ilgili bir derdimi paylaşmak ve sizin yorumlarınızı almak. Çünkü anne olduktan sonra kendi çocukluğum ve ailemle olan ilişkilerimde farkettiğim sorunlar ve bunları dışa vuramamak beni ciddi anlamda yıpratmaya başladı.

Ben 35 yaşındayım. Evliyim ve bir çocuğum var. Çocuğum 8 yaşında.

Eşimin ailesi ve kendi ailemden farklı bir şehirde yaşıyoruz. Bayramlarda, tatillerde iki tarafa da gideriz. Zor da olsa. Her iki tarafın da gönlünü yapmaya çalışırız. Benim ailemin oturduğu şehirde deniz var, çocuğımuz da hem anneanne ve dedesini hem de denizi sevdiği için mümkün olursa biraz daha fazla kalmaya çalışıyoruz. Fakat artık özellikle annemin davranışları beni çok rahatsız ediyor. Oğlum bunları farketmiyor eşim ise gıcık olsa da çok kafasına takmıyor fakat benim resmen canım yanıyor. Burda kalmak istemiyorum ama oğlum üzülecek diye idare etmeye çalışıyorum. Ama beni asıl üzen ne biliyor musunuz, bu anne babayla geçen çocukluğuma üzülüyorum ve ben elimden geldiğinde iyi bir evlat olmaya çalıştıkça gördüğüm muamele beni kahrediyor.

Tabi ben küçükken annem ve babam benim için dünyanın en iyisiydi. Bazı şeyleri insan anne baba olunca yada zaman içinde anlıyor. Annemin çok şüpheci, sürekli bişeylerin altında başka bişey arayan, kendini dobra gören ama aslında söylemleriyle karşısındakini iğneleyen ,inciten bir davranış tarzı olduğunu zamanla anladım. Babamsa çok alıngan, küçük şeylerden büyük tartışmalar çıkarabilen, kendini hep haklı bulmaya alışmış bir kişiliğe sahip maalesef. Tabi böyle iki kişilik evli olduğunda evde oluşabilecek tartışmaları tahmin edebilirsiniz. Çocukluğum bu tartışmaların içinde geçti. Bunların benim ruhumda yarattığı travmaları çok sonra anladım. Herkes zaman zaman anne baba tartışmalarına şahit olmuştur kimsenin çocukluğunun güllük gülistanlık olmadığını biliyorum. Ama benim yaşadığım ortalamanın bi tık üstündeydi sanırım. Bu sebeple sanki o çocukluk neşem yitip gitmiş, hayattan endişeli, içine kapanık bir insan olmuşum. Yani bunları çok sonra anladım..Şimdi yetişkinliğimde bu ruh hali aşmakta en çok zorlandığım şey..

Bütün bunlara rağmen kendilerini her konuda haklı, kültürlü, hayatta hep doğruları yapmış insanlar olarak görürler. Yani kendilerine toz kondurmazlar. mesela eşim ailesiyle bir sorunu olduğunda bunu hiç çekinmeden konuşur. Bense en ufak bir şeyi söylerken isterken boğazım düğümlenir, annem tarafından iğnelenirim, babam alınıp küsebilir. Ciddi sorunlar çıkabilir. Bu yüzden mümkün mertebe içime atarım, konuşmam.

Hamilelik dönemimde eşimle ziyaretimizde ciddi bir tartışma yaşadık ailemle. Sebep benim, eşime karşı yanlış bulduğum bir davranışı annemle paylaşmamdı. sonrasında da onun gelip konuyu babam ve eşime anlatmasıyla olay büyüdü. Ben (evet birazcık sinirli konuştum ama) anne-kız arasında konuşup halledebiliriz diye düşündüğüm bir konuydu. Eşime bazı konularda "tersler gibi" konuştuğunu (gerçekten de üstüste bir kaç kez böyle olmuştu), eğer onun ailesi benimle o tarz konuşssa benim üzüleceğimi, bu şekilde davranmasını doğru bulmadığımı söyledim. Ve bunu eşimle konuşmadığımı (evet konuşmamıştım, onlara karşı hep dürüst olmaya çalıştım) ilk kendisiyle paylaştığımı söyledim. Annem buna karşılık "sen beni terbiye mi edeceksin" diyerek olayı büyüttü. Kendisiyle hiç bir zaman gerçek bir anne-kız olamadığımızı bu olay sayesinde anladım. Hiç bir zaman bir güven ilişkimiz olmamıştı, hiç bir zaman bir sırrımız anne-kız arasında konuşulup tartışılıp tatlıya bağlanan bir mevzumuz olmamıştı. Ve beni bu olayda en çok üzen, annem ve babam bu konuyu eşimin tetiklediğine, ikimizin konuşup bu durumu bilerek yarattığımıza inanmıştı yani benim sözüme inanmamışlardı. Ve tüm bunlar olurken ben 7 aylık hamileydim. Ne annem ne babam en azından, bu kız hamile deyip edecekleri laflardan çıkaracakları olaylardan geri durmadı.

