yok olmak sonra var olmak istiyorum

ladylena

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
2 Temmuz 2019
1.307
1.250
Ben 1.5 yaşımdayken ayrılmışlar babamla annem. Babam, dedemin diğer 3 evini hipotek ettirip iş kurmuş sonra battım diye yalan söyleyip hipoteğin borcunu dedeme yıkmış, o 3 ev satıldı. O dönem babam, annemi aldatıyormuş. Daha annemden boşanmadan, aldattığı o kadınla parayla tutulmuş kişilerle sahte düğün yapmışlar. Bu kadar şeye bırakın giden malı mülkü, annem sırf kurtulsun ve boşanabilsin diye nafaka bile istememiş. Sonrasında beni büyütene kadar evlenmek bir kenara, kimseyle görüşmek istemedi. Annem, anneannem, dedem ve ben aynı evdeydik. Annem öğretmendi, bana daha iyi bakabilmek için çalışıyordu. Okulumuz ayrı olduğu için fazla göremezdim onu, eve gelincede sınav hazırlar ardından uyurdu. Anneannem büyüttü beni. Dedemde babama yapması gereken zulmü içip içip bize yaptı yıllarca. Gündüz anneannem bana cenneti yaşatırdı, gece ise dedem cehennemi. 13 yaşımda babamla tanıştım. Hiç nefret etmemişim o kadar şeye rağmen, görür görmez sarıldığımı bilirim. Annem sayesinde kurduğu işi büyütmüş, zengin bir iş adamı olmuş. Sonrasında hep babalık vazifelerini yapmaya çalıştı ama parayla. Manevi kaybımın telafisini maddiyatla örtmeye çalıştı. O dönem annemin çalıştığı özel okula yazıldım, o zengin çocuklarından ve ayrımcılık yapan müdürlerdende az çekmedim. Seneler çabucak geçti. Annem evlendi ve başka şehire yerleşti. Babam iflas etti ve neyi varsa %90’ını kaybetti. Dedemide o sene herifin biri ortak müzikhol açalım para kazanalım diye kandırarak oturduğumuz evi kendi üstüne geçirdi. Kiraya çıktık derme çatma bir eve. O alıştığım refah yaşamdan sonra çok koymadı yokluk tatmadığım bilmediğim şey değildi. Annemle gitmek istemedik. Anneannem dedemi, ben ise anneannemi bırakamadım. Onu bir başına bırakamazdım zira yaşadığı üzüntülerden dolayı erkenden çöküp hastalandı. diyabet yüzünden görme yetisini kaybetti, böbrekleri yüzünden diyalize bağlandı. Dedeme güvenemedim, kalmak istedim. Okulu bırakıp açık liseye yazıldım. O bana baktı, sıra bende dedim. Bir sene sonra anneannem hastaneye kaldırıldı, dedem ise refakatçiydi. Ben o dönemde orada burada kalıyordum, dedemden kaçayım diye. Darmadağan bir hayata sahiptim. Haberim olunca gittim, gece içerse gelemez diyede dedemden refakatçi kartını aldım. Tabiki içmeye gitmiş. Sabah oldu, eve gidip uyuyayım dedim hem de kartı verecektim ona. Yerde baygın halde buldum. 112’yi aradım, komaya girmiş meğersem. Anneannemin yattığı hastaneye kaldırıldı ilk müdahalelerden sonra yer yok diye çok uzak bir semtteki hastaneye, yoğun bakıma sevk edildi. Annemi aradım hemen yola çıktı fakat uzak şehirden gelmesi epey vakit alacaktı. O zamanlar yeni 18 olmuşum, tek başımayım. Yakın oturan ne kadar akrabası varsa aradım bir allahın kulu yardım etmedi. Ambulans 45 dakikada anca ulaştı o hastaneye. Hiç uyumadan iki gün boyunca o hastaneden, anneannemin yattığı hastaneye git gel yaptım. Anneannem hisli kadındı, deden niye gelmiyor diye sorup duruyordu. Doğruyu söylesem üzüntüsünden ölür diye korktum. Zira her şeye rağmen çok seviyordu hala dedemi. Annem ile eşi anca geldi, annemin yanına giderken hastaneden aradılar. Dedemin vefat haberini aldım. Ölürse üzülmem diyordum yıllarca ağlamamıştım morgda son kez görünce çok büyük bir ağlama krizine girdimki yılların patlaması gibiydi. Tokatlayarak durdurdum kendimi elimi yüzümü yıkadım, anneannemin yanına gittim. Annem ve eşi cenaze işleri ile uğraşırken bende anneanneme gerçeği açıkladım, anlamıştım diyebildi tek kelimeyle ama içindeki buhranı hissedebiliyordum. Annemler eve dönünce kağıt gelmiş, o dedemin evini üstüne alan herif dedeme senet imzalatmış 100 bin tl, haberimiz yoktu, dedem saklamış hepimizden. o ölünce borcu anneannemden almak amacıyla gönderilmiş o kağıt. 7 gündede itiraz edilmesi gerekiyormuş. Adamlar uyanık. Cenazeyle okumayla uğraşırken kağıdı gözden kaçırırız ödemek zorunda kalalım diye o esnada yollanmış. İtiraz edip reddi miras yapmakla uğraştık. Acımızı yaşayamadık resmen. Belkide kasten onlar sebep oldu her şey planlıydı bilemiyorum o an aklım ermedi. Neyse anneannemi annem yanına aldı. Ben ise üniversiteyi bu şehirde kazandığım için babamın annemin desteğiyle ayrı eve çıktım. Aradan 10 ay geçti. Anneannemin öldüğünü gördüm rüyamda. Çok ağladım ve derinden hissettim. Keşke rüya diyip geçmeseymişim. 1 hafta sonra bir cuma günü. annemle hastaneye gitmişler kolundaki fistülün ufak bir operasyonla değişmesi lazımmış. Çok naif, duygusal biriydi. Allahım al canımı kurtulayım, dayanamıyorum artık bu acılara diye. Duası kabul oldu belkide o cuma günü. Kalp krizi geçirmiş. Yola çıktım hemen. Bilinci yerinde değil dediler ama geldiğimi hissetti biliyorum. Saçını okşadım, elini tuttum o da elimi sıktı. Ben gidince gözlerini açmış fakat kalbi tekrar durmuş. Bünyesi kaldıramadı artık o kadar şeyi demekki. Bir hafta geçti, iyileşmedi. diğer hastaların yakınları ile konuştuk, kimisi 6 aydır oradaymış, kimisi bitkisel hayatta. Onların halini görünce annemle başında dua etmeye başladık. Hayırlısı neyse o olsun eğer iyileşme şansı yoksa bir an önce cennetine al onu allahım diye. Ben artık büyüdüm kendi başımın çaresine bakıyorum için rahat olsun diyip öptüm yanağından. O sırada anneannemin gözünden bir damla yaş geldi, sildim, vedalaştım. Hastaneden çıktık ve telefon ettiler hastayı kaybettik diye. Dünyam başıma yıkıldı. Hiç o kadar ağladığımı hatırlamıyorum. Morgda son kez gördüm, hala genç kız gibiydi inci gibi parıldıyordu cildi adeta. Kendi adıda inci’ydi bir insana bir isim bu kadar mı yakışır...
Sonraki cuma günüde defnedildi, allahın sevdiği kuluymuş... Cenazesinde o kadar geçmişimki kendimden ona anne diye seslenerek ağladığımı hatırlıyorum taşı toprağı birbirine katarak. Neredeyse 1,5 yıldır bi sevgilim vardı sağolsun yanımda olmadığı yetmezmiş gibi, 1 ay sonra bir tekmede ondan geldi. Yani tam toparlandım, ayağa kalktım dedim. Sürekli bir darbe. En ağır olanı beni koşulsuz ve şartsız ne yaparsam yapayım beni ben olduğum için seven, büyüten tek insan göçüp gitti ben daha doyamadan ona. Bu anlattıklarım çok uzun oldu ama özetinde özeti aslında çünkü tüm yaşadıklarımı yazsam sığmaz buraya bile. Şu an 22 yaşındayım bir ilişkim var iyisiyle kötüsüyle bir şeyler yaşadık 3. yılımızdayız. sayesinde ‘ben varım’ diyebildim. hayata tutundum. kendi hayatımı, eğitim hayatımı, düzene sokmam gereken her şey konusunda beni teşvik eden o oldu. Tabii kimse anneannemin yerini tutamaz çünkü biliyorumki herkes bir gün gider ama onunla beni ölüm ayırabildi ancak. Çok şükür eskiye kıyasla daha normal bir hayatım var. biri örgün diğeri açıktan iki üni. okuyacağım. part time iş buldum. babam sağolsun zor bela kiramı faturamı ödüyor, anneme binlerce kez şükür emeklisinden yolluyor aç açıkta kalmıyorum gene. Fakat artık hiç bir şeyin yükünü omuzumda taşıyamam gibi geliyor. Böyle yaşadıklarıma benzer bir darbe daha yaşarsam tamamen yıkılacak haldeyim. Yaşama azmim var bir günden bir güne ölmeyi istemedim fakat artık istediğim bir şey var tamamen yok olmak. Alıp başımı gitmek istiyorum çok uzaklara. Kimsenin beni bilmediği tanımadığı bir yere. Sıfırdan başlamak istiyorum bütün geçmişimdeki kötü anıları unutup, sadece iyi olan anılarım kalsın istiyorum. Kimliğim benliğim değişsin istiyorum. Görüntüm yüzüm sesim değişsin istiyorum. Artık tek bir hayalim var o da ciddi miktarda birikim yapmak. Yapınca başka bir ülkeye taşınacağım, kimliğimi değiştirip tanınmayacak hale gelinceye dek estetik operasyon geçireceğim. Sadece annem ve ileridede yanımda olursa sevdiğim insan olacak hayatımda. Geçmişimdeki kötü anıları unutmak için artık hipnoz mu olur kafamı duvarlara çarpmak mı olur ne gerekiyorsa onu yapacağım. Yani yok olacağım, sonra var olacağım...
 
