Pek çok insan, mutsuz olduğu ilişkisine devam etmek için bahaneler uydurup durur. Ya "yaşlandım artık" der, ya "belki düzelir" diye boşuna umut eder. Bekar kalmaktansa mutsuz olmayı tercih eden bu kişilerin kullandığı 7 yaygın bahaneyi bir araya getirdik.
Hepimizin etrafında, ilişkisinden mutsuz olan ama bu konuda hiçbir şekilde harekete geçmeyen en az 1 çift vardır. Kimi zaman bu kardeşiniz ve sevgilisi olur, kimi zaman ise en iyi arkadaşınız ve eşi… Hatta birbirine bağırıp duran, ama yıllardır çeşitli bahanelerle ilişkilerini sona erdirmeyen anne ve babanız bile olabilir. Bazen de kendinize itiraf etmek istemeseniz bile, bu siz olabilirsiniz.
Bu çiftler sürekli kavga eder, birbirlerinden ne kadar nefret ettiklerini belli eder, bağırır, çağırır, en ufak bir şeyi mesele haline getirip birbirine küserler. Ama tüm mutsuzluklarına rağmen ilişkilerini bitirmez, üstelik ilişkilerini iyileştirmek için de pek bir şey yapmazlar. Hatta siz bu konuda bir tavsiyede bulunduğunuzda, “neden onu terk etmiyorsun?” dediğinizde de, bir anda korumacı bir moda geçerler. 2 dakika önce ağız dolusu söylendikleri partnerlerini size karşı savunmaya başlarlar ve bir de bakmışsınız, ilişkilerini bozmaya çalışan kötü adam siz olmuşsunuz.
İngiliz hukuk firması Slater and Gordon, 2013 yılında evli çiftlerle ilgili bir araştırma yaptı. 2000 evli çiftle görüşülen araştırmaya katılanların yüzde 20’si, kendilerini evliliklerinde kapana sıkışmış olarak gördüklerini söylediler. Ancak boşanmak için yeterince finansal güvenceleri olmadığını da eklediler. Katılımcıların yüzde 29’u ise genç nesillere evlenmemelerini tavsiye etti.
Araştırmanın sonucuna göre, insanların mutsuz oldukları ilişkiyi sona erdirmemesinin en büyük sebebi korku. Boşanma korkusu, yalnız kalma korkusu ve finansal olarak kendi kendine yetemeyeceğine dair korku… Öte yandan mutsuz insanların arkasına sığındığı başka saçma bahaneler de var.
Elite Daily sitesinden Lauren Martin, araştırmada ortaya çıkan, mutsuz ilişkileri bitirmemek için kullanılan 7 bahaneyi bir araya getirdi.
1. “Yalnız kalmak istemiyorum”
Çoğu kişi yalnız kalmak istemediğini, bu yüzden de ilişkisini bitirmek istemediğini söylüyor. Sanki insanlar evlenip mutsuz olmayı, bekar olup da mutlu olmaya tercih ediyor gibiler. Bekar ve bağımsız olmak öyle korkunç geliyor ki, mutsuz oldukları ilişkiyi bitirmemek için sürekli bahane buluyorlar. Ancak yalnızlığın sadece fikirde olduğunu, bir sevgiliniz yok diye yalnız olmadığınızı anlamanız gerekiyor. Belki şimdi bekar değilsiniz ve bir ilişkiniz var. Ama “keşke yanımda beni mutlu eden bir insan olsaydı da kendimi bu kadar yalnız hissetmeseydim” demek daha mı iyi?
2. “Korkuyorum”
Bir sevgiliniz yok diye tek başınıza kaldığınızı düşünmeniz, yaşama dair bir korkunuz olduğunu işaret ediyor aslında. Tek başına olmak, yaşamın doğal bir gerekliliği… Hiçbirimizin göbeği beraber kesilmedi ve bir diğerimiz olmadan da pekala yaşayabiliriz. Birine ait olduğunuzu hissetmiyor olmak, sizin de değersiz olduğunuz anlamına gelmez.
