Donmalarda ilkyardım nasıl yapılır

Nevreste

Hala umudum var
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
290.162
596.118
42
donmalarda-ilkyardim.jpg


Soğukta donmamak için neler yapmalı?

ÜLKEMİZ soğuk bir kış yaşıyor. Meteoroloji uzmanları, yeni gelen Sibirya soğukları ile havanın daha da soğuyacağını duyuruyor.

Haber bültenleri donarak ölenlerden bahsediyor. Belki çoğumuz ‘‘vah vah’’ deyip geçiyoruz, ama bilmemiz gerekir ki donma tehlikesi sadece sokakta kalanlar için geçerli değildir. Kapalı ortamda yaşayan yaşlılar ve küçük çocuklar için de bu tehlike söz konusu. Donmak için, suda olduğu gibi, sıfırın altında bir ısı gerekli değil. Bir insanın vücut iç ısısı 35 derecenin altına düştüğü zaman bu kişi donarak ölebilir.

olu_dagci_51.jpg



KAPALI ODADA BİLE DONABİLİR

Tıp dilinde hipotermi olarak adlandırılan bu durum, vücudun ürettiği enerjiden daha fazlasını kaybetmesi sonucunda oluşur. Küçük çocuklar ve yaşlılar bu açıdan daha fazla risk altında. Ayrıca zayıflar, yetersiz gıda ve sıvı alanlar, dolaşım sorunu olanlar da bu açıdan tehlike taşıyor. Özellikle yalnız yaşayan yaşlılara bu günlerde çok dikkat etmek gerekiyor. Odun, kömür, doğalgaz gibi ısınma kaynaklarının fiyatlarının bu denli artmasının yanı sıra, ülkemizin peş peşe yaşadığı sel ve kar felaketleri nedeniyle gıda maddelerinin de fiyatları çok yükseldi. Yaşlılarda iştahsızlık ve dolaşım sorunları da olabileceği için az yiyen ve yeterli ısınmayan bir kişi, kapalı ortamlarda bile kolayca donarak ölebilir. Sağlıklı ve normal koşullardaki kişiyi rahatsız bile etmeyen ısılar, bu durumdaki kişiler için tehlikeli olabilir. Böyle günlerde özellikle yalnız yaşayan yaşlıları, eş, dost, akraba ve komşuların mümkünse misafir etmeleri ya da günde birkaç kez ziyaret ederek ısınma ve beslenmesine özen göstermeleri yararlı olacaktır.

RÜZGÁR, DONMAYI KOLAYLAŞTIRIYOR

Açıkta olanlar için en büyük tehlike, ıslaklık ve rüzgár... Meteoroloji bültenlerini izliyorsanız, ‘hissedilen ısı’ diye bir kavramdan bahsedildiğini duyuyorsunuz. Eğer rüzgár ve nem çoksa, vücudun kaybettiği ısı çok daha fazla olacağı için hissedilen ısı çok daha düşük olacaktır. Eğer soğukta, açıkta kaldıysanız, giysilerinizin ıslanmamasına ve rüzgárda kalmamaya çaba gösterin.

ŞAPKASIZ ÇIKMAYIN

Kafa derisi, deri altında yağ dokusu olmadığı ve atardamarlar yüzeye çok yakın olduğu için çok ısı kaybettirir. Soğuk günlerde başı ve kulakları örtecek bere ya da şapkayı ihmal etmemek gerekir.

soguk-ve-donma.jpg


‘ÖLMÜŞ’ DEYİP BIRAKMAYIN

Hemen belirteyim ki, insan donarken solunumu ve kalp atışları giderek yavaşlar. Bu nedenle henüz ölmemiş kişi de yanlışlıkla ölmüş gibi değerlendirilebilir. Üstelik çok düşük ısılarda kalbi durduktan çok uzun süreler sonra da hayata döndürülen kişiler olabilmektedir. Bu nedenle hemen ‘ölmüş’ diyerek bırakmamak gerekiyor.Hipotermi sadece kış sorunu da değildir. Özellikle suda kalanlarda her mevsim görülebilir. Örneğin yazın 21 derecelik bir denizde ya da havuzda 2 saat gibi süreyle suda kalmak komaya girmek için yeterlidir. Su ısısının daha düşük olduğu ya da rüzgar estiği ortamlarda bu süre çok daha kısadır. Özellikle çocuklar açısından çok dikkatli olmak gerekebilir.



