- 5 Kasım 2024
- 147
- 185
- 18
- Konu Sahibi Huzurkovalayankus
- #1
Selam arkadaşlar,
Samimi bir şekilde yazacağım, burada kiminize kardeşimmişsiniz gibi kiminize bir büyüğüm olarak tavsiyelerde bulundum şimdiye kadar. Sizde ricam bunu çevrenizdenmişim gibi değerlendirmeniz.
Benim neredeyse hayatım boyunca tanıdığım yakın bir arkadaşım var. Anasınıfına giderken tanıştık, maddi durumlarımız farklıydı ama bu çocuk olarak arkadaş olmaya asla engel değil, sonuçta forma giyip beslenme yiyoruz.
Sonrasında lise sınavına girdik, ben daha başarılıydım, özel bir okuldan burs kazandım fen lisesi yerine oraya gittim. Onun okulu kötü değildi ama şehirdeki en kötü Anadolu lisesiydi diyeyim.
Lise de bitti. Üniversitede ben yüksek puanlı bir okula gittim, büyük şehirlerimizden birinde sevdiğim ama iş grantisi yok denilen bir alanı okudum. Arkadaşım da sözelden sınava girip bir bölüm tercih etti, bu bölümün çok büyük olanakları vardı ama okulu küçük bir şehirdeydi.
Üniversite bitince ikimiz de yüksek lisansa başladık. Sonrasında ben bir şekilde ucundan kıyısından iş bulmaya başladım. Düzenli olmasa da bir gelirim oldu, okuduğum şehre yerleştim, kendi evimi kurdum, aileden destekle ve birikimlerimle arabamı aldım. O ise şuan aile evinde kaldı, ben her memleketime gittiğimde kendisini ziyaret ediyorum ama bana artık kötü hissettirmeye başladı. Ne zaman buluşsak bana sen bizi unuttun buraları unuttun diyor, kaplumbağa kabuğunu beğenmiyorsun diyor, ama bu doğru değil ben memleketimi çok seviyorum zaten ve özlüyorum da. En ufak unutkanlığımı abartıyor ve ben kendimi özür dilerken buluyorum. Geçen yıl doğum gününü unuttum mesela onun, aklımdan çıkmış yani, gün içinde kutladım yine. Niye gece yarısı yazmadım diye sinirlendi. O da bana yazmadı, hoş ben kendi doğum günümü de unutmuştum sevgilim kutlayana kadar. İkimizin de ilişkileri var ama onlar mecburen uzak mesafeye döndüler, ikisi de iş bulamadı memleketlerine döndüler. Benim sevgilim benimle aynı koşullarda hatta daha iyi.
Geçtiğimiz hafta onu eve çağırdım bütün iş ve okul saatlerim dışında gezdirdim sürekli elini cebine attırmadım, sürekli yerli yersiz konuşup gittiğimiz her yerde pot kırdığı için iyice soğudum ama. Örneğin bir pastaneye gidiyoruz, siparişi alan ve fırında çalışan farklı görevliler var. İnatla siparişini fırıncıya vermeye çalışıyor adam yönlendiriyor sinirleniyor, sesini yükseltiyor, büyük zincir yerlerde garsonların önünde eğilip bükülüyor. Sevgilim ve benim için önemli olduğunu söylediğim lezzetli bir yere götürüyorum "kanka alınma ama yemekler çok kötü" diyor ama tabağını bitiriyor. En son çay içelim diye oturduğumuz yerde iki gündür dışkılayamadığını yüksek sesle anlatmaya başlayınca bende bir şeyler koptu. Bilmiyorum haksız mıyım ama insanın biraz özelinin olması lazım. Şimdi o memlekete döndü ama bana yine tripli gibi. Otobüse binince beni unuttun yazmış ben şimdi ne yapayım yani? Arkadaşlıkların bir ömrü olabiliyor mu? Kadınlar sadece benzer koşullara sahip olduğu benzer gelir durumundaki benzer güzellikteki kızlarla arkadaş olur diye bir laf var, bu doğru mu sizce?
