Kendimi ikiye bölünmüş hissediyorum şu anda.
Araştırmaya, okumaya ilgim çok ve zevk alıyorum labda vakit geçireyim, analiz yapayım, yayınlayayım vs. Bir yandan çok da güzel geziliyor araştırma yolu ile, bir yanım diyor ki ne güzel konferans konferans gezersin, hem sevdiğin konuyu didik didik çalışır, hem post doc a başka yere gidersin vs
Öbür yanım da rahatına düşkün. Geçen hocamla da konuştuk, kendisi profluğu bıraktı ve çok mutlu. Bana da, senin bir sürü iyi özelliğin var, neşelisin, dinamiksin, canlı bir insansın neden ömrün boyunca hiçbir şeyden memnun olmayan hocaları tatmin etmeye çalışmakla uğraşacaksın ki normal insanlarla çalışabileceğin normal bir iş bulabilirsin dedi. Şimdi ben bu masterı boşuna mı yaptım diye düşündüm ama iki sene master yaptım diye tüm ömrü harcamaya değer mi, ay bilmiyorum.
Ben geçiştirdim bunu da bir yandan da içimde bir yere dokundu.
Şimdi araştırma çok güzel evet ama gecesi gündüzü pek yok, çalışma saatleri esnek o güzel ama tarih yaklaştı mı uyku düzeniniz, sosyal hayatınız tepetakla olabiliyor.
Ama bir yanda bakıyorum insanlar bir çevre ediniyorlar, ne bileyim bir işten çıkıp eve gidip çikolatanı alıp uzanmak, oh iş işte kaldı demek var. Bir de alelacele mikrodalgaya hazır yemek atıp dur bi analizleri bitireyim demek var.
Varoluşsal krizdeyim şu anda ne yöne gideceğimi bilmiyorum, aylardır tutturmuştum doktora diye ama birini seçersem yanlış karar verip üzülmek istemiyorum...
Başka ne yapabilirim ki diye düşünüyorum bir de. Psikoloji ve nörobilim diplomalarım var. Terapi ve danışmanlık yapmak istemiyorum.
Ateş başıma vurmuş da olabilir, hasta da oluyorum, sabah gezenti doktora öğrencisi akşam marmariste yazlık alıp emekli olan hayatı yaşıyorum
[Idealist iseniz yolunuza devam edin. Okumak araştırmaktan zevk aliyorsaniz bu size yuk gibi gelmeyecektir. 5ten sonra tüm gun benim olsun doya doya yasamak sizi boşlukta hissettirmeyecekse onu sesin
Yaa senin konularına çok yazasim gelmiyor. çünkü kariyeri, mesleği bir kendini gerçekleştirme aracı olarak değil para kazanmaya araç olarak görüyorum. Tee 18 yasinda universite tercihi yaparken bile içeriği/ne olacagi tam net,bilinen bir bölüm yazmadım da 'hele bı oku,sonra bakarsın işte' bölümü seçtimo yüzden sana yararı olacak bir cevap veremiyor olabilirim.
Ama yine de kadınlar kulübünün bana verdiği yetkiyle yorumlayayim;
İşi işte bırakmaktan aldığım tadı hiç bişeyden almadım.
Belki bilardo
Ama yok, işi işte bırakmak daha güzel
Eki Görüntüle 2619974
Her ikisini de yaşayan biri olarak söylüyorum;
İlk işimde akşam 6da iş bitiyordu, işi işte bırakıp çıkıyor, sevgilimle falan bulusuyor,içiyor egleniyordum.
Umrumda bile değildi, bugun şöyle mi oldu, böyle aksilik mi oldu... Ben çıkarken şirketi su bassa 'neyse ,yarına hallederler heralde' der, çıkarım yani. Böyle bir işti
Sonrasında bir festival organizasyonunda görev aldım. Bir alandan sorumluydum. Festival zamanı yaklaştıkça sorunlar büyüyor. O dekorasyona başka bir şey eklemek istemiş, , bunun getireceği hayvanı otel kabul etmiyormus, şu festival kurucusunun yakın korumasının hemserisiymis - yerini değiştirmek istiyormuş (yaşanmış olaylar), buna nakliye arabası lazımmış da bilmem ne.... Devamlı beynimde hesaplar kitaplar. Herkesi memnun etmenin imkansızligi.6da çıkıyordum hesapta , 6.30a millete söz verirdim. İnsanlar gelirdi mekana, ben hala son saniye gelen problemi çözmeye çalışırdım.
