1 Mayıs'ın tarihsel gelişimi ve mücadelesi

AngryPenguin

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
8 Haziran 2012
5.378
1.437
1 Mayıs'a sayılı günler kala 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak isteyen emekçiler ve hükümet kanadı arasında yaşanan gerilim sürüyor. İşçi sınıfının tüm dünyada birlik, mücadele, dayanışma günü olan 1 Mayıs tarihsel gelişimi ve mücadeleleriyle dikkat çekiyor... Türkiye ve Dünya'da yaşanan 1 Mayıs mücadelesini derledik

$1-mayisin-tarihsel-gelisimi-ve-mucadelesi-1.jpg

1 Mayıs’ın doğuşu

19. yüzyılda işçiler kol emeğine dayalı çok ağır koşullarda çalıştırılıyorlardı. Öyle ki, çalışma saatleri bazen 18 saati buluyordu. Ortalama çalışma saati ise 16 saatti. Kesintisiz 16 saatlik bir çalışma karşılığında aldıkları ücret ise sadece hayatta kalmalarına yetiyordu. Kadın ve çocukların çalışma koşulları ise daha da ağırdı. Kölece çalışma koşullarından onların payına düşen daha fazla, ücret ise daha azdı. Onbinlerce işçi fabrikaların çevresindeki ilkel barakalarda kalıyorlardı. Sağlıksız koşullarda yaşamlarını tüketiyorlardı. İşçilerin ortalama yaşam süresi 40 yıl kadardı.

İşçiler bu “yaşam” koşullarına karşı örgütlenmeye başlıyorlar. Önce yardımlaşma sandıkları ve dayanışma örgütleri oluşturuluyor, bunlar sonradan sendikal örgütlenmelere dönüşüyor. Mücadeleyi ilk başlatan 1856 yılında 8 saatlik işgünü isteyen Avustralyalı emekçiler oluyor. 1866 yılında Uluslararası İşçiler Birliği (I. Enternasyonal) tüm dünya işçilerine dayanışma ve 8 saatlik işgünü için mücadele çağrısı yapıyor.
-1881 yılında 500 bin işçiyi temsilen örgütlü Meslek ve Meslek Birlikleri Federasyonu 8 saatlik iş günü mücadelesini başlatıyor. İşçiler 8 saat uykuya, 8 saat çalışmaya, 8 saat de sosyal faaliyete zaman ayırmak istiyorlar.

-1886 yılında ABD’de 1 Mayıs’ta 350 bin işçi greve çıkıyor. Greve Şikago kentindeki 40 bin emekçi katılıyor.

-28 Nisan l886′dan itibaren, Chicago’da ve Milwaukee’de olaylar başlar. Gösterilerin kapsamından korkan egemenler, eylemci işçilere ateş açtırır ve sekiz işçi katledilir.

-McCormick Tarım Fabrikalarının patronları bin 400 işçiyi sokağa atarak yerlerine grev kırıcı işçileri yerleştirirler. Grevciler, 3 Mayıs günü, “sarı” olarak nitelendirdikleri işçileri protesto etmek için fabrika çıkışında toplanırlar. Polisin saldırısıyla işçilerin direnişi başlar. Polis kurşunlarıyla altı işçi ölür, elli kadarı yaralanır.

-15 bin kadar olduğu tahmin edilen işçi topluluğu, önderlerinin konuşmalarını dinledikten sonra dağılmak üzereyken “beklenmedik” bir durum ortaya çıkar. Polislerin arasına ansızın düşen bir bomba, sekiz kişinin ölümüne ve altmış kişinin yaralanmasına neden olur. Bunun üzerine polis, kalabalık üzerine yoğun ateş açar. Bu katliamın kesin bilançosu hala meçhuldür. Ayrıca bombayı kimin attığı da bir türlü tespit edilemez.

-Egemen sınıflar ve hükümet bu olayları işçi liderlerini tutuklatarak “değerlendirir”. Tutuklananlardan sekizi hakkında dava açılır. Bu liderlerden biri olan Parsons, önce cezaevinden kaçar. Ama duruşma günü mahkemeye gelerek “Emeğin hakkı, ezilenlerin özgürlüğü ve yazgılarının düzeltilmesi davası için idam sehpasına çıkmaya da hazır olduğunu” açıklar.