Kış aylarında dışarıda olacakların meteoroloji raporlarına dikkat etmeleri yararlıdır. Ancak ani hava değişimlerinin bazen meteoroloji uzmanları tarafından önceden bilinemeyebileceğini de hatırdan çıkartmayıp temkinli olmakta yarar var.



Uygun giysiler seçilmelidir. Bir tane kalın palto yerine, soğan kabuğu gibi kat kat giyinmekte yarar var. İçe yünlü giysi dışa da yağış ve rüzgárı içe geçirmeyen, naylon gibi bir giysi uygun olmaktadır. Önceki günlerde de belirttiğim gibi ıslaklık ve rüzgar soğuğun etkisini arttırıcı yönde etki ederler. Giysilerinizin ıslanmaması için çaba gösterin. Aynı şekilde aşırı efor harcayarak terlememeye de özen gösterin. Terin ciltten buharlaşması vücudun ısı kaybını arttıracaktır. Ayrıca vücudu sıcak tutmak için gerekli olan enerjiyi de gereksiz eforlarla tüketmemekte yarar var.



Şapka ya da bere giymek çok önemlidir. Vücut ısısının yüzde 30 ile yüzde 50 civarındaki bir kısmı kafa derisinden kaybedilir.



Üşüdüğünüzü hissediyorsanız ve de şiddetli rüzgar varsa, kuytu bir yer aramakta ya da rüzgarı kesecek bir engel yaratmakta yarar var. Tabii ki ateş yakma olanağı varsa bunu ihmal etmemek gerekir. Bol sıvı ve bol gıda almak gerekir. Eğer şüpheli hava koşullarında yola çıkacaksanız, yanınıza bol enerji veren tatlılı yiyeceklerden ve pekmez, meyve suyu ya da su gibi içeceklerden bol miktarda almakta yarar var. Çay, kahve, kolalı içecekler gibi kafeinli içeceklerle, alkolden kesinlikle kaçınmak gerekir. Bunlar, vücuttan ısı kaybını arttırırlar. Özellikle alkol, başlangıçta sıcaklık hissi yaratırsa da, ciltteki damarları genişletip ısı kaybını yüksek boyutlara ulaştırarak donmayı kolaylaştırıcı etki yaratır. Unutmayın, her zaman için korunmak, iyileşme çareleri aramaktan çok daha kolay ve doğrudur.

Soğuk ısırması nedir?

Yanıt: Burun, el ve ayak gibi organların aşırı soğuğa maruz kalması durumunda cilt ve yüzeysel dokular donar. Soğuğun ciltteki ilk etkisi kızarıklık ve karıncalanma şeklinde ortaya çıkar. Doku daha da soğursa, cilt giderek solgunlaşır ve uyuşma hissi ortaya çıkar. Orta dereceli soğuk ısırması durumunda, bölge ısınmaya başladıkça kaşıntı ve şişme görülür. Bazı hallerde deri su toplar. Ciddi soğuk ısırması vakalarında dokular ölür ve vakit geçirmeden cerrahi müdahale ile bunların çıkartılması gerekir.

Soğuk ısırmasından korunmanın en kolay yolu soğuktan, rüzgardan veya sıkı giysilerden uzak durmaktır. Bu gibi durumlarda ilk yardım olarak öncelikle hastalıklı bölge ılık suyla ıslatılır ve çok hafif bir şekilde ovuşturulur. Cilt kesinlikle bastırarak ovulmamalıdır, çünkü bu durumda doku daha fazla hasar görür.

Soğukta donmak

donma.jpg




Geçtiğimiz haftalar içinde İstanbul’da havanın sıfır dereceye yaklaştığı ve biraz kar serpiştirdiği günler oldu. Bu günler içinde birkaç kişinin soğuktan donarak öldüğünün haberleri gazetelerde yer almıştı. Bu haberleri okuyan birkaç dostumun, ‘Doğu Anadolu bölgesinde sıfırın 20-30 derece altında, insanlar birşey olmazken, nasıl oluyor da, İstanbul’da sıfır derece civarında insanlar donarak ölüyor’ şeklinde sorularıyla karşılaştım.