3. “Onu terk edersem, bu suçluluk hissiyle yaşayamam”
Birisine karşı suçluluk hissettiğiniz için ilişkinizi bitirmemek, bir dilim kek yediğiniz belli olmasın diye koca tabağı bitirmekle aynı mantığa çıkıyor aslında. Sonuçta midenizdeki ağrıyla kalakalacağınıza ve gizlemeye uğraştığınız şeylerin mutlaka ortaya çıkacağına emin olabilirsiniz. Üstelik, bir insana karşı kendinizi kötü hissettiğiniz için ilişkinizi sürdürdüğünüzde, bilinçli ya da bilinçsiz olarak onu daha çok incitmiş oluyorsunuz. Zira eşiniz ona karşı mesafeli olmanızın ardında yatan gerginliği hissedecektir. Böyle bir durumda ilişkiye devam etmek, yokluğunuzun somut bir delili haline dönüşebilir.
4. “Ben bu ilişki için yıllarımı verdim”
“Ben bu adam/kadın için yıllarımı verdim” cümlesi, geçerli bir bahane değil. “Artık yaşım da geçti, bir daha başkasını mı bulacağım…” da aynı derecede geçersiz bir cümle. Zaman insanların bizden aldığı bir şeydir, evet. Ama hiçbir zaman dilimi için “harcanmış” denilemez. Artık sizi mutsuz etse ve tıkandığını da hissetseniz, bir ilişkide geçirdiğiniz her dakika, her ay ve her yıl, sizin için öğretici bir deneyim olmalı. Geçirdiğiniz her an sizin geçmişinizin bir parçası oldu artık ve geçmişinizde eski sevgililerin/eşlerin olmasında bir sakınca yok. Bu yalnızca sizin bir şeyleri yürütmek için çaba göstermiş olduğunuzu, çabalarınız karşılık bulamadığında da korkusuzca dönüp gidebildiğinizi gösterir.
5. “Bir sürü mal mülkümüz var”
Belki bir ev tuttunuz. Belki bir de kediniz ya da köpeğiniz var. Hatta beraber bazı yatırımlar bile yaptınız belki. Merak etmeyin, bunların paylaşımı mümkün. Sahip olduğunuz eşyaları düşünüp de kararınızdan vazgeçmeyin. Mülkiyeti düşünüp de ayrılmıyorsanız, asıl sorunu görmezden geliyorsunuz demektir.
6. “Ayrılırsam sonrasında pişman olacağım”
Uzun zamandır bir insanla olmaya alışmışsınızdır ve yalnız uyumak, istediğiniz an eşinize ya da sevgilinize mesaj atamamak, bir anda boşlukta hissetmenize sebep olur. Bir ilişkiden çıkıp da bekar kaldığınızda yaşadığınız o boşlukta kalma hissini, çoğu zaman pişmanlık takip eder. “Keşke ayrılmasaydım” deyip pişmanlık hissetmek yerine, bu boşluk hissinin geçici olduğunu, çok yakında bu ihtiyaçları hissetmeyeceğinizi hatırlayın. Şimdi pişman olduğunuzu hissedebilirsiniz ama asıl pişmanlık, 45 yaşınıza gelip de tüm zamanınızı yanlış insanla geçirdiğinizi fark ettiğinizde yaşadığınız pişmanlık olacaktır.
7. “Biraz daha çabalayayım, belki düzelir”
Çalışıyorsa, kurcalama. Ama bırak çalışmayı, tamir edilemeyecek kadar bozuksa, bunu atma vaktinin geldiğini de kabullen. Bazı şeyler zamanla düzelebilir diye düşünerek umudunuzu yitirmiyor olabilirsiniz. Neticede bir evlilik yemini ettiniz ve ilişkinizi yoluna sokmak için uğraşmanız gerekiyor. Ancak tüm umutlarınızı yitirdiyseniz, o zaman yemininizden dönmekten çekinmeyin. Sorunlarınızın ciddiyetini son bir kez gözden geçirmeli ve bunları düzeltmek için zaman ve çaba harcamanıza değer mi diye düşünmelisiniz. Birbiriyle anlaşamayan 2 insan olduğunuzu düşünüyorsanız, buna zamanla hallolacak bir sorun gözüyle bakmayın ve boş yere umutlanmayın. Bu durumda ısrarcı olmak, aranızdaki nefretin git gide artmasına sebep olacaktır.