Bence siz cok guclu birisiniz. Bu kadar sey yasamissiniz ve basarmissiniz bundan sonra hic bir darbe sizi yikamaz. Yok olup var olmaya gerek yok cunku sizi siz yapan bu yasadiklariniz.

beni ben yapan şeylerin bana zararı o kadar büyükki size anlatamam. yaşadığım her acıyı zırh yapıp giydim beni daha büyük bir acıdan korur diye fakat o zırhın yükünü taşımak istemiyorum kötü olan her şeyi unutmak istiyorum...
 
Yani yaşadıklarınız herkesin yaşayabileceği türden şeyler, hepimiz en sevdiklerimizi kaybediyoruz bunun için estetik operasyonlara gerek yok.. Seni sen yapan şey yaşadığın acılar, yaşadığın mutluluklar.. Sen onlarla sen oldun zaten.. Yüzünü değiştirsen ne yaşadıkları insanın kalbine işliyor..
 
beni ben yapan şeylerin bana zararı o kadar büyükki size anlatamam. yaşadığım her acıyı zırh yapıp giydim beni daha büyük bir acıdan korur diye fakat o zırhın yükünü taşımak istemiyorum kötü olan her şeyi unutmak istiyorum...

Tahmin edebiliyorum zor bir hayatiniz olmus her karanligin bir aydinlik sabahi vardir. Unutun ve daha guclu yolunuza devam edin.
 
Yani yaşadıklarınız herkesin yaşayabileceği türden şeyler, hepimiz en sevdiklerimizi kaybediyoruz bunun için estetik operasyonlara gerek yok.. Seni sen yapan şey yaşadığın acılar, yaşadığın mutluluklar.. Sen onlarla sen oldun zaten.. Yüzünü değiştirsen ne yaşadıkları insanın kalbine işliyor..

keşke yeniden doğmak gibi bi şansım olsaydı derdim hep bunu yapmak yeniden doğmuşum gibi hissettirir belki çözüm budur diye bunla teselli ediyorum kendimi
 
Başın sağolsun kardeşim. Yaşadıkların elbetteki zor ama unutmaki burası imtihan dünyası. Bir arkadaşım var onun yaşadıklarını dinlesen emin ol haline şükredersin. Onun başında annesi bile yok üstelik malesef 14 yaşındayken vefat etmiş evlendi kocası ve ailesi tarafından ne zulümler gördü bebeğini kaybetti sonra boşandı ama şimdide kendi öz kardeşleri tarafından zulüm görüyor, babası bile sahip çıkmıyor:-( lütfen toparlanmaya çalış, yaşananlar unutulmaz ama zamanla alışmayı öğrenir insan. Bence öyle estetiğe falanda ihtiyaç duyma, Allah seni böyle yarattı. Seni sevenler seni bu halinle seviyolar.
Üstelik dışın içini değiştirmeyecek. Kıymet bilmeyenleri de hayatına sokma, öyleleri emin ol hepimizin başından geçmiştir. Zamanı gelince inşÂllah sevdiğinle huzurlu bir yuva kurarsın. Bir abla olarak sana söyleyeceklerim bunlar
 
Allah hepimizin yardımcısı olsun, hepimizin sınavı farklı.