Samimi bir şekilde yazacağım, burada kiminize kardeşimmişsiniz gibi kiminize bir büyüğüm olarak tavsiyelerde bulundum şimdiye kadar. Sizde ricam bunu çevrenizdenmişim gibi değerlendirmeniz.
Benim neredeyse hayatım boyunca tanıdığım yakın bir arkadaşım var. Anasınıfına giderken tanıştık, maddi durumlarımız farklıydı ama bu çocuk olarak arkadaş olmaya asla engel değil, sonuçta forma giyip beslenme yiyoruz.
Sonrasında lise sınavına girdik, ben daha başarılıydım, özel bir okuldan burs kazandım fen lisesi yerine oraya gittim. Onun okulu kötü değildi ama şehirdeki en kötü Anadolu lisesiydi diyeyim.
Lise de bitti. Üniversitede ben yüksek puanlı bir okula gittim, büyük şehirlerimizden birinde sevdiğim ama iş grantisi yok denilen bir alanı okudum. Arkadaşım da sözelden sınava girip bir bölüm tercih etti, bu bölümün çok büyük olanakları vardı ama okulu küçük bir şehirdeydi.
Üniversite bitince ikimiz de yüksek lisansa başladık. Sonrasında ben bir şekilde ucundan kıyısından iş bulmaya başladım. Düzenli olmasa da bir gelirim oldu, okuduğum şehre yerleştim, kendi evimi kurdum, aileden destekle ve birikimlerimle arabamı aldım. O ise şuan aile evinde kaldı, ben her memleketime gittiğimde kendisini ziyaret ediyorum ama bana artık kötü hissettirmeye başladı. Ne zaman buluşsak bana sen bizi unuttun buraları unuttun diyor, kaplumbağa kabuğunu beğenmiyorsun diyor, ama bu doğru değil ben memleketimi çok seviyorum zaten ve özlüyorum da. En ufak unutkanlığımı abartıyor ve ben kendimi özür dilerken buluyorum. Geçen yıl doğum gününü unuttum mesela onun, aklımdan çıkmış yani, gün içinde kutladım yine. Niye gece yarısı yazmadım diye sinirlendi. O da bana yazmadı, hoş ben kendi doğum günümü de unutmuştum sevgilim kutlayana kadar. İkimizin de ilişkileri var ama onlar mecburen uzak mesafeye döndüler, ikisi de iş bulamadı memleketlerine döndüler. Benim sevgilim benimle aynı koşullarda hatta daha iyi.
Geçtiğimiz hafta onu eve çağırdım bütün iş ve okul saatlerim dışında gezdirdim sürekli elini cebine attırmadım, sürekli yerli yersiz konuşup gittiğimiz her yerde pot kırdığı için iyice soğudum ama. Örneğin bir pastaneye gidiyoruz, siparişi alan ve fırında çalışan farklı görevliler var. İnatla siparişini fırıncıya vermeye çalışıyor adam yönlendiriyor sinirleniyor, sesini yükseltiyor, büyük zincir yerlerde garsonların önünde eğilip bükülüyor. Sevgilim ve benim için önemli olduğunu söylediğim lezzetli bir yere götürüyorum "kanka alınma ama yemekler çok kötü" diyor ama tabağını bitiriyor. En son çay içelim diye oturduğumuz yerde iki gündür dışkılayamadığını yüksek sesle anlatmaya başlayınca bende bir şeyler koptu. Bilmiyorum haksız mıyım ama insanın biraz özelinin olması lazım. Şimdi o memlekete döndü ama bana yine tripli gibi. Otobüse binince beni unuttun yazmış ben şimdi ne yapayım yani? Arkadaşlıkların bir ömrü olabiliyor mu? Kadınlar sadece benzer koşullara sahip olduğu benzer gelir durumundaki benzer güzellikteki kızlarla arkadaş olur diye bir laf var, bu doğru mu sizce?