Sütoğlanların şahıyla evlenmiş bir salak olarak diyebilirim ki, eş diye yanında tuttuğun anasından doğmayı unutmuş canım.
Oturduğu yerden bebek konuşmasıyla oğluna kur yapmalar mı olsun, benim yüzüme gülerek oğluşunun yanında alttan alttan laf sokmalar mı olsun, bir gün oğlu kendisini aramadı diye "Hergün arayan çocuk aramaz oldu, gelin mi eline vuruyor aramıyorsun?" diye üst üste laf söylemeler mi olsun. Ohoo.
Her fırsatta ne zorluklarla(!) ağlaya ağlaya acıtasyonla çocuğunu büyüttüğünü anlatması mı olsun, her gün yeni bir hastalık sahibi olması mı olsun (bu arada ben şeker hastası yapmışım kendisini) ammaaan. Sayamayacağım neler neler, ne nankörlükler ne yalanlar.
Yüzüne söyler 2 dk sonra yalan söylüyorsun diye inkar eder öyle bir tip.
Ben boşanıyorum oğlunu alsın koynuna yatırsın.
Benim annem beni babasız büyüttü, bana bakabilmek için çalıştı durdu, çok bekledim onu kapılarda ama bir gün de karşıma geçip yaptıklarını söylemedi. Ben anneyim, seni yetiştirmek benim için zorunluluk ve ya karşılıklı bir şey değil der.
Sütoğlanın anası da harcadığı parayı hesaplamış şimdi karşılık olarak bizim eve karışma hakkı, kendisine para verilme zorunluluğu, meslek sahibi olmuş çocuklarına araba aldırmak, ev yaptırmak gibi icraatlarda bulunuyor. Sorsan fedakar, çok söyledim aptal oğluna karşılıksız yapmıyor diye ama tabi alışmış kaz gibi yolunmaya.
Çok konuştum neyse, ömrünü bunlara heba etme, insan 7sinde neyse 70inde odur.