egomun yıkılışı ve benliğimin yeniden inşası

ladylena

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
2 Temmuz 2019
1.491
1.501
133
öncelikle herkese merhaba. konu uzun olabilir baştan belirteyim içimi dökmek istedim sizlere. hani deriz ya nereden, nereye… öyle bir sorgulama anındayken eski konularıma bakayım dedim. sosyal ilişkilerde yaşanan zorluklarım, gelmiş geçmiş olan travmatik deneyimlerim vs.. olay mahaline bir dönmek istedim her suçlu gibi. faydası oluyor böyle şeylerin bana. eski konularımı ve beni hatırlayanlar bilir çok şey yaşadım, kötülük gördüm falan ama itinaylada yapacaklarımdan geri kalmıyordum.

eskiden daha kaprisli, inatçı, çocuksu biriydim olayları sakinlikle karşılamak mantıkla hareket etmek yerine sivrilen konumlarda olmayı tercih etmişim. hayata, insanlara karşı duyulan bir çocuğun öfkesiydi. hep tepkisel, dürtüsel davranmışım. ben yıkılıyorsam bende yıkarım demişim. bazı insanlar beni huzursuz ettikleri için onları huzursuz etmeye çalışmışım dolaylı yollardan. böyle bir savaşa girmişim. bazen bir oyunu kazanmanın en iyi yolu, o oyundan çıkmaktır diyebildiğim ilk andan itibaren çok rahat ettim.

eski uzun ilişkimdede bu böyleydi, değer, ilgi, şefkat göreyim diye öz saygı diye bir şey kalmamıştı. son zamanlarda adama açık açık beni değersiz hissettiriyorsun hiç özel hissettirmiyorsun diye çemkiriyordum. kalk git ne duruyorsun ilişki o hale gelesiye kadar değil mi yani neyin inadıydı bu bendeki anlamıyorum. arkadaşlık ilişkilerimdede hep onay, pohpohlanma gibi konularda eksikliklerimi tatmin etmek için bunlar dışındada ne yaparlarsa yapsınlar affetmişim sineye çekmişim. hiç sınır çizmemişim. uğruna burada konu açtığım hiç kimse bugün hayatımda değil.

hala daha hayatımda kalan insanlarlada, yeni edindiğim arkadaşlarlada, kalabalık ortamlardada sosyal problemler yaşıyorum eskisi kadar olmasada ama hayatımı güzelleştirmeye çalıştığım bu dönemde daha çok işime odaklı durumdayım artık zamanında bunlar yaşanırken geç kaldığım diğer şeyleri telafi etmeliyim kafasındayım.

benim için iyileşmenin en zorlu yanı mükemmelliyetçi olmayıda bir kenara bırakıp,
sıradan, herhangi bir vatandaş olmayı kabul etmek ve sindirmekti. eskiden kendimi özel biri olarak görürdüm ( herkesten üstün olmak anlamında değil ) ayrıcalıklı hissetmeyi ister ve severdim. bu benim zaafımdı. içten içe bu şekilde davranılmasını beklerdim. böyle biri olduğum içinde insanların beni çekmeleri için ya bir çıkarlarının olması gerekiyordu ve banada karşılığında bunu sunuyorlardı, yada bunu zaafım olarak görüp alma verme dengesi ile oynayıp, ben almak istediğimi alacağımı sanarken aksine benim verdiğim bir hale getiriyorlardı. kısacası border-histriyonik örüntülere sahip bir kişiliğim vardı.

eskiden bu farkındalıklara sahip olmadığım için bir illüzyonun içerisindeydim hala daha etkisi sürüyor sonuçta her ne kadar zorlu yanları olsada eskiden çok kolay ulaşabildiğim şeylerdi bunlar (pohpohlanmak gibi) ama artık ulaşamadığım için kendimi boşlukta gibi hissediyorum. umarım yerine daha sağlıklı şeyler koyabileceğim günlerde gelecek.