-Bombayı kimin attığına dair kesin bir delil bulunamamış olmasına rağmen, yargılanan işçi önderlerinden yedisi ölüm cezasına ve sekizi ömür boyu hapse mahkum edildiler. Tutuklananlardan Louis Lingg duruşmadan sonra hücresine götürülüp bayıltılıncaya kadar dövülür; ardından ağzında dinamit patlatılarak katledilir. Sonra da intihar ettiği yalanı söylenir. Ölüm cezasına mahkum edilenlerden dördü (Parsons, Spies, Fisher ve Engel), 11 Kasım 1887′de idam edildiler. İdam edilenlerden Spies idam sehpasında “Öyle bir zaman gelecek ki bizim suskunluğumuz sizin bugün ipe çektiğiniz seslerden daha güçlü olacaktır” diyordu. Spies'in idam sehpasındaki sözlerinin doğruluğu cenazelerinde kanıtlanır. Onların asılmasının etkisi öyle büyük olmuştur ki cenazelerine binlerce Amerikalı emekçi katılmış, daha sonra İkinci Enternasyonal’in kararı doğrultusunda 1 Mayıs yüzbinlerce işçinin sessizliği yırttığı uluslararası bir gün olarak tarihe geçmiştir.

TÜRKİYE'DE 1 MAYIS

Ülkemizde ilk 1 Mayıs kutlamaları 1906 yılında İzmir'de yapılmıştır. 1 Mayıs birçok dönem iktidarlar tarafından yasaklı hale getirildi. Birçok 1 Mayıs polis saldırısına sahne oldu.

Osmanlı Dönemi:

Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk 1 Mayıs, II. Meşrutiyet’in ilanından bir yıl sonra, 1909′da Üsküp’te Bulgar, Sırp ve Türk işçilerin katılımıyla kutlandı. 1910′da 1 Mayıs, Selanik ve başta birkaç Rumeli şehrinde kutlandı. 1911′de ise, Üsküp, Selanik, İstanbul Edirne ve Trakya kentlerinde kutlandı.

-Selanik’teki gösteriye 14′ten fazla sendika, Yahudi, Bulgar, Yunan ve Türk işçiler katıldı. Yük arabası sürücüleri, mavnacılar, liman ve yükleme-boşaltma işçileri iş bıraktı. 1912 yılındaki 1 Mayıs daha geniş katılımla kutlandı.

-1921′e gelindiğinde ülkeyi işgal altında tutan emperyalist güçler 1 Mayıs’ı yasakladı ama Şirket-i Hayriye, Tramvay Kumpanyası, Haliç Tersanesi, Feshane gibi kurumlarda çalışan işçiler üzerinde etkin olan Türkiye Sosyalist Fırkası’nın öncülüğünde gösteriler ve grevler gerçekleştirildi. 1 Mayıs 1922 yaklaşırken işgal kuvvetleri ve yerli işbirlikçi sermaye çevreleri gösteri ve kutlama girişimlerini engelleme çabalarını yoğunlaştırmışlardı. Ancak kutlamalar engellenemedi. Bu 1 Mayıs eylemi sınıfsal taleplerle birlikte emperyalist işgale karşı da bir protesto niteliği taşıyordu.

-1 Mayıs 1923′te yerli ve yabancı şirketlerde çalışan çok sayıda işçi, yabancı şirketlere el konulması, 8 saatlik işgünü ve hafta tatili, sendika kurma ve grev hakkı talepleriyle greve gittiler.

-Hükümet, 1 Mayıs 1924′te yapılacak kutlamaları yasakladı ve 1 Mayıs gösterilerine izin verilmeyeceği belirtildi. Buna rağmen Amele Birliği Genel Merkezi'nde bir resmi kabul düzenlendi, Birlik Genel Merkezi, kırmızı renklerle donatılıp cephesine “Türkiye Amelesi Sendikalar Kanununu İster” yazıldı, Enternasyonal marşı çalındı. 1 Mayıs dolayısıyla çıkarılan Çelik Kol gazetesi toplattırılıp, Aydınlık dergisi idarehanesi arandı, 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenlerden tutuklananlar oldu.

-17 Mart l925′de çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu, Türkiye’de her türlü emekçi ve muhalefet hareketinde de “sükun” dönemi başlatma yolunda kullanıldı. 1 Mayıs 1925 Amele Teali Cemiyeti tarafından genel merkez binasında sınırlı bir törenle kutlandı. Amele Teali Cemiyeti, ayrıca, “1 Mayıs nedir?” başlıklı bir broşür dağıtma girişiminde bulundu. Bütün bunlar, hükümetin yeni bir tutuklama başlatması için yeterli oldu. Otuz sekiz kişilik bir grup Ankara’ya gönderilerek İstiklal Mahkemesi önüne çıkarıldı. Bunlardan bazıları, 7 ile 15′er yıl hüküm giydi. Hüküm giyenler arasında komünist şair Nazım Hikmet de bulunuyordu.

