Atanamayan öğretmenlerin haklarını diğer dünyada nasıl ödeyecekler?

kısaca özet geçeyim; 2003 yılında okulum bittiğinde, fen-edebiyat mezunuyum hiç şansım yok dedim, ya formasyon alacaktım, ya master yapacaktım... ikisi de zaman kazanmak içindi... ikisini de yaptım sırf işsiz olduğum göze batmasın insanlar hala okuyor desinler diye :(( sonra beş kuruş para verilmeden 1 yıl dershanecilik yaptım, 6 gün günde 12 saat, koşulları bilen biler... buyüzden tezim uzadı. işi bıraktım, tezi tamamladım... sene 2006 hala iş yok... ingilizce kursuna gideyim en azından dedim... çok şükür üds-kpds gibi sınavlardan iyi puanlar aldım... 2007 hala iş yok... doktoraya başladım...2008-2009 geçti hala iş yok... 28 yaşındaydım kızlar... Sizler gibi düşünemediğimi söyleyemezsiniz, ne yaşadığımı ben bilirim... 7 farklı şehre mülakata gittim öğretim görevliliği için, hep tanıdık istiyorlar, bildiğiniz torpil işleri... 18 yere başvuru yaptım bir kısmına maddi imkansızlıktan bir kısmına çakışmalardan dolayı gidemedim bile... 2010 başında nasıl olduysa göreve başladım... şimdi doktoramın biteceği ve yrd.doç olacağım günleri sayıyorum... ama 2003 yılında okulum bittiğinde de aynı şekilde düşünüyordum, bu bölüm benim mesleğim olmayabilir, bu üniversite bana bu garantiyi vermedi diye...

binlerce kez tekrarlıyorum sizi anlıyorum sizi anlıyorum sizi anlıyorum... ama yineliyorum bu ülkede çarklar farklı dönüyor,gerçekçi olun, üniversiteler sizi meslek sahibi yapmaya yetmiyooor... Sakin olun,azmedin ve sabredin...
 
kısaca özet geçeyim; 2003 yılında okulum bittiğinde, fen-edebiyat mezunuyum hiç şansım yok dedim, ya formasyon alacaktım, ya master yapacaktım... ikisi de zaman kazanmak içindi... ikisini de yaptım sırf işsiz olduğum göze batmasın insanlar hala okuyor desinler diye :(( sonra beş kuruş para verilmeden 1 yıl dershanecilik yaptım, 6 gün günde 12 saat, koşulları bilen biler... buyüzden tezim uzadı. işi bıraktım, tezi tamamladım... sene 2006 hala iş yok... ingilizce kursuna gideyim en azından dedim... çok şükür üds-kpds gibi sınavlardan iyi puanlar aldım... 2007 hala iş yok... doktoraya başladım...2008-2009 geçti hala iş yok... 28 yaşındaydım kızlar... Sizler gibi düşünemediğimi söyleyemezsiniz, ne yaşadığımı ben bilirim... 7 farklı şehre mülakata gittim öğretim görevliliği için, hep tanıdık istiyorlar, bildiğiniz torpil işleri... 18 yere başvuru yaptım bir kısmına maddi imkansızlıktan bir kısmına çakışmalardan dolayı gidemedim bile... 2010 başında nasıl olduysa göreve başladım... şimdi doktoramın biteceği ve yrd.doç olacağım günleri sayıyorum... ama 2003 yılında okulum bittiğinde de aynı şekilde düşünüyordum, bu bölüm benim mesleğim olmayabilir, bu üniversite bana bu garantiyi vermedi diye...

binlerce kez tekrarlıyorum sizi anlıyorum sizi anlıyorum sizi anlıyorum... ama yineliyorum bu ülkede çarklar farklı dönüyor,gerçekçi olun, üniversiteler sizi meslek sahibi yapmaya yetmiyooor... Sakin olun,azmedin ve sabredin...


siz şanslı taraftaymışsınız sizin gibi emek veren ve hala evde boş oturan birsürü insan var onlarda ne düşünüyor okudukta ne oldu halbuki sizin yaptıklarınızın aynısını onlarda yapmış sorun burda bence insanları bi torbanın içine atıp tombala çeker gibi çeken sistem ayrıca üniversitede aynı düşünmeniz çok inandırıcı değil
 
neden saldırırcasına yazdınız anlayamadım, benim yazdıklarım size hakaret, küçümseme ya da benzeri bir saldırı içermiyor... Aksine panik halindeki sizlere biraz sağduyulı yaklaşmaya çalıştım... Normal şartlar altında olması gerekeni söyledim... Siz ise işi "salak"demeye kadar götürmüş resmen hakaret etmişsiniz....

