Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
pazarlama ve reklamcılıkta bilinen en önemli faktör tabi ki : sex sells. bu her zaman geçerlidir maalesef, aksi ispat edilemez. bu tarz sez sözcükleri veya cinsel gizli temalarla insanların bilinçaltındaki karşı koyamadıkları hislere ulaşarak, ürünü sattırmaya / izletmeye çalışma taktiği.. iyi bir şey mi? bence asla değil, ama değişmez bir kural.
ben bu mesajları savunmuyorum, ama sadece insanları sekse ahlaksızlığa itmek için yapıldığına inanmıyorum.
bence en iyi subliminal örneği; Amerika, Irakı işgal etmeden önce bir yıl boyunca ırak radyolarında Kuran yayınının altından, çok düşük bir titreşimde, kulakla duyulmayan, ancak beyinin bir yeriyle algılanarak Iraklıların şuur altına gönderilen: Direnmeniz faydasız gibi mesajlar verilmiş ve bir ülke işte bu şekilde şuuraltı mesajlar ile işgâle hazır edilmiş. bu işte ideolojik boyutu. ama burada paylaştığımız resimler veya çizgi filmdeki 2 saniyelik şeyler değil bence kötü olan.
Çizgi film ve reklamlardaki subliminal (bilinçaltı) mesajlar çocuklar ve gençler için büyük tehlike arz ediyor. Subliminal mesajlarda; erotizm, masonik işaretler, gizli örgüt propagandaları ya da ürün beğendirme mesajları yer alıyor.
Çocukları ve gençleri hedef alan subliminal (bilinçaltı) mesajlar, cinsellik ve tüketim düşkünü nesiller yetişmesine neden oluyor.
Subliminal (bilinçaltı) mesajlar konusunda bir çok seminer veren, yazılar yazan eğitimci-yazar Rabia Gülcan Kardaş, subliminal mesajı, bilinçaltını hedef alan dolayısıyla bilinçli olarak fark edilemeyen her türlü içerik ve reklam olarak tanımladı. Kardaş, kitlelere üstü kapalı olarak verilen mesajların doğru-yanlış, ahlaklı-ahlaksız sorgulamalarına takılmadan hedef kitleye ulaştığını söyledi.
Subliminal mesajların uzmanlar tarafından dahi zor fark edildiğini kaydeden Kardaş, ''Sıradan bir televizyon izleyicisiyseniz bu mesajları fark etmeniz imkansız derecesinde zor. 'Fark edilmemek', çünkü amaç bu'' dedi.
Çizgi film, reklam ve sinema filmlerine subliminal mesaj yerleştirmenin maliyetinin çok düşük olduğunu aktaran Kardaş, oyuncaklarda bile bu yöntemin kullanılabildiğine dikkati çekti. Kardaş, mesajların kodlanma aşamasında insan zihninin zafiyetlerinden yararlanıldığına vurgu yaparak, şu tespitlerde bulundu:
BİLİNÇALTI KAYITSIZ KALAMAZ
''İnsan zihnini kabaca bilinç ve bilinçaltı diye ikiye ayırabiliriz. Bilinçaltı, zihnimizin mutfağı yahut bir bahçenin toprağının altındaki kısmı gibidir. Tam anlamıyla oraya ne ekerseniz onu biçersiniz. Zihin yapımızın bilinçaltı dediğimiz kısmı 2 arketip konusunda çok hassas. Bunlar; doğum ve ölüm. Dünyanın neresinde olursa olsun, her insan için bu kodlar aynıdır.
Günlük yaşamda karşılaştığımız her türlü veri subliminal eşik dediğimiz bir tür süzgeçten geçer. Fakat doğum ve ölüm temalı gönderimler bilinçaltında VIP gibi karşılanıyor. Subliminal eşik devre dışı kalıyor.
Bilinçaltının insanı hayatta tutmak gibi bir görevi vardır. Fakat bunu yaparken sorgulamaz. Doğum demek cinsellik demek. Dolayısıyla cinsellikle ilgili hemen her şey insan zihni tarafından daha çekici bulunacaktır. Vermek istediğiniz mesajı cinsellikle sunarsanız, bilinçaltı o mesaja karşı kayıtsız kalamaz.''