Estetik yaptrmak kendini tanınmıcak hale getirmek ciddi değilsindir umarım, daha mantıklı düşünmeni tavsiye ederim.
 
Yasadiginiz seyler hemen hepimizin yasadigi olaylar sanirim asiri hassassiniz com etkilenmissiniz hepsinden
Yanlis anlamayin lutfen ama ben diger yazan uyeler gibi guclu oldugunuzu dusunmedim tam tersi asiri hassassiniz belki anlatmadilariniz , yazmadiklariniz vardir orasini bilemem ama yapabiliyorsaniz psikolojik destek almanizi tavsiye ederim , bu hislerinizden ve dusuncelerinizden kurtulursunuz
 
Ben 1.5 yaşımdayken ayrılmışlar babamla annem. Babam, dedemin diğer 3 evini hipotek ettirip iş kurmuş sonra battım diye yalan söyleyip hipoteğin borcunu dedeme yıkmış, o 3 ev satıldı. O dönem babam, annemi aldatıyormuş. Daha annemden boşanmadan, aldattığı o kadınla parayla tutulmuş kişilerle sahte düğün yapmışlar. Bu kadar şeye bırakın giden malı mülkü, annem sırf kurtulsun ve boşanabilsin diye nafaka bile istememiş. Sonrasında beni büyütene kadar evlenmek bir kenara, kimseyle görüşmek istemedi. Annem, anneannem, dedem ve ben aynı evdeydik. Annem öğretmendi, bana daha iyi bakabilmek için çalışıyordu. Okulumuz ayrı olduğu için fazla göremezdim onu, eve gelincede sınav hazırlar ardından uyurdu. Anneannem büyüttü beni. Dedemde babama yapması gereken zulmü içip içip bize yaptı yıllarca. Gündüz anneannem bana cenneti yaşatırdı, gece ise dedem cehennemi. 13 yaşımda babamla tanıştım. Hiç nefret etmemişim o kadar şeye rağmen, görür görmez sarıldığımı bilirim. Annem sayesinde kurduğu işi büyütmüş, zengin bir iş adamı olmuş. Sonrasında hep babalık vazifelerini yapmaya çalıştı ama parayla. Manevi kaybımın telafisini maddiyatla örtmeye çalıştı. O dönem annemin çalıştığı özel okula yazıldım, o zengin çocuklarından ve ayrımcılık yapan müdürlerdende az çekmedim. Seneler çabucak geçti. Annem evlendi ve başka şehire yerleşti. Babam iflas etti ve neyi varsa %90’ını kaybetti. Dedemide o sene herifin biri ortak müzikhol açalım para kazanalım diye kandırarak oturduğumuz evi kendi üstüne geçirdi. Kiraya çıktık derme çatma bir eve. O alıştığım refah yaşamdan sonra çok koymadı yokluk tatmadığım bilmediğim şey değildi. Annemle gitmek istemedik. Anneannem dedemi, ben ise anneannemi bırakamadım. Onu bir başına bırakamazdım zira yaşadığı üzüntülerden dolayı erkenden çöküp hastalandı. diyabet yüzünden görme yetisini kaybetti, böbrekleri yüzünden diyalize bağlandı. Dedeme güvenemedim, kalmak istedim. Okulu bırakıp açık liseye yazıldım. O bana baktı, sıra bende dedim. Bir sene sonra anneannem hastaneye kaldırıldı, dedem ise refakatçiydi. Ben o dönemde orada burada kalıyordum, dedemden kaçayım diye. Darmadağan bir hayata sahiptim. Haberim olunca gittim, gece içerse gelemez diyede dedemden refakatçi kartını aldım. Tabiki içmeye gitmiş. Sabah oldu, eve gidip uyuyayım dedim hem de kartı verecektim ona. Yerde baygın halde buldum. 112’yi aradım, komaya girmiş meğersem. Anneannemin yattığı hastaneye kaldırıldı ilk müdahalelerden sonra yer yok diye çok uzak bir semtteki hastaneye, yoğun bakıma sevk edildi. Annemi aradım hemen yola çıktı fakat uzak şehirden gelmesi epey vakit alacaktı. O zamanlar yeni 18 olmuşum, tek başımayım. Yakın oturan ne kadar akrabası varsa aradım bir allahın kulu yardım etmedi. Ambulans 45 dakikada anca ulaştı o hastaneye. Hiç uyumadan iki gün boyunca o hastaneden, anneannemin yattığı hastaneye git gel yaptım. Anneannem hisli kadındı, deden niye gelmiyor diye sorup duruyordu. Doğruyu söylesem üzüntüsünden ölür diye korktum. Zira her şeye rağmen çok seviyordu hala dedemi. Annem ile eşi anca geldi, annemin yanına giderken hastaneden aradılar. Dedemin vefat haberini aldım. Ölürse üzülmem diyordum yıllarca ağlamamıştım morgda son kez görünce çok büyük bir ağlama krizine girdimki yılların patlaması gibiydi. Tokatlayarak durdurdum kendimi elimi yüzümü yıkadım, anneannemin yanına gittim. Annem ve eşi cenaze işleri ile uğraşırken bende anneanneme gerçeği açıkladım, anlamıştım diyebildi tek kelimeyle ama içindeki buhranı hissedebiliyordum. Annemler eve dönünce kağıt gelmiş, o dedemin evini üstüne alan herif dedeme senet imzalatmış 100 bin tl, haberimiz yoktu, dedem saklamış hepimizden. o ölünce borcu anneannemden almak amacıyla gönderilmiş o kağıt. 7 gündede itiraz edilmesi gerekiyormuş. Adamlar uyanık. Cenazeyle okumayla uğraşırken kağıdı gözden kaçırırız ödemek zorunda kalalım diye o esnada yollanmış. İtiraz edip reddi miras yapmakla uğraştık. Acımızı yaşayamadık resmen. Belkide kasten onlar sebep oldu her şey planlıydı bilemiyorum o an aklım ermedi. Neyse anneannemi annem yanına aldı. Ben ise üniversiteyi bu şehirde kazandığım için babamın annemin desteğiyle ayrı eve çıktım. Aradan 10 ay geçti. Anneannemin öldüğünü gördüm rüyamda. Çok ağladım ve derinden hissettim. Keşke rüya diyip geçmeseymişim. 1 hafta sonra bir cuma günü. annemle hastaneye gitmişler kolundaki fistülün ufak bir operasyonla değişmesi lazımmış. Çok naif, duygusal biriydi. Allahım al canımı kurtulayım, dayanamıyorum artık bu acılara diye. Duası kabul oldu belkide o cuma günü. Kalp krizi geçirmiş. Yola çıktım hemen. Bilinci yerinde değil dediler ama geldiğimi hissetti biliyorum. Saçını okşadım, elini tuttum o da elimi sıktı. Ben gidince gözlerini açmış fakat kalbi tekrar durmuş. Bünyesi kaldıramadı artık o kadar şeyi demekki. Bir hafta geçti, iyileşmedi. diğer hastaların yakınları ile konuştuk, kimisi 6 aydır oradaymış, kimisi bitkisel hayatta. Onların halini görünce annemle başında dua etmeye başladık. Hayırlısı neyse o olsun eğer iyileşme şansı yoksa bir an önce cennetine al onu allahım diye. Ben artık büyüdüm kendi başımın çaresine bakıyorum için rahat olsun diyip öptüm yanağından. O sırada anneannemin gözünden bir damla yaş geldi, sildim, vedalaştım. Hastaneden çıktık ve telefon ettiler hastayı kaybettik diye. Dünyam başıma yıkıldı. Hiç o kadar ağladığımı hatırlamıyorum. Morgda son kez gördüm, hala genç kız gibiydi inci gibi parıldıyordu cildi adeta. Kendi adıda inci’ydi bir insana bir isim bu kadar mı yakışır...
Sonraki cuma günüde defnedildi, allahın sevdiği kuluymuş... Cenazesinde o kadar geçmişimki kendimden ona anne diye seslenerek ağladığımı hatırlıyorum taşı toprağı birbirine katarak. Neredeyse 1,5 yıldır bi sevgilim vardı sağolsun yanımda olmadığı yetmezmiş gibi, 1 ay sonra bir tekmede ondan geldi. Yani tam toparlandım, ayağa kalktım dedim. Sürekli bir darbe. En ağır olanı beni koşulsuz ve şartsız ne yaparsam yapayım beni ben olduğum için seven, büyüten tek insan göçüp gitti ben daha doyamadan ona. Bu anlattıklarım çok uzun oldu ama özetinde özeti aslında çünkü tüm yaşadıklarımı yazsam sığmaz buraya bile. Şu an 22 yaşındayım bir ilişkim var iyisiyle kötüsüyle bir şeyler yaşadık 3. yılımızdayız. sayesinde ‘ben varım’ diyebildim. hayata tutundum. kendi hayatımı, eğitim hayatımı, düzene sokmam gereken her şey konusunda beni teşvik eden o oldu. Tabii kimse anneannemin yerini tutamaz çünkü biliyorumki herkes bir gün gider ama onunla beni ölüm ayırabildi ancak. Çok şükür eskiye kıyasla daha normal bir hayatım var. biri örgün diğeri açıktan iki üni. okuyacağım. part time iş buldum. babam sağolsun zor bela kiramı faturamı ödüyor, anneme binlerce kez şükür emeklisinden yolluyor aç açıkta kalmıyorum gene. Fakat artık hiç bir şeyin yükünü omuzumda taşıyamam gibi geliyor. Böyle yaşadıklarıma benzer bir darbe daha yaşarsam tamamen yıkılacak haldeyim. Yaşama azmim var bir günden bir güne ölmeyi istemedim fakat artık istediğim bir şey var tamamen yok olmak. Alıp başımı gitmek istiyorum çok uzaklara. Kimsenin beni bilmediği tanımadığı bir yere. Sıfırdan başlamak istiyorum bütün geçmişimdeki kötü anıları unutup, sadece iyi olan anılarım kalsın istiyorum. Kimliğim benliğim değişsin istiyorum. Görüntüm yüzüm sesim değişsin istiyorum. Artık tek bir hayalim var o da ciddi miktarda birikim yapmak. Yapınca başka bir ülkeye taşınacağım, kimliğimi değiştirip tanınmayacak hale gelinceye dek estetik operasyon geçireceğim. Sadece annem ve ileridede yanımda olursa sevdiğim insan olacak hayatımda. Geçmişimdeki kötü anıları unutmak için artık hipnoz mu olur kafamı duvarlara çarpmak mı olur ne gerekiyorsa onu yapacağım. Yani yok olacağım, sonra var olacağım...
Resmen kitap gibi bir hayat yaşamışsınız okurken çok duygulandım bundan sonra istediğiniz hayatı yaşamanız dileğiyle. Umarım hayat size iyi davranır ve çok mutlu olursunuz
 
