- 13 Aralık 2015
- 9.396
- 15.715
- 198
Kent sokaklarında Hollanda'da yarın yapılacak genel seçimin telaşı hissedilmiyor. BBC Türkçe'den Özge Özdemir, Amsterdam'da yaşayan Türklere son diplomatik kriz ve seçimle ilgili görüşlerini sordu.
Kahvedekilere Hollanda seçimleri ve hafta sonu yaşanan olaylarla ilgili ne düşündüklerini sorduğum anda hararetli bir tartışmanın ortasında buluyorum kendimi.
Aldığım ilk cevap, "Hollanda ve Türkiye için hayırlısı olsun" ifadesi oluyor.
Ardından bir başkası heyecanlı bir şekilde araya giriyor ve polisin eylem düzenleyen Türklere müdahalesinden bahsederek kendini artık güvende hissetmediğini ve tedirgin olduğunu söylüyor.
'KÖPEK KADAR DEĞERİMİZ YOK'
İki ülke arasında yaşanan diplomatik kriz nedeniyle Rotterdam'da Türklerin düzenlediği eylemlerde, Hollanda polisinin tuttuğu bir köpeğin protestocuyu ısırdığı kare ise herkesin hafızasına en çok kazınan fotoğraf olmuş.
O kare, ülkenin en önde gelen sağcı gazetelerinden De Telegraaf'ın da "Burada patron biziz" manşetiyle Pazartesi günkü kapağındaydı.
"Bizim o köpek kadar değerimiz yok" diyor birisi hemen araya girerek.
Kahvedekilerden az 20 yıldır Hollanda'da yaşayan çoğu Türk, yıllardır her şekilde göçmen olduklarının kendilerine hissettirildiğinden ve şartların iyi olmadığından bahsediyor.
"Ne yaparsan yap hiçbir zaman Hollandalı olamazsın" diyor biri içini çekerek...
Tartışma, kahveden bir kişinin, "Bunların hepsi siyasi bir oyun. Hollanda'nın ilk baştaki onca diplomasi çabasına rağmen Türkiye neden siyasetçilerini gönderiyor? Bunu bile bile neden yapıyor? Hollanda'nın bu kadar sert tepki vermesinin nedeni ise Başbakan Rutte'nin Wilders'tan (aşırı sağ cepheden siyasetçi Geert Wilders) oy çalmak istemesi. Göçmen karşıtlığı da tamamen ekonomik sebeplerden. Bir sor bakalım, buradakiler bir vatandaşlıklarından vazgeçecek olsalar Türk pasaportlarından vazgeçerler" demesiyle alevleniyor.
Kahvede geri kalanların hemen hemen hepsi karşı çıkıyor bu açıklamaya. Herkes, bir fırsatını bulsa anında Türkiye'ye döneceğinden, Türkiye kadar güzel başka bir ülke olmadığından, kesinlikle Türklüklerinden vazgeçmeyeceklerini anlatıyor.
Çoğu kişi ise Türkiye'nin son 10 yıldaki büyüme performansını kıskanan Avrupa'nın Türkiye'yi bölme isteği yüzünden bu olayların yaşandığı görüşünde.
Süleyman Dede, "Kızım sen dinleme onları, madem öyle sorsana neden memleketlerine dönmüyorlar?" diye soruyor.
Bir yandan çay içer, bir yandan sohbet ederken kahveye bir genç giriyor. Okey oynayanların soruları üzerine seçimlerle ilgili düşüncelerini açıklayan genç, "Erdoğan'ın izindeyiz" diyor ve ekliyor:
"İyi ki o bayan bakanı sınır dışı ettiler. Eğer bunu Erdoğan'a yapsalardı, Almanya, Fransa, her yerden bütün Türkler Hollanda'ya akardı, buna dua etsinler."
Bir Kayserili'den Türkiye'deki köyü kadar hiçbir yerin güzel olmadığını ve Hollandalıların göçmenlere her zaman ayrımcılık uyguladığını dinlerken, arkamda oturan Süleyman Dede kulağıma fısıldıyor:
"Kızım sen dinleme onları, madem öyle sorsana neden memleketlerine dönmüyorlar?"
Kahvedekiler dedeye gülerek, "Öyle gizli gizli konuşmak olmaz, yüksek sesle konuş. Zaten aynı Kılıçdaroğlu gibi konuşuyorsun" diyorlar.
Şakalaşmaların ortasında kahveden çıkarken neredeyse 100 yaşında olan Süleyman Dede bana eşlik ediyor; "Bakma sen onlara, burada herkesin keyfi yerinde. Yoksa neden dursunlar? Hastayız, yürüyemiyoruz diye bizim evimize asansör inşa ettiler, Türkiye'de yapmazlar bunu. Burada hasta oldun mu çok iyi sağlık hizmetleri, bize çok iyi bakıyorlar" diyor.
http://www.mynet.com/haber/dunya/amsterdamda-yasayan-turkler-hollanda-ile-krize-ne-diyor-2931475-1
Kahvedekilere Hollanda seçimleri ve hafta sonu yaşanan olaylarla ilgili ne düşündüklerini sorduğum anda hararetli bir tartışmanın ortasında buluyorum kendimi.
