Evliliğe alışamadım.. lütfen lütfen yardımm

11 yıl oldu hala alışamadım ben de buraya 4gozle kendi memleketime taşınacağım günü bekliyorum.
Benim de hiç arkadaşım olmadı acayip bı kültür farkı var aramızda anlaşamıyorum onlarla .
Eşiniz neden giymek istemediginiz kiyafetlerle annesine götürüyor ki ? Bakın taviz tavizi doğurur böyle yaptığınız için kimse sizi daha fazla sevmeyecek ,değer vermeyecek bilakis istedigiklerini verdiğiniz için daha çok ezileceksiniz. Eşinizle adam akıllı konuşun aklını başına alsın ailesi kolunuzu görünce ne olacak ? İğrenç ...
 
2 ay önce evlendim. Bulunduğun şehirden farklı bir şehire geldim. Bu şehirde merkezden uzak dağ başı gibi bir yerde yaşıyorum. Kimsem yok ne ailem ne bir tane arkadaşım. Hiçbir şekilde alışamıyorum, eski hayatımı çok özlüyorum. Aşırı sosyal, akıllı, kendi hayatının kontrolü elinde bir genç kızdım. Şu an depresif ve umutsuz bir ev kadınıyım adeta. Meslek sahibiyim, evden çalışıyorum. Evin işleri, yemek, evliliğin kendisine adapte olmaya çalışırken kendi işimi aksatıyorum. Kafa olarak kötüyüm, hiçbir şeye odaklanmıyorum. Sanki bundan önceki 28 yılımı boşa geçirmişim, önceki hayatım hiç yaşanmamış ve bir daha eski mutluluğumu bulamayacakmışım gibi hissediyorum. Eşimi çok seviyorum ve bu evlilik için çok çaba harcadık. Aşırı muhafazakar ailesinin asla gelin olarak istemediği seküler bir ailenin kızıyım. Bu evliliği ailelere kabul ettirene kadar da çok uğraştık. Ailesinin bana karşı tutumu yüzünden evlenmeden önce kendi şehrimde yaşama şartım vardı. Fakat bazı bahanelerle sözünü tutmadı ben de düğüne kısa bir süre kala vazgeçemedim. Şuan eşimin şehrinde yaşıyoruz. Hiç alışık olmadığım bir kültürle sınanıyorum. Normal şartlarda asla üzerime takmayacağım iğrenç kıyafetler giyip sürekli onun ailesine gitmek zorundayım.(Çünkü kapalı biri olmamama rağmen kolumun dahi gözükmemesi gerekiyor, saçımın açıklığını bile zar zor kabul edebildiler) Geleneksel bir yapım yok ve geleneksel bir ailenin içinde kimsesiz kaldım. Sürekli iç içe olmak istiyolar. Kayınvalidem birkaç gün gitmezsek küsüyo. Aramazsam küsüyo. Ben de istemiyorum bir arada olmak zaten psikolojim pert bırak onları kaldırmayı hiçbir şey yapmak içimden gelmiyo. Sanırım yeni evlenince aileler yemeğe davet ediliyormuş geçen gün bu sebeple de kayınvalidem trip attı. Bir de sadece ailesi değil bütün akrabalarına yemeğe gidecekmişiz, sonra da onlar bize gelecekmiş, yeni evliler için böyle bir adet varmış. Ben evlendim sanıyodum meğerse mutfak robotu olarak işe başlamışım.Ya bırakın bi kendime geleyim, bir düzenimi kurayım, bi sakin olun nolur? Sürekli annesi neye küsecek neye trip atacak diye diken üstündeyim. Kafamın arkasında hep bunlar var, aramadım trip atıcak şunu yapmadım bunu yapmadım küsecek diye beynim hep huzursuz. Ama bir yandan da istemiyorum. Zaten zar zor her şeye yetişiyorum, bir de tam zamanlı mükemmel gelin olmaya vaktim ve enerjim yetmiyor. Sanki eşimle bir hayat yaşamak için değil de bunlara gelin olmak için evlenmişim gibi. Ben hem maddi hem de davranışsal olarak çok rahat bir ailede büyüdüm. Mesela benim ailemin aklına asla gelmez böyle şeyler, iyi misin, sağlığın yerinde mi, bir isteğin var mı derler gerisine karışmazlar. Ama kayınvalidem sadece bir hafta ara verip gittiğimizde oğlum çok özledim hiç gelmiyosunuz diye ağlıyo, ben iki aydır ailemi göremedim. Tahammül edemiyorum, dayanamıyorum tüm bunlara. Bu tarz bir evliliğe asla hazır olmadığımı biliyorum, büyük ihtimalle bunu düşüneceksiniz. Hatta 40 yaşına gelsem de buna hazır olamayacağımı biliyordum fakat eşimle uzak mesafe ilişkisi yaşadığımız için evlilik bir noktada gerekli olmuştu ilişkimizin sürmesi bakımından. Ama bu durumla nasıl başa çıkarım bilmiyorum. Çok bunaldım yaşamaya dair hiçbir hevesim kalmadı. Kaybolmuş gibiyim bir yerlerde ben vardım ve onu bulamıyorum artık. Canım sıkıldığında yanına gidip bir kahve içeceğim eşim dostum, kimsem yok. Sadece akşamları yemek yediğim sonra da uyuyan bir eşim var. Ne sevdiğim adamı ne evimi ne eşyamı hiçbir şeyi gözüm görmüyor. Herkes evin çok güzel şöyle böyle derken benim için hapishaneden farksız. Eşimi çok sevsem de şu an kendi hayatımı yakmış ve onun hayatını yaşıyormuş gibi hissediyorum. Onun hayatında yanında gezdirdiği bir çantayım. Ve bu hayat asla bana göre değil. Bazen çocuk yapmayı düşünüyorum hamilelik sürecinde beni rahat bırakırlar belki kendi hayatımı yaşarım diye ama bu sebeple ve bu psikolojide bir çocuk sahibi olmamam gerektiğinin de gayet farkındayım. Evlilik bu mudur kızlar? Gerçekten hiçbir şeyi isteyerek yapmadığımız, her şeye mecbur olduğumuz. İstemediğimiz her şeyi görevimiz olduğu için yaptığımız bir hayat mı evlilik? Ben çok büyük bir hata mı yaptım? Aşk için benliğimden ve gül gibi hayatımdan mı vazgeçtim? Senin ailen ve böyle bir evlilik bana göre değil deyip sevdiğim adamı yüz üstü bırakacak biri değilim ama bu şekilde de yaşayamam. Çok çaresizim. Ruhen çöküyorum farkındayım, her gece ağlıyorum her gün mutsuz uyanıyorum. Eşim beni çok iyi tanırdı, 3 yıllık bir ilişkimiz vardı. O da ben de burada mutsuz olacağımı biliyorduk. Ama nişandan önce verdiği sözü tutmadı ve beni buraya getirdi. Biliyorum beni çok seviyo, bir gülüşüm için gözümün içine bakıyo ama ben hayatımdan her şeyi çalmış biri gibi görüyorum onu artık sadece. Bana dokunmasını bile istemiyorum. İçimde büyük bir kızgınlık ve kırgınlık var. O kendi hayatını, düzenini yaşarken beni burada yalnız ve mutsuz bir hayata mahkum etmiş gibi hissediyorum. Hem konuşacak kimsem olmadığı için içimi dökmek hem de belki benzer süreçlerden geçmiş birileri vardır diye yazmak istedim.
 
