kadınlar çalışmalı mı ,çalışmamalı mı?

herkesin kişisel tercihidir.. ben çalışmıyorum çalışmayada niyetim yok.. ki dinimizcede erkeğin çalışması daha makbul..erkekler eşlerinin tüm eksikliklerini giderip onlara bakmakla yükümlüdür.. gerisi kişinin kendi tercihidir.. sengözlerimebaksanab
 
kadınlar çalışmalı ama rahat edebilcekleri yıpranmayacakları mutlu olabilecekleri işlerde çalışmalı çünkü mutsuz ve yorucu bi iş bi süre sonra tüm dünyanızı kaplıo ve ne eşinize ne de ailenize vakit ayırabiliosunuz ...... bu yüzden işimden istifa ettim:KK43:
 
ınsan ıhtıyacı olmasa bıle her zaman calısmalı bu özgüveni gelıstırmeye yarar cebıne 3 5 kurus para gırer bu senın kazandıgın para oldugu ıcın mutluluk verır..Evde oturan bır bayan sıkılır bunalıma gırer bır ay ıslerını yaptın 6 ay 1 yıl derken nereye kadar evınle ılgıleneceksın kı ınsanı sıkmaya baslar.Ben calısıyorum yuksek lısansımıda yapıyorum pozısyon olarak rahatım ısten gelınce mutfagıma gırerım yemek yapmaya baslarım evımı ozlemıs oluyorum eşimide köpeğimide.Bazen evde oturuyorum ıse gıtmıyorum guzel oluyor hanı ama sureklı evde oturmak olmuyor atıyorsun kendını dısarı.Bazılarıda evde oturmaya bayılır..Sosyal bır ınsan zaten evde kalamaz.Her bayan calısmalıı boylece cevresıde genısler.
 
çalışmak tabi ki hem hayat standartlarını arttırıyo hemde söylendiği gibi kişinin kendine olan özenini ve güvenini arttırıyor.ama bir yere kadar.çocuğum olduğunda onu bakıcıya ya da annelere bırakıp işe gidemeyeceğimi düşünüyorum.birinin bana kendi çocuğum hakkında bugün şunu yedi bugün şunu dedi gibi gün içinde yaşanan şeyleri anlatması ağırıma gider doğrusu.hiçbir kazanc yada kişisel gelişim beni çocuğumun tüm zamanını yaşamktan alıkoyamaz.3-4 yaşına gelene kadar evde olacağımı düşünüyorum.bir şeyimiz az olsun ama çocuğumun özellikle bana ihtiyacı olduğu anlarda yanında olayım her gelişimini ben göreyim...
 
ben calısmıyorum ve calısmayı ısterdım.tum gun evın ıcınde sıkılıyor ınsan.evın ısı.kosusturma evde de oluyor..ve sureklı evde olmak ınsanı gercekten bunaltıyor..cınnet sebebı kısaca...
 
bence çalışmalı dünya hali çok iyi giden bir evlilik bile gün gelip sona erebilir.ozaman 5 parasız açıkta kalmamak yada en ağır şartlara bile katlanmak zorunda kalmamak için ekonomik özgürlük çok önemli.
 
bu tamamen şartlara bağlı bana göre...ben çalışmıyorum çünkü eşimim ailesini geçindirebilecek bir mesleği var...çalışmak ister miydim...şimdi evet neden çünkü çocuklarımı büyüttüm bi takım görevlerim azaldı...fakat çalışmak istediğim ortamlar için yeterli eğitime sahip değilim...öğretmen olmak isterdim mesela...ama eğitimim yarım kaldı bunun için...ben de çocuklarıma iyi bi anne olmanın yanı sıra iyi bir eğitim de verebildim bu hevesimden dolayı...artık bundan sonra da çalışma imkanlarım çok sınırlı zaten...genel olarak bakınca bir kadının illaki bir meslek sahibi olması gerektiğine inanıyorum...ilerde ne olur ne olmaz çalışabilir de çalışmayabilir de..ama kolunda en az bir altın bileziği olmalı..:1hug:
 
evine hizmetçi tutacak kadar iyi maaş alıp da çalışanlara diyecek birşeyim yok ama hem çalışıp hem akşam eve gidip yemek yapıp, haftasonları temizlik, ütü bilmem ne yapıp bir de üzerine kocana, çocuğuna yetişmeye çalışıyorsan salaktan başka bişey değilsin, kimse kusura bakmasın.

eskiden erkek dışarda kadın evde çalışırdı, normal olan buydu. şimdi kadın hem evde hem dışarda çalışıyor adamlar da eve gelince yorgunum diyip seriyor kendini koltuğa. kullanıyorlar yani resmen kadınları, eskiden bi evlerini geçindirme zorunlulukları vardı artık onu da attılar üzerlerinden.

