Bipolar hastaları ve Yakınları (Manik Depresifler)

Merhaba. Ben bipolar olduğumu iki sene önce öğrendim, aslında öncesinde bipolar olduğumdan şüpheleniyordum ama doktorlar emin olamamıştı. Daha çok depresif belirtilerim vardı çünkü.

Biraz uzunca bir hikayem var. Daha doğrusu ben özet geçmeyi beceremiyorum. İsteyen okusun, isteyen okumasın okuyan olacağını da sanmam. Yakın çevremde bunu uzun uzun konuşabileceğim kimsem yok. Ailem dahil. Onların tadını kaçıran bir konu. Çoğu arkadaşım da (arkadaşım var mı orası da şüpheli) hastalığımı bilmiyor, bilen iki tane arkadaşım var, onlarla da aylardır görüşme imkanım olmadı. Onlarla da bu konuları konuşmayız zaten. Onları korkutmaktan, kendimden uzaklaştırmaktan korkarım hep. Zaten anlattığımda da pek anlamıyorlar, bir şey demiyorlar, kafaları karışıyor. Düşününce, ben de yaşamasam anlamazdım. Ama ben bunu etraflıca konuşabileceğim birileri olsun istiyorum. İnsan tek başına bu kadar şey yaşayınca dile getirmek istiyor. Ama damgalanma riskiniz de var. Kim dinler bir tek? Doktor. Ama doktorumla da ayda bir zor konuşuyorum, bazen ona bile imkanım olmuyor. Onun haricinde kime söyleyebilirim ki?

Ben kendimi bildim bileli biraz içine kapanık, mutsuz, alıngan, özgüvensiz, utangaç biriyim. Çok küçükken durum tam tersiymiş, ama zamanla böyle biri oldum. Arkadaşım pek yoktu, beni pek sevmezlerdi de. Haklılardı. Neyse. 8. sınıfta sınav hazırlığı malum, iyice sinir stres sahibi oldum. Mükemmeliyetçi bir insandım hala da öyleyim, takıntılıydım, en iyisi olmalıydı, fen lisesi olsun, sonucum harika olmalı, notlarım çok iyi olmalı, özetle, HER ŞEYİM MÜKEMMEL OLMALI, OLMAK ZORUNDA. Çok da başarılı bir öğrenciydim, sınavlarım genelde yüz gelirdi, doksanın altı notum olduğunu bilmem. Denemelerde sınıfımda birinci olurdum, bazen okulumda. Olamasam da birincilerle yarışabilirdim. Ama yine de yapamamaktan çok korkuyordum, matematikte çok sorunum vardı ve kendime sürekli kızıyordum, kötü şeyler söylüyordum. Sınav yaklaştıkça ben iyice strese girdim. İntihar düşüncesiyle ilk o zaman tanıştım. Hatta okulda tavana asılı bir çengel görüp “acaba bununla kendimi asabilir miyim” diye ciddi ciddi düşündüğümü hatırlıyorum. Neyse sınav günü geldi çattı, ilk oturum güzeldi, ikinciden ağlayarak çıktım. Hiç unutmuyorum, ağlaya ağlaya yolda karşıdan karşıya geçerken kendimi o hızla geçen arabalardan birinin önüne atmak istemiştim, gerçekten çok istemiştim. Ciddi ciddi bunu düşünmüştüm. Ama o zamanlar bunların anormal olduğunu bile bilmiyordum.

Sonra sınav sonuçları açıklandı, fen lisesine gidebiliyorum hatta özel okullar burslu alıyor. Ben yine de sonucumu öğrendiğim gün mutsuzdum biliyor musunuz? Aklımda hep “daha iyisi olmalıydı” düşüncesi… Sonrasında bir özel okula kayıt yaptırdık, bir süre mutluydum, okulla ilgili kaygım ortadan kalkmıştı en azından.

Sonra liseye başladım. Yine çekingenim, akranlarıma yaklaşamıyorum falan. Bazıları arada bir çağırırdı, aralarına katmaya uğraşırdı ama aradan zaman geçince onlar da anladı benden bir şey olmayacağını. Kimseyle ilişki kuramıyordum, öğretmenlerime bir günaydın bile diyemiyordum, birisiyle iletişim kurmam gerektiğinde elim ayağım titriyordu, göz teması kuramıyordum. Sonradan bunların sosyal fobi olduğunu öğrendim. Sosyalleşemedikçe yalnız kalıyordum, yalnız kaldıkça da iyice dibe batıyordum. Zaten ciddi bir özgüven sorunum vardı. Gider kışın ayazında bahçede tişörtle gezerdim, tek başıma. Üşümek iyi geliyordu, biraz da üşüyüp kendime eziyet etmek istiyordum, kendimden öyle nefret ediyordum ki. Tamamen yalnız değildim ama çoğunlukla yalnızdım, bazen kalabalıklar içinde bile yalnızdım. Kendimi rahatlamak için anormal derecede kahve içerdim, gerçekten sağlığımı bozacak derecede içerdim. Bağımlılık noktasına gelmişti. Hala da çok kahve içiyorum, azalttım ama bırakamadım.

Bir süre sonra ben iyice kötüye gittim, intihar düşüncelerim tekrar başladı, üstelik artarak. İntiharla ilgili planlar, araştırmalar yapıyordum. Zihnim hep bunlarla meşguldü. Çok mutsuzdum. Sosyal ilişkilerim çok kötüydü. Ders başarım da habire düşüyordu. Takıntılarım çok artmıştı sonradan okb teşhisi de kondu. En sonunda psikiyatriste gittim. İlk başta basit bir depresyon olduğunu söyledi aileme. Sonra beni tekrar çağırdı, dolaylı da olsa intihar konusunu açtım. Adamın yüzündeki ifadenin net bir şekilde değiştiğini hatırlıyorum. Bu sefer endişelendi, dört gün sonra tekrar gelmemi istedi. Gittik, bu sefer de beni hastaneye yatırmak istediğini söyledi. Kabul etmedim. Beni sık sık kontrole çağırıyordu, her hafta gidiyordum. Birkaç kere daha bu hastane konusunu açtı, neden kabul etmediğimi de sordu. Herkes bana deli der dedim, hemşireler bile bana deli gözüyle bakar dedim. Adam korkuyordu fark ediyordum, bir keresinde yine intihardan konuşurken işte gelecek hafta gelecek misin geleyim mi ne zaman geleyim falan, çok net hatırlamıyorum ama söylediğim bir şeyin üstüne “inşallah haftaya intihar etmezsin” demişti, beni haftaya görüp göremeyeceğinden emin değildi bile. Benle anlaşmaya çalıştı bilmiyorum doktoruyla bu tarz bir anlaşma yapan var mı, intihar etmeyeceğime dair bir söz almaya çalıştı. Ben de yapmadım. Ama sürekli kendime zarar veriyordum. Kendimi kesiyordum, gereksiz yere bir sürü ilaç içiyordum. Bunlar arttıkça doktor iyice korkmaya başladı. Hep tek başıma giderdim, aileme bir şey diyemesin diye. Artık iş öyle bir boyuta gelmişti ki, bir daha tek başıma gelirsem kabul etmeyeceğini söyledi. Çok üzülmüştüm o zaman, kızmıştım, ama şimdi düşününce anlıyorum. Ben olsam ben de o durumdaki bir hastanın ailesine haber verme ihtiyacı duyardım. Hele ki o yaşta. Ara ara duygudurum dalgalanmaları yaşamaya başlamıştım, bazen çok coşkulu hissediyordum, sordum, “ben bipolar olabilir miyim, korkuyorum” dedim, bana “belki olabilir ama ben bipoları eğer nasıl kontrol edebileceğini bilirsen denizde sörf yapmaya benzetiyorum” demişti, hala unutmuyorum o lafını, bazen o şekilde teselli buluyorum. Ama ciddi bir manik dönem geçirmediğim için öyle bir tanı koymadı. Sonra bir kere ailemle gittim, sonra da bir daha gitmedim. İlaçları da bıraktım. İyiyim sanmıştım. Sonra lise ikiye geçtim. Öğretmenlerim aileme sürekli özgüvensiz, mutsuz olduğumdan bahsediyorlardı. Bu sefer de psikoloğa götürdüler. Psikolog da halimi iyi görmedi ki ikinci seansta psikiyatriste gitmemi söyledi. Başka birine gittim bu sefer, o da farklı ilaçlar yazdı. Yine pek iyi değildim. Bu doktor gelecek ay kontrole çağırmıştı, gittim, aynı ilaçlarla devam. İki hafta sonra ne oldu, kendimi öldürmeye çalıştım. Hiçbir şey yapamadım, tam yapacakken yakalandım, hareketlerim o kadar tuhaftı ki zaten tedavi gördüğümü bilen kişiler anlamıştı bir delilik yapacağımı, tabii ben o sırada o kadar kötüyüm ki resmen kontrolsüz hareket ediyorum, kimse fark etmez sanıyorum. Engel oldular, sonra doktorun hastanede olduğu ilk gün gittik. Anlattık, duygudurum dalgalanmalarından bahsettim. İlk defa bir bipolar ilacı yazıldı. bu arada ben halüsinasyonlar görüyorum falan. Gerçek olmadıklarını bilsem de görüyordum. Sonra ben daha yetkin bir doktora gittim, dedi ki psikotik şeyler de var benim seni yatırmam lazım. İstemedim ama kabul etmek zorunda kaldım. Bir ay sonra servise aldılar bu dönemde benim bir girişimim daha oldu, hastaneye yatana kadar tedavime bakan doktora anlatınca o hızlandırdı süreci, acil diye. Bu dönemde ben sigara da içtim, alkol de aldım, kendime çok fazla zarar da verdim. En dipteyken de yatırdılar.

Yatışın ilk günleri çok mutsuzdum, sürekli ağladım, kafamı duvara vuruyordum, kapıları zorluyordum kaçmak için, hastalara “buradan nasıl kaçılır” diye soruyordum sonradan baya geyiğini yaptık, çok güldük, hepsi “sen öyle bir geldin ki biz korktuk bu kız deli diye” dedi, ha sonradan servisin en normali ben oldum o ayrı konu :) bu süreç içinde yine ilaç değişimine gidildi, ilk defa lityum kullandım. Çok yüksek dozda antipsikotik kullandım. Ama yine kesin bir tanı yok. Bir hafta sonra vizite gelen doktora takıntılardan bahsedince “bu çocukta okb varmış neden antidepresan vermediniz” diye antidepresan başladı. Kullandığım 3. ssri oldu o da :) yeni bir ilaç daha verdiler, birkaç gün sonra da dozunu artırdılar (bipolar bozuklukta antidepresanı yüksek dozda kullanmak maniye yol açar). Sonra ne oldu, sonraki vizitte dedim ki ben çok kötüyüm. Yerimde duramıyorum, ağlıyorum falan. Sonra bunlar bi korktu tabii kıyamam :KK70: benle ilgilenen asistanın yüz ifadesi değişti hocam dün iyiydi diyor, gerçekten de iyiydim noldu şimdi ben de ayrı şaşırdım :KK70: sonra hoca bana iyice anlattırdı, eskiden olan aşırı coşkulu zamanlarımı da anlattım. İşte bu sefer bipolar dediler. Enteresandır ki benim hiçbir zaman haftalar süre mani ataklarım olmadı, hatta o yüzden bazı raporlarda bipolar yazarken bazılarında tanımlanmamış duygudurum bozukluğu yazıyor, daha doğrusu ilaç raporlarında bipolar, taburcu raporunda öbürü yazıyor. Sonradan araştırdıkça ben tip2 olduğumu düşündüm, çok şiddetli maniler geçirmiyordum ama hipomani yaşıyordum ve depresyonum vardı. Çok aşırı ve ani duygudurum değişimleri yaşardım hala da böyle bu durum. Beni aldılar bir saat bipolar ne onu anlattılar, psikoeğitim deniyormuş ona da. Zaten bildiğim bir hastalıktı ama iyice detayını öğrendim orada. Benim orada durduk yere benim de anlamadığım ağlama krizlerim tutardı, çok kötü olurdum, sakinleştirici verirlerdi.

Sonrasında taburcu oldum. Lityum gitti başka bir ilaç geldi, kendisiyle bir seneden fazladır beraberiz. Antipsikotikle iki senedir beraberiz. İlaçlarımı ne zaman aksatsam, maniye doğru kayıyorum. Geçen hafta doğru dürüst içmedim, hayatımda öyle mani geçirdiğimi hatırlamıyorum. Sürekli kendi kendime konuşuyordum, halüsinasyonlar tekrar başlamıştı, anormal derecede hiçbir şey olmasa bil gülüyordum, kollarım kesik içinde kalmıştı, arada bir ağlıyordum, iştah uyku falan kalmamıştı hiçbir şey yiyemiyordum, düşünce uçuşması yaşıyordum resmen düşünceler birbiriyle yarışıyordu, kafamın içi hiç susmadı ve ben hiçbir şeye odaklanamadım, en basit soruyu bile çözemez hale geldim. Tiklerim başladı, intihar düşünceleri tekrar başladı. İlk yattığımdaki halimin manik dönemine dönmüş gibiydim. Sonra biraz mantıklı düşünebildiğimde, bu böyle olmaz, dedim ve ilacımı aldım. Geçti. Ama sonra ben salak gibi ne yaptım? İki gündür yine ilaç almadım. Bu gece de almadım ve saat 4 olduğu halde uyanığım, kahve falan da içmedim, bir bardak çay sadece. Zerre uykum yok (uyumayı çok severim normalde). Gecenin 2 sinde gittim saçımı düzleştirdim makyaj falan yaptım. Düzleştirirken de yerimde duramadım. Şimdi sakinledim tekrar, ama uyuyamıyorum. İşin garibi gidip o ilaçları içmek de istemiyorum. Doktor bunun bir tür kendine zarar verme olduğunu söylemişti. Neden içmiyorsun derseniz, inanın bilmiyorum. Ders çalışmama engel olduğunu düşünüyorum ama asıl sebep bu değil. Ne olacak bilmiyorum, umarım kötü olmaz. Ama olsa da umrumda değil. Yaşamam o kadar gerekli mi ondan bile emin değilim hatta. Belki içmezsem krize girip bitiririm bu işi diye düşünüyorumdur. Bir tarafım ölümü tekrar arzuluyor. Bir taraftan korkuyorum, içimde bir parça da yaşamak istiyor. Ama yaşamam için pek bir sebep de göremiyorum. Aklım çok karışık.