Diğer taraftan, Türkiye'de yaşıyorum... Akademisyenim... 4 yıl lisans+2 yıl master+5 yıllık doktora eğitimim sonucunda "Vizyon" kelimesinin anlamını bildiğimi düşünüyorum ve endişeli öğrencilerime size yukarıda yazdıklarımın benzerlerini sıklıkla söylüyorum ki, Türkiye'deki eğitim sistemine ve sosyal devlet anlayışına gerçekçi bakabilsinler, tutarlı düşünebilsinler ya da ne ile karşılaşacaklarını bilsinler... Saygısızlığınızı içinde bulunduğunuz sıkıntıya bağlıyorum ve kesinlikle sizinle tartışmayı düşünmüyorum...

Tekrar söylüyorum Allah yardımcınız olsun,şansınız bol olsun...

Bir ögrenci olarak "Üniversite meslek sahibi olmanın anahtarı değildir,sizi herşeyden önce vizyon sahibi yapar,sonrası biraz koşulların uygunluğu,biraz emek,biraz sistemin getirdikleridir... " bu cümleye katiliyorum. Cümle olmasi gerekeni ifade etmektedir. Fakat emin misiniz hocam üniversitenin vizyon sahibi yaptigi hakkinda? Eger öyle bir üniversite varsa bu Türkiye`de parmakla sayilacak derecede azdir, bu da iyiye isaret midir? Tartisilir. Sahsen ben üniversitenin vizyon sahibi yapmaktan cok, kafa bulandirdigina inaniyorum. Üniversite ögrencilerinin " ne is olsa yaparim " yönelisleri, hukuk mezunlarinin itfaiyecilik elemelerine katilmasi mesela, neyin göstergesi olabilir?

Size bir animi anlatayim, üniversitedeyken daha birinci sinifta vizyon sahibi olma cabalarindaydim, ne yapsam bilemiyordum ama sosyal alanlara ilgim oldugu icin, politika üzerine aldigim egitimi sosyoloji ya da felsefe ile taclandirmam gerektigine inaniyordum. Dedim gideyim prof`tan bilgi alayim. Yan dal ya da cift ana dal hakkinda bilgileneyim, isime yarayip yaramayacagini ögreneyim. Bölüm baskani, benim de danisman hocam olan prof`un bu programlardan haberi yok. Üstelik varsa böyle birsey isletme iktisat oku dedi ayak üzeri. Beni ögrenci islerine gönderdi, ögrenci isleri sekretere havale etti, cevap alana kadar dört takla attim. Sonunda emin olunmamakla birlikte, bölümde yan dal cift ana dal programlarinin benim bölümüm icin henüz acilmadigi, ben mezun olurken acilmasi planlandigi söylendi. Ki bu üniversite de ben üniversite sinavlarina girdigimde özel üniversiteleri saymazsak ilk 10-15 icindedir. :)

Kissadan hisse, üniversitelerde ne egitim egitim, ne dogru düzgün akademisyenlere sahibiz ( sözüm meclisten disari). Ben bizim fakülte proflarinin kitaplarini okuyarak arastirma ödevlerimi yaparken, dipnotlar üzerinden devam ettigimde gördügüm bilgi hirsizligi karsisinda sok olmustum. Koca paragraf da aynen alinip kitaba aktarilip dipnot verilir mi :) Buna büyük cesaret diyorum.

Ben bir süre hatta arastirma yapmanin okudugun cümleleri biraz degistirerek yeniden yazma oldugunu sanmistim bastan :)

Cok agir elestirilmesi gereken bir egitim sistemi icerisinde yuvarlanip gidiyoruz. Ve bu egitim sistemi de günden güne bozuluyor. Ama kimsenin sesi cikmiyor, hos ciksa da bastirma mekanizmalarimiz epey gelisti masallah:)

Konu sahibine de cok tesekkür ediyorum. Zamaninda felsefe bransli bir ilkokul ögretmenine denk gelmistim, sadece Türkce ve Hayat Bilgisi vardi ilgi alaninda, Matematik, Fen Bilgisi hak getire. Sonra da temeli alamamis bu cocuklardan basari bekleniyor üniversite sinavlarinda. Ha tabi, parasi olan özel ögretmen tutar, dershaneye gönderir, gerisi kimin umrunda.
 