2 ay önce evlendim. Bulunduğun şehirden farklı bir şehire geldim. Bu şehirde merkezden uzak dağ başı gibi bir yerde yaşıyorum. Kimsem yok ne ailem ne bir tane arkadaşım. Hiçbir şekilde alışamıyorum, eski hayatımı çok özlüyorum. Aşırı sosyal, akıllı, kendi hayatının kontrolü elinde bir genç kızdım. Şu an depresif ve umutsuz bir ev kadınıyım adeta. Meslek sahibiyim, evden çalışıyorum. Evin işleri, yemek, evliliğin kendisine adapte olmaya çalışırken kendi işimi aksatıyorum. Kafa olarak kötüyüm, hiçbir şeye odaklanmıyorum. Sanki bundan önceki 28 yılımı boşa geçirmişim, önceki hayatım hiç yaşanmamış ve bir daha eski mutluluğumu bulamayacakmışım gibi hissediyorum. Eşimi çok seviyorum ve bu evlilik için çok çaba harcadık. Aşırı muhafazakar ailesinin asla gelin olarak istemediği seküler bir ailenin kızıyım. Bu evliliği ailelere kabul ettirene kadar da çok uğraştık. Ailesinin bana karşı tutumu yüzünden evlenmeden önce kendi şehrimde yaşama şartım vardı. Fakat bazı bahanelerle sözünü tutmadı ben de düğüne kısa bir süre kala vazgeçemedim. Şuan eşimin şehrinde yaşıyoruz. Hiç alışık olmadığım bir kültürle sınanıyorum. Normal şartlarda asla üzerime takmayacağım iğrenç kıyafetler giyip sürekli onun ailesine gitmek zorundayım.(Çünkü kapalı biri olmamama rağmen kolumun dahi gözükmemesi gerekiyor, saçımın açıklığını bile zar zor kabul edebildiler) Geleneksel bir yapım yok ve geleneksel bir ailenin içinde kimsesiz kaldım. Sürekli iç içe olmak istiyolar. Kayınvalidem birkaç gün gitmezsek küsüyo. Aramazsam küsüyo. Ben de istemiyorum bir arada olmak zaten psikolojim pert bırak onları kaldırmayı hiçbir şey yapmak içimden gelmiyo. Sanırım yeni evlenince aileler yemeğe davet ediliyormuş geçen gün bu sebeple de kayınvalidem trip attı. Bir de sadece ailesi değil bütün akrabalarına yemeğe gidecekmişiz, sonra da onlar bize gelecekmiş, yeni evliler için böyle bir adet varmış. Ben evlendim sanıyodum meğerse mutfak robotu olarak işe başlamışım.Ya bırakın bi kendime geleyim, bir düzenimi kurayım, bi sakin olun nolur? Sürekli annesi neye küsecek neye trip atacak diye diken üstündeyim. Kafamın arkasında hep bunlar var, aramadım trip atıcak şunu yapmadım bunu yapmadım küsecek diye beynim hep huzursuz. Ama bir yandan da istemiyorum. Zaten zar zor her şeye yetişiyorum, bir de tam zamanlı mükemmel gelin olmaya vaktim ve enerjim yetmiyor. Sanki eşimle bir hayat yaşamak için değil de bunlara gelin olmak için evlenmişim gibi. Ben hem maddi hem de davranışsal olarak çok rahat bir ailede büyüdüm. Mesela benim ailemin aklına asla gelmez böyle şeyler, iyi misin, sağlığın yerinde mi, bir isteğin var mı derler gerisine karışmazlar. Ama kayınvalidem sadece bir hafta ara verip gittiğimizde oğlum çok özledim hiç gelmiyosunuz diye ağlıyo, ben iki aydır ailemi göremedim. Tahammül edemiyorum, dayanamıyorum tüm bunlara. Bu tarz bir evliliğe asla hazır olmadığımı biliyorum, büyük ihtimalle bunu düşüneceksiniz. Hatta 40 yaşına gelsem de buna hazır olamayacağımı biliyordum fakat eşimle uzak mesafe ilişkisi yaşadığımız için evlilik bir noktada gerekli olmuştu ilişkimizin sürmesi bakımından. Ama bu durumla nasıl başa çıkarım bilmiyorum. Çok bunaldım yaşamaya dair hiçbir hevesim kalmadı. Kaybolmuş gibiyim bir yerlerde ben vardım ve onu bulamıyorum artık. Canım sıkıldığında yanına gidip bir kahve içeceğim eşim dostum, kimsem yok. Sadece akşamları yemek yediğim sonra da uyuyan bir eşim var. Ne sevdiğim adamı ne evimi ne eşyamı hiçbir şeyi gözüm görmüyor. Herkes evin çok güzel şöyle böyle derken benim için hapishaneden farksız. Eşimi çok sevsem de şu an kendi hayatımı yakmış ve onun hayatını yaşıyormuş gibi hissediyorum. Onun hayatında yanında gezdirdiği bir çantayım. Ve bu hayat asla bana göre değil. Bazen çocuk yapmayı düşünüyorum hamilelik sürecinde beni rahat bırakırlar belki kendi hayatımı yaşarım diye ama bu sebeple ve bu psikolojide bir çocuk sahibi olmamam gerektiğinin de gayet farkındayım. Evlilik bu mudur kızlar? Gerçekten hiçbir şeyi isteyerek yapmadığımız, her şeye mecbur olduğumuz. İstemediğimiz her şeyi görevimiz olduğu için yaptığımız bir hayat mı evlilik? Ben çok büyük bir hata mı yaptım? Aşk için benliğimden ve gül gibi hayatımdan mı vazgeçtim? Senin ailen ve böyle bir evlilik bana göre değil deyip sevdiğim adamı yüz üstü bırakacak biri değilim ama bu şekilde de yaşayamam. Çok çaresizim. Ruhen çöküyorum farkındayım, her gece ağlıyorum her gün mutsuz uyanıyorum. Eşim beni çok iyi tanırdı, 3 yıllık bir ilişkimiz vardı. O da ben de burada mutsuz olacağımı biliyorduk. Ama nişandan önce verdiği sözü tutmadı ve beni buraya getirdi. Biliyorum beni çok seviyo, bir gülüşüm için gözümün içine bakıyo ama ben hayatımdan her şeyi çalmış biri gibi görüyorum onu artık sadece. Bana dokunmasını bile istemiyorum. İçimde büyük bir kızgınlık ve kırgınlık var. O kendi hayatını, düzenini yaşarken beni burada yalnız ve mutsuz bir hayata mahkum etmiş gibi hissediyorum. Hem konuşacak kimsem olmadığı için içimi dökmek hem de belki benzer süreçlerden geçmiş birileri vardır diye yazmak istedi

