Bir beyaz yakalının erken isyanı:)

Mesleğin başlarında kariyer mesleki heyecan adrenaliyle gözünüzün hiçbir şey görmemesi gerekirdi. Şimdiden mesaisi stresi daralmanız enteresan geldi. Bir de niye şimdiden evlendiğimde çocuğum olduğunda diye plan yapıyorsunuz ki; nereden biliyorsunuz belki eşinizin evden çalışan bir işi olacak çocuğun günlük yükünü üstlenecek vs. Ayrıca aşırı hırslı, stres içinde geç saatlere kadar çalışan anneler de var
Kesinlikle... Bu ülkede işsizlik %15, genç işsizlik %30... Ben asistanken 1 hafta hocanın not defterini hazırladım, her gün en az bir saat özel işleriyle ilgilenirdim. Bir kere oto park parası vermemek için beni yanında götürdü arabada bekletti... Yapmam gereken işleri de asla ötelemezdi, sizin işinizi yaptım filan dinlemedi azımıza ederdi. Şimdi evden çalışma var asistan yok okulda. Çabalamazsanız, bir fark yaratamazsanız sıradan insan olursunuz, her gelen üzerinize basar.
 
Türk mühendisleri neden yurtdışında kolay iş buluyorlar? Çalışkanlıkları, zorluk karşısında mücadeleleri sayesinde. Türkiye kolay değil kesinlikle ama yurt dışında hele ki yeni mezun birisine kolay kolay iş verileceğini beklemek hayal perestlik. Avukatlık o ülkenin sistemine göre bir meslektir, buradan başka bir ülkeye giden bir avukat katip bile olamaz. Hukuk okuyarak mesleğini yapmaya. 2 kişi varsa 4 tanede doktor var, mobbing nedir nasıl yapılır siz sağlık sektöründe görün... 24 saat nöbet tutup 8 saat dinlenip 11 saat mesai yapmak her insanın harcı değil...
Türk mühendisleri çalışkan oldukları için iş bulmuyor bence gelişmiş ülkelerin çok fazla mühendise ve teknik alanda eğitim alan insana ihtiyacı olduğu için iş buluyorlar. Amerika da çinli ingilterede hintli ve pakistanlı mühendis enflasyonu var neden? Bir uzay mühendisi bir elektronik mühendisi bir petrol mühendisi yazılım mühendisi gelişmekte olan bir ülkede mi yoksa gelişmiş ülkede mi kolay iş bulur sizce? Türk mühendisler almanyada iş buluyor çünkü almanyada herkes parasal kaygılarla çocuğunu mühendis yapmıyor. Marangoz da oluyor çocuk berber de onlar daha çok kazanıyor hatta. Dolayısıyla aynı şeyler değil. Avukatlık mesleği evet ülkeden ülkeye değişir. Ama bir uluslararası hukuk yüksek lisansı yaparsınız fransada o zaman dünyanın her yerinde çalışabilirsiniz çünkü uluslararası kurallar her imzacı devlette ortak. Ben kendisine yurtdışında iş bul demedim gitmeyi dene dedim. Avukat olması şart değil pizzacıda da çalışabilir köpek de gezdirebilir, çok daha insanca yaşar istanbulda bir plazada deneyimlediğinden. Nereden biliyorsunuz derseniz bir dönem yurtdışında yaşadım otellerde resepsiyonist kafelerde garson küçük çocuklara basketbol öğreten arkadaşlarım ailelerinden bir kuruş para almadan yiyip içip eğlenip haftasonları başka ülkeleri gezerek yaşam sürdürüyordu. Biz çok biçimciyiz bence. Beyaz yaka olayım ama öğle yemeği param olmasın. Beyaz yaka olayım hergün takım elbiseyle işe gideyim ama asgari ücret alayım varsın tipim havalı dursun.
 
