Adıyaman Yöresel Örf Ve Adetleri

Nevreste

Bir garip yolcu
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
290.005
595.671
42
Adıyaman ili mağara devrinden itibaren günümüze kadar çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir çok kültürün yoğrulup özleştiği; sözü, giyimi,kuşamı, oyunu, düğünü, ve hayatın çeşitli dönemleriyle (doğum,evlenme,ölüm) ilgili adet ve inançları, misafirperverliği insan sevgisi hayat felsefesi , dünya görüşü, halısı, kilimi, cicimi, heybesi ile zengin bir yaşayan halk kültürüne sahiptir.
Folklor açısından bilimsel alan araştırmalarına konu olabilecek birikime sahip, çoğu yerde rastlanmayacak kadar özgün ve zengin kültürel değerler hazinesi olan Adıyaman ili günümüze kadar detaylı yeterli bir çalışmaya konu olmamıştır. Ancak bilimsel araştırmalar için bir ön çalışma başlatılmış bulunmaktadır.

Türk ve yabancı bilim adamlarının yapmış olduğu arkeolojik kazılar neticesinde elde edilen bilgiler doğrultusunda milattan önceki dönemlerde bile insanların yaşadığı zengin medeniyetlerin varlığını kanıtlayan Pirin Mağaraları ve günümüze kadar tahrip olmadan gelebilen tarihi eserleri ile insanlık tarihi ve kültürü açısından açık hava müzesi hususiyetini haizdir. Folklorumuzun bugüne gelişinde bu yapının şüphesiz etkisi vardır.

Teknolojinin ilerlemesi ve iletişim araçlarının gelişip yaygınlaşması ile kültürlerin daha hızlı kaynaşması ve değişmesi arasında sıkı bir bağ vardır. Bu kaynaşma ve değişim sürecini, Adıyaman İlinin folklorik bir çok unsurlarında da görmek mümkündür. Bu değişime giyim-kuşam, örf, adet, gelenek ve göreneklerin yanı sıra değer yargılarında da rastlamaktayız.


HARFANA
Adıyamana komşu olan illerde "Sıra Gecesi" de denilen "HARİFANE" sözlükte:"Esnafca herkes kendi masrafını hissesine düşeni vermek suretiyle ortaklıkla yapılan" demektir.
Adıyaman'da ise; Esnaf içinden guruplarca icra edilen bir program olup, Osmanlı döneminde kurulan Ahilik teşkilatının üyeleri olan esnafın, koşuşturmakla geçen bir haftanın yorgunluğunu ve stresini atmak için kafadengi arkadaş gruplarının kendi çaplarında hafta sonları pazar akşamında icra ettikleri bir eğlencenin adıdır.

ADIYAMAN'DA HARFANA ŞU ŞEKİLDE YAPILIR:
Öncelikle bu toplantı sadece erkekler arasında olur ve her hafta bir kişinin evinde yapılırdı.Ev sahibi, misafirlerine kahve ve ardın da çay ikramında bulunarak muhabbete giriş için ısınma hamlesini başlatmış olurdu.Muhabbet koyulaştıkça arada sesi güzel olanlar gazeller okur, maniler söyler, yanık türküler, uzun havalar ve şiirler okunurdu.Başta "Yüzük Oyunu" olmak üzere "Yok dememe" oyunu gibi oyunlar oynanır, hikaye ve masallar anlatılır.(Hikaye ve masal anlatımına "HEKET SÖLEMEH" denilirdi.) Cenk kitaplarından ve diğer mevcut olan kitaplardan bahis(konu)ler okunur ve cemaat büyük bir dikkatle dinlerdi. Bu da eğitimin bir parçası olarak görülürdü. Çünkü misafir ve toplum adabı, sözün söylenme biçimi, yeri ve zamanı gibi sosyal olayların yaşanarak öğretilip ve öğrenildiği mekanlar durumundaydı.

Bütün bu sohbetler ve oyunlar arasında ağızlar boş durmaz; Leblebi ve ceviz gibi çerez, bastık(pestil), kesme, kuru üzüm gibi kuru yemişler ikram edilirdi.Yemek olarak, sohbetin bir bölümünde Etli Köfte "çiğ köfte" ikram edilir, tatlı olarak da gedeyif (Kadayıf), paklavya (Baklava), sedır'ezem sucığı, tene hevlası)Helva), topa hevlası, şıllik (hamur işi tatlı)... gibi tatlılardan her ev kendi imkanları ölçüsünde ikramda bulunurdu.
Eğer söz konusu harfana ekibi alkol kullanan kişilerden oluşuyorsa, yiyecek ve içecekler arasına içki ile olması gerekenler yapılır ve yine saz ve söz'e bol bol yer verilirdi.Harfana dediğimiz bu hafta sonu (Pazar günü) eğlencesi o gecenin sabah vaktine kadar aralıksız devam ederdi.Söz konusu gecede adı geçen oyunlardan "Yüzük Oyunu" şu şekilde oynanırdı:
Harfana'ya iştirak eden kişi sayısınca boş kahve fincanı bir tabağın içine ters çevrilmiş ve içlerinden bir tanesinin içine yüzük konulmuş şekilde getirilir, herkes bir tanesini açar, kimin fincanının altında yüzük bulunursa o kişi " O gecenin masraflarını karşılama" cezasına çarptırılıdı.

YOK DEME OYUNU:
Yine harfanaya katılan kişiler biri birlerine değişik ve karışık sorular sorarlar. Bu sorulara karşılık olarak Evet, he... vs gibi ifadeler kullanabilirler ama, bunların yerine Yok(Hayır) kim derse işte o kişiye de gecenin masraflarını karşılama cezası verilirdi.


