(İlk mesajımı buraya göndermek istemezdim aslında. Yeni üye değilim ama daha önce hiçbir konuya yorum yapmamıştım, daha çok okuyucuydum forumda. Şimdi ise hiç olmamasını dilediğim yere yazıyorum ilk mesajımı. Biraz uzun olacak ama anlatmam gerekiyor sanırım. Tahammül edip de okuyanlara şimdiden çok teşekkür ederim.)
Biten her aşk ardında bir enkaz bırakırmış ya! Daha bitmeden yıkıldım ben. O kadar çok şey duydum ki. O kadar çok hakaret yedim ki… Hepsini unuttum. Kalbim her kırıldığında yeniden başladım. Sanki hiç olmamış gibi sanki hiç kavga etmemiş gibi. 2,5 yıl geçti. “ seni seviyorum” demeden uyumazdık birbirimize. Ama şimdi? Hani alelade bir soru sorulmuştur ve mutlaka cevap verilmesi gereklidir ya; işte artık böyle bana “seni seviyorum” deyişleri. Hiç mi hata yapmadım? Hayır yaptım. Pek çok hatam oldu! Benden istemediği şeyleri yaptım. Sonunda çok pişman oldum özür diledim ve bir kere özür dilediğim şeyi bir daha yapmamaya çalıştım. Kusursuz biri değilim ve bu ilişkideki bayan mükemmel olamadım. Ama sevdim! Her şeyden çok sevdim. Gururumu yok edebilecek kadar çok sevdim. Gururumu sildim, onurumu sildim ve sadece onu sevdim. Farklı farklı tartışmalarda sebepleri farklı da olsa “İnanmıyorum sana” deyişini, “güvenmiyorum” deyişini yuttum. Yine de gönlünü alabildim. Çünkü ben onu çok sevdim. Hala seviyorum. Ama artık kaldıramıyorum. Ağır geliyor bana. Ama en zoru da onu aldatabileceğimi düşünmesi oldu. Gözüm başkasının gözüne değmezken, okul-ev-iş üçgeni içerisinde yaşarken hayatı, şimdiyi değil de evlendikten sonra onunla paylaşacağım hayatımı yaşarken hayallerimde, bir mesaj yüzünden aldatan imajına bile büründüm. Hak ettim mi? Hayır… Peki, anlıyor mu? Hayır… Kocaman bir hayır. Çok merak ederdi beni. Başıma bir şey gelmesinden çok korkardı, gözünden bile sakınırdı. Hoşuma giderdi aslında; ama böyle olacağını bilseydim hiç istemezdim merak etmesini. Olayı merak edersiniz belki; anlatayım. Ablam, eniştem, annem ve kardeşimle geçen akşam alışveriş merkezine gittik. Haber verdim gidiyoruz diye. Nereye gidiyorsunuz, niye gidiyorsunuz… falan filan… Hepsine cevap verdim. Eve dönerken bir mesaj daha geldi. İçeriğinin pek önemi yok. Ama ben mesajda sormadığı halde “daha eve gitmediniz mi?” gibi bir şeyler okuduğumu hatırlayıp ona göre cevap verdim. Yani “hayır canım daha gelmedik” gibi bir cevap verdim. İşte tüm suçum bu mesaj. Kendisine gönderilmemiş gibi hissettiğini söyledi. Yanlış anladığını söyleyince de “hayır yanlış anlamadığımı düşünüyorum” diyor. Yani onu aldatabileceğimi düşünüyor. Canım yanıyor. Belki bir özür dileseydi bu kadar incinmeyecektim ama yapmadı. Artık onunla birlikte olmak istediğimden bile emin değilim. Önceden söyledikleri geliyor hatırıma, hani şu unuttum dediklerim. Unutamadım mı yoksa? 2 gün sonra yanıma gelecek. O kadar da özlemiştim ki. Nasıl sarılacağım boynuna, nasıl “canım” diyeceğim? Mesafelere yenilenlerden mi olacağız biz de? Sözler vermiştik birbirimize, sonuna kadar demiştik. Bu kadar çabuk mu gelecekti sonu?