Buraya kadar okuyan var mıdır, sanmam. Beni gerçek hayatımda ciddiye alıyorlar mı ki sanalda alsınlar? Okuyan varsa da hakkını yemeyeyim ama :KK70: Ama ben yine de yazdım, yazmanın bazı şeyleri çözdüğüne inanıyorum.

Herkese geçmiş olsun.
 
Merhaba. Ben bipolar olduğumu iki sene önce öğrendim, aslında öncesinde bipolar olduğumdan şüpheleniyordum ama doktorlar emin olamamıştı. Daha çok depresif belirtilerim vardı çünkü.

Biraz uzunca bir hikayem var. Daha doğrusu ben özet geçmeyi beceremiyorum. İsteyen okusun, isteyen okumasın okuyan olacağını da sanmam. Yakın çevremde bunu uzun uzun konuşabileceğim kimsem yok. Ailem dahil. Onların tadını kaçıran bir konu. Çoğu arkadaşım da (arkadaşım var mı orası da şüpheli) hastalığımı bilmiyor, bilen iki tane arkadaşım var, onlarla da aylardır görüşme imkanım olmadı. Onlarla da bu konuları konuşmayız zaten. Onları korkutmaktan, kendimden uzaklaştırmaktan korkarım hep. Zaten anlattığımda da pek anlamıyorlar, bir şey demiyorlar, kafaları karışıyor. Düşününce, ben de yaşamasam anlamazdım. Ama ben bunu etraflıca konuşabileceğim birileri olsun istiyorum. İnsan tek başına bu kadar şey yaşayınca dile getirmek istiyor. Ama damgalanma riskiniz de var. Kim dinler bir tek? Doktor. Ama doktorumla da ayda bir zor konuşuyorum, bazen ona bile imkanım olmuyor. Onun haricinde kime söyleyebilirim ki?

Ben kendimi bildim bileli biraz içine kapanık, mutsuz, alıngan, özgüvensiz, utangaç biriyim. Çok küçükken durum tam tersiymiş, ama zamanla böyle biri oldum. Arkadaşım pek yoktu, beni pek sevmezlerdi de. Haklılardı. Neyse. 8. sınıfta sınav hazırlığı malum, iyice sinir stres sahibi oldum. Mükemmeliyetçi bir insandım hala da öyleyim, takıntılıydım, en iyisi olmalıydı, fen lisesi olsun, sonucum harika olmalı, notlarım çok iyi olmalı, özetle, HER ŞEYİM MÜKEMMEL OLMALI, OLMAK ZORUNDA. Çok da başarılı bir öğrenciydim, sınavlarım genelde yüz gelirdi, doksanın altı notum olduğunu bilmem. Denemelerde sınıfımda birinci olurdum, bazen okulumda. Olamasam da birincilerle yarışabilirdim. Ama yine de yapamamaktan çok korkuyordum, matematikte çok sorunum vardı ve kendime sürekli kızıyordum, kötü şeyler söylüyordum. Sınav yaklaştıkça ben iyice strese girdim. İntihar düşüncesiyle ilk o zaman tanıştım. Hatta okulda tavana asılı bir çengel görüp “acaba bununla kendimi asabilir miyim” diye ciddi ciddi düşündüğümü hatırlıyorum. Neyse sınav günü geldi çattı, ilk oturum güzeldi, ikinciden ağlayarak çıktım. Hiç unutmuyorum, ağlaya ağlaya yolda karşıdan karşıya geçerken kendimi o hızla geçen arabalardan birinin önüne atmak istemiştim, gerçekten çok istemiştim. Ciddi ciddi bunu düşünmüştüm. Ama o zamanlar bunların anormal olduğunu bile bilmiyordum.

Sonra sınav sonuçları açıklandı, fen lisesine gidebiliyorum hatta özel okullar burslu alıyor. Ben yine de sonucumu öğrendiğim gün mutsuzdum biliyor musunuz? Aklımda hep “daha iyisi olmalıydı” düşüncesi… Sonrasında bir özel okula kayıt yaptırdık, bir süre mutluydum, okulla ilgili kaygım ortadan kalkmıştı en azından.

Sonra liseye başladım. Yine çekingenim, akranlarıma yaklaşamıyorum falan. Bazıları arada bir çağırırdı, aralarına katmaya uğraşırdı ama aradan zaman geçince onlar da anladı benden bir şey olmayacağını. Kimseyle ilişki kuramıyordum, öğretmenlerime bir günaydın bile diyemiyordum, birisiyle iletişim kurmam gerektiğinde elim ayağım titriyordu, göz teması kuramıyordum. Sonradan bunların sosyal fobi olduğunu öğrendim. Sosyalleşemedikçe yalnız kalıyordum, yalnız kaldıkça da iyice dibe batıyordum. Zaten ciddi bir özgüven sorunum vardı. Gider kışın ayazında bahçede tişörtle gezerdim, tek başıma. Üşümek iyi geliyordu, biraz da üşüyüp kendime eziyet etmek istiyordum, kendimden öyle nefret ediyordum ki. Tamamen yalnız değildim ama çoğunlukla yalnızdım, bazen kalabalıklar içinde bile yalnızdım. Kendimi rahatlamak için anormal derecede kahve içerdim, gerçekten sağlığımı bozacak derecede içerdim. Bağımlılık noktasına gelmişti. Hala da çok kahve içiyorum, azalttım ama bırakamadım.

Bir süre sonra ben iyice kötüye gittim, intihar düşüncelerim tekrar başladı, üstelik artarak. İntiharla ilgili planlar, araştırmalar yapıyordum. Zihnim hep bunlarla meşguldü. Çok mutsuzdum. Sosyal ilişkilerim çok kötüydü. Ders başarım da habire düşüyordu. Takıntılarım çok artmıştı sonradan okb teşhisi de kondu. En sonunda psikiyatriste gittim. İlk başta basit bir depresyon olduğunu söyledi aileme. Sonra beni tekrar çağırdı, dolaylı da olsa intihar konusunu açtım. Adamın yüzündeki ifadenin net bir şekilde değiştiğini hatırlıyorum. Bu sefer endişelendi, dört gün sonra tekrar gelmemi istedi. Gittik, bu sefer de beni hastaneye yatırmak istediğini söyledi. Kabul etmedim. Beni sık sık kontrole çağırıyordu, her hafta gidiyordum. Birkaç kere daha bu hastane konusunu açtı, neden kabul etmediğimi de sordu. Herkes bana deli der dedim, hemşireler bile bana deli gözüyle bakar dedim. Adam korkuyordu fark ediyordum, bir keresinde yine intihardan konuşurken işte gelecek hafta gelecek misin geleyim mi ne zaman geleyim falan, çok net hatırlamıyorum ama söylediğim bir şeyin üstüne “inşallah haftaya intihar etmezsin” demişti, beni haftaya görüp göremeyeceğinden emin değildi bile. Benle anlaşmaya çalıştı bilmiyorum doktoruyla bu tarz bir anlaşma yapan var mı, intihar etmeyeceğime dair bir söz almaya çalıştı. Ben de yapmadım. Ama sürekli kendime zarar veriyordum. Kendimi kesiyordum, gereksiz yere bir sürü ilaç içiyordum. Bunlar arttıkça doktor iyice korkmaya başladı. Hep tek başıma giderdim, aileme bir şey diyemesin diye. Artık iş öyle bir boyuta gelmişti ki, bir daha tek başıma gelirsem kabul etmeyeceğini söyledi. Çok üzülmüştüm o zaman, kızmıştım, ama şimdi düşününce anlıyorum. Ben olsam ben de o durumdaki bir hastanın ailesine haber verme ihtiyacı duyardım. Hele ki o yaşta. Ara ara duygudurum dalgalanmaları yaşamaya başlamıştım, bazen çok coşkulu hissediyordum, sordum, “ben bipolar olabilir miyim, korkuyorum” dedim, bana “belki olabilir ama ben bipoları eğer nasıl kontrol edebileceğini bilirsen denizde sörf yapmaya benzetiyorum” demişti, hala unutmuyorum o lafını, bazen o şekilde teselli buluyorum. Ama ciddi bir manik dönem geçirmediğim için öyle bir tanı koymadı. Sonra bir kere ailemle gittim, sonra da bir daha gitmedim. İlaçları da bıraktım. İyiyim sanmıştım. Sonra lise ikiye geçtim. Öğretmenlerim aileme sürekli özgüvensiz, mutsuz olduğumdan bahsediyorlardı. Bu sefer de psikoloğa götürdüler. Psikolog da halimi iyi görmedi ki ikinci seansta psikiyatriste gitmemi söyledi. Başka birine gittim bu sefer, o da farklı ilaçlar yazdı. Yine pek iyi değildim. Bu doktor gelecek ay kontrole çağırmıştı, gittim, aynı ilaçlarla devam. İki hafta sonra ne oldu, kendimi öldürmeye çalıştım. Hiçbir şey yapamadım, tam yapacakken yakalandım, hareketlerim o kadar tuhaftı ki zaten tedavi gördüğümü bilen kişiler anlamıştı bir delilik yapacağımı, tabii ben o sırada o kadar kötüyüm ki resmen kontrolsüz hareket ediyorum, kimse fark etmez sanıyorum. Engel oldular, sonra doktorun hastanede olduğu ilk gün gittik. Anlattık, duygudurum dalgalanmalarından bahsettim. İlk defa bir bipolar ilacı yazıldı. bu arada ben halüsinasyonlar görüyorum falan. Gerçek olmadıklarını bilsem de görüyordum. Sonra ben daha yetkin bir doktora gittim, dedi ki psikotik şeyler de var benim seni yatırmam lazım. İstemedim ama kabul etmek zorunda kaldım. Bir ay sonra servise aldılar bu dönemde benim bir girişimim daha oldu, hastaneye yatana kadar tedavime bakan doktora anlatınca o hızlandırdı süreci, acil diye. Bu dönemde ben sigara da içtim, alkol de aldım, kendime çok fazla zarar da verdim. En dipteyken de yatırdılar.

Yatışın ilk günleri çok mutsuzdum, sürekli ağladım, kafamı duvara vuruyordum, kapıları zorluyordum kaçmak için, hastalara “buradan nasıl kaçılır” diye soruyordum sonradan baya geyiğini yaptık, çok güldük, hepsi “sen öyle bir geldin ki biz korktuk bu kız deli diye” dedi, ha sonradan servisin en normali ben oldum o ayrı konu :) bu süreç içinde yine ilaç değişimine gidildi, ilk defa lityum kullandım. Çok yüksek dozda antipsikotik kullandım. Ama yine kesin bir tanı yok. Bir hafta sonra vizite gelen doktora takıntılardan bahsedince “bu çocukta okb varmış neden antidepresan vermediniz” diye antidepresan başladı. Kullandığım 3. ssri oldu o da :) yeni bir ilaç daha verdiler, birkaç gün sonra da dozunu artırdılar (bipolar bozuklukta antidepresanı yüksek dozda kullanmak maniye yol açar). Sonra ne oldu, sonraki vizitte dedim ki ben çok kötüyüm. Yerimde duramıyorum, ağlıyorum falan. Sonra bunlar bi korktu tabii kıyamam :KK70: benle ilgilenen asistanın yüz ifadesi değişti hocam dün iyiydi diyor, gerçekten de iyiydim noldu şimdi ben de ayrı şaşırdım :KK70: sonra hoca bana iyice anlattırdı, eskiden olan aşırı coşkulu zamanlarımı da anlattım. İşte bu sefer bipolar dediler. Enteresandır ki benim hiçbir zaman haftalar süre mani ataklarım olmadı, hatta o yüzden bazı raporlarda bipolar yazarken bazılarında tanımlanmamış duygudurum bozukluğu yazıyor, daha doğrusu ilaç raporlarında bipolar, taburcu raporunda öbürü yazıyor. Sonradan araştırdıkça ben tip2 olduğumu düşündüm, çok şiddetli maniler geçirmiyordum ama hipomani yaşıyordum ve depresyonum vardı. Çok aşırı ve ani duygudurum değişimleri yaşardım hala da böyle bu durum. Beni aldılar bir saat bipolar ne onu anlattılar, psikoeğitim deniyormuş ona da. Zaten bildiğim bir hastalıktı ama iyice detayını öğrendim orada. Benim orada durduk yere benim de anlamadığım ağlama krizlerim tutardı, çok kötü olurdum, sakinleştirici verirlerdi.

Sonrasında taburcu oldum. Lityum gitti başka bir ilaç geldi, kendisiyle bir seneden fazladır beraberiz. Antipsikotikle iki senedir beraberiz. İlaçlarımı ne zaman aksatsam, maniye doğru kayıyorum. Geçen hafta doğru dürüst içmedim, hayatımda öyle mani geçirdiğimi hatırlamıyorum. Sürekli kendi kendime konuşuyordum, halüsinasyonlar tekrar başlamıştı, anormal derecede hiçbir şey olmasa bil gülüyordum, kollarım kesik içinde kalmıştı, arada bir ağlıyordum, iştah uyku falan kalmamıştı hiçbir şey yiyemiyordum, düşünce uçuşması yaşıyordum resmen düşünceler birbiriyle yarışıyordu, kafamın içi hiç susmadı ve ben hiçbir şeye odaklanamadım, en basit soruyu bile çözemez hale geldim. Tiklerim başladı, intihar düşünceleri tekrar başladı. İlk yattığımdaki halimin manik dönemine dönmüş gibiydim. Sonra biraz mantıklı düşünebildiğimde, bu böyle olmaz, dedim ve ilacımı aldım. Geçti. Ama sonra ben salak gibi ne yaptım? İki gündür yine ilaç almadım. Bu gece de almadım ve saat 4 olduğu halde uyanığım, kahve falan da içmedim, bir bardak çay sadece. Zerre uykum yok (uyumayı çok severim normalde). Gecenin 2 sinde gittim saçımı düzleştirdim makyaj falan yaptım. Düzleştirirken de yerimde duramadım. Şimdi sakinledim tekrar, ama uyuyamıyorum. İşin garibi gidip o ilaçları içmek de istemiyorum. Doktor bunun bir tür kendine zarar verme olduğunu söylemişti. Neden içmiyorsun derseniz, inanın bilmiyorum. Ders çalışmama engel olduğunu düşünüyorum ama asıl sebep bu değil. Ne olacak bilmiyorum, umarım kötü olmaz. Ama olsa da umrumda değil. Yaşamam o kadar gerekli mi ondan bile emin değilim hatta. Belki içmezsem krize girip bitiririm bu işi diye düşünüyorumdur. Bir tarafım ölümü tekrar arzuluyor. Bir taraftan korkuyorum, içimde bir parça da yaşamak istiyor. Ama yaşamam için pek bir sebep de göremiyorum. Aklım çok karışık.