HIDIRELLEZ
Hızır ve İlyas (a.s.)'ın her bahar başlangıcında buluştuklarına inanılan, miladi takvime göre 6 Mayıs, Rûmî takvime göre ise 23 Nisan'a rastlayan güne verilen isimdir.Söz konusu günde, Hızır ve İlyas (a.s.) buluşarak sohbet ederler. Ve bu günlerde vakitlerini Allah yolunda olmanın ve birlikteliklerinin verdiği sevinçle kuvvet bulurlardı.
Hızır(a.s.)'nın Allah'ın lütfu ile dolaştığı yere yeşillikler çıkar, çorak yerler çiçeklere bezenirdi. İşte bu olaya dayanarak, halk zamanla bu günlerde buluşup, Hızır ve İlyas (a.s.)'ın geleneğini sürdürmek amacı ile özel anma ve dua günleri tertip eder olmuşlar.Ancak bu, zamanla asli hüviyetinden çıkarılarak, günümüzde olan şekliyle HIDIRELLEZ adını almıştır.
Günümüzde kullanılan manası ise, insanların kıştan kurtuluşlarının bir işareti ve bahar güneşinden faydalanma, piknik yapma, stres atma, eğlenme, nişan, düğün, sünnet törenleri tertip etme, uğursuzlukları giderme, adakta bulunma gibi düşünceleri gerçekleştirme amacıyla gelenekselleşen bahar bayramı inancıdır ki; bu tür bir inanç sonradan ortaya çıkmıştır.
Adıyaman merkezinde kutlanılan bahar bayramının adı, "SULTAN NAVRIZI" ya da "SEHRE" dir.Kutlama tarihi de, Rûmî takvime göre 6 Mart, Milâdî takvime göre ise 21 Mart günüdür."Sultan Navrızı" kutlamaları için şehrin iki ayrı mekanı kullanılmaktaydı. Bunlardan birincisi ve en kalabalık olanı, şimdiki Devlet Hastanesinin Kuzey tarafında, Karadağ'a yakın "NAKIBIN HAVIZI" denen düz, yeşil, su ve küçük bir havuzun bulunduğu açık bir alandı.
İkinci mekan ise, bugünkü Atatürk Şehir stadının Güney tarafında bulunan "YEDİ GARDAŞ" adındaki ziyaretin bulunduğu mekandı.Söz konusu gün gelmezden bir hafta-10 gün öncesinden hazırlıklara başlanır, çiğ köfte (Etli Köfte) için et siparişleri kasaba bir hafta 10 gün öncesinden verilirdi. Çünkü o günün öğle yemeğinde hemen herkes çiğ köfte yapacağından, köftelik et'e talep çok olmaktaydı.
SEHRE'ye gitmezden bir akşam önce, ev halkının daha önceden suda ıslattığı nohutları ekmek sacının (tandırın) iç kısmında ateşte kavurur, bu kavrulmuş nohutlar çerez olarak yenmek için hazırlanırdı.SEHRE'de sabah kahvaltısında yenilmesi için bir hamur işi olan "BEKMEZLİ TAPLAMA" yapar hazırlarlardı.Hazırlanan nevaleler sepetlerle, torbalarla ve bez sofralarla çıkınlar yapılarak eğlence yerine taşınırdı.
Eğer bu günü kutlayanlar içinde nişanlı bir kız varsa, kızın ailesi o günün ağır yemeklerinden olan pirinç pilavı ve Bekmezli Taplama mutlaka yapar, damat tarafı da gelin olacak kızın boynuna bir elbiselik kumaş atarlar. Halk arasında buna "Gelinin boynuna top atma" denirdi.Ayrıca bekar gençler için de bu gün çok önemli idi. Çünkü bu gençler, gelir, gizliden gizliye ideallerine göre bir kız bakıp beğenmeye çalışırlar, nişanlı olan gençler de, uzaktan nişanlılarını süzmeye çalışırlardı.
O gün insanlar yemek olarak, sabah kahvaltısına bekmezli taplama, öğle yemeğine günün vazgeçilmezi olan etli köfte başta olmak üzere, kavırmalı küfte, ö'r küfte, sovuh küfte, guzı sümıdı küftesi, mercimeklı küfte, karıştırmalı aş... gibi yemeklerin yanısıra; ne'necük, yarpız, çıldırım, gazayağı, ebekömeci gibi otlarla yapılan "MANCA" lar, yani salata çeşitleri yapar, ayran ile birlikte yer-içerler.Herkes yapmış olduğu yemeklerden birbirlerine ikram eder, bu şekilde tatlı bir karnaval havası yaşanırdı.
Baharın habercisi olan "NAVRUZ ÇİÇEĞİ" ni toplamak için, gençler dağlara tırmanır, topladıkları navrızları da önceden ikiye yarmış oldukları bir çubuğun arasına özenle dizer, öylece getirirlerdi. Kimi satar, kimisi yer ve ikram ederdi. Kimileri yine aynı şekilde, ellerinde bıçaklar veya ucu sivri çubuklarla kenger toplarlardı.
Karnını doyuran "Ya yiyip yatmalı, ya da yedi adım atmalı." Atasözü gereğince, ya da "Ekmek hıdır, yi gudur" özlü sözünde belirtildiği gibi... kimi yan gelir yatar, kimileri de "Hümbek, pabıç çarpmaca, çırçımba, elım, üç adım, gırcik, top yandı, birliğim birlik, (Kırtına) gülle, ip hoplama, çızğı, çelik-çomah... gibi oyunlara dalar giderlerdi.Akşam güneş batımına doğru, fazla karanlık olmadan, daha çok yaya olarak herkes, günün tatlı yorgunluğu içinde bir bir evlerine dönerlerdi.

YÖRESEL YEMEKLER:
Adıyaman, yemek çeşitleri bakımından çevre illerle benzerlik göstermekle beraber; gerek yemeklerin adı ve gerekse de yapılış şekli açısından farklıdırlar. Yörenin yemeklerinin temel maddeleri buğday ürünleri kuru baklagiller patlıcan, domates, lahanadan oluşmaktadır. Tat verici olarak bütün yemeklerde soğan, sarımsak, salça, pul biber, maydanoz, kuru nane ve diğer baharatlar kullanılmaktadır.
Kültür değişiminin sonucu olarak Adıyaman mutfağında büyük gelişim ve değişim olduğu gözlenmektedir. Bu değişim süreci yöremiz mutfağını zenginleştirilmiş olup, sebzelerin kullanımını artırmıştır. Ekonomik duruma göre etin yerini kuru baklagiller almaktadır. Ayrıca yabani bazı otlarında yemeklerde kullanıldığı dikkat çekmektedir.
ÇORBALAR:
Alaca Çorbası,Malhıta Çorbası ,Tarhana Çorbası,Mercimek Çorbası,Yoğurtlu Çorba,Un Çorbası,Dövme Çorbası ,Pıtpıtı Çorbası ,Meyir Çorbası . SEBZE

YEMEKLERİ:
Parmak Kebap ,Adıyaman Tavası,Dövmeç,Dolma-Sarma,Yeşil Fasulye Sulusu,

PİLAVLAR:
Kavurmalı Pilav,Karıştırmalı pilavMercimekli pilav,Şahreli (şehriyeli) pilav,Tavuklu pilav,Meyhane pilavı,Domatesli pilav ,Ciğerli pilav

KÖFTELER:
Kavurmalı sıcak köfte ,Kel köfte,Ekşili Köfte,Yarpızlı (Yarpuzlu) köfte,Patlıcanlı kollotik,Dolmalı köfte,İçli köfte,Yapıştırma,Çiğ köfte

PİDELER:
Kavurmali hitap,Ot hitabı ( körnıen, nanecük, haldar v.s),Peynirli ekmek ,Tava kıloru, Katmer ,Semsek,Besmet (Peksimet) ,Bazlama,Taplama,

MANCALAR (SALATALAR):
Yarpız (Yarpuz) mancası,Pirpirim salatası,Patates salatası

CACIKLAR:
Pirpirim cacığı,Kabak cacığı,Marul cacığı,Yarpız (Yarpuz ) cacığı

TATLILAR:
Tene helvası,Top Helvası,Şilik,Nişe bulamacı,Heside,Peynirli irmik helvası,Aşure,Kesme,Burma tatlısı,Kaşık tatlısı YÖRESEL GİYİM:

KADIN OYUNCU GİYSİLERİ
Ayakkabı : Yemeni ve çarıktır.Yemeninin arkası düzdür.Ön tarafı açık ve avaredir.Yemininin rengi ise kırmızıdır.
Çorap : Yünden olup (ele örülmüş) ince ve desenlidir.
Şalvar : Boydan olup paçalarının uçlarına lastik geçirilir, kumaşı kırmızı saten veya kutindir
İç Gömlek : Pazenden olup boydandır.Kolları yarımdır.
Zıbın : Kumaşı kutinden olup halep malıdır. Boydan üç etektir. Astarı kırmızı veya mavi küçük desenli çiçeklidir. Kollar uzun kol ağzı tek yırtmaçlıdır.Ön iki eteğin uçlarına basmadan ipler dikilir.Arkadan üstüste gelecek şekilde çarpaz edilerek önden bağlanır, kuşak erkekte olduğu gibidir. Zıbın üstüne bağlanır.
Taç : Kadın oyuncular başlarının üzerine yuvarlak gümüşten yapılan yanları zincirli gümüş panezlf ile süslerler.
Keten : Yazma iki kat edilip başa konulur ve uçları arkadan ilmik yapılır. Adıyaman yöresinde iki çeşit baş bağlama vardır. Ovadaki baş bağlama,kırsal kesimde yaşayanların baş bağlamaları. Başa takılan kep buğday sapından örülür, etrafı kahverengi pazenle çevrilir,üstüne gümüşten taç takılır.Tacın zincirine altın veya gümüş kazı takılır.Kullabın alt kısmına pendik denilen bir kumaş dikilir. Kepin üstüne ise beyaz keten veya satenden saçaklı hiddik takılır. Ketenin altına pusu bağlanır, pusu tamamen sırmadandır.Kahverengi ve sırmalıdır. Bu bağlantı şekline üsten bağlama adı verilir.

