Evliliğe alışamadım.. lütfen lütfen yardımm

2 ay önce evlendim. Bulunduğun şehirden farklı bir şehire geldim. Bu şehirde merkezden uzak dağ başı gibi bir yerde yaşıyorum. Kimsem yok ne ailem ne bir tane arkadaşım. Hiçbir şekilde alışamıyorum, eski hayatımı çok özlüyorum. Aşırı sosyal, akıllı, kendi hayatının kontrolü elinde bir genç kızdım. Şu an depresif ve umutsuz bir ev kadınıyım adeta. Meslek sahibiyim, evden çalışıyorum. Evin işleri, yemek, evliliğin kendisine adapte olmaya çalışırken kendi işimi aksatıyorum. Kafa olarak kötüyüm, hiçbir şeye odaklanmıyorum. Sanki bundan önceki 28 yılımı boşa geçirmişim, önceki hayatım hiç yaşanmamış ve bir daha eski mutluluğumu bulamayacakmışım gibi hissediyorum. Eşimi çok seviyorum ve bu evlilik için çok çaba harcadık. Aşırı muhafazakar ailesinin asla gelin olarak istemediği seküler bir ailenin kızıyım. Bu evliliği ailelere kabul ettirene kadar da çok uğraştık. Ailesinin bana karşı tutumu yüzünden evlenmeden önce kendi şehrimde yaşama şartım vardı. Fakat bazı bahanelerle sözünü tutmadı ben de düğüne kısa bir süre kala vazgeçemedim. Şuan eşimin şehrinde yaşıyoruz. Hiç alışık olmadığım bir kültürle sınanıyorum. Normal şartlarda asla üzerime takmayacağım iğrenç kıyafetler giyip sürekli onun ailesine gitmek zorundayım.(Çünkü kapalı biri olmamama rağmen kolumun dahi gözükmemesi gerekiyor, saçımın açıklığını bile zar zor kabul edebildiler) Geleneksel bir yapım yok ve geleneksel bir ailenin içinde kimsesiz kaldım. Sürekli iç içe olmak istiyolar. Kayınvalidem birkaç gün gitmezsek küsüyo. Aramazsam küsüyo. Ben de istemiyorum bir arada olmak zaten psikolojim pert bırak onları kaldırmayı hiçbir şey yapmak içimden gelmiyo. Sanırım yeni evlenince aileler yemeğe davet ediliyormuş geçen gün bu sebeple de kayınvalidem trip attı. Bir de sadece ailesi değil bütün akrabalarına yemeğe gidecekmişiz, sonra da onlar bize gelecekmiş, yeni evliler için böyle bir adet varmış. Ben evlendim sanıyodum meğerse mutfak robotu olarak işe başlamışım.Ya bırakın bi kendime geleyim, bir düzenimi kurayım, bi sakin olun nolur? Sürekli annesi neye küsecek neye trip atacak diye diken üstündeyim. Kafamın arkasında hep bunlar var, aramadım trip atıcak şunu yapmadım bunu yapmadım küsecek diye beynim hep huzursuz. Ama bir yandan da istemiyorum. Zaten zar zor her şeye yetişiyorum, bir de tam zamanlı mükemmel gelin olmaya vaktim ve enerjim yetmiyor. Sanki eşimle bir hayat yaşamak için değil de bunlara gelin olmak için evlenmişim gibi. Ben hem maddi hem de davranışsal olarak çok rahat bir ailede büyüdüm. Mesela benim ailemin aklına asla gelmez böyle şeyler, iyi misin, sağlığın yerinde mi, bir isteğin var mı derler gerisine karışmazlar. Ama kayınvalidem sadece bir hafta ara verip gittiğimizde oğlum çok özledim hiç gelmiyosunuz diye ağlıyo, ben iki aydır ailemi göremedim. Tahammül edemiyorum, dayanamıyorum tüm bunlara. Bu tarz bir evliliğe asla hazır olmadığımı biliyorum, büyük ihtimalle bunu düşüneceksiniz. Hatta 40 yaşına gelsem de buna hazır olamayacağımı biliyordum fakat eşimle uzak mesafe ilişkisi yaşadığımız için evlilik bir noktada gerekli olmuştu ilişkimizin sürmesi bakımından. Ama bu durumla nasıl başa çıkarım bilmiyorum. Çok bunaldım yaşamaya dair hiçbir hevesim kalmadı. Kaybolmuş gibiyim bir yerlerde ben vardım ve onu bulamıyorum artık. Canım sıkıldığında yanına gidip bir kahve içeceğim eşim dostum, kimsem yok. Sadece akşamları yemek yediğim sonra da uyuyan bir eşim var. Ne sevdiğim adamı ne evimi ne eşyamı hiçbir şeyi gözüm görmüyor. Herkes evin çok güzel şöyle böyle derken benim için hapishaneden farksız. Eşimi çok sevsem de şu an kendi hayatımı yakmış ve onun hayatını yaşıyormuş gibi hissediyorum. Onun hayatında yanında gezdirdiği bir çantayım. Ve bu hayat asla bana göre değil. Bazen çocuk yapmayı düşünüyorum hamilelik sürecinde beni rahat bırakırlar belki kendi hayatımı yaşarım diye ama bu sebeple ve bu psikolojide bir çocuk sahibi olmamam gerektiğinin de gayet farkındayım. Evlilik bu mudur kızlar? Gerçekten hiçbir şeyi isteyerek yapmadığımız, her şeye mecbur olduğumuz. İstemediğimiz her şeyi görevimiz olduğu için yaptığımız bir hayat mı evlilik? Ben çok büyük bir hata mı yaptım? Aşk için benliğimden ve gül gibi hayatımdan mı vazgeçtim? Senin ailen ve böyle bir evlilik bana göre değil deyip sevdiğim adamı yüz üstü bırakacak biri değilim ama bu şekilde de yaşayamam. Çok çaresizim. Ruhen çöküyorum farkındayım, her gece ağlıyorum her gün mutsuz uyanıyorum. Eşim beni çok iyi tanırdı, 3 yıllık bir ilişkimiz vardı. O da ben de burada mutsuz olacağımı biliyorduk. Ama nişandan önce verdiği sözü tutmadı ve beni buraya getirdi. Biliyorum beni çok seviyo, bir gülüşüm için gözümün içine bakıyo ama ben hayatımdan her şeyi çalmış biri gibi görüyorum onu artık sadece. Bana dokunmasını bile istemiyorum. İçimde büyük bir kızgınlık ve kırgınlık var. O kendi hayatını, düzenini yaşarken beni burada yalnız ve mutsuz bir hayata mahkum etmiş gibi hissediyorum. Hem konuşacak kimsem olmadığı için içimi dökmek hem de belki benzer süreçlerden geçmiş birileri vardır diye yazmak istedim.
Çok uzun ama aşırı muhafazakar damat bey
Gidip neden seküler bi kızla arkadaşlık yapıyor
Muhafazakar kız mı yok
Damat bey sana baskı uyguluyor
Asla kabul etme ne demek kapalı giyinip gitmek ailesine
Sen neysen o sun madem beğenmiyordu evlenmeseydi senle