paraya ihtiyacım olmasa hobi kurslarına falan giderim ya da kendi işimi kurar, ara sıra uğrarım ama asla bir kurumda v.s çalışmam.
size sonuna kadar katılıyorummm sonuna kadar. erkekler her yükü kadının üstüne attı, birde sanki çalışmaya mecburmuşuz gibi konuşmuyorlarmııı hepten delleniyorumm. kesinlikle paraya ihtiyacımız olmasa özel kurumlarda falan bende asla ve asla çalışmam, kendi ayakları üstünde durmak özgüven falan bunları geçin arkadaşlar kadınları yıllarca bunlarla kandırdılar şimdi kaldırabileceğimizden fazla yük kaldırıyoruz. kendine güvenen her zaman güvenir, kendini geliştirmek isteyen çalışmadanda geliştirir kurslara gider birşeyler yapar. çocukta yaparım kariyerde diye diye kafamızı bulandırdılar başka birşey değil.
 
ben çalışan bir annenin çocuğu olarak büyüdüm ve bu nedenle de hiçbir sıkıntı çekmedim çok görgülü bilgili aktif sosyal herşeye tam zamanında yetebilen bir annem vardı şimdi emekli oldu annem ve diyorki çalışırken herşeye çok rahat yetişiyordum ve kendime zamanım kalıyordu ama şimdi çalışmıyorum ve zamanım yetmiyor işim bitmiyor diyor çalışırken çok daha düzenli planlı ve programlı olunuyor. şimdi ben de evliyim bir de kızım var ve çalışıyorum çok şükür ne yemeksiz bir günü olur evimin ne dağınık ne de pis ütümü çamaşırlarımın kuruduğu gün yaparım yani hiçbir şey çalışmamak için bahane olamaz. bence her kadın çalışmalı üretmeli kimsenin eline bakmamalı hayatın kime ne getireceği belli olmaz.
 
Her kadının bu zamanda ekonomik özgürlüğünün olması gerektiğini düşünüyorum.Hayatın bize neler getireceğini hiçbir zaman bilemeyiz.Özellikle bu zamanda kadının özgüveninin olması ve olaylara karşı sağlam durmasında ekonomik özgürlüğün payının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
 
Benim annem de çalışan bi bayandı ve Delfindora'nın annesi gibi şimdi emekli ve eskiden günler daha mı uzundu diyor...
Gerçekten de hayatın insanlara ne getireceği belli olmuyor. Bu anlamda kişinin hayatını idame ettirebilecek güçte olması gerek ama onun ötesinde ev hayatından başka bir alanı da olmalı bence. Sosyalleşebileceği, her sabah uyandığında bir amacının olduğu...
Zaten gelişmişlik biraz da kadınların iş gücündeki yeri ile alakalı değil midir. Erkek egemen toplum sıfatından kurtulmak adına hepimiz bu anlamda özgür bireyler olmalıyız bence... Karşıt fikirlere elbette saygı duyarak tabi....
 
kadınlar sömürülmeden çalışmalı,eğer isterlerse.iş saatleri erkeklerle aynı olmamalı,part-time olmalı.değilse hayat çok kısa ve siz o koşuşturmacada çok şey kaçırmış olabilirsiniz.hep derler kaliteli birliktelik yalanını.şimdi kızacaksınız bana ama şunu düşünün.tüm hafta koşturdunuz yorgun geldiniz,yemeği hazırla ,hop cumburlop yatağa.hafta sonları ev temizliği ,çamaşır ,ütü,alışveriş tam dinleneceksinizki pazar akşmı geldi.erken yatmanız lazım tekrar yatağa.eee çocuk ne anladı bundan,sadece çocuk değil eşinizde öyle.
 
ben kadının hem kendi geleceği hem de çocuklarının geleceği açısından çalışması taraftarıyım .... erkekler bazen o kadar bencil olabiliyorlar ki ( allah herkesin karşısına insan evladı çıkarsın ) , iki komşum var, ikisini de kocaları terketmiş , birisi çalışıyor ve çocuğuna kimselere muhtaç olmadan bakabiliyor , ama diğeri çalışmıyor ve 3 çocuğu ile ortada... ailesi sahip çıkıyor ama düşünün , kendinizi o kadının ve çocuklarının yerine koyun insan kendini rahat hissedemez ki , şu ekonomik şartlarda bir ev geçindirmek bile zorken o anne baba iki evi nasıl geçindirsin
 
Güzin Abla'ya bu konu ile ilgili bir erkekten gelen bir metkup :