Donmak, tıp dilinde hipotermi olarak adlandırılan, vücut iç ısısının 35 derecenin altına düşmesinin ardından gelen bir tablodur. Ortaya çıkmasında başlıca iki durum söz konusudur. Birincisinde, çok soğuk havalarda, birden fırtınaya yakalanmak, suya düşmek ya da uygun olmayan giysilerle çok soğuğa maruz kalmak gibi durumlar vardır. Okuduğumuz haberlerdeki olaylar bundan farklı. Havanın aşırı soğuk olması gerekmiyor. Yaşlılar ya da çok küçük çocuklar, kronik bünyeyi yıpratıcı hastalığı bulunanlar, zeka özürlüler, alkol ya da uyuşturucu bağımlılığı olanlar, kapalı ortamlarda bile bulunsa, bu mekanlar yeterli derecede ısıtılmıyorsa, bir süre sonra vücut ısıları düşmeye başlar. Donarak ölme bazen günleri hatta haftaları bulabilir.



Risk faktörleri


Soğuk, aşağıdaki durumlarla bir araya geldiği zaman, hipoterminin ortaya çıkışı kolaylaşıyor. Bu yönde etki gösteren risk faktörleri arasında, alkol ve uyşturucu madde kullanımı, psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, tiroid bezinin az çalışması hali (hipotiroidi), beslenme bozukluğu, sıvı kaybı, su ve metal gibi ısı iletimi fazla olan maddelerle uzun süre temasta kalmak, vücudu zayıf düşüren kronik hastalıklardan birinin bulunması.



Belirtiler


Soğuk suya düşmek ya da fırtınada açıkta kalmak gibi haller olmadıkça, hipotermi yavaş geliştiği için belirtilerin kolayca farkına varılamayabilir. Vücut iç ısısı düştükçe belirtiler artar. Öncelikle aşırı titreme vardır. Daha sonra tam tersine, vücut soğuk olmasına rağmen titreme kaybolur. Kollarda ve bacaklarda uyuşukluk ve hareket zorluğu olur. Düşünmede, hatırlamada, uygun karar vermede zorluk ve dalgınlık oluşur. Bunun sonucu olarak yardıma ihtiyacı olduğunu kabul edemez. Konuşma ağırlaşmış, nefes ve nabız zayıflamış, tansiyon düşmüştür. Giderek dalgınlık ve uyku hali derinleşir, şuur kaybolur ve ardından ölüm gelebilir. Bana ayrılan alan dolduğu için böyle hallerde yapılması gerekenleri pazartesi günü ele alacağım.


9730936.jpg

Soğukta donanlara ne yapılabilir?


Cuma günkü yazımda çok aşırı olmayan soğuklarda bile bazı insanların donabileceğinden bahsetmiş ve donma belirtilerini sıralamıştım. Bu yazımda da böyle durumlarda neler yapılabileceğini anlatmak istiyorum.


Tedavinin temelinde, donma derecesine göre farklılıklar gösterebilen ısıtma metotları yatar. Eğer tıbbi yardım imkanı yoksa ilk olarak şahsı kuru ve kuytu bir yere almak gerekir. Eğer kapalı ve ısıtılmış bir ortam varsa buraya taşımak daha doğru olacaktır. Üzerindeki giysiler ıslaksa bunları çıkartmak ve kuru bir battaniyeye ya da uyku tulumuna sarmak gerekir. Eğer yardım edebilecek başka bir şahıs varsa battaniyeye ya da uyku tulumuna birlikte girmeleri daha uygundur. Böylece onun vücut ısısından yararlanılmış olacaktır. Hastayı taşırken nazik davranmak ve cildini ovuşturmaktan kaçınmak gerekir. Aksi halde beslenmesi bozulmuş cilt kolayca hasar görecektir.

Vücut iç ısısının 35 ile 33 derece arasında olması hallerinde, battaniye, kaynar olmayan sıcak su torbaları ya da şişeleri, elektrikli battaniye, radyant etkili elektrikli ya da tüpgazlı sobalarla ısıtarak çözüm bulmak mümkün olabilir. Mümkün olan en kısa zamanda acil tıbbi yardım sağlamayı ihmal etmemek gerekir.