farkındalığın yükselmesi bazen gerçekten çok acımasızca oluyor, hatta egomu insanlardan çok farkındalığımın yükselmesi zedelemiştir. insanın kendiyle ilgili gerçekler yüzüne tokat gibi çarpıyor. mesela eskiden kendimi ortalamaya göre neşeli, eğlenceli, deli dolu biri olarak tanımlardım ama o kadarda değilmişim dedim. sadece insanlar bunun aksini hissettirmek istediler. bu arada sorun değil herkes sosyal becerileriyle öne çıkan, esprili vs… olmak zorunda değil. aslında bence ben sıkıcı, sohbeti öyle çokta sarmayan biriyim. bunları kolayca yazıyorum ama aslında başlarda kabul etmek çok zor oldu. bende derin, düşünceli ve farklı becerileri olan bir insanım kendimce ve aynı anda her şey olamayabilirim. elbette çok yıkıldım, çok dağıldım. ama bir şekilde toparlıyor insan.

ama olsun, artık kendi değerimin farkındayım ve değerimi böyle sağlıksız kaynaklar üzerinden belirlemiyorum. doğal olarakta artık kimseye katlanmama gerek kalmıyor, hayatımda kalan veya yeni girmiş olan insanlarlada etkileşim halindeyken hem kendimin hem karşımdakinin sınırlarını daha iyi gözetiyorum.

bir şeylere elbette hala çok açım ama hayatın bana verdiği kadarıyla yetinmeyi öğrenmeye çalışıyorum. çünkü çok daha fazlasını isteyip ulaşmak içinde kendimi yorarak, hırpalayarak, kendimden vererek, kaosların, dramaların içinde sorumsuzca ve fütursuzca yıllarımı geçirdim ve şu anki durumum daha iyi geliyor bana.

bu süreçlerde psikolojik destek almayıda ihmal etmedim elimden geldikçe. sadece eskiye göre kendimi daha yalnız hissediyorum ve aslında yine mutsuzum ama en azından tüm bu yüklerimden arındım ve kurtuldum huzurum eskiye göre daha iyi ve kafam daha rahat. umarım bir gün artık benimde yüzüm güler. okuyan okumayan herkese teşekkür ederim…
 
öncelikle herkese merhaba. konu uzun olabilir baştan belirteyim içimi dökmek istedim sizlere. hani deriz ya nereden, nereye… öyle bir sorgulama anındayken eski konularıma bakayım dedim. sosyal ilişkilerde yaşanan zorluklarım, gelmiş geçmiş olan travmatik deneyimlerim vs.. olay mahaline bir dönmek istedim her suçlu gibi. faydası oluyor böyle şeylerin bana. eski konularımı ve beni hatırlayanlar bilir çok şey yaşadım, kötülük gördüm falan ama itinaylada yapacaklarımdan geri kalmıyordum.

eskiden daha kaprisli, inatçı, çocuksu biriydim olayları sakinlikle karşılamak mantıkla hareket etmek yerine sivrilen konumlarda olmayı tercih etmişim. hayata, insanlara karşı duyulan bir çocuğun öfkesiydi. hep tepkisel, dürtüsel davranmışım. ben yıkılıyorsam bende yıkarım demişim. bazı insanlar beni huzursuz ettikleri için onları huzursuz etmeye çalışmışım dolaylı yollardan. böyle bir savaşa girmişim. bazen bir oyunu kazanmanın en iyi yolu, o oyundan çıkmaktır diyebildiğim ilk andan itibaren çok rahat ettim.

eski uzun ilişkimdede bu böyleydi, değer, ilgi, şefkat göreyim diye öz saygı diye bir şey kalmamıştı. son zamanlarda adama açık açık beni değersiz hissettiriyorsun hiç özel hissettirmiyorsun diye çemkiriyordum. kalk git ne duruyorsun ilişki o hale gelesiye kadar değil mi yani neyin inadıydı bu bendeki anlamıyorum. arkadaşlık ilişkilerimdede hep onay, pohpohlanma gibi konularda eksikliklerimi tatmin etmek için bunlar dışındada ne yaparlarsa yapsınlar affetmişim sineye çekmişim. hiç sınır çizmemişim. uğruna burada konu açtığım hiç kimse bugün hayatımda değil.

hala daha hayatımda kalan insanlarlada, yeni edindiğim arkadaşlarlada, kalabalık ortamlardada sosyal problemler yaşıyorum eskisi kadar olmasada ama hayatımı güzelleştirmeye çalıştığım bu dönemde daha çok işime odaklı durumdayım artık zamanında bunlar yaşanırken geç kaldığım diğer şeyleri telafi etmeliyim kafasındayım.

