benim çocuğum, ortaokul lise çağında defalarca okul bıraktı, okulu bırakmadığında gitmedi, devamsızlıktan sınıfta kaldı, üç dört defa okul değiştirdik. üniversiteyi de bıraktı, bırakmadı sanmayın, bırakıp sonra dönüp bitirdi de sanmayın sakın :)) tamamen bıraktı, sonra tekrar sınava girdi, iyi bir devlet üniversitesinde, bambaşka, 'istediğine karar verdiği' bölümü okudu.
Tam da size şu satırları yazdığım esnada, alanında kıymet verilen başka bir devlet üniversitesinde yüksek lisans tezini savunuyor hocaların karşısında.
Söylediklerimi de düşündüklerimi de hiç değiştirmedim; 5 yaşında da , 25 yaşında da aynı şeyleri söyledim. Akademik başarısı zerre umurumda olmadı, elimden gelen olanakları sağladım, ama benim önceliklerim hep farklıydı:
1- üreten bir insan olacaksın , üretimin para kazanır kazanmaz hiç önemli değil, ama bu hayatta bir şey üreteceksin
2- şu hayattan geçtiğin belli olacak, bir kedi için, 100 metre toprak için, üç insan için, hayatı daha iyi hale getirmiş olacaksın, etrafındaki üç-beş hayat için mutlak pozitif fark yaratacaksın.
3- saygılı, edepli, düşünen, katılımcı, ahlaklı, çalışkan olacaksın. kibirden kaçacaksın, onur ve haysiyet nedir kavrayacak sahip çıkacaksın.
4) yaşadığım sürece, gözümün nuru, kalbimin çiçeği, başımın tacı olacaksın, 100 yaşına gelsen de 'çorap giymeden çıkma , karnını doyurdun mu' diyeceğim, hayatta en çok seni seveceğim, bunun yüküyle yaşayacaksın.