ERKEK OYUNCU GİYSİLERİ
Çorap: Yün iplikle örülür,iki çeşitlidir.Çorapların elde örülmesi daha makbuldür.Kaba olan coliki,ince örülen ise desenlidir. Renkleri beyazdır. Çorabın lastik yünden iplik örülür bunlara bağlanır;
Ayakkabı ( Çarık ) : Hayvan derisinden olup,deri ipliği ile dikilir. Etrafına delikler yayılarak deri iplikleri ile kundura bağı gibi bağlantı yapılır.
Ayakkabı ( Yemeni ) : Kösele veya deriden imal edilip arka kısmı azemi üç santim kadar uzundur. (Paçiklidir) Topuk kısmı çok alçaktır. Yemeni genellikle siyah deriden imal edilir.
Şalvar: Kabardin kumaşdan imal edilip uçkuru yani bel bağlantı yeri satendendir. Alt peyik kısmı normal uzunluktadır, paçaları dardır. Dağ köylerimizde keçi kılından yapılan kıl şalvarlarda giyilmektedir.
Kuşak: Yünlü dokumadır ve desenlidir. Bir buçuk metre boyunda olup kuşağın iki ucuna satenden parça dikilir. Bele bağlandıktan sonra hiç görülmeyecek şekilde iç kısma alınır.
Gömlek: Kumaşı kutniden olup,sığ malıda olabilir. Gömlekler beyaz sarı olup çizgilidir. Hakim yakalı kolları uzun ve kırmızıdır. Meydane kumaşından da yapılabilir.
Kırk düğme yelek: Kumaşı kabardin olup kahverengidir. Ön tarafı satenden kaplı kırk adet düğme olup, ön cephesi işlemelidir. Kollar gene kahverengi satenden olup, yarım kolludur.
Fes: Tamamen yünden yapılan ve elle desenli olarak örülür. Genç kızların çeyiz olarak hazırladıkları bu ceyizlik düğün evine getirilir. Düğüne gelen davetliler düğün bittikten sonra bir terlik, yünden örülmüş bir keten hediye olarak verilir. Ayrıca sekiz köşeli kasket giyilir.

HALK OYUNLARI VE FOLKLOR
Adıyaman Halk Oyunları kadın ve erkeğin yan yana yer aldığı bir karografiye sahiptir. Bu da Adıyaman Halk kültüründe kadının rolünü göstermesi açısından oldukça mühimdir.

OYUN ÇEŞİTLERİ

Sal Oyunu : Fırat nehrinde salla geçen düğün alayını konu alır.
Düz oyun : Fırat kenarında yanında çeşitliliği adamın kızına aşık olan, fakat kızı alamayan ve sevdasından hastalanan bir gencin serüvenlerini konu alır.
Oyuna Davet : Düğünlerde gençlerin birbirlerini oyuna davet etmelerini konu alır.
Galuç Oyunu : Ailece ekin biçen ve hasattan sonra yakınlarını ziyaret ve şölen düzenleyen çiftçi ailesini konu alır.
Kımıl Oyunu : Kımıl (Süne) haşerenin ekinlere zarar vermesi sonucu meydana gelen kıtlığı ve halkın kımılla mücadelesini canlandırır.
Göçeri Oyunu : Hayvancılıkla uğraşan bazı köylülerin yaz aylarında yaylalara göç etmelerini ve burada başlarında geçenleri canlandırır.
Hellican : Helli adlı bir bey kızı ile rüyasında gördüğü ve daha sonra var olduğunu öğrendiği Can adlı gencin evlenerek mutlu olmalarını konu alır.
Ağırlama : Düğünlerde yaşlı, ağırbaşlı ve hatırı sayılır kimselerin ağır ve gösterişli bir tempo ile oynadıkları oyun.
Hallaç Oyunu (Beş Ayak) : Pamuk atmaya gittiği evin kızına aşık olan bir hallacın serüvenini anlatır.
Türkan: Sevdiği gencin dışında birine verilen Türkan adlı bir kızın yolda müsaade alarak iki rekat namaz kılıp ölmesi olayını canlandırır.
Dingi : Güzel ve güçlü bir kızın ding ding şeklinde ses çıkararak bulgur dövmesi sırasında aşık olan gencin hikayesi canlandırılır.
Kaynana Oyunu (Kol Oyunu) : Düğünde kaynananın gelinin önünde eline Çömçe (Kepçe) ve ayna alarak oynamasını canlandırır.

NELERİ İLE ÜNLÜ:
Nemrut Dağı, Besni Üzümü, Pirin-Gümüşkaya Mağaraları, Kahta Çayı

İL İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Adıyaman şehrini doğu, batı ve güney yönlerinde derin vadiler çevirmiştir. Bu vadilerin yamaçları zengin meyve ağaçları ile kaplı olduğu gibi, şehrin çevresinin de meyve ağaçlarıyla kaplanmış olmasından dolayı güzel vadi anlamında olan "VADİ-İ LEMAN" (Güzel vadi) kelimesinin söylenişi zamanla değişmiş ve halk arasında "ADIYAMAN" şekline dönüşmüştür. Ancak, Hısn-ı Mansur yani Hüsnü Mansur ismi 1926' ya kadar resmi ad olarak kalmıştır. 1926 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararları ile şehrin ismi tekrar ADIYAMAN olarak değiştirilmiştir




Adıyaman Yöresi Düğün Gelenekleri


SÖZ KESME

Geçmişte evlenme yaşı küçüktü; anne ve babalar çocuklarının mürüvvetini görmek için bir an önce evlendirmek isterlerdi.

1970'li yıllardan önce erkekler askere gitmeden evlenirler askere giderken de genellikle çocuk sahibi olurlardı. Günümüzdeyse bu kural neredeyse tamamen yıkılmış durumdadır. Artık erkeğin askere gitmesi kız tarafı için ön koşul olarak ileri sürülmektedir. Ge8çmiştekızlar 17-18 yaşlarında evlenmiş olurdu. Günümüzdeyse kızlarda evlenme yaşı 20'yi aşmış durumdadır.

Ahlat'ta geçmişte sıra gütme vardı; büyük dururken küçük evlenemezdi. Ancak günümüzde bu kural da değişti; büyük dururken küçük kardeş büyüğünün rızasını almak koşuluyla evlenmektedir.

Erkekler evlenme isteğini kardeşine ablasına yengesine söylemekteydi. Geçmişte anne ve babasına kesinlikle söyleyemezdi. Günümüzde babaya yine söyleyemez ama annesine evlenme isteğini açıkça söyleyebilmektedir.

Kızlar ise bu konuda hiç konuşamazlardı. Günümüzde kız istendiği zaman kıza sorulduğunda istemiyorsa açık açık söyler istiyorsa “siz bilirsiniz” der. Bu ifade kızın istediği anlamına gelmektedir.

Çok eskiden evlenmek isteyen erkeğin evdeki yemek tenceresine tekme vurduğu tesbit edilmiştir.

Eş seçimi ve kız beğenme;
Eskiden eş seçimini büyükler yapardı büyükler ne derse onların dediği olurdu. Günümüzde ise eş seçimini gençler kendileri yapmaktadır.

Oğlan düğünlerde ve bayramlarda bir kızı görür beğenir; bunu aile büyüklerine söyler; bunun üzerine aile büyükleri araştırma yapmaya başlar.