Türk mühendisleri çalışkan oldukları için iş bulmuyor bence gelişmiş ülkelerin çok fazla mühendise ve teknik alanda eğitim alan insana ihtiyacı olduğu için iş buluyorlar. Amerika da çinli ingilterede hintli ve pakistanlı mühendis enflasyonu var neden? Bir uzay mühendisi bir elektronik mühendisi bir petrol mühendisi yazılım mühendisi gelişmekte olan bir ülkede mi yoksa gelişmiş ülkede mi kolay iş bulur sizce? Türk mühendisler almanyada iş buluyor çünkü almanyada herkes parasal kaygılarla çocuğunu mühendis yapmıyor. Marangoz da oluyor çocuk berber de onlar daha çok kazanıyor hatta. Dolayısıyla aynı şeyler değil. Avukatlık mesleği evet ülkeden ülkeye değişir. Ama bir uluslararası hukuk yüksek lisansı yaparsınız fransada o zaman dünyanın her yerinde çalışabilirsiniz çünkü uluslararası kurallar her imzacı devlette ortak. Ben kendisine yurtdışında iş bul demedim gitmeyi dene dedim. Avukat olması şart değil pizzacıda da çalışabilir köpek de gezdirebilir, çok daha insanca yaşar istanbulda bir plazada deneyimlediğinden. Nereden biliyorsunuz derseniz bir dönem yurtdışında yaşadım otellerde resepsiyonist kafelerde garson küçük çocuklara basketbol öğreten arkadaşlarım ailelerinden bir kuruş para almadan yiyip içip eğlenip haftasonları başka ülkeleri gezerek yaşam sürdürüyordu. Biz çok biçimciyiz bence. Beyaz yaka olayım ama öğle yemeği param olmasın. Beyaz yaka olayım hergün takım elbiseyle işe gideyim ama asgari ücret alayım varsın tipim havalı dursun.
yazdıklarınızı bir çoğuna katılıyorum. ABD veya Avrupa farksız, parasını veririm en iyi mühendisi getiririm diyor. Kendi vatandaşı yönetici pozisyonunda. Onlar için personelin ne giydiği neye ne kadar inandığı umrunda değil, onlar projeye bakıyorlar. Biz daha kendi ailemiz içinde anlaşamıyoruz onlar dünyanın her yerinden beyinleri topluyor ve bir arada yaşatabiliyorlar
 
ya gecen gun konustuk avukat bir adam varmis turk, dunyada 10 farkli yerde burosu varmis kendisi de budapestede yasiyor sanirim. ben gorunce %100 dolandirici dedim, sevgilim hayir degil dedi. degilmis. 😂 cok sasirdim daha 30lu yaslarinda nasil yapmis diye. adini tam hatirlayip sana yazayim, gerekirse ona ulas basvur, buyuk bir yerde calisiyormussun deneyimlisin de ne olacak denemekten zarar gelmez bence.

ama ben hala adamin dolandirici oldugunu dusunuyorum bana hic guven vermiyor, turkiyeden boyle basarili biri ciksa duyardik diye dusunuyorum. 😂
Sassy çok mutlu olurum gerçekten. Bekliyorum haberlerini.
 