Lütfen 🙏 kızlar kızlaırmız kendinize gelin

Tamam evlilikte orta yolu bul ben sana mini şortla git kaynanana demiyorum ama tişört pantolon da giy yani

Buna karışan adamla neden evlendin
 
Tam konuda bir tek çocuk eksik diyecektim ki düşünceleri başlamış, hayırlısı olsun.

Böyle konuları okudukça resmen krizlere giriyorum. Bir insan nasıl bu kadar öngörüsüz olabilir herşey apaçık ortadayken? Nasıl düşünemez başına gelecekleri? Bir de güzelleyip durmuşsunuz eşinizi, yok şöyle seviyor, böyle gözümün içine bakıyor... Hangi gözünüze? Yaşı eksik olmayan, her gece ağladığınız, sabahları mutsuz açtığınız gözlerinize mi? Eşiniz sizi zerre sevmiyor zerre... Verdiği sözü tutmayan, açıkça size yalan söyleyen, evlenene kadar sizi kandıran
adamla evlenmek yerine keşke gerçekten seviliyor muyum diye düşünseydiniz. Umarım bunun farkına çabuk varırsınız da kangren olmuş uzvu keser atarsınız. Çok geç olmadan, ömrünüz tükenmeden...
 
Üşenmedim okudum şimdi hepsini
1 - evlilik bu değil
2- eşin seni iyi manipüle etmiş
3- cinnet geçir kaynanaya ayda 1 den fazla gitme çok istiyorsa oğlu gitsin
4- acil o şehirde kendine aktivite bul
5- aileni çağır bi değişiklik olsun gelsinler
6- en önemlisi bu asla istemediğin kıyafeti giyme beğenmiyorsa boşasın beyfendi
 