Neyse bu olay çok zor da olsa uzun zaman içinde kapandı gitti..

Şimdiye dönecek olursak, oğlum 8 yaşında. Ailemle uzağız ancak bir evlat olarak her zaman onlara en içtenliğimle dürüst, hiç bir karşılık beklemeden sevgi ve saygı duymaya ve bunu göstermeye çalışıyorum. Herşeye rağmen. Uzaktan yapılabilecek şeyler maalesef sınırlı. Ancak hep haberleşiriz, manevi her konuda destek olmaya yanlarında olduğumu göstermeye çalışırım. Her özel günlerinde sevgimi yansıtacak gönül alacak şeyler yapmaya, hediyeler göndermeye çalışırım. Aman alınmasınlar gücenmesinler diye itina ederim.

Fakat ne zaman bir tatilde evlerine gelsek, hiç bir ön yargım olmadan herşeyi unutup sıfırlayarak gelmeme rağmen, gördüğüm bazı davranışlar, işittiğim bazı sözler, "burdan bir an önce git" diyor bana. İnsan kendi ailesinin yanında da rahat edemiyorsa nerde edebilir? Ben buraya her geldiğimde kendimi mutsuz, içten içe ağlamaklı, hüzünlü, kendini ifade edemeyen, etse de dinlenmeyen, gerçekte sevilmeyen bir çocuk gibi hissediyorum. Ve çocuğumun, eşimin bir davranışına alınacaklar bir olay çıkacak diye hep diken üstündeyim. Çünkü daha önce oldu. Mesela oğlum alışkın olmadığı için bizden başka biriyle kalmıyor. Çünkü daha önce de kalmadı, Oğlumu ben kendim büyüttüm. Oğlum Anneanne ve dedesni seviyor, bunu da söylüyor zaten sürekli. Ama bizsiz sadece onlarla kalamıyor çocukcağız. Buna bozuluyorlar mesela ama sadece basit bi bozulma değil, tavırları değişiyor bize karşı.bir suç işlemişiz gibi. Buna benzer bir sürü şey yaşadım bugüne kadar, bazıları daha bile basit sebeplerdendi. Çocuk bişeye ağlıyor mesela. Buna bile alınıyorlar. "Sizin evde de böyle şeylere ağlıyor mu?" diye soruyor babam örneğin. Sonra annem ordan "bi ağlama tutturdu bu akşam, Allah Allah??" diye değişik bir yüz ifadesi takınıyor. Ben çocuğumla ilgilenmeye çalışırken, normalde sakin bir anne olmama rağmen, annemle babam alınacak diye çocuğuma kızmaya başlıyorum.

Şu yaşımda beni insan yerine koymadıklarını anladığım da çok oluyor. Abimle olan ilişkilerinde de sorunlar var ama onun görüşlerine benden daha çok önem veriyorlar bunu da farkettim. Bir de abimle yaşadıkları sorunlarla ilgili söylenirken (onun olmayıp bizim olduğumuz ortamda) annem bilerek çoğul konuşuyor. "Bütün nazları buğuzları bize, biz kimseye bişey yapamıyoruz" diyor örneğin. halbuki bahsedilen konuyla benim hiç bir alakam yok, sözde abimden bahsediyorlar. Ama laf boşa gitmesin değil mi, bu kız da nasibini alsın.


Ne yapıyorlar sana bu kadar diyeceksiniz belki, bunlar çok bişey değil diyeceksiniz. Ama özellikle annemin bu üstü kapalı, yapmacık, iğneleyici, gıcık iletişim tarzı ve babamın alınganlığı yüzünden bunları açık edemiyor olmam beni içten içe kemiriyor, mahvediyor. Babam nispeten artık daha uyumlu davranıyor ama alınganlığından bişey kaybetmediğini biliyorum. Bu annem benden ne istiyor, neden böyle yapıyor diye düşünüyorum, bazen sinirden gizli gizli ağlıyorum. Ama ne zaman açıkça konuşmaya kalkışsam en ufak bişey söylesem suratlar düşüyor, evde matem havası başlıyor.

