Hepsi gerek yaanmlar

:laugh: :laugh: :laugh:
Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye uğrar. Eczacıya: - "Bana prezervatif verir misiniz?", der; eczacı da ne yapacağını sorar. Çocuk da kız arkadaşının evine gideceğini, kızın ailesi gittikten sonra birlikte olacaklarını söyler. Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa, "ben senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum", der. Çocuk da kıza: - "Ben de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!"

babamla teyzem
Minik oglan bahçede oynarken, babasinin arabasiyla sokaktan geçip, ormana dogru gittigini görmüs. Merak bu ya. O da arabayi izleyerek ormana gitmis.
Bir de ne görsün. Babasi ile teyzesi arabanin yaninda durmus öpüsüyorlar. Çocuk bu ya, gördügünden etkilenmis durumda kosarak eve dönmüs, nefes nefese heyecanli bir sekilde annesine, "Anne, anne. Biraz önce babami ormanda" derken annesi sözünü kesmis ve "Dur biraz. Nefes al. Sakinles. Öyle anlat" demis.
Oglan sakinlestikten sonra devam etmis, "Bahçede oynarken babamin arabasiyla ormana dogru gittigini gördüm. Ben de ormana gittim. Orada babami teyzemle öpüsürlerken gördüm. Bir süre sonra babam ceketini, teyzemde gömlegini çikardi. Sonra arabanin arka koltuguna geçtiler".
Anne çocuga dönmüs, "Dur bakalim, ne kadar ilginç bir öykü bu. Devamini anlatma, sakla. Aksam yemeginde babanla beraberken bitirirsin. Sen bu öyküyü bitirirken babanin suratini görmek istiyorum".
Aksam olmus, yemege oturmuslar. Anne çocuga dönmüs; "Bu gün neler yaptigini bize anlatsana" demis.
Oglan baslamis; "Bahçede oynarken babamin arabasiyla ormana dogru gittigini gördüm. Ben de ormana gittim. Orada babami teyzemle öpüsürlerken gördüm. Bir süre sonra babam ceketini, teyzemde gömlegini çikardi. Sonra arabanin arka koltuguna geçtiler. Ardindan geçen sene babam seyahatteykenn senin Amcamla yaptigin seyden yaptilar".

PERFORMANS
Adamin biri, seks hayatindaki sorununa çare bulmak için doktora gider ve sikayetlerini anlatir:
- Doktor bey, bana bir seyler oluyor. Sevisirken bir sicak basiyor, terliyorum, bir soguk basiyor, üsüyorum.
Yapilan tahlillerde hiçbir sey çikmamasi üzerine, doktor kütüphanesindeki tüm tip kitaplarina bakar ve benzer bir olguya rastlayamaz. Adama hitaben:
- Beyefendi, bir de esinizi çagirip onunla konusalim...
Ertesi gün, adamin esi gelince doktor durumu kadina anlatir:
- Sevisirken esiniz bir terliyormus, bir üsüyormus.
Kadin:
- Aman körolasica herif, bir Agustosta sevisir, bir de Ocakta!!!
 
Agop ile Eleni evlenirler ve cicim aylari bittikten sonra Agop eve
gelip koltuguna kurulur kurulmaz, gazeteyi yüzüne çekip Eleni'yle hiç
ilgilenmez olmus.
Günlerden bir gün Eleni Agop'tan ilgi beklentisi ile;
-"Bre Agoppp! mutfagin penceresi bozuldu, yaparsiinn?"
Agop, gazeteyi yüzünden indirmis, gayet sinirli bir sekilde;
" Niye, ben pencereciiii?"
Ertesi gün Eleni yine ilgi görmek umuduyla,
" Bre Agoppp, mutfakin muslugu bozuldu yaparsiinnn?" Agop;
" Niye, ben muslukçiii?"
Bir sonraki gün " Bre Agoppp, tuvaletin sifoni bozuldu, yaparsiinn?"
"Niye, ben pokçii?"
Ertesi gün eve gelen Agop bi bakar hersey tamir edilmis,
" Kuzum Eleni bunlari sen yaptinn?"
"Yoo.."
"E, peki kim yapti?"
"E, bilirisin, kapici Abdurrezzek'in bende gözi vardir, yapar misin
dedim, o da dedi yaparim, ama bi sartla..."
Agop merak icinde sorar,
" Neymis?"
Eleni,
" E, dedi bana , ya benimle yatarsin, ya da bi pasta yaparsin."
Agop rahatlar,
" Peki kuzim, ne pastasi yaptin?"
Eleni sinirlenir;
"Niye, ben pastaciii?
 