Buraya kadar okuyan var mıdır, sanmam. Beni gerçek hayatımda ciddiye alıyorlar mı ki sanalda alsınlar? Okuyan varsa da hakkını yemeyeyim ama :KK70: Ama ben yine de yazdım, yazmanın bazı şeyleri çözdüğüne inanıyorum.

Herkese geçmiş olsun.
Ben okudum ve senden suan ilaçlarını içmeni istiyorum hemen kalkip ilacini ic lütfen bak bende bu hastaliklarin oldugu bi yerde bulundum bi süre gordum yani tam olarak hissettiklerini anlamam mümkün değil. Gece gece yarin onemli bi gun olmasina ragmen uyku tutmadi ve forumda gezinirken bu konuya tiklamis ve son sayfaya elim degmis bulundu. Ki hic bakmamistim. Demekki bunu okumam gerekiyomus. Hastalik olunca tavsiye vermek rahatlamak icin vs zor çünkü yanlis dokunan bisey olur diye insan tam bilemiyor. Ama şunu bilki Sen çok değerlisin, aldigin her nefeste bunu hisset ac pencereyi derin derin diyaframdan nefes al insirah suresini oku bilki O seni duyuyor kimse bilmesede kimseye anlatamasanda.."Her zorlukla beraber bir kolaylik vardir" Rabbim gönlünü ferahlatsin Ya kuddüs ya şafi ve butun guzel isimleriyle. Son yazdığınada cok katılıyorum ne zaman kendini kotu hissetsen yaz yirtip at iyi hissetsende yaz kimseye anlatamadiklarini kagida dök.. icinde asla biriktirme resim yap mesela orgu yap bisey uret o dusunceler birikmesin icinde ve sonra patlamasin ne demis Mevlana Dostum sen düşünceden ibaretsin gül düşün gülistan olsun... yazdıklarım bisey ifade eder mi bilmem yasamayan bilemez elbet ama umarim hayatini nasil en verimli en guzel sekilde yasabilirsen o haline dönüşür donusturursun inşallah tez zamanda🍀
 
Son düzenleme:
Ben okudum ve senden suan ilaçlarını içmeni istiyorum hemen kalkip ilacini ic lütfen bak bende bu hastaliklarin oldugu bi yerde bulundum bi süre gordum yani tam olarak hissettiklerini anlamam mümkün değil. Gece gece yarin onemli bi gun olmasina ragmen uyku tutmadi ve forumda gezinirken bu konuya tiklamis ve son sayfaya elim degmis bulundu. Ki hic bakmamistim. Demekki bunu okumam gerekiyomus. Hastalik olunca tavsiye vermek rahatlamak icin vs zor çünkü yanlis dokunan bisey olur diye insan tam bilemiyor. Ama şunu bilki Sen çok değerlisin, aldigin her nefeste bunu hisset ac pencereyi derin derin diyaframdan nefes al insirah suresini oku bilki O seni duyuyor kimse bilmesede kimseye anlatamasanda.."Her zorlukla beraber bir kolaylik vardir" Rabbim gönlünü ferahlatsin Ya kuddüs ya şafi ve butun guzel isimleriyle. Son yazdığınada cok katılıyorum ne zaman kendini kotu hissetsen yaz yirtip at iyi hissetsende yaz kimseye anlatamadiklarini kagida dök.. icinde asla biriktirme resim yap mesela orgu yap bisey uret o dusunceler birikmesin icinde ve sonra patlamasin ne demis Mevlana Dostum sen düşünceden ibaretsin gül düşün gülistan olsun... yazdıklarım bisey ifade eder mi bilmem yasamayan bilemez elbet ama umarim hayatini nasil en verimli en guzel sekilde yasabilirsen o haline dönüşür donusturursun inşallah tez zamanda🍀
Çok teşekkür ederim cevap verdiğiniz için :) elbette bir şey ifade eder, etmez mi hiç? Eskiden çok yazardım, günlüğüm vardı hatta ama sonra babamın eline geçip okuyunca çok kızdı böyle olmama. Utandım baya, sonra da az yazmaya başladım. Yazsam da kağıdı paramparça ediyorum :) tabii ki Allah bizi her zaman görüyor duyuyor. Bunu unutmamak lazım. Tekrardan teşekkür ederim 💜
 
Çok teşekkür ederim cevap verdiğiniz için :) elbette bir şey ifade eder, etmez mi hiç? Eskiden çok yazardım, günlüğüm vardı hatta ama sonra babamın eline geçip okuyunca çok kızdı böyle olmama. Utandım baya, sonra da az yazmaya başladım. Yazsam da kağıdı paramparça ediyorum :) tabii ki Allah bizi her zaman görüyor duyuyor. Bunu unutmamak lazım. Tekrardan teşekkür ederim 💜
merhaba, bugün nasılsınız? iyi olduğunuzu umarım :) yazınızı ben de okudum, bir anne olarak bir yavrunun canına kıymak istemesi, güzel ömrünü böyle ziyan edişi beni üzdü. inşallah düzelirsiniz. :KK200:
 
merhaba, bugün nasılsınız? iyi olduğunuzu umarım :) yazınızı ben de okudum, bir anne olarak bir yavrunun canına kıymak istemesi, güzel ömrünü böyle ziyan edişi beni üzdü. inşallah düzelirsiniz. :KK200:
Merhaba 💜 çok teşekkür ederim sorduğunuz için 🌹 iyi olmaya çalışıyorum, dengede kalmaya en azından. Geçmesini bekliyorum daha iyi olacak inşallah 💜 çok sağolun iyi dilekleriniz için 🌹
 
Merhaba. Ben bipolar olduğumu iki sene önce öğrendim, aslında öncesinde bipolar olduğumdan şüpheleniyordum ama doktorlar emin olamamıştı. Daha çok depresif belirtilerim vardı çünkü.

Biraz uzunca bir hikayem var. Daha doğrusu ben özet geçmeyi beceremiyorum. İsteyen okusun, isteyen okumasın okuyan olacağını da sanmam. Yakın çevremde bunu uzun uzun konuşabileceğim kimsem yok. Ailem dahil. Onların tadını kaçıran bir konu. Çoğu arkadaşım da (arkadaşım var mı orası da şüpheli) hastalığımı bilmiyor, bilen iki tane arkadaşım var, onlarla da aylardır görüşme imkanım olmadı. Onlarla da bu konuları konuşmayız zaten. Onları korkutmaktan, kendimden uzaklaştırmaktan korkarım hep. Zaten anlattığımda da pek anlamıyorlar, bir şey demiyorlar, kafaları karışıyor. Düşününce, ben de yaşamasam anlamazdım. Ama ben bunu etraflıca konuşabileceğim birileri olsun istiyorum. İnsan tek başına bu kadar şey yaşayınca dile getirmek istiyor. Ama damgalanma riskiniz de var. Kim dinler bir tek? Doktor. Ama doktorumla da ayda bir zor konuşuyorum, bazen ona bile imkanım olmuyor. Onun haricinde kime söyleyebilirim ki?

Ben kendimi bildim bileli biraz içine kapanık, mutsuz, alıngan, özgüvensiz, utangaç biriyim. Çok küçükken durum tam tersiymiş, ama zamanla böyle biri oldum. Arkadaşım pek yoktu, beni pek sevmezlerdi de. Haklılardı. Neyse. 8. sınıfta sınav hazırlığı malum, iyice sinir stres sahibi oldum. Mükemmeliyetçi bir insandım hala da öyleyim, takıntılıydım, en iyisi olmalıydı, fen lisesi olsun, sonucum harika olmalı, notlarım çok iyi olmalı, özetle, HER ŞEYİM MÜKEMMEL OLMALI, OLMAK ZORUNDA. Çok da başarılı bir öğrenciydim, sınavlarım genelde yüz gelirdi, doksanın altı notum olduğunu bilmem. Denemelerde sınıfımda birinci olurdum, bazen okulumda. Olamasam da birincilerle yarışabilirdim. Ama yine de yapamamaktan çok korkuyordum, matematikte çok sorunum vardı ve kendime sürekli kızıyordum, kötü şeyler söylüyordum. Sınav yaklaştıkça ben iyice strese girdim. İntihar düşüncesiyle ilk o zaman tanıştım. Hatta okulda tavana asılı bir çengel görüp “acaba bununla kendimi asabilir miyim” diye ciddi ciddi düşündüğümü hatırlıyorum. Neyse sınav günü geldi çattı, ilk oturum güzeldi, ikinciden ağlayarak çıktım. Hiç unutmuyorum, ağlaya ağlaya yolda karşıdan karşıya geçerken kendimi o hızla geçen arabalardan birinin önüne atmak istemiştim, gerçekten çok istemiştim. Ciddi ciddi bunu düşünmüştüm. Ama o zamanlar bunların anormal olduğunu bile bilmiyordum.

Sonra sınav sonuçları açıklandı, fen lisesine gidebiliyorum hatta özel okullar burslu alıyor. Ben yine de sonucumu öğrendiğim gün mutsuzdum biliyor musunuz? Aklımda hep “daha iyisi olmalıydı” düşüncesi… Sonrasında bir özel okula kayıt yaptırdık, bir süre mutluydum, okulla ilgili kaygım ortadan kalkmıştı en azından.

Sonra liseye başladım. Yine çekingenim, akranlarıma yaklaşamıyorum falan. Bazıları arada bir çağırırdı, aralarına katmaya uğraşırdı ama aradan zaman geçince onlar da anladı benden bir şey olmayacağını. Kimseyle ilişki kuramıyordum, öğretmenlerime bir günaydın bile diyemiyordum, birisiyle iletişim kurmam gerektiğinde elim ayağım titriyordu, göz teması kuramıyordum. Sonradan bunların sosyal fobi olduğunu öğrendim. Sosyalleşemedikçe yalnız kalıyordum, yalnız kaldıkça da iyice dibe batıyordum. Zaten ciddi bir özgüven sorunum vardı. Gider kışın ayazında bahçede tişörtle gezerdim, tek başıma. Üşümek iyi geliyordu, biraz da üşüyüp kendime eziyet etmek istiyordum, kendimden öyle nefret ediyordum ki. Tamamen yalnız değildim ama çoğunlukla yalnızdım, bazen kalabalıklar içinde bile yalnızdım. Kendimi rahatlamak için anormal derecede kahve içerdim, gerçekten sağlığımı bozacak derecede içerdim. Bağımlılık noktasına gelmişti. Hala da çok kahve içiyorum, azalttım ama bırakamadım.

Bir süre sonra ben iyice kötüye gittim, intihar düşüncelerim tekrar başladı, üstelik artarak. İntiharla ilgili planlar, araştırmalar yapıyordum. Zihnim hep bunlarla meşguldü. Çok mutsuzdum. Sosyal ilişkilerim çok kötüydü. Ders başarım da habire düşüyordu. Takıntılarım çok artmıştı sonradan okb teşhisi de kondu. En sonunda psikiyatriste gittim. İlk başta basit bir depresyon olduğunu söyledi aileme. Sonra beni tekrar çağırdı, dolaylı da olsa intihar konusunu açtım. Adamın yüzündeki ifadenin net bir şekilde değiştiğini hatırlıyorum. Bu sefer endişelendi, dört gün sonra tekrar gelmemi istedi. Gittik, bu sefer de beni hastaneye yatırmak istediğini söyledi. Kabul etmedim. Beni sık sık kontrole çağırıyordu, her hafta gidiyordum. Birkaç kere daha bu hastane konusunu açtı, neden kabul etmediğimi de sordu. Herkes bana deli der dedim, hemşireler bile bana deli gözüyle bakar dedim. Adam korkuyordu fark ediyordum, bir keresinde yine intihardan konuşurken işte gelecek hafta gelecek misin geleyim mi ne zaman geleyim falan, çok net hatırlamıyorum ama söylediğim bir şeyin üstüne “inşallah haftaya intihar etmezsin” demişti, beni haftaya görüp göremeyeceğinden emin değildi bile. Benle anlaşmaya çalıştı bilmiyorum doktoruyla bu tarz bir anlaşma yapan var mı, intihar etmeyeceğime dair bir söz almaya çalıştı. Ben de yapmadım. Ama sürekli kendime zarar veriyordum. Kendimi kesiyordum, gereksiz yere bir sürü ilaç içiyordum. Bunlar arttıkça doktor iyice korkmaya başladı. Hep tek başıma giderdim, aileme bir şey diyemesin diye. Artık iş öyle bir boyuta gelmişti ki, bir daha tek başıma gelirsem kabul etmeyeceğini söyledi. Çok üzülmüştüm o zaman, kızmıştım, ama şimdi düşününce anlıyorum. Ben olsam ben de o durumdaki bir hastanın ailesine haber verme ihtiyacı duyardım. Hele ki o yaşta. Ara ara duygudurum dalgalanmaları yaşamaya başlamıştım, bazen çok coşkulu hissediyordum, sordum, “ben bipolar olabilir miyim, korkuyorum” dedim, bana “belki olabilir ama ben bipoları eğer nasıl kontrol edebileceğini bilirsen denizde sörf yapmaya benzetiyorum” demişti, hala unutmuyorum o lafını, bazen o şekilde teselli buluyorum. Ama ciddi bir manik dönem geçirmediğim için öyle bir tanı koymadı. Sonra bir kere ailemle gittim, sonra da bir daha gitmedim. İlaçları da bıraktım. İyiyim sanmıştım. Sonra lise ikiye geçtim. Öğretmenlerim aileme sürekli özgüvensiz, mutsuz olduğumdan bahsediyorlardı. Bu sefer de psikoloğa götürdüler. Psikolog da halimi iyi görmedi ki ikinci seansta psikiyatriste gitmemi söyledi. Başka birine gittim bu sefer, o da farklı ilaçlar yazdı. Yine pek iyi değildim. Bu doktor gelecek ay kontrole çağırmıştı, gittim, aynı ilaçlarla devam. İki hafta sonra ne oldu, kendimi öldürmeye çalıştım. Hiçbir şey yapamadım, tam yapacakken yakalandım, hareketlerim o kadar tuhaftı ki zaten tedavi gördüğümü bilen kişiler anlamıştı bir delilik yapacağımı, tabii ben o sırada o kadar kötüyüm ki resmen kontrolsüz hareket ediyorum, kimse fark etmez sanıyorum. Engel oldular, sonra doktorun hastanede olduğu ilk gün gittik. Anlattık, duygudurum dalgalanmalarından bahsettim. İlk defa bir bipolar ilacı yazıldı. bu arada ben halüsinasyonlar görüyorum falan. Gerçek olmadıklarını bilsem de görüyordum. Sonra ben daha yetkin bir doktora gittim, dedi ki psikotik şeyler de var benim seni yatırmam lazım. İstemedim ama kabul etmek zorunda kaldım. Bir ay sonra servise aldılar bu dönemde benim bir girişimim daha oldu, hastaneye yatana kadar tedavime bakan doktora anlatınca o hızlandırdı süreci, acil diye. Bu dönemde ben sigara da içtim, alkol de aldım, kendime çok fazla zarar da verdim. En dipteyken de yatırdılar.