Senden tam 10 yas buyugum.
Benım sana tavsıyem lutfen ama lutfen arkana bakmadan onune bak.Evet yasanmıslıkları sılemeyeceksın ama daha sonra hıslerınde kaybolacak evet hepsını sen yasadın ama zaman herseyınde ılacı olacak. Burada sana dusen saglam bır sekılde one dogru bakman.
Bızler cok mu sorunsuz buyuduk sanıyosun?
Buyumek derken ben senın yaslarındayken sorunsuz bır hayat yasamıstım kı 19 yasında evlendım. Senın yasındaykende kucagımda bebegımle terk edıldım. Buarada bebegım tedavıyle olmustu . Artık daha fazlasını kaldıramayacagım dedıkce hep bır ustune cıkarak bır suru darbeler yedım. Halada oluyor ama cok uzun zamandır stabıle bagladım. Eskısı gıbı herseye cokta uzulmuyorum.
Annen ve baban ıcın bısey dıyemıyorum , bıraz annene de kırgınlıgın varmıs anladıgım kadarıyla.Oda bu sekılde yasamıs , dusunememıs herhalde bılemıyorum.
Konuyu okuyan bazı annelere, bazı babalara ders olsun senınde buraya konudakı amacından farklı bır ıyılıgın olsun.
 
Yaşadıklarınızı unutabilmeniz için kalp ve beyin nakli de olmanız gerekir bu kadar acıyı, acılarınızı unutmak için çekmek istemezsiniz değil mi? 🙂
Yaşadıklarınız kolay atlatılabilir şeyler değil belki ama işe hedeflerinizi degistirmekle başlayın bunlar çözüm olmayacaktır.
O olmak istediğiniz estetikler yerine daha güçlü mutluluk sebepleri bulabilmelisiniz kendinize.
Lütfen umudunuzu kaybetmeyin..
Her günün bize neyle geleceğini bilmiyoruz.
Belki en mutlu günleriniz sizi bekliyordur..
Denemeye değer 😉
 
Nereye gidersen git kafan senin ile gelecek dışından çok içini degistirmeye bak bence.
Evet kolay şeyler yaşamamışsin ama yazsak şuraya hepinizden ne hikayeler çıkar.