Son düzenleme:
siz şanslı taraftaymışsınız sizin gibi emek veren ve hala evde boş oturan birsürü insan var onlarda ne düşünüyor okudukta ne oldu halbuki sizin yaptıklarınızın aynısını onlarda yapmış sorun burda bence insanları bi torbanın içine atıp tombala çeker gibi çeken sistem ayrıca üniversitede aynı düşünmeniz çok inandırıcı değil


eğitim fakultesi mezunu olduğunuz için, bizden bir adım önde mezun oluyorsunuz doğal olarak ve yine doğal olarak üni. 1.sınıftan itibaren "öğretmen" sıfatına sahip oluyorsunuz aslında... ben eğitim fakultesindeki 1.sınıf öğrencilerime genç öğretmenler diye hitap ediyorum, ama onlara da söylüyorum aynı şeyleri... benim ve benim gibi fef mezunlarının baştan ümitsizliği size nazaran daha mantıklı... 2003 yılı temmuzunda eve dönerken diplomamda yazılı olan ......çi-cı (bizde böyledir,fizikçi-tarihçi-coğrafyacı yazar ünvanda) ünvanımdan umutlu değildim bu yüzden de bu ünvanı kullanamamayı göze almıştım... belki fakülte farkından dolayı böyle düşünmüş olabilirim...
 
Bir ögrenci olarak "Üniversite meslek sahibi olmanın anahtarı değildir,sizi herşeyden önce vizyon sahibi yapar,sonrası biraz koşulların uygunluğu,biraz emek,biraz sistemin getirdikleridir... " bu cümleye katiliyorum. Cümle olmasi gerekeni ifade etmektedir. Fakat emin misiniz hocam üniversitenin vizyon sahibi yaptigi hakkinda? Eger öyle bir üniversite varsa bu Türkiye`de parmakla sayilacak derecede azdir, bu da iyiye isaret midir? Tartisilir. Sahsen ben üniversitenin vizyon sahibi yapmaktan cok, kafa bulandirdigina inaniyorum. Üniversite ögrencilerinin " ne is olsa yaparim " yönelisleri, hukuk mezunlarinin itfaiyecilik elemelerine katilmasi mesela, neyin göstergesi olabilir?

Size bir animi anlatayim, üniversitedeyken daha birinci sinifta vizyon sahibi olma cabalarindaydim, ne yapsam bilemiyordum ama sosyal alanlara ilgim oldugu icin, politika üzerine aldigim egitimi sosyoloji ya da felsefe ile taclandirmam gerektigine inaniyordum. Dedim gideyim prof`tan bilgi alayim. Yan dal ya da cift ana dal hakkinda bilgileneyim, isime yarayip yaramayacagini ögreneyim. Bölüm baskani, benim de danisman hocam olan prof`un bu programlardan haberi yok. Üstelik varsa böyle birsey isletme iktisat oku dedi ayak üzeri. Beni ögrenci islerine gönderdi, ögrenci isleri sekretere havale etti, cevap alana kadar dört takla attim. Sonunda emin olunmamakla birlikte, bölümde yan dal cift ana dal programlarinin benim bölümüm icin henüz acilmadigi, ben mezun olurken acilmasi planlandigi söylendi. Ki bu üniversite de ben üniversite sinavlarina girdigimde özel üniversiteleri saymazsak ilk 10-15 icindedir. :)

Kissadan hisse, üniversitelerde ne egitim egitim, ne dogru düzgün akademisyenlere sahibiz ( sözüm meclisten disari). Ben bizim fakülte proflarinin kitaplarini okuyarak arastirma ödevlerimi yaparken, dipnotlar üzerinden devam ettigimde gördügüm bilgi hirsizligi karsisinda sok olmustum. Koca paragraf da aynen alinip kitaba aktarilip dipnot verilir mi :) Buna büyük cesaret diyorum.

