bir akrabamız var aynı senin gibiydi. annemin kuzeni oluyor kendileri, dayısının kızı yani. senin yaşlarındayken o, ben küçüktüm ilkokula mı ne gidiyordum. aile içerisinde anne-baba arasında anlaşmazlıklar da olsa onlar bir aileydi, annesi babası, kardeşleri başındaydı. senin yaşlarındayken işte, okumakta hiç gözü yoktu. liseyi bile bitirip bitirmediğini anımsamıyorum ama bitirmişti sanırım. aynı senin gibi, birini sevmeye başlamış çocuğun yaşı da 26 falandı. ailesine açmış konuyu, evlenmek istiyoruz biz demiş ailesi daha çok küçüksün, oku, okumasan bile yaşın büyüsün öyle evlen, hemen olmaz dedi. kız dediğim gibi, aynı sen. beni çok seviyor kafasında işte... çocuk da aynı, ben sana bakarım, geçinir gideriz kafasındaydı. bir gün ne yaptı biliyor musun?
kaçtı.
kocaya.
senin yaşındaydı.
ailesi kaçtı diye sırtını dönmedi, hani bazıları var ya öyle, "bu evden çıkarsan bir daha dönemezsin" muhabbeti yapıp namus meselesine bağlarlar... yok, öyle değildi akrabamız. kızı aradılar, taradılar, çok alakasız bir şehirde buldular. kızım yapma, etme, böyle olmaz, sen daha çok ufaksın, yanlış yapıyorsun, senin ailen biziz evine dön, dediler. dinlemedi. izini kaybettirmeye çalıştı, ailesi buldu. hatta onları ararlarken ailesi bizden de yardım istemişti, çok net hatırlıyorum yardım etmişti babamlar falan. kızı ikna edemediler, kız evlendi reşitti çünkü. ailenin tabi zerre kadar bile rızası yok ama evlat, ne yapabilirsin? sırt dönmediler. kız gitti başka şehre gelin. o seni çok seviyorum diye diye ölen adamın nasıl bir canavara dönüştüğünü anlatsam inanmazsın bana, eminim. hemen hamile kaldı, kısa süre içerisinde 2 çocuk annesi olmuştu. herif hayırsızın teki çıktı, ne babalık yapıyormuş ne kocalık. üstüne üstlük bizim kızı ailesiyle de görüştürmüyormuş, biz tee ne zaman sonra duyduk durumun kötü olduğunu. dayak, alkol vs. kötü ne varsa hepsi onlarda vardı. bizim kız 2 küçük çocuk, elinde meslek yok iş yok, eğitim yok, vasıfsız bile olsa çalışamıyordu. adam aç bırakıyordu, aç. bizim kız hala daha salak gibi "ben onu seviyorum" bilmem ne diyordu. biz bile yardım etmek istedik, gel senin arkanda ailen, akrabaların var dedik, kızın erkek kardeşi keza öyle.. yok yani canına yetene kadar çekmediği işkence kalmadı. kendisi harap oldu, çocukları aynı şekilde perişan oldular falan derken bir şekilde para ayarlamış, bir gece yetmiş canına, almış çocukları kaçmış gelmiş ailesinin yanına. boşanması da çok çok çok zor oldu, boşandıktan sonra da kurtulamadı doğru düzgün. şimdi kötü kötü işlerde çalışıyor çocuklarına bakabilmek için, ailesi arkasında ama kendi ayaklarının üzerinde duramıyor. ailesi arkasında olmasaydı ne yapacaktı kim bilir. bak ona ailesi evlenme, evlenemezsin falan demedi, sadece biraz daha büyü, okumaya çalış, okuyamıyorsan bile bir işe, kuaföre falan verelim meslek sahibi ol ondan sonra evlen, dedi. ama o aynı senin gibi "ben olgunum, seviyorum, seviyor beni" diyordu. diyeceğim şey şu ki 18 yaş ile sağlıklı karar almazsın. 20 yaşına gelince de sağlıklı karar alamazsın ama 18'den daha iyi durumda olursun. aileni dinle, ailen ne diyorsa onu yap yoksa sonun kötü olur.