Benim ailem hep bizi çalışmanın önemini anlata anlata büyüttü. Annemi ailesi okutmamis, en ozendigi şey çalışan kadındır, ara ara kendince çalıştı (ama zora, emir almaya gelemez asla,devam ettirmedi hiç bir işini). Bizim ev öyle bir "calismayani kınama evi" ki, okulu bitirip 22sinde evlenene çocuk gelin muamelesi yapılır :) babam da inanılmaz çalışkandir zaten, kendi işi var. Bazen pazarları bile gider,asla şikayet etmez. Tam tersi ne zaman emeklilik muhabbeti açılsa emekli olsa bile çalışacağını söyler.
Hal böyleyken ben de hep çalışma heveslisi oldum. Hatta küçükken bizim balkondan görünen gökdelenlerde ise gitmenin hayalini kurardım.
Üniversitede de yüz boyama palyacoluğu olsun, hosteslik olsun , özel ders olsun bir şekilde para kazandım, bundan zevk aldım.
Derken üniversite son sınıfta ilk defa staj yaptım (hatta okula iletmeyecegim,tamamıyla gönüllü gittiğim,bir kuruş almadığım bir stajdi,deneyim olsun diye kendim ayarlamıştim. Düşün içimdeki çalışma azmini)
Ve böylece ilk defa kurumsal iş hayatına girdim.
Aman Allahım, bu ne eziyet??
Ben insan kaynakları birimindeydim. İzinleri falan biz verirdik. Çocuğunun okul gösterisine gitmek için bile bizim birime gelir, bir yalvarmadiklari kalırdı. İzni de 'kacta çocuğun gösterisi? 12'de mi? Tamam, 8de mesai basliyor, 11'da çıkar, 2de gelirsin' şeklinde verirdik 😯😯 bir ömür düşünün , çocuğun okul gösterisine bile kahvaltı yapıp ,keyifle yiyip gidemiyorsun. Dönüşte sağlıksız bir şeyler ismarlayamiyorsun. Her şeyin koşturmaca, anı biriktiremiyorsun...
Hayat mı bu ya?
Egolu egolu adamların homurtusu ayrı, yaşadığın haksızlıklara ses çıkartırsan kapının görünme riski ayrı...
İlk kez o stajda düşünmüştüm, "gerçekten insanların bir ömrü adadığı hayat bu mu?" Diye... Daha da bu düşüncem hiç geçmedi:)
Bir sürü ayrı yerde çalıştım (hatta inşallah şimdiki iş yerimden de tez vakitte çıkacağım) , gerçekten her yerin kendince kötülüğü var. Mesela şimdiki iş yerim izin konusunda çok serbest. Cenazesi olana 'ne zaman kendini iyi hissedersen o zaman gel' diye süresiz ucretli izin veren, karnın ağrıyınca mescide geçip uyuyacağın rahatlıkta bir yer. Ama özlük hakları konusunda problemli. Devletin verdiği hakları vermekten acizler. Ağir bir mobbing var ve maaş ödemeleri çok düzensiz.
Daha güzel ve kurumsal yerlerde de çalıştım ama dediğim gibi, hepsinin kendince bir kötü tarafı var:)
30'lu yaşlarımin en büyük hedefi sadece bilgisayardan -dunyanin her hangi bir noktasında çalışabileceğim- freelance bir iş :)
Beyaz yakalık benim minnoş gonlume uygun bir iş degil
ben o düzeni reddedip istifa edip, kendi ve freelance düzende işini kuran kişiyim.

ama o iş öyle:

ooh alayım bilgsyarı gideyim bir köşeye, kafama göre çalışayım rahatlığında olmuyor
bir kere freelance çalışıp anne-babadan kalan bir çöpünüz olmadan kendinize maddi özgürlük kazanacak düzene gelebilmek için kafadan bir 3-5 seneyi feda etmeniz gerekiyor.
müşteri tabanı edinmeniz, kendinizi kabul ettirmeniz, maaşınızı geçen bir nakit akışı oluşturmanız lazım "geçen" diyorum çünkü normalde yılda 12 kere maaş alır en kötü 3 hafta tatil yaparsınız, kıdeminiz, sigortanız, yemek kartınız şununuz bununuz olur. tüm bunları telafı eden üstüne olur ya iş akışının durduğu ara dönemleri örten bir gelir için maşınız 10 bin liraysa 15 bin lira gibi vergiden sonra aylık gelir hedeflemeniz gerekir. (çünkü buradan sigorta ödeyecek, sürekli evde olduğunuz için ek donatı alacak, yemek söyleyecek, kendi muhasebenizi filan (en azından ön muhasabe) tutmanız gerekeceği için bu konularda gerekirse eğitim alacaksınız. vs vs vs.
yani maaşla aynı parayı kazanmakla aynı gelire ulaşılmıyor.

üstüne bu bir kuraldır: ne zaman iş acildir, o bilgisayar bozulur, o internet çöker, o yazıcının kartuşu biter...(herkes işine göre düşünebilir bunu)

yani öyle gidip papua yeni ginenin bir köyünde, kamboçya kırsalında ya da moğalistan çölünde çalışmak çok kolay değil.
en fazla şu yapılıyor (yaptıklarım):
mesela normalde makededonyayı-arnavutluğu 3 günde gezecekseniz 8-10 günlük bir plan yapıyor biraz gezip biraz çalışıyorsunuz
venedikte havalanından otele geçince uçakta, bekleme salonunda otobüste yaptığınız acele işi lobide tamamlayıp teslim ediyor. koyuyor laptopu uyuyor. sabah çıkıp bir tur atıp geldikten sonra müşterinin teyit mailini alıyorsunuz. filan.

