hayatımın en büyük hatasını yapıp yeni taşınan komşuma bir fincan kahve ikram etmekle başladı.odur budur hayatıma bir meteor gibi düşen,evimden çıkmayan ve kendi açısından birbirimizi 'kanki' ilan eden yapışık bir maddeye dönüştü hatun.türk örfünde eve gelen misafir kovulamayacağı için rahatsızlığımı 'kızım sana söylüyom lan ollum sen anna artıkın'a çevirmiştim ama sağolsun hiç üstüne alınmıyordu.yapılan ikramlar daha sonra bi şekilde göreve dönüşüyordu ve sankim cafedeymiş havası yaratıp eleştirilere bile başlamıştı.bi adisyon kesmediğim kalıyordu yani.komşu komşunun külüne muhtaç deyimi uç boyutlara adım adım ulaştı.olay tuz ile başladı külotlu çorap,ped,cd,ve dvd player isteğine kadar gitti.eşi yoğun çalışan bu arkadaş benim eşimin bir maç fanatiği olduğunu biliyordu ve bu yüzden evine gazete alıp maç sayfalarını takip etmeye başladı.daha sonra gelir ve bugün filancanın maçı varmış seninki hayattan gene kopar bu akşam görüşelime kadar döndü.sizler belki tebessümle bunların hepsini okuyabilirsiniz ama inanın bunları bilfiil yaşadığınızda insana hiç de öyle komik gelmiyo.her kapı çaldığında insan adrenalin salgılar mı ya?!gözbebeklerimin büyüdüğünü hissediyordum resmen!şimdi merakım şu:ay o da bir şey mi?sen gerçek bi arıza ile tanışmamışsın daha diyenler var mı hiç aranızda?bu arada eşimin: sen yaparsın istersen başarabilirsin bunu gazınla onu bir gün evden kovmayı başardım.kısa bi süre sonra da taşınmaya karar verdi hasta!