Evlenecek olan kızda aranan özellikler;

Güzellik beceriklilik hamaratlık soy sop aile yapısı yaşının oğlandan büyük olmamasıdır.

Evlenecek erkekte aranan özellikler ise;

Ahlatlı olması memur olması içkisi kumarı olmaması soy sop aile yapısı ekonomik bakımdan kıza denk olması şeklinde sıralanmaktadır.

Eskiden evlenmeler genellikle görücü usulüyle olmaktadır. Günümüzde ise evlilikler gençlerin anlaşması yoluyla yapılmaktadır. Tavsiye üzerine aracı yardımıyla yapılan evliliklere de yörede sıkça rastlanmaktadır.

Erkek anlaştığı veya herhangi bir yolla görüp beğendiği kızı ailede uygun olan kişilere söyler. Aile bunun üzerine harekete geçer. Ailenin kadınları kız bakmaya giderler.

Kız bakmaya gitmeye yörede “kız beğenmeye gitmek” denir. Kız beğenmeye gidilirken kız evine haber verilmez aniden gidilir ki ev halinin nasıl olduğu daha iyi anlaşılsın. Kız beğenmeye gidildiğinde kızın fizik yapısına davranışlarına evin düzenine bakılır. Yöre halkı konuya bakış açısını “evin kapısı bacası düzgünse o evden kız alınır” sözleriyle ifade etmektedir.

Kız isteme;

Perşembe günü uğurlu gün sayıldığı için kız istemeye Perşembe günü gidilir.

Kız beğenmeye gidildiğinde kız beğenilmezse hiç konuşulmaz; eğer oğlan çok istiyorsa caydırmaya çalışılır. Kız ailenin davranışları ve ev hali beğenilmişse kız isteme hazırlıkları başlar. Kız ailesine elçi aracılığıyla niyet açılır ve kız istemeye gidilir. Kız istemeye gidilirken kız tarafına haber verilir. İstemeye kızın annesi babası ağabeyi amcası dayısı vb. yakın akrabaları gider. Eskiden oğlan gitmezdi günümüzde kız istemeye oğlanın da gittiği görülmektedir. Kız istemeye giderken kızın verilmeme ihtimali düşünülerek hiçbir şey (yasaklı kelime)ürülmez. Kızı oğlanın babası veya ondan daha büyük aile büyüğü varsa o ister. İsteme;

Ahmet Efendi hiç sormuyorsun niye geldin

Misafirimsin hoş geldin başım gözüm üzerine

Allah'ın emri peygamberin kavliyle senin kızın Ayşe'yi oğlum Ali'ye istiyorum.

Kaderse olur araştıracağım eşim var dostum var akrabalarım var onlara soracağım.”

Bir istemeyle kız verilmez. Bir kızı en az üç kere istemek gerekir. Bir istemeyle kız verilmesi kınanır “falan kişi kızını hemen verdi” denir. Eğer kız verilmeyecekse sudan bahaneler uydurularak gelenler sürekli geri çevrilir. Oğlan tarafı bunu hisseder.

Yörede kaderse olur demek kızı vereceğiz anlamına gelmektedir.

Kız tarafı niyetliyse iki üç istemeden sonra kız verilir. Kız verildikten sonra kız istemeye gidenler içerisinde oğlan tarafının en küçüğü kimse kalkar kız tarafının aile reisinin elini öper. Bu uygulamaya yörede “el öpme” denir. Bu olay halk arasında “bu gece el öpüldü” şeklinde anlatılır. El öpüldükten sonra oğlan tarafının getirdiği şeker dağıtılır. El öpüldüğü gün “ağır nışan” “başlık” kız tarafına verilecek “haletler (hediyeler)” konuşulur. El öpülen geceye “söz kesme” de denir.

Yörede son yirmi yıl öncesine kadar başlık almak vardı. Alınan başlık yine kız için kullanılırdı. Yörede başlığa “süt hakkı” denmektedir. Başlık uygulaması günümüzde Ahlat merkezde tamamen kalkmış durumdadır. Köylerde bu uygulama halen sürmektedir. Eskiden başlık parasından düşmek için aile büyükleri kız evine gittiklerinde yemek yemezlerdi.



Alıntı.
 
ADIYAMAN’ ın KENDİNE ÖZGÜ KONUŞMA ŞİVESİ

Adıyaman’ da Türkçe Kendine özel bir ağızla konuşulur. Ülkemizde bu ağıza en yakın sadece Kilis yöresinde rastlanır.

Kullanılan bu kelime ve deyimlerin etimolojik analizi yapıldığında; Azerbeycan, Gagavuz ve Türkmen Türkçeleri ile benzer özellikler taşıdığı görülmektedir. Ağırlık olarak Türkmen Türkçesinin özelliklerini taşıyan Adıyaman ağzının bu özelliğine M.Ö. yedinci yüzyılda bir süre Saka İskil Türklerinin egemenliği ve 1085 yılında da Selçuklu Türklerinin egemenliğinin etki ettiği söylenebilir.

A
A’llaf : Hutubat alıp-satan kişi.
Ahdaracah : Evde tandır üzerinde yapılan yufkaekmeği tandırın (sacın) üzerinde pişmesi için
çevirmeye yarayan tahta dan yapılmış kılıcı andıran alet.
Alamyon : Alimiyum.
Alıta : Sakat, arızalı, özürlü
Angut : Güvercin
Arıstah : Toprak damın ağaçla döşenmiş tavanı.
Asbap : Elbise
Avrat : Kadın-Bayan
Avrat namazı : Kuşluk namazı

B
Balah : Paça
Balıma : Bari
Baran : Çizgi, şerit halindeki çizgi, keder çizgisi,üzüm bağlarındaki asma (Tiyek) sıralı hali
Barmel : Fıçı
Baz : Bir kuş türü ( Kaz Kazına,baz bazınan herkes enteşınan ) ( Atasözü )
Berk : Sağlam
Bılata : Meyvelerin olgunlaşma zamanı
Bıldır : Geçen sene

C
Canan : Bağ bahçe işlerinde yardımcı hizmetçi
Cıncıh : Kuş veya kuş yavrusu
Cerbe’e : Su kenarında öten kurbağa
Cömçe : Kepçe
Cörten : Oluk
Cardah : Merdiven
Cığız : Yaramaz, oyun bozan huzursuzluk çıkaran
Cılğı : Şerit halinde kesilmiş bez
Cinik : Favori
Ç
Çağa : Bebek, yavru
Çağlın : Sakat, eli kolu tutmaz
Çeç : El
Çırtik : Eğlence anında baş parmakla orta parmağın sıkıca birbirine sürtülüp kaydırarak
Çıkarılan sese çırtiik çalma denir.
Çırtikli : Süslü olmaya çok meraklı, süslü-püslü, çıtkırıldım tavırlı
Çin : Omuz




D
Delbike : Darbuka
Deleme : Topaç
Dink : Buğdayı kepeğin ayırma işlemi yapılan yer
Dürmik : Dürüm
Darı : Mısır

E
Ehhe : Kaka
Elek : Oyunbaz,dilbaz, dalevereci
Elöpen : Kertenkele
Enik : Yavru, manıh
Enteş : Eş-Denk
Ergen : Evli olmayan, bekar
Evşen : Şiş
Eyiş : Küçük toz küreği
Etdor : Büyük dürüm
Erasa : Hutubat satılan yer
Etebe : Kapı ve pencerelerin üzerine çiriş olarak konulan kalas
Eyne : Ayna, ayrıca rötgen anlamına gelir

F
Fak : Tuzak
Fırınca : Kayık biçiminde ( Oval ) ekmek küreği
G
Gelin : Oğlun hanımı, gelen anlamına gelin derilmiştir.
Gever : Bahçe sulama için yapılan su kanalların suların kanallara taksim edildiği taksimat yeri
Gişi : Herif, koca, er, evin erkeği

