ANNEM SİYAH GİYER...
Evet, siyah giyer annem.Ondört yıldır siyahın gölgesinde yaşar.Babamın vefaatından buyana sevinçleri,heyecanları,hırçınlıkları siyahın içinde geçer.
Asude bir mevsiminin çizgilerini taşıyan tebessümler,onun yüzünde hazanın rengini alır.
Annem siyah giyer...
Siyahın dışında her renge belli bir mesafeden dokunur.Kırmızı ,yeşil,pembe,mor...soluk bir yüzle görünürler üzerinde.
Oysa annem siyah giymezdi;köyün en renkli en güzel giyineniydi.
Gülerdi,çok gülerdi.Kahkahaya kaçan tebessümleri,anın ortasında patlayan konuşmaları,pazarlıksız duruşu...feodalitenin darmı dar,katı mı katı çerçevesine sığmazdı.Uzayıp giden meralarda koşuşup duran kuzular kadar acemi,ama bir okadarda pervasız yaşardı.
Annem babamı çok severdi.
Babam anneme aşıktı.
Ben ve kardeşlerim,tiyatral bir ciddiyeti muzip çocuklar gibi sabote eden annem ve babamın,yani aşkın çocuklerıydık.
Yorgun bir coğrafyanın zahmete yazgılı kadınları beylerine,babamın anneme olan aşkını anlatırlardı.Bilmem kaç kuşak öncesinden anlatılan soğuk yüzlü bir ciddiyeti giyinmiş babalar,babama tebessüm ederlerdi.'Bak bu kocaman adama,hala çocuklar gibi pervasız!'der gibiydiler.
Ama biliyordumki babamı seviyorlardı;yoksunu oldukları duygu zenginliğini cömertçe harcayan bir adamı,gizlide olsa alkışladıklarını hissediyordum çocuk kalbimle.Babamla birliktelikleri onları mutlu kılıyordu.Evimiz missafirsiz kalmıyordu bu yüzden.
Annem köyün en mutlu kadınıydı...Babamı seviyordu...
Çok az kadının cesaret ettiği bir duruşun içindeydi.Babamın yüreğinin inciten dedemle,yani babasıylayıllarca konuşmadığını hatırlıyorum.Uzun bir zaman dayımlara gitmemişti;doğup büyüdüğü evin merdivenlerinden yukarı çıkmamıştı.Babamın yanı başında durarak yüreğine sahip çıkmıştı.
Annem siyah giyer...
Çünkü babamı seviyor;ondört yıl önce bir bahar sabahındayitirdiği sevgili eşiyle yaşamaya devam ediyor.
Bir bahar mevsimiydi...Toprak binbir renkle örtünmüştü...Babam,bir başka ülkeye uzanan karayolunun sağına ve soluna yayılmış kır çiçeklerinin arasında son nefesini vermişti.Karanlık basmıştı ogün annemin yüreğini...
Ve ogünden sonra hep siyah giyer annem;babamın ölümünü anlatır ona siyahın dışındaki herrenk.
Annem siyah giyer...
Ama siyah düşünmüyor,siyah yaşamıyor.Doğduğu, büyüdüğü,babamı yitirdiği coğrafyanın uzağında biryerde hala beni şaşırtıyor.Evi misafirsiz kalmıyor;onu seven dostları,hayatın içindeki muzipçe duruşundan tebessümlü vakitler koparmak için kapısını çalmaya devam ediyorlar.
Annem siyah giyer ama siyah yaşamıyor...
alıntı
Evet, siyah giyer annem.Ondört yıldır siyahın gölgesinde yaşar.Babamın vefaatından buyana sevinçleri,heyecanları,hırçınlıkları siyahın içinde geçer.
Asude bir mevsiminin çizgilerini taşıyan tebessümler,onun yüzünde hazanın rengini alır.
Annem siyah giyer...
Siyahın dışında her renge belli bir mesafeden dokunur.Kırmızı ,yeşil,pembe,mor...soluk bir yüzle görünürler üzerinde.
Oysa annem siyah giymezdi;köyün en renkli en güzel giyineniydi.
Gülerdi,çok gülerdi.Kahkahaya kaçan tebessümleri,anın ortasında patlayan konuşmaları,pazarlıksız duruşu...feodalitenin darmı dar,katı mı katı çerçevesine sığmazdı.Uzayıp giden meralarda koşuşup duran kuzular kadar acemi,ama bir okadarda pervasız yaşardı.
Annem babamı çok severdi.
Babam anneme aşıktı.
Ben ve kardeşlerim,tiyatral bir ciddiyeti muzip çocuklar gibi sabote eden annem ve babamın,yani aşkın çocuklerıydık.
Yorgun bir coğrafyanın zahmete yazgılı kadınları beylerine,babamın anneme olan aşkını anlatırlardı.Bilmem kaç kuşak öncesinden anlatılan soğuk yüzlü bir ciddiyeti giyinmiş babalar,babama tebessüm ederlerdi.'Bak bu kocaman adama,hala çocuklar gibi pervasız!'der gibiydiler.
Ama biliyordumki babamı seviyorlardı;yoksunu oldukları duygu zenginliğini cömertçe harcayan bir adamı,gizlide olsa alkışladıklarını hissediyordum çocuk kalbimle.Babamla birliktelikleri onları mutlu kılıyordu.Evimiz missafirsiz kalmıyordu bu yüzden.
Annem köyün en mutlu kadınıydı...Babamı seviyordu...
Çok az kadının cesaret ettiği bir duruşun içindeydi.Babamın yüreğinin inciten dedemle,yani babasıylayıllarca konuşmadığını hatırlıyorum.Uzun bir zaman dayımlara gitmemişti;doğup büyüdüğü evin merdivenlerinden yukarı çıkmamıştı.Babamın yanı başında durarak yüreğine sahip çıkmıştı.
Annem siyah giyer...
Çünkü babamı seviyor;ondört yıl önce bir bahar sabahındayitirdiği sevgili eşiyle yaşamaya devam ediyor.
Bir bahar mevsimiydi...Toprak binbir renkle örtünmüştü...Babam,bir başka ülkeye uzanan karayolunun sağına ve soluna yayılmış kır çiçeklerinin arasında son nefesini vermişti.Karanlık basmıştı ogün annemin yüreğini...
Ve ogünden sonra hep siyah giyer annem;babamın ölümünü anlatır ona siyahın dışındaki herrenk.
Annem siyah giyer...
Ama siyah düşünmüyor,siyah yaşamıyor.Doğduğu, büyüdüğü,babamı yitirdiği coğrafyanın uzağında biryerde hala beni şaşırtıyor.Evi misafirsiz kalmıyor;onu seven dostları,hayatın içindeki muzipçe duruşundan tebessümlü vakitler koparmak için kapısını çalmaya devam ediyorlar.
Annem siyah giyer ama siyah yaşamıyor...
alıntı