Zaten en büyük fedakarlığı yapıp yaşadığınız şehri değiştirmekle mecbur bırakılmışsınız. Bi zahmet onlarda sizin mutlu olmanız için bir şeyler yapsın mesela giyiminize karışmasın birlikte mutlu olacağınız şeyler yapın ailenizle kaç saat bilmiyorum ama 2 aydır niye ailenize gitmediniz?

Çok uzun ama aşırı muhafazakar damat bey
Gidip neden seküler bi kızla arkadaşlık yapıyor
Muhafazakar kız mı yok
Damat bey sana baskı uyguluyor
Asla kabul etme ne demek kapalı giyinip gitmek ailesine
Sen neysen o sun madem beğenmiyordu evlenmeseydi senle

Lütfen 🙏 kızlar kızlaırmız kendinize gelin

Tamam evlilikte orta yolu bul ben sana mini şortla git kaynanana demiyorum ama tişört pantolon da giy yani

Buna karışan adamla neden evlendin
Çok doğru
 
Evlilik bu değil. Sizinki kocanızın ve kayınvalidenizin yönettiği bir evcilik oyunu. Üzgünüm.
 
Bence çocuk düşünme derim yanlış yaparsın. Çocuk ile daha büyük çıkmaza girersin. Evlilikte sınırların çizilmesi çok önemli her şeye tamam denildikçe zamanla sınırlar aşılıyor. Kimsenin gelip gitme konusunda da sana tavır yapma hakkı yok. Kendine gel ve sana bunu yapılmasına izin verme
 
Sakın çocuk yapma. Bu evlilik sürmez, gün gibi ortada. Gerçi ortada olan bir şey daha var, bu evlilik değil. Eğer devam etme niyetindeysen çooook mücadele etmen gerekecek psikolojik olarak.
 
Aşkınızdan ölseydiniz dahi sözünden dönen bir adamla evlenmemeliydiniz.
Olmuş bir hata, boşanın, hayatınızı yakmayın.
 
Benzer aile ortamlarında yetişmemiş iki insanın evlenmesi yüzdeliğin büyük bir kısmıdır diye tahmin ediyorum boşanma ile sonuçlanıyor.

Ne kadar inkar edersek edelim ikimiz makarna seviyoruz - ikimiz gezmekten çok hoşlanırız diyen bakınca ortak zevkleri olan insanların değil,iki tarafında ailesi birbirine benzeyen insanların evlilikleri daha iyi yürür. Çünkü onun ailesinde olan şeyleri garipsemeyiz böyle olunca ve daha iyi uyum sağlarız.

Madem bu kadar mutsuzsunuz evlilik öncesinde verilen sözün tutulması için eşinizle konuşun. Yada anlaşmaya varın.

Burası Türkiye evlilikte sadece ikimiziz burası bizim aşk yuvamız. Bizim kararlarımız bizim hayatımız vs. diyebilen çift sayısı çok azdır. Keşke mümkün olsa işte o zaman benzer aile yapısının hiç bir önemi kalmaz.
 
Eşimi çok sevsem de şu an kendi hayatımı yakmış ve onun hayatını yaşıyormuş gibi hissediyorum
Çok güzel özetlemişsiniz.
Muhtemelen nasılsa ikna ederim diyerek size yalandan söz verdi önce, sonra da düğün arifesi itiraz edemezsiniz diye mecbur bıraktı. Çünkü böyle geleneksel bir aile aksini kabul etmezdi ailesini bildiği için zaten en başından kafasında sizi kendi ailesiyle aynı şehirde yaşatmak vardı. Çocuk olursa bırakın kafa dinlemeyi annelik hakkınız bile olmaz doğru düzgün çünkü kv ve diğer akrabalar kendini söz sahibi hisseder çocuğunuz üzerinde. Eşinizi seviyor olabilirsiniz o da sizin tabirinizle gözünüzün içine bakıyor olabilir bir gülüşünüz için ama sevgi karın doyurmuyor. Ki eşiniz sizdeki bu mutsuzluğu duygusal çöküşü muhakkak fark ediyordur. Sizi mutsuz etme pahasına bu şekilde yaşamayı tercih ediyorsa sevgisinden de şüphe duymak lazım. Başka şehirde yaşamayı teklif edin
 
Sevgi,istemediğin bir hayatı ,size yaşamayı mecbur bırakmak olamaz...
Tek tavsiyem,saklı mı korunursun naparsın,çocuk yapma...enazından bazı şeylerden emin olana kdar...yoksa bittin...
 
