Ben kendi hikayeme odaklanıyorum evitam. Kendi hayat hikayeme dış göz olarak bakıyorum. Yani şöyle. Ben sanki başka bir evrenden gelip, dünyadaki rüzgargülü isimli kızın çocukluğundan itibaren hayat hikayesine bakıyorum, ailesine, arkadaşlarına, maruz kaldığı olaylar ve insanlara. Sonra küçük yaşta maruz kaldığımız bazı şeylerin bize nasıl da empoze edilip bizi yamulttuğunu görüyorum. İleriki yaşlarına bakıyorum, ergenliğine yetişkinliğine, ne istiyor ne yapmış diye. Bu hayat hikayesine böyle bakarken hikayeyi sadece kendi içinde değerlendiriyor oluyorum. Şeytanın avukatı oluyorum gibi :) Diyorum ki mesela rüzgargülü nün hikayesini atıyorum x kişininki ile kıyaslayıp bakalım, rüzgargülünün ergenlikte yaptığı hataları mesela x kişisi yapmamış. Sonra tüm çocukluğa da bakmış olduğum için ama diyorum x kişisinin büyüme ortamı ile rüzgargülü aynı değildi. Bu eşit olmayan, herkese ayrı özel olan çocukluk geçmişi ve aileleri gerçeği olunca, o öğretmenlik içgüdümle, aynı olmayan iki şeyi yarıştıramayız diyorum. Ve sıyrılıp rahatlıyorum her şeyden. Bunu şimdi öz savunma gibi düşünebilirsiniz ama aslında öyle değil, bu uygulamayı başkaları için de yapın. Mesela ben demiştim ya abimle aşırı uç denecek kadar farklı karakterleriz, asla kabul edemeyeceğim bir yaşam tarzı ve kişiliği var onun. Ben bu uygulamayı onun için de yapıp düşünüyorum. Neden kendim kendime uygun geliyorum da abim bana gelmiyor diye, çocukluktan başlayan o yolculuk seyrine giriyorum, sonra çok şey fark ediyorum, abim hem kurban hem suçlu çıkıyor. Abim benimle kıyaslanamaz, onun öyküsü çok farklı, ne ben iyiyim ne o kötü. Hayatın bize getirdiği tesadüfi olaylar karşısında aldığımız aksiyonlarda farklılık gösterebiliriz onunla, ama bilemiyorum, kıyası yine kabul etmiyor o öğretmenlik iç güdüm, çünkü tabanlarımız farklı, çünkü onun maruz kaldıkları farklı. Onun yerinde başkası olsa bunları aşar mıydı, evet belki. Ama o aşamamış ve yamulmuş, demek ki fazlaca hassastı çocukken, bilemiyoruz. Bilemediğimiz noktalarda kıyas da yapamıyorum, bir anda onun yaşamında bir seyirci olduğumu fark edip bütün duygularımdan arınıp nötrleşiyorum.
Bunu kendime de yapınca böyle, başkasına yaptığımda da. O yaşam yolculuğunu seyretme işine girince bütün o kıyasların mantıksızlığı tokat gibi yüzüme çarpıyor.
Umarım çok karışık anlatmamışımdır.