Yatışın ilk günleri çok mutsuzdum, sürekli ağladım, kafamı duvara vuruyordum, kapıları zorluyordum kaçmak için, hastalara “buradan nasıl kaçılır” diye soruyordum sonradan baya geyiğini yaptık, çok güldük, hepsi “sen öyle bir geldin ki biz korktuk bu kız deli diye” dedi, ha sonradan servisin en normali ben oldum o ayrı konu :) bu süreç içinde yine ilaç değişimine gidildi, ilk defa lityum kullandım. Çok yüksek dozda antipsikotik kullandım. Ama yine kesin bir tanı yok. Bir hafta sonra vizite gelen doktora takıntılardan bahsedince “bu çocukta okb varmış neden antidepresan vermediniz” diye antidepresan başladı. Kullandığım 3. ssri oldu o da :) yeni bir ilaç daha verdiler, birkaç gün sonra da dozunu artırdılar (bipolar bozuklukta antidepresanı yüksek dozda kullanmak maniye yol açar). Sonra ne oldu, sonraki vizitte dedim ki ben çok kötüyüm. Yerimde duramıyorum, ağlıyorum falan. Sonra bunlar bi korktu tabii kıyamam :KK70: benle ilgilenen asistanın yüz ifadesi değişti hocam dün iyiydi diyor, gerçekten de iyiydim noldu şimdi ben de ayrı şaşırdım :KK70: sonra hoca bana iyice anlattırdı, eskiden olan aşırı coşkulu zamanlarımı da anlattım. İşte bu sefer bipolar dediler. Enteresandır ki benim hiçbir zaman haftalar süre mani ataklarım olmadı, hatta o yüzden bazı raporlarda bipolar yazarken bazılarında tanımlanmamış duygudurum bozukluğu yazıyor, daha doğrusu ilaç raporlarında bipolar, taburcu raporunda öbürü yazıyor. Sonradan araştırdıkça ben tip2 olduğumu düşündüm, çok şiddetli maniler geçirmiyordum ama hipomani yaşıyordum ve depresyonum vardı. Çok aşırı ve ani duygudurum değişimleri yaşardım hala da böyle bu durum. Beni aldılar bir saat bipolar ne onu anlattılar, psikoeğitim deniyormuş ona da. Zaten bildiğim bir hastalıktı ama iyice detayını öğrendim orada. Benim orada durduk yere benim de anlamadığım ağlama krizlerim tutardı, çok kötü olurdum, sakinleştirici verirlerdi.

Sonrasında taburcu oldum. Lityum gitti başka bir ilaç geldi, kendisiyle bir seneden fazladır beraberiz. Antipsikotikle iki senedir beraberiz. İlaçlarımı ne zaman aksatsam, maniye doğru kayıyorum. Geçen hafta doğru dürüst içmedim, hayatımda öyle mani geçirdiğimi hatırlamıyorum. Sürekli kendi kendime konuşuyordum, halüsinasyonlar tekrar başlamıştı, anormal derecede hiçbir şey olmasa bil gülüyordum, kollarım kesik içinde kalmıştı, arada bir ağlıyordum, iştah uyku falan kalmamıştı hiçbir şey yiyemiyordum, düşünce uçuşması yaşıyordum resmen düşünceler birbiriyle yarışıyordu, kafamın içi hiç susmadı ve ben hiçbir şeye odaklanamadım, en basit soruyu bile çözemez hale geldim. Tiklerim başladı, intihar düşünceleri tekrar başladı. İlk yattığımdaki halimin manik dönemine dönmüş gibiydim. Sonra biraz mantıklı düşünebildiğimde, bu böyle olmaz, dedim ve ilacımı aldım. Geçti. Ama sonra ben salak gibi ne yaptım? İki gündür yine ilaç almadım. Bu gece de almadım ve saat 4 olduğu halde uyanığım, kahve falan da içmedim, bir bardak çay sadece. Zerre uykum yok (uyumayı çok severim normalde). Gecenin 2 sinde gittim saçımı düzleştirdim makyaj falan yaptım. Düzleştirirken de yerimde duramadım. Şimdi sakinledim tekrar, ama uyuyamıyorum. İşin garibi gidip o ilaçları içmek de istemiyorum. Doktor bunun bir tür kendine zarar verme olduğunu söylemişti. Neden içmiyorsun derseniz, inanın bilmiyorum. Ders çalışmama engel olduğunu düşünüyorum ama asıl sebep bu değil. Ne olacak bilmiyorum, umarım kötü olmaz. Ama olsa da umrumda değil. Yaşamam o kadar gerekli mi ondan bile emin değilim hatta. Belki içmezsem krize girip bitiririm bu işi diye düşünüyorumdur. Bir tarafım ölümü tekrar arzuluyor. Bir taraftan korkuyorum, içimde bir parça da yaşamak istiyor. Ama yaşamam için pek bir sebep de göremiyorum. Aklım çok karışık.

Buraya kadar okuyan var mıdır, sanmam. Beni gerçek hayatımda ciddiye alıyorlar mı ki sanalda alsınlar? Okuyan varsa da hakkını yemeyeyim ama :KK70: Ama ben yine de yazdım, yazmanın bazı şeyleri çözdüğüne inanıyorum.

Herkese geçmiş olsun.


Ben her yazını satır satır okudum. Bu kadar kendini değersiz hissetme lütfen. Neler yaşadın ailende şiddet falnmı vardı kim seni bu hale getirdi canım ? Çok üzüldüm
 
Okuduğunuz, ciddiye aldığınız için gerçekten çok teşekkür ederim 💜 ailemle çocukken çok fazla sorun yaşadım, çok kırdıkları oldu (o dönem onlar için zor bir dönemdi, hırslarını benden alıyordu hepsi) ama çok şükür hiç şiddet gibi bir sorun yaşamadım. Şimdi aramız iyi zaten. Mutsuz bir çocukluğum oldu, akranlarımdan sürekli zorbalık gördüm, ailemden sürekli azar işittim, ama öyle bir şey olmadı şükür. Belki diyeceksiniz ki “madem şiddet görmedin, rahatlık mı battı böyle oldun?” Böyle diyen çok oldu. Ama bipolar bozukluk, şizofreni gibi hastalıklarda travmadan ziyade genetik etkili. Ailemde psikolojik hastalığı olan çok çok fazla kişi var, hatta bir kuzenim var dönem dönem halüsinasyonlar görüyor. Kullandığı ilaçları da biliyorum, ağır ilaçlar. İlaç kullanmayan kişi ailemde yok gibi bir şey. Ama ailede bunu en kötü yaşayan benim sanırım, o kuzenim hariç. O bile hastaneye yatmadı diye biliyorum. Doktorun dediğine göre özgüven sorunu, anksiyete büyük ölçüde aile kaynaklıymış. Ama bipolar biraz daha farklı. Umarım siz de öyle rahatlık mı battı gibi düşünmezsiniz 🌹 ama gerçekten beni tanımasanız bile düşünüp sorduğunuz için teşekkür ederim, çok mutlu oldum 💜💜
 
Okuduğunuz, ciddiye aldığınız için gerçekten çok teşekkür ederim 💜 ailemle çocukken çok fazla sorun yaşadım, çok kırdıkları oldu (o dönem onlar için zor bir dönemdi, hırslarını benden alıyordu hepsi) ama çok şükür hiç şiddet gibi bir sorun yaşamadım. Şimdi aramız iyi zaten. Mutsuz bir çocukluğum oldu, akranlarımdan sürekli zorbalık gördüm, ailemden sürekli azar işittim, ama öyle bir şey olmadı şükür. Belki diyeceksiniz ki “madem şiddet görmedin, rahatlık mı battı böyle oldun?” Böyle diyen çok oldu. Ama bipolar bozukluk, şizofreni gibi hastalıklarda travmadan ziyade genetik etkili. Ailemde psikolojik hastalığı olan çok çok fazla kişi var, hatta bir kuzenim var dönem dönem halüsinasyonlar görüyor. Kullandığı ilaçları da biliyorum, ağır ilaçlar. İlaç kullanmayan kişi ailemde yok gibi bir şey. Ama ailede bunu en kötü yaşayan benim sanırım, o kuzenim hariç. O bile hastaneye yatmadı diye biliyorum. Doktorun dediğine göre özgüven sorunu, anksiyete büyük ölçüde aile kaynaklıymış. Ama bipolar biraz daha farklı. Umarım siz de öyle rahatlık mı battı gibi düşünmezsiniz 🌹 ama gerçekten beni tanımasanız bile düşünüp sorduğunuz için teşekkür ederim, çok mutlu oldum 💜💜
Allah şifa versin inşallah bir an önce bu rahatsizligindan da kurtulursun.🙏
 
selam arkadaslar...ben siteden henuz yeniyim..ve acıkcası bi polar bozukluk tanısı icin uye oldum diyebilirim...sizlerden biraz daha vahim bir farkım var sanırım..benim esimde manik depresif ama sorun bu da diil,cunku 5yasımda ki kızıma da 2senedir bu teshis yakıstırılıyodu..buyumesi beklendi,emin olmak istemedi dr lar( ki cok dr degistirdik) ama suan cok acık...ve mecburen bu yasında ciddi ilaclara basladık...bu ozellikle yetiskin rahatsızlıgı oldugundan, cocuklarda gorulmesi olagan diil...arastırmalara gore dunyada 5 yasında sadece amerikalı 1kız cocuguna bu teshis resmen konmus..ancak 2. sanssız cocuk benim kızım maalesef...anne baba olarak cok cırpınıyor, bilincli olmak adına 2 senedir surekli okuyor arastırıyoruz....cunku kızımın kullandıgı ilaclar degistirme bile yapıldıgı halde hic tesir etmiyor..bu durumda toplum icinde ciddi sorunlar yasıyoruz ve gelisimimiz de cok geride..egitimimizde gecikmeden deva arıyoruz...fikir yorum ve onerilerinize acıgım...simdiden tesekkurler..
Şuan aktifmisiniz acaba. Kızınız ne durumda. Çok üzüldüm. Umarım iyidir
 
Kardeşim bipolar. Yazdıgınız bir çok şeyi o anlatıyormuş gibi okudum.
Biz onu doktora asla yalnız yollamadık. Yalnız gitse dahi doktor babamı abimi tek tek arayıp bilgilendirir. İntihardan korktuğu halde bazı şeyleri sizi tercihinize bırakmamalıydı doktorunuz. Her neyse.
Bu hastalık zeki insanların hastalıgı. Ve sizler çok değerlisiniz. Dünyaya farklı açılardan bakabilen nadir insanlarsınız. Kendinizi ve hastalıgınızı bilirseniz zaten zamanla siz ken doktorunuz olacaksınız. Hatta atakları önceden hissedip kontrol edeceksiniz.

Yakın zamanda üst üste 2 şiddetli atak geçirdi kardeşim. 25 yaşında. Nişanlı.
İntihar düşüncesi vs olmasa da iş hayatını çok olumsuz etkiliyor. Ve en büyük sorunu uyku. Ya hiç uyuyamıyor, ya çok uyuyor.

Bu hastalık genetik.
Ve hamileyken oruç tutan veya diyet yapan annelerin bebeklerinde görülme olasılıgı yüksek. Bununla ilgili bir makale okumuştum. Beyin kimyasının bozulmasına sebep oluyor.

malesef kesin tedavi yok. Deneme yanılmayla ilaç dozları ayarlanıyor.
aşırı zeki kişilerin hayal.güçleride doktorları teşhis koymakta zorlayabiliyor .

hayat çok güzel. Umarım bu güzel hayatta varlıgınızla çevrenize renk katarsınız .
Okuduğunuz, ciddiye aldığınız için gerçekten çok teşekkür ederim 💜 ailemle çocukken çok fazla sorun yaşadım, çok kırdıkları oldu (o dönem onlar için zor bir dönemdi, hırslarını benden alıyordu hepsi) ama çok şükür hiç şiddet gibi bir sorun yaşamadım. Şimdi aramız iyi zaten. Mutsuz bir çocukluğum oldu, akranlarımdan sürekli zorbalık gördüm, ailemden sürekli azar işittim, ama öyle bir şey olmadı şükür. Belki diyeceksiniz ki “madem şiddet görmedin, rahatlık mı battı böyle oldun?” Böyle diyen çok oldu. Ama bipolar bozukluk, şizofreni gibi hastalıklarda travmadan ziyade genetik etkili. Ailemde psikolojik hastalığı olan çok çok fazla kişi var, hatta bir kuzenim var dönem dönem halüsinasyonlar görüyor. Kullandığı ilaçları da biliyorum, ağır ilaçlar. İlaç kullanmayan kişi ailemde yok gibi bir şey. Ama ailede bunu en kötü yaşayan benim sanırım, o kuzenim hariç. O bile hastaneye yatmadı diye biliyorum. Doktorun dediğine göre özgüven sorunu, anksiyete büyük ölçüde aile kaynaklıymış. Ama bipolar biraz daha farklı. Umarım siz de öyle rahatlık mı battı gibi düşünmezsiniz 🌹 ama gerçekten beni tanımasanız bile düşünüp sorduğunuz için teşekkür ederim, çok mutlu oldum 💜💜
 
Kardeşim bipolar. Yazdıgınız bir çok şeyi o anlatıyormuş gibi okudum.
Biz onu doktora asla yalnız yollamadık. Yalnız gitse dahi doktor babamı abimi tek tek arayıp bilgilendirir. İntihardan korktuğu halde bazı şeyleri sizi tercihinize bırakmamalıydı doktorunuz. Her neyse.
Bu hastalık zeki insanların hastalıgı. Ve sizler çok değerlisiniz. Dünyaya farklı açılardan bakabilen nadir insanlarsınız. Kendinizi ve hastalıgınızı bilirseniz zaten zamanla siz ken doktorunuz olacaksınız. Hatta atakları önceden hissedip kontrol edeceksiniz.

