Bir çocuk eğer çok fazla kucak talep ediyorsa, onu annesi alıştırmamıştır, anne çocuğunun ancak ten teması ile rahatladığını farkettiğinden size göre çocuğunu daha fazla kucağına almış ve doğru da yapmıştır.
Algıları çok açık olduğu ,her sesi en yüksek perdeden algıladığı ve bu gürültüyle başedemediğinden ürküyor ve ancak kendini ağlayarak rahatlatabildiği için, sizin kadar kolay sosyal ortamlara giremiyor olabilir.
Tuvalete bile çocuksuz gidemiyor, yemeğini rahatça yiyemiyor, çayını zinhar sıcak içemiyor da olabilir. Tuvalete her daim bir çift minik gözle girmek en büyük hobisi de değildir.
Çocuk yatağından başka hiç bir yerde uyumadığından ve uyku saatleri aksadığında huzursuzlandığından akşamları misafir kabul edemiyor, hiç bir yere gidemiyor da olabilir.
Bu saydıklarımın hiç biri annenin suçu değildir. Çocuğu da huysuz, ağlak, yabani değildir. Sadece "high need child" ( yüksek ihtiyaçları olan hassas çocuk) olarak doğmuştur ve annenin yaptığı tek şey de onun daha huzurlu olduğu şartları sağlamaktır. Bu hassasiyet de doğru davranıldığında iki yaşında hafifleyip üç yasında tamamen geçecektir.
Hiç birimiz birbirimizden daha çok ya da daha az anne değiliz. Hiç birimizin diğerine böbürleneceği bir üstünlüğü ya da kınanacak bir eksikliği yoktur. Annelik ki ayağının altına cennet serilecek kadar hem mukaddes hem de meşakkatli bir yol iken, birbirimizin işini dil yaralarıyla zorlaştırmayalım...Lütfen
Fb de gordum bu yaziyi. Bizi anlatiyor diye paylasmak istedim.