Aldığım ilk cevap, "Hollanda ve Türkiye için hayırlısı olsun" ifadesi oluyor.
Ardından bir başkası heyecanlı bir şekilde araya giriyor ve polisin eylem düzenleyen Türklere müdahalesinden bahsederek kendini artık güvende hissetmediğini ve tedirgin olduğunu söylüyor.
'KÖPEK KADAR DEĞERİMİZ YOK'
İki ülke arasında yaşanan diplomatik kriz nedeniyle Rotterdam'da Türklerin düzenlediği eylemlerde, Hollanda polisinin tuttuğu bir köpeğin protestocuyu ısırdığı kare ise herkesin hafızasına en çok kazınan fotoğraf olmuş.
O kare, ülkenin en önde gelen sağcı gazetelerinden De Telegraaf'ın da "Burada patron biziz" manşetiyle Pazartesi günkü kapağındaydı.
"Bizim o köpek kadar değerimiz yok" diyor birisi hemen araya girerek.
Kahvedekilerden az 20 yıldır Hollanda'da yaşayan çoğu Türk, yıllardır her şekilde göçmen olduklarının kendilerine hissettirildiğinden ve şartların iyi olmadığından bahsediyor.
"Ne yaparsan yap hiçbir zaman Hollandalı olamazsın" diyor biri içini çekerek...
Tartışma, kahveden bir kişinin, "Bunların hepsi siyasi bir oyun. Hollanda'nın ilk baştaki onca diplomasi çabasına rağmen Türkiye neden siyasetçilerini gönderiyor? Bunu bile bile neden yapıyor? Hollanda'nın bu kadar sert tepki vermesinin nedeni ise Başbakan Rutte'nin Wilders'tan (aşırı sağ cepheden siyasetçi Geert Wilders) oy çalmak istemesi. Göçmen karşıtlığı da tamamen ekonomik sebeplerden. Bir sor bakalım, buradakiler bir vatandaşlıklarından vazgeçecek olsalar Türk pasaportlarından vazgeçerler" demesiyle alevleniyor.
Kahvede geri kalanların hemen hemen hepsi karşı çıkıyor bu açıklamaya. Herkes, bir fırsatını bulsa anında Türkiye'ye döneceğinden, Türkiye kadar güzel başka bir ülke olmadığından, kesinlikle Türklüklerinden vazgeçmeyeceklerini anlatıyor.
Çoğu kişi ise Türkiye'nin son 10 yıldaki büyüme performansını kıskanan Avrupa'nın Türkiye'yi bölme isteği yüzünden bu olayların yaşandığı görüşünde.
Süleyman Dede, "Kızım sen dinleme onları, madem öyle sorsana neden memleketlerine dönmüyorlar?" diye soruyor.
Bir yandan çay içer, bir yandan sohbet ederken kahveye bir genç giriyor. Okey oynayanların soruları üzerine seçimlerle ilgili düşüncelerini açıklayan genç, "Erdoğan'ın izindeyiz" diyor ve ekliyor:
"İyi ki o bayan bakanı sınır dışı ettiler. Eğer bunu Erdoğan'a yapsalardı, Almanya, Fransa, her yerden bütün Türkler Hollanda'ya akardı, buna dua etsinler."
Bir Kayserili'den Türkiye'deki köyü kadar hiçbir yerin güzel olmadığını ve Hollandalıların göçmenlere her zaman ayrımcılık uyguladığını dinlerken, arkamda oturan Süleyman Dede kulağıma fısıldıyor:
"Kızım sen dinleme onları, madem öyle sorsana neden memleketlerine dönmüyorlar?"
Kahvedekiler dedeye gülerek, "Öyle gizli gizli konuşmak olmaz, yüksek sesle konuş. Zaten aynı Kılıçdaroğlu gibi konuşuyorsun" diyorlar.
Şakalaşmaların ortasında kahveden çıkarken neredeyse 100 yaşında olan Süleyman Dede bana eşlik ediyor; "Bakma sen onlara, burada herkesin keyfi yerinde. Yoksa neden dursunlar? Hastayız, yürüyemiyoruz diye bizim evimize asansör inşa ettiler, Türkiye'de yapmazlar bunu. Burada hasta oldun mu çok iyi sağlık hizmetleri, bize çok iyi bakıyorlar" diyor.
http://www.mynet.com/haber/dunya/amsterdamda-yasayan-turkler-hollanda-ile-krize-ne-diyor-2931475-1