Adam evlenir, 10 sene geçer çocuğu olmaz. Yurtdışına göreve gider.
Birgün hanımından gelen mektupta hamile olduğu yazılıdır.Yurda döndüğünde
ise hanımı doğurmuştur ama çocuk zencidir.

Hanımına sorar; "Hanım ne sizin sülâlede ne de bizim sülâlede zenci
değil, esmer bile yok, bu iş nasıl oldu?"

Hanım; "Çocuğu doğurduktan sonra sütüm gelmedi, mecburen bir sütannesi
tuttuk, onun sütünü emdi. Sütanne zenciydi, herhalde bu yüzden böyle
oldu"
der.

Adam ikna olmuşa benzer ama içinde yine de ufak bir kuşku vardır ve
"Bunu bilse bilse annem bilir" düşüncesiyle annesine sorar.

Anne; "Olmaz olur mu oğlum, tabii ki olur. Seni doğurduğumda benim de
sütüm gelmemişti ve inek sütüyle beslemiştim. Bak boynuzların çıkmaya
başlamış...
 
Kolay Ameliyat



Büyük bir hastahane de 5 meşhur cerrah oturmuş hangi meslekten olan insanları ameliyat etmenin kolay olduğuna dair sohbet ediyorlarmış. İlk cerrah;
"Ben" demiş "Muhasebecileri, hesap uzmanlarını ameliyat etmeyi severim. İçlerini açtığım zaman her şey numaralıdır, iş kolay olur" İkincisi;
"Doğru ama" demiş "Elektrikçilerin, elektronikçilerin ameliyatı daha kolay olur. Her şey ayrı, ayrı renktedir" Üçüncü cerrah;
"Siz bir de kütüphanecileri, arşivcileri görün. Her sey alfabetik sıradadır, onun için onların ameliyatı çok kolay olur" Dördüncüsü;
"İnsaatçıların ameliyatı da pek kolay olur" demiş.
"Üstelik onlar iş bittikten sonra içeride parçalar, yabancı maddeler kalmasına alışıktırlar" Sonuncu cerrah;
"Arkadaşlar" demiş "Siz her halde hiç politikacıyı ameliyat etmediniz. Onları kalbi, yürekleri yoktur. İçleri bomboştur. Beyinleri de öyle. Üstelik kafaları ile popoları birbirlerinin yerine takılabilinir"
 
Güçlü Ol !!!

Bir adam 15 yıldır tutuklu bulunduğu hapishaneden kaçar.
Para ve Silah bulmak için bir eve girer.
İçerde geniş bir yatakta bir çifti yakalar.
Adama yataktan kalkmasını emreder ve onu bir sandalyeye
bağlar.Adamın
karısını yatağa bağlarken üstüne çıkar, boynunu öper,
sonra
kalkar ve
banyoya gider.
O ordayken adam karısına şöyle fısıldar; ''Dinle, bu
adam bir kaçak.
Şu kıyafetlere baksana.
Büyük ihtimalle hapishanede çok fazla zaman geçirdi
ve yıllardır hiçbir
kadın görmedi.
Boynunu nasıl
öptüğünü gördüm. eğer seninle seks yapmak isterse
sakın
karşı
koyma yada şikayet etme...
sana ne derse onu yap.
O sana ne yaparsa yapsın onu mutlu et çünkü bu adam
kesinlikle çok
tehlikeli.
Eğer kızarsa ikimizi de öldürür
Güçlü ol,tatlim
Seni seviyorum.''.
Karısı cevap verir: '' O benim boynumu öpmüyordu,
kulağıma
fısıldıyordu.