Geçen gün dayanamadım gittim yalnızken "anne bi konuşabilir miyiz" dedim. "Noldu, bişey mi yaptım gene, neyi beğenmediniz!" Dedi. "Anne bişey yok, bi anne kız olarak konuşamaz mıyız ya biz senle, n eden böyle yapıyorsun" dedim. "Bilmem, daha önce böyle geldin konuştun sonra bi sürü sorun oldu, artık korkuyorum" dedi. (9 sene önceki olayın lafını sokuyor, kendi haklıymış gibi). "evet o benim de hayatımdaki en büyük travmalardan biriydi merak etme sadece konuşmak istiyorum" dedim. Anlattığım konu şuydu, evlerne geldiğimizde ilk gün gayet iyi davrandığını fakat sonraki günlerde suratının düştüğünü, sanki umduğunu bulamamış gibi söylemlerde bulunduğu, hep bişeylerin altında başka bişey aradığını, benim aileme karşı asla kötü niyetli bir söz söylemeyeceğim ve eğer onu üzen bişey yapıyorsak paylaşmasını istediğimi söyledim.Ben bunları ifade edene kadar "ben naptım, yine neyi beğendiremedik, geliyınuz hoşgeldiniz diyorum, şunu yapıyorum bunu yapıyorum ben daha ne yapayım!" şeklinde bir sürü saçma ve anlayışsız cümle işittim. En sonunda sadece onu üzen bişe varsa anlamak istediğimi (zar zor ve defalarca tekrar ederek) ifade ettim. Cevap olarak da öyle bişey olmadığını söyledi. En iyi günlerini yaşıyormuş, ne olcakmış ki.

Ancak iğneleyici davranışları sürüyor tabi ki. Mesela, son yıllarda bulaşık makinesini hiç kullanmaz oldular. Bir kaç kez anne makineye koysak ya dedim, zor oluyor dedim. Ben de çok yoğun çalışan biriyim. Orda geçirdiğim süre benim için de (sözde) tatil. Yılda bir kaç hafta tatilim var. Zaten yarısı yollarda geçiyor. Yani mümkünse ben de biraz olsun dinlenmek rahat etmek istiyorum. Ama nerde. Tavsiyem konusunda pek istekli olmadı. Geçen gün bulaşık yıkarken gülerek dedim ki "anne hatırlar mısın, dedemlere gittiğimizde eskiden, sen hep bulaşık yıkamak zorunda kalırdın. En son dayanamaz makineye koyardın bulaşıkları, ama onlar da koydurmak istemezdi" bunlar ağzımdan gülerek çıktı. Birlikte yaşadığımız anılardı sonuçta, anne kız güler geçeriz diye düşündüm. Bana cevabı gayet ciddi bi tavırla şu oldu "hıı, siz de şimdi onların konumuna geldiniz mi demek istiyorsun yani?"..

Geçen gece annem bahçedeydi, güzel bir bahçeleri vardır. Oğlumla eşim de aşağı indi. Ben de işimi bitirince yanlarına çıkmak için kapıya yöneldim. Eşim yukarı gelmiş. Çocuk aşağıda mı dye sordum. "Evet annenle yürüyüşe çıktılar şimdi" dedi. İçim birden kıpır kıpır oldu, üçümüz yürürüz diye düşündüm "ben de gideyim :)" dedim. İşte benim de aptal saf tarafım bu, neden gidiyorsun ki. Neyse yola çıktım baktım çok uzakta değiller. Yetiştim. Gülerek tam "buldum siziii" diyecektim ki annem iğneleyici lafını benden önce söyledi "oğlunu bana emanet edemedi, bak bak". Boğazıma bişey düğümlendi yine. O içimdeki neşe uçup gitti. Neşeyle bana doğru gelen oğluma sarılıp, "gerçekten böyle mi düşünüyorsun anne, bunun için geldiğimi mi düşünüyorsun dedim" üzgün bir şekilde. "siz de şakadan hiç anlamıyorsunuz bee herşeye alınıyorsunuz" dedi. Alınganlıkla anlamamakla suçladığı yine bendim.. Yol boyu önüme baktım, hiç konuşmadım. O, mahalleyle ilgili şeylerden konuştu durdu...

Oğlumu büyütürken okuduğum kitaplarda, çocukluğumun travmalarla dolu olduğunu anladım. Şimdiki yorgun, neşeden yoksun ruh halimin nedenlerini kavradıkça bu duygular içimde büyümeye başladı. Bir keresinde yine yalnızken anneme "ben çocukken bu kadar kavga etmek zorunda mıydınız, küçükken bu sebeple çok travma yaşadım. ben şimdi bunların bende yarattığı sorunlarla başa çıkamıyorum" dedim. "Doğru ben sussam sessiz kalsam kavga olmazdı, sessiz kalmadığım için suçluyum demi" dedi. Konuşmanın devamında, ilk defa o kadar üsteledim ve içimdekileri döktüm ki bir şekilde benden af dilemeye mecbur kaldı. Ama maalesef dilediği özürde bile kinaye vardı. İçten bir özür değildi, beni anlamamıştı, bizden yine bir anne kız olmamıştı..