Bir daha birşey olursa kaldiramam demem hayatta her an herşey olabilir herşeye hazırlıklı bir insanım derim senin yerinde olsam.
Daha sağlam basarım her seferinde.

Nefes aldığın sürece umut var okulunu oku istiyorsan başka şehirde istediğin hayatı kur.Yine bir zorlukla karşı karşıya kalirsan nelerin üstesinden gelebildiği o hayırla hep.Allah yardımcın olsun yolunu açık etsin imtihanlarin zoru bunlarla geçmiş bitmiş olsun inşallah.
 
Yaşadıklarınızı olduğu gibi kabullenin.
Estetik de olsanız kimlik de değişseniz yine unutmayacaksınız.
Bilinç altı temizliği ve yaşadıklarını hissislestirme yöntemi varmış. Adını hatırlayamadım, hatırlayan arkada varsa yazar umarım.
Allah yardımcınız olsun. ❤❤❤❤
 
Ben 1.5 yaşımdayken ayrılmışlar babamla annem. Babam, dedemin diğer 3 evini hipotek ettirip iş kurmuş sonra battım diye yalan söyleyip hipoteğin borcunu dedeme yıkmış, o 3 ev satıldı. O dönem babam, annemi aldatıyormuş. Daha annemden boşanmadan, aldattığı o kadınla parayla tutulmuş kişilerle sahte düğün yapmışlar. Bu kadar şeye bırakın giden malı mülkü, annem sırf kurtulsun ve boşanabilsin diye nafaka bile istememiş. Sonrasında beni büyütene kadar evlenmek bir kenara, kimseyle görüşmek istemedi. Annem, anneannem, dedem ve ben aynı evdeydik. Annem öğretmendi, bana daha iyi bakabilmek için çalışıyordu. Okulumuz ayrı olduğu için fazla göremezdim onu, eve gelincede sınav hazırlar ardından uyurdu. Anneannem büyüttü beni. Dedemde babama yapması gereken zulmü içip içip bize yaptı yıllarca. Gündüz anneannem bana cenneti yaşatırdı, gece ise dedem cehennemi. 13 yaşımda babamla tanıştım. Hiç nefret etmemişim o kadar şeye rağmen, görür görmez sarıldığımı bilirim. Annem sayesinde kurduğu işi büyütmüş, zengin bir iş adamı olmuş. Sonrasında hep babalık vazifelerini yapmaya çalıştı ama parayla. Manevi kaybımın telafisini maddiyatla örtmeye çalıştı. O dönem annemin çalıştığı özel okula yazıldım, o zengin çocuklarından ve ayrımcılık yapan müdürlerdende az çekmedim. Seneler çabucak geçti. Annem evlendi ve başka şehire yerleşti. Babam iflas etti ve neyi varsa %90’ını kaybetti. Dedemide o sene herifin biri ortak müzikhol açalım para kazanalım diye kandırarak oturduğumuz evi kendi üstüne geçirdi. Kiraya çıktık derme çatma bir eve. O alıştığım refah yaşamdan sonra çok koymadı yokluk tatmadığım bilmediğim şey değildi. Annemle gitmek istemedik. Anneannem dedemi, ben ise anneannemi bırakamadım. Onu bir başına bırakamazdım zira yaşadığı üzüntülerden dolayı erkenden çöküp hastalandı. diyabet yüzünden görme yetisini kaybetti, böbrekleri yüzünden diyalize bağlandı. Dedeme güvenemedim, kalmak istedim. Okulu bırakıp açık liseye yazıldım. O bana baktı, sıra bende dedim. Bir sene sonra anneannem hastaneye kaldırıldı, dedem ise refakatçiydi. Ben o dönemde orada burada kalıyordum, dedemden kaçayım diye. Darmadağan bir hayata sahiptim. Haberim olunca gittim, gece içerse gelemez diyede dedemden refakatçi kartını aldım. Tabiki içmeye gitmiş. Sabah oldu, eve gidip uyuyayım dedim hem de kartı verecektim ona. Yerde baygın halde buldum. 112’yi aradım, komaya girmiş meğersem. Anneannemin yattığı hastaneye kaldırıldı ilk müdahalelerden sonra yer yok diye çok uzak bir semtteki hastaneye, yoğun bakıma sevk edildi. Annemi aradım hemen yola çıktı fakat uzak şehirden gelmesi epey vakit alacaktı. O zamanlar yeni 18 olmuşum, tek başımayım. Yakın oturan ne kadar akrabası varsa aradım bir allahın kulu yardım etmedi. Ambulans 45 dakikada anca ulaştı o hastaneye. Hiç uyumadan iki gün boyunca o hastaneden, anneannemin yattığı hastaneye git gel yaptım. Anneannem hisli kadındı, deden niye gelmiyor diye sorup duruyordu. Doğruyu söylesem üzüntüsünden ölür diye korktum. Zira her şeye rağmen çok seviyordu hala dedemi. Annem ile eşi anca geldi, annemin yanına giderken hastaneden aradılar. Dedemin vefat haberini aldım. Ölürse üzülmem diyordum yıllarca ağlamamıştım morgda son kez görünce çok büyük bir ağlama krizine girdimki yılların patlaması gibiydi. Tokatlayarak durdurdum kendimi elimi yüzümü yıkadım, anneannemin yanına gittim. Annem ve eşi cenaze işleri ile uğraşırken bende anneanneme gerçeği açıkladım, anlamıştım diyebildi tek kelimeyle ama içindeki buhranı hissedebiliyordum. Annemler eve dönünce kağıt gelmiş, o dedemin evini üstüne alan herif dedeme senet imzalatmış 100 bin tl, haberimiz yoktu, dedem saklamış hepimizden. o ölünce borcu anneannemden almak amacıyla gönderilmiş o kağıt. 7 gündede itiraz edilmesi gerekiyormuş. Adamlar uyanık. Cenazeyle okumayla uğraşırken kağıdı gözden kaçırırız ödemek zorunda kalalım diye o esnada yollanmış. İtiraz edip reddi miras yapmakla uğraştık. Acımızı yaşayamadık resmen. Belkide kasten onlar sebep oldu her şey planlıydı bilemiyorum o an aklım ermedi. Neyse anneannemi annem yanına aldı. Ben ise üniversiteyi bu şehirde kazandığım için babamın annemin desteğiyle ayrı eve çıktım. Aradan 10 ay geçti. Anneannemin öldüğünü gördüm rüyamda. Çok ağladım ve derinden hissettim. Keşke rüya diyip geçmeseymişim. 1 hafta sonra bir cuma günü. annemle hastaneye gitmişler kolundaki fistülün ufak bir operasyonla değişmesi lazımmış. Çok naif, duygusal biriydi. Allahım al canımı kurtulayım, dayanamıyorum artık bu acılara diye. Duası kabul oldu belkide o cuma günü. Kalp krizi geçirmiş. Yola çıktım hemen. Bilinci yerinde değil dediler ama geldiğimi hissetti biliyorum. Saçını okşadım, elini tuttum o da elimi sıktı. Ben gidince gözlerini açmış fakat kalbi tekrar durmuş. Bünyesi kaldıramadı artık o kadar şeyi demekki. Bir hafta geçti, iyileşmedi. diğer hastaların yakınları ile konuştuk, kimisi 6 aydır oradaymış, kimisi bitkisel hayatta. Onların halini görünce annemle başında dua etmeye başladık. Hayırlısı neyse o olsun eğer iyileşme şansı yoksa bir an önce cennetine al onu allahım diye. Ben artık büyüdüm kendi başımın çaresine bakıyorum için rahat olsun diyip öptüm yanağından. O sırada anneannemin gözünden bir damla yaş geldi, sildim, vedalaştım. Hastaneden çıktık ve telefon ettiler hastayı kaybettik diye. Dünyam başıma yıkıldı. Hiç o kadar ağladığımı hatırlamıyorum. Morgda son kez gördüm, hala genç kız gibiydi inci gibi parıldıyordu cildi adeta. Kendi adıda inci’ydi bir insana bir isim bu kadar mı yakışır...
Sonraki cuma günüde defnedildi, allahın sevdiği kuluymuş... Cenazesinde o kadar geçmişimki kendimden ona anne diye seslenerek ağladığımı hatırlıyorum taşı toprağı birbirine katarak. Neredeyse 1,5 yıldır bi sevgilim vardı sağolsun yanımda olmadığı yetmezmiş gibi, 1 ay sonra bir tekmede ondan geldi. Yani tam toparlandım, ayağa kalktım dedim. Sürekli bir darbe. En ağır olanı beni koşulsuz ve şartsız ne yaparsam yapayım beni ben olduğum için seven, büyüten tek insan göçüp gitti ben daha doyamadan ona. Bu anlattıklarım çok uzun oldu ama özetinde özeti aslında çünkü tüm yaşadıklarımı yazsam sığmaz buraya bile. Şu an 22 yaşındayım bir ilişkim var iyisiyle kötüsüyle bir şeyler yaşadık 3. yılımızdayız. sayesinde ‘ben varım’ diyebildim. hayata tutundum. kendi hayatımı, eğitim hayatımı, düzene sokmam gereken her şey konusunda beni teşvik eden o oldu. Tabii kimse anneannemin yerini tutamaz çünkü biliyorumki herkes bir gün gider ama onunla beni ölüm ayırabildi ancak. Çok şükür eskiye kıyasla daha normal bir hayatım var. biri örgün diğeri açıktan iki üni. okuyacağım. part time iş buldum. babam sağolsun zor bela kiramı faturamı ödüyor, anneme binlerce kez şükür emeklisinden yolluyor aç açıkta kalmıyorum gene. Fakat artık hiç bir şeyin yükünü omuzumda taşıyamam gibi geliyor. Böyle yaşadıklarıma benzer bir darbe daha yaşarsam tamamen yıkılacak haldeyim. Yaşama azmim var bir günden bir güne ölmeyi istemedim fakat artık istediğim bir şey var tamamen yok olmak. Alıp başımı gitmek istiyorum çok uzaklara. Kimsenin beni bilmediği tanımadığı bir yere. Sıfırdan başlamak istiyorum bütün geçmişimdeki kötü anıları unutup, sadece iyi olan anılarım kalsın istiyorum. Kimliğim benliğim değişsin istiyorum. Görüntüm yüzüm sesim değişsin istiyorum. Artık tek bir hayalim var o da ciddi miktarda birikim yapmak. Yapınca başka bir ülkeye taşınacağım, kimliğimi değiştirip tanınmayacak hale gelinceye dek estetik operasyon geçireceğim. Sadece annem ve ileridede yanımda olursa sevdiğim insan olacak hayatımda. Geçmişimdeki kötü anıları unutmak için artık hipnoz mu olur kafamı duvarlara çarpmak mı olur ne gerekiyorsa onu yapacağım. Yani yok olacağım, sonra var olacağım...

