Alkali yaşam tarzı ve diyetle, 1 ayda 10 kilo verdim!


Evde yapılmış,doğal elma sirkesi ise 2 yemek kaşığı çünkü tadı keskin değildir,anlaşılmaz bile. Hazır alınan işlenmiş sirke ise çok daha az konmalı keskindir,midede yanma yapabilir dedi Ayşegül hanım.
 

valla ben marketten aldim, dogal falan yaziyor ama ne kdr dogrudur bilmem. sanirim ben bi tatli kasigiyla devam edeyim.
sende izlemisin programi
 

Büyük hayal kırıklığı yaşattı Melek Baykal. Hiççççç verimli bir proğram olmadı.Bir de sonunda "-Alkali günler diliyoruzz, o da neyse" diye proğramı kapattı. Hayretler içinde kaldım. Bakış açım çok başka artık hatuna.
 
valla ben marketten aldim, dogal falan yaziyor ama ne kdr dogrudur bilmem. sanirim ben bi tatli kasigiyla devam edeyim.
sende izlemisin programi

Fabrikadan çıkan işlenmiştir canım, az koy sen. Evde sirke yapımını araştırıp netten kendin de yapabilirsin. Malesef izledim.
 
Son düzenleme:

ay evet nasil sinir oldum, dalga gecer gibi bide öyle dedi.
diyeti anlamadigi her halinden belliydi zaten, anlamayada hic caba sarf etmedi.
böyle düsünen tek ben degilmisim demek, fazla mi sert düsündüm dedim ama sende ayni seyleri fark etmisin.
cok acemice ve saygisizcaydi.
herseyi yarida kesti, alkali hayata gecisin kurallarini 5den sonra kesti, alkali suyu anlatmasina izin vermedi,
alkali ve asitli besinler nedir dedi anlattirmadi bile... dizmisler oraya bi yigin gidayi anlatmadiktan sonra neye yarar...
 
güzel bi cay tarifi buldum, gül kaynak greyfrut yiyebilirsiniz demisti, tarcinida aysegül coruhlu cok öneriyor



Tarçınlı Greyfurt Çayı

Greyfurtun yağ yaktığını iddia edenler ve onlara karşı çıkanlar, aralarında tartışmaya devam etsin; siz işinizi şansa bırakmayın. İçinde tarçın da olan bu lezzetli çay soğuk havalarda içinizi ısıtırken metabolizmanızı da hızlandırabilir.



Malzemeler

5-6 greyfurt
Yarım su bardağı su
2 yemek kaşığı bal
1 çubuk tarçın
2-3 yenibahar tanesi

Hazırlanışı

Greyfurtları ortadan ikiye kesip narenciye sıkacağı ile suyunu çıkartın ve sos tenceresine alın.
İki yemek kaşığı bal, yenibahar, çubuk tarçın ve yarım su bardağı suyu ekleyip orta ateşte kaynamaya bırakın.
Hazırladığınız greyfurt çayını süzerek fincanlara paylaştırın.
İsteğe göre greyfurt dilimleri ve çubuk tarçın ile sıcak olarak servis yapın.
 

Greyfurtu meyva olarak yemek daha evla diye okumuştum.Suyu özellikle ilaç kullananlarda ilacın etkilerini değiştirebiliyormuş.
 

Ya tavırlı gibiydi sanki Dr.a karşı,nedense? Hatta şu göya çöp evi gibi evleri temizleyen adama bile gurbette evaldını bulmuş gibi sarıldı.Hayret!...
 
Greyfurtu meyva olarak yemek daha evla diye okumuştum.Suyu özellikle ilaç kullananlarda ilacın etkilerini değiştirebiliyormuş.
evet o dogru, karacigerden ilaclarin atilmasini geciktiriyor, doz asimi yaratabiliyor... ilac kullananlar icmesin...


Ya tavırlı gibiydi sanki Dr.a karşı,nedense? Hatta şu göya çöp evi gibi evleri temizleyen adama bile gurbette evaldını bulmuş gibi sarıldı.Hayret!...

valla bende anlamadim, tuhaf bi program oldu...neyse doktoru izlemek yinede cok hostu
bu arada bi arkadas tarifleri istemisti
bu omletin videosu

https://ww w. face book. com/ photo.php?v=4857702476128 (aradaki bosluklari kaldirin)

buda kirmizi lahana salatasi:

Antioksidan salata tarifini kaçırmayın :)

1 adet orta boy kırmızı lahana
2 yemek kaşığı elma sirkesi
1 çay bardağı zeytinyağı
ve son olarak Himalaya tuzu
 
Son düzenleme:
Gazeteci Can Ataklı'nın köşe yazısından alıntı ;

Geçen hafta bu köşede “Sen neymişsin be limon” başlıklı yazım çok ses getirdi.

Pekçok kişi denemiş. İşin hoş tarafı “olmadı” diyen bir kişi bile yok. Bana yazan herkes “ne iyi ettiniz de yazdınız, sayenizde harika bir limon kullanma formülümüz oldu” diyorlar.

Geçen haftayı okumayanlar için formülü bir daha yazayım. Limonu yıkayıp bütün halinde buzdolabınızın derin dondurucusuna koyun. İyice donduktan sonra en incesinden geçirerek rendeleyin.

Bunu ister salatanızda, ister yemeklerinizde, ister içeceklerinizde rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Limon kabuğuyla birlikte olduğu için hem ekşisi daha güzel hem vitamin değeri daha yüksek.