EN BÜYÜK RİSK ÇOCUKLARDA
Kardaş, subliminal mesajların birçok medya aracıyla yayıldığına vurgu yaparak, risk altındaki en büyük grubun uzun süre televizyon izleyenler olduğunu belirtti.
''Günde en az 4-5 saat televizyon seyreden, seyrederken de bilincini kapatan 7'den 70'e hazır bir kitle var. Bu kitle bilinçaltı göndermeler yaparak insanı etkilemek isteyen birileri için bulunmaz bir hedef'' diyen Kardaş, mesajların çoğunlukla bilinçaltı reklamcılık alanında çalışanlar tarafından fark edilebildiğini anlattı.
Klasik metotlarla insanları yönlendirmenin zaman ve kaynak gerektirdiğini aktaran Kardaş, subliminal mesajların bu işlevi yerine getiren en önemli yol olduğunu söyledi.
Kardaş, subliminal mesajların hedefindeki asıl kitlenin çocuklar ve gençler olduğunu belirterek, 40 yaşındaki bir insanın ahlaki değerlerini ve düşüncelerini değiştirmenin zorluğuna işaret etti.
Mesajları kodlayanların, çocukları ''kolay lokma'' olarak gördüğünü söyleyen Kardaş, gelecek nesillerin büyük tehlike altında olduğunu vurguladı.
CİNSEL ÖĞE VE MASONİK İŞARETLER
Kardaş, mesajların iletilme sürecinin farklı aşamalardan oluştuğunu belirterek, cinselliğin zaman zaman içerik, zaman zaman da içeriği aktarmada anahtar rol oynadığını kaydetti.
Subliminal mesajların reklamlarda sıkça kullanılması konusunda, ''Pazarlamada meşhur bir deyim vardır, 'Seks sattırır' diye. Cinsel içeriği görünür ya da ilk anda fark edilmeyen, subliminal olarak reklama yerleştirdiğinizde kişi, oradaki imaja çok daha kolay inanmış oluyor'' ifadelerini kullanan Kardaş, cinsellik yoluyla kişinin doğrudan etki alanına göndermeler yapıldığını belirtti.
Kardaş, masonik sembollerin cinsellik temalı mesajların arkasına saklanarak iletildiğine dikkati çekerek, ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
''Bu konuda bilinçlenmek, eğitim almak, sorunun ne kadar önemli olduğunun farkına varmak ilk adım bence. Bu konuda eğitim herkes için mümkün olmayabilir. Fakat şunu herkes yapabilir; Televizyon izlerken de mümkün mertebe bilinci açık tutmaya çalışmak. Bunun için çocuklarla beraber televizyon seyretmek, o esnada izlenen görüntü üzerinde konuşmak yani bir farkındalık kazandırmak önemlidir.
Bir çizgi sinemada iki yetişkin erkek karakter tamamen soyunarak denize atlıyorlardı. Bunu çocuk tek başına izlerken o davranışı sıradan, normal gibi kaydedebilir zihnine. Aileyle izliyorsa ailenin o anda kanalı değiştirmesi yahut sakince açıklamalar yapması önlemlerden biridir.''
Kardaş ayrıca, subliminal mesajların doğru amaçlarla kullanılabileceğini, fakat bu meselenin etik bir yanı olduğunu belirtti. Bilinçaltı mesajların iyi amaçla kullanılmasının da insana müdahale olduğunu ifade eden Kardaş, özellikle yurt dışından gelen çizgi film ve sinema filmlerinin daha dikkatli incelenmesi gerektiğini söyledi.
İLK KEZ 1957'DE KULLANILDI
İnsanın sorgulama mekanizmasını aşan subliminal mesajlar, alınması istenen bilgilerin doğrudan insan zihnine ulaşmasını sağlıyor. Subliminal mesajların ilk defa 1957'de kullanıldığı biliniyor.
Sinemada 25. kare tekniği olarak kullanılmaya başlanan subliminal mesajların ilk amacı reklam yoluyla satışları artırmak olsa da bu teknik daha sonraları ideolojik mesajların aktarılması için sıkça kullanıldı
ALINTIDIR
İlluminati örgütünün size karşı kullandıkları en büyük silah. Sizi fiziksel olarak yok etmelerine gerek yok. Her gün, her saat, her saniye medya yoluyla kullandıkları silahlarla evlerinizden içeri girip sizin ve ailenizin zihinlerini yok ediyorlar.