Ya da bulusurdum ama konsantre olamazdım olaya. Aklım hala festivalde. Duşta bile aklım neyi nasıl yapsam ile meşgul olurdu, dinlenezdim. Hele zaman yaklaştıkça zaman mevhumum kalmazdı. Festivalin başlayacağı sabahın gecesinde gece 2de tam çıkacakken bir adamın bana rica minnet 'ben duvara poster yaptırdım,benim rafı yan duvara çakar mısınız' demesini hatirlamistim mesela. Ustalara söylemeyi unutmuşum, yan duvara degil esas duvara cakmislar herkesinki gibi. Ve işlerini bitirip gitmişler. Öyle de birakamazsin. Tüm festival alanını gezip bir matkap alıp elli kiloluk halimle o rafı çıkartıp da yan duvara takmıştım falan:)
Eve git saat 4, ertesi gün festival başlayacak erken git saat 8
Aboovv...
Güzel ve ozlenen bir tarafi vardı tabii. Mutlu hatirliyorum orayı ama bir ömür böyle bir iş, vallahi çoook zor.
İşi işte bırak, evine öyle gir.
Miss gibi.
O iki yili da kayıp olarak değil verimli ve bilgiyle geçen iki sene olarak görmeye çalış, derim ben :)))
Bunlara karar vermek için henüz erken değil mi? Sanırım sizin aşamada olan herkes ara ara çevreyle kendini kıyaslayıp değer mi diye soruyor. Şimdi bıraksanız bir iş bulur, girer, para kazanırsınız ama pişman olduğunuzda dönüşü zor olur. Yıllar lab’da önemli. Ama doktora yaptınız mı bilmiyorum doktoraya yurtdışında başlayıp, sosyal hayat vs de bşr arada götürebilir, postdoc labda çalışabilirsiniz. Sonra ilaç firmasına geçenler veya özel lab’da çalışanlar oluyor.
Şidmi ablacım neden "get the best of the 2 worlds yapmıyorsun"? Meslekler, işler paketler halinde gelmiyor iyi yerlerini seçip istemediğin yerlerini bırakabilirsin pekala.
Kendimi örnek vereyim. Akademik eğitim istediğim kadar yaptım, PhD terkim. Ama akademide devam etme fikrim asla olmadı çünkü
- stabil bir hayat yok, nerde iş bulsan oraya taşınıyorsun
- uygulamalı bir şeyler yok, surekli teori bir yerden sonra bayıyor
- ortaya insanların kullanacağı bir şeyler koyamıyorsun.
Onun yerine bir yazılım firmasındayım; daha bilimsel, eğitimime uygun bir iş yapıyorum. Düz mühendis değilim, sofistike bir iş yapıyorum.
- gezmek istediğimde konferansa gidiyorum ya da izin alıp geziyorum
- paper yine basıyorum, ama industrial track denen bir alan oluyor benim gibi ticari çalışan profesyoneller için
- yazmak istediğimde yazıyorum, yayınlıyorum. Canım cidden paper yazmak istemiyorsa da teknik blogum var onda yayınlıyorum
- akademik yayın yine okuyorum, işimde kullanıyorum
Bu sekilde hem bilimsel calismadan uzak kalmiyorum, hem yazilim uretimine katiliyorum, sevdigim isi yapiyorum, istedigim zaman yayin yapiyorum.
eeee yani her 2 dünyanın da sevdiğim taraflarını aldım, sevmedğim taraflarını bıraktım. Neden aynısını yapmıyorsun? ille de bu sekilde yapicaksin bu meslegi diye bir kural yok ki.
PhD neden bıraktın özel olmazsa? Yani hangi düşünceyle bırakmaya karar verdin.
Çünkü PhD bırakan da çok duydum ben.
Evet stabil hayat maalesef yok. Başta eğlenceli gelmişti ama şu an açıkçası, sürekli insanlarla yakınlaştıktan sonra bir yerden kopmaktan yoruldum. Mesela onlar arkadaşlığına devam ediyor sen ayrılıyorsun, yeni baştan başka bir yerde hoppa.
Zaten para da yok bilimde.
Buna hic katilmiyorum hatta karsi cikiyorum. Bu cumle ulkemizdeki cehalet kulturunu desteklemeye yonelik bir cumle. Egitimli elemanlari topluyorsun, sonra baslarina torpilli adi duyulmamis unv mezunu adami koyuyorsun. Sonra egitimli elemanlara diyorsun ki ses etme duzen boyle, nitelikli yonetici bekleme. Is ararken 1. kuralHani bi' laf vardı ya siz bunları okuyup okuyup mesleğe girecek, sonra bunların hiçbirini okumamış biri tarafından yönetileceksiniz diye
Yalnız blog çok iyi fikir. Resmiyete dökmeden, karın ağrısını çekmeden insanlarla paylaşabiliyorsun.
Ha bizim bastığımız yayınların çoğu insanlara da ulaşmıyor bu arada.
Makaleye tıklarsanız para istiyor, üyelik istiyor.
Diğer sinir olduğum şeylerden biri, şu an kendi makaleme ben ulaşamıyorum üyeliğim bitti diye
Peki bu blogun ziyaretçileri var mı okuyanları?