H
Hamkef : Uykusu, henüz açılmamış, keyfi pek yerinde olmayan
Hampara : Orta boy taş, Toprak parçası, biçimsiz taş
Haphap : Takunya
Haraba : Boş arsa
Harar : Büyük çuval
Haraza : Kuyunun ağzına konulan 30-40 cm. yüksekliğinde taştan daire şeklinde tek parça
Çıkıntı.
Harıh : Ark, ince su yolu.
Hayma : Ahşaptan (ağaç ve dallardan) yapılmış bağ ve bahçelerde inşa edilen bekçi kulübesi.
Hazna : Su biriktirilen yer
Hecer : Yeni, teze
Hafdar : Çok yiyen canavar
Hellaç : Keçe işleri uğraşan, keçeci.
Hemam Leyenı : Büyükçe fazla derin olmayan yayvan su kab
Hevre : Kepekli undan yapılan hamur işi
Hışır : Takılar
Hıra : Cılız
Hım : Temel ( Evin Temili )
Hınd : Yuva ( Arının hındına barmah soğma)
Höllik : Huni şeklinde külah, normal külah
Hopan : Bakımsız bağ bahçe
Hökkız : Cevizin içinin tam bütün olarak çıkmış hali
Hökkeze : Olduğundan iri yapılı
Hölbe :Silindir ve elips şekilde genelde tuz konulan, katı ve sıvı bazı maddeler de konulan kap
Hölhöllı : Şüpheci
Höllik : Eskiden bebelerin kundakları içine çiş ve kakalarını yapmaları için konulan beyaz toprak
Hurç : Heybe
Hubar : Zerricik halinde toz
Hılt : Karışık tahıl
Hımbıl : Zarıf, cılız, avanak, enayi
İ
İdara : Tenekeden yapılmış, kumbara büyüklüğünde silindir veya koni şeklinde içerisinde
Gaz yağı ve fitil bundan aydınlatma aracı “ çıra “ da denilirdi.
İzar : Siyah çarçaf
İçme : Şifalı su, içmece
İnnedenlik : İğne tutturulan içi pamuk doldurulmuş minyatür yastık.
K
Kalın : Başlık parası
Kakma : Ağaç ve tahta kıymığı
Kantarma : Kemerli yapı
Kara kafir : Kertenkelenin büyükçesi.
Karulye : Karyola
Kaynana : Kaim ana, Kaim Valide(ana yerine geçen) anlamına
Kekre : Acımısı, dil büker şeklinde
Kuküç : Çekiç
Kelenguç : Kırlangıç.
Kelle : Tahta masanın çekmecesi, çekmece, para konulan çekmece.
Kendır : Kıldan yapılmış ( örülmüş ) kalın ip
Kenıf : Tuvalet –WC (Ayrıca tuvalet için, yüznumara, cartcurt damı, ay ahyolı, abdeshana
Hela isimlen de kullanılır. )
Keppır : Bozuk ve yokuşlu yol.
Keremet : İftira.
Kerrik : Olmamış, ham meyve.
Keşkeş : Farba, fırfır
Keveşe : Toprak damlarda, ağaçla toprak arasına giren tahta kamış v.s. malzeme.
Keyyim : Sağlam
Kıdik : Oğlak.
Kındırik : Ufak, tefek
Kırat : 7200 gr. Hububatı içine alan silindir şekilde ölçüm aleti.
Kırççik : Zayıf, cılız
Kildan : Hamamda yıkanılacak suyun içerisine konulması için bakırdan yapılmış özel kap.
Koka : Nakış ipi makarası.
Kordile : Kurdela
Kurrik : Eşek sıpası
Korrik : Belin bükük, kemiklerin çıkmış ve çok zayıf cılız hali.
Köm : Yığın tepecik
Kör kelız : Önü kapalı tabii su yolu.
Körefem : Pejmurde
Kört : Çukur
Köseği : Yarı yanmış odun
Kudımlı : Uğurlu
Kufa : Kamıştan ya da ağaç dalından yapılmış sepet
Kullep : Dalevre, hile hurda, oyun
Kulunç : İki omuz arası
Kuncik : Köşe duvar kenarı
Kuşkana : Bakırdan yapılmış derince, yemek pişirme tenceresi
Kuttik : Kısa boylu
Külınçe : Ekmek, yağlı yavan
L
Lallik : Dilsiz, ahraz
Lebbe : Boyuna takılan zincir gerdanlık
Lekkom : “ Koyayım “ anlamında sövme ve hakaret ifadesi
Lembır : Fincan kırığı
Lenger : Geniş, yayvan içine hamur ve köfte yoğrulan geniş kap
Loğ : Toprak damın yağmura karşı direncini antırmak üzere kullanılan taştan yapılmış silindir
Loğdır : Loğu toprak damın üzerinde gezdirmeye yarayan ahşaptan yapılmış makas şeklinde alet
Lop : Bedavadan elde edilen yiyecek, beleş yemek
Lopah : Bir lokma / Bir avuç
Lottik : Arkaya tekme atma
Lüllik : Musluk gibi suyun aktığı yer.
Lüllik : Oluk.
Lüllük : Tek elin içine sığabilecek bir sıkımlık ölçü. ( bir lülük köfte )

M
Mağ : Uzun olan maskan. ( Odanın arka tarafında ağaçla ikiye bölünmüş kısım )
Makat : Divan, Oturacak yer.
Mamız : Nabız.
Manca : Salata.
Mangaç : Cımbız
Marama : Mendil
Markama : Bonyo havlusu
Mehsere Kazanı: Büyük kazan
Mekir : Üzerine, den dolayı
Mesboh : Makbul olan.
Meyrat : Ölenden kalan giyisi
Mıh : Çivi
Melevız : Salak, sünepe
Mıllik : Kambur
Mırğıbı : Küçük karınca topluluğu
Mısandara : Evin salonun girişinde ahşaptan yapılmış korkuluk
Mısır Tovığı : Hindi.
Motorsıhlet : Motosiklet
Muhatara : Hastalıklı.

N
Nacar : Marangoz
Nanır : Bir yerde bulunan herkese ait hayvanların toplanıp gün boyu o yerin dağ ve meralarında otlatılıp akşam olunca getirilme işi. ( hayvan kendi evine kendi gelir )
Nehit : Beyaz yapı taşı
Nukkıl : Gaga

O
Ohlağı : Ekmek açılan yuvarlak ince uzun merdane
Omça : İşlenebilir tahta parçası, odun
Oturah : İskembe

Ö
Öhlez : Cılız, ağır hareket eden, uyuz görüntülü.
Öhlez : Zayıf ışık
Örken : Pamuktan örülmüş kalın ip
Örtme : Kapatmak, örtmek ayrıca : Evin avluya açık üstü kapalı önü açık kısmı
Öttirikli : Hastalıklı
P
Pağa : Zornaklı kapının kilit yeri.
Pangılot : Lira
Papah : Sünnet çocuklarının başlarına taktıkları silindir şeklinde başlık
Partal : Mitil, ekski giysi
Patlah : Olmamış incirin yeşil hali
Peççel : Beceriksiz
Perçem : Saçın alına sarkan kısmı.
Perensek : Fır dönme
Perize : Biçilen ekinin tarlada kalan kısmı.
Peşkir : Havlu
Pızzik : Lahananın nazik kısmı
Pırtik : Küçük bez parçası
Pıssik : Kedi.
Pızzik(Pezzik): Ciltte çıkan sivilce ve benzer şeyler,
Pörçikli : Havuç
Post : Deri.
Pöçcik : Bir şeyin son kısmı, kuyruk sokumu, kıç
Pöççik : Sap, kuyruk
Pöççik : Kuyruk, izmarit.
Puşirik : Toprak damlarda ağaç dizildikten ve keveşe konulduktan sonra ince bir tabaka halinde
Konulan çamur.