Yeterince uzun yazdım, lütfen kusuruma bakmayın. Gerçek durumları ifade etmeden anlatabileceğim bir konu değildi. Bütün bunları ben mi abartıyorum yoksa gerçekten yaşadıklarım, ailemin bana davranışları normalin dışında mı, bir görüşe, tavsiyeye ihtiyacım var. Yaşadıklarımı üzüntülerimi ailemle açıkça konuşamıyorum ama bunlar içimi kemiriyor. Zaten çok akrabamız yok, çocuğumu da anneanne dedesinden mahrum bırakıp iyice yanlızlaştırmak istemiyorum. Ama bir anne neden çocuğunun her davranışının altında bir kötü niyet arar gerçekten anlamıyorum ve çok üzülüyorum. Hele ki en son size de bahsettiğim bu yürüyüş olayında ettiği laf beni çok üzdü. Yine içimde çocukça bir anlık beliren o neşe uçup gitti ve yerine üzgün, mutsuz, anlaşılmamış kişi geldi. Benim çocukluğum hep böyle mi geçti, bilmiyorum..
Okurken ıcım sıst.Cok alıngan bırı mısınız?Yada cocukluk travmalarınızı neden annenızle konusmak yerine bı terapistle konusmuyorsunuz.Anne evıne tatıle gıdıp rahat eden avatardır bence.1.gun ayakta alkıslanırsınız,2.gun goze batarsınız bu net:)
Denız sevıyor dıye cocugu anneannesınde ısrarla tutmak yerıne bı otele falan mı gıtsenız acaba?
Bıde bızım kusagın (35 yas benımde)ebeveynlerınden cok sey beklemeyin.Sevgi sozcuklerı vs.Varsa da ıstısnadır.Onlar da ailelerinden gorenı yansıtıyorlar.
 
Tamamını okumadım ama bence geçmişe takılmayın 30 yaş üstü çoğu kişi ailerinde sıkıntı yaşamıştır diye düşünüyorum daha bilinçli ebeveyn bizim kuşak,babam anneme yumruk atarken benim gözüm morarttı sırf evden kaçmak İçin o halde okula gitmiştim yani travmalara girersek oradan çıkamayız o yüzden girmemiş gibi yapıp kendimizi de buna inandırmamız lazım yoksa ne kimseye selam veririz ne de yaşayabiliriz
 
Sonuna kadar haklısınız ama tek sorun var: Değişmeyecek birinden hala beklenti icindesiniz. Yani anneniz çıksın boynunuza sarılsın, bugüne kadar yaptıklarım icin ozur dilerim ağlasın pişman olsun istiyorsanız , olmaz beklemeyin.

Ben onların yanlarında olmanızdan mutsuz olduklarını sanmiyorum, mutludurlar ama karakterlerinin gerektirdiklerini yapmadan da duramıyorlar. Biri laf sokuyor, biri alınıyor , kavga tartışma çıkıyor vs.

Onun icin kendinizi biraz birinci sıraya koyun, yok torunlarını görsünler, herkesin gönlü olsun, oğlum eve dönerse üzülür falan filan. E siz mutsuz oluyorsunuz ama ? Kimse degismiyor hanımefendi. Travmalarınızı da sizi asla anlayamayacak bu insanlarla degil uzman psikologlarla falan çözün. Kendi çekirdek ailenize odaklanın.
 
Size bir taktik vericem ; bu durum olduğunda onlar anlinmadan siz alinin bakın eyrafinizda pervane olacaklarlar.şöyle örnek vereyim diyelim mi cicugunuz ağladı anne babanizda evdede bunun için agliyormuydu, bit ağlamak tutturdu Allah Allah dediğinde . Küçük çocuk her şeye ağlar Siz bizi istemiyorsunuz , çocuk bu laftan anlar mı her seferinde çocuğun ağlamasını kafama kakıyorsunuz.biz bu evde istemiyoruz diyip çıkın gidin . Uzun süre mumkunse bir bayrama kadar görüşmeyi. Belki o an gitmeyin diye peşinizden koşarlar ama kismazlarsada başka bir bayrama kadar bekleyin.innain onlar sizinle iletişime geçmek için bir süre sonra çaba harcayacaklar .zaten ayrıl barış ilişkilere alisiksinizldir ailenizle .barıştığinizdada trip yapın. Atıyorum bayramda gel derlerse gidince çocuğun ağlamasını inşallah kafama kakmazsinİ bu sefer alan diye boyuna söylenin. Tavsiyem ne kadar sağlıklı bilmiyorum ama işe yarar bir tavsiye . Hatta adayı duzeltince ilk görüşmede hemen başka bir şeye Alının ve olay çıkartın gene çekip çıkın zamanla değişimi göreceksiniz.denendi onaylandi
 