Herkesin imtihanı farklı bu hayatta. Evet zor şeyler yaşamışsınız ama İnanın milyonlarca insan var bu dünyada benzer hatta daha kötülerini yaşayan.
Seninle güzel bir Mevlana sözü paylaşmak istiyorum

“Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme! Çünkü orası kaderinin değişeceği yerdir.”

Mevlana

Demem o ki sakın vazgeçme. Hayat sana hep acı getirecek değil ya. Belki bu bahar hayatının baharını yaşatacak sana. Acılar bizi güçlendirir bunu unutma. Şu anki bu güçlü duruşun üst üste yediğin darbelerin eseri. Kötü anılarını sevgiyle serbest bırak. Bırak ki hayatına güzellikler gelsin. Anneanne, dedene Allah’tan rahmet diliyorum. Eminim anneannen seninle gurur duyuyordur. Bu arada güçlü olmaktan sakın vazgeçme. Ve hayatın hakettiğin bütün güzellikleri sana elbet sunacak buna İnan. 🙏🏻
 
Allah rahmet eylesin.
Eger yaşadıklarınız silinirse en sevdiginiz İnci yi dedenizi ilk gördügünüz anda babanıza sarılışınızı bir daha hatırlayabilir misiniz?
Asla..
Evet hayat zor ve acımasız ama çok da güzel.
Bunların hepsi yazılacak anlatılacak bir geçmişe sahip
Asla unutmayın unutmayın ki nekadar güçlü oldugunuzu yine bir gün size ihtiyacı olan çıktıgında ona da anlatırsınız
 
sabah sabah gözüm yaşlı okudum ,
konunu okurken en çok nerede şaşırdım ve mutlu oldum biliyormusun ,
yaşdıgım şehirde üniversite kazandım yazmışsın yaaa işte AFERİN bu kadar acı içinde
kazanmayı başarmışsın dedim ,

bizler yani kadınlar ALLAH tarafından güçlü yaratılmışız ,
düşer yeniden kalkarız ,

Allah yar ve yardımcın olsun
 
O yaşında anneannene karşı vefalı duruşunu takdir ettim. Estetik olsan ve başka ülkeye gitsen bir daha acı yaşamayacağını mı düşünüyorsun? Estetik sonrası farklı bir darbe yaşarsan bu sefer tekrar mı estetik olacaksın bu mantıksız bir düşünce aslında bunu kafandan at bence.
Sonuçta muvakkat bir süre dünyadayız, en ağır acıyı yaşasan da en harika hayatı yaşasan da bunun bir sonu var. O sona gelene kadar doğru insan olmak olmalı amaç.