Hepimizin etrafında, ilişkisinden mutsuz olan ama bu konuda hiçbir şekilde harekete geçmeyen en az 1 çift vardır. Kimi zaman bu kardeşiniz ve sevgilisi olur, kimi zaman ise en iyi arkadaşınız ve eşi… Hatta birbirine bağırıp duran, ama yıllardır çeşitli bahanelerle ilişkilerini sona erdirmeyen anne ve babanız bile olabilir. Bazen de kendinize itiraf etmek istemeseniz bile, bu siz olabilirsiniz.
Bu çiftler sürekli kavga eder, birbirlerinden ne kadar nefret ettiklerini belli eder, bağırır, çağırır, en ufak bir şeyi mesele haline getirip birbirine küserler. Ama tüm mutsuzluklarına rağmen ilişkilerini bitirmez, üstelik ilişkilerini iyileştirmek için de pek bir şey yapmazlar. Hatta siz bu konuda bir tavsiyede bulunduğunuzda, “neden onu terk etmiyorsun?” dediğinizde de, bir anda korumacı bir moda geçerler. 2 dakika önce ağız dolusu söylendikleri partnerlerini size karşı savunmaya başlarlar ve bir de bakmışsınız, ilişkilerini bozmaya çalışan kötü adam siz olmuşsunuz.
İngiliz hukuk firması Slater and Gordon, 2013 yılında evli çiftlerle ilgili bir araştırma yaptı. 2000 evli çiftle görüşülen araştırmaya katılanların yüzde 20’si, kendilerini evliliklerinde kapana sıkışmış olarak gördüklerini söylediler. Ancak boşanmak için yeterince finansal güvenceleri olmadığını da eklediler. Katılımcıların yüzde 29’u ise genç nesillere evlenmemelerini tavsiye etti.
Araştırmanın sonucuna göre, insanların mutsuz oldukları ilişkiyi sona erdirmemesinin en büyük sebebi korku. Boşanma korkusu, yalnız kalma korkusu ve finansal olarak kendi kendine yetemeyeceğine dair korku… Öte yandan mutsuz insanların arkasına sığındığı başka saçma bahaneler de var.
Elite Daily sitesinden Lauren Martin, araştırmada ortaya çıkan, mutsuz ilişkileri bitirmemek için kullanılan 7 bahaneyi bir araya getirdi.
1. “Yalnız kalmak istemiyorum”
Çoğu kişi yalnız kalmak istemediğini, bu yüzden de ilişkisini bitirmek istemediğini söylüyor. Sanki insanlar evlenip mutsuz olmayı, bekar olup da mutlu olmaya tercih ediyor gibiler. Bekar ve bağımsız olmak öyle korkunç geliyor ki, mutsuz oldukları ilişkiyi bitirmemek için sürekli bahane buluyorlar. Ancak yalnızlığın sadece fikirde olduğunu, bir sevgiliniz yok diye yalnız olmadığınızı anlamanız gerekiyor. Belki şimdi bekar değilsiniz ve bir ilişkiniz var. Ama “keşke yanımda beni mutlu eden bir insan olsaydı da kendimi bu kadar yalnız hissetmeseydim” demek daha mı iyi?
2. “Korkuyorum”
Bir sevgiliniz yok diye tek başınıza kaldığınızı düşünmeniz, yaşama dair bir korkunuz olduğunu işaret ediyor aslında. Tek başına olmak, yaşamın doğal bir gerekliliği… Hiçbirimizin göbeği beraber kesilmedi ve bir diğerimiz olmadan da pekala yaşayabiliriz. Birine ait olduğunuzu hissetmiyor olmak, sizin de değersiz olduğunuz anlamına gelmez.