Vücut iç ısısının 32 derecenin altına inmesi hallerinde vücudu içten ısıtmak gerekir. Bunun için damardan, ısıtılmış serum, solunum yoluyla da ısıtılmış oksijen verilmesi yararlı olmaktadır. Bazı hallerde midenin sıcak suyla yıkanması, ayrıca sonda yoluyla mesaneye sıcak su verilmesi gerekebilir. Kalp cerrahisi imkanı olan hastanelerde, kalp-akciğer makinelerde kanı alarak istenilen dereceye kadar ısıtmak ve yeniden dolaşıma vermek mümkün olabilmektedir. Böylece vücut ısısı istenilen dereceye kadar yükseltilebilir. Yukarıda anlattıklarım hafif ve orta dereceli vakalar içindir. Bilinçli bir yardımla bu şahısların hemen hepsi kalıcı bir hasar olmadan iyileştirilebilir.



Ağır dereceli hipotermi olayları, genellikle çok uzun süre ve aşırı soğuğa maruz kalmakla olabileceği gibi, cuma günkü yazımda da belirttiğim gibi yaşlılar, küçük çocuklar, kronik yıpratıcı hastalığı olanlar, kalp ve solunum yetersizliği sorunu bulunanlarda görülebilir. Bu şahısların durumu tehlikelidir. Isıtma ile ilgili ilk yardım önlemlerinden sonra mümkün olan en kısa zamanda bir hastaneye ulaştırılması çok önemlidir. Yarınki yazımda hipotermiden korunmak için neler yapılması gerektiği yolunda da bazı bilgiler vermek istiyorum.

Hayatta kalmanın yolları
Dağda, karlı bir havada kaybolan bir insanın, öncelikle vücudunun ısı kaybını önleyecek yöntemleri bilmesi gerekli.

Dağcı Haldun Aydıngün, kışın dağda kaybolanların genellikle hipotermiadan öldüklerini söyledi. Aydıngün, bu durumu şöyle açıkladı: "Hipotermia, yani donma, vücut, iç bölgeyi ısıtamaz olduğunda meydana gelir. Bu sıcaklık normalde 36.5 derece olması gerekirken, 35 dereceye düştüğünde tüm yaşam fonksiyonları durur."

Donmayı önlemenin tek yolunun vücudun ısı kaybını önlemek olduğunu belirten Aydıngün, "Bilinenin aksine pamuklu giysiler, eski usul fanila ve donlar giyilmeli. Sporcuların kullandıkları termal çamaşırlar da kullanılabilir. Giysiler biraz bol olmalıdır. En çok ısı kaybedilen eller ve baş korunmalıdır." şeklinde konuştu.

Yerinde kal, yürüme

Kaybolma anında yürümek yerine olay yerinde kalmanın daha faydalı olduğunu vurgulayan Aydıngün, araçla kaybolunduğunda ise araçtan inilmemesi ve kaloriferin çalıştırılmaması gerektiğini kaydetti. Aydıngün, "Mecbur kalırsanız zehirlenmemek için camın en az üçte birini açık tutun." diye ekledi.

Aydıngün, araçlarda battaniye, uyku tulumu, kuru yiyecekler, gazoz veya kolalı içecekler, çakı ve çakmak gibi temel malzemelerin bulundurulmasını isterken şu uyarıyı yaptı: "Kaybolursanız, arama ekiplerinin sizi bulabilmeleri için doğada ender olan bez parçalarını gittiğiniz yöne doğru bırakın. Kardan yapılan kulübeler insanı üşütmez. "
Burun ucu donması