ha o "dünyayı gezerek çalışma" hiç mi mümkün değil?
mümkündür tabii ki de yaşlar gidiyor...ben bu düzeni kurana kadar 36 filan olmuştum. (istediğim gelir seviyesi ayda 2500 dolar filan gibiydi, o seviyeye gelince de durdum, üstüne gitmedim açıkçası çünkü benim bedenim fazlasını kaldırmıyor, kendime vakit ayırmak zorundayım artık, üstüne yapmak istediğim başka işler var, onlara bakıyorum. bu parayla newyorkda filan yaşayamam, evet, ama yaşamak isteyeceğim yerlerin çoğunda iyi kötü idare ederim.)
neyse, sorun şu ki tüm dünyada geçerli bir seyahat sigortam olmadan kapıdan adım atamam mesela böyle bir düzen için. (çünkü kronik bir hastalığım var, ölürüm Allah korusun). gezecek olsam sürekli iş planına göre gezmem gerekir, öyle "kafa rahat gezme" yok yani.
üstüne anne babalar yaşlanıyor, başka sorumluluklar çıkıyor. bir aidiyetiniz olmaması gezmeye de aşırı motive olmanız lazım. olabilir tabii.
ve en önemlisi benim işimde günlük kontrol edilmesi gereken şeyler oluyor

yani mesela 3-5-8 aylık bir proje alıp kimsenin sizi kontrol etmeyeceği bir düzende iş yapabilecekseniz, onu bilmem. ama freelance işlerde de bir dünya kontrol ve QA var. neredeyse günlük iletişim gerekiyor, olmuyor yani öyle gideyim okyanusun ortasında bir adaya muz yiyip kokonut içip kafama göre çalışayım...

ama mesela şunlar var: kuaföre gitmiyor, makyaj yapmıyor, işe-gidiş geliş için yol yapmıyor, ister sabah ister gece çalışıyorsunuz. patron yok. dedikodu yok. evet.
mesela egede bir köyde çalışılabilir.
bunu yapıyorum ben zaten.
 
Şeytanın dediğini yapın. Gidebiliyosaniz bi dk durmayın. Bulasikcilik, garsonluk yapın gerekirse. Orda mesleki kurslar falan var iş kayginiz varsa onlara gidersiniz, ya da yüksek lisans yaparsınız
 
10 yılımı muhasebe bürosundan tut, kurumsal, kurumsal görünen ama vasat her türlü iş yerinde geçirdim. Smmm stajımı yaparken yarıda bıraktım. Şu saatten sonra ancak kendi işimin muhasebesiyle ilgilenirim. Vasıfsız, vizyonsuz, hak gaspçısı hırsız patronlardan bıktım.
Onlar adına iş yapmaktan, mavi yakanın hakkını gasp ediyor diye karşı çıkınca azar işitmekten, bir işi ayakta tutmanın zorluklarını dinlemekten sıkıldım.
Evet iş beğenmiyorum artık.
Bence imkanı olan herkes şartları zorlayıp başka işlere yönelmeli. Maaşlı çalışmak ne para ne mutluluk sağlıyor.
 
Bakiniz iste güzel ülkemin siralanamayack Kadar cok sorunlarindan bir tanesi de bu.
Yillarca calis, ugras didin, iyi bir okul oku, iyi bir meslek edin, gir kurumsal bir firmaya ve felegin sassin.
Bende Türkiye de yillar boyunca alaninida ilk siralarda bulunan bir firmada calistim. Is bitmeden eve gidemezdin, mesaini alirdin ama bazen kapinin önünden geri dönmek zorunda kalirdin, gecenin ikisinde ücünde telefonla aranir Sabah sekizde ise gelecegin düsünülmeden saatlerce Telefon basinda dururdun, aylarca hafta sonu olmadan, günde en az 12 Saat calisirdin. Isin kötüsü ben bunu normal Kabul ederdim:
Evlendim ve yurt disina geldim, Esim da alaninda ülkenin en büyük sirketlerinden birinde calisiyor. Ne kendisi ne de beraberinde calistigi arkadaslari calisma saatlerini günlük yasal süreden fazla uzatmiyorlar/uzatamiyorlar. Isin aciliyeti ya da yetismemesi onlari baglamiyor, calisma saatleri dolunca evdeler.
Ilk evlendigimizde eve geldi, anlatiyor ariza cikti sunu yaptik bunu yaptik vs.. Cözdünüz mü sorunu dedim. Yookk dedi yarin bakicaz. Nasil yani üretim duruyor ve sen sorumlu kisi olarak eve geldin ve digerlerini de eve mi gönderdin? EEE calisma saati doldu kimseyi zorla calistiramam dedi...Ben sok...
mesela hollywood filmleri vardır ya çoook çalışırlar ofiste yatarlar filan aman allahım gömlekler berbat olur kahveler gider pizzalar gelir, karısı temiz gömlek sıcak çörek getirir 385753 tane afra yapar filan.