Yakın zamanda üst üste 2 şiddetli atak geçirdi kardeşim. 25 yaşında. Nişanlı.
İntihar düşüncesi vs olmasa da iş hayatını çok olumsuz etkiliyor. Ve en büyük sorunu uyku. Ya hiç uyuyamıyor, ya çok uyuyor.

Bu hastalık genetik.
Ve hamileyken oruç tutan veya diyet yapan annelerin bebeklerinde görülme olasılıgı yüksek. Bununla ilgili bir makale okumuştum. Beyin kimyasının bozulmasına sebep oluyor.

malesef kesin tedavi yok. Deneme yanılmayla ilaç dozları ayarlanıyor.
aşırı zeki kişilerin hayal.güçleride doktorları teşhis koymakta zorlayabiliyor .

hayat çok güzel. Umarım bu güzel hayatta varlıgınızla çevrenize renk katarsınız .
Bu aralar pek girmedim buraya, yeni görüyorum kusura bakmayın,

Yeni yılınız kutlu olsun 🎄🎉💜

Çok geçmiş olsun kardeşinize, umarım iyiye gider.

Hastaneye yatmadan önce gittiğim doktorlar hep depresyon tanısı koydu, ben bu hataları büyük ölçüde ona bağlıyorum. Bipolarlarda sık oluyormuş bu yanlış tanı durumu, depresyonla karışıyormuş. Ciddi bir mani tablosu gelişmeyince hep depresyon dendi, hep yüksek doz antidepresan verildi bunlar gidişatı kötü etkiledi maalesef. Yapacak bir şey yok, kesin tanı konsa belki hastaneye yatmazdım, daha az travmatik olurdu çünkü o günler çok kötü günlerdi, hala unutamıyorum, aklıma o dönemlerle ilgili anıların gelmediği hiçbir gün yok. Öyle bir hale geldi ki artık dinlediğim şarkı, aldığım koku, gittiğim yerler bile aklıma getirebiliyor. O günlerde çok dinlediğim bir şarkı karışık çalarken denk geliyor benim direkt gözlerim doluyor, çok enteresan, anlamsız geliyor ama çözemedim bir türlü. Yine de “keşke“ demekle bir şey kazanılmıyor, bir daha olmasın diye uğraşmak gerek sadece.

Atakları hissetme, fark etme durumunu hep yaşıyorum. Doktorum bunun çok iyi olduğunu söylüyor. Hatta çok kötü olduğum dönemlerde bir ilacımı belli bir doza kadar yükseltmeme izin verdi, “hiçbir hastama böyle bir izin vermem ama sen kolay fark ediyorsun sana güveniyorum” demişti. Gerçekten artık atak geçireceğimi hissettiğimde o ilacı bir iki gün artırıp önüne geçiyorum, yüzde yüz stabil olduğum hiçbir gün yok ama en azından işlerin çığırından çıkmasını engelliyorum. Farkında olsam da engel olamadığım oluyor, mesela mani geçirirken farkına varıyorum ama şöyle oluyor: “ aa şu an mani geçiriyorum galiba hahahahhsjdj ay nolcak yaaa hiçbir şey olmaz hahahahahhs ne güzel işte hahahahshhs” onu fark ettiğimde bile o anlamsız gülmelerimi garip hareketlerimi falan kontrol edemiyorum çok enteresan bir şey. Depresyon da aynı şekilde oluyor genelde.

Uyku sorunu zaten eziyet gibi, bir de işin kötüsü uyku düzeni bozuldukça ataklar tetikleniyor, atak oldukça uyku iyice bozuluyor, çok kötü bir kısır döngüye giriyorsunuz.

Bir umut düşünüyorum “belki bir gün tamamen biter, belki ilaç kullanmama gerek kalmaz”. Az önce bitmiş ilaç bilisterlerini atıyordum, o kadar çok çıktı ki. Ve onların bitmesi iki ay bile sürmüyor. Çok kötü oldum bir an, ben bu kadar kısa sürede bu kadar şeyi vücuduma nasıl alıyorum, ben hep bunlara bağımlı mı yaşayacağım diye. Evet, çok büyük ihtimalle ölene kadar kullanacağım. Zaten bipolarda ilaç kullanmanın sebebi büyük ölçüde hastalık yinelemesin diye. Bunu fark ettim. İlaçları hiç kesmeden kullanıyorum aylarca atak geçirmiyorum diyorum ki ben iyileştim artık, sonra bir iki gün kullanmıyorum ve atak geçiriyorum. Böyle çok insan varmış. İlaçlar genelde sürdürüm tedavisi içinmiş, benim bir ilacımın prospektüsünde bile yazıyor. Düşününce, şubat ayında doktora gidişimin, ilaç kullanmaya başlayışımın üçüncü yılı olacak, bu ayın sonuna doğru hastaneye yatışımın üstünden iki sene geçmiş olacak (intihar girişimlerimin, hastaneye yatışımın, taburcu oluşumun, ilk kez doktora gidişimin tarihlerini hiç unutmuyorum :) ). Hastane sürecinden önce tedaviyi bıraktığım bir dönem olmuştu (o zamanlar tecrübesizdik ailece, tedaviye devam etmem gerektiğini bilmiyorduk hatta tanı bile doğru değildi, o yüzden ciddiye almadık) ama o da kısa süreli zaten. Yani üç senedir bu işin içindeyim ve düzelmemiş ya da sonradan eklenmiş bir sürü şey var, demek ki ya çok çok uzun sürecek bu iş, ya da ölene kadar :)

Genetik boyutunu bizim ailede çok merak ediyorum, psikolojik sorunu olan çok var ama bipolar var mı bilmiyorum, ya da geçmişte var mıydı. Varsa kimdi, ona ne oldu, acaba benim gibi miydi çok merak ediyorum. Ailede bildiğim bir bipolar olmayınca ve bunun genetik olduğunu düşününce “acaba ben bipolar değilim de kendi kendime tribe mi girdim” diye düşünmeye başlıyorum, yaşadığım onca şeye rağmen. Bir bulsam o kişi kim, gidip sarılacağım :)

O makaleyi merak ettim, araştıracağım bulursam okurum da. Anneme de üstü kapalı sorarım belki :)

Çok konuştum, özür dilerim. Bu konuda bir kez konuşmaya (daha doğrusu yazmaya) başlayınca kaptırıp gidiyorum. Çevremde kimseyle konuşamıyorum çünkü.

Güzel sözleriniz için, cevabınız için çok teşekkür ederim. Kardeşinize de tekrardan geçmiş olsun, umarım nişanlısıyla beraber mutlu, stabil, güzel, sağlıklı bir yaşamı olur 🌸💜
 
Son düzenleme:
Bu aralar pek girmedim buraya, yeni görüyorum kusura bakmayın,

Yeni yılınız kutlu olsun 🎄🎉💜

Çok geçmiş olsun kardeşinize, umarım iyiye gider.

Hastaneye yatmadan önce gittiğim doktorlar hep depresyon tanısı koydu, ben bu hataları büyük ölçüde ona bağlıyorum. Bipolarlarda sık oluyormuş bu yanlış tanı durumu, depresyonla karışıyormuş. Ciddi bir mani tablosu gelişmeyince hep depresyon dendi, hep yüksek doz antidepresan verildi bunlar gidişatı kötü etkiledi maalesef. Yapacak bir şey yok, kesin tanı konsa belki hastaneye yatmazdım, daha az travmatik olurdu çünkü o günler çok kötü günlerdi, hala unutamıyorum, aklıma o dönemlerle ilgili anıların gelmediği hiçbir gün yok. Öyle bir hale geldi ki artık dinlediğim şarkı, aldığım koku, gittiğim yerler bile aklıma getirebiliyor. O günlerde çok dinlediğim bir şarkı karışık çalarken denk geliyor benim direkt gözlerim doluyor, çok enteresan, anlamsız geliyor ama çözemedim bir türlü. Yine de “keşke“ demekle bir şey kazanılmıyor, bir daha olmasın diye uğraşmak gerek sadece.

Atakları hissetme, fark etme durumunu hep yaşıyorum. Doktorum bunun çok iyi olduğunu söylüyor. Hatta çok kötü olduğum dönemlerde bir ilacımı belli bir doza kadar yükseltmeme izin verdi, “hiçbir hastama böyle bir izin vermem ama sen kolay fark ediyorsun sana güveniyorum” demişti. Gerçekten artık atak geçireceğimi hissettiğimde o ilacı bir iki gün artırıp önüne geçiyorum, yüzde yüz stabil olduğum hiçbir gün yok ama en azından işlerin çığırından çıkmasını engelliyorum. Farkında olsam da engel olamadığım oluyor, mesela mani geçirirken farkına varıyorum ama şöyle oluyor: “ aa şu an mani geçiriyorum galiba hahahahhsjdj ay nolcak yaaa hiçbir şey olmaz hahahahahhs ne güzel işte hahahahshhs” onu fark ettiğimde bile o anlamsız gülmelerimi garip hareketlerimi falan kontrol edemiyorum çok enteresan bir şey. Depresyon da aynı şekilde oluyor genelde.

Uyku sorunu zaten eziyet gibi, bir de işin kötüsü uyku düzeni bozuldukça ataklar tetikleniyor, atak oldukça uyku iyice bozuluyor, çok kötü bir kısır döngüye giriyorsunuz.

Bir umut düşünüyorum “belki bir gün tamamen biter, belki ilaç kullanmama gerek kalmaz”. Az önce bitmiş ilaç bilisterlerini atıyordum, o kadar çok çıktı ki. Ve onların bitmesi iki ay bile sürmüyor. Çok kötü oldum bir an, ben bu kadar kısa sürede bu kadar şeyi vücuduma nasıl alıyorum, ben hep bunlara bağımlı mı yaşayacağım diye. Evet, çok büyük ihtimalle ölene kadar kullanacağım. Zaten bipolarda ilaç kullanmanın sebebi büyük ölçüde hastalık yinelemesin diye. Bunu fark ettim. İlaçları hiç kesmeden kullanıyorum aylarca atak geçirmiyorum diyorum ki ben iyileştim artık, sonra bir iki gün kullanmıyorum ve atak geçiriyorum. Böyle çok insan varmış. İlaçlar genelde sürdürüm tedavisi içinmiş, benim bir ilacımın prospektüsünde bile yazıyor. Düşününce, şubat ayında doktora gidişimin, ilaç kullanmaya başlayışımın üçüncü yılı olacak, bu ayın sonuna doğru hastaneye yatışımın üstünden iki sene geçmiş olacak (intihar girişimlerimin, hastaneye yatışımın, taburcu oluşumun, ilk kez doktora gidişimin tarihlerini hiç unutmuyorum :) ). Hastane sürecinden önce tedaviyi bıraktığım bir dönem olmuştu (o zamanlar tecrübesizdik ailece, tedaviye devam etmem gerektiğini bilmiyorduk hatta tanı bile doğru değildi, o yüzden ciddiye almadık) ama o da kısa süreli zaten. Yani üç senedir bu işin içindeyim ve düzelmemiş ya da sonradan eklenmiş bir sürü şey var, demek ki ya çok çok uzun sürecek bu iş, ya da ölene kadar :)

Genetik boyutunu bizim ailede çok merak ediyorum, psikolojik sorunu olan çok var ama bipolar var mı bilmiyorum, ya da geçmişte var mıydı. Varsa kimdi, ona ne oldu, acaba benim gibi miydi çok merak ediyorum. Ailede bildiğim bir bipolar olmayınca ve bunun genetik olduğunu düşününce “acaba ben bipolar değilim de kendi kendime tribe mi girdim” diye düşünmeye başlıyorum, yaşadığım onca şeye rağmen. Bir bulsam o kişi kim, gidip sarılacağım :)

O makaleyi merak ettim, araştıracağım bulursam okurum da. Anneme de üstü kapalı sorarım belki :)

Çok konuştum, özür dilerim. Bu konuda bir kez konuşmaya (daha doğrusu yazmaya) başlayınca kaptırıp gidiyorum. Çevremde kimseyle konuşamıyorum çünkü.

Güzel sözleriniz için, cevabınız için çok teşekkür ederim. Kardeşinize de tekrardan geçmiş olsun, umarım nişanlısıyla beraber mutlu, stabil, güzel, sağlıklı bir yaşamı olur 🌸💜
Okudum ama uzun uzun cevaplayamıycam. Bebeklerim hasta. Bu ara gece gündüz yok bizde. En kısa sürede bu mesaja ayrıntılı cevap vericem.
Allah kimseyi dermansız dertle sınamasın.
Değerli oldugunuzu unutmayın . İyi günler 🤗
 
Bu aralar pek girmedim buraya, yeni görüyorum kusura bakmayın,

Yeni yılınız kutlu olsun 🎄🎉💜

Çok geçmiş olsun kardeşinize, umarım iyiye gider.

