Aşkın Yaşı Gerçekten -2

Yazdığım ilk hikayeyi okuyup öyle gelirseniz sizin için hem daha açıklayıcı, hem de daha güzel olacağına inanıyorum.

Merhaba arkadaşlar. Öncelikle yaşadığımız şeye "Hayat" dediğimizi ve istediğimiz her şeye sahip olamayacağımızı belirtmek istiyordum.

Birkaç ay önce yazdığım ve sayısız mesaj alıp, moral bulduğum hikayemi okuyanlar varsa bilirler, ekim de olacak doğumdan ve doğuma onunda geleceğinden bahsetmiştim.

Canım arkadaşım bebeği Çağan'ı tam da istediği gibi 10 ekimde dünyaya getirdi. O ise şehre bir haftalığına da olsa geri döndü.

İlk üç gün her şey güzeldi. Yıllar sonra da olsa o grubu tekrardan bir arada görmek her şeyden güzeldi üstelik.

Gezdik, tozduk, yedik, içtik, eğlendik. Yıllar sonra onun o gülen suratını, çıkan gamzelerini, inci gibi dişlerini izledim. Uzun uzun, aklıma kazırcasına.

Ara sıra bakışlarımız birleşti, ikimizin de gülen suratı soldu. Ardından hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlarımıza dönüp gülmeye devam ettik.

Can acıtıcıydı, yıllar sonra yanımdaydı işte. Günlerce göz yaşı dökerek beklediğim adam gelmişti şehrine sonunda, yanımdaydı, mutluydu ama yine de canım acıyordu.

4. gün her güzel şey bozuldu. İkimiz de bu ayrılık sonrasında yarım kaldığımızın farkındaydık, daha geç olmadan oturup konuşmalı, bir karara varmalıydık.

İşte asıl hikaye burada başlıyordu.

3. Gecenin akşamında kendimi onunla konuşmak için tembihleyip durdum. Sütlü kahve gözlerine bakarak anlatacağım her şeyi bir gece öncesinden ezberlemiştim bile.

4. günün sabahı erkenden kalktım, liseli, güzellik düşkünü o kızlar gibi hazırlanmaya başladım. Yine aklım o tozpembe zamanlara gitmişti. Önemli olanın yüz değil, gönül güzelliği olduğunun farkındaydım ama ne bileyim, gözüne güzel gözükmek istemiştim.

Ardından arkadaşımın evine geçtiğimde onu arka bahçede ki çardakta otururken bulmuştum. Üzerindeki pijamalarına, dağınık saçlarına ve uyku mahrumu gözlerine rağmen hala dünyada ki en yakışıklı erkekti.

Yüz hatları her zaman çok beğenilirdi zaten, sevgili olduğumuz dönemlerde arkadaşlarımız bizi genellikle "Siz ikinizden lokum gibi çocuk çıkar, lokum." Diye dalgaya alırlardı.

Utana sıkıla yanına oturduğumda bana bir bakış atarak sigarasını içmeye devam etmişti.

"Selam." Diye mırıldana bilmiştim sadece.

"Selam," Demişti o da. "Nasılsın?" Diye devam etmişti ardından.

"Yaşıyoruz işte." Homurdanarak verdiğim cevaba karşılık dudakları gülümsemeyle kıvrılmıştı. Dudaklarından bakışımı zor çekebilmiştim, bir gülümsemesiyle kıyameti koparır gibiydi.

"Özlemişim buraların havasını." Başımı ondan çekerek yeni yeni aydınlanan gökyüzüne bakmıştım.

"Anlaşılan sadece havasını." Diye mırıldanmıştım farkında olmadan. İstememiştim ama ağzımdan kaçmıştı.

"Hepinizi özledim," Derin bir nefes alarak doğrulmuştu. "Sizden, senden gittikten sonra çok eksik yaşadım."

"Gitmeni hiçbirimiz istememiştik."

"İdeallerim vardı," Diye mırıldanmıştı biçimli kaşlarını çatarken. "Hem biz o dönemde çoktan yollarımızı ayırmıştık."

(Bundan sonrası bana özel olup, arkadaşlarımda onayıyla paylaşmama kararı aldım.)

5. Günde her şey daha zordu. İkimizin de daha iki gün önce gülümseyen yüzleri gülmüyordu. Bir şeyler anlayan arkadaşlarım ise ben lavaboya girdiğimde hemen arkamdan gelerek beni sıkıştırmışlardı.

