ben de şu sıralar ilgisiz erkek arkadaşımdan muzdaribim. offf ya çok belli ettim sevdiğimi, o da ilgiliydi ama benim kadar değil.
neyse çok detaya girmek istemiyorum. ama kaçıştayıım bugün. bakalım napacak
şimdi hepimize yol göstermesi adına ilhan uçkan ın bir yazısını paylaşıcam
Bilmeyeniniz, duymayanınız yoktur herhalde; kaçan kovalanır. “Kaçıyorsa vardır elbet bir sebebi, ne acaba?”, diye hiç yoktan meraktan peşine düşülür.
Bütün oyunlarda olduğu gibi bu oyunda da ilk harekete geçen, ilk kaçan öne geçer. Önemli olan, oyunda ilk kaçışı yapıp karşınızdaki kişinin kafasına her an elinden kaçabileceğinize dair paranoyayı yerleştirmektir.
Böyle bir paranoyanın yerleşebilmesi için ilk kaçışın vakit kaybetmeden ve mükemmel bir biçimde gerçekleştirilmesi gerekir.
Bunu daha ilk tanışma anında, kendinden fazlaca bahseden erkeğe arkanızı dönüvererek dahi yapmış olursunuz ya, yine de işin püf noktalarına bir bakalım.
Birinci kural haklılıktır:
* Elbette illa ki haklı olmanız gerekmiyor.
* Ama kaçtığınız kişi sizi kaçıranın yalnız ve yalnız kendisi olduğuna ikna olmalıdır.
İkinci kural karakterli olmaktır:
* Örneğin; “Sen böyle bir ilişki yaşamak isteyebilirsin, ama bu hiç bana göre değil, beni hiç anlayamamışsın”, deyip arkanızı döner gidersiniz.
* Sizi kovalamazsa aşk olsun!
* Nasıl bir ilişki yaşamak istediğini, neyi anlayamadığını merak etmemesi hemen hemen imkânsızdır.
Üçüncü kural açık kapı bırakmaktır:
* Gitmeden önce, “Tamam, sen benim için önemlisin, ama böyle bir durumu kabullenemem” dersiniz.
* Burada özellikle vurgulanması gereken ‘sen benim için önemlisin’ bölümüdür.
* Vurgulayın dediysem gözüne batırmayın, öylesine söylermiş gibi, ama tam o sırada gözünüzü gözünden kaçırıp yere bakarken alçak bir sesle söyleyin.
* Duraksamadan da devam edin; “Seni zorlamak istemiyorum, çünkü zorla bir şey yaşamak istemiyorum, bu hiç benim yapabileceğim bir şey değil” dersiniz, gitmek için de birdenbire hızlı hareketlerle çantanıza saldırırsınız.
* Ne de olsa üzgün ve kırgınsınız.
Dördüncü kural yalnızca sabırla beklemektir:
* İşte bu en önemli kuraldır.
* Unutmayın, zamanlama oyun için çok önemlidir. Geçen zamanı sizin lehinize işletmeyi bilmeniz, bunun için de sabırlı olmanız gerekir.
Beşinci kural gevşeyip, daha gün bitmeden peşine düşmemektir:
* Kaybetme korkusunun sizi alt etmesine izin vermeyin.
* Biraz gururlu, biraz da istikrarlı olun.
Altıncısı, size geldiğinde ‘hatasını bir daha asla tekrarlamayacağı’ itirafını ağzından eksiksiz almaktır:
* Bu itirafı henüz dile getirmediyse beklemeye devam edin.
* Elbette bu bekleyiş, olayın soğuyup unutulmayacağı kadar da kısa sürmelidir.
* Ama mutlaka itiraf ettirin. Çünkü sonra çok işinize yarayacak.
Yedinci kural, bu oyunu fırsat buldukça, ilişki monotonlaştıkça farklı biçimlerde tekrarlamak, ama karşınızdakinin bağışıklık kazanmasına da imkân vermemektir.
* İlk kaçışı iyi yaparsanız, bir daha kaçmasanız bile o hep “kaçtı, kaçıyor” zannedeceğinden artık paranoyayı onun aklına yerleştirmişsiniz demektir, gerisini kendi getirir nasıl olsa.
Bu arada bazı sürprizler de iyi gelebilir:
* Örneğin sürekli yapılan şeyleri yapmamak, arayacağı saatte telefonu açmamak gibi.
* Ne olduğunu sorduğunda da “Arayacağını unutmuşum, hep aramanı bekleyecek değilim ya, zaten ne zaman aradığın belli değil” dersiniz.
* Eğer erkek arkadaşınız kaçma konusunda sizden atak davranırsa hiç paniğe kapılmayın.
* Böyle numaralarla kaybedecek zamanınız yok.
* Siz kendinizi ne kadar rahat bırakırsanız, soğuk kanlı olursanız, o kadar hızla size geri dönecektir.
* Arkasına bakıp da peşinden kimsenin kovalamadığını görünce önce geçici bir rahatlık yaşayacak, bir süre sonra hâlâ kimseyi göremeyince hata yaptığını düşünmeye başlayacak ve kendine güvenini kaybedecektir.
Bir ilişkide erkek kaçarsa bekleme süresi en fazla 5 gündür!
* Gelmedi, gelmedi.
* Bir daha yanınıza sokmayın.
* Çok çaba harcayıp gelirse o zaman da, “Ben de sana ‘bitsin bu ilişki’ diyememekten daralıyordum, iyi ki sen gittin diye sevindim, artık rahat bir nefes alıp dostluğun tadını çıkaralım. Böyle saçmalıklar yapmayalım” deyin, iyice kötü hissetsin kendini.
* Sonra da sizi geri kazanmak için elinden ne geliyorsa yapsın.
* Hem görsün bakalım durum nasıl tersine dönüveriyormuş.
* Sizinle ya da kendisiyle bir problemi olmasa kaçmazdı, bunu aklınızdan çıkarmayın.
* Erkekler biz kadınlar gibi “ilişkiyi kızıştırmak” için “numaradan” kaçmazlar.
* Eğer sizi hakikaten seviyorsa beş güne varmadan döner.
* Ama beş günü geçerse bilin ki kendini yeni arayışlara kaptırmıştır.
* Bir iki ilişki denemesinin ardından geri dönüp de tarafınızdan hemen kabul görürse, sizi rahatlıkla idare edebileceği bir pozisyona taşımış demektir.
* Böylelikle, kafasında sizi, “kızgınlıkları etkisiz” ve “zaaflarına çabuk kapılan” bir yere koyacaktır.
* Bu da oyunu kaybettiğinizin işaretidir.
* Artık blöflerinize bile kanmayıp, her canı istediğinde gidecek, sizi canı çekince de geri gelecektir.
* Var mı böyle yağma?
Bu tür “sorumluluktan kurtulma” numaralarını bozmanın bir yolu da, gideni geri geldiğinde sizin kovmanızdır!
* Nasıl da şok olur!
* Önce “Aman, bana ne?”, der.
* Sonra reddedilmenin sıkıntısı yavaş yavaş içini daraltır ve hiç yoktan ikinci bir deneme yapıp sizi o kovabilmek için elinden geleni yapar.
Döndükten sonra samimiyetini yeterince inandırıcı bulmadıysanız hiç oyalanmadan, kendi kendinize bahaneler bulmadan gönderin gitsin.
İlhan Uçkan, Erkekleri Kullanma Kılavuzu, Artemis Yay., Sf: 57
alıntıdır.