R
Rıççik : Kökün ince dalları, kök
Rik : Kin, nefret
Rüzkatiye : Belge.

S
Sadana : Saf, salak, ağzı sağır
Salaca : Tabutun üzerine konulduğu dört kolu olan tahta
Sefertası : Birkaç çeşit yemek taşımak için yapılmış üst üste konulan kap.
Sehen : Sahan
Seklem : Sırtta taşıyabilecek kadar yük
Sele : Sepet
Sete : Kalas
Seki : Evin avlusunda topraktan yapılmış divan şeklinde yer
Sırğı : Toprak damlarda, yağan karı sıyırmak için tahtadan yapılmış kar küreği
Sırım : İp
Sikke : Demir kazık ( yere çakılan ) .
Sitam : Üşütme hastalığı, Sıtma
Sitil : Kova
Siyeç : Büyük çalı
Sokı : İçinde bulgur dövülen oyuk taş, dibek
Soyha : Ölünün sırtından çıkarılan giyecek.
Surfa : Sofra
Surha : Angarya iş, onun-bunun işi
Süngil : Genelikle ellerde görülen nokta şeklinde çıkıntı, siğil.
Süllüm : Toprak damlara çıkılmak için ağaçtan yapılmış merdiven.
Süvik : Toprak evlerin damının kenar kısımları




Ş
Şapşah : Sürahi
Şarmıta : Yaramazlık yapan kız çocuğu
Şavır olma : Aleme farş olma.
Şeb : Toprak sıva yaparken veya toprak zemini ıslatıp, çatlaklar varsa el sürerek kapatarak düzgün ve kaygan hale getirme ( şıkıllama )
Şekerdenlıh : Şeker konulan kap.
Şekgal : Eskimiş ayakkabı
Şekuka : Yapan armudu
Şellek : İnsanların taşıdığı yük biçimi.
Şendik : Kalabalık
Şenkor : Okun atıldığı ‘ Yay ‘ şeklinde ip ve yaydan oluşan bir ucu ilmek şeklinde kuş yakalamada kullanılan tuzak.
Şerdenlik : Bahşiş
Şev : Yörep, iniş aşağı.
Şığvın : Şiddetli sağanak yağmur
Şırğa : Ekinden kalan sapları taşımak için eşeğin sırtına uygun ağaçtan üçgen biçiminde yapılmış malzeme
Şibik : Göz çapağı.
Şörrik : Salya
Şimre : Yüzde yara halinde çıkan bir hastalık.

T
Tağar : Köşkerlerin içerisinde sağtiyan ( deri ) ıslattıkları su kovası
Taht : Yaz mevsiminde açık havada yatmaya uygun şekilde yapılmış tahtadan kanepe Kanefe
Taka : İçerisine eşya konulmak için, duvar içine oyulmuş küçük boş mekanlar.
Tay ( Tek ) : Bir adet
Tekeş : Ayrı ayrı iki tekten oluşan bir çift. ( her biri ayrı olan bir çift ayakkabı gibi )
Teberik : Hatıra
Tecir(Canbaz) : Hayvan salıp-satan
Telıs : Kıldan yapılmış çuval
Tentene : Tığla örülen yastık, yorgan kenarlığı desen veya çiçek dantel.
Teppır : Buğdaydaki yabancı maddeleri ayırmaya yarayan kenarsız, ahşap daire tepsi
Teşı : İpliği elde eğirmeye yarayan başı topaç şeklinde olan uzunca kuyruğu olan tahtadan alet
Tetırham : İshal.
Tıllane : Çok gezen
Tırsek : Korkak.
Tokaç : Toprak damın süvik denilen saçaklarının sertleştirilmesi için tahtadan yapılmış yassı tokmak.
Tola Suyu : Islatılmış kil dibe çöktükten sonra elde edilen kullü su. ( Eskiden çamaşırlar meşe ağacının külü ile yıkanırdı. )
Tollaz : Boş Boş gezen
Tommız : Yaz ayının en sıcak oluşunun ismi yada deleme ( topaç ) demirden olan ucu.
Tommızlan : Yaz mevsiminde görülen biraz büyükçe siyah bir böcek.
Tottik : Akıl, İz’ an.
Topalah : Yuvarlak.
Tovıh : Tavuk.

U-Ü
Ugard : Doğru taraf.
Urğın : Gizlice
Urıplağı : 1800 gr.’ın karşılığı ağırlık ölçüsü
Uşah : Çocuk
Üssıbı Kuşı : Yusufçuk Kuşu
Velesbit : Cansız at-bisiklet
Vızzik-mızzik : Mızmız.
Vırrik : Cıvık sulu kaka

Y
Yadırğı : Başkası, el, yabancı
Yapmış : Yan yan yürüyen
Yavaşa : Eşeğin ağzına vurulan gem.
Yazı : Mahalle aralarında, genelde çocukların oyun oynaya bilecekleri düz mekân, oyun yeri.
Yelpeme : Nefes darlığı ( Astım ) hastalığına verin ad.
Yermetı : Minder

Z
Zağal : Tembel, vurdum duymaz, ağzı sağır.
Zaringil : Bıkmış bezmiş, perişan
Zemmık : Yapıştırıcı, tutkal
Zerzembe : Karanlık derin çukur yer.
Zıknabıt : Zehir gibi acı
Zobı : Kalıbı büyük ve işe yaramaz, hantal
Zoppik : Çıkıntı
Zornah : Ahşap kapıların arkadan emniyetini sağlayan yine ahşaptan yapılmış sürgü
Zumzıh : Yumruk.

Gelom : Geliyorum
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Gelon’ mu Okula barabar gidek
• Sen ged ben gelom
* Gelon’ mu yazıya çelik çomak oynamaya.
Aney : Anne
Babo : Baba
Keko: Kardeş
Bibi : Hala
Taka : Duvara oyulmuş dolap
Örtme : Üstü örtülü ev avlusu
Kırtik : Parça
Bilokma : Birazcık
Çağa: Cocuk
Alayı : Hepsi
Emmi : Amca
Ağey: Baba, ağabey
Sümsürük : Sümük
Çörten : Damların suyunu tahliye eden tenekeden yapılmış oluk

Savuş : Geç ( Git )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Senin işin buruda yok savuş get burdan
• Benden konuşma savuş burdan
* Belli etmeden buradan savuş gardaş

Hesirim : Konuşulan sözü alaya almak
Şive olarak Konuşma Şekli:
• ( Anlatılan sözden sonra ) hesirim canım
• Hessirim canım anlattığın doğru değil

Höllük : Kundaktaki çocuğun bez görevini yapması için altına konulan beyaz toprak
Şife olarak Konuşma Şekli:
• Anam gardeşımın altını höllükle bağladı.
• Höllük satan adan neden bu hafta gelmedi
• Aney kardeşim altını pislemiş höllük yapıp değiştir.

Körtük : Çukur
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Yağmurda her taraf körtük olmuş
• Havlu da körtükler oluşmuş tamir edilmesi gerekor.