Ben bir süre hatta arastirma yapmanin okudugun cümleleri biraz degistirerek yeniden yazma oldugunu sanmistim bastan :)

Cok agir elestirilmesi gereken bir egitim sistemi icerisinde yuvarlanip gidiyoruz. Ve bu egitim sistemi de günden güne bozuluyor. Ama kimsenin sesi cikmiyor, hos ciksa da bastirma mekanizmalarimiz epey gelisti masallah:)

Konu sahibine de cok tesekkür ediyorum. Zamaninda felsefe bransli bir ilkokul ögretmenine denk gelmistim, sadece Türkce ve Hayat Bilgisi vardi ilgi alaninda, Matematik, Fen Bilgisi hak getire. Sonra da temeli alamamis bu cocuklardan basari bekleniyor üniversite sinavlarinda. Ha tabi, parasi olan özel ögretmen tutar, dershaneye gönderir, gerisi kimin umrunda.

harika yazmışsınız öncelikle, teşekkür ediyorum... konuyu biraz amacından saptırdık belki,ama eğitim sistemi denildiğinde bahsin genişlememesi imkansız... Günden güne kötüleşiyor sistem, ortaöğretimden hatta ilköğretimden itibaren vasatın altına iniyoruz ne yazık ki, pek tabi ki bu durum yükseköğretimde devam ediyor, üniversitelerin kalitesi ortada, dediğiniz gibi ilk 10-15 içinde yer alanlar bile genel bakıldığında vasat durumdalar... ne kendi görev yaptığım yeri ne başka bir kurumu savunacak ya da yereceğim. Ancak ve ancak kendi çabalarımı savunabilirim size, elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorum üniversite öğrencisi bilinci kazandırabilmek, bahsi geçen vizyonu kazandırabilmek, öğrenciyi yönlendirmek gibi konularda... Ama tabiki çok lokal kalıyor yapmaya çalıştığım ya da meslektaşlarımın yapmaya çalıştıkları, kaldı ki henüz zurnanın sondan bir önceki deliği konumundayım :)

intihal konusundan bahsetmişsin ve ne diyebilirim ki çok haklısın :( üstadım dediğim insanların eserlerinde karşılaşıp yıkılıyorum inan ki... hevesim kaçıyor, umutsuzluğa kapılıyorum...

sonuç olarak tek bir yere geliyoruz, hayatımızı devam ettirmek için çalışmak zorundayız... 3 yıl önce parası umrumda değil,bilim, ideal, kariyer diyen ben şimdi yüzde elli-elli paylaştırmışım para ve bilimi hayatımda farkında olmadan...

o kadar çok konuşacak şey var ki bu konularda ....
 
harika yazmışsınız öncelikle, teşekkür ediyorum... konuyu biraz amacından saptırdık belki,ama eğitim sistemi denildiğinde bahsin genişlememesi imkansız... Günden güne kötüleşiyor sistem, ortaöğretimden hatta ilköğretimden itibaren vasatın altına iniyoruz ne yazık ki, pek tabi ki bu durum yükseköğretimde devam ediyor, üniversitelerin kalitesi ortada, dediğiniz gibi ilk 10-15 içinde yer alanlar bile genel bakıldığında vasat durumdalar... ne kendi görev yaptığım yeri ne başka bir kurumu savunacak ya da yereceğim. Ancak ve ancak kendi çabalarımı savunabilirim size, elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorum üniversite öğrencisi bilinci kazandırabilmek, bahsi geçen vizyonu kazandırabilmek, öğrenciyi yönlendirmek gibi konularda... Ama tabiki çok lokal kalıyor yapmaya çalıştığım ya da meslektaşlarımın yapmaya çalıştıkları, kaldı ki henüz zurnanın sondan bir önceki deliği konumundayım :)

intihal konusundan bahsetmişsin ve ne diyebilirim ki çok haklısın :( üstadım dediğim insanların eserlerinde karşılaşıp yıkılıyorum inan ki... hevesim kaçıyor, umutsuzluğa kapılıyorum...

sonuç olarak tek bir yere geliyoruz, hayatımızı devam ettirmek için çalışmak zorundayız... 3 yıl önce parası umrumda değil,bilim, ideal, kariyer diyen ben şimdi yüzde elli-elli paylaştırmışım para ve bilimi hayatımda farkında olmadan...

o kadar çok konuşacak şey var ki bu konularda ....