Bana gay olduğunu, seni çok tatlı bulduğunu ve hiç
vazelin olup olmadığını
sordu.
Ben de banyoda olduğunu söyledim.
Güçlü ol tatlım.
Ben de seni seviyorum.
 
Uğursuz Kadın

:bigeek2: :bigeek2: :bigeek2:

Cafer komadadır. Yanında ise karısı...

Cafer'in gözleri nemli, kısık sesiyle karısına doğru bakar ve konuşmaya başlar:
"İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin.

İflas ettiğim gün oradaydın.

Vurulduğum zaman ilk gözümü açtığımda seni gördüm.

Trafik kazası geçirdiğimde hastanede hep başucumdaydın...
Karısı takdir edilmenin mutluluğunda tabi.
"Şimdi komadayım yine başucumdasın.

Sonunda anladım ama, çok geç oldu; yahu sen ne uğursuz karısın"
 
Trafik kontrolünde polisler Temel'i kenara çekerler. Birden
sağdan soldan da gazeteciler çıkıverir. Polis kameralar
eşliğinde Temel'e bir plaket uzatır:
-"Efendim bugün burada o kadar araba durdurduk. İçlerinde
emniyet kemeri takan tek sürücü sizsiniz. Size bu plaketi
ve 5 milyar liralık bir ödül vereceğiz..."
Bu sırada basın mensupları hemen Temel'e soru sorarlar:
-"Peki bundan sonra ne yapacaksınız?"
-"Hemen cidip bir ehliyet alacağum!" Polisler hayret içinde
"Senin ehliyetin yok mu?" diyemeden Temel'in yanında oturan
Fadime konuşur:
-"Memur pey, pu Temel içince hep sapitiyi zaten..."
Polislerin gözleri iyice açılmaya başlarken, arka koltuktaki
Dursun söylenir:
-"Ulan demedim mi ben size çalıntı arabayla yola çıkmayalım
diye..."
Polisler tam artık arabadaki herkesi dışarı çıkarıp
tutuklamaya niyetlenirken, arka bagaj zorlanır ve kendini
dışarı atan İlyas'ın sesi duyulur:
-"N'oldu uşaklar, geçtuk değul mu sınırı?"
 
:laugh: :laugh: :laugh: :laugh:

Matematik profesoru esine bir faks gondermis:

"Sevgili karicigim; 54 yasina geldin, bildigin gibi bazi ihtiyaclarimi
artik karsilayamiyorsun. Esim olarak seninle mutluyum ve sana hic yalan
soylemedim. Bunu da sana anlatinca anlayisla karsilayacagindan eminim. Bu
gece 18 yasindaki asistanimla Buyuk Otelde kalacagim

Gece yarisindan evvel gelirim.
KOCAN"

Adam eve donunce yemek masasinin uzerinde bir not bulmus:

"Sevgili kocacigim; Sen de 54 yasindasin . Bu notu
aldiginda ben de Deniz Otelde 18 yasinda bir delikanliyla birlikte
olacagim.
Sen ki matematikcisin bu isi cok iyi
bilirsin. 18, 54 un icinde uc kere ama; 54, 18
in icinde kac kere???.


Bilmem anlatabildim mi????

Onun icin sen bu gece beni bekleme yarin gorusuruz...
 
Uçak düşmek üzereydi,5 yolcu ve yanlızca 4 paraşüt vardı…
İlk yolcu şöyle dedi:

“Ben Ronaldo’yum, Dünya’nın en iyi futbolcusuyum. Dünya futbolunun bana ihtiyacı var ve bu kadar hayranım varken ben ölmemeliyim."
İlk paraşütü kaptı ve uçaktan atladı…

İkinci yolcu,Hilary Clinton şöyle dedi:

“Ben Amerika’nın eski başkanının karısıyım;New York senatörüyüm ve gelecekte Amerika’nın başkanı olma yolunda çok şanslıyım.