"Kız n'oldu?" Klozetin kapağını kapatıp üstüne oturmuş ve soruları geçiştirmeye çalışmıştım ama birkaç gündür yaşadığım stres, üzüntü ve sevdiğim adamın geçmişime gömülmesinin üzerine bir de bu eklenince çocuk gibi ağlamaya başlamıştım.

"Olmadı." Demiştim sonunda. Ela gözlü arkadaşım zaten duygusaldı, bir de bunu duyunca o da benimle birlikte ağlamaya başlamıştı. Yeni çocuğu olan arkadaşım ise önümde eğilmiş ve ellerini dizlerime koymuştu.

"Geçen Çağan gecenin bir yarısı ağlamaya başladı. Çağan'ı susturmak için kalktığımda yanım boştu. Çağan'ın ağlaması kesilip tekrar uykuya daldığında bende su içmek için mutfağa indim. Tam salondan geçip mutfağa giriyordum ki baktım bizimkiler salonda oturuyor. Şeytan dürttü beni bende durdum kapı kenarında dinlemeye başladım. Konuşmalarında dikkatimi tek ne çekti biliyor musun?" Derin bir nefes alarak bizim kızlara bakmıştı. " 'Onunlayken de olmuyor, o yokken de bir şeyler eksik' Dedi kuzum. Benimki anlatmıştı. Üniversite de karı kızdan çekmiş elini ayağını, seni unutamamış ilk bir iki yıl. Sürekli sordurmuş buradakilere. Sonra yalnızlığı sevdim diyor. İşine vermiş kendisini, sende onun gibi koy hayatını düzene. Aşk meşk işlerine bulaşma bir süre."

İstediğiniz gibi bir son olmadığının farkındayım. İstediğinizin daha mutlu bir son olduğunun da. Ama olmadı, biz yapamadık. Onca yıl sonra tam yalnızlık sevgilimiz olmuşken yeniden beraber olamadık. Yollarımız ayrılmıştı bir kere, devamını getiremedik. Şuan aranızda bunu okuyanların bazıları kız kardeşim, bazıları arkadaşım, ablam olarak dertlerini anlattılar bana. Tavsiye verdiklerim de oldu, tavsiye aldıklarım da. Çoğunun da dilinde aynı cümle vardı; "Düğün hikayenizi burada okumak istiyorum." Ama ben hepinize demiştim biz eski o çocuklar değiliz, umutsuzum diye. Aranızda gerçekten güvenerek görüşmek için sözleştiğim ve bağlantı kurduğum insanlar bile vardı, onu, beni tanıyan. O kişiler adına ayrı bir üzgünüm.

Ama buna da şükür, en azından bir kadının varlığıyla vazgeçmedi benden. Başka birisine açmadı kalbini o da benim gibi. Belki de onun kadar sevemeyeceğim başkasını ama hayatımın geri de kalan süresini mutlu olarak geçirmeye çalışacağım. Her zaman hayatımda küçük de olsa bir pay sahibi olacak o, bu son görüşmemiz değil sonuçta.

Belki de üzüldünüz bilemem ama size bir tavsiye vermek istiyorum. Ya abla, ya da kardeş tavsiyesi olarak atın cebinize.

Hayat bu. Her zaman istediğinizin olacağı yok. Belki mutsuz olacaksınız onsuz, belki yarım kalacaksınız ama yaşamaya devam edeceksiniz. İçinize çektiğiniz her nefes hüzün olmasın.

Unutmayın, ne demişler;

"Nefes aldıkça umut vardır."
üzüldüm canım senin adına barışmanızı ümit ediyorduk.
 
Ha bir de, buradan tanıştığım, aynı şehirde oturduğumuz için birkaç defa görüştüğüm, güvendiğim bir arkadaşım var. Mine Turan. Ona çok teşekkür ederim, sevdiğim adamı ve beni tanıdı, destek oldu. Herkesin görebileceği şekilde ona teşekkür etmek istiyorum. Çok teşekkür ederim dostum, beni yalnız bırakmadığın için.
 
Yazdığım ilk hikayeyi okuyup öyle gelirseniz sizin için hem daha açıklayıcı, hem de daha güzel olacağına inanıyorum.

Merhaba arkadaşlar. Öncelikle yaşadığımız şeye "Hayat" dediğimizi ve istediğimiz her şeye sahip olamayacağımızı belirtmek istiyordum.