2 ay önce evlendim. Bulunduğun şehirden farklı bir şehire geldim. Bu şehirde merkezden uzak dağ başı gibi bir yerde yaşıyorum. Kimsem yok ne ailem ne bir tane arkadaşım. Hiçbir şekilde alışamıyorum, eski hayatımı çok özlüyorum. Aşırı sosyal, akıllı, kendi hayatının kontrolü elinde bir genç kızdım. Şu an depresif ve umutsuz bir ev kadınıyım adeta. Meslek sahibiyim, evden çalışıyorum. Evin işleri, yemek, evliliğin kendisine adapte olmaya çalışırken kendi işimi aksatıyorum. Kafa olarak kötüyüm, hiçbir şeye odaklanmıyorum. Sanki bundan önceki 28 yılımı boşa geçirmişim, önceki hayatım hiç yaşanmamış ve bir daha eski mutluluğumu bulamayacakmışım gibi hissediyorum. Eşimi çok seviyorum ve bu evlilik için çok çaba harcadık. Aşırı muhafazakar ailesinin asla gelin olarak istemediği seküler bir ailenin kızıyım. Bu evliliği ailelere kabul ettirene kadar da çok uğraştık. Ailesinin bana karşı tutumu yüzünden evlenmeden önce kendi şehrimde yaşama şartım vardı. Fakat bazı bahanelerle sözünü tutmadı ben de düğüne kısa bir süre kala vazgeçemedim. Şuan eşimin şehrinde yaşıyoruz. Hiç alışık olmadığım bir kültürle sınanıyorum. Normal şartlarda asla üzerime takmayacağım iğrenç kıyafetler giyip sürekli onun ailesine gitmek zorundayım.(Çünkü kapalı biri olmamama rağmen kolumun dahi gözükmemesi gerekiyor, saçımın açıklığını bile zar zor kabul edebildiler) Geleneksel bir yapım yok ve geleneksel bir ailenin içinde kimsesiz kaldım. Sürekli iç içe olmak istiyolar. Kayınvalidem birkaç gün gitmezsek küsüyo. Aramazsam küsüyo. Ben de istemiyorum bir arada olmak zaten psikolojim pert bırak onları kaldırmayı hiçbir şey yapmak içimden gelmiyo. Sanırım yeni evlenince aileler yemeğe davet ediliyormuş geçen gün bu sebeple de kayınvalidem trip attı. Bir de sadece ailesi değil bütün akrabalarına yemeğe gidecekmişiz, sonra da onlar bize gelecekmiş, yeni evliler için böyle bir adet varmış. Ben evlendim sanıyodum meğerse mutfak robotu olarak işe başlamışım.Ya bırakın bi kendime geleyim, bir düzenimi kurayım, bi sakin olun nolur? Sürekli annesi neye küsecek neye trip atacak diye diken üstündeyim. Kafamın arkasında hep bunlar var, aramadım trip atıcak şunu yapmadım bunu yapmadım küsecek diye beynim hep huzursuz. Ama bir yandan da istemiyorum. Zaten zar zor her şeye yetişiyorum, bir de tam zamanlı mükemmel gelin olmaya vaktim ve enerjim yetmiyor. Sanki eşimle bir hayat yaşamak için değil de bunlara gelin olmak için evlenmişim gibi. Ben hem maddi hem de davranışsal olarak çok rahat bir ailede büyüdüm. Mesela benim ailemin aklına asla gelmez böyle şeyler, iyi misin, sağlığın yerinde mi, bir isteğin var mı derler gerisine karışmazlar. Ama kayınvalidem sadece bir hafta ara verip gittiğimizde oğlum çok özledim hiç gelmiyosunuz diye ağlıyo, ben iki aydır ailemi göremedim. Tahammül edemiyorum, dayanamıyorum tüm bunlara. Bu tarz bir evliliğe asla hazır olmadığımı biliyorum, büyük ihtimalle bunu düşüneceksiniz. Hatta 40 yaşına gelsem de buna hazır olamayacağımı biliyordum fakat eşimle uzak mesafe ilişkisi yaşadığımız için evlilik bir noktada gerekli olmuştu ilişkimizin sürmesi bakımından. Ama bu durumla nasıl başa çıkarım bilmiyorum. Çok bunaldım yaşamaya dair hiçbir hevesim kalmadı. Kaybolmuş gibiyim bir yerlerde ben vardım