Hastaneye yatmadan önce gittiğim doktorlar hep depresyon tanısı koydu, ben bu hataları büyük ölçüde ona bağlıyorum. Bipolarlarda sık oluyormuş bu yanlış tanı durumu, depresyonla karışıyormuş. Ciddi bir mani tablosu gelişmeyince hep depresyon dendi, hep yüksek doz antidepresan verildi bunlar gidişatı kötü etkiledi maalesef. Yapacak bir şey yok, kesin tanı konsa belki hastaneye yatmazdım, daha az travmatik olurdu çünkü o günler çok kötü günlerdi, hala unutamıyorum, aklıma o dönemlerle ilgili anıların gelmediği hiçbir gün yok. Öyle bir hale geldi ki artık dinlediğim şarkı, aldığım koku, gittiğim yerler bile aklıma getirebiliyor. O günlerde çok dinlediğim bir şarkı karışık çalarken denk geliyor benim direkt gözlerim doluyor, çok enteresan, anlamsız geliyor ama çözemedim bir türlü. Yine de “keşke“ demekle bir şey kazanılmıyor, bir daha olmasın diye uğraşmak gerek sadece.

Atakları hissetme, fark etme durumunu hep yaşıyorum. Doktorum bunun çok iyi olduğunu söylüyor. Hatta çok kötü olduğum dönemlerde bir ilacımı belli bir doza kadar yükseltmeme izin verdi, “hiçbir hastama böyle bir izin vermem ama sen kolay fark ediyorsun sana güveniyorum” demişti. Gerçekten artık atak geçireceğimi hissettiğimde o ilacı bir iki gün artırıp önüne geçiyorum, yüzde yüz stabil olduğum hiçbir gün yok ama en azından işlerin çığırından çıkmasını engelliyorum. Farkında olsam da engel olamadığım oluyor, mesela mani geçirirken farkına varıyorum ama şöyle oluyor: “ aa şu an mani geçiriyorum galiba hahahahhsjdj ay nolcak yaaa hiçbir şey olmaz hahahahahhs ne güzel işte hahahahshhs” onu fark ettiğimde bile o anlamsız gülmelerimi garip hareketlerimi falan kontrol edemiyorum çok enteresan bir şey. Depresyon da aynı şekilde oluyor genelde.

Uyku sorunu zaten eziyet gibi, bir de işin kötüsü uyku düzeni bozuldukça ataklar tetikleniyor, atak oldukça uyku iyice bozuluyor, çok kötü bir kısır döngüye giriyorsunuz.

Bir umut düşünüyorum “belki bir gün tamamen biter, belki ilaç kullanmama gerek kalmaz”. Az önce bitmiş ilaç bilisterlerini atıyordum, o kadar çok çıktı ki. Ve onların bitmesi iki ay bile sürmüyor. Çok kötü oldum bir an, ben bu kadar kısa sürede bu kadar şeyi vücuduma nasıl alıyorum, ben hep bunlara bağımlı mı yaşayacağım diye. Evet, çok büyük ihtimalle ölene kadar kullanacağım. Zaten bipolarda ilaç kullanmanın sebebi büyük ölçüde hastalık yinelemesin diye. Bunu fark ettim. İlaçları hiç kesmeden kullanıyorum aylarca atak geçirmiyorum diyorum ki ben iyileştim artık, sonra bir iki gün kullanmıyorum ve atak geçiriyorum. Böyle çok insan varmış. İlaçlar genelde sürdürüm tedavisi içinmiş, benim bir ilacımın prospektüsünde bile yazıyor. Düşününce, şubat ayında doktora gidişimin, ilaç kullanmaya başlayışımın üçüncü yılı olacak, bu ayın sonuna doğru hastaneye yatışımın üstünden iki sene geçmiş olacak (intihar girişimlerimin, hastaneye yatışımın, taburcu oluşumun, ilk kez doktora gidişimin tarihlerini hiç unutmuyorum :) ). Hastane sürecinden önce tedaviyi bıraktığım bir dönem olmuştu (o zamanlar tecrübesizdik ailece, tedaviye devam etmem gerektiğini bilmiyorduk hatta tanı bile doğru değildi, o yüzden ciddiye almadık) ama o da kısa süreli zaten. Yani üç senedir bu işin içindeyim ve düzelmemiş ya da sonradan eklenmiş bir sürü şey var, demek ki ya çok çok uzun sürecek bu iş, ya da ölene kadar :)

Genetik boyutunu bizim ailede çok merak ediyorum, psikolojik sorunu olan çok var ama bipolar var mı bilmiyorum, ya da geçmişte var mıydı. Varsa kimdi, ona ne oldu, acaba benim gibi miydi çok merak ediyorum. Ailede bildiğim bir bipolar olmayınca ve bunun genetik olduğunu düşününce “acaba ben bipolar değilim de kendi kendime tribe mi girdim” diye düşünmeye başlıyorum, yaşadığım onca şeye rağmen. Bir bulsam o kişi kim, gidip sarılacağım :)

O makaleyi merak ettim, araştıracağım bulursam okurum da. Anneme de üstü kapalı sorarım belki :)

Çok konuştum, özür dilerim. Bu konuda bir kez konuşmaya (daha doğrusu yazmaya) başlayınca kaptırıp gidiyorum. Çevremde kimseyle konuşamıyorum çünkü.

Güzel sözleriniz için, cevabınız için çok teşekkür ederim. Kardeşinize de tekrardan geçmiş olsun, umarım nişanlısıyla beraber mutlu, stabil, güzel, sağlıklı bir yaşamı olur 🌸💜
Tekrar merhaba
Kardeşimin son atagı çok zorlu geçti üst üste iki atak geçirdi . İçki kullanmış malesef .
Ailecek zor günler yaşadık. Oysa bu yaz sonuna kadar atak geçirmese ilaçları bıraktıracaktı doktoru. Ama imkansız gibi görunuyor .
Kuzenim var oda 26 yaşında 1 yıldır ilaçsız devam ediyor. Atakları hafif geçiyor. Düzene bindi ve normal hayatına devam ediyor. Öğretmen kendisi . Yeni atandıgı sıralar zorlandı ama şuan iyi.

Demem o ki, her türlü örnekler mevcut . Hakkınıza hayırlısı olsun . Ailenin ve sosyal çevrenin tutumu çok önemli.

Bu rahatsızlıgı toplumdan dışlanmaya sebep gibi görmeyin asla. Çok başarılı insanlar var ....
Kardeşim şuan işsiz. En büyük sorunumuz bu . Hastalıktan dolayı iş ortamına uyum süreci zor oluyor nasıl desem mesela aşırı dürüst . Para yiyen iş arkadaşlarına tahammül edemiyor gibi. Buna benzer sorunları oluyor
Martta düğünümüz var. Evliliğin daha iyi geceleğini düşünüyoruz. Bakalım nasıl olacak.

Seninde dedigin gibi, tamamen iyileşmek imkansız sadece bununla yaşamayı öğreneceksiniz . Vücut şekline göre giyinmeyi becermek gibi birşey. Sizde kafa yapınıza göre hayatınızı inşaa edeceksiniz .
Müzik dinlediginde anlıyoruz biz kardeşimin ataklarını zevki değişip rap dinliyor :) oysa türkü sever saz çalar.

Hiç kurcalama bence genetik işini . 40 yaşından snra ki çocuklar da da brnzer hastalık görulmesi normalmiş. Yani sperm hücreleri yaşlandıkca bu tarz hastalıklara yatkınlık artarmış. Kardeşim son çocuk malesef

Sosyal hayatın ne durumda. Evlimisin sevgilin varmı. Okul hayatın nasıl
 
Okudum ama uzun uzun cevaplayamıycam. Bebeklerim hasta. Bu ara gece gündüz yok bizde. En kısa sürede bu mesaja ayrıntılı cevap vericem.
Allah kimseyi dermansız dertle sınamasın.
Değerli oldugunuzu unutmayın . İyi günler 🤗
Çok geçmiş olsun, umarım şimdi daha iyilerdir 🌸
 
Tekrar merhaba
Kardeşimin son atagı çok zorlu geçti üst üste iki atak geçirdi . İçki kullanmış malesef .
Ailecek zor günler yaşadık. Oysa bu yaz sonuna kadar atak geçirmese ilaçları bıraktıracaktı doktoru. Ama imkansız gibi görunuyor .
Kuzenim var oda 26 yaşında 1 yıldır ilaçsız devam ediyor. Atakları hafif geçiyor. Düzene bindi ve normal hayatına devam ediyor. Öğretmen kendisi . Yeni atandıgı sıralar zorlandı ama şuan iyi.

Demem o ki, her türlü örnekler mevcut . Hakkınıza hayırlısı olsun . Ailenin ve sosyal çevrenin tutumu çok önemli.

Bu rahatsızlıgı toplumdan dışlanmaya sebep gibi görmeyin asla. Çok başarılı insanlar var ....
Kardeşim şuan işsiz. En büyük sorunumuz bu . Hastalıktan dolayı iş ortamına uyum süreci zor oluyor nasıl desem mesela aşırı dürüst . Para yiyen iş arkadaşlarına tahammül edemiyor gibi. Buna benzer sorunları oluyor
Martta düğünümüz var. Evliliğin daha iyi geceleğini düşünüyoruz. Bakalım nasıl olacak.

Seninde dedigin gibi, tamamen iyileşmek imkansız sadece bununla yaşamayı öğreneceksiniz . Vücut şekline göre giyinmeyi becermek gibi birşey. Sizde kafa yapınıza göre hayatınızı inşaa edeceksiniz .
Müzik dinlediginde anlıyoruz biz kardeşimin ataklarını zevki değişip rap dinliyor :) oysa türkü sever saz çalar.

Hiç kurcalama bence genetik işini . 40 yaşından snra ki çocuklar da da brnzer hastalık görulmesi normalmiş. Yani sperm hücreleri yaşlandıkca bu tarz hastalıklara yatkınlık artarmış. Kardeşim son çocuk malesef

Sosyal hayatın ne durumda. Evlimisin sevgilin varmı. Okul hayatın nasıl

Merhaba.
İçki ya da başka maddelerin kullanımı bipoları çok etkiliyor hatta kafein bile etkiliyor. Ben kahveye çaya çok düşkünüm özellikle dersler için içiyorum, o bile bazen çok kötü etkiliyor. Hele ki içki. Çok riskli. Keşke geçirmeseymiş ama olmuş bir kere. Daha iyi olsun yeter ki. Umarım daha iyi olur. Kuzeniniz adına da çok sevindim.

Evet dışlanma sebebi değil aslında ama bazen hareketlerimiz normal olmadığı için dışlanıyoruz en azından bana bu oluyor. Sosyal hayatın nasıl demişsiniz yani pek iyi değil. Bir de benim bulunduğum ortam biraz enteresan, her şeyle dalga geçen insanlardan oluşuyor. Şöyle söyleyeyim yüzlerine güldükleri kişi yanlarından ayrıldığı anda dedikodusunu yapmaya, küfürler etmeye, dalga geçmeye başlıyorlar. Benle ilgili neler diyorlar kim bilir. Hareketlerimi garip buluyorlar onun da farkındayım. İster istemez yalnız kalıyorum. Bir iki arkadaşım var ama aşırı samimi olduğum kimse yok. Yaşım ilerledikçe olur belki, ama kendimi bildim bileli hiç doğru dürüst arkadaş edinemedim. Sosyal fobi yaşadım zaten senelerdir, küçükken de çok fazla dalga geçilen bir çocuktum anaokulunda ilkokulda hatta ortaokulda. İster istemez arkadaş edinememeye başladım. Sosyal ilişki kurmayı pek bilmiyorum hala ve bu yine iyi halim, eskiden göz teması bile kuramazdım :) açıkçası garip insanlar da pek sevilmiyor, garip karşılamıyorum artık. Haftalarca depresyondan çıkamadığım oluyor, bazen ailem bile tahammül edemiyor elalem nasıl etsin :) ya da yerimde bile duramadığım, saçma sapan konuştuğum, hareketlerimi kontrol edemediğim günler oluyor, belki de insanları korkutuyorumdur. Hak veriyorum o yüzden mesafeli olmalarına. Ben yine de herkesle konuşmaya, muhabbet etmeye çalışıyorum, kendimi çekmiyorum asla. Olduğu kadar artık :)

Evli değilim yaş olarak küçüğüm henüz :) sevgilim hiç olmadı. Okulda da derslerim iyi gibi ama çok zorlandığım noktalar da var, zorlandıkça bazen ruhsal anlamda daha kötü oluyorum. Bu aralar gerçekten rahatsızlığımın çok arttığını hissediyorum ve sebebi biraz da okul, sınav stresleri. Doktora gitmek için gün sayıyorum şu an :) Ama okul olunca da insanın bir uğraşı oluyor, iyi geliyor, evde kalmak daha kötü olurdu.

Evlilik kardeşiniz için daha iyi olabilir gerçekten. Çok sevindim, bir şey kalmamış düğüne de :) her şey istediği gibi olur umarım. Evlilik iyi gelirse belki iş bulması da daha kolay olur. Dürüstlük çok güzel ve şu çağda çok zor bulunan bir şey ama maalesef bazen böyle zarar da verebiliyor.

Müzik zevkinden bile anlaşılıyor gerçekten :) kısa süre de olsa insanın resmen karakteri değişiyor çünkü, çok enteresan
 
Merhaba.
İçki ya da başka maddelerin kullanımı bipoları çok etkiliyor hatta kafein bile etkiliyor. Ben kahveye çaya çok düşkünüm özellikle dersler için içiyorum, o bile bazen çok kötü etkiliyor. Hele ki içki. Çok riskli. Keşke geçirmeseymiş ama olmuş bir kere. Daha iyi olsun yeter ki. Umarım daha iyi olur. Kuzeniniz adına da çok sevindim.

