Çocuk sahibi olmak isteyişimizin 2.ayında Rabbim bizi bekletmeden verdi müjdesini... Herşey yolunda gidiyordu aslında ama 10.hafta rutin kontrole gittiğimizde bebeğimizin kalp atışının durduğunu öğrendik. İlk gebeliklerde yaşanan bir durum olduğunu söyleseler de ilk 12 hafta içinde olan düşüklerin muhtemel anormalliklerin önüne geçtiğini anlatsalar da çabuk alışıyormuş insan.Çok üzüldük,sonrası malum..
“Kürtaj olma rahmin geç toparlanır belki de toparlanmaz!” diyenlere inat 3 ay ara verdikten sonra 4. ay Rabbim tekrar nasip etti,ve ben yine hamileydim. İlk gebeliklerde nasılsa olabiliyormuş diye bu kez hem daha rahat hem de şu 12 haftayı bir geçsek diye daha kaygılıydık ama nasip, yine olmadı ve yine 10.hafta aynı şekilde gebeliğimin sonlandığını öğrendik. İnanamadım..Eşim benim gözyaşlarımı silerke ah bile çekmedi, “Canımız sağolsun nasibi yokmuş” dedi ki aslında takdir-i ilahi öyleydi.
Bir sürü tetkik tahlil derken MTHFR Heterozigot pıhtılaşma bozukluğuna sahip olduğum anlaşıldı ve doktorumun kararıyla artık her ay BAT’a 3 gün kala kan testi yapacak ve gebelik çıkması durumunda iğne olacaktım.
Bu kez 6 ay erteledik hayallerimizi ve sonraki 6 ay içinde yaptığım kan tahlillerinde de 2 kez kimyasal gebelik geçirdiğimi gördük. ( Kanda düşük ama pozitif bir Bhcg değeri ilk günlerde artıp birkaç gün sonra düşerek 10 gün sonra adetle sonuçlandı)
Ben çocuk sahibi olmayı BAt geçince eczaneden bir idrar testi alıp sonra coşkuyla eşine haber verip 9 ay nazla niyazla bekleyip 2 iken 3 olmak olarak düşünürken 1 yıl içinde ortalama bir kadın doğum doktoru kadar gebelik türleriyle ilgili bilgi sahibi oldum.
22 Ocak 2014’te yani BAT tarihime 3 gün kala yine gidip kan vermem gerekiyordu gebelik var mı yok mu diye ama o gün araba eşime lazımmış, ben de hiç itiraz etmedim. Nasılsa son aylarda bilmem kaç kez kan testi yapıp negatif sonuç almıştım zaten. Farketmez yarın giderim dedim ama o gün dolabımı toplarken eşyalarımın arasında bir gebelik testi buldum,sabah kalkınca bir bakayım dedim ama daha ilk dakikalarda 2.çizgi net olarak belirince gayriihtiyari “hadi canım!” dedim ama eşime birşey demeden geri gelip uyudum. Tekrar baktığımda yaptığım testin gebelik değil ovülasyon(yumurtlama testi) olduğunu görünce adet olmak üzereyken bu test neden pozitif dedim ve ertesi gün kan testi yapmaya gitmeden bir de gebelik testi uyguladım ve sonuç yine pozitiftiJ Yine eşime birşey demedim ve öğleden sonra kan testi verip BAT göre yüksek ve güzel bir pozitif sonuç alınca artık eşimi aradım, ve evet bu kez Elif’imize hamileydim.
Doktorum hamile olunca iğne olacağımı söylemişti zaten, ben de iğnemi olup eve gideceğim diye düşünürken ” Hemşire hanım ilkini yaparken size gösterecek , her gün aynı saatte yapmayı dikkat edin deyince gözlerim iki kez açıldı. Her gün mü? ... Ben mi yapacağım?...diye afalladım ama öyleymiş, bu şekilde hamilleik geçiren birçok anne varmış meğer ben de sadce “tamam” dedim.Yeter ki miniğime bir şey olmasın.