2 ay önce evlendim. Bulunduğun şehirden farklı bir şehire geldim. Bu şehirde merkezden uzak dağ başı gibi bir yerde yaşıyorum. Kimsem yok ne ailem ne bir tane arkadaşım. Hiçbir şekilde alışamıyorum, eski hayatımı çok özlüyorum. Aşırı sosyal, akıllı, kendi hayatının kontrolü elinde bir genç kızdım. Şu an depresif ve umutsuz bir ev kadınıyım adeta. Meslek sahibiyim, evden çalışıyorum. Evin işleri, yemek, evliliğin kendisine adapte olmaya çalışırken kendi işimi aksatıyorum. Kafa olarak kötüyüm, hiçbir şeye odaklanmıyorum. Sanki bundan önceki 28 yılımı boşa geçirmişim, önceki hayatım hiç yaşanmamış ve bir daha eski mutluluğumu bulamayacakmışım gibi hissediyorum. Eşimi çok seviyorum ve bu evlilik için çok çaba harcadık. Aşırı muhafazakar ailesinin asla gelin olarak istemediği seküler bir ailenin kızıyım. Bu evliliği ailelere kabul ettirene kadar da çok uğraştık. Ailesinin bana karşı tutumu yüzünden evlenmeden önce kendi şehrimde yaşama şartım vardı. Fakat bazı bahanelerle sözünü tutmadı ben de düğüne kısa bir süre kala vazgeçemedim. Şuan eşimin şehrinde yaşıyoruz. Hiç alışık olmadığım bir kültürle sınanıyorum. Normal şartlarda asla üzerime takmayacağım iğrenç kıyafetler giyip sürekli onun ailesine gitmek zorundayım.(Çünkü kapalı biri olmamama rağmen kolumun dahi gözükmemesi gerekiyor, saçımın açıklığını bile zar zor kabul edebildiler) Geleneksel bir yapım yok ve geleneksel bir ailenin içinde kimsesiz kaldım. Sürekli iç içe olmak istiyolar. Kayınvalidem birkaç gün gitmezsek küsüyo. Aramazsam küsüyo. Ben de istemiyorum bir arada olmak zaten psikolojim pert bırak onları kaldırmayı hiçbir şey yapmak içimden gelmiyo. Sanırım yeni evlenince aileler yemeğe davet ediliyormuş geçen gün bu sebeple de kayınvalidem trip attı. Bir de sadece ailesi değil bütün akrabalarına yemeğe gidecekmişiz, sonra da onlar bize gelecekmiş, yeni evliler için böyle bir adet varmış. Ben evlendim sanıyodum meğerse mutfak robotu olarak işe başlamışım.Ya bırakın bi kendime geleyim, bir düzenimi kurayım, bi sakin olun nolur? Sürekli annesi neye küsecek neye trip atacak diye diken üstündeyim. Kafamın arkasında hep bunlar var, aramadım trip atıcak şunu yapmadım bunu yapmadım küsecek diye beynim hep huzursuz. Ama bir yandan da istemiyorum. Zaten zar zor her şeye yetişiyorum, bir de tam zamanlı mükemmel gelin olmaya vaktim ve enerjim yetmiyor. Sanki eşimle bir hayat yaşamak için değil de bunlara gelin olmak için evlenmişim gibi. Ben hem maddi hem de davranışsal olarak çok rahat bir ailede büyüdüm. Mesela benim ailemin aklına asla gelmez böyle şeyler, iyi misin, sağlığın yerinde mi, bir isteğin var mı derler gerisine karışmazlar. Ama kayınvalidem sadece bir hafta ara verip gittiğimizde oğlum çok özledim hiç gelmiyosunuz diye ağlıyo, ben iki aydır ailemi göremedim. Tahammül edemiyorum, dayanamıyorum tüm