Birkaç ay önce yazdığım ve sayısız mesaj alıp, moral bulduğum hikayemi okuyanlar varsa bilirler, ekim de olacak doğumdan ve doğuma onunda geleceğinden bahsetmiştim.

Canım arkadaşım bebeği Çağan'ı tam da istediği gibi 10 ekimde dünyaya getirdi. O ise şehre bir haftalığına da olsa geri döndü.

İlk üç gün her şey güzeldi. Yıllar sonra da olsa o grubu tekrardan bir arada görmek her şeyden güzeldi üstelik.

Gezdik, tozduk, yedik, içtik, eğlendik. Yıllar sonra onun o gülen suratını, çıkan gamzelerini, inci gibi dişlerini izledim. Uzun uzun, aklıma kazırcasına.

Ara sıra bakışlarımız birleşti, ikimizin de gülen suratı soldu. Ardından hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlarımıza dönüp gülmeye devam ettik.

Can acıtıcıydı, yıllar sonra yanımdaydı işte. Günlerce göz yaşı dökerek beklediğim adam gelmişti şehrine sonunda, yanımdaydı, mutluydu ama yine de canım acıyordu.

4. gün her güzel şey bozuldu. İkimiz de bu ayrılık sonrasında yarım kaldığımızın farkındaydık, daha geç olmadan oturup konuşmalı, bir karara varmalıydık.

İşte asıl hikaye burada başlıyordu.

3. Gecenin akşamında kendimi onunla konuşmak için tembihleyip durdum. Sütlü kahve gözlerine bakarak anlatacağım her şeyi bir gece öncesinden ezberlemiştim bile.

4. günün sabahı erkenden kalktım, liseli, güzellik düşkünü o kızlar gibi hazırlanmaya başladım. Yine aklım o tozpembe zamanlara gitmişti. Önemli olanın yüz değil, gönül güzelliği olduğunun farkındaydım ama ne bileyim, gözüne güzel gözükmek istemiştim.

Ardından arkadaşımın evine geçtiğimde onu arka bahçede ki çardakta otururken bulmuştum. Üzerindeki pijamalarına, dağınık saçlarına ve uyku mahrumu gözlerine rağmen hala dünyada ki en yakışıklı erkekti.

Yüz hatları her zaman çok beğenilirdi zaten, sevgili olduğumuz dönemlerde arkadaşlarımız bizi genellikle "Siz ikinizden lokum gibi çocuk çıkar, lokum." Diye dalgaya alırlardı.

Utana sıkıla yanına oturduğumda bana bir bakış atarak sigarasını içmeye devam etmişti.

"Selam." Diye mırıldana bilmiştim sadece.

"Selam," Demişti o da. "Nasılsın?" Diye devam etmişti ardından.

"Yaşıyoruz işte." Homurdanarak verdiğim cevaba karşılık dudakları gülümsemeyle kıvrılmıştı. Dudaklarından bakışımı zor çekebilmiştim, bir gülümsemesiyle kıyameti koparır gibiydi.

"Özlemişim buraların havasını." Başımı ondan çekerek yeni yeni aydınlanan gökyüzüne bakmıştım.

"Anlaşılan sadece havasını." Diye mırıldanmıştım farkında olmadan. İstememiştim ama ağzımdan kaçmıştı.

"Hepinizi özledim," Derin bir nefes alarak doğrulmuştu. "Sizden, senden gittikten sonra çok eksik yaşadım."

"Gitmeni hiçbirimiz istememiştik."

"İdeallerim vardı," Diye mırıldanmıştı biçimli kaşlarını çatarken. "Hem biz o dönemde çoktan yollarımızı ayırmıştık."

(Bundan sonrası bana özel olup, arkadaşlarımda onayıyla paylaşmama kararı aldım.)

5. Günde her şey daha zordu. İkimizin de daha iki gün önce gülümseyen yüzleri gülmüyordu. Bir şeyler anlayan arkadaşlarım ise ben lavaboya girdiğimde hemen arkamdan gelerek beni sıkıştırmışlardı.

"Kız n'oldu?" Klozetin kapağını kapatıp üstüne oturmuş ve soruları geçiştirmeye çalışmıştım ama birkaç gündür yaşadığım stres, üzüntü ve sevdiğim adamın geçmişime gömülmesinin üzerine bir de bu eklenince çocuk gibi ağlamaya başlamıştım.