Arıstak : Toprak damın altındaki tavan ağacı
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Kavurmayı arıstaka as pisik yemesin
• Eti arıtsak tan getir
• Eti arıstaka komuştum ne oldu
Avrat
Şive olarak Konuşma Şekli :
Cıvık : Geveşek adam ( Gözüne güvenilmez )
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Bak şu adamın sözüne güvenilmez cıvak adam
• Ne kadar cıvık adam bu
• Oğlum bu günde cıvık’ laşma

Cücük : Serçe ( Kuş )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Karın üstünde yem arayan cücüğe bak görommu
• Geçen gün evimizin balkonuna yem attım cücükler kapış kapış yediler
• Cücüğe bak yuva kurmak için çöp topluyor.
Çağam
Şife olarak Konuşma Şekli :
Çirpi : Bağ bozumunda çıkan küçük odun parçaları
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Bağ bozumunda çirpileri eve getirdik.
• Biraz çirpi getir sobayı tutuşturalım.
• Çirpileri kırarak içeriye aldık. :
Dam : Tek katlı toprak ev
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Bizim damı tokaçlarmısın akıyor
• Dam’ ın üstünde yem attım serçeler kapış kapış yediler
• Örtümüzü dama ser aşağısı sıcak aney
Dambıra : Büyük Def
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Bizim düğünde dambıra çalındı.
• Memet ne güzel dambıra çalıyor
•
Deleksiz
Şive olarak Konuşma Şekli :
Deleme : Topaç
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Yazıda arkadaşlarla beraber deleme çevirdik
• Senin delemen ne kadar güzel
• Deleme çevirerek 120 pas yaptım.
Denesen
Şive olarak Konuşma Şekli :
Deyensiz
Şive olarak Konuşma Şekli :
Dışlığım : Keyfi
Şife olarak Konuşma Şekli:
• Bu gün bana dokunma dışlığım yok
• Dışlığım yok ben gidom
• Dışlığım gelmesi için buradayım
Düneyin : Bir gün evvelki gün
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Düneyin maliye gitti işimi yapamadım
• Düneyin söz vermiştin neden gelmedin.
• Düneyin iyi eğlendik.
Elham : Herhalde ( olabilir )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Elham anam size gitti
• Elham su borcumu bu ay ödemedim.
* Söylediği söz Elham doğru
Ellik: Çocukların oynadığı uğur getirdiği misket
• Bu ellik’ ğim oyunu bundan oynayacağım.
• Ellik bana uğur getiriyor
* Bu ellik’ le çok misket yuttum.
Essehmi : Doğrumu
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Duyduğun olay essehmi
• Essehmi bu sene üniversiteyi kazanamadın.
• Söylediğin essehmi
•
Eşitlik : Dış Kapı önü
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Komşuların avratları eşitlike oturmuş dedi kodu yapıyorlar.
• Eşetlikte oturma iyi değil
* Eşitlikte oturma içeri gel
Eyiş :
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Evde eyiş i nereye koydun
* Eyiş’ i getir çöpü atayım
Gemiş
Şive olarak Konuşma Şekli :
Gevende : Çalgıcı
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Gevendeye istek yaptım benim türkümü çalacak
• Kaba konuşma çalgıcılar değil onlar hepsi bir sanatkâr
• Gevende olma yerinde otur.
Gıdık : Keçi ( 1 yaşında küçük keçi )
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Ziyarete bir gıdık adağım var
• Gıdık’ e iyi bakmışsın iyi eti çıktı.
•
Gidom : Gidiyorum
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Babam gile gidom
• Ben gidom işim var.
• Gidom çay ocağına çay içmeye beklom gel.
Gişi :Erkek ( Kadının Kocasına denir )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Gişim ev dönmedi
• Gişim bana bugün bilezik aldı.
• Gişim dükkana gitti haber gönderim şimdi gelir.
Deynek : Sopa
Şive olarak Konuşma Şekli:
• O çocuk deynek ile yola gelir
• Yaramazlık yaptığı için öğretmeni Abdurrahmanı sopa ile dövdü.
• Babam kardeşimi sopa ile dövdü
Goncik : Odaların en dip köşesi
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Paramı goncik’ e koydum gördümmü
• Goncik’teki halı getir serelim odaya
• Goncik’ teki takaya sigaram var getir. :

Guddik : Kısa boylu
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Hiç boyu çıkmıyor guddik kalacak
• Hele şu gelene bak guddik kalmış
• Mahallede boyu çıkmadığı için adamın lakabı guddik kado kaldı.
Gullep : Oyuna getirme ve hile ile yapılan iş
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Geçen gün bu adan bana gullep yaptı
• Abuzer arkadaşına gullep yapıp oyuna getirdi.
• Oyunu doğru oyna gullep yapma
Guşgana : Orta boy tencere
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Kızım guşganayı getir yemek yapalım
• Gaşgana maskanda getir yemek suyunu koyayım
Heket : Masal
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Ne güzel heket anlatıyor.
• Heket’ in sonunu getirmeden gitti
• Abuzer’i çağır bize Heket anlatsın.

Hakketmi : Söylediğin doğrumu
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Hakketmi Söylediğin doğru inanmıyorum.
• Hakketmi söylediği sözde bulunmadı abuzer
• Hakketmi seni Abuzer kandırdı.
Hampara: Kaba Tahta
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Bizim evin girişi hampara
• Sizin evin girişi hampara ile yaptırmışsınız güzel olmuş
• Tanıdığım marangozcu var güzel hampara yapıyor.
Harık : Küçük su yolu
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Harık’ ın yolunu açta bahçeyi sulayalım.
• Harık yolunu değiştir
• Sabah Harık’ tan su getir
Hebbe : Tane
• Bir şey söylerken hebbe hebe anlat seni dinliyorum.
• Anlattığının bir hebbe doğru değil
• Adıyaman için bir hebbe iş yapmadık.
Herif : Koca
Şive olarak Konuşma Şekli
• Herif nereye gidon evde hiç sebze kalmadı
• Benim herif bugün bana bilezik aldı.
• Gözün kör olmaya herif ne yaptın.
Hıllı hış : Dağınık
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Bak hele şu adam giysisi hılı hış gibi olmuş.
• Niye Yağmurda geziyorsun bak hale haline Hıllı hış gibi olmuşun
• Şu adan giyimine hiç önem vermiyor hıllı hış gibi geziyor.
Hıyar : Salatalık
Şive olarak Konuşma Şekli
• Bahçeye gittik hıyar yedik
• Hıyarlaşma doğru ol
• Hıyarın büyüklüğüne bak ne kadar büyümüş
Hizar : Çarşaf ( Siyah )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Hizar’ ı giymiş ve yüzüne peçe takmış geliyor.
• Herif Hizarım eskidi yenisini alırmışsın.
• Mehmet emmi güzel hizar dikiyormuş ona yaptır hizarı
Hopla : Atlamak
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Ağaçtan hopla gel sana söyleyeceğim var.
• Hopla’ma gürültü yapıyorsun.
Hüslan
Şive olarak Konuşma Şekli :
Iskeviyo
Şive olarak Konuşma Şekli :
İlangaç : Salıngaç
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Bizim mahallede ilangaç kurmuşlar
• Fatma nine ilangaç kurmuş evine gelommu
Kenif : Tuvalet
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Ben kenife gidiyorum bir az sonra gelom bekle
• Çarşı camisinin kenif onarmışlar çok güzel olmuş
• Oturakçı pazarı kenif gazından patladı gördümmü
Keser :
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Keseri getir tahtayı yontum.
• Keseri getir çiviyi çakayım.
• Bu Keserin ağzı körelmiş
Kıymık : Küçük parça ( Genelde yeninen )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Ekmeğinden bir kıymık ver.
* Akıllı ol oğlum seni kıymık kıymık ederim.
Kötek : Dayak
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Geçen gün çarşıda adamın birine güzel bir Kötek çektiler
• Babam deynek le iyi bir kötek attı
• Kötek yiyeceksin ha akıllı ol
Lakırdı : Laf, söz
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Lakırdı etme
• Gel gidek hacıgınnas çok güzel lakırdı ediyor dinlemeye gidek.
• Bazı insanları lakırdısı dinlenir.
Lallik : Dili tutulmuş
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Bak hale lallik olmuş konuşamıyor.
• Dilinimi ( lallik ) yuttun konuşsana
• Neden konuşamıyorsun lallik mi oldun.
Loğdır : Silidir şeklindeki taştan yapılymış loğ’u damın üstünde sağa sola taşıyan alet
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Evimizin damı akıyor loğdırlamam gerekiyor.
• Şu taş onarılır ise çok güzel dam loğdırı olur.
• Yağmurlar tam başlamadan ben damı loğdırlamam gerekiyor.
Lop : Sıvı içecek
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Lop diye bir kuşkana çorbayı içti
• Bir sehen pekmezi bir dikişte lop diye içti
• Bir sitil suyu lop diye içti
Lülük : Çiğköfte’ de bir sıkım
Şife olarak Konuşma Şekli :
• Hele bir lülük al tadına bak nasıl olmuş
• Lülük’ ü al tuzuna bak nasıl olmuş
• Yaptığından lülük lülük ette komşuya verelim.
Manca : Salata
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Manca yemeğin yanında iyi gider
• Bu yemeğin yanında manca iyi olur
• Mancanın tuzu fazla olmuş
Marhama : Mendil
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Evde Marhamamı getir.
• Marhaman varmı şunları sarayım.
• Merhamamı düşürdüm gördümmü :
Maskan : Kiler ( Kışlık yiyeceklerin saklandığı yer )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Kızım maskan’ dan bulguru getir
• Maskan’ dan kavurmayı getir hitap yapalım
* Kışlık erzakları maskan da saklardık.
Maskan : Oda ( Evin en dip odası )
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Maskanda bulguru getir
• Maskana penseyi getir.
Mehzere kazanı : Büyük kazan
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Geçen gün mahzere kazanı ile yemek yaptılar
• Eskiden mahzere kazanı ile bulgur kaynatılırdı.
•
Meyrat : İstenmeyen canlı
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Bu meyrat nereden çıktı
• Şu meyrat ta bak ( Yılana )
Ne kadar ofınsın
Şive olarak Konuşma Şekli :
Neciye : Fiyat sorma
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Domatesin kilosu neciye dayı
• Neciye satıyorsun
• Fiyat neciye emmi
Nişlon : Ne yapıyorsun
Şife olarak Konuşma Şekli:
• Nişlon dışlığın geliyor mu ?
• Kele bacı nişlon ?
• Nişlon bugün havan yerinde mi
Össehet
Şive olarak Konuşma Şekli :
Pajmur
Şive olarak Konuşma Şekli :
Peşgir : Havlu
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Peşgir nerede getir yüzümü sileyim
• Peşgir askıya asmıştım nereye koydun.
Pırtı : Kumaşparça
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Ne kadar pırtı toplamışın
• Pırtıları getir minder yapalım.
Pisik : Kedi ( Küçük )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Pisik’ i getir evde fare dolaşıyor.
• Komşumuzun pisik’i evimizdeki etti götürmüş.
• Şu pisik ne kadar güzel renge renk