İlk haftalar diğer gebeliklerimde olmadığı kadar yaşadım hamilelik sıkıntılarını, bulantılar, kokular, halsizlik, mide yanmaları... Diğerlerinde böyle olmadığı için içten içe seviniyordum şikayetlerim arttıkça ama yine de şu 12 haftayı hele ki şu 10. Haftayı bir atlatsak diye gün sayarken hayatımda ilk kez Kadınlar kulübüyle tanıştım 2014 Ekim Anneleri grubuyla.. Foruma bir girdim ki ne göreyim, benim gibi gün sayan, bir eli yüreğinde bir eli göbeğinde bir sürü annecikJ Hepimizde aynı heyecan, aynı telaş.
Günler geçti,kese göründü, kalp atışını duyduk, Crl 3 cm, 5 cm derken 10.haftanın kontrolünü de selametle atlattık ve gördüm ki gebelik asıl 10 haftadan sonra başlıyormuş. Biz her kontrolde derin bir “bismillah” çekip önce kalbi atıyor mu diye bakıyorduk ama 11.haftada ultrason penceresinde bebeğimizin elleri kollarını oynattığını gördük,Allahım kolları vardı miniğimizin ve onları oynatabiliyordu J 12. Haftada artık Crl değil baş, popo ve bacak boyu ölçümlerini, 14. haftada ise miniğimizin Elif’imiz olduğunu öğrendikJ Kendi gelmeden ismi gelmişti çünkü kalbimize...16.haftada ise sınıfta otururken ard arda pıt pıt pıt... diye karnımda oynadığını hissettim ki hala hatırlayınca bile içim sıcacık olur. Allahım... ne güzel haftalarmış bunlar dedim, kalbim pamuk ipliğine bağlı bir cümbüş yeri gibi..
İğneler canımızı fena yakıyordu, bazen morartıyordu da ama ne gam! İğnedaşlarımız ve diğer hamiş arkadaşalarımızla birbirimize cesaret verip seve seve yaptık toplam 250 iğneyi!..
34. haftaya kadar her kontrolden selametle çıktık çok şükür, 34.haftada ise doktorum “artık coraspini bırakıyoruz ama herşeye hazırlıklıyız çünkü bu hapı bırakmak amniyon sıvısını azaltabilir” dedi. Ben zaten bebeğime birşey olmadan bir an önce doğsa diye geçirdiğim için içimden, hiç korkmadım, bebğim küçüktü henüz ama küvezde karnımda olduğundan daha güvenli olabilirdi. Yine de korktuğumuz gibi olmadı çok şükür ve 36. Hafta kontrolünde de herşey yolundaydı. 37. Haftada bir sabah deli gibi bir bel ağrısıyla uyanınca ertesi gün doktora gittik, Nst ye bağlandım ama sancı yoktu, büyük ihtimal böbreklerin ağrımıştır dedi doktorum ve idrar tahlili istedi.
Laboratuvara inerken eşime “ bir de kan tahlili bakalım mı? Acil birşey olursa elimizde güncel bir kan değerleri olur dedim” ve görevli bizi tanıdığı için zaten onu da yazdı. Sonuçları doktora gösterince 9 ay boyunca ilk kez doktorumun yüzünü endişeli gördüm. Gebeliğin başında 172 olan trombosit değerlerim 89 olmuştu, yani bu kez de kanımın pıhtılaşma yetisi düşmüştü. Doktorum hemen 3 doz celestone yazdı ve değerlerin yükselirse bu haftasonu bebebği alıcaz dedi.
Bir yandan yolun sonuna gelmiş olmanın heyecanı, bir yandan zaten günlük iğnelerin üzerine şimdi bu iğneler bebeğime zarar verir mi endişesiyle 38.haftaya da girdik ve Salı günü kan değerlerinin takibi için gittiğimizde doktorumu yine her zamanki gülen yüzüyle gördüm, iğneler sonuç vermiş, trombosit değerini doğum için uygun seviyeye getirmişti. Ve nihayet doktorumun ağzından 9 ay boyunca en sevdiğim cümleyi duydum “ Zeynep Hanıma Cuma günü için bir yatış kağıdı hazırlayın”!:) 19.09.2014, sabah 8:00’da genel Anestezi ile Sezaryan doğum, öncesinde rutin tetkikler.