bunlara. Bu tarz bir evliliğe asla hazır olmadığımı biliyorum, büyük ihtimalle bunu düşüneceksiniz. Hatta 40 yaşına gelsem de buna hazır olamayacağımı biliyordum fakat eşimle uzak mesafe ilişkisi yaşadığımız için evlilik bir noktada gerekli olmuştu ilişkimizin sürmesi bakımından. Ama bu durumla nasıl başa çıkarım bilmiyorum. Çok bunaldım yaşamaya dair hiçbir hevesim kalmadı. Kaybolmuş gibiyim bir yerlerde ben vardım ve onu bulamıyorum artık. Canım sıkıldığında yanına gidip bir kahve içeceğim eşim dostum, kimsem yok. Sadece akşamları yemek yediğim sonra da uyuyan bir eşim var. Ne sevdiğim adamı ne evimi ne eşyamı hiçbir şeyi gözüm görmüyor. Herkes evin çok güzel şöyle böyle derken benim için hapishaneden farksız. Eşimi çok sevsem de şu an kendi hayatımı yakmış ve onun hayatını yaşıyormuş gibi hissediyorum. Onun hayatında yanında gezdirdiği bir çantayım. Ve bu hayat asla bana göre değil. Bazen çocuk yapmayı düşünüyorum hamilelik sürecinde beni rahat bırakırlar belki kendi hayatımı yaşarım diye ama bu sebeple ve bu psikolojide bir çocuk sahibi olmamam gerektiğinin de gayet farkındayım. Evlilik bu mudur kızlar? Gerçekten hiçbir şeyi isteyerek yapmadığımız, her şeye mecbur olduğumuz. İstemediğimiz her şeyi görevimiz olduğu için yaptığımız bir hayat mı evlilik? Ben çok büyük bir hata mı yaptım? Aşk için benliğimden ve gül gibi hayatımdan mı vazgeçtim? Senin ailen ve böyle bir evlilik bana göre değil deyip sevdiğim adamı yüz üstü bırakacak biri değilim ama bu şekilde de yaşayamam. Çok çaresizim. Ruhen çöküyorum farkındayım, her gece ağlıyorum her gün mutsuz uyanıyorum. Eşim beni çok iyi tanırdı, 3 yıllık bir ilişkimiz vardı. O da ben de burada mutsuz olacağımı biliyorduk. Ama nişandan önce verdiği sözü tutmadı ve beni buraya getirdi. Biliyorum beni çok seviyo, bir gülüşüm için gözümün içine bakıyo ama ben hayatımdan her şeyi çalmış biri gibi görüyorum onu artık sadece. Bana dokunmasını bile istemiyorum. İçimde büyük bir kızgınlık ve kırgınlık var. O kendi hayatını, düzenini yaşarken beni burada yalnız ve mutsuz bir hayata mahkum etmiş gibi hissediyorum. Hem konuşacak kimsem olmadığı için içimi dökmek hem de belki benzer süreçlerden geçmiş birileri vardır diye yazmak istedim.
Kendinizi herseyin onune koymaniz gerektigini unutmussunuz. Siz kv nin cocugu degilsiniz. Kuserse kussun. Muhatabi siz degilsiniz oglu. Birakin.oglu gitsin. Kmseye gitmek kimseyi agirlamak zorunda degilsiniz.zaten ne yapsaniz istenmeyen gelin olmussunuz. Bundan sonra o ne hisseder die dusunmeyin. Ben ne hissederim diye dusunun
Zamanla alisirlar. Benm kv asiri muhafazakar. Ben de dini inamcim olsa da gerekliliklerini yerine getiren biri degilim. Her turlu girisimleri oldu bana soyle mi.olsa boyle mi yapsan die. Ben ne yapacaksam.kendim bilirim dedim. Kustuler trip attilar alistilar. Alttan almayin
 