Paraşütün birini kaptı ve uçaktan aşağıya atladı…

Üçüncü yolcu, George W. Bush, şöyle dedi:

“Ben Amerika Birleşik Devletlerinin başkanıyım. Dünya’nın sorumluluğunu sırtında taşıyorum. Bunun yanısıra ülkemin tarihindeki en zeki başkanıyım ve ölümümle vatandaşlarıma olan sorumluluğumu tehlikeye atamam….“

Paraşütü sırtladı ve dışarıya atladı…Dördüncü yolcu olan Papa, beşinci yolcu olan genç öğrenciye şöyle dedi;
“Ben yaşlıyım. Hayatımı iyi bir insan ve iyi bir rahip olarak geçirdim, bu nedenle kalan son paraşütü sana vermeliyim; hayatının geri kalanını yaşamalısın…."
Fakat küçük çocuk şöyle cevap verdi:

“Telaşlanma, yaşlı adam…..

İkimiz içinde paraşüt var!

Amerika’nın en zeki başkanı paraşüt yerine benim okul çantamı aldı…"
 
Birlikte çapkınlık yaptığı arkadaşına telefonda sorar:
-"Karın ne dedi gece o kadar geç kalınca, sorun oldu mu?"
-"Yok biy şey demedi, hem zaten ön dişleyimi de çektiymenin
vakti geymişti..."
 
Yolculuktan dönen Idris, kahvede oturanlara sordu :
- Yahu pizum Temel nasil öldi?
- Kalpten cittu, dediler.
- Vasiyetu filan var miydu?
- Var idu. "Beni denize gömün" demis idu.
- Cömdünüz mü?
- Cömdük amma, mezarinu kazarken çok kayip verduk...


GEBER LAN ŞEREFSİZ !

Temel'le Dursun yine iddialaşmaya başlamışlardı. temel dursun'a:
- Ben yüzmetrelik bir platformdan bir bardak suya dalarım. dedi
dursun ise temel'e:
- Dalamazsın lan! dedi.
Dalarsın dalamazsın derken olay iyice vahimleşti, temel sonunda yüz metrelik bir platforma çıktı ve dursun'a:
- Hadi atlıyorum . dedi ve atladı.
Tam bardağın üzerine gelmişti ki dursun şöyle diyerek bardağı çekti:
- GEBER LAN ŞEREFSİZ!!!!

Adam maça gitmiş.Aldığı bilet,tribünün en uzak köşesindeymiş.yerine oturmuş,birinci devreyi güç bela seyretmiş.
O arada, ön tarafta, tam ortada bir koltuğun boş olduğunu fark etmiş.Devre arasında sıralar arasından geçip o boş yere ulaşmış.
Yan koltuktaki adama sormuş:
- Burası boş mu?
- Boş...
- Nasıl oluyor da bu tıklım tıklım dolu stadda boş yer kalmış...
- Orası benim eşimin...Aylar önce bu maç için almıştık.Ama eşim vefat etti...
- Çok üzüldüm ama, dost ve akrabalarınızdan birine neden vermediniz bileti?
- Onların hepsi şu anda cenazede....


Öküzle aslan bara eğlenmeye gitmişler. Aslan saat sekizde "ben gidiyorum arkadaş" deyip, postayı koymuş. Öküz şaşırmış duruma, biraz da dalga geçerek"bide kral olacaksın, bu saatte evde işin ne kılıbık"
Aslan bir hışımla kükremiş.
"Beni evde bi aslan bekliyor, seninki gibi inek değil."