Polim : Oyuna getirip tuzağa düşürme
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Bir arkadaş vardı çok polim yapıyordu.
• Polime gelmem doğru ol.
• Polim yapma doğru dürüst konuş
Sako : Palto ( Palto’ nun kalını )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Abdurrahman evden sako’mu
• Bu gün hava soğuk sako’nu giy öyle çık
• Sako’ mu nereye koydun
Sehen :
Şive olarak Konuşma Şekli :
Semema
Şive olarak Konuşma Şekli :
Serpene :
Şive olarak Konuşma Şekli :
Sırpıncak
Şive olarak Konuşma Şekli :
Sıvış: Kaytarmak
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Belli etmeden buradan sıvış’mam gerekiyor.
• Sen buradan sıvış
• Bu senin işim değil sıvış buradan
Sıvtik
Şive olarak Konuşma Şekli :
Sokkum
Şive olarak Konuşma Şekli :
Soysop : Sülale
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Sen kimlerdensin soysop’ un kimlerden
• Soyu sopu belli ailenin çocuğu bu
• Bak hale soyun kimki sopun ne ola
Sövük : Toprak damın en uç kısmı
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Tokaçı getir sövük’ü takaçlayım.
• Komşumuzun damında Sövükte otlar çıkmış
•
Sülüm
Şive olarak Konuşma Şekli :
Şıllışop : Islanmak ( Yağmurlu havada elbiseleri yaşarmak )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Yağmurda şıllışop olmusun elbiseni değiştir.
• Aney şıllışop oldum bana yeni elbise ver
• Bak hele yağmurda geziyor şıllışop olmuş
Şollo
Şive olarak Konuşma Şekli :
Tavlı : Şişman
Şive olarak Konuşma Şekli
• Ne yedirdin böyle tavlı oldu.
• Kendine iyi bakmışınki bu kadar tavlı olmuşun
Tesmereke : Rastgele tesadüf
Şife olarak Konuşma Şekli :
• Gökte ararken tesmereke sana rastladım.
• Gelişi güzel tesmereke konuşuyor
• Tesmereke sen geldin
Teşi
Şive olarak Konuşma Şekli :
Tireto : Tiyatro
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Yazı’ ya tireto geldi.
• Oğlum sen tam bir tireto’ sun.
- Bu gün düğüne gittim filanın kızı tireto gibi oynadı.
Tiyek : Üzüm bağın dalları
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Üzüm bağındaki tiyekleri eve getirdik.
• Üzüm bağımızdaki bir tiyekte üzüm çok tutmuş
• Abuzer dayı güzel tiyekleri Budama yapıyor.
Tokaçsitili
Şive olarak Konuşma Şekli :
Tolloz : Boş gezen kişi
Şive olarak Konuşma Şekli
• Tolloz Tolloz gezme bir işe bak
• Gardaş gezme tolloz tolloz
• Bu gün her yeri tolloz tolloz gezdim.
Tophane : Somun
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Tophaneyi güzel yapıyor filanın ekmek fabrikası
• Oğlum git 5 tane tophane al gel
• Tophane çok gevrek tadı da güzel
Tosbağı : Kaplumbağa
Şive olarak Konuşma Şekli :
• Tosbağının büyüklüğüne bak ?
* Tosbağının güzelliğine bak renk ge renk
Töbetöbe
Şive olarak Konuşma Şekli :
Yavan
Şive olarak Konuşma Şekli :
Yazı : Düz cadde ( Ana cadde )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Yazı’ ya gel oyun onayalım
• Yazı’ ya gel seninle işim var.
* Yazı’ya bir sanatçı gelmiş gelommu seyretmeye
Yertmeti : Minder ( küçük )
Şive olarak Konuşma Şekli :
• 2 kilo pamuk al da minder yapayım.
• Eski kullanılmayan çapıtları getir minder çıkaralım.
•
Zahar : Olabilir
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Zahar Annem size gitti dayı oğlu
• O dediğin yere zahar geçen gün beraber gittik.
* Zahar bu gün size geleceğiz.
Zıbar : Yat ( Büyüklerin söylediği söz )
Şive olarak Konuşma Şekli:
• Daha sen yatmadım mı zıpar
• Gecenin 2’si olmuş sen daha zıbarmadın mı
• Ne işin var dışarıda zıbar yat sabah erken kalkacaksın
Zıkkımla
Şive olarak Konuşma Şekli :
zırpar
Şife olarak Konuşma Şekli :
Zırto
Şive olarak Konuşma Şekli :
Zort : Beğenilmeyen konuşmaya tepki
Şife olarak Konuşma Şekli:
• Durdu durdu zort diye konuştu
• Kalk gidelin gelen kişi zort diye konuşur
* Sözün arasına girme zort diye muhabbeti karıştırıyorsun.
ALINTIDIR...
 
X