Limonu dondurup rendelemeyi deneyen bir okurum “Sözünü ettiğiniz donmuş limon rendesinin yeşil salatada uygulaması çok güzel oldu. Kabuğundan dolayı buruk hoş bir tat bıraktı. Ayrıca salataya serinlik verdi ve de ekşi her tarafa eşit dağılım yaptı. Kasenin tabanına limon suyu birikimi olmadı” diyor.

Bir başka okurumun mesajı ise şöyle: “Limon tarifinizi aynen yaptık. Çok teşekkürler. İsraf yok, üstelik muazzam aroma veriyor. Bundan sonra her yemekte sizi anacağız.”

Bir okurum da bir başka bilginin ayrıtısını veriyor. Diyor ki: “Evet limon gerçekten faydalı. İçerdiği vitaminler ve enzimler dışında aynı zamanda bir anda vücudumuzu alkali hale getiriyor. Sağlığını korumak isteyen her insana mutlaka www.alkalidiyet.com’u baştan sona okumalarını tavsiye ediyorum. Limonu buzlukta dondurup kullanmayı ise uzun zamandır yapıyorum. Hatta alkali kek diye adlandırdığım keke de kullanıyorum. Unlu ve şekerli gıdaların da vücudumuzda yarattığı asidik ortamı nötürlüyor.”

Sayısız okurum da donmuş limonun aromasının ve tadının çok güzel olduğunu kullandıkları salata ve yemeklerle anlatmışlar.

En ayrıntılı mesajı ise gazeteci dostum, yemek yeme ve yapma üstadı Meriç Köyatası’ndan aldım. Meriç, “Bunu bilmiyordum. Hemen denedim. Sonuç mükemmel. Sana ve bu mesajı gönderen okuruna çok teşekkür ederim” diyor.

Sevgili dostum bu yeni limon tarifini üç ayrı şekilde kullanmış. İkisini burada yazıyorum, üçüncüsü ise sanıyorum pek çoğunuzun hoşuna gidecek bir yemek tarifi. Onu da diğer yazımda anlatıyorum.

Şöyle diyor Meriç Köyatası: 1- Salatada sosu hazırlarken zeytinyağı ile limon suyunu karıştırıyordum. Bu kez, zeytinyağı ile rendelenmiş limonu karıştırdım. Burada her zaman koyduğumuz limondan daha az kullanıyoruz. Çünkü ayrıca limonun içi yerine limon kabuğu da olduğu için hem ekşisi iyi idi, hem de harika bir aroma oluştu...
 
Son düzenleme:



Yeşil çayı demlerken çubuk tarçın ve karanfil ilave edebileceğiniz gibi kakule, kök zencefil, portakal kabuğu ya da farklı aromalarda kurutulmuş meyvelerle de farklı lezzetler elde edebilir ve çayınızı daha zevkli içebilirsiniz.

1 fincan yeşil çay için;

1 çay kaşığı yeşil çay
2 adet karanfil
1 küçük parça çubuk tarçın
Sıcak su
Çay fincanına malzemeleri koyun. Kaynadıktan sonra sıcaklığı 70-80 dereceye kadar soğuyan sudan fincana ekleyerek 2-3 dakika demlendirin ve çay yapraklarını çıkardıktan sonra çayınızı içebilirsiniz.

Şeker yerine bal ile tatlandırıp içilmesi tavsiye olunur.

Yeşil Çayın Faydaları;

Yeşil çay içindeki kateşinler sayesinde :

Kanser riskini azaltır.
Yeşil çay yemek borusu kanserini erkeklerde %57, kadınlarda %60 oranında önlemektedir.
Yeşil çay düzenli içilmesi halinde prostat kanseri riskini üçte iki azalmaktadır.
Yeşil çay deri kanserine yol açan ultroviyole ışınların zararından korur.
Tümörü küçültür.
Antioksidandır.
Yeşil çaydaki antioksidan E vitaminindekinden 20 kez daha kuvvetlidir.
Kolestrolü düşürür.
Tansiyonu ayarlar.
Kan şekerini ayarlar.
Grip virüsünü öldürür.
Ağız kokusunu önler .
Yeşil çay içindeki C vitamini sayesinde :

Stresi azaltır.
Yeşil çay içindeki kafein sayesinde :

Performansı etkiler, yorgunluk ve uyku halini ortadan kaldırır.
İdrar söktürücü özelliğinden dolayı zayıflama rejimlerinde kullanılıyor.
Yeşil çay içindeki flavonoidler sayesinde :
Kan damarlarını güçlendirir.

Yeşil çay içindeki polisakkaridler sayesinde :

Kan şekerini düşürür.
Yeşil çay içindeki fluorid sayesinde :

Diş çürümesini engeller.
Yeşil çay içindeki E vitamini sayesinde:

Antioksidan olarak rol oynar.
Yaşlanmayı geciktirir.
Yeşil çay içindeki EGCG (Epigallokateşin Gallat) adlı kimyasal madde sayesinde :

Kanser hücrelerinin gelişmesini önlüyor.
Akciğer, mide, bağırsak karaciğer ve deri kanserlerini önleyici etki yapıyor.
Alzheimer'i önleyici.
Sigara kullanımının toksik etkisini azaltıyor.
Yeşil çay içen hamile kadınlar sorunsuz bir doğum gerçekleştirebilirken, sakat çocuk dünyaya getirme riski de azalıyor.
Diş çürüklerine sebep olan bakterileri öldürerek çürükleri önler.
İçeriğindeki kateşin maddesi nedeni ile kolesterolü düşürür.
Antioksidan özellikleri vardır. Bu özelliği ile kansere ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu olabilmektedir. İspanya’daki Murcia Üniversitesi ve İngiltere’deki Norwich Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğü araştırmalar, yeşil çayda bulunan ‘polipenol EGCG’ maddesinden üretilecek olan ilaçlarla, çeşitli kanser hastalıklarının tedavisinin gerçekleştirilebileceğini ortaya koymuştur. Zihinsel aktivitelerde yarar gösterdiği ileri sürülmektedir.