Mesela deden ve anneannenin vefatı acının yanında saba ibret de vermeli. Güzel yaşayan güzel ölür. Güzel anılır ve güzel şeyler bırakır ardından.
Şuraya da bir kıssadan hisse bırakayım:


BU DA GEÇER YA HÛ
Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara, kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar.
Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söyler ve Şakir diye birinin çiftliğini tarif edip oraya gitmesini salık verirler. Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar. Onların anlattıklarından, Şakir’in bölgenin en zengin kişilerinden birisi olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir. Derviş, Şakir’in çiftliğine varır. Çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir. Şakir de, ailesi de hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır… Yola koyulma zamanı gelip Derviş, Şakir’e teşekkür ederken, Böyle zengin olduğun için hep şükret der. Şakir ise şöyle cevap verir: Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen, gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer…
Derviş, Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düşünür. Birkaç yıl sonra, Derviş’in yolu yine aynı bölgeye düşer. Şakir’i hatırlar, bir uğramaya karar verir. Yolda rastladığı köylülerle sohbet ederken Şakir’den söz eder. Haa o Şakir mi? der köylüler, O iyice fakirledi, şimdi Haddad’ın yanında çalışıyor. Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider, Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir sel felâketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için tek çare olarak, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad’ın yanında çalışmak kalmıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad’ın hizmetkârıdır. Şakir, bu kez Derviş son derece mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır… Derviş, vedalaşırken Şakir’e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir’den şu cevabı alır: Üzülme… Unutma, bu da geçer…