Güneşli ve soğuk havalarda daha fazla üşürüm. Hani “görüntü var, ses yok” misali bir durum işte... Tarafsız bölgeden dışarı bakınca gökyüzünde parlayan güneşi bütün heybetiyle görüp sevinirsiniz. Sonra yanılıp burnunuzu dışarıya uzattığınızda donma tehlikesiyle karşılaşırsınız.
Sabahları yataktan yorgun kalkma durumunun mimarı lodos, hayatımı alt üst etti. Dinmeyen baş ağrısı ve halsizlik göz altlarıma yerleşti. Günlük programıma bakınca bir yığın iş olduğunu görüp hemen bazılarını ileriki günlere atma çabasına giriyorum. Diğerlerini ise erteleyemeyeceğimi bildiğimden söylenerek güne başlıyorum.
Arada bir sahil gözümü boyuyor.
Bisikletiyle gezen, yürüyüş yapan insanlar beni de heveslendiriyor. Bir gayretle aralarına karışıyorum. Ama çok kısa bir süre sonra yine aynı burun ucu donması sendromu ortaya çıkıyor.
Sizin baharla ilişkileriniz nasıl bilemiyorum ama ben zorlanıyorum. Bahar yorgunluğu meselesi zaten oldum olası bilinir. Fakat ben galiba işleri biraz ilerletip daimi bir yorgunluk moduna geçtim.
Çok eski zamanlarda patronlar yani zenginler hiçbir iş yapmazlarmış. Şimdiki gibi oradan oraya koşturup yanında çalışan herkesten daha çok yorulan patron modeli yokmuş. Tam tersine onlar, geç kalkar, keyif sürerlermiş. Bir anlamda zenginliklerinin tadını çıkartırlarmış. Akşamüstleri kendileriyle aynı statüde bulunan kişilerle bir araya gelip puro içer fikir alışverişinde bulunurlarmış. Geceler ise eğlence demekmiş. Birbirinden güzel ve bakımlı eşlerini alıp o balo senin bu balo benim gezerlermiş.
Tabii bunlar tarihe karışmış yaşama biçimleri.
Milenyum çağında insanlar arı gibi çalışıyorlar. Ne kadar başarılı olurlarsa bir o kadar yoruluyorlar. Bir çeşit zıtlık yani. Senede bir ya da birkaç kere gidilen tatiller ise bir başka alem. Cep telefonları, diz üstü bilgisayarlar ve sürekli bağlantı halinde kalınan sekreterlerle ne denli dinlenilirse artık...
Çok çalışmanın tohumları Amerika’nın bulunmasıyla atıldı gibi geliyor bana. Avrupalılar hiç meraklı değillerdi yoksa. Ama göç ve beraberinde getirdiği mecburiyetler insanları çalışmaya yöneltti. Arazi kapma yarışları bile başlı başına yeterli bu beyin yıkanmasına.
Bu çok çalışma merakına karşı değilim elbette. Ama bazen yoruluyorum doğrusu. Özellikle bahar aylarında. Kiraz çiçekleri açmaya yüz tutmuşken, doğa yemyeşil elbisesini giymişken bir ağacın altına uzanıp bütün nankörlükleri unutmak sadece temiz havayı solumak geliyor içimden. Bankalar, ödemeler, kredi kartları, çekişmeler, küsmeler vs. Hepsini geride bırakıp temiz havayla içimi temizlemek istiyorum. Yorgunsam dinlenmek bu yeterli olmadıysa daha çok dinlenmek istiyorum. Derin uykularda saflaşmak, bütün mücadelelere uzaktan bakmak ve sadece gülümseyip geçmek...
Galiba ben çok şey istiyorum.

Sözün Özü
Düşünmeden konuşmak nişan almadan ateş etmeye benzer.

L E V H A
Hayat geriye doğru anlaşılır fakat ileriye doğru yaşanmak zorundadır.

Donma, felç getirebilir

Deriye renk veren pigmentlerin, esmer ve siyah tenlileri, soğuğa karşı hassas hale getirdiğini, ırklar arasında da soğuktan en fazla zencilerin etkilendiğini belirten Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Şevki Özdemir, "Soğuk, cilde çok zarar veriyor. Donmalar, inmeler, kurdeşen, siyon ayağı, liveteteduhs, permon gibi hastalıklar soğukla ilgilidir. Kış aylarında, tüm ülke genelinde olduğu gibi, ağırlıklı olarak Doğu Anadolu'da donmalar ile çok sık karşılaşıyoruz. 1. ve 2. derece donmalarda doku kaybı olmamaktadır. Ancak 3. ve 4. derecedeki donmalarda sadece cilt değil, adale ve kemikler de zarar görür. Soğuktan, iyi giyinerek ve dışarıda fazla kalmayarak korunmak gerekir" dedi.


Kaynak:kadınlariçin
 
4 yıl sivasta yaşadım, çok soğuk bir yer, hemşire bir arkdaşım yüz felci geçirmemek için aşırı soğuklarda sakız çiğnenememi önermişti :)
 
X