tek tek cevap vereyim yine de.
Onlar size kendilerince gayet iyi davranacaklar hatta hep hakkettiğinizden fazlasını gördüğünüzü düşünecekler. Ama bu sadece onların bakış açısı için geçerli olacak. ( daha önce de söylemiştim, beklediğiniz değer olmayacak)
cuma günü benim ne beklediğimi anladılar. buna şimdilik diyebilecek bi şeyim yok, bi değişim olursa o zaman söylerim. ama genel itibarıyla bugün öyle bi tavır yoktu.
Evlenmeyeceğinizi zerre kadar düşünmüyorum, evleneceksiniz. Bundan vazgeçeceğinize inanmıyorum.
vazgeçmeyeceksem de bu benim istediğim gibi olacak.
Adamın söylemleri:
Kuaförüne karışamazlar ( demek ki kuaför bile bir sorun olmuş, karışılmış)
çünkü orduevinde istedim ve oraya gittiğim takdirde yanımda kimse gelemez.
Annem yüzüğümüze karışamaz ( o yüzüğü küçültmeye bile cesaret edilinememiş, annenin ağzına bakılmış. Ne alaka , nişan yüzüğü parmağa uygun hale getirmek için kime niye hesap verilir, hangi akla hizmet anneye sorulur, ne münasebet Allah aşkına, yapmayın)
"öyle kullan" dedikten sonra ben "lanet olsun yüzüğe" dedim çünkü. "annem yüzüğüne ne karışır" dedikten sonra da o yüzüğe dokunmadım.
Annem nişan elbisene karışamaz( istediğiniz elbiseyi dahi giyememişsiniz, ağzınıza sürülen bir parmak bal ise, elbisenin ne önemi var gözüm görmedi, yanımda sen vardın...)
o kısmı da görücez. "orda da istediğimi giyemeyeceğim" dedim, "annem karışamaz" dedi.
O adam hadi yüzükler çıkmış, sonrasında o ya da bu sebeple kendi kendinize geri takmışsınız, bu da birşeyler anlatmıyor mu tavrınızla ilgili?? (Hem nişanlınızın parmağına da siz mi geri takmıştınız hatırlamıyorum şu an. ) yok insanlar vardı, dikkat çekiyordu vs, bunlar sebep teşkil etmiyor. Siz istediniz o yüzüğü takmayı, bu bahaneniz oldu, yoksa mantığınızı nasıl susturacaktınız...
yüzüğü çok takmak istesem çıkarmazdım. ben 9 sene yüzüksüz durdum, yine dururdum. ben mi çok önemsiyorum bazı şeyleri bilemiyorum da cenaze arası "bi de sözlüsü terk etmiş" dedirtmem. diyemezler. ben sevgilimi o duruma sokmam.
Adam, 90 küsür yaşında alzheimer hastası dedesini kaybediyor ve aman mahremiyet diyorsunuz. Güçsüz görünmek istemiyor diye düşünüyorsunuz, herşeyi tolere edebiliyorsunuz. Hiç alakası yok, karşınızda o şekilde görünmek istememesiyle. Ailem seni istemiyor, derken ve o da buna karşı birşey yapmamışken yeterince güçsüz olduğunuzu gördünüz zaten, sizin dediğiniz gibi olsaydı o güçsüzlüğü de görmezdiniz.
ayrılıkla ölümü aynı kefeye koymanıza diyebileceğim gerçekten hiçbir şey yok.
size istenmediğiniz bildirilmiş, nişanlınız bu durumda ayrılık teklifinizi kabul etmiş. Ne nişanlınız ne ailesi sizi herhangi birşekilde aramamış. Kimse size dur dememiş yani.
Siz yüzükleri çıkardıktan sonra görmek istedim deyip bir sebeple ayaklarına girmişsiniz, sizin tabirinizle hesap sormuşsunuz fakat kayınbaba ilk dakikada cevabınızı vermiş, şimdi neden geldin diyerek.
Size konuşmanın başında nişanlınız bu yüzükler parmaklarımızda kalacak Pofuduk, deyip taksa idiniz hadi olumlu bakayım. Ya da ailesi ayrılmak olur mu hele bizim yüzümüzden takın o yüzükleri dese idi...
Siz ise ince düşünmekten, yok dikkat çekiyordu vs diyerek takıvermişsiniz o yüzüğü. Kimse size tak dememişki, nişanlınız dahil...
annesi dedi? "niye böyle olduk, niye böyle oldunuz" dedi?
valla o sırada yüzükler nerdeymiş çok da derdimiz değildi açıkçası.
babasına da "benim yerimde başkası olsa hastaneye de gelmezdi bugün buraya da gelmezdi" dedim, "sen neden geldin" dedi. ortalık orda karıştı zaten. hepsi birden adama yüklendi. ilk dakika falan değildi, gayet konuşmanın sonlarıydı. ilk dakikalarda da çok güzel hesabımı sordum öyle şaşkın şaşkın "ben senin onu o düşünceyle yaptığını hiç düşünmedim" bakışıyla baktı kaldı.
Bir ayrılık yaşadınız kendi kendinize, şu saaten sonra da dahil vazgeçseniz kimse size dur, yapma demeyecek.
Görünen budur.
yeni yüzük aldıracağım zaten. yüzük çıktı mı takılmaz öyle. hatta bence yeniden gelip istemeleri gerekiyor. ama önce benim karar vermem gerekiyor.
ayrıca bu akşam kayınpederimin bana nasıl mahcup davrandığından bahsetmiş miydim yoksa tekrar bahsetmeli miyim?