2 ay önce evlendim. Bulunduğun şehirden farklı bir şehire geldim. Bu şehirde merkezden uzak dağ başı gibi bir yerde yaşıyorum. Kimsem yok ne ailem ne bir tane arkadaşım. Hiçbir şekilde alışamıyorum, eski hayatımı çok özlüyorum. Aşırı sosyal, akıllı, kendi hayatının kontrolü elinde bir genç kızdım. Şu an depresif ve umutsuz bir ev kadınıyım adeta. Meslek sahibiyim, evden çalışıyorum. Evin işleri, yemek, evliliğin kendisine adapte olmaya çalışırken kendi işimi aksatıyorum. Kafa olarak kötüyüm, hiçbir şeye odaklanmıyorum. Sanki bundan önceki 28 yılımı boşa geçirmişim, önceki hayatım hiç yaşanmamış ve bir daha eski mutluluğumu bulamayacakmışım gibi hissediyorum. Eşimi çok seviyorum ve bu evlilik için çok çaba harcadık. Aşırı muhafazakar ailesinin asla gelin olarak istemediği seküler bir ailenin kızıyım. Bu evliliği ailelere kabul ettirene kadar da çok uğraştık. Ailesinin bana karşı tutumu yüzünden evlenmeden önce kendi şehrimde yaşama şartım vardı. Fakat bazı bahanelerle sözünü tutmadı ben de düğüne kısa bir süre kala vazgeçemedim. Şuan eşimin şehrinde yaşıyoruz. Hiç alışık olmadığım bir kültürle sınanıyorum. Normal şartlarda asla üzerime takmayacağım iğrenç kıyafetler giyip sürekli onun ailesine gitmek zorundayım.(Çünkü kapalı biri olmamama rağmen kolumun dahi gözükmemesi gerekiyor, saçımın açıklığını bile zar zor kabul edebildiler) Geleneksel bir yapım yok ve geleneksel bir ailenin içinde kimsesiz kaldım. Sürekli iç içe olmak istiyolar. Kayınvalidem birkaç gün gitmezsek küsüyo. Aramazsam küsüyo. Ben de istemiyorum bir arada olmak zaten psikolojim pert bırak onları kaldırmayı hiçbir şey yapmak içimden gelmiyo. Sanırım yeni evlenince aileler yemeğe davet ediliyormuş geçen gün bu sebeple de kayınvalidem trip attı. Bir de sadece ailesi değil bütün akrabalarına yemeğe gidecekmişiz, sonra da onlar bize gelecekmiş, yeni evliler için böyle bir adet varmış. Ben evlendim sanıyodum meğerse mutfak robotu olarak işe başlamışım.Ya bırakın bi kendime geleyim, bir düzenimi kurayım, bi sakin olun nolur? Sürekli annesi neye küsecek neye trip atacak diye diken üstündeyim. Kafamın arkasında hep bunlar var, aramadım trip atıcak şunu yapmadım bunu yapmadım küsecek diye beynim hep huzursuz. Ama bir yandan da istemiyorum. Zaten zar zor her şeye yetişiyorum, bir de tam zamanlı mükemmel gelin olmaya vaktim ve enerjim yetmiyor. Sanki eşimle bir hayat yaşamak için değil de bunlara gelin olmak için evlenmişim gibi. Ben hem maddi hem de davranışsal olarak çok rahat bir ailede büyüdüm. Mesela benim ailemin aklına asla gelmez böyle şeyler, iyi misin, sağlığın yerinde mi, bir isteğin var mı derler gerisine karışmazlar. Ama kayınvalidem sadece bir hafta ara verip gittiğimizde oğlum çok özledim hiç gelmiyosunuz diye ağlıyo, ben iki aydır ailemi göremedim. Tahammül edemiyorum, dayanamıyorum tüm bunlara. Bu tarz bir evliliğe asla hazır olmadığımı biliyorum, büyük ihtimalle bunu düşüneceksiniz. Hatta 40 yaşına gelsem de buna hazır olamayacağımı biliyordum fakat eşimle uzak mesafe ilişkisi yaşadığımız için evlilik bir noktada gerekli olmuştu ilişkimizin sürmesi bakımından. Ama bu durumla nasıl başa çıkarım bilmiyorum. Çok bunaldım yaşamaya dair hiçbir hevesim kalmadı. Kaybolmuş gibiyim bir yerlerde ben vardım ve onu bulamıyorum artık. Canım sıkıldığında yanına gidip bir kahve içeceğim eşim dostum, kimsem yok. Sadece akşamları yemek yediğim sonra da uyuyan bir eşim var. Ne sevdiğim adamı ne evimi ne eşyamı hiçbir şeyi gözüm görmüyor. Herkes evin çok güzel şöyle böyle derken benim için hapishaneden farksız. Eşimi çok sevsem de şu an kendi hayatımı yakmış ve onun hayatını yaşıyormuş gibi hissediyorum. Onun hayatında yanında gezdirdiği bir çantayım. Ve bu hayat asla bana göre değil. Bazen çocuk yapmayı düşünüyorum hamilelik sürecinde beni rahat bırakırlar belki kendi hayatımı yaşarım diye ama bu sebeple ve bu psikolojide bir çocuk sahibi olmamam gerektiğinin de gayet farkındayım. Evlilik bu mudur kızlar? Gerçekten hiçbir şeyi isteyerek yapmadığımız, her şeye mecbur olduğumuz. İstemediğimiz her şeyi görevimiz olduğu için yaptığımız bir hayat mı evlilik? Ben çok büyük bir hata mı yaptım? Aşk için benliğimden ve gül gibi hayatımdan mı vazgeçtim? Senin ailen ve böyle bir evlilik bana göre değil deyip sevdiğim adamı yüz üstü bırakacak biri değilim ama bu şekilde de yaşayamam. Çok çaresizim. Ruhen çöküyorum farkındayım, her gece ağlıyorum her gün mutsuz uyanıyorum. Eşim beni çok iyi tanırdı, 3 yıllık bir ilişkimiz vardı. O da ben de burada mutsuz olacağımı biliyorduk. Ama nişandan önce verdiği sözü tutmadı ve beni buraya getirdi. Biliyorum beni çok seviyo, bir gülüşüm için gözümün içine bakıyo ama ben hayatımdan her şeyi çalmış biri gibi görüyorum onu artık sadece. Bana dokunmasını bile istemiyorum. İçimde büyük bir kızgınlık ve kırgınlık var. O kendi hayatını, düzenini yaşarken beni burada yalnız ve mutsuz bir hayata mahkum etmiş gibi hissediyorum. Hem konuşacak kimsem olmadığı için içimi dökmek hem de belki benzer süreçlerden geçmiş birileri vardır diye yazmak istedim.
Benzer süreçlerden geçen biri olarak sakın ama sakın çocuk yapmayın. Bir yıl sonra alışırsiniz sabırlı olun kendinizi salmayin kayınvalideyi takmayın. Uzak durun. Çocuk olursa muhtaç olursunuz çocuk olmazsa yalnız da mutlu olursunuz. Daha demek istediğim çok şey var. Bu zamana kadar kimseye eyvallahı olmayan biriyken çocuk yaptığım için muhtaç oldum elim kolum bağlandı. Şimdi yine eyvallahim yok ama maalesef bir sıkıntı bir hastalık hatta bast bir market için bile muhtaç olunan durumlar oluyor. Çocuk yapmayın tekrar tekrar söylüyorum. Çocuk yapmayın
 