ve onu bulamıyorum artık. Canım sıkıldığında yanına gidip bir kahve içeceğim eşim dostum, kimsem yok. Sadece akşamları yemek yediğim sonra da uyuyan bir eşim var. Ne sevdiğim adamı ne evimi ne eşyamı hiçbir şeyi gözüm görmüyor. Herkes evin çok güzel şöyle böyle derken benim için hapishaneden farksız. Eşimi çok sevsem de şu an kendi hayatımı yakmış ve onun hayatını yaşıyormuş gibi hissediyorum. Onun hayatında yanında gezdirdiği bir çantayım. Ve bu hayat asla bana göre değil. Bazen çocuk yapmayı düşünüyorum hamilelik sürecinde beni rahat bırakırlar belki kendi hayatımı yaşarım diye ama bu sebeple ve bu psikolojide bir çocuk sahibi olmamam gerektiğinin de gayet farkındayım. Evlilik bu mudur kızlar? Gerçekten hiçbir şeyi isteyerek yapmadığımız, her şeye mecbur olduğumuz. İstemediğimiz her şeyi görevimiz olduğu için yaptığımız bir hayat mı evlilik? Ben çok büyük bir hata mı yaptım? Aşk için benliğimden ve gül gibi hayatımdan mı vazgeçtim? Senin ailen ve böyle bir evlilik bana göre değil deyip sevdiğim adamı yüz üstü bırakacak biri değilim ama bu şekilde de yaşayamam. Çok çaresizim. Ruhen çöküyorum farkındayım, her gece ağlıyorum her gün mutsuz uyanıyorum. Eşim beni çok iyi tanırdı, 3 yıllık bir ilişkimiz vardı. O da ben de burada mutsuz olacağımı biliyorduk. Ama nişandan önce verdiği sözü tutmadı ve beni buraya getirdi. Biliyorum beni çok seviyo, bir gülüşüm için gözümün içine bakıyo ama ben hayatımdan her şeyi çalmış biri gibi görüyorum onu artık sadece. Bana dokunmasını bile istemiyorum. İçimde büyük bir kızgınlık ve kırgınlık var. O kendi hayatını, düzenini yaşarken beni burada yalnız ve mutsuz bir hayata mahkum etmiş gibi hissediyorum. Hem konuşacak kimsem olmadığı için içimi dökmek hem de belki benzer süreçlerden geçmiş birileri vardır diye yazmak istedim.
Canım lütfen çocuk yapma bu işleri daha beter hale getirecek. Eşine yapamadığını anlatman gerekiyor. Ailen sana sahip çıkarsa ayrılmayı da düşün. Evlenirken ailelerin denk olması ve eş kişi ile denk olman çok önemli. Nişanlı iken sözünü tutmayacağını anladığında keşke nişanı atsaydın. Çocuk yapmak hayatını şuan daha da beter hale getirir çocuğu bahane edip evinden çıkmazlar. Seni çok iyi anlıyorum. Ailemi aylarca görmeye gidemedim şu sevemediğim bir yere yerleştim ma aile devamlı kalabalık vakit geçirmek istediler ve kayınvalidem bir gün aramasam küserdi en sonunda küserse küssün dedim küstü ve hiç de üzerine alınmadım. Eşim de zaman içinde bana karşı kötüleşti. Yapamıyordum ama anlamıyordu. İlk zamanlar kimse anlamadı halimi içime attım bende. Ne bir arkadaş ne bir sosyal hayatım kaldı. Kafama sıktım sanki. Eşim düzeleceğine yeminler etti çocuk konusunda yalvar yakar beni ikna etti. Oğlumu seviyorum ama boşanırken şimdi onu bahane edip canıma okuyorlar. Ailesinden tek bir iyilik görmedim hayatımı mahvettiler. Sonunda bir gün patladım artık. Ve büyük bir kavga ettik. Eşim bana vurdu ailemi arayıp kendimi aldırdım o da evi terk etti. Şimdi dava açtım boşanıyoruz. Alsın ailesi ile tepe tepe yaşasın diyorum. Baştan beni oradan götürmeyi kabul etse ve verdiği sözleri bozmamış olsaydı ben ve oğlum bugün bunları yaşamamış olurduk. Acı şekilde tecrübe ettim. Eşinle konuş. Kabul etmiyorsa ayrılığı bir opsiyon olarak düşün.
 