Bizim Temel iş arıyor. Bi yere başvurmuş.Bütün mülakatları başarıyla geçmiş.(Nası olduysa işte)
"Yahu Temel, demişler. Sen bizim aylardır arayıpta bulamadıımız elemansın. Tüm kriterlere uyuyosun. Al hemen şu listeyi. Ne yazıyosa hepsini tamamla, hemen işe başla."
Temel işe alındı ya, bi mutlu bi sevinçli. Neyse. Liste verdiler ya buna. Hemen ne varsa toplayıp işbaşı yapmak istiyor tabi. Listeyi okumuş okumuş. Ne lazımsa hepsini temin etmiş. Ama listenin sonunda bişey daha var ki, bi türlü ne olduğunu bilemiyor garibim.
Gitmiş Dursun'a..
"Ula Dursun. Bugün bi iş yerine başvurdum. Beni çok beğendiler, arayıpta bulamadığımız adamsun dediler. Elimede ha bunu verip, hepsini tamamla gel dediler. Lakin ben burda yazan nedir bilemeyrum. Ula bi bak ona bakayum, belki sen bilirsun."
Dursun almış bakmış ki en sonda "18 adet vesikalık fotoğraf " yazıyor.
"Ula demiş. Bilmeyecek ne var ha onda. Vesikalık fotğraf yazayi."
"Neymiş o vesikalık fotğraf?"
"Ula uşağum, sende bişe bilmeysun. Belden yukarı fotğrafa vesikalık denir."
"Eeeyy demiş Temel. Benm hiç vesikalık fotoğrafım yok ki."
Dursunda iyiki bi vesikalık ne biliyo ya.
"Üzülme uşağum. Hallederuk oni. Sen şimdi al kazma küreği, git sahile, beline kadar bi çukur kaz, içine gir, beni bekle. Bende şimdi geleyrum."
demiş.
Temel hemen kapmış kazma, küreği.. Dooğru sahile. Kazmış çukuru. Bekle bekle Dursun yok. Almış bakmış kağıtta "18 adet" yazıyor. E Dursun da hala gelmedi. Başlamış yine kazmaya. İşini bitirmiş, kanter içinde kalmış ammaa, 18 çukuru da kazmış ya, içi rahat.
O sırada Dursun çıkagelmiş. Birde ne görsün. Temel her yere çukur kazmış.
"Ne ettun uşağum demiş. Köstebek yuvasına çevirdin burayı. İnsanlar nası denize girecek burdan." diye basmış yaygarayı.
Temel
"Bi çukuru açtum, bekle bekle gelmedun. Baktım kağıtta 18 yazayi, bende sen gelene kadar kazayım dedum. Kötümü ettum daa."
Dursun içinden ne salaksın diye geçirirken kıs kıs gülmüş.
"Ula demiş. Ne gerek vardı 18 çukura. Ben yanımda 18 fotoğraf makinesi getirmiştum zaten daa."
 
Profesor konferans salonuna gelmis. on sirada oturan bir seyis
disinda

baska kimse yokmus. Sunusunu aktarma konusunda bocalamis ve seyise
sormus:

-Buradaki tek kisi sizsiniz. Size gore konusmali mi, yoksa
konusmamali miyim?"

Seyis cevap vermis:
-"Hocam ben basit bir insanim, bu konulardan cok fazla anlamam.
Fakat ahira gelseydim ve butun atlarin kacip bir tanesinin kaldigini
gorseydim, yine de onu beslerdim."

Bu sozlerden pek etkilenen Profesor konferansa baslamis. iki saatin
uzerinde konusmus durmus. Konferanstan sonra kendini mutlu hissetmis.
Dinleyicisinin de konferansin çok iyi olduÄ?unu onaylayacagini
dusunerek:

-"Konusmayi nasil buldun?" diye sormus.

Seyis cevap vermis: "Hocam sana daha once basit bir adam oldugumu ve
bu konulardan pek anlamadigimi soylemistim. Gene de eger ahira gelip
biri disinda tum atlarin kactigini gorseydim, onu beslerdim, ama elimdeki
tum yemi ona verip hayvani catlatmazdim. "
 