Allahım... sonunda doğumu bekliyorduk, minik kızım,tontiş kuzumla nihayet kavuşacaktık.
Cuma gecesi güç bela uyuyup sabah 5.00’te kalktım, bayram yerine gider gibi duş alıp süslendim ve Ekim annelerine de doğum haberimi verip yola çıktık. Ameliyat önlüğünü giyip Nst’ye bağlanıp hala şen şakrak doktorumu beklerken ara ara karnımda yakıcı bir ağrı duymaya başladım, kulaklarıma kadar ateş basıyordu sanki.. Nst kağıdına baktım sancı 100leri bulmuş. Sonra doktorum geldi ve “Ooo.. doğumun zaten başlamış, biz seni bugün çağırmasak akşama sen bizi çağıracakmışsın” dediJ
Kalbim yine şükürle doldu çünkü doktorumun 39.haftada yaptıracağı kan tahlilini biz 37.haftada yapmasak doğuma hazırlıksız girmiş olacaktık.
Nst kapandı, beni ameliyat için almaya geldiler, eşime “Elif’i çıkar çıkmaz takip et olur mu*” dedim, birde çantamda küçük bir Kuran var, ben içerdeyken son sayfasını okuyup duasını tamamlamasını söyledim. 36.haftada sonuna gelmiştim kızım için okuduğum ilk hatmin ama tam doğarken tamamlansın diye son sayfasını okumamıştım, onu da babası okumuş oldu böylece. Allah tüm yavrularımızı iki cihanda aziz etsin.
Ameliyathane çok büyüktü her odadan bebek sesi ve inlemeler duyuluyordu, o an ilk defa korktum ama benim için ayrılan odaya girince doktorum ve ekip arkadaşı Nevin hanım hemen gelip elimi tuttu ve ”hiç korkma biz burdayız, hiçbir şey hissetmeyeceksin” dedi. Ben ise sadece “Bana bol bol ağrı kesici yapın,ben acıya dayanıksızım bebeğimin yanında bağırmak istemiyorum dedim.”Onlar da gülüp “Merak etme hiç bir masraftan kaçınmayacaz dedilerJ”
Ve uyudum.. .Uyandığımda şiddetli bir ağrıyla uyanacağımı sanıyordum ama sadce yakıcı bir his vardı karnımda o kadar ama asıl önemli olan “Ben yaşıyordum!” O kadar kan sulandırıcı sonra birde kan pıhtılaştırıcı iğneden sonra uyanmıştım işte. Gözlerimi açtığımı görünce hemen yanıma iki genç görevli gelip “İyi misiniz?” dediler, ama ben onlara “Bitti mi? Doğum oldu mu? Bebeğim iyi mi?” diye peşi sıra sorular sordum ve evet doğum olmuştu ve beni bebeğime götürüyorlardı! Rabbim “Ol! dedi ve ve ben 19.09.2014’te sabah 9:56’da Elif’in annesi oldum.
İçeri girdiğimde kuzum babasının kucağında belli belirsiz ağlıyordu. Kucağıma aldığımda iri gözbebeklerini olabildiğine açmış pembe dudakları yarı açık bana bakıyordu kuzum ve göğsümü alır almaz hemen sakinleşip sustu.
9 aydır karnımda büyüyen, her anımda yanımda olan, güldüğümde ağladığımda hareketleriyle varlığını hep hissettiren minik kankamla nihayet gözgöze gelip kavuştuk çok şükür.
Darısı pıhtılı- pıhtısız tüm ayların anne adaylarının başına, dualarım sizinle..
Hayatımın bu en zor ama en keyifli 9 ayında bana yoldaşlık eden 2014 Ekim annelerine yürekten sevgilerimle, iyi ki varsınız..