benim için iyileşmenin en zorlu yanı mükemmelliyetçi olmayıda bir kenara bırakıp,
sıradan, herhangi bir vatandaş olmayı kabul etmek ve sindirmekti. eskiden kendimi özel biri olarak görürdüm ( herkesten üstün olmak anlamında değil ) ayrıcalıklı hissetmeyi ister ve severdim. bu benim zaafımdı. içten içe bu şekilde davranılmasını beklerdim. böyle biri olduğum içinde insanların beni çekmeleri için ya bir çıkarlarının olması gerekiyordu ve banada karşılığında bunu sunuyorlardı, yada bunu zaafım olarak görüp alma verme dengesi ile oynayıp, ben almak istediğimi alacağımı sanarken aksine benim verdiğim bir hale getiriyorlardı. kısacası border-histriyonik örüntülere sahip bir kişiliğim vardı.

eskiden bu farkındalıklara sahip olmadığım için bir illüzyonun içerisindeydim hala daha etkisi sürüyor sonuçta her ne kadar zorlu yanları olsada eskiden çok kolay ulaşabildiğim şeylerdi bunlar (pohpohlanmak gibi) ama artık ulaşamadığım için kendimi boşlukta gibi hissediyorum. umarım yerine daha sağlıklı şeyler koyabileceğim günlerde gelecek.

farkındalığın yükselmesi bazen gerçekten çok acımasızca oluyor, hatta egomu insanlardan çok farkındalığımın yükselmesi zedelemiştir. insanın kendiyle ilgili gerçekler yüzüne tokat gibi çarpıyor. mesela eskiden kendimi ortalamaya göre neşeli, eğlenceli, deli dolu biri olarak tanımlardım ama o kadarda değilmişim dedim. sadece insanlar bunun aksini hissettirmek istediler. bu arada sorun değil herkes sosyal becerileriyle öne çıkan, esprili vs… olmak zorunda değil. aslında bence ben sıkıcı, sohbeti öyle çokta sarmayan biriyim. bunları kolayca yazıyorum ama aslında başlarda kabul etmek çok zor oldu. bende derin, düşünceli ve farklı becerileri olan bir insanım kendimce ve aynı anda her şey olamayabilirim. elbette çok yıkıldım, çok dağıldım. ama bir şekilde toparlıyor insan.

ama olsun, artık kendi değerimin farkındayım ve değerimi böyle sağlıksız kaynaklar üzerinden belirlemiyorum. doğal olarakta artık kimseye katlanmama gerek kalmıyor, hayatımda kalan veya yeni girmiş olan insanlarlada etkileşim halindeyken hem kendimin hem karşımdakinin sınırlarını daha iyi gözetiyorum.

bir şeylere elbette hala çok açım ama hayatın bana verdiği kadarıyla yetinmeyi öğrenmeye çalışıyorum. çünkü çok daha fazlasını isteyip ulaşmak içinde kendimi yorarak, hırpalayarak, kendimden vererek, kaosların, dramaların içinde sorumsuzca ve fütursuzca yıllarımı geçirdim ve şu anki durumum daha iyi geliyor bana.

bu süreçlerde psikolojik destek almayıda ihmal etmedim elimden geldikçe. sadece eskiye göre kendimi daha yalnız hissediyorum ve aslında yine mutsuzum ama en azından tüm bu yüklerimden arındım ve kurtuldum huzurum eskiye göre daha iyi ve kafam daha rahat. umarım bir gün artık benimde yüzüm güler. okuyan okumayan herkese teşekkür ederim…
Aynı durumu ben de yaşadım yakın zamanlarda.ben de diğer kadinlardan daha özel daha nitelikli olduğumu düşünürdüm.ondan sonra durup bir etrafıma baktım.eee ben neye sahibim? Çalışıyorum.eyvallah.iyidir çoğu insanın da hayalidir ama çok var.bakiyorum ilişkilerim, sevgililerim.eee bakıyorum herkesin erkek arkadaşi var, kocası var.üstelik bana göre hiç de tercih edilebilir olmamalarına rağmen.eskiden çok moralim bozulurdu ama alışmaya çalışıyorum ben de.
 