Yani onların sadık bir kölesi oluyorsunuz. Onların emrettiği tarzda yaşıyor, onların emrettiği gibi giyiniyor, onların emre
ttiği şeyleri yiyip içiyor, onların telkin ettiği şekilde düşünüyorsunuz. Sizi tamamen robot hale getiriyorlar. Siz ise bu telkinlere alt tarafı reklam diyorsunuz. Keşke sıradan reklamlar olsaydı.
Karaktersiz sokakta görseniz yüzüne bile bakmayacağınız beş para etmez insanları medya aracılığıyla sizin gözünüzde ailenizden bile daha değerli hale getirmiyorlar mı?
Sizin sanatçı,şarkıcı,manken dediğiniz benim ise zengin kullanılmış köleler dediğim bu insanların posterlerini kendi odanıza astıran güç nedir? Tv lerde, internette hatta sokağa çıktığınızda afişlerde, duraklarda, mağazalarda her yerdeler.
İlluminatinin tesiri siz sisteme bağlı kaldığınız sürece üstünüzden kalkmayacak. Medya onların elinde. Nereden mi biliyorum? Bunu ispat etmek çok kolay. Dünyadaki medyaya kimlerin sahip olduğunu ve kimlerin yürüttüğüne bir bakın.
Siyonistler,satanistler,Yahudiler. Bu kişiler müzik,medya ve eğlence sektörlerinin sahipleridirler. Onların var olabilmesi için sizin beyni yıkanmış ve hiçbir şeyi sorgulamayan bir nesil haline gelmeniz gerek. Çünkü maddi zevklere dalan amaçsız bir topluma kolayca hükmedilebilir.
Peki bu adamların korktukları, çekindikleri şeyler yok mu? Elbette var. Sizden çok korkuyorlar. Üzerinizdeki hipnozun dağılmasından, sistemi sorgulamanızdan ,yaşama amacınızın tamamiyle farkına varmanızdan çok aşırı korkuyorlar. Korktukları şeyin başlarına gelmemesi için her yıl yeni albümler,yeni filmler,yeni moda tarzları oluşturuyorlar.
Üzerinizdeki hipnozun sürekli devam ettirilebilmesi için medya yoluyla yeni oyalayıcı eğlenceler üretmeleri gerek. Ve tabii ki hipnoz edecek slagonlar.
Mesela:
Ateş seni çağırıyor. Anı yaşa. Kendinizi duygularınızın akışına bırakın. İçinizdeki yaramaz çocuğu dışarı çıkarın gibi şeytani sloganlar.
Uyanın!
Size nasıl şeytan gibi vesveseler verdiklerini görün.
Hala bütün bu olanların tesadüf olduğunu düşünüyor musun?
ALINTIDIR
İlluminati örgütünün size karşı kullandıkları en büyük silah. Sizi fiziksel olarak yok etmelerine gerek yok. Her gün, her saat, her saniye medya yoluyla kullandıkları silahlarla evlerinizden içeri girip sizin ve ailenizin zihinlerini yok ediyorlar.
Yani onların sadık bir kölesi oluyorsunuz. Onların emrettiği tarzda yaşıyor, onların emrettiği gibi giyiniyor, onların emre
ttiği şeyleri yiyip içiyor, onların telkin ettiği şekilde düşünüyorsunuz. Sizi tamamen robot hale getiriyorlar. Siz ise bu telkinlere “alt tarafı reklam” diyorsunuz. Keşke sıradan reklamlar olsaydı.
Karaktersiz sokakta görseniz yüzüne bile bakmayacağınız beş para etmez insanları medya aracılığıyla sizin gözünüzde ailenizden bile daha değerli hale getirmiyorlar mı?
Sizin sanatçı,şarkıcı,manken dediğiniz benim ise zengin kullanılmış köleler dediğim bu insanların posterlerini kendi odanıza astıran güç nedir? Tv ‘lerde, internette hatta sokağa çıktığınızda afişlerde, duraklarda, mağazalarda her yerdeler.