_______
Yani ne sefa baki, ne cefa baki..
Başına ne gelse;
.....o da geçer, o da geçer....
 
Ben 1.5 yaşımdayken ayrılmışlar babamla annem. Babam, dedemin diğer 3 evini hipotek ettirip iş kurmuş sonra battım diye yalan söyleyip hipoteğin borcunu dedeme yıkmış, o 3 ev satıldı. O dönem babam, annemi aldatıyormuş. Daha annemden boşanmadan, aldattığı o kadınla parayla tutulmuş kişilerle sahte düğün yapmışlar. Bu kadar şeye bırakın giden malı mülkü, annem sırf kurtulsun ve boşanabilsin diye nafaka bile istememiş. Sonrasında beni büyütene kadar evlenmek bir kenara, kimseyle görüşmek istemedi. Annem, anneannem, dedem ve ben aynı evdeydik. Annem öğretmendi, bana daha iyi bakabilmek için çalışıyordu. Okulumuz ayrı olduğu için fazla göremezdim onu, eve gelincede sınav hazırlar ardından uyurdu. Anneannem büyüttü beni. Dedemde babama yapması gereken zulmü içip içip bize yaptı yıllarca. Gündüz anneannem bana cenneti yaşatırdı, gece ise dedem cehennemi. 13 yaşımda babamla tanıştım. Hiç nefret etmemişim o kadar şeye rağmen, görür görmez sarıldığımı bilirim. Annem sayesinde kurduğu işi büyütmüş, zengin bir iş adamı olmuş. Sonrasında hep babalık vazifelerini yapmaya çalıştı ama parayla. Manevi kaybımın telafisini maddiyatla örtmeye çalıştı. O dönem annemin çalıştığı özel okula yazıldım, o zengin çocuklarından ve ayrımcılık yapan müdürlerdende az çekmedim. Seneler çabucak geçti. Annem evlendi ve başka şehire yerleşti. Babam iflas etti ve neyi varsa %90’ını kaybetti. Dedemide o sene herifin biri ortak müzikhol açalım para kazanalım diye kandırarak oturduğumuz evi kendi üstüne geçirdi. Kiraya çıktık derme çatma bir eve. O alıştığım refah yaşamdan sonra çok koymadı yokluk tatmadığım bilmediğim şey değildi. Annemle gitmek istemedik. Anneannem dedemi, ben ise anneannemi bırakamadım. Onu bir başına bırakamazdım zira yaşadığı üzüntülerden dolayı erkenden çöküp hastalandı. diyabet yüzünden görme yetisini kaybetti, böbrekleri yüzünden diyalize bağlandı. Dedeme güvenemedim, kalmak istedim. Okulu bırakıp açık liseye yazıldım. O bana baktı, sıra bende dedim. Bir sene sonra anneannem hastaneye kaldırıldı, dedem ise refakatçiydi. Ben o dönemde orada burada kalıyordum, dedemden kaçayım diye. Darmadağan bir hayata sahiptim. Haberim olunca gittim, gece içerse gelemez diyede dedemden refakatçi kartını aldım. Tabiki içmeye gitmiş. Sabah oldu, eve gidip uyuyayım dedim hem de kartı verecektim ona. Yerde baygın halde buldum. 112’yi aradım, komaya girmiş meğersem. Anneannemin yattığı hastaneye kaldırıldı ilk müdahalelerden sonra yer yok diye çok uzak bir semtteki hastaneye, yoğun bakıma sevk edildi. Annemi aradım hemen yola çıktı fakat uzak şehirden gelmesi epey vakit alacaktı. O zamanlar yeni 18 olmuşum, tek başımayım. Yakın oturan ne kadar akrabası varsa aradım bir allahın kulu yardım etmedi. Ambulans 45 dakikada anca ulaştı o hastaneye. Hiç uyumadan iki gün boyunca o hastaneden, anneannemin yattığı hastaneye git gel yaptım. Anneannem hisli kadındı, deden niye gelmiyor diye sorup duruyordu. Doğruyu söylesem üzüntüsünden ölür diye korktum. Zira her şeye rağmen çok seviyordu hala dedemi. Annem ile eşi anca geldi, annemin yanına giderken hastaneden aradılar. Dedemin vefat haberini aldım. Ölürse üzülmem diyordum yıllarca ağlamamıştım morgda son kez görünce çok büyük bir ağlama krizine girdimki yılların patlaması gibiydi. Tokatlayarak durdurdum kendimi elimi yüzümü yıkadım, anneannemin yanına gittim. Annem ve eşi cenaze işleri ile uğraşırken bende anneanneme gerçeği açıkladım, anlamıştım diyebildi tek kelimeyle ama içindeki buhranı hissedebiliyordum. Annemler eve dönünce kağıt gelmiş, o dedemin evini üstüne alan herif dedeme senet imzalatmış 100 bin tl, haberimiz yoktu, dedem saklamış hepimizden. o ölünce borcu anneannemden almak amacıyla gönderilmiş o kağıt. 7 gündede itiraz edilmesi gerekiyormuş. Adamlar uyanık. Cenazeyle okumayla uğraşırken kağıdı gözden kaçırırız ödemek zorunda kalalım diye o esnada yollanmış. İtiraz edip reddi miras yapmakla uğraştık. Acımızı yaşayamadık resmen. Belkide kasten onlar sebep oldu her şey planlıydı bilemiyorum o an aklım ermedi. Neyse anneannemi annem yanına aldı. Ben ise üniversiteyi bu şehirde kazandığım için babamın annemin desteğiyle ayrı eve çıktım. Aradan 10 ay geçti. Anneannemin öldüğünü gördüm rüyamda. Çok ağladım ve derinden hissettim. Keşke rüya diyip geçmeseymişim. 1 hafta sonra bir cuma günü. annemle hastaneye gitmişler kolundaki fistülün ufak bir operasyonla değişmesi lazımmış. Çok naif, duygusal biriydi. Allahım al canımı kurtulayım, dayanamıyorum artık bu acılara diye. Duası kabul oldu belkide o cuma günü. Kalp krizi geçirmiş. Yola çıktım hemen. Bilinci yerinde değil dediler ama geldiğimi hissetti biliyorum. Saçını okşadım, elini tuttum o da elimi sıktı. Ben gidince gözlerini açmış fakat kalbi tekrar durmuş. Bünyesi kaldıramadı artık o kadar şeyi demekki. Bir hafta geçti, iyileşmedi. diğer hastaların yakınları ile konuştuk, kimisi 6 aydır oradaymış, kimisi bitkisel hayatta. Onların halini görünce annemle başında dua etmeye başladık. Hayırlısı neyse o olsun eğer iyileşme şansı yoksa bir an önce cennetine al onu allahım diye. Ben artık büyüdüm kendi başımın çaresine bakıyorum için rahat olsun diyip öptüm yanağından. O sırada anneannemin gözünden bir damla yaş geldi, sildim, vedalaştım. Hastaneden çıktık ve telefon ettiler hastayı kaybettik diye. Dünyam başıma yıkıldı. Hiç o kadar ağladığımı hatırlamıyorum. Morgda son kez gördüm, hala genç kız gibiydi inci gibi parıldıyordu cildi adeta. Kendi adıda inci’ydi bir insana bir isim bu kadar mı yakışır...
Sonraki cuma günüde defnedildi, allahın sevdiği kuluymuş... Cenazesinde o kadar geçmişimki kendimden ona anne diye seslenerek ağladığımı hatırlıyorum taşı toprağı birbirine katarak. Neredeyse 1,5 yıldır bi sevgilim vardı sağolsun yanımda olmadığı yetmezmiş gibi, 1 ay sonra bir tekmede ondan geldi. Yani tam toparlandım, ayağa kalktım dedim. Sürekli bir darbe. En ağır olanı beni koşulsuz ve şartsız ne yaparsam yapayım beni ben olduğum için seven, büyüten tek insan göçüp gitti ben daha doyamadan ona. Bu anlattıklarım çok uzun oldu ama özetinde özeti aslında çünkü tüm yaşadıklarımı yazsam sığmaz buraya bile. Şu an 22 yaşındayım bir ilişkim var iyisiyle kötüsüyle bir şeyler yaşadık 3. yılımızdayız. sayesinde ‘ben varım’ diyebildim. hayata tutundum. kendi hayatımı, eğitim hayatımı, düzene sokmam gereken her şey konusunda beni teşvik eden o oldu. Tabii kimse anneannemin yerini tutamaz çünkü biliyorumki herkes bir gün gider ama onunla beni ölüm ayırabildi ancak. Çok şükür eskiye kıyasla daha normal bir hayatım var. biri örgün diğeri açıktan iki üni. okuyacağım. part time iş buldum. babam sağolsun zor bela kiramı faturamı ödüyor, anneme binlerce kez şükür emeklisinden yolluyor aç açıkta kalmıyorum gene. Fakat artık hiç bir şeyin yükünü omuzumda taşıyamam gibi geliyor. Böyle yaşadıklarıma benzer bir darbe daha yaşarsam tamamen yıkılacak haldeyim. Yaşama azmim var bir günden bir güne ölmeyi istemedim fakat artık istediğim bir şey var tamamen yok olmak. Alıp başımı gitmek istiyorum çok uzaklara. Kimsenin beni bilmediği tanımadığı bir yere. Sıfırdan başlamak istiyorum bütün geçmişimdeki kötü anıları unutup, sadece iyi olan anılarım kalsın istiyorum. Kimliğim benliğim değişsin istiyorum. Görüntüm yüzüm sesim değişsin istiyorum. Artık tek bir hayalim var o da ciddi miktarda birikim yapmak. Yapınca başka bir ülkeye taşınacağım, kimliğimi değiştirip tanınmayacak hale gelinceye dek estetik operasyon geçireceğim. Sadece annem ve ileridede yanımda olursa sevdiğim insan olacak hayatımda. Geçmişimdeki kötü anıları unutmak için artık hipnoz mu olur kafamı duvarlara çarpmak mı olur ne gerekiyorsa onu yapacağım. Yani yok olacağım, sonra var olacağım...


ne güzel bir anneanneniz varmıs Rabbim yattığı yeri cennet eylesin. geçmişi düşünerek biyere varamazsinix. okulunuzu güzel bitirin iyi bir meslek sahibi olun.hicbir erkeğe güvenmeyin kendinize güvenin. ayaklariniz sağlam bassın yere. geçmiş aci vermesin geçmişe baktikca guclenin daha dik durum hayatta
 
X