öncelikle herkese merhaba. konu uzun olabilir baştan belirteyim içimi dökmek istedim sizlere. hani deriz ya nereden, nereye… öyle bir sorgulama anındayken eski konularıma bakayım dedim. sosyal ilişkilerde yaşanan zorluklarım, gelmiş geçmiş olan travmatik deneyimlerim vs.. olay mahaline bir dönmek istedim her suçlu gibi. faydası oluyor böyle şeylerin bana. eski konularımı ve beni hatırlayanlar bilir çok şey yaşadım, kötülük gördüm falan ama itinaylada yapacaklarımdan geri kalmıyordum.

eskiden daha kaprisli, inatçı, çocuksu biriydim olayları sakinlikle karşılamak mantıkla hareket etmek yerine sivrilen konumlarda olmayı tercih etmişim. hayata, insanlara karşı duyulan bir çocuğun öfkesiydi. hep tepkisel, dürtüsel davranmışım. ben yıkılıyorsam bende yıkarım demişim. bazı insanlar beni huzursuz ettikleri için onları huzursuz etmeye çalışmışım dolaylı yollardan. böyle bir savaşa girmişim. bazen bir oyunu kazanmanın en iyi yolu, o oyundan çıkmaktır diyebildiğim ilk andan itibaren çok rahat ettim.

eski uzun ilişkimdede bu böyleydi, değer, ilgi, şefkat göreyim diye öz saygı diye bir şey kalmamıştı. son zamanlarda adama açık açık beni değersiz hissettiriyorsun hiç özel hissettirmiyorsun diye çemkiriyordum. kalk git ne duruyorsun ilişki o hale gelesiye kadar değil mi yani neyin inadıydı bu bendeki anlamıyorum. arkadaşlık ilişkilerimdede hep onay, pohpohlanma gibi konularda eksikliklerimi tatmin etmek için bunlar dışındada ne yaparlarsa yapsınlar affetmişim sineye çekmişim. hiç sınır çizmemişim. uğruna burada konu açtığım hiç kimse bugün hayatımda değil.

hala daha hayatımda kalan insanlarlada, yeni edindiğim arkadaşlarlada, kalabalık ortamlardada sosyal problemler yaşıyorum eskisi kadar olmasada ama hayatımı güzelleştirmeye çalıştığım bu dönemde daha çok işime odaklı durumdayım artık zamanında bunlar yaşanırken geç kaldığım diğer şeyleri telafi etmeliyim kafasındayım.

benim için iyileşmenin en zorlu yanı mükemmelliyetçi olmayıda bir kenara bırakıp,
sıradan, herhangi bir vatandaş olmayı kabul etmek ve sindirmekti. eskiden kendimi özel biri olarak görürdüm ( herkesten üstün olmak anlamında değil ) ayrıcalıklı hissetmeyi ister ve severdim. bu benim zaafımdı. içten içe bu şekilde davranılmasını beklerdim. böyle biri olduğum içinde insanların beni çekmeleri için ya bir çıkarlarının olması gerekiyordu ve banada karşılığında bunu sunuyorlardı, yada bunu zaafım olarak görüp alma verme dengesi ile oynayıp, ben almak istediğimi alacağımı sanarken aksine benim verdiğim bir hale getiriyorlardı. kısacası border-histriyonik örüntülere sahip bir kişiliğim vardı.

eskiden bu farkındalıklara sahip olmadığım için bir illüzyonun içerisindeydim hala daha etkisi sürüyor sonuçta her ne kadar zorlu yanları olsada eskiden çok kolay ulaşabildiğim şeylerdi bunlar (pohpohlanmak gibi) ama artık ulaşamadığım için kendimi boşlukta gibi hissediyorum. umarım yerine daha sağlıklı şeyler koyabileceğim günlerde gelecek.

farkındalığın yükselmesi bazen gerçekten çok acımasızca oluyor, hatta egomu insanlardan çok farkındalığımın yükselmesi zedelemiştir. insanın kendiyle ilgili gerçekler yüzüne tokat gibi çarpıyor. mesela eskiden kendimi ortalamaya göre neşeli, eğlenceli, deli dolu biri olarak tanımlardım ama o kadarda değilmişim dedim. sadece insanlar bunun aksini hissettirmek istediler. bu arada sorun değil herkes sosyal becerileriyle öne çıkan, esprili vs… olmak zorunda değil. aslında bence ben sıkıcı, sohbeti öyle çokta sarmayan biriyim. bunları kolayca yazıyorum ama aslında başlarda kabul etmek çok zor oldu. bende derin, düşünceli ve farklı becerileri olan bir insanım kendimce ve aynı anda her şey olamayabilirim. elbette çok yıkıldım, çok dağıldım. ama bir şekilde toparlıyor insan.