Kaynak: Wikipedia

Karanfil;

Karanfili çay gibi demleyip tatlandırıp içerseniz hafıza kuvvetlendirici, zihin açıcı ve unutkanlığı bertaraf eden hoş bir içecek elde etmiş olacaksınız. Bu çay kalp çarpıntısına da iyi gelecektir.

Tomurcukarı suda kaynatılınca gaz ve sindirim sorunlarını giderebilir. Uzun süreli ve fazla kullanmamak gerekir.

Tarçın;

Zengin kalsiyum, magnesyum, lif ve demir kaynağıdır.

Son yıllarda yapılan çalısmalarda özellikle 2.tip diabet hastalığında kan şekerini düşürücü etkisi saptanmıştır.

LDL kolestrolü düşürür,

Koli bakterilerinin vücuda yayılmasını önler,

Bal ve limon ile karıştırılıp alındığında soğukalgınlığı, grip ve nezleye iyi gelir,

Mide rahatsızlıklarına ve bulantıya iyi gelir,hazımı kolaylaştırıcı etksi vardır..

Tarçının koklamak hafızayı canlandırıcı bir etki yapar.

Yiyeceklere eklendiği zaman, yiyeceklerin bozulmasını ve bakterilerinin büyümesini önleyen doğal bir gıda koruyucusudur.

Adet öncesi gerginliklere iyi gelir.

Yüksek karbonhidratlı bir yiyeceği tarçınla tatlandırdığımız zaman kandaki şeker seviyesini etkileyerek düşmesini sağlar. Araştırmalar 300 gr. sütlaça 6 gr. kadar tarçın eklendiğinde kandaki şekeri seviyesindeki yükselişin önemli ölçüde azaldığını tespit etmişlerdir.
 
Merhaba, Nilüfer Hanım,ben bir süredir topiğinizi takip ediyorum.Gerçekten çok güzel bilgiler vaR.Ben de yaklaşık 1 2 ay önce alkali diyetine başlamıştım ancak sınav dönemi, regl olamamanın sıkıntısı ve polikistiğin etkisiyle çok fazla sekteye uğradı.Tam da işe yaramaya başlamıştı ama yeniden motive olup başlamak istiyorum.Ben cla almayı düşünüyorum ancak bir kaç sorum var, yanıtlarsanız çok sevinirim :) Benim asıl sorunum bel çevresi değil de kalça ve bacaklar.Cla nın da daha çok göbeğe etki ettiğini duydum.Alsam mı almasam mı bilemedim..Onun yerine omega 3 hapı mı alsam acaba? İlk diyete başladığımda omega alıyordum.Bir de bunların dışında kullandığınız ilaçlar oldu mu ya da yeşillik tozu vs kullandınız mı acaba? Kusura bakmayın, büyük ihtimal yazmışsınızdır ama benim gözümden kaçtı :)Ve son olarak, ben pek spor yapamıyorum arada bir yürüyüş o kadar.Sporu arttırmak gerekir mi ? Yardımcı olursanız çok sevinirim :)
 
Son düzenleme:
Kefir Nedir?

İnsanlar kendi hücrelerinin 10 katı sayıdaki (100 trilyon) faydalı bağırsak mikrobu ile ortak bir yaşam sürdürmektedir. Faydalı bağırsak mikropları (probiyotikler) çeşitli yararlarının yanında dış ortamdan gelen zehirli maddelerin kana geçmesini engelleyen koruyucu bir bağırsak tabakası oluştururlar. Bağırsaktaki sağlıklı mikrop dengesinin, zararlı mikroplar lehine değişmesi, yani bağırsaktaki mükemmel dengenin bozulması çok sayıda ivegen ve müzmin hastalığa yol açar.
Son yıllarda rafine gıdaların tüketimindeki artışa paralel olarak, turşu, kefir, boza, çeşitli salamuralar gibi geleneksel fermantasyon gıdalarının az tüketilmesi, süt ve yoğurt gibi fazla tüketilenlerin ise ekşimesin ya da kesmesin diye pastörize edilmesi ya da antibiyotik katılması vücudumuzun mükemmel probiyotik dengesini alt üst etmiştir.

Probiyotik - PrebiyotikYeterli miktarda yenildiğinde insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen mikroorganizmalara probiyotik denir.
Bağırsaktaki bazı mikroorganizmaların çoğalmasını artıran ve/veya aktivitesini uyaran ve insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen maddelere (besinsel lifler gibi) prebiyotik denir
Probiyotikler = yararlı bağırsak mikropları (bakteriler ve mantarlar)
Erişkin bir insan bağırsağında 100 trilyon (1,5 kg) faydalı bakteri ve mantar bulunur. Bu rakam insan hücre sayısının 10 katı kadardır.
Sayıları 400?ün üzerinde olan bu bakteriler ve mantarlar normal bağırsak florasını oluştururlar.
Bu bakteriler ve mantarlar 300 m2 büyüklüğünde bir yüzey oluşturan bağırsak sümüksü zarını koruyucu bir tabaka şeklinde döşer.