Evet dışlanma sebebi değil aslında ama bazen hareketlerimiz normal olmadığı için dışlanıyoruz en azından bana bu oluyor. Sosyal hayatın nasıl demişsiniz yani pek iyi değil. Bir de benim bulunduğum ortam biraz enteresan, her şeyle dalga geçen insanlardan oluşuyor. Şöyle söyleyeyim yüzlerine güldükleri kişi yanlarından ayrıldığı anda dedikodusunu yapmaya, küfürler etmeye, dalga geçmeye başlıyorlar. Benle ilgili neler diyorlar kim bilir. Hareketlerimi garip buluyorlar onun da farkındayım. İster istemez yalnız kalıyorum. Bir iki arkadaşım var ama aşırı samimi olduğum kimse yok. Yaşım ilerledikçe olur belki, ama kendimi bildim bileli hiç doğru dürüst arkadaş edinemedim. Sosyal fobi yaşadım zaten senelerdir, küçükken de çok fazla dalga geçilen bir çocuktum anaokulunda ilkokulda hatta ortaokulda. İster istemez arkadaş edinememeye başladım. Sosyal ilişki kurmayı pek bilmiyorum hala ve bu yine iyi halim, eskiden göz teması bile kuramazdım :) açıkçası garip insanlar da pek sevilmiyor, garip karşılamıyorum artık. Haftalarca depresyondan çıkamadığım oluyor, bazen ailem bile tahammül edemiyor elalem nasıl etsin :) ya da yerimde bile duramadığım, saçma sapan konuştuğum, hareketlerimi kontrol edemediğim günler oluyor, belki de insanları korkutuyorumdur. Hak veriyorum o yüzden mesafeli olmalarına. Ben yine de herkesle konuşmaya, muhabbet etmeye çalışıyorum, kendimi çekmiyorum asla. Olduğu kadar artık :)

Evli değilim yaş olarak küçüğüm henüz :) sevgilim hiç olmadı. Okulda da derslerim iyi gibi ama çok zorlandığım noktalar da var, zorlandıkça bazen ruhsal anlamda daha kötü oluyorum. Bu aralar gerçekten rahatsızlığımın çok arttığını hissediyorum ve sebebi biraz da okul, sınav stresleri. Doktora gitmek için gün sayıyorum şu an :) Ama okul olunca da insanın bir uğraşı oluyor, iyi geliyor, evde kalmak daha kötü olurdu.

Evlilik kardeşiniz için daha iyi olabilir gerçekten. Çok sevindim, bir şey kalmamış düğüne de :) her şey istediği gibi olur umarım. Evlilik iyi gelirse belki iş bulması da daha kolay olur. Dürüstlük çok güzel ve şu çağda çok zor bulunan bir şey ama maalesef bazen böyle zarar da verebiliyor.

Müzik zevkinden bile anlaşılıyor gerçekten :) kısa süre de olsa insanın resmen karakteri değişiyor çünkü, çok enteresan
Seninde yeni yılın kutlu olsun canım bu arada. Ben senin kadar dikkatli cevaplayamıyorum. Okuyorum ama tam dönüş sağlamam zor. Evde iki küçük bebek var. Dikkatimi tam veremiyorum.

İçkiyi biliyordum ama kahveyi bilmiyordum. Fazla kahve tüketiyor kardeşim.bu konunun üzerinde durmam lazım.

Yani sosyal hayatın çokta önemli değil bence. Ben çevreme baktıgım zaman hiç kimseyi normal sosyal ilişki düzeyinde görmuyorum. Yaşlılardan gençlere hatta çocuklara kadar herkes bir garip. Malesef teknoloji çağı bizim millete pek yaramadı.
Herkes sanki kendisi mükemmelmiş gibi etrafını eleştiriyor, neredeyse herkesin herkesle çıkar ilişkisi var.
Tüm bu karmaşaya sizin fazla ince düşünceniz gerçekten bir beden büyük kalır bence. Kendi kardeşim en azından öyle . Aşırı kibar ve ince düşünceli. Her ayrıntı önemli. Diyorum çocuk resmen güzel kalbinin zehir gibi beyninin dezavantajını yaşıyor.

Bu arada bebeklerim iyiler. Galiba bana ve eşimede bulaştı. Hepimiz hastayız. Bir memlekete gidelim dedik aldık başımıza belayı. :)

Okul hayatını tamamlayana kadar sabırlı ol, sakın pes etme kardeşim çok başarılıydı, bütün ilkokulu derecelerle okudu. Lisede aslında atakları belli olmuş farketmedik. Sonra üniversitede devamı geldi farkedemedik . Taki kendi memleketimize geçiş yapıp ailemin gözü mnüne gelene kdr .
Yani demem o ki. Eğer ailen sana iyi geliyorsa çok uzaklaşma . Okulu uzattı kardeşim. Herkesin asla bitmez ipler kopmuş dedigi okulu yine dereceyle bitirdi.
Gittigi iş görüşmelerinde işe alım uzmanlarıyla saatlerce görüşüyor ve hemen hepsinden şu tarz cevaplar alıyor. Sen bize fazlasın, seni işe alırsak önünü kapatmış oluruz vs .
Yaşına göre çok donanımlı. Defalarca atak geçirdigi halde bi dünya sertifika aldı, kurslar falan derken kendini çok geliştirdi.
Son atagında bi akü firmasının bölge sorumlusuydu kendisi istifa etti.

Artık atak dönemlerinde istifa etmek yerine kenara çekilip kendini dinlemeyi öğrenmesi lazım. Çünkü kontrol edilmezse çok saçma harcamaları oluyor, çok garip kararları oluyor.

Anne babamdan çok artık yük gelin hanımımızda .
8 yıllık sevgilisi. Ve gerçekten okadar sakin biri ki. Bütün ataklarda sakince kardeşimi kontrol etti yanında oldu. Öğretmen kendisi .onun zorlu bi hayat bekliyor hepimiz bunu ona dürüstce anlattık . Şuan ayrılsa kardeşimden hakkı var oysa . Ama güZel kalpli meleğim kardeşim kadar seviyorum onu. Gerçekten o olmasa herşey daha da zorlaşırdı.

İnşallah seninde hayatına öyle birileri girer . Girmese de olur. Çok uç noktalar değil bunlar .
Bana göre hayatın tek uç noktaları, sağlık ve huzur geri kalan herkes herşey tamamlayıcı unsur . Olsada olur olmasada olur .

Kardeşimi detaylı anlatmamın sebebi sende sakın pes etme.
Okuma alışkanlıgın nasıl veya hobilerin var mı bilmiyorum. Ama bi abla olarak sana en büyük tavsiyem. Kendine , güzel beynini ,oyalayacak hobiler edin.
Kardeşim okumayı seviyor. Ama doktorun önerisiyle onu sarsmayacak aşırı dini bilgi veya felsefik bilgi içermeyen kitaplar seçiyor.
Fazla müzik dinliyor. Saz çalmak belkide bir çok kez onu atağın eşiğinden almıştır . Spor yapıyor.
Son görüştügümüzde aynı anda 3 roman okuyordu. Sırayla gitsen iyi değil mi dedigim de, abla sanki hoşlanmadıgım dünyayı değiştirip yenisine geçiyorum böyle demişti . Sıkıldıkca değişiyor :)
Takıntıları da var onun mesela. Sohbeti çok dolu. Bilgili bi çocuk asla boş konuşmaZ.

Ama sen gibi sayılı bir kaç arkadaşı var, akrabalarla çok yakın olamıyor vs gibi sorunları var. Bence bu rahatsızlıgı olmasaydıda yapısı bu olurdu.
Sizler çevreyi daha detaylı gözlemlediginiz için size herkes herşey fazlasıyla şeffaf görunuyor
Şuan yoldan tut birini götür doktora en basit antidepresana başlatmazsa doktor bak gör :) herkesin kafa gidip geliyor.

Kardeşimi babam çok olumsuz etkiliyor. Evlenirse düzelir umudun o yönde. Yani babadan uzaklaşması faydalı olacak. Bana göre babamı götürsek tam bakırköylük . Davranışları çook bozuk .

Birde sana sormak istedigim sorular var.
Ailenin küçüğümüsün sende.
İsminde o,u,ü,ö gibi yuvarlak harf var mı, ve çift isim misin göbek ismin var mı .


Kardeşime göre onun hasta olma sebeplerinin bi kısmı bunlar :) mantıklı açıklamaları var .

Uzun oldu canım kusura bakma veletlerin gece mesaisinden yazıyorm şuan. Ve mesajın 3 açılışı bu. Anca tamamladım kopuk olabilir . Sabahın 5 i :)
 
Seninde yeni yılın kutlu olsun canım bu arada. Ben senin kadar dikkatli cevaplayamıyorum. Okuyorum ama tam dönüş sağlamam zor. Evde iki küçük bebek var. Dikkatimi tam veremiyorum.

İçkiyi biliyordum ama kahveyi bilmiyordum. Fazla kahve tüketiyor kardeşim.bu konunun üzerinde durmam lazım.

Yani sosyal hayatın çokta önemli değil bence. Ben çevreme baktıgım zaman hiç kimseyi normal sosyal ilişki düzeyinde görmuyorum. Yaşlılardan gençlere hatta çocuklara kadar herkes bir garip. Malesef teknoloji çağı bizim millete pek yaramadı.
Herkes sanki kendisi mükemmelmiş gibi etrafını eleştiriyor, neredeyse herkesin herkesle çıkar ilişkisi var.
Tüm bu karmaşaya sizin fazla ince düşünceniz gerçekten bir beden büyük kalır bence. Kendi kardeşim en azından öyle . Aşırı kibar ve ince düşünceli. Her ayrıntı önemli. Diyorum çocuk resmen güzel kalbinin zehir gibi beyninin dezavantajını yaşıyor.

Bu arada bebeklerim iyiler. Galiba bana ve eşimede bulaştı. Hepimiz hastayız. Bir memlekete gidelim dedik aldık başımıza belayı. :)

Okul hayatını tamamlayana kadar sabırlı ol, sakın pes etme kardeşim çok başarılıydı, bütün ilkokulu derecelerle okudu. Lisede aslında atakları belli olmuş farketmedik. Sonra üniversitede devamı geldi farkedemedik . Taki kendi memleketimize geçiş yapıp ailemin gözü mnüne gelene kdr .
Yani demem o ki. Eğer ailen sana iyi geliyorsa çok uzaklaşma . Okulu uzattı kardeşim. Herkesin asla bitmez ipler kopmuş dedigi okulu yine dereceyle bitirdi.
Gittigi iş görüşmelerinde işe alım uzmanlarıyla saatlerce görüşüyor ve hemen hepsinden şu tarz cevaplar alıyor. Sen bize fazlasın, seni işe alırsak önünü kapatmış oluruz vs .
Yaşına göre çok donanımlı. Defalarca atak geçirdigi halde bi dünya sertifika aldı, kurslar falan derken kendini çok geliştirdi.
Son atagında bi akü firmasının bölge sorumlusuydu kendisi istifa etti.

Artık atak dönemlerinde istifa etmek yerine kenara çekilip kendini dinlemeyi öğrenmesi lazım. Çünkü kontrol edilmezse çok saçma harcamaları oluyor, çok garip kararları oluyor.

Anne babamdan çok artık yük gelin hanımımızda .
8 yıllık sevgilisi. Ve gerçekten okadar sakin biri ki. Bütün ataklarda sakince kardeşimi kontrol etti yanında oldu. Öğretmen kendisi .onun zorlu bi hayat bekliyor hepimiz bunu ona dürüstce anlattık . Şuan ayrılsa kardeşimden hakkı var oysa . Ama güZel kalpli meleğim kardeşim kadar seviyorum onu. Gerçekten o olmasa herşey daha da zorlaşırdı.

İnşallah seninde hayatına öyle birileri girer . Girmese de olur. Çok uç noktalar değil bunlar .
Bana göre hayatın tek uç noktaları, sağlık ve huzur geri kalan herkes herşey tamamlayıcı unsur . Olsada olur olmasada olur .

Kardeşimi detaylı anlatmamın sebebi sende sakın pes etme.
Okuma alışkanlıgın nasıl veya hobilerin var mı bilmiyorum. Ama bi abla olarak sana en büyük tavsiyem. Kendine , güzel beynini ,oyalayacak hobiler edin.
Kardeşim okumayı seviyor. Ama doktorun önerisiyle onu sarsmayacak aşırı dini bilgi veya felsefik bilgi içermeyen kitaplar seçiyor.
Fazla müzik dinliyor. Saz çalmak belkide bir çok kez onu atağın eşiğinden almıştır . Spor yapıyor.
Son görüştügümüzde aynı anda 3 roman okuyordu. Sırayla gitsen iyi değil mi dedigim de, abla sanki hoşlanmadıgım dünyayı değiştirip yenisine geçiyorum böyle demişti . Sıkıldıkca değişiyor :)
Takıntıları da var onun mesela. Sohbeti çok dolu. Bilgili bi çocuk asla boş konuşmaZ.

Ama sen gibi sayılı bir kaç arkadaşı var, akrabalarla çok yakın olamıyor vs gibi sorunları var. Bence bu rahatsızlıgı olmasaydıda yapısı bu olurdu.
Sizler çevreyi daha detaylı gözlemlediginiz için size herkes herşey fazlasıyla şeffaf görunuyor
Şuan yoldan tut birini götür doktora en basit antidepresana başlatmazsa doktor bak gör :) herkesin kafa gidip geliyor.

Kardeşimi babam çok olumsuz etkiliyor. Evlenirse düzelir umudun o yönde. Yani babadan uzaklaşması faydalı olacak. Bana göre babamı götürsek tam bakırköylük . Davranışları çook bozuk .

Birde sana sormak istedigim sorular var.
Ailenin küçüğümüsün sende.
İsminde o,u,ü,ö gibi yuvarlak harf var mı, ve çift isim misin göbek ismin var mı .


Kardeşime göre onun hasta olma sebeplerinin bi kısmı bunlar :) mantıklı açıklamaları var .