ama olsun, artık kendi değerimin farkındayım ve değerimi böyle sağlıksız kaynaklar üzerinden belirlemiyorum. doğal olarakta artık kimseye katlanmama gerek kalmıyor, hayatımda kalan veya yeni girmiş olan insanlarlada etkileşim halindeyken hem kendimin hem karşımdakinin sınırlarını daha iyi gözetiyorum.

bir şeylere elbette hala çok açım ama hayatın bana verdiği kadarıyla yetinmeyi öğrenmeye çalışıyorum. çünkü çok daha fazlasını isteyip ulaşmak içinde kendimi yorarak, hırpalayarak, kendimden vererek, kaosların, dramaların içinde sorumsuzca ve fütursuzca yıllarımı geçirdim ve şu anki durumum daha iyi geliyor bana.

bu süreçlerde psikolojik destek almayıda ihmal etmedim elimden geldikçe. sadece eskiye göre kendimi daha yalnız hissediyorum ve aslında yine mutsuzum ama en azından tüm bu yüklerimden arındım ve kurtuldum huzurum eskiye göre daha iyi ve kafam daha rahat. umarım bir gün artık benimde yüzüm güler. okuyan okumayan herkese teşekkür ederim…
Ben konuyu tam olarak anlamadım ama özgüven üzerine ve sandığınız kişi olmakla gerçekteki sizi bulmak arasında bir savaş veriyorsunuz sanırım ama bu genel olarak çoğu kadının problemi,iltifatı gerçek sanmak övgüler üzerinden yeni bir benlik oluşturup gerçek kimliğini kaybetmek sıradanlıktan uzaklaşıp hayali bir ben yaratmak çoğu kadının sorunu,ben 1.60 boyuyla eh denecek görünüşüyle mankenlik ajansları hep peşimdeydi diyen tipler gördüm ama dönüp bakınca etrafındaki insanlara onların tavırları neticesinde bu kanıya vardığını anlıyorsunuz,insanlar kendi çıkarları olmadığı sürece kimseyi övmezler şımartmazlar,birisi sizi çok övüyorsa hemen ayyy evet ben böyleyim harikayım süperim demek yerine bunun benden ne çıkarı var acaba diye düşünün,aşırı övgünün arkasında ya alay konusu oluyorsunuzdur yada sizden birşey istenecektir,genel yaşantımız ve iş hayatımız içinde aynı şeyler geçerli,ben olmasam bu şirket iki günde batar,bu iş yeri benim sayemde ayakta,bu kurumu ben idare ediyorum diyen tiplere bakın,sen yaparsın,bu işi bir tek sen halledersin,sen zekisin açığı görüyorsun,benim kafam seninki kadar basmıyor diyen iş arkadaşlarının çakallıklarının kurbanı oluyorlar,överek iş kitlemek ile överek bir kadını tavlamak aslına bakarsanız aynı şeyler,ben daha hayatımda aşırı güzel olmayan,herkesin aşık olmadığı peşinden herkesin koşturmadığı bir kadın tanımadım,herkes hep çok zeki,hep en güzel hep en başarılı ama hepimiz biliyoruzki bu tip çok çok az insan var ve onlar iltifat almıyorlar,aşağılanıyorlar,kötüleniyorlar onlar toplumun standartlarının üstünde oldukları için dışlanıyorlar,gerçekler zaten ortadadır söylenmez o yüzden bize ait olmayanlarla bizi tavlarlar,hayatı bir oyun gibi düşünün sürekli kazanan ve kaybeden bir kitlenin olduğunu göreceksiniz,alışveriş yaparken kaybedersiniz karşınızdaki kazanır,borsaya girer kaybedersiniz,birgün siz kazanırsınız birgün bir başkası bu sistemi kim kurduysa herkes kukla gibi bunun bir parçası,o yüzden bunun dışında kalmak istiyorsanız kendinizi tanıyın,kendi gerçeğinizi kendiniz bulun,kendi olduğunuz kişi üzerinden yaşayın,görüntünüzle ilgili acabamı diyorsanız ayna var bakın oradan göreceksiniz herşeyi,kişiliğinizle ilgili acabalarınızmı var bakın kendinize sorgulayın kendinizi doğruyu bulacaksınız,millet konuşur siz kendinizi dinleyin derim.
 