ya benim normal iş hayatım öyleydi.
normalimiz buydu bizim, 3 saat uyuyorduk. hep işyerindeydik. duşumuz muşumuz zaten hepsi vardı. ama herkes öyleydi.
hep o hollywood fimlerinde "fazla çalışma" sekanslarında o zamanlarım gelir aklıma

gerçi ben de hala o zamanların ekmeğini yiyorum.
yani çalışırken bilemiyordum ama tüm işi o zaman öğrenmişim, o tempoyla 15 senelik tecrübeye denk olmuş tabii. orası da ayrı.

ihmal edilen bir çocuk filan yoksa ortada aslında çok kötü bir fikir değil yani. işi öğren sonra kendi işini kur.
 
Daha yeni mezunken üstüne üstlük zibilyon tane hukuk fal. Varken fazla abartmamışmışsın. Emek olmadan yemek olmaz şu an senin her işi yapacağın her işi öğreneceğin yaş. Fakülte teorik öğretir ama hayat sadece teorik değil. Önce meslekte pişmen lazım ki ilerde rahat edesin. Altı üstü 23-24 yaşındasınız. Ben dişhekimiyim üzerine uzmanlık yaptım. Biz de saat 5 e kadar fakültede hasta bakar sonra makale okur, ders çalışırdık. Tezim lab. Teziydi. Tüm lab çalışmasını akşam 6 dan sonra yaptım. Yeri geldi gece 12 de çıktım. 30 yaşında uzmanlık bittiğinde ne evim ne arabam vardı. Şu an ise emeklerimin karşılığını alıyorum çok şükür. Eğer o dönemler sabretmeseydim asla şimdi ki konumumda olamazdım
 
Valla bende sizin yaşadıklarınızı yaşıyorum ve hissediyorum da ben mezun olalı 10 yıl olacak 10 yıldır aktif çalıştım da ben tükendim töleransım azaldı da o yüzden bu işsizlik gelecek kaygısını çekiyorum.Ki ona bile lüksüm yok hala arayış içindeyim.Ben size şöyle örnek vereyim ilaç ismi vermeyim ama hap içip 4 gün üst üste uyumadan geceleri çalışıp işe öyle gittiğimi bilirim ben ve bunu daha geçen sene yaptım.O işten de yorduğu ıcın cıkmak zorunda kaldım baska gerekcelerım de vardı ama ona bıle nerdeyse pısman olacağım.Ben ailemden isteyemem ama siz isteyebiliyorsanız gidin.
 
hiç unutmam herkesin çokkk bunaldığı, işin çok yoğunlaştığı bir dönemde

üst kurumdaki bir meslektaş hepimize mail atıp mesleği bırakıp Olimpos ta pansiyonculuğa başladığını duyurmuştu

hepimiz çok imrenmiştik

o zaman gençtik, biz de çalışır biriktirir bırakırız demiştik

yok ama artık ne piyasa öyle ne paranın değeri var

işin acısı başka iş de gelmez elimizden

isyan etsek de lanet olsun desek de bu çarkın içindeyiz

hem burada yazıp arka planda da çalışmaya devam

şimdi hedef 50 yaş

çocuğumuz büyüyecek

belki o zaman yeni bir hayat kurarız kendimize diyoruz

geçim kaygımız daha minimal olduğunda, iş niteliği de değişecek

çoğu kişiye göre rahat çalışıyoruz, trilyonlarla oynamıyoruz ama beyin yorgunluğu yetiyor da artıyor

işini severek yapıp kurumsalda devam edenlere saygım var. bazıları gerçekten o noktaya cuk oturuyor. ama insan bilgisayarı kapadığında mutsuzsa demek ki doğru yerde değil.
aslında elimizden başka şeyler gelir ama sanırım iş ve yorgunluk yüzünden kendimize zaman ayıramadığımız için ne yapabileceğimizi bulamıyoruz.
 