Uzun oldu canım kusura bakma veletlerin gece mesaisinden yazıyorm şuan. Ve mesajın 3 açılışı bu. Anca tamamladım kopuk olabilir . Sabahın 5 i :)
Teşekkür ederim :) Olsun, tahmin edebiliyorum iki küçük çocukla ne kadar zor oluyordur. Kaç gündür bir sürü şey yazdınız, çok sağolun :)

Evet kafein gerçekten etkiliyor en azından doktorumun söylediği bu. Hastanede bize asla kahve içirmezlerdi. Yeşil çay, normal çay bazen içerdik ama kahve, enerji içeceği tarzı şeyler yasaktı. Haftada bir herkes istediği yiyeceği getirtirdi, cips, çikolata her neyse. Ama asla gazlı içecek hele kola içirmezlerdi. İçim dışım bitki çayı olmuştu hatırlıyorum :) Doktorumla konuştuğumuzda eğer kötüysem hala sorar, çok kahve içiyor musun diye. Kafeini hayatından tamamen çıkart demedi hiçbir zaman, ama çok tüketmemi de istemiyor. Bu hastalıkta uyku da çok önemli olduğu için, uyku düzenini bozan maddeler pek iyi olmuyor sanırım. Dengeli içilirse bir şey olmaz sonuçta hayatımızdan tamamen çıkartamıyoruz, ama çok içmemek lazım. Ben de çok içiyorum ama doğru değil :)

Annemle de bazen konuşuyoruz bu insanların normal olmadığıyla ilgili. Herkeste bir sıkıntı var. Bazısı çok uç boyutta yaşıyor bazısı tolere edebileceği boyutta. İleri seviyede olursa hasta deniliyor, halbuki düşününce etrafta teşhis edilmemiş ne kadar çok hasta var, tek farkları çok ilerlememiş onlarda. Bizim gibi ilerleyince sorun teşkil ediyor artık. Şu çağda kim ne kadar normal kalabilir? Pandemi dönemi hele.

Bebeklerinize de size de çok geçmiş olsun :) aman dikkat edin havalar kötü, salgın çok arttı özellikle.

Kardeşinizle çok fazla benzer yönümüz varmış onu fark ettim :) kendim gibi birilerinin olduğunu duyunca daha az yalnız hissettim :) lise 1 de başladı benim ilk defa, ama öncesinde de pek mutlu bir çocuk değildim ilkokulda bile. Takıntılarım benim de vardı hala var, 1. sınıfta bile takıntılarım olduğunu hatırlıyorum. O kadar tedaviden sonra büyük ölçüde azaldı ama bazen artıyor.

Müzik ben de çok dinliyorum, evden kulaklık olmadan hiç çıkmam, evde de dinlerim hatta şu anda da dinliyorum :) enstrüman da çalıyorum birkaç tane :) ama sınav senem olduğu için hiç vakit ayıramıyorum şu sıralar. Spor da bir seneden fazladır yapıyorum, ona da vakit ayırmakta zorlanıyorum ama yine de yapıyorum. Evimde spor salonu var sayılır, koşu bandı, dambıl, halter vs onlarla çalışıyorum. Çok iyi geliyor. Kardeşinizi çok iyi anlıyorum sporu müziği sevmesi konusunda :) dedim ya çok benzer şey varmış

Hobi edinmek özellikle bizim gibi insanlara çok iyi geliyor. Hastanedeyken çok kitap okurdum ama bu aralar yine sınav senem olduğu için okuyamıyorum :KK43: yine de dersleri biraz yoluna koyabilsem okumak istiyorum.

Çok zeki biriymiş, aslında ne kadar güzel bir şey ama olumsuz etkileyebiliyor işte. Ama bu kadar zeki olması ona birçok avantaj da sağlar. Bu kadar donanımlı, akıllı insanlar kolay bulunmuyor. Hele hastalığa rağmen bu kadar ilerlemek hiç kolay değil. Umarım çok iyi yerlere gelir :)

Atak anlarında o saçma kararların saçma olduğunu bilseniz bile elinizden bir şey gelmiyor ne yazık ki. Zamanla daha yönetilebilir hale gelir illa ki. Atak geldiğini hissettiği an aslında izin alma şansı olsa, evine gitse. Size ya da aileden başka birine, nişanlısına falan haber verse. Sonra doktorla görüşüp tedaviyi düzenlerler. Böyle kararların önüne ancak o şekilde geçilir sanırım. Umarım zamanla daha hafif seyreder.

Nişanlısı da çok iyi biriymiş, ne kadar güzel :) çok büyük bir şans. Bir de ben iyi insanların başına er geç iyi şeyler de geliyor diye düşünüyorum. Kardeşiniz çok iyi, zeki birisi. Karşısına da çok iyi biri çıkmış. Ona dürüst bir şekilde anlatmanız da çok iyi olmuş. Herkes bununla yaşayamayabiliyor. Baştan bilip göze alması daha iyi. Sakin olması anlayışlı olması da kardeşiniz için çok büyük bir avantaj. Ben atak geçirdiğimde bir de ailemi teselli etmekle uğraşıyorum düşünün :) kendim zaten kötüyüm, kendimi baskılamaya çalışıyorum bir taraftan onlar kızmasın, üzülmesin diye çırpınıyorum. Belli etmemek için uğraşıyorum. Bir yerde patlayacak bu sanırım. Ama kardeşiniz bu yönden çok şanslı, ona anlayış gösterecek bir hayat arkadaşı olacak :) umarım çok mutlu olurlar, sizi de kardeşinizi de tanımıyorum ama dilerim harika bir hayatları olur, hiç ayrılmazlar :)

Estağfurullah, ne kusuru :) Asıl teşekkür ederim, ciddiye aldığınız için. Benim mesajlar da aşırı uzun, kusuruma bakmayın üşenmeyip okuyorsunuz, cevap veriyorsunuz. Çok sağolun :)

Evet ben küçük çocuğum :) zaten iki kardeşiz. Ama tek ismim var göbek adım yok. Yuvarlak harf de yok :) açıklamalarını merak ettim ama, kim bilir sebebi ne :)
 
Teşekkür ederim :) Olsun, tahmin edebiliyorum iki küçük çocukla ne kadar zor oluyordur. Kaç gündür bir sürü şey yazdınız, çok sağolun :)

Evet kafein gerçekten etkiliyor en azından doktorumun söylediği bu. Hastanede bize asla kahve içirmezlerdi. Yeşil çay, normal çay bazen içerdik ama kahve, enerji içeceği tarzı şeyler yasaktı. Haftada bir herkes istediği yiyeceği getirtirdi, cips, çikolata her neyse. Ama asla gazlı içecek hele kola içirmezlerdi. İçim dışım bitki çayı olmuştu hatırlıyorum :) Doktorumla konuştuğumuzda eğer kötüysem hala sorar, çok kahve içiyor musun diye. Kafeini hayatından tamamen çıkart demedi hiçbir zaman, ama çok tüketmemi de istemiyor. Bu hastalıkta uyku da çok önemli olduğu için, uyku düzenini bozan maddeler pek iyi olmuyor sanırım. Dengeli içilirse bir şey olmaz sonuçta hayatımızdan tamamen çıkartamıyoruz, ama çok içmemek lazım. Ben de çok içiyorum ama doğru değil :)

Annemle de bazen konuşuyoruz bu insanların normal olmadığıyla ilgili. Herkeste bir sıkıntı var. Bazısı çok uç boyutta yaşıyor bazısı tolere edebileceği boyutta. İleri seviyede olursa hasta deniliyor, halbuki düşününce etrafta teşhis edilmemiş ne kadar çok hasta var, tek farkları çok ilerlememiş onlarda. Bizim gibi ilerleyince sorun teşkil ediyor artık. Şu çağda kim ne kadar normal kalabilir? Pandemi dönemi hele.

Bebeklerinize de size de çok geçmiş olsun :) aman dikkat edin havalar kötü, salgın çok arttı özellikle.

Kardeşinizle çok fazla benzer yönümüz varmış onu fark ettim :) kendim gibi birilerinin olduğunu duyunca daha az yalnız hissettim :) lise 1 de başladı benim ilk defa, ama öncesinde de pek mutlu bir çocuk değildim ilkokulda bile. Takıntılarım benim de vardı hala var, 1. sınıfta bile takıntılarım olduğunu hatırlıyorum. O kadar tedaviden sonra büyük ölçüde azaldı ama bazen artıyor.

Müzik ben de çok dinliyorum, evden kulaklık olmadan hiç çıkmam, evde de dinlerim hatta şu anda da dinliyorum :) enstrüman da çalıyorum birkaç tane :) ama sınav senem olduğu için hiç vakit ayıramıyorum şu sıralar. Spor da bir seneden fazladır yapıyorum, ona da vakit ayırmakta zorlanıyorum ama yine de yapıyorum. Evimde spor salonu var sayılır, koşu bandı, dambıl, halter vs onlarla çalışıyorum. Çok iyi geliyor. Kardeşinizi çok iyi anlıyorum sporu müziği sevmesi konusunda :) dedim ya çok benzer şey varmış

Hobi edinmek özellikle bizim gibi insanlara çok iyi geliyor. Hastanedeyken çok kitap okurdum ama bu aralar yine sınav senem olduğu için okuyamıyorum :KK43: yine de dersleri biraz yoluna koyabilsem okumak istiyorum.

Çok zeki biriymiş, aslında ne kadar güzel bir şey ama olumsuz etkileyebiliyor işte. Ama bu kadar zeki olması ona birçok avantaj da sağlar. Bu kadar donanımlı, akıllı insanlar kolay bulunmuyor. Hele hastalığa rağmen bu kadar ilerlemek hiç kolay değil. Umarım çok iyi yerlere gelir :)

Atak anlarında o saçma kararların saçma olduğunu bilseniz bile elinizden bir şey gelmiyor ne yazık ki. Zamanla daha yönetilebilir hale gelir illa ki. Atak geldiğini hissettiği an aslında izin alma şansı olsa, evine gitse. Size ya da aileden başka birine, nişanlısına falan haber verse. Sonra doktorla görüşüp tedaviyi düzenlerler. Böyle kararların önüne ancak o şekilde geçilir sanırım. Umarım zamanla daha hafif seyreder.

Nişanlısı da çok iyi biriymiş, ne kadar güzel :) çok büyük bir şans. Bir de ben iyi insanların başına er geç iyi şeyler de geliyor diye düşünüyorum. Kardeşiniz çok iyi, zeki birisi. Karşısına da çok iyi biri çıkmış. Ona dürüst bir şekilde anlatmanız da çok iyi olmuş. Herkes bununla yaşayamayabiliyor. Baştan bilip göze alması daha iyi. Sakin olması anlayışlı olması da kardeşiniz için çok büyük bir avantaj. Ben atak geçirdiğimde bir de ailemi teselli etmekle uğraşıyorum düşünün :) kendim zaten kötüyüm, kendimi baskılamaya çalışıyorum bir taraftan onlar kızmasın, üzülmesin diye çırpınıyorum. Belli etmemek için uğraşıyorum. Bir yerde patlayacak bu sanırım. Ama kardeşiniz bu yönden çok şanslı, ona anlayış gösterecek bir hayat arkadaşı olacak :) umarım çok mutlu olurlar, sizi de kardeşinizi de tanımıyorum ama dilerim harika bir hayatları olur, hiç ayrılmazlar :)

Estağfurullah, ne kusuru :) Asıl teşekkür ederim, ciddiye aldığınız için. Benim mesajlar da aşırı uzun, kusuruma bakmayın üşenmeyip okuyorsunuz, cevap veriyorsunuz. Çok sağolun :)

Evet ben küçük çocuğum :) zaten iki kardeşiz. Ama tek ismim var göbek adım yok. Yuvarlak harf de yok :) açıklamalarını merak ettim ama, kim bilir sebebi ne :)
Çift isim durumunun çift karaktere sebep oldugunu düşünüyoruz biz kardeşimle:)
Yuvarlak harfte şanssız işleri zor olan kişiler gibi bi genellememiz var. Bu bi aleminde önerisi aynı zamanda.
Neyse çok önemli değil. Küçük çocuklarda yaşlı spermden dolayı azcık kafaları gidik oluyor :)
Hep söyleniyor bizim ki neden ben küçüğüm diye de. Öyle kendi aramızdaki saçma muhabbetler.
Sana da hayatında başarılar dilerim canım. Bi ablanda benim. İstedigin zaman yazabilirsin.
Karşına iyi insanlar çıksın umarım .
Güzel dileklerin için sağol.
Zaten yeteri kadar hobin varmış. Kitapta şöyle dursun herşeyin zamanı var. Vakti gelince okursun. Okudugun zaman kitap önerileri muhabbetimiz olur ..sınavlarını bir hallet önce upuzun güzel bi hayatın var. Umarım dolu dolu geçer.
Kardeşimde bir kaç enstruman çalıyor. Müzik kulağı çok iyi. Ve yalnız öğrendi. Kurs vs olmadan. Çok fazla türkü biliyor. Ne kdr güzel şeyler çok imreniyorum.

Biz güyya normaliz :) ağaç çiz desen onu bile yapamam :)

Kal sağlıcakla
 
Çift isim durumunun çift karaktere sebep oldugunu düşünüyoruz biz kardeşimle:)
Yuvarlak harfte şanssız işleri zor olan kişiler gibi bi genellememiz var. Bu bi aleminde önerisi aynı zamanda.
Neyse çok önemli değil. Küçük çocuklarda yaşlı spermden dolayı azcık kafaları gidik oluyor :)
Hep söyleniyor bizim ki neden ben küçüğüm diye de. Öyle kendi aramızdaki saçma muhabbetler.
Sana da hayatında başarılar dilerim canım. Bi ablanda benim. İstedigin zaman yazabilirsin.
Karşına iyi insanlar çıksın umarım .
Güzel dileklerin için sağol.
Zaten yeteri kadar hobin varmış. Kitapta şöyle dursun herşeyin zamanı var. Vakti gelince okursun. Okudugun zaman kitap önerileri muhabbetimiz olur ..sınavlarını bir hallet önce upuzun güzel bi hayatın var. Umarım dolu dolu geçer.
Kardeşimde bir kaç enstruman çalıyor. Müzik kulağı çok iyi. Ve yalnız öğrendi. Kurs vs olmadan. Çok fazla türkü biliyor. Ne kdr güzel şeyler çok imreniyorum.

Biz güyya normaliz :) ağaç çiz desen onu bile yapamam :)

Kal sağlıcakla

Çift karakter olayı özellikle bana da mantıklı geldi :)
Zaten hep denir ya yaş ilerledikçe çocuk yapmak daha sıkıntı diye, ondan sanırım yaşlı sperm problem olabiliyor.

Evet belki okudukça buralarda konuşuruz güzel olur :)

Güzel sözleriniz, desteğiniz, iyi dilekleriniz için çok teşekkürler 💜 kendinize çok iyi bakın 🌸
 
X