Ya aslında başta alışabilme durumu zaman alabilir . Her konuda galiba eşinizle görücü usulü değilde tanışıp mi evlenmiştiniz?
nişanlı iken bazı konuları konuştunuzmu hiç bilmiyorum. Konusulduysa bazi konular problem olmamali diye düşünüyorum. Her seyi en basta konusmak en iyisi anlasabilmek icin Genede tabi mutluluk önemli. Ben görücü usulü ile evlendim . Ailem antepte eşimin aileside antepte . Benim gelin geldiğim bina 1. Katında ben oturuyorum 5. Katında kayınvalidem oturuyor . Daireler ayrı tabi.
onların düzeni belli bizim kisi belli
şimdiye kadar öyle büyük bi sorun yaşamadım. 3 yıllık evliyim . Başta nasıl özelliklerim olduğunu anlattım nisanliyken eşime oda bana anlattı bi ortak nokta olunca evlilik kararı aldık.
 
Yazınizin hepsini okudum.Ve sizi çok iyi anlıyorum.Esinizi çok seviyordunuz ve size yapabilirsiniz gibi gelmiş ama olmuyor.Sevmiyorsunuz orayı ve günden güne daha da nefret edeceksiniz.Kendi benliginiz yavaş yavaş yok oluyor gibi gelecek ve herkesten nefret etmeye başlayacaksınız.En başta eşinizden ki başlamış .Sonra gelsin sinir krizleri ve depresyon...

Eş ailesi de berbat insanlar.Daha da kötü sizin için.Cocuk yaparsanız torun torun diye daha da başınıza ususurler.Bir de düşünün bebeğiniz olmuş kv nin aynisi...İyi korunun

Yaşadığınızı okurken ya kızım olsaydınız dedim.Cok üzülürdüm ve kizimi kurtarmaya çalışırdım

Sizin yapacağınız en iyi şey de eşinizle başka yere gitmeyi konuşmak ve gitmek.yok hayır derse sizi sevmiyor demek zaten.toplanip dönün, arkanıza bile bakmayın.Gencsiniz ,çalışıyorsunuz ,aileniz var.Hersey daha da güzel olur.

Bilerek kabul etmişsin diyenler için de hatalar insanlar için,bazen yaşamadan bilmiyor insan.Yapabilirim zannediyor.Ama olmuyor.
 
Eşinizi seviyorsanız da diğer arkadaşların dediği gibi eş ailesini kafaniza takmayın
Hobby falan edinin kitap okuyun yürüyüş yapıp müzik dinlemek faaliyet etkinlik yapabilirsiniz. Mesela aynı binada olusumuza rağmen müsait zamanlarda görüşüp bir araya geliyoruz . eşimin yeni işinden dolayı. haftada 1 gün oda. yemekte buluşma günü.
 