"Olmadı." Demiştim sonunda. Ela gözlü arkadaşım zaten duygusaldı, bir de bunu duyunca o da benimle birlikte ağlamaya başlamıştı. Yeni çocuğu olan arkadaşım ise önümde eğilmiş ve ellerini dizlerime koymuştu.

"Geçen Çağan gecenin bir yarısı ağlamaya başladı. Çağan'ı susturmak için kalktığımda yanım boştu. Çağan'ın ağlaması kesilip tekrar uykuya daldığında bende su içmek için mutfağa indim. Tam salondan geçip mutfağa giriyordum ki baktım bizimkiler salonda oturuyor. Şeytan dürttü beni bende durdum kapı kenarında dinlemeye başladım. Konuşmalarında dikkatimi tek ne çekti biliyor musun?" Derin bir nefes alarak bizim kızlara bakmıştı. " 'Onunlayken de olmuyor, o yokken de bir şeyler eksik' Dedi kuzum. Benimki anlatmıştı. Üniversite de karı kızdan çekmiş elini ayağını, seni unutamamış ilk bir iki yıl. Sürekli sordurmuş buradakilere. Sonra yalnızlığı sevdim diyor. İşine vermiş kendisini, sende onun gibi koy hayatını düzene. Aşk meşk işlerine bulaşma bir süre."

İstediğiniz gibi bir son olmadığının farkındayım. İstediğinizin daha mutlu bir son olduğunun da. Ama olmadı, biz yapamadık. Onca yıl sonra tam yalnızlık sevgilimiz olmuşken yeniden beraber olamadık. Yollarımız ayrılmıştı bir kere, devamını getiremedik. Şuan aranızda bunu okuyanların bazıları kız kardeşim, bazıları arkadaşım, ablam olarak dertlerini anlattılar bana. Tavsiye verdiklerim de oldu, tavsiye aldıklarım da. Çoğunun da dilinde aynı cümle vardı; "Düğün hikayenizi burada okumak istiyorum." Ama ben hepinize demiştim biz eski o çocuklar değiliz, umutsuzum diye. Aranızda gerçekten güvenerek görüşmek için sözleştiğim ve bağlantı kurduğum insanlar bile vardı, onu, beni tanıyan. O kişiler adına ayrı bir üzgünüm.

Ama buna da şükür, en azından bir kadının varlığıyla vazgeçmedi benden. Başka birisine açmadı kalbini o da benim gibi. Belki de onun kadar sevemeyeceğim başkasını ama hayatımın geri de kalan süresini mutlu olarak geçirmeye çalışacağım. Her zaman hayatımda küçük de olsa bir pay sahibi olacak o, bu son görüşmemiz değil sonuçta.

Belki de üzüldünüz bilemem ama size bir tavsiye vermek istiyorum. Ya abla, ya da kardeş tavsiyesi olarak atın cebinize.

Hayat bu. Her zaman istediğinizin olacağı yok. Belki mutsuz olacaksınız onsuz, belki yarım kalacaksınız ama yaşamaya devam edeceksiniz. İçinize çektiğiniz her nefes hüzün olmasın.

Unutmayın, ne demişler;

"Nefes aldıkça umut vardır."

Sarılmak istedim sana sadece. O kadar benziyor ki hikayen bana. Ve biliyorum benimkinin sonu da böyle.
Boşver. Yine de bu kadar güzel seven insanları çok güzel şeylerin beklediğine hala inanıyorum ben. O kadar gönülden diliyorum ki umarım öyle bir şey olur ki mutluluktan ağlarsın artık. Gönlünü güzel tut sen sadece :)
 
Sarılmak istedim sana sadece. O kadar benziyor ki hikayen bana. Ve biliyorum benimkinin sonu da böyle.
Boşver. Yine de bu kadar güzel seven insanları çok güzel şeylerin beklediğine hala inanıyorum ben. O kadar gönülden diliyorum ki umarım öyle bir şey olur ki mutluluktan ağlarsın artık. Gönlünü güzel tut sen sadece :)
Çok, gerçekten çok teşekkür ederim. Noktayı koymanın, kitabı kapatıp rafa kaldırmanın bu kadar zor olacağını hiç düşünmezdim. Hani derler ya yürek yangını diye. İşte onu yaşıyorum bu zamanlarda. Ruhum yorgun. Onun aşkı çok yıprattı beni. Ama biliyorum ki, onu unutmasam bile bu da geçecek, elbet bende mutluluktan bir gün ağlayacağım.
 
Back
X