Probiyotiklerin görevleri- Bağışıklık sistemini güçlendirmek.
- Yiyeceklerin hazmını kalaylaştırmak.
- Vitaminlerin (K vit, biyotin, B12, niasin vb) sentezini yapmak.
- Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak.
- Zararlı maddelerin (toksinler) kan dolaşımına geçmesini engellemek.
- Besin allerjilerini ve ekzemayı önlemek.
- Kronik enflamatuvar (iltihabi) hastalıkların oluşumunu engellemek.
- Kanseri önlemek.
- Yaşlanmayı yavaşlatmak.
- Depresyonu hafifletmek.
- Otizm bulgularını hafifletmek.
- İshali önlemek ve tedavi etmek.
? İdrar yolu iltihaplarını önlemek.
- Kabızlığı tedavi etmek.
- Böbrek taşlarının (okzalat) oluşumunu azaltmak.

Kefir nasıl yapılır?Kefir yapılışında kullanılan süt kaynatılır ve metal olmayan (tercihan cam) bir kap içinde ılıtılır (süt temiz ise kaynatılmayabilir).
Üzerindeki kaymak tabakası alınır ve 1 çorba kaşığı kadar kefir mayası atılır ve süt iyice karıştırılır.
Kabın kapağı kapatılır ve süt 20-25 C 'de kalacak şekilde kap bir yere bırakılır. Mayalanacak kab soba ya da kalorifer yakınına getirilir. Çevre ısısı düşük ise kabın etrafı bezle sarılır. Kabın 20-30°C' lerde olması sağlanır. Kap içindeki süt normal olarak 18-24 saat sonra pıhtılaşır. Maya miktarı düşük ve ortam soğuk ise pıhtılaşma gecikir. Mayalanmış süt madeni olmayan bir tel süzgeçten ya da tülbentten süzülür. Süzgeç üzerinde kalan daneler tekrar maya olarak kullanılır. Kefir mayası (taneleri) hemen kullanılmayacaksa ağzı kapalı bir cam kavanoz içinde buzdolabında saklanır. Bazıları kefir tanelerini saklamadan önce yıkarlar. Eğer yıkama yapacaksanız kefir tanelerinin zarar görmemesi için klorsuz su kullanın. Saklanmak istendiği zaman daneleri örtecek kadar bardağa su koymak gerekir.

Kefir neye benzer?Kefir yoğurda ya da ayrana benzer. Zaten benzer şekilde mayalanır. Bekletildikçe tadı ekşir ve çok az olan alkol oranı artar.
Kefirin zararı var mı?Kefirin bilinen bir zararı yoktur. Çok nadir olarak bazı kişiler yeni başladıklarında fazla kefir içmeye tahammül edemezler. Bu kişiler kefir miktarını yavaş yavaş artırmalıdır. Bazı kişiler toksinlerden temizlenirken toksinlerin geçtiği dokularda bir takım rahatsızlıklar oluşabilir. Kısa bir süre sonra, toksinler vücut dışına çıkacak ve kişi kendini çok iyi hissedecektir (iyileşme krizi).

Kefir tanelerini nereden temin edebilirim?Kefir tanelerini, Ege Ziraat fakültesi gibi bazı fakültelerden, aktarlardan ya da tanıdıklarınızdan temin edebilirsiniz.
Bazı firmalar hazır kefir de satmaya başlamıştır.
Kefirinizin ucuz ve istediğiniz kıvamda olması için mümkünse kendiniz yapın.

Kefir taneleri neye benzer?Kefir taneleri karnabahar görünümünde fakat lastik kıvamındadır. Kefir tanelerinin dışında kefiran denilen bir yapışkan bir zar(f) vardır. Yararlı bakteriler ve mantarlar kendi yaptıkları bu zarın içinde yaşarlar

Kefir taneleri çok büyümüşse kesilmeli mi?
Kefir taneleriniz büyük ise bunu kesmeyin, aksi halde kefiran metalden zarar görebilir. En iyisi hafifçe elinizle sıkmadan ayırmaktır.

Kefir taneleri sonsuza kadar yaşayabilir mi?Kuru kefir taneleri birkaç mayalamadan sonra yok olabilir. Ama ıslak maya eğer iyi bakılırsa sonsuza kadar sağlıklı kalır (şimdiye kadar nasıl geldi!) Kefir tanelerini sıkmayın, metal değdirmeyin, temiz tutun. Uzun süre kullanmayacaksanız soğuk bir yerde (tercihan buzdolabında) tutun. Daha uzun süre saklamak istiyenler derin dondurucuya koyabilirler.

Kefir tanelerini daha çabuk nasıl büyütebilirim?Mayanın miktarı ne kadar fazla ve mayalama süresi ne kadar uzunsa kefir taneleri de o kadar büyük olur. Fakat belli bir noktadan sonra üreme yavaşlar. Tane ve su ayrılırsa tekrar ekilirse taneler daha çabuk büyür.

Kefirin tam olarak mayalandığını nasıl anlarım?Bu genellikle oda sıcaklığında 24 saat içinde gerçekleşir. Kefir tanelerine kürdan sokun. Ayakta duruyorsa kefir mayalanmıştır. Mayaladığınız kefirde taneler (yukarıda) ile peyniraltı suyu (whey) (aşağıda) arasındaki sınır keskinleşmişse kefir olmuştur.