Madem o şehre gittiniz bari kv ile mesafe koyun. Küserse küssün ben öyle çok iç içe sevmiyorum deyin en azindan onların stresi olmaz.
 
Sakın çocuk yapmayın öyle hamile kalınca rahat bırakma durumu yok daha çok katlanarak geliyorlar hamilesin yalnız kalma bebek doğdu sen bakamazsinlar. Ayrıca eşiniz anlattiginiz gibi biri değil kendi konunuzu başkası yazmış gibi bir okuyun bunca sıkıntınızin içinde nerde kendisi annesinin beğeneceği kıyafetlerimi seçiyor o esnada.
Akrabalar arasında ev ziyaretleri tabiki olur ama 2 aylık evliyken değil . İstemediginiz hiç bir şeyi yapmak zorunda değilsiniz yapmayın bakın eşinizi görün o zaman nasıl gözünüzün içine bakıyor en azından karar vermenize yardımcı olur.
 
2 ay önce evlendim. Bulunduğun şehirden farklı bir şehire geldim. Bu şehirde merkezden uzak dağ başı gibi bir yerde yaşıyorum. Kimsem yok ne ailem ne bir tane arkadaşım. Hiçbir şekilde alışamıyorum, eski hayatımı çok özlüyorum. Aşırı sosyal, akıllı, kendi hayatının kontrolü elinde bir genç kızdım. Şu an depresif ve umutsuz bir ev kadınıyım adeta. Meslek sahibiyim, evden çalışıyorum. Evin işleri, yemek, evliliğin kendisine adapte olmaya çalışırken kendi işimi aksatıyorum. Kafa olarak kötüyüm, hiçbir şeye odaklanmıyorum. Sanki bundan önceki 28 yılımı boşa geçirmişim, önceki hayatım hiç yaşanmamış ve bir daha eski mutluluğumu bulamayacakmışım gibi hissediyorum. Eşimi çok seviyorum ve bu evlilik için çok çaba harcadık. Aşırı muhafazakar ailesinin asla gelin olarak istemediği seküler bir ailenin kızıyım. Bu evliliği ailelere kabul ettirene kadar da çok uğraştık. Ailesinin bana karşı tutumu yüzünden evlenmeden önce kendi şehrimde yaşama şartım vardı. Fakat bazı bahanelerle sözünü tutmadı ben de düğüne kısa bir süre kala vazgeçemedim. Şuan eşimin şehrinde yaşıyoruz. Hiç alışık olmadığım bir kültürle sınanıyorum. Normal şartlarda asla üzerime takmayacağım iğrenç kıyafetler giyip sürekli onun ailesine gitmek zorundayım.(Çünkü kapalı biri olmamama rağmen kolumun dahi gözükmemesi gerekiyor, saçımın açıklığını bile zar zor kabul edebildiler) Geleneksel bir yapım yok ve geleneksel bir ailenin içinde kimsesiz kaldım. Sürekli iç içe olmak istiyolar. Kayınvalidem birkaç gün gitmezsek küsüyo. Aramazsam küsüyo. Ben de istemiyorum bir arada olmak zaten psikolojim pert bırak onları kaldırmayı hiçbir şey yapmak içimden gelmiyo. Sanırım yeni evlenince aileler yemeğe davet ediliyormuş geçen gün bu sebeple de kayınvalidem trip attı. Bir de sadece ailesi değil bütün akrabalarına yemeğe gidecekmişiz, sonra da onlar bize gelecekmiş, yeni evliler için böyle bir adet varmış. Ben evlendim sanıyodum meğerse mutfak robotu olarak işe başlamışım.Ya bırakın bi kendime geleyim, bir düzenimi kurayım, bi sakin olun nolur? Sürekli annesi neye küsecek neye trip atacak diye diken üstündeyim. Kafamın arkasında hep bunlar var, aramadım trip atıcak şunu yapmadım bunu yapmadım küsecek diye beynim hep huzursuz. Ama bir yandan da istemiyorum. Zaten zar zor her şeye yetişiyorum, bir de tam zamanlı