2 ay önce evlendim. Bulunduğun şehirden farklı bir şehire geldim. Bu şehirde merkezden uzak dağ başı gibi bir yerde yaşıyorum. Kimsem yok ne ailem ne bir tane arkadaşım. Hiçbir şekilde alışamıyorum, eski hayatımı çok özlüyorum. Aşırı sosyal, akıllı, kendi hayatının kontrolü elinde bir genç kızdım. Şu an depresif ve umutsuz bir ev kadınıyım adeta. Meslek sahibiyim, evden çalışıyorum. Evin işleri, yemek, evliliğin kendisine adapte olmaya çalışırken kendi işimi aksatıyorum. Kafa olarak kötüyüm, hiçbir şeye odaklanmıyorum. Sanki bundan önceki 28 yılımı boşa geçirmişim, önceki hayatım hiç yaşanmamış ve bir daha eski mutluluğumu bulamayacakmışım gibi hissediyorum. Eşimi çok seviyorum ve bu evlilik için çok çaba harcadık. Aşırı muhafazakar ailesinin asla gelin olarak istemediği seküler bir ailenin kızıyım. Bu evliliği ailelere kabul ettirene kadar da çok uğraştık. Ailesinin bana karşı tutumu yüzünden evlenmeden önce kendi şehrimde yaşama şartım vardı. Fakat bazı bahanelerle sözünü tutmadı ben de düğüne kısa bir süre kala vazgeçemedim. Şuan eşimin şehrinde yaşıyoruz. Hiç alışık olmadığım bir kültürle sınanıyorum. Normal şartlarda asla üzerime takmayacağım iğrenç kıyafetler giyip sürekli onun ailesine gitmek zorundayım.(Çünkü kapalı biri olmamama rağmen kolumun dahi gözükmemesi gerekiyor, saçımın açıklığını bile zar zor kabul edebildiler) Geleneksel bir yapım yok ve geleneksel bir ailenin içinde kimsesiz kaldım. Sürekli iç içe olmak istiyolar. Kayınvalidem birkaç gün gitmezsek küsüyo. Aramazsam küsüyo. Ben de istemiyorum bir arada olmak zaten psikolojim pert bırak onları kaldırmayı hiçbir şey yapmak içimden gelmiyo. Sanırım yeni evlenince aileler yemeğe davet ediliyormuş geçen gün bu sebeple de kayınvalidem trip attı. Bir de sadece ailesi değil bütün akrabalarına yemeğe gidecekmişiz, sonra da onlar bize gelecekmiş, yeni evliler için böyle bir adet varmış. Ben evlendim sanıyodum meğerse mutfak robotu olarak işe başlamışım.Ya bırakın bi kendime geleyim, bir düzenimi kurayım, bi sakin olun nolur? Sürekli annesi neye küsecek neye trip atacak diye diken üstündeyim. Kafamın arkasında hep bunlar var, aramadım trip atıcak şunu yapmadım bunu yapmadım küsecek diye beynim hep huzursuz. Ama bir yandan da istemiyorum. Zaten zar zor her şeye yetişiyorum, bir de tam zamanlı mükemmel gelin olmaya vaktim ve enerjim yetmiyor. Sanki eşimle bir hayat yaşamak için değil de bunlara gelin olmak için evlenmişim gibi. Ben hem maddi hem de davranışsal olarak çok rahat bir ailede büyüdüm. Mesela benim ailemin aklına asla gelmez böyle şeyler, iyi misin, sağlığın yerinde mi, bir isteğin var mı derler gerisine karışmazlar. Ama kayınvalidem sadece bir hafta ara verip gittiğimizde oğlum çok özledim hiç gelmiyosunuz diye ağlıyo, ben iki aydır ailemi göremedim. Tahammül edemiyorum, dayanamıyorum tüm bunlara. Bu tarz bir evliliğe asla hazır olmadığımı biliyorum, büyük ihtimalle bunu düşüneceksiniz. Hatta 40 yaşına gelsem de buna hazır olamayacağımı biliyordum fakat eşimle uzak mesafe ilişkisi yaşadığımız için evlilik bir noktada gerekli olmuştu ilişkimizin sürmesi bakımından. Ama bu durumla nasıl başa çıkarım bilmiyorum. Çok bunaldım yaşamaya dair hiçbir hevesim kalmadı. Kaybolmuş gibiyim bir yerlerde ben vardım ve onu bulamıyorum artık. Canım sıkıldığında yanına gidip bir kahve içeceğim eşim dostum, kimsem yok. Sadece akşamları yemek yediğim sonra da uyuyan bir eşim var. Ne sevdiğim adamı ne evimi ne eşyamı hiçbir şeyi gözüm görmüyor. Herkes evin çok güzel şöyle böyle derken benim için hapishaneden farksız. Eşimi çok sevsem de şu an kendi hayatımı yakmış ve onun hayatını yaşıyormuş gibi hissediyorum. Onun hayatında yanında gezdirdiği bir çantayım. Ve bu hayat asla bana göre değil. Bazen çocuk yapmayı düşünüyorum hamilelik sürecinde beni rahat bırakırlar belki kendi hayatımı yaşarım diye ama bu sebeple ve bu psikolojide bir çocuk sahibi olmamam gerektiğinin de gayet farkındayım. Evlilik bu mudur kızlar? Gerçekten hiçbir şeyi isteyerek yapmadığımız, her şeye mecbur olduğumuz. İstemediğimiz her şeyi görevimiz olduğu için yaptığımız bir hayat mı evlilik? Ben çok büyük bir hata mı yaptım? Aşk için benliğimden ve gül gibi hayatımdan mı vazgeçtim? Senin ailen ve böyle bir evlilik bana göre değil deyip sevdiğim adamı yüz üstü bırakacak biri değilim ama bu şekilde de yaşayamam. Çok çaresizim. Ruhen çöküyorum farkındayım, her gece ağlıyorum her gün mutsuz uyanıyorum. Eşim beni çok iyi tanırdı, 3 yıllık bir ilişkimiz vardı. O da ben de burada mutsuz olacağımı biliyorduk. Ama nişandan önce verdiği sözü tutmadı ve beni buraya getirdi. Biliyorum beni çok seviyo, bir gülüşüm için gözümün içine bakıyo ama ben hayatımdan her şeyi çalmış biri gibi görüyorum onu artık sadece. Bana dokunmasını bile istemiyorum. İçimde büyük bir kızgınlık ve kırgınlık var. O kendi hayatını, düzenini yaşarken beni burada yalnız ve mutsuz bir hayata mahkum etmiş gibi hissediyorum. Hem konuşacak kimsem olmadığı için içimi dökmek hem de belki benzer süreçlerden geçmiş birileri vardır diye yazmak istedim.
Bunları eşinize de söylediniz mi peki, mutsuzum dediniz mi
Ohh ne güzel iş ya erkek istediği hayatı yaşamaya devam etsin kadın da köle olsun
Bence eşiniz sizin dediğiniz gibi çok sevmiyor maalesef
Çok bencil biri
Bile isteye sizi bu hayata mahkum etmiş
 