Mesleğin başlarında kariyer mesleki heyecan adrenaliyle gözünüzün hiçbir şey görmemesi gerekirdi. Şimdiden mesaisi stresi daralmanız enteresan geldi. Bir de niye şimdiden evlendiğimde çocuğum olduğunda diye plan yapıyorsunuz ki; nereden biliyorsunuz belki eşinizin evden çalışan bir işi olacak çocuğun günlük yükünü üstlenecek vs. Ayrıca aşırı hırslı, stres içinde geç saatlere kadar çalışan anneler de var

belki de böyle bir çalışma hayatı aslında istediği şey değildir. bunu erkenden farketmiş olması çok daha iyi.
 
işini severek yapıp kurumsalda devam edenlere saygım var. bazıları gerçekten o noktaya cuk oturuyor. ama insan bilgisayarı kapadığında mutsuzsa demek ki doğru yerde değil.
aslında elimizden başka şeyler gelir ama sanırım iş ve yorgunluk yüzünden kendimize zaman ayıramadığımız için ne yapabileceğimizi bulamıyoruz.

Tabii gelir de

O riski alacak alt yapı yok bende
 
Tabii gelir de

O riski alacak alt yapı yok bende

ben mesela ilgi alanımı buldum. astroloji ile başladım şimdi human design vs dersler alıyorum ama maddi güven benim için önemli olduğundan henüz para kazanma yöntemimi değiştirecek cesareti bulamadım.
 
Daha yeni mezunken üstüne üstlük zibilyon tane hukuk fal. Varken fazla abartmamışmışsın. Emek olmadan yemek olmaz şu an senin her işi yapacağın her işi öğreneceğin yaş. Fakülte teorik öğretir ama hayat sadece teorik değil. Önce meslekte pişmen lazım ki ilerde rahat edesin. Altı üstü 23-24 yaşındasınız. Ben dişhekimiyim üzerine uzmanlık yaptım. Biz de saat 5 e kadar fakültede hasta bakar sonra makale okur, ders çalışırdık. Tezim lab. Teziydi. Tüm lab çalışmasını akşam 6 dan sonra yaptım. Yeri geldi gece 12 de çıktım. 30 yaşında uzmanlık bittiğinde ne evim ne arabam vardı. Şu an ise emeklerimin karşılığını alıyorum çok şükür. Eğer o dönemler sabretmeseydim asla şimdi ki konumumda olamazdım
Ben de böyle düşünüyorum. Daha yolun cok başındasın. Ama z kuşağı böyle arkadaslar. Bizim yeni mezun arkadaşlar da böyle. Hem pastam dursun hem karnım doysun. Çalışmaları gereken bir sınav var, hepsi bekar cocuksuz. Kazanırlarsa ğozisyonları değişecek, maaşları artacak. Hazır pandemi varken evdeyken çalışın haftasonu falan dedim. Yok haftasonunu kendime ayıracağım diyor. Sonra da maaşım az diye şikayet. Kusura bakmayın da emek olmadan yemek olmuyor. Özellikle hukuk gibi alanlar dünyanın her yerinde çok çalışır aöa tecrübe kazanınca iyi kazanır. Ben de aynı yollardan geçtim. Şimdi evden 10-5 arası çslışıyorum. Altımda ekibim var.
 