İlluminatinin tesiri siz sisteme bağlı kaldığınız sürece üstünüzden kalkmayacak. Medya onların elinde. Nereden mi biliyorum? Bunu ispat etmek çok kolay. Dünyadaki medyaya kimlerin sahip olduğunu ve kimlerin yürüttüğüne bir bakın.
Siyonistler,satanistler,Yahudiler. Bu kişiler müzik,medya ve eğlence sektörlerinin sahipleridirler. Onların var olabilmesi için sizin beyni yıkanmış ve hiçbir şeyi sorgulamayan bir nesil haline gelmeniz gerek. Çünkü maddi zevklere dalan amaçsız bir topluma kolayca hükmedilebilir.
Peki bu adamların korktukları, çekindikleri şeyler yok mu? Elbette var. Sizden çok korkuyorlar. Üzerinizdeki hipnozun dağılmasından, sistemi sorgulamanızdan ,yaşama amacınızın tamamiyle farkına varmanızdan çok aşırı korkuyorlar. Korktukları şeyin başlarına gelmemesi için her yıl yeni albümler,yeni filmler,yeni moda tarzları oluşturuyorlar.
Üzerinizdeki hipnozun sürekli devam ettirilebilmesi için medya yoluyla yeni oyalayıcı eğlenceler üretmeleri gerek. Ve tabii ki hipnoz edecek slagonlar.
Mesela:
“Ateş seni çağırıyor.” “Anı yaşa.” “Kendinizi duygularınızın akışına bırakın.” “İçinizdeki yaramaz çocuğu dışarı çıkarın” gibi şeytani sloganlar.
Uyanın!
Size nasıl şeytan gibi vesveseler verdiklerini görün.
Hala bütün bu olanların tesadüf olduğunu düşünüyor musun?
ALINTIDIR
konu hakkında netten alıntılar yerine, kendi düşüncelerimizi yazsak daha iyi olur bence. paylaşılan bilgiler sadece nette bulunuyor diye, bilimsel kaynak değeri göstermeyelim onlara. görseller de üstünde oynanmadığı sürece bana inandırıcı geliyor. birçoğu doğrudur ama zoraki birşeyler üretilmeye çalışanlar da var içlerinde.
ben uzun bir süredir, okuduğum ve izlediğim her şeye %100 doğrudur gözüyle bakmıyorum. bu gizli mesajlar dışında, çok daha alenen verilmeye çalışılan mesajlar var.
beynin bir şeyi bilinçaltına yerleştirebilmesi için önce algılaması lazım.
25. kare olayında bahsedilen görüntülerin birçoğu algılanmıyor bile bence. apaçık, aleni bir şekilde gördüklerimizin ne kadarı dikkatimizi çekiyor, ne kadarını algılıyoruz ki; çaktırmadan bize verilmek istenen şeyleri hemen bilinçaltımıza alıp hayatımıza onlarla yön verelim?
bu tür çalışmalar-deneyler yapılıyordur belki ama bunların denenmesi %100 başarılı olduğu anlamına gelmiyor.
birçok ebeveyn, ekranlardaki ünlüler, elinde sigaralarla çocuklarının yanında duruyor, çocuklar bunları değil de 25. karedeki sigara görüntülerinden mi sigaraya başlayacak? hiç sanmıyorum...
Eki Görüntüle 633461
her tehditten çocukları korumamız imkansızdır. evden tv leri yasaklamakla olacak iş değil. çocukları korumak istiyorsak, onlara birçok ilgi alanı yaratmalı, enerjilerini doğru yerlere yönlendirmeli, onları başıboş bırakmamalıyız. araştıran, sorgulayan çocuklar yetiştirmeye önem vermeliyiz. bence en büyük sorunumuz bu...
Ne yazıkki yalnış düşünüyorsunuz.. Beynimiz dogum&ölüm ile ilgili görselleri-sesleri vs. ön planda algılıyormuş. Bu nedenle sex objeleri genellikle kullanılıyor.. Çünkü beyin sexi dogum ile bagdaştırdıgından direkt algılıyor.. Algılıyor siz farkında değilsiniz zaten olayın özüde bu.. Algıladıgınızın farkına varmadan bilinc altınıza yerleşiyor olması.. Konu etraflıca araştırmanızı öneririm. Söylediklerimde haklı olduğumu anlayacağınızdan eminim..