Kefirin tadını ve kıvamını ayarlamak için ne yapayım?Kefiriniz tatlı ise ve ekşi seviyorsanız mayalanma süresini 48 saate kadar uzatın. Kefir ekşidikçe faydası artar. Ayrıca alkol miktarı da artar. Tatlı kefir istiyorsanız mayalanma süresin 24 saatten fazla uzatmayın ve kefiri buzdolabında saklayın. Kefirinizin daha katı olmasın istiyorsanız ayırdığınız kefir ayranını birkaç saat buzdolabında tutun.

Kefir yapmayı bir süre ertelemek istiyorsam ne yapayım?Eğer bir süre kefir yapmayacaksanız, mayayı buzdolabının rafına koyun. Böylece kefirin üremesi yavaşlayacaktır. Birkaç gün bu şekilde fazla değişmeden durabilir. Eğer daha uzun süre tutmak istiyorsanız, kefir tanelerini örtecek kadar kaba süt koyun ve kabı dondurucuya koyun. Böylelikle birkaç hafta süre ile kefir aşırı bir üreme göstermez.

Kefir için hangi sütü kullanayım?En tercih edileni Eski ve Orta Asya Türklerinin yaptığı gibi çiğ keçi sütüdür. Diğer hayvanların sütü de olabilir. Yemlenen değil otlayan hayvanların sütünü tercih edin. Market sütleri iyi bir tercih değildir. Bunlar içinden günlük şişe sütlerini tercih edin. Kutu sütlerini tercih etmeyin (zaten bazıları da mayalanmıyor).

Ne kadar kefir tüketmeliyim?Ne kadar yoğurt yiyorsanız o kadar. Önce bir çay bardağı için sonra miktar gittikçe arttırın. Genellikle 250-1000 mL kadar tüketilmektedir. Müzmin hastalığı olan kişilerin en az bir litre kadar kullanması tavsiye edilmektedir.

Sıcak yemeklere kefir konulur mu?Kefir sıcak yemeklerin üzerine eklenebilir ve hatta pişirilebilir de. Kefirden maksimal etkiyi sağlayabilmek istiyorsanız ısıya maruz bırakmayın. Çünkü bu içindeki faydalı mikropları öldürecektir.
Süt dışı maddelerle de kefir yapılabilir mi?
Evet yapılabilir. Fakat verilen sıvının içinde kefir mikroplarının hayatiyetini sürdürebileceği herhangi bir şeker bulunmalıdır. Meyve suyu ya da şekerli su ile yapılan kefire su kefiri denmektedir. Bu kefirlerin mayalanması genellikle daha uzun sürmektedir.

Kefir ile yoğurdun farkları nelerdir?Her ikisi de sütün fermantasyonu sonucu elde edilir. Görünüş olarak birbirlerine çok benzerler Yoğurt prebiyotiktir yani probiyotiklerin üremesini artarır. Kefir probiyotiktir. Yani kendisi yararlı mikroorganizmadır.

Yoğurtta mikroorganizma olarak sadece bifidobakterler ve laktobasiller bulunur (market yoğurdu ise onlar da yok !!). Kefirde ise bunlara ilaveten Lactobacillus Caucasus, Leuconostoc, asetobacter ve streptokok gibi bakteriler ile Saccharomyces kefir and Torula kefir gibi mantarlar bulunur. Sonuç olarak evde yapılan yoğurt sağlığınız için çok iyidir kefir ise ondan da iyidir.

Kefir ve kanserKefir tümör oluşumunu engellemekte ya da var olanın ilerlemesini azaltmaktadır.

Kefir ve vitaminler :Kefir içindeki mikroorganizmalar bol miktarda vitamin (K vit, B1 vitamini, pan-totenik asit, niasin, folik asit B12, ve biyotin) sentezi yapar-lar. Kefir mikroorganizmalarının ürettiği biyotin diğer B kompleks vitaminlerinin emilimini de artırır.

Uyarı !
Hayvansal besin allerjisi , laktoz alerjisi ,laktoz hazımsızlığı olanlar kerfir içmemelidir. Nhp. 5.05.680, Ehk. 104.44, Nhp.11.03.1587, Nhp.10.01.1564
 
çok güzel paylaşımlar ya harikasınızzzzzzz
öğrenilecek çokl sey var çok kitabı hemen alıp okumak istiyorum
alkali alkali
 

Merhabalar, konuyu takip etmeniz beni çok mutlu etti, umarım böyle de devam eder... Bu bilgileri hepimiz faydalansın diye paylaşıyoruz, sağolsun konuya sonradan eklenen arkadaşlar da konuya hakimler ve de çok güzel paylaşımlar da bulunuyorlar. Herkese buradan sizin sayenizde teşekkür ediyorum. Evet CLA daha çok kalça ve basenlere etki ediyor diye biliyorum ben de, ama spesifik olarak da buralardır diyemiyorum, ama açıklama şu yağlar eridiğinde kasa dönüşüyor ve hücre içinin tekrar yağlanmasını önlüyor CLA. Yani kilo verdikten sonra tekrar kilo almamayı sağlıyor. Omega 3 ise esansiyel bir yağ asididir. Yani yediklerimizden yeterli miktarda alamadıklarımızı omega 3 tableti şeklinde alırız. Yani CLA da bir ek gıda omega da ama birbirinden farlı işlevleri var. Konuya değindiğiniz için ben de Omega 3 ün faydalarını paylaşacağım... Ben ikisini birden almanızı öneririm. Ama benim önceliğim CLA olmuştu. Ama Dr. Ayşegül ÇORUHLU kitabında yaşınız, bünyeniz, kilonunz ne olursa olsun Omega 3 kullanın diyordu... Sporla ilgili olarak ben spor yapmıyorum ve kitapta bununla ilgili olan bölümü taratmıştım. Aşağıya sizin için yeniden ekliyorum.
Ben spor yapmadan 15 kilo verdim, ki önceden spor yaparak bir gram veremezken. Ben diğerlerini kullanmadım henüz. Sevgiler...