Herkese merhaba.
Ben İstanbul'da bilinen kurumsal bir hukuk bürosunda stajyer avukatım şuan. Öğrenciyken, beyaz yakalıların tası tarağı toplayıp Ege kasabası muhabbeti yapmasına hep çok şaşırırdım. Bu kadar emek verip dirsek çürütüyorlar sonra köye taşınıyorlar derdim içimden. Fakat inanın stajımın daha ortasında "bu nereye kadar böyle gidecek" demeye başladım. Gece 9'a, 10'a kadar mesai yapıyorum çoğu zaman ve karşılığında aldığım üç kuruşu kiraya faturalara veriyorum. Baba desteği olmasa geçinmemin imkanı yok. Hadi ben şanslı kesimdeyim,ailem arkamda, iyi bir eğitim aldım da iyi bir iş buldum; peki bunca insan nasıl geçiniyor diye düşünmekten geceleri uyuyamıyorum.
Kurumsalın verdiği hiyerarşi sonucu yediğim azarı, kaprisi hiç burada anlatmayacağım bile.
Şimdi gencim hadi dayanırım, peki evlenip çoluğum çocuğum olsa? Nasıl vakit bulur ki insan ailesine böyle bir çalışma temposunda?
Çalıştığım bürodaki genç bir kadın avukatın "Geçen eve 20.30'da girdim. Eşim çok şaşırdı ne işin var burada dedi" diye gülerek anlattığı tasvir benim içimi parçaladı. Komik değil acınası bir hal bence.
Bu kadar çabuk bezmiş olmak ve geleceğe yönelik müthiş bir korku yaşıyor olmak normal mi?
Ne yapacağımı bilemiyorum kızlar. Şeytan diyor ki son bir aile desteği al ve yurtdışına çık yerleş. Gerçi oralarda ne iş yapar nasıl geçinirim onu da bilmiyorum. Ama bu ülkede her gün daha büyük bir hayalkırıklığı yaşayarak uyanıyorum ve ileride şansım varken gitseydim keşke demekten korkuyorum.

Dertleşmek istedim aynı düşünceleri paylaşan arkadaşlarla...
Bizim mesleğimiz kişinin çalışma temposunu kendine göre ayarlayabileceği bir meslek. Stajyerken size dayatılanı meslek hayatınız boyunca devam ettirmek zorunda değilsiniz. Sadece bir kere gece 12de müvekkil yakınının telefonunu açtım (ilk cmk dosyamdı acemilik işte :) ), bir daha asla dedim. Akşam 7den sonra telefonlara cevap vermem, acil bir durum olursa mesaj atarlar gerek görürsem dönüş yaparım. Kimi meslektaş bu tempoyu sevdiği için böyle çalışıyor, siz de kendinize hangisini uygun buluyorsanız onu yaparsınız. Şimdiden bu kadar karamsar olmayın.
 
Alanınızda akademisyenlik düşünmez misiniz? Eğer yapmadıysanız yüksek lisans yapıp okutman olmak sanki size daha uygun gibi. Daha az baş ağrısı, en azından çocuk gürültüsü yok. Hem de eğer hâlâ seviyorsanız sevdiğiniz alanda devam etmiş olursunuz. Hukuk fakültelerinde nasıl işliyor, torpilsiz zor mu, pek bilmiyorum. Yine de bir öneri olarak yazmak istedim.

Öğretmenlikte de iş sıkıntısı büyüyor, dolusuyla mezun var. Özelde şartlar iyi değil, atama da din öğretmeni, sınıf ya da İngilizce öğretmeni değilseniz kolay değil, kontenjan giderek azaltılıyor. Ben de ikinci bir lisansı uzaktan okuyarak akademisyenlik olasılığı bana açık olsun istiyorum. İngilizce öğretmenliği okudum, İngiliz dili ve edebiyatı okumayı düşünüyorum. Hem mesleki gelişim hem de ruhsal tatmin olur, sevdiğim ilgilendiğim şeyle uğraşırım diye düşündüm.
Ben başka bir alanda yüksek lisans yapıyorum, teşekkür ederim biraz daha çalışmam lazım yüksekte başarılı olmak için,şu sıralar modum çok düşük olduğu için dersleri de takip etmiyordum 😔
 
Ben başka bir alanda yüksek lisans yapıyorum, teşekkür ederim biraz daha çalışmam lazım yüksekte başarılı olmak için,şu sıralar modum çok düşük olduğu için dersleri de takip etmiyordum 😔
Herkes motivasyonda zorlanıyor bu aralar maalesef. Benim de mülakata çalışmam lazım 2 hafta kaldı bakamıyorum bile geçmiş yıllarda çıkmış sorulara 😄. Umarım istediğiniz gibi olur her şey 😊.
 
Back
X