aaa ne kadar da ben 🙄
sorun ne biliyormusunuz her şeye rağmen hiç ortadan kalkmayan sizin şu yapıcı tavrınız.
bende sizin gibiydim yani aman chamallows zaten hep orada, agzimin icine bakan, ne yaparsam yapayım peşımde dolanan rahatligini nasil vermişsek insanlar bizlerinde kirilabilen varliklar oldugumuzun farkına varamiyorlar.
size çozümu soyleyeyim uzaklaşın bir daha araniza hiç aşamayacaklari mesafeyi koyun
o zaman her sey tam tersi oluyor.
ne zaman bir buzdolabına dönüşüyorsunuz o zaman anliyorlar.
ebeveynlerin cocugunun icinde bulundugu durumu anlamasi icin bu duruma gelmesi cocuk icin cok uzucu maalesef ama anladiklari dil buysa yapacak bir şey yok.
mesafe candır
 
Olumlu, olumsuz yada tavsiye içeren tüm mesajlar için teşekkür ediyorum hepsi benim için değerli. Mesajlar içerisindeki bir kaç konuyu yanıtlamak istedim.

Ailemin yanını aslında bir tatil yeri olarak görmüyorum. Yani buraya gelmekteki asıl amacım hiç bir zaman tatil yapmak olmadı. Önceliğim ailemi görmek ve özlem gidermek oldu her zaman. Deniz konusunda, sonuçta benim çocukluğum burda geçti. Geldiğimde burda denize girmek benim için normal bişey. Bunu bir tatil olarak görmüyorum. Bu sene dışında da yalnızca ziyaret amaçlı geliyorduk buraya, tatilimizi ayrıca yapıyorduk. Sadece bu sene tatil ayarlayamadık ve bir kaç gün fazla kalırız düşüncesiyle hareket ettik. Ancak dediğim Gibi bu 15 gün 1 ay gibi bir süre değil. Bir insanın ailesinin yanında 1 hafta 10 gün kalması da (sağlıklı bir aile ise) sorun teşkil edecek bişey olmamalı. Eğer ailesi de istekli görünüyorsa. Zaten fikir almaya çalıştğım nokta bu, neden istekli, özlemli görünüp buraya gelince 2. Günde tavırların değişmeye başladığını sorguluyorum.

Evet belki anlattıklarıma göre fazla safça hareket ediyor olabilirim ama bilmiyorum ben karakter olarak hep iyi niyeti önceliğine alan biriyim. Vicdani rahatlık benim için önemli ve değerli. Bu iyi niyeti karşı tarafta görememk sorun yaratan nokta oluyor zaten. Bizde 2 taraf da farklı şehirlerde. Birine gidip diğerine gitmesek bu sefer o da sorun yaratıyor. Bir sürü yol gidip 1 günde dönmek çocuk için aşırı yorucu ve ayrıca üzücü bir durum. Yorumların her birine saygı duymakla birlikte, bazı yorumların empati yapılmadan yazıldığını düşündüm okuyunca. Ben çocuğumun da duygularını önemsiyorum. Aldığım her kararı onla paylaşıyor ve fikrini alıyorum. Tabiki bu duruma pek çok çözüm bulunabilir. Az kalmak, görüşmemek, küsmek. Ama bana göre herşeyin bir normali ve ideali var, eevt değişmeyen şeyleri kabullenmek gerekir ama burası zaten bir dert paylaşma platformu değil mi? Derdimizi paylaşmak için burdayız. Psikoloğa da gidiyorum, kitap da okuyorum (bir kitap tavsiyesi vardı çok teşekkürler, mutlaka okuyacağım) Ama dertleşmek istedim, bildiğim kadarıyla buranın da amacı bu.

Alıngan veya değilim kısmında ne desem boş. Okuyan herkes kendi kriterlerine göre okuyup değerlendirebilir. Herkesin değer yargıları, hayata bakışı, baz aldığı kriterleri farklıdır. Ve sonuç buna göre değişir.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X