Aynı durumu ben de yaşadım yakın zamanlarda.ben de diğer kadinlardan daha özel daha nitelikli olduğumu düşünürdüm.ondan sonra durup bir etrafıma baktım.eee ben neye sahibim? Çalışıyorum.eyvallah.iyidir çoğu insanın da hayalidir ama çok var.bakiyorum ilişkilerim, sevgililerim.eee bakıyorum herkesin erkek arkadaşi var, kocası var.üstelik bana göre hiç de tercih edilebilir olmamalarına rağmen.eskiden çok moralim bozulurdu ama alışmaya çalışıyorum ben de.

aslında herkes kadar nitelikliyiz sadece herkesin nitelikleri farklı. benim el işlerine sanatsal faaliyetlere yatkınlığım var en basitinden çok güzel yemek yaparım. resim yapabilirim, kıyafet üzerine tasarım, dikiş vs… bir çok şey gelir elimden. ama yeteneğim doğrultusunda olan konularda bakıyorum ustalaşmış mıyım hayır sadece orta seviye ve üzerine düşülürse geliştirilebilir şeyler. vasıf olarak görmek için icraatte olmak gerekiyor. artık kıyasada girmiyorum. mesela kendimden güzel bir kadın gördüğümde ve ilgiyi topladığındada rahatsız olmuyorum eskisi gibi çünkü kendi ışığımı sevmeye başladım artık. zaten ilgi karşısında ne yapacağımı çok bilemeyen bir tiptim ve hala öyleyim saçmalamaktansa böylesi işime bile geliyor bu açıdan bakıyorum birazda olaya
 
Ben konuyu tam olarak anlamadım ama özgüven üzerine ve sandığınız kişi olmakla gerçekteki sizi bulmak arasında bir savaş veriyorsunuz sanırım ama bu genel olarak çoğu kadının problemi,iltifatı gerçek sanmak övgüler üzerinden yeni bir benlik oluşturup gerçek kimliğini kaybetmek sıradanlıktan uzaklaşıp hayali bir ben yaratmak çoğu kadının sorunu,ben 1.60 boyuyla eh denecek görünüşüyle mankenlik ajansları hep peşimdeydi diyen tipler gördüm ama dönüp bakınca etrafındaki insanlara onların tavırları neticesinde bu kanıya vardığını anlıyorsunuz,insanlar kendi çıkarları olmadığı sürece kimseyi övmezler şımartmazlar,birisi sizi çok övüyorsa hemen ayyy evet ben böyleyim harikayım süperim demek yerine bunun benden ne çıkarı var acaba diye düşünün,aşırı övgünün arkasında ya alay konusu oluyorsunuzdur yada sizden birşey istenecektir,genel yaşantımız ve iş hayatımız içinde aynı şeyler geçerli,ben olmasam bu şirket iki günde batar,bu iş yeri benim sayemde ayakta,bu kurumu ben idare ediyorum diyen tiplere bakın,sen yaparsın,bu işi bir tek sen halledersin,sen zekisin açığı görüyorsun,benim kafam seninki kadar basmıyor diyen iş arkadaşlarının çakallıklarının kurbanı oluyorlar,överek iş kitlemek ile överek bir kadını tavlamak aslına bakarsanız aynı şeyler,ben daha hayatımda aşırı güzel olmayan,herkesin aşık olmadığı peşinden herkesin koşturmadığı bir kadın tanımadım,herkes hep çok zeki,hep en güzel hep en başarılı ama hepimiz biliyoruzki bu tip çok çok az insan var ve onlar iltifat almıyorlar,aşağılanıyorlar,kötüleniyorlar onlar toplumun standartlarının üstünde oldukları için dışlanıyorlar,gerçekler zaten ortadadır söylenmez o yüzden bize ait olmayanlarla bizi tavlarlar,hayatı bir oyun gibi düşünün sürekli kazanan ve kaybeden bir kitlenin olduğunu göreceksiniz,alışveriş yaparken kaybedersiniz karşınızdaki kazanır,borsaya girer kaybedersiniz,birgün siz kazanırsınız birgün bir başkası bu sistemi kim kurduysa herkes kukla gibi bunun bir parçası,o yüzden bunun dışında kalmak istiyorsanız kendinizi tanıyın,kendi gerçeğinizi kendiniz bulun,kendi olduğunuz kişi üzerinden yaşayın,görüntünüzle ilgili acabamı diyorsanız ayna var bakın oradan göreceksiniz herşeyi,kişiliğinizle ilgili acabalarınızmı var bakın kendinize sorgulayın kendinizi doğruyu bulacaksınız,millet konuşur siz kendinizi dinleyin derim.