 
Son düzenleme:
Gerçekten çok teşekkür ederim :)) Böyle motive olunca çok iyi oluyor.Aksi halde çevrendeki herkes löp löp yerken yalnız hissediyorsun:) Sizin ve bütün diğer arkadaşların paylaşımlarını takibe devam edeceğim. Başarınız için de tebrik ederim, darısı başıma :)
 





Omega-3 yağ asitleri sayesinde

Trigliseritler ve kolesterol düşer, böylece ateroskleroz ve buna bağlı kalp hastalıkları, kalp krizi ve akut inme riski azalır.
Bağışıklık sistemi güçlenir
Kansere karşı koruma sağlanır
Beyin, retina, sperm, cilt hücreleri güçlenir
Kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur (diyabet için faydalı)
Kanı inceltir ve akışını kolaylaştırır, kanın pıhtılaşmasını önler
Yangı önleyici etkisiyle romatizmal hastalıklara karşı koruma sağlar
Anne-bebek sağlığında rolü

Omega-3 yağ asitleri, anne karnındaki bebeğin sağlıklı gelişimine aşağıdaki şekillerde yardımcı olabilir:
Bebeğin beyin ve retina gelişiminin desteklenmesi
Erken doğum riskinni azaltılması
Hamilelik süresinin ve bebeğin doğum ağırlığının artırılması
Doğum sonrası depresyonundan korunulması
Omega-3 yağ asitleri ayrıca çocuğun matematik zekasının geliştirilmesine, okuma, telaffuz ve yazma beceresini artırılmasına yardımcı olabilir.


Zihin sağlığında rolü
Omega-3 yağ asidinin beyin ve sinir sisteminin sağlıklı şekilde çalışmasındaki etkileri yapılan pek çok araştırmada ortaya konmuştur. Omega-3, beyin ve sinir sisteminde başlıca aşağıdaki şekillerde yardımcı olabilir:
Depresyon tedavisini desteklemesi
Bunama ve Alzheimer hastalığı riskinin azaltmasına yardımcı olması
Ruh hali, konsantrasyon, bellek, dikkat ve davranış bozukluklarına karşı yardımcı olması
Saldırganlık azaltmaya ve sakinleştirmeye yardımcı olması
Mizaç, tepkisellik ve kişilik üzerinde olumlu etkisi olması
Göz sağlığında rolü

Yüksek doz omega-3 alımı gözde yaşa bağlı olarak gelişen sarı nokta hasarları riskini önleyebilmektedir. Omega-3 yağ asitleri eksikliğinde, retinada görme fonksiyonunun azaldığı tesbit edilmiştir.
Kemik-eklem sağlığında rolü

EPA ve DHA’nın antienflamatuar etkisi vardır, ayrıca kas-iskelet sistemi ve bağışıklık sistemi üzerinde faydalı etkileri bulunmaktadır. Omega-3 kemik ve eklem sağlığında başlıca aşağıdaki şekillerde yardımcı olabilir:
Kemiklerde kalsiyum toplanmasına destek olarak güçlenmelerinin sağlanması
Eklem iltihabı ve kıkırdağa zarar veren enzim aktivitesinin azaltılması
Eklemlerde hassasiyet ve sabah sertliğinin azaltılması
Romatoid artritli hastada ilaç ihtiyacının azaltılması
Kalp-damar sağlığında rolü [değiştir]

Yapılan araştırmalarda, omega-3 yağ asitlerinin dengeli alımının özellikle kalp ve damar hastalıkları açısından yararlı olduğu vurgulanmaktadır. Omega-3 tüketenlerde koroner kalp hastalığına bağlı ölümler daha düşük bulunmuştur. Omega-3, kalp ve damar sağlığında başlıca aşağıdaki şekillerde yardımcı olabilir:

Kalp damar hastalığı riski olanların ya da bu hastalığa yakalanmış olanların kalp sağlığını korumaya yardımcı olması.
Damar sertliği oluşumunun yavaşlatılması
Trigliseritlerin kan düzeyini düşürülmesi
Kalp hastalıklarında "kötü kolesterol"ün (LDL) düşürülüp, "iyi kolesterol"ün (HDL) artırılmasıdır.
Kalp krizi sonrası felç, ikinci bir kalp krizi ya da ölüm riskinin azaltılması
Bulunduğu besinler [değiştir]

Omega-3 : Soğuk sularda yaşayan yağlı balıklar (somon balığı), Orkinos tipi ton balığı, uskumru, sardalya, hamsi, Keten tohumu yağı (%60), Ada çayı yağı (%54), Kivi (%52), Perilla(%58), Semizotu(%35) daha az oranlarda ceviz, badem, fındık, soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, mısır, mısır unu, çörek otu yağı, kanola yağı, soya yağı, tatlı patates, marul, lahana, brokoli ve diğer yeşil yapraklı sebzelerde bulunur.