Biten her aşk ardında bir enkaz bırakırmış ya! Daha bitmeden yıkıldım ben. O kadar çok şey duydum ki. O kadar çok hakaret yedim ki… Hepsini unuttum. Kalbim her kırıldığında yeniden başladım. Sanki hiç olmamış gibi sanki hiç kavga etmemiş gibi. 2,5 yıl geçti. “ seni seviyorum” demeden uyumazdık birbirimize. Ama şimdi? Hani alelade bir soru sorulmuştur ve mutlaka cevap verilmesi gereklidir ya; işte artık böyle bana “seni seviyorum” deyişleri. Hiç mi hata yapmadım? Hayır yaptım. Pek çok hatam oldu! Benden istemediği şeyleri yaptım. Sonunda çok pişman oldum özür diledim ve bir kere özür dilediğim şeyi bir daha yapmamaya çalıştım. Kusursuz biri değilim ve bu ilişkideki bayan mükemmel olamadım. Ama sevdim! Her şeyden çok sevdim. Gururumu yok edebilecek kadar çok sevdim. Gururumu sildim, onurumu sildim ve sadece onu sevdim. Farklı farklı tartışmalarda sebepleri farklı da olsa “İnanmıyorum sana” deyişini, “güvenmiyorum” deyişini yuttum. Yine de gönlünü alabildim. Çünkü ben onu çok sevdim. Hala seviyorum. Ama artık kaldıramıyorum. Ağır geliyor bana. Ama en zoru da onu aldatabileceğimi düşünmesi oldu. Gözüm başkasının gözüne değmezken, okul-ev-iş üçgeni içerisinde yaşarken hayatı, şimdiyi değil de evlendikten sonra onunla paylaşacağım hayatımı yaşarken hayallerimde, bir mesaj yüzünden aldatan imajına bile büründüm. Hak ettim mi? Hayır… Peki, anlıyor mu? Hayır… Kocaman bir hayır. Çok merak ederdi beni. Başıma bir şey gelmesinden çok korkardı, gözünden bile sakınırdı. Hoşuma giderdi aslında; ama böyle olacağını bilseydim hiç istemezdim merak etmesini. Olayı merak edersiniz belki; anlatayım. Ablam, eniştem, annem ve kardeşimle geçen akşam alışveriş merkezine gittik. Haber verdim gidiyoruz diye. Nereye gidiyorsunuz, niye gidiyorsunuz… falan filan… Hepsine cevap verdim. Eve dönerken bir mesaj daha geldi. İçeriğinin pek önemi yok. Ama ben mesajda sormadığı halde “daha eve gitmediniz mi?” gibi bir şeyler okuduğumu hatırlayıp ona göre cevap verdim. Yani “hayır canım daha gelmedik” gibi bir cevap verdim. İşte tüm suçum bu mesaj. Kendisine gönderilmemiş gibi hissettiğini söyledi. Yanlış anladığını söyleyince de “hayır yanlış anlamadığımı düşünüyorum” diyor. Yani onu aldatabileceğimi düşünüyor. Canım yanıyor. Belki bir özür dileseydi bu kadar incinmeyecektim ama yapmadı. Artık onunla birlikte olmak istediğimden bile emin değilim. Önceden söyledikleri geliyor hatırıma, hani şu unuttum dediklerim. Unutamadım mı yoksa? 2 gün sonra yanıma gelecek. O kadar da özlemiştim ki. Nasıl sarılacağım boynuna, nasıl “canım” diyeceğim? Mesafelere yenilenlerden mi olacağız biz de? Sözler vermiştik birbirimize, sonuna kadar demiştik. Bu kadar çabuk mu gelecekti sonu?