mükemmel gelin olmaya vaktim ve enerjim yetmiyor. Sanki eşimle bir hayat yaşamak için değil de bunlara gelin olmak için evlenmişim gibi. Ben hem maddi hem de davranışsal olarak çok rahat bir ailede büyüdüm. Mesela benim ailemin aklına asla gelmez böyle şeyler, iyi misin, sağlığın yerinde mi, bir isteğin var mı derler gerisine karışmazlar. Ama kayınvalidem sadece bir hafta ara verip gittiğimizde oğlum çok özledim hiç gelmiyosunuz diye ağlıyo, ben iki aydır ailemi göremedim. Tahammül edemiyorum, dayanamıyorum tüm bunlara. Bu tarz bir evliliğe asla hazır olmadığımı biliyorum, büyük ihtimalle bunu düşüneceksiniz. Hatta 40 yaşına gelsem de buna hazır olamayacağımı biliyordum fakat eşimle uzak mesafe ilişkisi yaşadığımız için evlilik bir noktada gerekli olmuştu ilişkimizin sürmesi bakımından. Ama bu durumla nasıl başa çıkarım bilmiyorum. Çok bunaldım yaşamaya dair hiçbir hevesim kalmadı. Kaybolmuş gibiyim bir yerlerde ben vardım ve onu bulamıyorum artık. Canım sıkıldığında yanına gidip bir kahve içeceğim eşim dostum, kimsem yok. Sadece akşamları yemek yediğim sonra da uyuyan bir eşim var. Ne sevdiğim adamı ne evimi ne eşyamı hiçbir şeyi gözüm görmüyor. Herkes evin çok güzel şöyle böyle derken benim için hapishaneden farksız. Eşimi çok sevsem de şu an kendi hayatımı yakmış ve onun hayatını yaşıyormuş gibi hissediyorum. Onun hayatında yanında gezdirdiği bir çantayım. Ve bu hayat asla bana göre değil. Bazen çocuk yapmayı düşünüyorum hamilelik sürecinde beni rahat bırakırlar belki kendi hayatımı yaşarım diye ama bu sebeple ve bu psikolojide bir çocuk sahibi olmamam gerektiğinin de gayet farkındayım. Evlilik bu mudur kızlar? Gerçekten hiçbir şeyi isteyerek yapmadığımız, her şeye mecbur olduğumuz. İstemediğimiz her şeyi görevimiz olduğu için yaptığımız bir hayat mı evlilik? Ben çok büyük bir hata mı yaptım? Aşk için benliğimden ve gül gibi hayatımdan mı vazgeçtim? Senin ailen ve böyle bir evlilik bana göre değil deyip sevdiğim adamı yüz üstü bırakacak biri değilim ama bu şekilde de yaşayamam. Çok çaresizim. Ruhen çöküyorum farkındayım, her gece ağlıyorum her gün mutsuz uyanıyorum. Eşim beni çok iyi tanırdı, 3 yıllık bir ilişkimiz vardı. O da ben de burada mutsuz olacağımı biliyorduk. Ama nişandan önce verdiği sözü tutmadı ve beni buraya getirdi. Biliyorum beni çok seviyo, bir gülüşüm için gözümün içine bakıyo ama ben hayatımdan her şeyi çalmış biri gibi görüyorum onu artık sadece. Bana dokunmasını bile istemiyorum. İçimde büyük bir kızgınlık ve kırgınlık var. O kendi hayatını, düzenini yaşarken beni burada yalnız ve mutsuz bir hayata mahkum etmiş gibi hissediyorum. Hem konuşacak kimsem olmadığı için içimi dökmek hem de belki benzer süreçlerden geçmiş birileri vardır diye yazmak istedim.
Hiç bir şekilde mecbur değilsiniz benimde bunun gibiydi ama istemediğimi dile getirdim eşime kavga çok yaşadık sonra zorlamadi eşim kendin bilirsin dedi onlar istiyorlar ki orda ol hep başka bir yerlere gitme saçma sapan işler evlenmek bu olmamalı bir rahat bırakmıyorlar
 