Kaynak:
Omega-3 yağ asitleri - Vikipedi
 



CLA, esansiyel yağ asidi olarak bilinir. Vücudumuz kendi kendine yapamadığı için dışarıdan besinlerle alınması gerekli bir yağ asitidir. CLA suplemantasyonu vücutta yağ kaynaklı enerjinin kullanımını hızlandırarak kas ağırlığının vücut yağ ağırlığına oranla daha fazla gelişmesine yardımcı olur. İnsanlarda CLA'nın etkileri üzerinde yapılan araştırmalarda, CLA takviyesinin vücut yağ miktarını ve abdominal obezlerde sagital abdominal çapı azalttığı rapor edilmiştir.

CLA Nedir:
CLA (Conjugated Linoleic Acid) esansiyel yağ asidi linoleik asidin konjüge izomerleridir. Sağlıklı yaşam, fiziksel uygunluk ve sportif performans için vücut yağ oranının ve serum lipit oranının doğru sınırlar içinde olması gerekir. Günde 2,5 – 5 g CLA takviyesi vücut yağ miktarını azaltıp kas kütlesini arttırmasına yardımcı olarak fiziksel performansın yükselmesine fayda sağlar, vücut yağlarının yakılarak kilo verilmesine ve vücudun düzgün bir görünüme kavuşmasına yardımcı olur.


CLA’nın en önemli özelliği, yeterli miktarda alındığında egzersiz veya diyet yapılmasa bile vücut kompozisyonunun iyileştirilmesine faydalı olmasıdır. Doğal ve esansiyel bir yağ asidi olan CLA (Conjugated Linoleic Acid) üzerinde son 25 yılda 600′den fazla bilimsel araştırma yayınlanmıştır. İnsanlar ve hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, CLA’nın yağ ve protein metabolizması içinde faydalı olduğu gösterilmektedir. CLA, vücutta yağ depolanmasına neden olan lipoprotein lipaz enzimini bloke ederek depolanan yağ miktarının azalmasına, aynı zamanda yağsız kas dokusunun korunarak vücut kompozisyonunun iyileşmesine yardımcı olur.

KONJUGE LİNOLEİK ASİT (CLA)



CLA, vücuttaki yağların yakılmasını sağlar. Vücutta doğal olarak bulunur ve sağlıklı bir glikoz ve insülin metabolizması sağlar. Başka bir deyişle, kan şekerini düzenlerler ve böylelikle, vücudun yağ yakmasını sağlarlar. Günde 1500-4500 mg alınması önerilebilir. Son yıllarda en çok kırmızı et ve peynirde bulunan Konjuge Linoleik Asit (CLA) ile yapılan çalışmalarda önemli bulgulara ulaşılmaktadır. Bu çok özel yağ asidinden sadece bazı kanserleri (kalın bağırsak, mide, göğüs, cilt ve prostat kanserleri) önlemede değil, kilo kaybını sağlamak amacıyla da yararlanılabileceği anlaşılıyor. Araştırmalar devam etmektedir. CLA’nın şimdiye kadar belirlenen bazı yararları şunlar:



· Metabolizmanızı hızlandırabilir: Özellikle hipotiroidi gibi metabolizmanızın yavaşlamasına neden olan bir rahatsızlığınız varsa, CLA desteğinden bu sorununuzu çözmede yararlanabilirsiniz.
· Vücut yağınızın azalmasını sağlayabilir: Yapılan çalışmalarda CLA desteğinin yağların kullanılmasını sağlayıp depolanmalarını önleyerek vücut yağını azaltmaya yardımcı olabileceğine işaret eden bulgular var.
· Kas gücünüzün gelişimini destekler: Metabolizmanın hızlanmasını sağlayan kaslarınızın güçlenmesi ile daha çok yağ yakar, daha kolay kilo verirsiniz.
· Kolesterol ve trigliserit düzeylerinizi azaltabilir: CLA desteğinin HDL (iyi) kolesterolü yükseltip, LDL (kötü) kolesterolü azalttığını gösteren bulgular var.
· Bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Güçlü bir bağışıklık sistemi ile enfeksiyonlara daha az yakalanırsınız. Vücudunuz serbest radikallerle daha kolay savaşır ve böylece tümör oluşumunu destekleyen etkenleri vücudunuzdan daha kolay uzaklaştırırsınız.
· Osteoporozdan korunmanızı sağlar: Özellikle menopoz döneminden sonra oluşan kemik mineral yoğunluğundaki azalmayı CLA desteğinin geciktirebileceği ileri sürülmektedir.
· Hücrelerde insülinin kullanılmasını kolaylaştırır: CLA şeker hastalarında ve şişmanlarda sık görülen insülin direncini azaltmada ve yüksek insülin düzeylerini dengelemede etkili olabilir. Şekerin hücre içine girip kullanılmasını sağlayarak kan şekerinin ayarlanmasını kolaylaştırabilir.


CLA’nın bu olumlu etkilerinin pek çoğu henüz incelenme aşamasındadır. Doktorunuzla işbirliği yapmadan CLA desteği kullanmaya başlamamalısınız.

CLA NEDİR?

Tonalin CLA, koruyucu, herhangi bir uyarıcı içermeyen doğal besin suplementidir.



Doğal yolla zayıflayan vücutta önce kaslar zayıflar
Zayıflayan kaslarınız enerjiye dönüşür ve bunu takiben yağlarınız yanar, vücudunuz şekle girmeye başlar.
Tonalin CLA’nın göğüs kanseri, astım, alerji, kan şekeri kontrolü, aterosklerozis gibi hastalıkları önlemesine yönelik yapılan 200’ün üstünde çalışma vardır.