Karadenizliler, bir konferans duzenlerler.
Bu konferansa konusmaci olarak unlu bir Amerikali bilim adami da davet edilir.
Amerikali konuk, bir hafta erken gelir, hem tatil yapar hem de Turkleri yakindan tanima firsati bulur, halkla kaynasir, kendini sevdirir.
Karadenizliler ile Amerikali bilim adami hemen her konuda anlasirlar, uyum içinde konferans biter.
Ayrilik gunu gelir, Karadenizlileri alir bir dusunce. Biz bu degerli bilim adamina nasil tesekkur edelim?
Aralarinda toplanirlar, baskan konunun önemini vurgulamak için der ki:
"Biz bu Turk dostu, degerli bilim adamina nasil bir hediye alalim ki bizi unutmasin? Hem kullanisli birsey olsun, hem her eline aldiginda bizi hatirlasin?"
Salonda kisa bir sessizlik olur, arka siralardan Temel elini kaldirir:
"Sunnet ettirelim..! "
 
Tilki ormanda gezmektedir. bir agacin dalinda

asili bir geyik budu

gorur.

Actir ama suphelenir kontrol etmeye baslar ve gorur ki bu bir
tuzak.

Geyik budu bir iple bombaya baglidir.

Epeyce uzaga gider ve basini kollarinin uzerine koyarak yatar,
biraz



sonra

kurt gelir, budu gorur ve yatan tilkiyi de tabi... Tilkiye sorar
"ne

yapiyorsun dostum"

Tilki cevap verir "hic... yatiyorum" -Burada bir but var

-Evet var

-Neden yemedin

Tilki sakince cevap verir ;

"BUGUN ORUCUM"

Kurt kendinden emin ;

"Ben yiyeyim o zaman"

Tilki "Buyur afiyet olsun" der.

Kurt but 'a uzanir uzanmaz bir patlama ortalik toz duman kurt
yarali

hareketsiz 10 metre uzakta perisan halde yatarken tilki sakince
budu

yemeye

baslar.

Bunu goren kurt ;

"LAN SEREFSIZ HANI ORUCTUN"

Tilki piskin piskin ;

"Biraz once top patladi duymadin mi ?" der....
 
> Küçük Ali okula başladıgından beri her gün öğretmeni
> Aysel hanıma gidip,
> - 'Öğretmenim beni yanlış sınıfa koydunuz, benim yerim birinci sınıf
değil,
> ablam üçüncü sınıfta ama ben en az onun kadar akıllıyım, hiç olmazsa beni
> üçüncü sınıfa alın' diye şikayet edermiş. Bundan sıkılan Aysel öğretmen
bir
> gün Ali'yi kaptıgı gibi okul müdürüne çıkmıs ve olayı anlatmıs. Okul
> müdürü:
> -'Peki' demis, 'Bu çocugu bir imtihan edelim, yeri üçüncü sınıfsa o
sınıfa
> koyalım' ve baslamıs
> sorgulamaya,
> - iki kere iki?
> - Ali hemen 'Dört' demis,
> -'Sekiz kere dokuz?'
> Ali hemen -'Yetmis iki' demis,
> -'Kaç mevsim var?'
> Ali hemen -'Dört' demis.
> Bu sırada Aysel hocada
> -'Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben sorayım' demis ve sormus:
> -'Söyle bakalım Ali, ineklerde dört tane ama bende iki tane var, bu
nedir?'
> Ali hemen
> -'Ayak' demis
> Aysel hoca sormus
> -'Peki senin pantolonunda olupta benim pantolonumda olmayan sey nedir?'
Ali
> hemen yanıtlamıs
> -'Cep'.
> Bunun üzerine Aysel hoca dönmüs müdüre,
> -'Üçe koyalım hocam' diyecekken
> Müdür, Aysel hocanın sözünü kesmis,
> -'Hocam, bu çocugu üçe degil besinci sınıfa koyalım, zira son iki suale
ben
> dogru cevap veremedim'
 