-1 Mayıs son kez 1928'de 'İşçi Bayramı' olarak kutlandı. Tek parti ve çok partili dönemlerde 1976'ya kadar 1 Mayıs kutlamaları yasaklı hale geldi.

-1 Mayıs’ların yeniden kutlanmaya başlanması, 1 Mayıs 1976′da DİSK’te örgütlü işçiler ve onlarla birlikte hareket eden diğer örgütlerin yaygın katılımıyla İstanbul’da Taksim Meydanı'nda kutlandı.

-Yine işçi sınıfı hareketinin bir dalgaya dönüştüğü '77 1 Mayısı' fail-i meçhul güçlerce provoke edilerek onlarca işçinin öldürülmesiyle sonuçlandı. Yaklaşık 500 bin kişinin katıldığı mitingin sonlarına doğru, meydana hakim konumda bulunan Sular İdaresi’nin duvarları üzerinde ve İntercontinental Oteli’nin çatısında mevzilenmiş kişiler, kalabalığa ateş açtılar ve 37 kişinin ölümüne, 126 kişinin yaralanmasına neden oldular. Tarih sayfalarına 'Kanlı 1 Mayıs' olarak geçen bu katliamın failleri 'bir türlü bulunamadı'.

-Tarihler 1 Mayıs 1978′i gösterirken yine işçi sınıfı, sosyalistler ve demokratik kitle örgütleri Taksim'e çıktı. 77 Katliamı'nın 1. yıldönümü olan 1978 1 Mayıs'ında işçiler, hüzünlü ve bir o kadar da görkemli miting yaptı.

-1979 yılına gelindiğinde CHP iktidarı ele geçirmişti. Öte yandan sıkıyönetim devam ederken 1 Mayıs kutlamalarına izin vermeyeceğini belirten hükümet sokağa çıkma yasağı ilan etti. Asker ve polisin İstanbul'un bütün meydanlarını ablukaya aldığı 1 Mayıs'ta, 987 yurttaş yasakları tanımadıklarını belirterek Merter, Topkapı ve Çiçekçi'de sokağa çıktı. Sokaklara çıkan tüm herkes gözaltına alındı. Merter'de bulunan DİSK Genel Başkanlığı önünden aralarında Behice Boran'ın da bulunduğu grup yürüyüş yapmak istedi. Polis DİSK binası önündeki herkesi gözaltına aldı.

-1980′de sıkıyönetim tarafından 30 ilde miting ve gösterilerin yasaklanması üzerine, DİSK ve bağlı sendikalar 30 Nisan’da İstanbul, Ankara, İzmir’de gösteriler düzenlediler. Baştürk ve diğer bazı DİSK yöneticileri gözaltına alındı. DİSK hakkında dava açıldı.

-12 Eylül’den sonra uzunca bir süre 1 Mayıs’ın kutlanması yasaklandı. Ancak, 1 Mayıs 1987′de Petrol-İş ve LasPetkim-İş, Genel Hizmet-İş, Deri-İş Sendikalarının katkısıyla İstanbul’da Emek Sineması’nda bir şölen düzenlendi. 1 Mayıs 1988′de kutlamalar yine yasaktı.

- 1989 yılının bahar mevsimi işçilerin eylemlerine sahne oluyordu. 89 Bahar Eylemleri dönemiyle birlikte yeniden yükselişe geçen işçi sınıfı 1989 1 Mayıs'ında Taksim'e çıkmak istedi. Yapılan yürüyüşe polisin saldırması neticesinde çatışmalar yaşandı. Polis saldırısında Mehmet Akif Dalcı isimli işçi, trafik polisinin silahından ateşlenen kurşunla yaşamını yitirdi.

-1990 yılı Aralık ayında toplanan Türk-İş Genel Kurulu'nda 1 Mayıs’ın kutlanması karar altına alındı. 1990 1 Mayıs’ında gösterileri önlemek amacıyla İstanbul’da sıkı güvenlik önlemleri alındı. Değişik semtlerde gösteri yapmak isteyen devrimci gruplarla polis arasında çatışmalar çıktı. Pangaltı’daki olaylar sırasında İTÜ öğrencisi Gülay Beceren polis tarafından vuruldu ve felç oldu.