CLA’ NIN TARİHÇESİ

CLA VE KANSER


İlk kez 1980’li yıllarda Wiskonsin Üniversitesi doktorlarının çalışmalarıyla CLA’nın kanser tümörlerinin gelişmelerini engellediği teşhis edildi.
Hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan çalışmalarda CLA ‘nın kanser gelişimini engellediği görüldü.
CLA’nın, göğüs kanserine karşı koruyucu etkisi vardır.
2002’de kadınlar üzerinde yapılan bir çalışmada CLA’nın göğüs kanserini yavaşlattığı gözlenmiş.


CLA VE ATEROSKLEROZİS

Arterlerinizde oluşan plaklar ve yüksek düzeylerdeki kolesterol, kalp kan düzeyinizi düşürür. Bu aterosiklorozistir ve sizi öldürebilir.
CLA üzerinde yapılan laboratuar çalışmalarında, CLA’nın hayvanlarda oluşan aterosklerozisi önlediği tespit edilmiştir. Diğer çalışmalarda uygulanan Tonalin CLA’nın da aynı özelliği gösterdiği bulunmuştur.


CLA VE DİYABET

CLA’nın diyabetin tedavisinde etkili olduğu sanılmaktadır.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalara göre, CLA ve “Troglitazone” adlı ilacın diyabetin semptomlarını düzene soktuğu tespit edilmiştir.
Tip II diyabetin tedavisinde önemli bir ajan olduğu düşünülüyor.

CLA CONJUGATED LINOLEIC ACID
- Kilo Kontrolüne Yardımcı
CLA yağ dokusu kaybına neden olurken, yağ dokusunun kas dokusuna dönüşümünde yardımcıdır. Zayıflama kürlerinde ve vücut geliştirme programlarında sıklıkla kullanılır.

- Vücut Yağ Oranında Azaltıcı
CLA insülin duyarlılığını arttırarak yağ asitlerinin ve glukozun yağ dokusundan kas dokusuna geçişini arttırır, yağ oranında azalma sağlar.
CLA genç yaşlarda başarıyla gerçekleşen yağ yakım metabolizmasının ileri yaşlarda yeniden etkinlik kazanmasına yardımcıdır.

- Obezite Kontrolü
Bugün dünyada hızla artmakta olan obezite epidemiğinin bir nedeninin de beslenmedeki CLA eksikliği olduğu düşünülmektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar CLA’ca zengin beslenme programlarının 58 e varan oranlarda yağ dokusunu azalttığını, daha sıkı ve sağlam kas yapısının oluşumuna neden olduğunu gösterir.

CLA sağlıklı kan şekerini destekler!
Yapılan çalışmalar; diyetle yeterli CLA alındığında; insülin duyarlılığının gelişeceğini ve Tip II Diyabetliler için besinsel destek sağlayacağını göstermektedir.

8 hafta boyunca günde 6 gram CLA ek desteği alan Tip II Diyabetlilerde daha az vücut yağ/kas oranı, daha düşük trigliserit düzeyleri görülmüş ve serum insülin düzeyleri çalışma sonunda artmıştır (American Chemical Society).

CLA enerji verir ve yağların uzaklaşmasını sağlar!
Wisconsin Üniversitesi araştırmacıları 80 obez gönüllü kişide 3 ay boyunca kontrollü bir çalışma yürütmüşlerdir. CLA alanlarda daha az yorgunluk, baş dönmesi ve bulantı olduğunu görmüşlerdir. Katılanlar “normal” diyetlerini tükettiklerinde; plasebo grubunun %75 vücut yağı ve %25 kas kütlesi kazandığı görülmüştür. CLE ek desteği alan grupta ise %45 vücut yağı ve %55 kas kütlesi ağırlığı artmıştır. Buna göre yapılan araştırmalar CLA’nın yağlarla dolu olan yağ hücrelerinin bloke olduğunu göstermektedir.

Alıntıdır...
 
Sorum atlandı galiba,tekrar yazayım.
"Nilufercim kitapta, "Kesin olarak kilo vermeden spor yapmayın diyor ve sebeplerini de detaylı bir şekilde anlatıyor." demişsin. O kısmı tam olarak yazabilrimisin buraya rica etsem.Bir de,hiç bir aktivite mi yapmayacağız,ör. 30-40 dk. yürüyüş vb.?
 
Son düzenleme:
Güzel Bir Araştırma, İlginç Bir Sonuç

Çok yediğini ‘düşünen’ daha az acıkıyor.

Çok yediğini ”düşünmenin” iştahı azaltabileceği belirlendi.
İngiltere’deki Bristol Üniversitesi’nden Jeffrey Brunstorm ve ekibi, öğle yemeğinde 100 gönüllüden bazılarına 300 mililitre, bazılarına 500 mililitre çorba ikram etti.

Araştırmacılar, yemek sırasında ”hileli bir doldurma ve boşaltma” yöntemi kullanarak fark ettirmeden gönüllülerin kasesindeki çorba miktarını değiştirdi.

500 mililitre çorba içtiğini düşünenler 300 mililitre, kasenin 300 mililitre olduğunu düşünenler ise 500 mililitre çorba içti. Yemekten 2 saat sonra 500 mililitre çorba içtiğini sananların diğerlerinden daha az acıktığı görüldü.

Araştırmanın obeziteyle mücadeleye ışık tutabileceğini belirten bilimadamları, bu sonuçların açlığın denetiminde idrakin rolünü gösterdiğini vurguladı.
TRTHaber
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…