>Rize Yolunda Kaza
>
>Polise bir telefon gelir. Temel ile Dursun kaza yapmıştır. Polis olay
>yerine geldiğinde görür ki, arabalar sapa sağlam, Temel ile Dursun'un
ağzı
>burnu dağılmış. Polis sorar:
>
>- Anlatın Temel bey. Olay nasıl oldu ?
>
>- Komserum. Hacen, hava sisli olduğundan kafami pencereden çikarmiş
öyle
>cideydum. meğerisem ha pu hamsi kafali Tursun da karşidan öyle
celeyirmuş.
>
>
>
>
>
>
>Kimse yok midur ?
>
>Temel, bir gün dağda gezerken, ayağı kaymış ve uçuruma düşmüş. Tek
koluyla
>uçurumun ucunda bir ağaca tutunduktan sonra, başlamış bağırmaya:
>
>- Kimse yok midur? Kimse yok miduur?
>
>Böyle bağırırken gece olmuş. Tanrı, Temel'in yakarışlarına
dayanamamış.
>Gökyüzünden Temel'e seslenmiş:
>
>- Ben Tanrıyım. Ömrün boyunca içki içtin, kumar oynadın, zamparalık
>yaptın. Bunları bırakacağına bana yemin edersen seni kurtaracağım.
>
>Temel, biraz düşündükten sonra alçak bir sesle devam etmiş:
>
>- Paşka pirisu var miduur? Paşka pirisu var miduur?
>
>
>
>
>
>Nankör Koca
>
>Adam, komadan çıktıktan sonra, yatağının ucunda oturan karısını
görünce
>bir an için düşünüp karısına dönmüş:
>
>- Karıcığım sana bir şey söylemek istiyorum. İşten kovulduğum zaman
>yanımdaydın, iflas ettiğim gün ise odamda. Vurulduğum gün senin
kollarına
>düştüm. Beyin ameliyatımdan çıkıp gözümü açtığım gün ilk seni gördüm.
>
>Kadın duygulanmış.
>
>- Evet...
>
>- Sonunda anladım. Yahu, sen ne uğursuz karısın!
 
Gel yavrum kalk bakalım tahtaya,sana bir sorum var.
- Buyurun, sorun öğretmenim.
- Canlılar kaça ayrılır?
- Dörde ayrılır öğretmenim...
- Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım...
- Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar...
- Çocuklar da insan değil mi kızım?
- Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim...
- Peki, simdi yeniden say bakalım.
- Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar...
- Kızım insanlara ne oldu?
- Düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri de hayvanlaştılar öğretmenim...
 
Babaannem nişanlısından hamile kaldığını anlayana kadar
karnındaki bebek dört aylık olmuş.
Kilo almasına rağmen böyle bir şey hiç aklına gelmemiş çünkü
"evlenmeden" hamile kalınmaz sanıyormuş.


____________ _________ _________ _________ _________ _________ _________ _______

Babaannem tam bir laz kadınıdır. Her zaman elleri ve ayakları
kınalıdır. "Bir kadın öldüğü zaman ellerinde nişan yoksa (tırnaklardaki
kınayı kastediyor) zebaniler ellerini rendeleyecek" der.
Babaanne vallahi Stephen King halt etmiş yani yanında.


____________ _________ _________ _________ _________ _________ _________ _______
Babaannem namazında niyazında bir kadındır.
Ziyaretine gittiğimizde ev kalabalık da olsa hep televizyonlu
odada namaz kılar.
Alışmış olsa gerek,sesten falan hiç rahatsız olmaz.
Bir gün o namaza durmuşken biz televizyon izliyorduk.
Kanalları gezerken birden babaannemin ahenkli sesi dua ile
karışık bir şekilde bizi dumurlara yelken açtırdı:
"Velem yuleeedd....
Kanalı değiştirmeeee. .. Velem yekunlehu... Ajans başlayacaaak. ..
Kufuven ahad!"


____________ _________ _________ _________ _________ _________ _________ _______

Yetmiş sekiz yaşında, tonton bir babaannem var. Ne kadar modern
olsa da gelişmiş teknolojiye ayak uydurmakta epey zorlanıyor.
Buna en güzel örnek evimi aradığında telesekretere bıraktığı not
: "Babaannesi aradı dersiniz."