Degisir duzene girer demek isterdim ama maalesef degismeyecek. Loading Kizilcik serbeti gordum :)))
 
Belki yillar oldu siteye yorum yapmayali, baslayalim bakalim.
O bahsettigin hayatin icinde 11. yilim. Ayni hisleri yasamamis olmasam yazmaydim. Benim seni anlamam degil senin beni anlaman bana bu yorumu yazdirdi. 11 yil,iki cocuk ve ayyyyni ayni hayatin icinde dipte bir kuyudaymiscasina gökyüzüne bakiyorum, kuyuya alistim. Disari cikacak cesaret ve yetenegimi kaybettim. Gelecege dair umutlarim bile icine dustugum bu yerden cikamayacakmis gibi zayiflar. Ne ayrilmak bir secenekti ne de buradan cikmak. Kaldim, iki cocuk yaptim. Bir kosturmaca ve mesguliyet verdi bana. Ama özgürlügümle ilgili problemleri cözemedim. Ben tek basina vakit gecirmeyi seven, yiyip icip gezmekten zevk alan hobileri yetenekleri olan, kendi tarzi durusu olan genc bir kadindim. Hayattan bir enerji gelir ve sen onu alirsin ya, o enerji alan damarimin üzerine oturtu bütün bu aile ve kültürümüz sacmaliklari. Ayni dedigin gibi kiyafetime, sacima, telefonla neden aramiyorumlara, disari cikmama, sosyal hayatim olmasina kadar, ya hepsini sktiret oturma odamdaki sehpami atmama kadar karsitilar. Neyse buralar ayin karanlik taraflari..
Alistim ama ben ben degilim. Esaret bu. Ve senin gibi kendi isim de yoktu, toy ve tecrubesizdim, okul okusanda zaman icinde hayata devam etme cesaretimi kirdilar. Dil konusunda basarili olan beni bile pistirdilar, yurt disina geldim de. Gelmeden önce ceviriler yaparak egleniyordum, buraya geldim doktorun, garsonun gözüne bakamaz, kocasinin kendinisi ifade etmesine muhtac biri gibi oldum. Lanet olsai bu cevrede herkes vebali gibi, zamanla onlara benzedin, kabuguma cekildim. Büyük hayallarim varken yapamazlarla cevrildim. Anlamadim ne zaman kusatildim,ne zaman bu duygular beni ele gecirdi. Bu ben degilim ki diye feriha gibi bagirdigimi düsün. Ha kafam atsa cekip gidemiyorum bile, iliskideki romantizm ve heyecan da gitti mi sana hadi.. Ehliyetsiz adim atilmiyor da burada, kart dahi kullanmayi unutum. Llisans mezunuyum ama türkiyede yapabildigim cogu eyden bir anda mahrum kaldim. Kesinlikle buradaki sistemi ve insanlari suclamiyorum, esimin ailesini sucluyorum. Isigim saat kaca kadar acik, nerden nasil gecmisim herseye laf söylediler, narin ve kibar bir insan oldugumdan zamanla nasil incildigimi kestiremedim. hiic kinamayin, kedicikler belgeselinde oldugu gibi zamanla manupule edilip bu hale gelmis gibiyim. Sen de sunu yapsaydincilar bu kismi atlamasinlar.
 
X