-1991 yılında da 1 Mayıs, işyerlerinde Türk-İş yönetiminin yayınladığı bir bildiri okunarak kutlandı. Bunun dışında Hak-İş tarafından Ankara’da Dedeman Oteli'nde bir açık oturum düzenlendi. İstanbul’da yasaklara rağmen yapılan gösterilerde ise on eylemci yaralandı ve toplam 600 kişi gözaltına alındı. İzmir’de Balık Hali önünde gerçekleştirilen toplantı 12 Eylül sonrasının ilk 'yasal' 1 Mayıs mitingi oldu.

-1996′da Kadıköy’de kutlanan 1 Mayıs’a daha sabah saatlerinde saldıran polis üç işçiyi katletti. Polis saldırısında yaralanan işçilerin bulunduğu hastaneye doğru yürüyüşe geçen kitleye saldıran polis ateş açtı. Kitlenin polis saldırısına direnişle karşılık vermesi üzerine Kadıköy'de olaylar gün boyu sürdü. Emekçi ve devrimci grupların arasında telsizinin sesini açık unutan bir sivil polis Star TV'nin canlı yayınında görüntülendi.
1997 1 Mayıs’ında işçiler yine alanlardaydı. İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, İzmir, Antalya, Denizli ve Uşak’ta yürüyüş ve miting düzenlendi. Bu yılki 1 Mayıs kutlamalarını Türk-İş, DİSK ve KESK birlikte organize ettiler. Merkezi miting İstanbul’da Çağlayan Meydanı’nda yapıldı.

-1998 1 Mayıs’ı “Şimdi Demokrasi Zamanıdır” temel sloganı ile ifade edilen, demokrasi ve özgürlük talebinin, güvenli bir gelecek isteğinin dile getirildiği mitinglere sahne oldu.12 Eylül sonrasında ilk kez bu yıl 1 Mayıs yaygın biçimde kutlandı. Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK tarafından İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana, Çanakkale, Diyarbakır, Malatya, Gaziantep ve Samsun başta olmak üzere pek çok ilde ve ilçede 1 Mayıs kutlandı.

-1999 1 Mayıs’ı işçi konfederasyonları ve çeşitli toplumsal muhalefet örgütlerinden 15 örgütün bir araya gelmesiyle oluşturulan Emek Platformu tarafından kutlandı. İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana, Kocaeli, Lüleburgaz, Gebze, Eskişehir, İskenderun, Kayseri, Trabzon, Silifke ve Divriği’de mitingler yapıldı. 1999 1 Mayıs’ında dikkat çeken nokta büyük kentlerin yanı sıra emekçilerin yoğun olarak bulunduğu ilçe merkezlerinde de 1 Mayıs mitinglerinin düzenlenmiş olmasıydı.

-2000 yılında Türkiye’de 1 Mayıs’ı kutlamak üzere bir araya gelen Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK “Küresel saldırıya karşı güç birliği” sloganını temel aldılar. İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun, Gaziantep, Diyarbakır, Mersin, Malatya, Tunceli’de düzenlenen mitinglerde çalışanlar sosyal devletin korunmasını istediler ve iş güvencesi talep ettiler.


-2001 yılında İstanbul kutlamaları üç işçi konfederasyonu ve KESK ile ortak düzenlendi. Miting Çağlayan’da yapıldı. Ülkenin pek çok kentinde yine kutlamalar yapıldı.

-2002 1 Mayıs’ını bir çok emek örgütü, İstanbul’da Çağlayan meydanında kutladı.

-2003 1 Mayıs'ı sendika ve örgütler öncülüğünde bir önceki yıllarda olduğu gibi Çağlayan Meydanı'nda kutlandı.

-2004 yılında DİSK ve Türk-İş kutlamaları Taksim’de yapmak üzere valiliğe başvurdu, ancak valilik izin vermedi. Bunun üzerine Türk-İş Çağlayan için başvurdu ve mitingi orada yaptı. DİSK, KESK ve pek çok emek örgütü, Taksim’de ısrar edince, valilik ara formül olarak 1 Mayıs mitinginin Saraçhane’de toplanılarak Yenikapı’ya yürünülmesi şeklinde yapılmasına izin vermek zorunda kaldı. Yasal izin başvurusunda bulunmadan Saraçhane’de kutlanan bu mitingin yararı, 1996’dan sonra yasaklanan Kadıköy’ün tekrar mitinglere açılması oldu.

-2005 ve 2006 yıllarındaki mitingler Kadıköy meydanında yapıldı. Bu yıllardaki 1 Mayıslar polis saldırısı olmadan olaysız ve coşkulu geçti.

