Söylediklerinize katılıyorum, aslında burada yazan herkes kendi bakış açısına göre haklı, evet bir çocuk dünyaya gelmişse kadın kadar erkekte sorumludur, burada mevzu anne olduğundan baba kısmına girmedik, tecavüze uğrayan kadınlar çok başka bir konu, onu açmayalım dilerseniz, konuyu anne baba olmak olarak ele alırsak bir çocuğun hayatında anne kadar önemlidir baba, yüzde yüz katılıyorum size, baba akşamdan akşama eve gelip 2 dakika agucuk hanimiş benim kızım/oğlum deyip geçmemeli, lakin babaların akşamdan akşama 10 dakika babalık yapmalarına sebepte kadınlardır, çocuğunu çocuk esirgeme kurumuna bırakınca ayıplayıp linç edenlerde kadınlardır, biz çocukların babalarına ait babalık vazifelerine bile kendimizce kurallara çizip babaya sınırlar koyuyoruz, erkek çocukları doğduklarından itibaren sen erkeksin, senin hayattaki vazifen hizmet edilmek, işe girer çalışırsın, eşine çocuğuna para kazanırsın ama gerisi kadının görevidir, akşam ayaklarını uzat hayatın tadını çıkar diyoruz, çocuk mu doğdu kadın bakar, ev işi mi kadın yapar diyoruz, kadın böyle şeylerde hep ön planda ama iş hayat müşterektir'e gelince sen dur bakalım bekarken babanın, evlenince kocanın dediği olur denip geri plana atılıyor, aslında olması gereken ev işiyse erkekte yapmalı, çocuk bakımına erkekte katılmalı, çocuğun bebeklikten erişkinliğine baba evladının hayatında aktif rol oynamalı, zira bir çocuğun anne kadar baba sevgisine de fazlasıyla ihtiyacı var.
Ayrıca şunu da en azından kendi görüşümü dile getireyim maddi imkansızlıklar içinde olan, hiçbir çıkış yolu kalmayan kadınların evlatlarını devletin bakımına bırakmasını asla kınamam, hayat bu biz burada ben şöyle yaparım, şöyle kadınım böyle ederim desekte biliyorum ki evlenince anne babasının evine bile kabul edilmeyen, hiçbir mesleği olmayan, gariban, çaresiz çokça da anne var, bu kadınlar iş bulsa alacağı para belli, el kadar yavrusunu emanet edecek kimsesi yok, biz bazen öyle şey mi olur diye tepki gösteriyoruz belki ama hiçbirimiz evimizi böyle kadınlara açmıyor, çaresizliğini tam manasıyla bilemiyoruz ki, ben böyle bir kadını linç edemem, öyle bir hakkım yok, gelelim anne babasını huzurevine bırakanlara, bir anne ya da baba evladını yaşarken öldü kabul ettiyse, çocuğuna sahip çıkmak için bir sürü olanağı varken o imkanları kullanmamış, belki başka evlilik yapıp ilk evliliğinden olan çocuğunu ardında bırakmışsa, yine imkanı varken senelerce arayıp sormamışsa, yıllar sonra dur ya benim bir çocuk vardı yaşlandım bakıma da ihtiyacım var deyip ben senin babanım annenim diyerek pat diye ortaya çıkmışsa da çocuk kusura bakma huzurevine yat demişse ben o çocuğu da ayıplamam.
Ben çok başka bakıyorum bu ebeveyn çocuk ilişkilerine, benim için çocuğum bana yaşlandığımda bakma mecburiyetinde değil, gönülden bakarsa ne ala ama bunu içinden gelmeden yapacağı bir vazife gibi görürse anne olarak içim acır, bunu hissettiğim anda huzurevinde yaşamayı tercih ederim, ki eşim benden önce vefat ederse de bende bakıma ihtiyaç duyarsam huzurevine gitmekte bir sakınca görmüyorum, giderim, bir sürü yaşıtımın arasında yasamanın kötü olduğunu düşünmüyorum çünkü.
Diyeceksiniz ki siz evladınızı mecbur hissettirmiyorsunuz peki kendi annenize de mi öylesiniz, hayır ben anneme her koşulda bakarım ama annemde bana her fırsatta ona bakmak zorunda olmadığımızı söyler, Allah göstermesin büyük bir hastalığı olmadığı elden ayaktan düşmediği müddetçe de hiçbirimizle yaşamak istemiyor, yalnız yaşamayı tercih etti, o aksini istemediği sürece kararına saygı duyuyoruz.