____________ _________ _________ _________ _________ _________ _________ _______
Brezilya-Almanya final maçını izliyorduk. Brezilya'nın önemli bir atağını
yavaş çekim gösteriyorlardı .
Babaannemin söylediklerini aynen yazıyorum:
"Bu oğlanlar da amma yavaş oynuyorlar. Bizim yavrularımız aslan
gibiydi.Yine
de elendiler."
Canım babaannem seni çok seviyorum
ama teknoloji işte, çocuklar ne yapsın.


____________ _________ _________ _________ _________ _________ _________ _______
Milli boksörüm. Çok tonton bir babaannem var. Yaşlı olduğu için ne
yaptığımı
tam anlamıyor.
Her maç sonrası yanıma gelip,
"Oğluuuum! Seni kim dövdü böyle
Ah elleri kirilsin!" diye onlara beddua ediyor.
Ağabeylerimi de, "Siz ne biçim abisiniz!
Kardeşinizi dövdürüyorsunuz" diye kalaylıyor.
Onlar da gülünce küsüyor. Son yaptığım müsabakada kaşım açıldı.
Babaannem beni öyle görünce bastonunu kaptığı gibi elimden tutarak,
"Göster
onları bana" deyip beni korumaya çalışıyordu.
Babaanne... Sen merak etme.
Torunun dayak yemiyor
Seni de çok seviyor.


____________ _________ _________ _________ _________ _________ _________ _______
İlkokuldayken Commodore 64 bilgisayarımla sık sık "Ghost'n Goblins"
oyununu
oynardım.
Bu oyunda amaç, mezarlıkta dolaşırkendirilen ölüleri yeniden
öldürmekti. Babaannem de ben oynarken izler, arkamda sürekli Fatiha
suresini okurdu. "Babaanne onlar gavur, anlamazlar" deyince de sinirlenip
terlikle kovalardı.
Tonton babaannemi çok özlüyorum.


____________ _________ _________ _________ _________ _________ _________ _______
Babaannem 58 milyon vererek aldığım gözaltı kremimi ellerine sürüp
bitirmiş

____________ _________ _________ _________ _________ _________ _________ ______
İzmir'deyken televizyonda Ajda Pekkan'ı seyreden, birkaç gün sonra
Ankara'ya
döndüğünde televizyonda yine Ajda Pekkan'a rastlayan babaannemin
yorumu: Buraya da mı geldi bu zilli?! Nereye gitsem peşimde!
Huzur içinde yat babaannem.


____________ _________ _________ _________ _________ _________ _________ _______
Bir spor programında Rıdvan Dilmen şu talihsiz cümleyi
kurdu:
"Ben Washington'a inanan bir insanim."
85 yaşındaki babaannemim tepkisi ani ve keskin oldu:
"Allahsız herif! Geber e mi!"
 
Cennet


Bir Amerikani'nin maasina
Bir Ingiliz'in evine
Bir Cin yemegine
Bir Alman'in arabasina ve
Bir Turk hanima sahip olmaktir.


Cehennem


Bir Amerikan arabasina
Bir Ingiliz hanima
Bir Cin evine
Bir Alman yemegine ve
Bir Turk'un aldigi maasa sahip olmaktir... Derler....
 
Temel 20 senedir Almanya'da yasiyormus.
Bir gun gocmen burosuna gidip Almanya'dan kesin donus yapacagini soylemis.

Gocmen burosundaki Almanlar Temel'i taniyorlar, seviyorlar.
Sormuslar;

- Niye donuyorsun ? diye.

Temel :

- Homoseksueller yuzunden, demis.

Burodakiler sasirmis,

- Seni rahatsiz filan ediyorlarsa hemen bir sikayette bulun, geregini yapariz.
Buradan bu yuzden ayrilmana degmez, demisler.

Temel :

- Beni rahatsiz etmiyorlar, demis.

Burodakiler yine sasirmis :

- Peki o zaman, neden gidiyorsun ?

Temel yanitlamis :

- Burada, 20 yil once homoseksuellik yasakti, 10 yil once serbest oldu, 5 yil once de evlenmelerine izin cikti.

Homoseksuellik mecbur olmadan donmek istiyorum.
 
X