Yarisina kadar okudum. Evden degil, is yerinden calisabileceginiz bir is bulun.is bahanesiyle ayaginizi iyice kesersiniz
 
ay cok üzüldüm ya o kadar güzel anlatmıssın ki kendımi yerne koydum okurken korkunç🥹
Bu arada burda size tüm yazılanlara noktasına virgülüne kdar katılıyorum. Evet boşanmak belki zor ama dıbıne kadar kavga cıkart mutsuzum mutsuzum senın ıcın denedim yapamıyorum diye. Her gün her gün. Senı cok sevıyosa senın sehrıne dönmeyi kabul eder( yalandan oyaladığına göre ordada işini yapabılıyordur) yeterince sevmıyorsa veya aileciysede zaten boşan gitsin.
Çocuk diynce şok oldum bu arada aynı yaştayız aynı süredir evlıyız. Hadı hiç kimseden duymadın bak burda ınsanlar neler yasıyor her gün okuyoruz onlardan ders al biraz. Aklının ucundan geçmemeli yanı. Örneğin; adı şu olsun ay erkek olsun kız olsun şunu ye şöyle yap aman cıkma sütün mü yok . Hastane de gelir kafayı yersin 40 ı çıkana kdar bırlıkte yasarsınız cocugunu yetştirme şekline karışır. Cok basit aklıma gelenler yanı saçmalamaaaaaa
 
Çocuk yapınca seni rahat bırakacaklarını düşünerek çok büyük hata yapıyosun, çocuk bazen kadını mutsuz evliliğe zincirliyor kurtaramıyorsun kendini. Hele bir doğur tüm sülale akbaba gibi üşüşecekler başına. Tüm herşey yoluna girmeden sakın çocuk yapma sakın sakın sakın. Seni bu mutsuz hayata tamamen bağlayabilmek için çok yakında başlar zaten torun muhabbetleri..
 
Bende kultur farki olan bir evlilik yapmıştım. Esinizin tutumu cok önemli. Benimki anam babam küser diye surekli beni oraya tasimadigi hatta oraya gitme planlarını ben yaptigim icin zorlanmamistim. Arayip soran darlayan da yoktu. Surekli oraya gitmek zorundaysaniz, aramaniz bekleniyorsa bunalmislik hissinden kurtulamazsiniz. Evlilik bu değil. Esinizle konusup mesafe istediginizi soyleyin ya da bosanin. Kultur farkı aşılmıuor
 
Hepsini okuyamadim kusura bakmayin ama nedense boyle esler daima cok seviliyor ve evliliklerde hic problem olmuyor. Cok alistim ben bu konulara ve ilginctir boyle konular acanlar hep cok egitimli ve meslek sahibidir. Hayirlisi ya alisirsiniz cok sey etmeyin. Onca seyi sorun etmezken dag basini sorun etmeyin.
Ne kadarda bana benzer bir konu dimi gunces. Dejavu yaşadım resmen. Konu sahibi özelden yazabilirsin ☺️
 
Azıcık aklı başında olan biri bu evliliği yapmazdı, hemde eş ailesinin olduğu şehirde yaşayacakken. Üstüne hâla çocuk diyebiliyorsunuz, onu bir kurtuluş olarak görüyorsunuz.

Eşiniz sizi sevmiyor üzgünüm. Sevse olmadığınız biri gibi,mutsuz bir sekilde yaşamanıza müsade etmezdi. Nasıl bir bencillik, kötülük yaptığı farkında değil misiniz? Ama siz kendinize bu kötülüğü onu çok görmemek lazım.

Ayrıca öncesi zor olan ilişkilerin evliliğinden bir hayır çıkmıyor. Siz çok mücadele ettik birbirimiz için diye duygusal bakıyorsunuz ama bu gayet berbat bir evliliğin habercisi.
 
'hayir' demeyi ogrenin! Sen pizza degilsin, herkesi memnun edemezsin...
 
Boşanmadan önce yapılacak bir şeyler var bu evlilikte

İlki kayınvalidelere ve diğer her yere gidildiğinde kendiniz gibi giyinmek!

Açıkça konuşmak ben buyum bu düzene ayak uyduramam beni böyle ben olduğum için olduğum gibi kabullenmelisiniz diye!

Sonra sosyalleşmenin bir yolunu buluverin.

Ve son adım taşınacaksınız! Bir süre belirleyin eşinize kabul ettirin o süre bittiğinde ( mesela seneye yaza kadar) siz direk uygulamaya geçin ve dediğiniz yere taşının!

Zaten o gülüşünüze dünyayı yakabilecek ama ailesine karım bu kabul etmeyen gelmesin gitmesin benide silsin diyemeyen kocanız peşinizden gelirse amenna
Ha gelmezse de kurtuluşa erersiniz baş rahat kulak rahat
Bu arada o eşinizin yüzünü direk söylediğim ilk üç şeyi yaptığınızda da göreceksiniz. Çünkü her şeye sustugunuz için sorun yok sizi seviyor sanıyorsunuz
 
X