Ben de size tesekkür ediyorum. Keske herkes istedigi alanlara yönelebilse ve mutlu mesut calisabilse. Konuya geri dönmek adina, sinif ögretmenleri brans ögretmenligine, brans ögretmenleri sinif ögretmenligine gecis yapmasa, yapmak durumunda kalmasa. Öte yandan akademisyen basina yüzlerce ögrenci düsmese, onlar da burnu havada olmasa da basarisiz bir ögrenciye bile yardim edebilse. Dilerim siz bu zinciri kirabilen akademisyenlerden biri olursunuz ve ögrencilerin ihtiyaclarina cevap verebilirsiniz sartlar ölcüsünde, ve umarim zurnanin bastan birinci deligine zamanla ulasir ve böylelikle fakülte capinda degisiklikler yaparsiniz :) Bu ifadeye güldügüm icin, ayni ifade üzerinden devam etmek istedim :)

Bu arada bilim, ideal, kariyer vizyonuna sahip olan ben su an yüksek lisans yapmaktayim, amacim akademisyen ya da aktivist olmakti. Vazgectim. Fakat yüksek lisansi bitirecegim, is bulma kaygisindan. Hatta isin en komik yani, acaba profu dinleyip isletme yüksek lisansi mi yapsaydim diye dövünmüyor da degilim :)

Yani isin kisacasi vizyon sahibi olmak da zor bu sartlar altinda:) Vizyon sahibi olamak icin para ve Ankara`da dayi gerekli :1:

Bu arada, eskiden hep ögretmen ol, ögretmen ol kizim denirdi hatirlar misiniz? Simdi durum icler acisi. Bir ülkeyi sekillendiren insanlarken ögretmenlerimiz, onlari böylesine bunalimli bir sürece sokmak, bos bos evde oturtmak ancak bize yakisir.
 
4 4 4 sistemi yüzünden 66 aylıkları okula gönderdiler ya seneye ondan vazgeçilecekmiş tekrar eski sistem 72 aylıklar gelecekmiş okula

çocuklarımız ne kadar kıymetli değil mi...
 
bence başlıkla konu içeriği birbirini tutmamış. başlığı okuyunca tamamen atanamayan bir kpss mağduru var sandım.içerik biraz daha geniş geldi. her ikisine de yorum yapmak istiyorum yine de... birincisi eğitim sistemi konusunda katılıyorum sana oturtulamayan ve yıllardır hamur gibi şekil değiştiren ve faturasını da çocukların ödediği dengesiz bir sistem. Avrupa standartlarına benzetebilmek için çabaladıklarıyla kalan bir o kadar da karıştırdıkları bir durum.
diğer yönden atanamayan öğretmenler için; elbette herkes kendi branşının dersini vermeli.(ancak branş hocaları da ne kadar bilgili bu da ayrı bir tartışma konusu herkes aynı olmamakla birlikte. çünkü kendileri iyi bir eğitim almadılar vize ve final odaklı çalıştılar.) fakat her üniversitenin nerdeyse eğitim fakültesi var ve tonlarca mezun katlanarak gidiyor. devlet her mezuna istihdam hakkı nasıl versin? ne bunu sağlayacak kapasitesi var ne de bu kadar okulu.... önce açılan eğitim fak. sınırlama gelmesi gerekiyor. bence durduk yere devleti tek başına suçlamak anlamsız. ülkendeki durumu biliyorsun madem öğretmenliği seçmeyeceksin. ya da matematik çok atanıyor ama müzik her okulda 1-2 tane ise seçmeyeceksin...biz millet olarak seviyoruz oturduğumuz yerden suçlamaları.

Arkadaşım ben zaten kadrolu öğretmenim. Zaten atandım ben mesleğimden de gayet memnunm. Derdim atanamayan öğretmenlerin neden atanamadığını sorgulamaktan ziyade eğitim sisteminin çöküntüsünü dile getirmek. Sizin çocuğunuz yok mu Allah aşkına?İlerde Çocuğunuz işin ehli olmayan öğretmenlerin eline düşse o zaman anlarsınız ne demek istediğimi. Benm gözlemlediğim sınıfçı ingilizceci olmuş ama gram ingilizce bilmiyor. Böyle öğretmenlik olur mu Allah aşkına? Dışarda binlerce atanamayan varken işin ehli olmayanların o işi yapmalarına müsade etmek ne kadar doğru?
 
Back
X