24 yaşında, 2 çocuklu bir adam oldum çıktım

Sevgili Güzin Abla, genellikle hanımların daha çok ilgi gösterdiği köşenizi benim ve benim gibi pek çok erkeğin de büyük zevkle takip ettiğini, sizden ve deneyimlerinizden pek çok şey öğrendiğini bilmenizi isterim. Çok yararlı birisiniz.
Size akıl danışmak istedim, çünkü birçok kişiden daha objektif olabilirsiniz.
Ben ilk aşkımla evlendim. Tam 22 sene önce. Henüz 22 yaşındaydım ve üniversite üçüncü sınıftaydım. Ablamın evlilik yıldönümünde tanışıp bir anda beğendiğim o genç hanımla flört etmeye başladık. O ana kadar hiç ciddi sevgilim olmamıştı. Bizim zamanın platonik, çocuksu aşklarıydı o zamana kadar yaşadıklarım.
Bu genç hanım ise okumuştu ama ev kızıydı, rahat tavırlıydı ve çok da güzeldi. Ona kapıldım.
Tanıştıktan bir hafta sonra öpüştük, koklaştık, bana yepyeni şeyler tattırdı. O zamanlar şimdiki rahatlık yoktu, ailem tutucuydu. Bu nedenle iki ay içinde nişan yapıldı. Bir yıl sonra da düğün...

ÖPÜŞTÜĞÜM İLK KIZLA EVLENDİM

Öpüştüğüm ilk kızla iki ayda nişanlanmıştım. Aslında nişanlıyken biraz erken karar verdiğimi hissettim ama işte aileler... Ah şu aileler...
Şaka gibi ama dokuz ay sonra ilk, 21 ay sonra da ikinci çocuğum dünyaya geldi. 24 yaşında, iki çocuklu bir adam olup çıkmıştım. Hayatımı sanki hızlı trene binmişim de inersem ölecekmişim gibi yaşadım. Eşim çalışmaktansa ev kadını olmayı tercih etti. Çocuklara bakmak bahaneydi ama, evde annem ve süt annem vardı çünkü. İstese çok rahat çalışırdı ama “çocuklar var” dedi, oturdu. Böylesi işine geldi, gezdi tozdu.
Ona hiç çalış demedim üzülür diye ama ben hep çalışan bir hanımım olsun istedim. Çalışsın, kendini geliştirsin, hayata dâhil olsun, çay, pasta, kabul günü, dedikodu, yemek tarifi, mahalle kadınlarıyla muhabbetle yetinmesin dedim... Benim zorlamamla Çocuk Esirgeme Kurumu'nda gönüllü olarak bir-iki hafta çalıştıktan sonra bıraktı. O kadar tembel ruhlu. Hiç hırsı yok. Hayatı çok basit yaşamak istiyor.
Arkadaşlarımın hanımlarının çoğu çalışıyor. Benimki ise ev kadını oldu ve bunu çok da sevdi. Çevreye, dünyaya kapalı, kıt görüşlü. O küçücük dünyasında mutlu ama ben hiç mutlu değilim. Beni anlamıyor. Beni tatmin edemiyor. Artık ondan kaçıyorum, elimde değil...

ARA SIRA GÜZEL KADINLAR OLUYOR

Bir kadın sabahları kocasını geçirmeden uyur, kalkıp televizyon izledikten sonra tekrar yatar mı? Bir-iki iş yapıp, gezmeye, alışverişe, konu komşuya, bazen okul arkadaşlarına gidip, hayatını nasıl doldurur? Üstelik şimdi çalışmamak için bahanesi de yok. Çünkü çocuklar büyüdü, evde fazla işi yok. Ama çalışmıyor. Eskiden müzik severdi ama artık müzik dinlemeyi bile bıraktı.
Hem acıyorum hem de kızıyorum ona. Çevremize bakıyorum da, onun kadar bile okumamış kadınlar nasıl akıllı, nasıl da başarılı oldular işlerinde. O ise çok içe dönük bir hayat kurdu.
Bu hayattan beklediğim keyfi alamadım, tabii dışarıda bir yaşam kurdum kendime. Arkadaşlarım, balıkçılık, bahçe işleri, araba yarışları, kendi düşünceme uygun dernekler... Ve ara sıra güzel kızlar, kadınlar da oluyor.
Ondan da önemlisi iş yerimde konuşması, kültürü, kendini yetiştirmesi güzel, sohbeti, hayat görüşü olan kadın iş arkadaşlarımla onunla konuştuğumdan daha çok konuşur oldum.