3. “Onu terk edersem, bu suçluluk hissiyle yaşayamam”
Birisine karşı suçluluk hissettiğiniz için ilişkinizi bitirmemek, bir dilim kek yediğiniz belli olmasın diye koca tabağı bitirmekle aynı mantığa çıkıyor aslında. Sonuçta midenizdeki ağrıyla kalakalacağınıza ve gizlemeye uğraştığınız şeylerin mutlaka ortaya çıkacağına emin olabilirsiniz. Üstelik, bir insana karşı kendinizi kötü hissettiğiniz için ilişkinizi sürdürdüğünüzde, bilinçli ya da bilinçsiz olarak onu daha çok incitmiş oluyorsunuz. Zira eşiniz ona karşı mesafeli olmanızın ardında yatan gerginliği hissedecektir. Böyle bir durumda ilişkiye devam etmek, yokluğunuzun somut bir delili haline dönüşebilir.
4. “Ben bu ilişki için yıllarımı verdim”
“Ben bu adam/kadın için yıllarımı verdim” cümlesi, geçerli bir bahane değil. “Artık yaşım da geçti, bir daha başkasını mı bulacağım…” da aynı derecede geçersiz bir cümle. Zaman insanların bizden aldığı bir şeydir, evet. Ama hiçbir zaman dilimi için “harcanmış” denilemez. Artık sizi mutsuz etse ve tıkandığını da hissetseniz, bir ilişkide geçirdiğiniz her dakika, her ay ve her yıl, sizin için öğretici bir deneyim olmalı. Geçirdiğiniz her an sizin geçmişinizin bir parçası oldu artık ve geçmişinizde eski sevgililerin/eşlerin olmasında bir sakınca yok. Bu yalnızca sizin bir şeyleri yürütmek için çaba göstermiş olduğunuzu, çabalarınız karşılık bulamadığında da korkusuzca dönüp gidebildiğinizi gösterir.
5. “Bir sürü mal mülkümüz var”
Belki bir ev tuttunuz. Belki bir de kediniz ya da köpeğiniz var. Hatta beraber bazı yatırımlar bile yaptınız belki. Merak etmeyin, bunların paylaşımı mümkün. Sahip olduğunuz eşyaları düşünüp de kararınızdan vazgeçmeyin. Mülkiyeti düşünüp de ayrılmıyorsanız, asıl sorunu görmezden geliyorsunuz demektir.
6. “Ayrılırsam sonrasında pişman olacağım”
Uzun zamandır bir insanla olmaya alışmışsınızdır ve yalnız uyumak, istediğiniz an eşinize ya da sevgilinize mesaj atamamak, bir anda boşlukta hissetmenize sebep olur. Bir ilişkiden çıkıp da bekar kaldığınızda yaşadığınız o boşlukta kalma hissini, çoğu zaman pişmanlık takip eder. “Keşke ayrılmasaydım” deyip pişmanlık hissetmek yerine, bu boşluk hissinin geçici olduğunu, çok yakında bu ihtiyaçları hissetmeyeceğinizi hatırlayın. Şimdi pişman olduğunuzu hissedebilirsiniz ama asıl pişmanlık, 45 yaşınıza gelip de tüm zamanınızı yanlış insanla geçirdiğinizi fark ettiğinizde yaşadığınız pişmanlık olacaktır.
7. “Biraz daha çabalayayım, belki düzelir”
Çalışıyorsa, kurcalama. Ama bırak çalışmayı, tamir edilemeyecek kadar bozuksa, bunu atma vaktinin geldiğini de kabullen. Bazı şeyler zamanla düzelebilir diye düşünerek umudunuzu yitirmiyor olabilirsiniz. Neticede bir evlilik yemini ettiniz ve ilişkinizi yoluna sokmak için uğraşmanız gerekiyor. Ancak tüm umutlarınızı yitirdiyseniz, o zaman yemininizden dönmekten çekinmeyin. Sorunlarınızın ciddiyetini son bir kez gözden geçirmeli ve bunları düzeltmek için zaman ve çaba harcamanıza değer mi diye düşünmelisiniz. Birbiriyle anlaşamayan 2 insan olduğunuzu düşünüyorsanız, buna zamanla hallolacak bir sorun gözüyle bakmayın ve boş yere umutlanmayın. Bu durumda ısrarcı olmak, aranızdaki nefretin git gide artmasına sebep olacaktır.