-2007: 1 Mayıs 1977 günü Taksim Meydanı'nda yapılan kutlamalarda 500 bin emekçi vardı. Sular İdaresi ve İntercontinental Oteli üzerinden açılan ateş sonucu çıkan kargaşa ve çatışmalarda 37 işçi yaşamını yitirmişti. Bu olay 'Kanlı 1 Mayıs' olarak tarihe fail-i meçhul bir katliam olarak geçti. 2007 yılı ise katliamın ardından geçen 30. yıl olması sebebiyle emekçiler için tek adres olarak Taksim'i gösteriyordu. Emekçilerin Kanlı 1 Mayıs'ın karanlık faillerini lanetlemek, 37 işçiyi anmak ve taleplerini haykırmak için 1 Mayıs'ta Taksim'de olacaklarını belirtmelerinin ardından AKP hükümeti, Taksim'i asıl sahibi emekçilerden korumak için ortalığı adeta savaş alanına çevirmişti. Gün boyu yaşanan direniş sonucunda DİSK ve örgütler Taksim Meydanı'na girmeyi başardılar.
-2008: Haklı Taksim taleplerinde ısrarcı olan emekçilerle devlet yine karşı karşıya geldi. 2007'de ki adı konulmayan sıkıyönetimi aratmayan 2008 1 Mayıs'ında da Türkiye'nin giderek 'polis devleti'ne dönüşümüne şahit olundu. Köprüler, vapurlar, metrolar, otobüsler kapatıldı, Taksim'e çıkmak için yürüyen emekçiler gün boyu polisin gaz bombalı, plastik mermili ve kimyasal sulu saldırısına direndi.

-2009: Emekçiler ve devlet arasında yaşanan ve 'Taksim Meydan Muharabesi' olarak adlandırılan direniş 2009'da da yaşandı. İstanbul'un Taksim'e çıkan yollarında emekçilere yine polis saldırısı vardı. Kurtuluş, Harbiye, Şişli, Mecidiyeköy, Beşiktaş ve Nişantaşı'nda emekçiler Taksim için direndiler. 2009 1 Mayıs'ının öne çıkan bir başka gelişmesi ise artık 1 Mayıs'ın resmi tatil ilan edilmesi olmuştu. Emekçiler gün boyu süren mücadelelerinde az sayıda da olsa Taksim'e çıkmışlardı.

2010: Emekçilerin direnişleri neticesinde AKP hükümeti 2010 yılında Taksim Meydanı'nı halka açmak zorunda kaldı. Coşkulu yürüyüşlere sahne olan 2010 1 Mayıs'ı Taksim'in ana sloganlarından biride 'Taksim'i açmadılar biz kazandık!' idi.

2011: 2011 1 Mayıs'ında da emekçiler Taksim zaferini coşkuyla kutlarken 77'de ölen işçileri de andılar. LGBTİ'lerin katılımıyla renkli görüntülere sahne olan 1 Mayıs 2011'i bazı çevreler '1 Mayıs fobisi bitti' diye yorumladı.

2012: 1 Mayıs 2012 işçi sendikaları, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler tarafından Taksim'de yüzbinlerin katılımıyla coşku içinde kutlandı. Kürsüden ve medyandan çıkan birincil talep ise 77 suçlularının yargılanması yönündeydi.

2013: 1 Mayıs 2013 için emekçiler adres olarak yine Taksim'i göstermişti. Valiliğin ve hükümet kanadının ise Taksim'de yapılmakta olan tünel inşaatının olduğunu varsayarak 'güvenlik' sorununu gündeme getirdi ve emekçilere Taksim'in yasak olduğunu ilan etti. 2013'e gelene kadar Türkiyeli emekçilerin ve sosyalistlerin mücadelesiyle kazanan Taksim'e çıkmak isteyen emekçilere polis 3 yıl aranın ardından yine gaz bombaları ve kimyasal sularıyla saldırdı. 17 yaşındaki lise öğrencisi Dilan Alp polisin attığı gaz bombasıyla başından vuruldu ve komaya girdi. Emekçilerin direnişi gün boyu sürdü.

2014: 2014 1 Mayıs'ı için işçi sendikaları ve demokratik kitle örgütleri adres olarak Taksim'i gösterdi. Geçtiğimiz gün sendika temsilcileri ile görüşen Vali Mutlu bu yılda da Taksim'in emekçiye kapalı olacağını ilan etti. 2014 1 Mayıs'ı Gezi Direnişi'nden sonraki ilk 1 Mayıs olması sebebiyle dikkat çekerken yine yüzbinlerin Taksim'e çıkması öngörülüyor.
http://birgun.net/haber/1-mayisin-tarihsel-gelisimi-ve-mucadelesi-13050.html
 
Son düzenleme:
X