DIRDIRINI DİNLEMEYE ARTIK TAKATİM YOK


Şimdi suç benim mi Güzin Abla? Ben ne yapsaydım? ıyilik meleği miyim? Ona yeten bana yetmiyorsa suç onun değil mi?
22 yıldır aynı yastığa baş koymak, eziyet çekmeye 22 yıl daha devam etmeyi mecbur mu kılar?
Ona duygularımı anlatamam. “Başka kadın var hayatında” der hemen. şüphelenir, hemen sorar sorgular. Halbuki devamlı ilişkim olan bir kadın yok.
Kadınları seviyorum. Ara sıra cinsel içgüdümü başka kadınlarla tatmin ediyorum. Ruhumu başka kadınlarla doyuruyorum. Bundan haz almasam da hayatımı karartamam.
Sürekli dırdır! Dinlemeye ya da sürekli karşımda yemek yapıp yemesini, saçma sapan programlar izlemesini gözlemeye takatim yok. Ona olan saygımı bitirdi. Ben mi suçluyum şimdi?
Ben inançlı bir adamım. Allah huzurunda bu suçsa, cezamı çekerim. Ama bu hayatta zaten yeteri kadar çektim sanırım...

Not: Hürriyet Gazetesi Güzin Abla köşesi 02.01.2010 tarihli yazısıdır.
 
kadının çalışması maddiyatla ilgili olmamalı bana kalırsa..yarın ne olacağını kimse bilemez dolayısıyla hem üretimin içinde olmalı (ki bu insanın kendisine olan özsaygısını arttırır..)hemde sağlıklı bir evlilik için (ben çalışmadığım zamanlarda akşamları eşime sarıyordum) bence şart...Ancak mutlaka ve mutlaka eğer anne olduysak ilk 3 yıl çalışılmamalı...hem çocuğun anneye en çok ihtiyaç duyduğu dönem bu dönem..ama sonrasında mutlaka çalışmalı anneler...özellikle kız çocuğu olan anneler çocuklarına rol model oolabilmek adına kendi ayakları üstünde durabilmeli diye düşünüyorum shulya...ca.....
 
insan çalışmalı... kadını, erkeği yok bu işin... çalışmıyorsa üretmeli... ama mutlaka bir şeyler yapmalı...
çocuk olduğu zaman bir süre çalışmamalı...en azından sosyalleşme yaşı gelene kadar çocuğun çocuğu ile zaman geçirmeli... onu büyütmeli... onun dışında kadın erkek ayırımı olmadan insan çalışmalı...
 
insan çalışmalı... kadını, erkeği yok bu işin... çalışmıyorsa üretmeli... ama mutlaka bir şeyler yapmalı...
çocuk olduğu zaman bir süre çalışmamalı...en azından sosyalleşme yaşı gelene kadar çocuğun çocuğu ile zaman geçirmeli... onu büyütmeli... onun dışında kadın erkek ayırımı olmadan insan çalışmalı...

Katiliyorum size a.s
 
bence bir kadın -eğer mecburiyetler yoksa- canı ne istiyorsa onu yapmalı.

Güzin Abla'ya gelen bu yazıyı okumuştum. Ama bunu tüm kadınlara mal edemeyiz. Tıpkı eşi çalışan bir erkeğin " karım çalışıyor, evde yeterince iş yapmıyor...vs" gibi söyleyebileceği sözlerin tüm çalışan kadınlara mal edilemeyeceği gibi.

kadının bir mesleği olmalı ki zor durumda kaldığında bu durumun içinden çıkabilsin. Bunun ille de spesifik birşey olması gerekmez. gerektiğinde yaptığı el emekleriyle de gelir sağlayabilmek mesela.

Ne yazık ki (sözüm meclisten dışarı) bazı hanımlar kültürlü olmak, çocuğuna birşeyler katabilmek için kadınların ille de iş hayatında olup çalışması gerektiği gibi şeyleri bile savunabiliyorlar. Ev hanımlığını bu anlamda aşağı gören bir çok HATALI kişi var. Tıpkı bir kesimin çalışan kadına kötü gözle bakması gibi ( genelde küçük yerlerde) Orta yolu bulamamış bu iki uç kesimin bundan sonra da aklını başına alıp bulacağını zannetmiyorum.

Kimi insan çalışmayı sever, kimi insan sevmez. Seven çalışır, sevmeyen çalışmaz. Bunun bir kaidesi de yok kuralı da..
 
Çalışmazsa olmazzz.Neden dersen bırak ekonomik özgürlüğü,bırak kendi emeğini yemeyi..Erkekler bir yere kadar para istediğinde konuşmadan verirler.Daha dün vermedim mi,nereye harcadın. gibi lafları duymaya başlarsın.
 
evli ve çocuklu ise en az çocukları 7/8 yaşına gelene kadar asla çalışmamalı
 
Son düzenleme:
X