lütfen bir adamı sevdiğinizi düşünün. Onun ruhunu tanıdığınızı; onunla zor gününü, stresli gününü, mutlu gününü, kızgın gününü, güçsüz gününü güçlü gününü geçirdiğinizi her gün daha çok sevdiğinizi düşünün. Kusurlarını görüp hala mükemmel olduğunu düşündüğünüzü... Ruhunuzu ona seve seve teslim ettiğinizi.... Hayal ettiğiniz herşeyin onda olduğunu; tanıdıkça hayır o gerçek çünkü ben bu kadarını gerçekten hayal edemezdim dediğinizi... Yıllar içinde hem heyecanınız hem dostunuz yani onun hem erkeğiniz hem oğlunuz olduğunu... Tanıdığınız andan beri tek bir gün bile "benim diğer yarım o" demekte şüphe etmediğinizi... Bir erkeği böyle sevdiğinizi ya da böyle sevdiğiniz bir erkeği düşünün. Ve onun da sizi sevdiğini düşünün. Birlikte karşılıklı sevgiyi de tattığınızı... Ortak hayatlar değil birlikte 1 hayat yaşadığınızı düşünün.
Ve sonra yıllar içindeki hatıralarınızın toplanıp, aslında hep korktuğunuz ama yapabilirim diye düşünüp güç bulduğunuz cümlenin aranıza girdiğini düşünün.
Onu mutlu edemiyorum, ihtiyacı olan temel şeyleri veremiyorum, kusurlarım özürlerim var. Olmuyor, olmadı.
Ya rabbi nasıl bir acıdır bu... Nasıl bir ızdırap...
Ah kızlar hayal edin bu çaresizlik karnınıza bıçaklar batırıyor. Gerçekten o kadar acıyor ki fiziksel olarak hissediyorsunuz.
Ve kimse bunu bilmiyor. Ne annenize anlatabiliyorsunuz ne kardeşinize ne arkadaşınıza ne de sevdiğinize. Içinizde dönüyor yakıyor ama kimseye anlatamıyorsuz olmuyor. Ah seni bir içime alsam bir görsem diyorsun ama olmuyor ağzınızdan sadece kulağa yavan gelen bi "seni çok seviyorum" çıkıyor. Değil işte üç kelime değil yanında olmayı beceremedim ama bari bunu bil diyorsun....olmuyor...
Pek bana söyleyebilir misiniz kızlar artık bu yürek sadece duayla ayakta kalabilir mi... Hala saçma sapan umuduyla yaşayabilir mi... Ne yiyip ne içerek bekler umut ettiği günü...
Sadece yazmak için mi yazdım cevaplarınızı görmek için mi bilmiyorum ama beni uyutmayan derdim bu...