Bir de akademi dışında yayın benim alanımda da mümkün mü ki?
tatmin olmuyordum cunku. benim PhD Avrupa, Amerikayla karsilastirilamaz bile cok monoton ve bayik bitince elinde sadece unvan oluyor, olmasa da aolur yani onca yili degismeye degmez.
Bir yastan sonra cok yorucu gocebe yasam sekli, hic bana gore degil.
+1
Buna hic katilmiyorum hatta karsi cikiyorum. Bu cumle ulkemizdeki cehalet kulturunu desteklemeye yonelik bir cumle. Egitimli elemanlari topluyorsun, sonra baslarina torpilli adi duyulmamis unv mezunu adami koyuyorsun. Sonra egitimli elemanlara diyorsun ki ses etme duzen boyle, nitelikli yonetici bekleme. Is ararken 1. kural
- nitelikli takim lideri
- sirket yonetimiyle aranda duran kisinin nitelikli ve teknik konun neyse ondan anlayan biri olmasi
Var tabi kiz, Medium'da teknik bir alan var orada yayinliyorum. Medium'da yayınlanan her şey zaten okunuyor. En son bastığım 2 yazı Google aramada 1. sırada çıkıyor. Son flört ettiğim kazmaya gösteriyordum "Googleda 1.sırada mı çıkıyorsun" dedi bir şaşırdı. ben de niye şaşırıyorsun bu işin kralıyım dedim.
Alanin tam olarak neydi kiz? Journallere bak, "Applied" ya da "Industrial"la baslayan journallar aradigin yerler.
Anladığım kadarıyla şunu söylemek istiyorum ben de. Iyi bir iş bulup monotonluğunu kabullenebilecek misiniz? Çünkü bazen böyle olur. Aynı şey akademisyenlikte de yasanabilir tabi yaşıtlari prof. olan kendi yrd.doç. olup kalan hocalarım da çok vardı. Hatta bi tanesi bilmem kaç tane makale istiyolar hazır ama sunmaya üseniyorum demişti. Bir de bölüm baskanımız oryantasyon haftasında bir konuşma yapmıştı unutamıyorum. Ben puanım bu bölüme yettigi icin bu bölümü secçtim. Aslında şunu istiyordum. Ama calışın iyi yerlere gelirsiniz filan. Bu insan proftu.
Velvette yine seni çok iyi anlıyorum. Kaderdaşız sanırım bu konuda
İşi işte bırakabilmek gerçekten harika bir olay. Nişanlım çalışma saatleri uzun süren bir meslekte. Gece 10da da olsa işini bitirip goy goy yapabiliyor. Ama ben çalışmasam bile en azından hep bir vicdan azabı. Hep bir ah şunu da okurdum ah iki kelime daha yazaydım.... Bu işin sonu yok. Bir de zaten tatmin olan bir insansan mevcut literatüre katkı da yapamazsın. Bilim eleştire eleştire, memnuniyetsizlikler ile ilerliyor. Ve mükemmeliyetçi olan insanlar hep mutsuz malesef. Ben mutsuzum mesela, çünkü mesleki deformasyon mu diyeyim artık, hep açık aramaya alışmış beynim. Bir süre sonra hayatına da incenelecek vaka muamelesi yapıyorsun ve vayy haline...
Bilemiyorumm yani çok zor.. İyi düşün. Şuan geri dönüşü olan bir noktadasın ama doktorada sonra özel sektöre döneyim de çalışayım demek biraz daha zor olabilir. Yılların gider. Allah hakkımızda hayırlısını nasip etsin yada her neye inanıyorsan işte..
Sormayın ya ben tarih okudum. 1.sınifta siyaset bilimine giriş dersi vardı. Geliyodu çizdiriyodu gidiyodu. Her ders istisnasız her ders bu dersi verecek hoca yokmuş, olsaymış onun başına kalmazmış yakınıp duruyodu. Beddualarla anarım.O kadar sene sevmediği işi nasıl yapabilmiş hayret. Ben alanımı seviyorum şükür.
Ama monotonluk konusundan emin değilim.
En büyük heyecanlarından biri değişim, farklı ülke ve şehir gezme durumuydu benim için.
Kafanızın rahat olacağı ve işi işte bırakabileceğiniz bir işinizin olmasını tavsiye ederim.
kendimden örnek verecek olursam; muhasebeciysem eğer bari en iyisini yapayım diyerek mali müşavir oldum.. herkes benden büro açmamı bekledi, açıkçası ben de büro açarım diye düşünüyordum ama o zaman işi işte bırakamayacaktım, kendime ve eşime daha az vakit ayıracaktım vs vs. biraz rahata kaçmış olabilirim ama diğer türlüsü beni çok yoracaktı..
şu an biraz daha az kazanıyorum ama işi işte bırakabiliyorum ve mutluyum.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?