- 7 Kasım 2013
- 13.434
- 31.575
- 598
- Konu Sahibi meredithgrey
- #1
Günaydın.
Derdim şu ki sokaktaki hiçbir hayvana kayıtsız kalamıyor ve derin bir üzüntü duyuyorum. İnsanların bakmadan yanlarından geçtiği kediler, köpekler bana üzüntü oluyor.
İnsanlar bakmadan görmeden geçip gitmeyi nasıl başarıyor?
Sabah işe giderken kedi kavgasına şahit oldum ve boynunda rengi solmuş mavi tasması ve hareli göz çevresiyle ağzı yüzü çizik içinde kalmış kediyi kışın üç dört aylık sokağa kaçmış / bırakılmış ve benim dört kedi olmaz diye almadığım kediye benzettim. Ve inanılmaz bir vicdan azabı duydum. Sokağımız nispeten güvenli örneğin üç sene önce taşındığımda gördüğüm kedi nüfusu %99.9 oranında aynı ölen, hastalanan olmadı. Bu kedi de evime hırsız girip alarm taktırdığım saçma sapan bir Cumartesi gelmişti, eve alamadım malesef.
Aynı şekilde Kadıköy’de çalışıyorum inanılmaz işlek tahmin edeceğiniz gibi ve burada pamuk mu pamuk sokağa bırakıldığı belli olan bir kız var, denk geldikçe besliyorum geçen kadının biri tekme sallıyordu. Pist dese kovacak ama kediye tekme savuruyor! Kedi de insana o kadar alışık ki herkese gidiyor.
Yani velhasıl yapamıyorum, kayıtsız kalamıyorum ama madden ve manen yapacağım şeyler çok kısıtlı.
Dün taş çatlasa iki üç aylık bir yavru gece ağlıyordu nasıl da güzel bir şey. İndim koliye koydum sakinleştirdim ( zaten kolisi maması sütü var ayarlamışlar ama insan istiyor heralde sokaklara dökülmüş) Ben döndüm sustu sanki duymadım sesini ama o da dert oldu.
Üç kedim var barınak, sokak kedileri. Kısırlar mamaları özel, kumlarından yaş mamaya herşeye deli gibi zam geldi ama onların yaşam kalitesinden kısmıyoruz. Ama dört kedi zorluyor, yapamıyorum madden ve manen. Ayrıca sokaktan alacağım bir kedi eğer hastalık taşıyorsa bu evdekiler için de büyük risk ve bunu kaldıramam suçluluk duygusundan ölürüm.
Hepsine yetişemeyiz deyin, doğanın kanunun deyin, sen zaten üç tanesine evini açmışssın deyin bir şeyler deyin içimi ferahlatın ne olur.
Derdim şu ki sokaktaki hiçbir hayvana kayıtsız kalamıyor ve derin bir üzüntü duyuyorum. İnsanların bakmadan yanlarından geçtiği kediler, köpekler bana üzüntü oluyor.
İnsanlar bakmadan görmeden geçip gitmeyi nasıl başarıyor?
Sabah işe giderken kedi kavgasına şahit oldum ve boynunda rengi solmuş mavi tasması ve hareli göz çevresiyle ağzı yüzü çizik içinde kalmış kediyi kışın üç dört aylık sokağa kaçmış / bırakılmış ve benim dört kedi olmaz diye almadığım kediye benzettim. Ve inanılmaz bir vicdan azabı duydum. Sokağımız nispeten güvenli örneğin üç sene önce taşındığımda gördüğüm kedi nüfusu %99.9 oranında aynı ölen, hastalanan olmadı. Bu kedi de evime hırsız girip alarm taktırdığım saçma sapan bir Cumartesi gelmişti, eve alamadım malesef.
Aynı şekilde Kadıköy’de çalışıyorum inanılmaz işlek tahmin edeceğiniz gibi ve burada pamuk mu pamuk sokağa bırakıldığı belli olan bir kız var, denk geldikçe besliyorum geçen kadının biri tekme sallıyordu. Pist dese kovacak ama kediye tekme savuruyor! Kedi de insana o kadar alışık ki herkese gidiyor.
Yani velhasıl yapamıyorum, kayıtsız kalamıyorum ama madden ve manen yapacağım şeyler çok kısıtlı.
Dün taş çatlasa iki üç aylık bir yavru gece ağlıyordu nasıl da güzel bir şey. İndim koliye koydum sakinleştirdim ( zaten kolisi maması sütü var ayarlamışlar ama insan istiyor heralde sokaklara dökülmüş) Ben döndüm sustu sanki duymadım sesini ama o da dert oldu.
Üç kedim var barınak, sokak kedileri. Kısırlar mamaları özel, kumlarından yaş mamaya herşeye deli gibi zam geldi ama onların yaşam kalitesinden kısmıyoruz. Ama dört kedi zorluyor, yapamıyorum madden ve manen. Ayrıca sokaktan alacağım bir kedi eğer hastalık taşıyorsa bu evdekiler için de büyük risk ve bunu kaldıramam suçluluk duygusundan ölürüm.
Hepsine yetişemeyiz deyin, doğanın kanunun deyin, sen zaten üç tanesine evini açmışssın deyin bir şeyler deyin içimi ferahlatın ne olur.