açıkçası kırılgan bir egoya sahiptim ve o egomun kurbanı olduğum durumlar yaşadım ve sonrasında çok üzüldüm. kendimi olduğum gibi kabul edip, sevme yolunda ilerliyorum. kısacası benliğimi daha sağlam ve sağlıklı hale getirmeye çalışıyorum tabii buna özgüvenimde dahil. tüm yazdıklarınıza katılıyorum hayat bir tiyatro ve başrol biziz diye öğretildi hep bana ve ben bunu çok yanlış anladım. hep her konuda en iyisi olmak için kendime yüklendim, başkalarının hayatındada başrolü oynamaya kalktım. ben öyle olduğumu sanarken herkes işine geldiği gibi bu durumu kullandı. artık aydınlanmış durumdayım. daha sakin bir hayatım var belki daha huzurluyum ama kuru kalabalığa öyle alışmışımki yalnızlıkta çok zor geliyor zaman zaman ve bu durumdanda mutsuz oluyorum. insanım neticede hep bir şikayetim oluyor. tek isteğim şu anki durumu kavrayabilmek ve tam manası ile alışabilmek
 
derdim tam olarak şu diyemediğim için yaşadığım süreci anlattım ve sürecin zorluğunu, hissettirdiğini dert olarak görüyorum.

Benim anladığım, büyüme sancısı çekiyorsunuz. Bununla birlikte bir iç huzurunuz oluşsa bile, artık onurlu bir yalnızlık içerisindesiniz. Sağlıklı sınırlar ve onay arayışında olmamak güzel ama bu sizi diğerlerinden uzaklaştırdı da.
Doğru mu anlıyorum?
 
Bir de Tülay Kök’ü takip ediyor olabilir misiniz?
 
Benim anladığım, büyüme sancısı çekiyorsunuz. Bununla birlikte bir iç huzurunuz oluşsa bile, artık onurlu bir yalnızlık içerisindesiniz. Sağlıklı sınırlar ve onay arayışında olmamak güzel ama bu sizi diğerlerinden uzaklaştırdı da.
Doğru mu anlıyorum?
evet doğru anlıyorsunuz her şeye ek olarak bir de hayatımda ilk kez kendi ayaklarımın üstünde durmaya başladım ve bununda savaşını veriyorum yani sorumluluk bilincimde arttı. her şeyi aynı anda iyi yapmaya çalışmak çok zorluyor ama bu da büyümenin bir parçası belliki hayat bir şekilde beni büyümeye zorladı ve eski versiyonumu bir kenara bırakıp sağlıklı bir yetişkin olmaya çabalıyorum ve zaman zaman sancılı bir hal alıyor bu benim için

Bir de Tülay Kök’ü takip ediyor olabilir misiniz?

tanımıyorum ama şimdi baktım bir ara sayfasını inceleyeceğim merak ettim
 
evet doğru anlıyorsunuz her şeye ek olarak bir de hayatımda ilk kez kendi ayaklarımın üstünde durmaya başladım ve bununda savaşını veriyorum yani sorumluluk bilincimde arttı. her şeyi aynı anda iyi yapmaya çalışmak çok zorluyor ama bu da büyümenin bir parçası belliki hayat bir şekilde beni büyümeye zorladı ve eski versiyonumu bir kenara bırakıp sağlıklı bir yetişkin olmaya çabalıyorum ve zaman zaman sancılı bir hal alıyor bu benim için



tanımıyorum ama şimdi baktım bir ara sayfasını inceleyeceğim merak ettim

Köklü değişimler mi oldu hayatınızda? Yani koşullar olarak? Medeni durumunuz nedir? Yaşınız kaç?

Yani Tülay hocanın terminolojisine yakın buldum anlattıklarınızı.
Bu video mesela benzer şeylerden bahsediyor.

 
Back
X