Biz evlenirken neyi gozden kaciriyoruz?

1- anlık duygularla hareket ediyoruz
2- aşkın gözü kördür mottosuna acayip sadığız ancak aşık olduğumuzda kulağımız da sağırlaşıyor burnumuz koku bile almıyor
3- evlenince düzelir mantığı baskın. Oysa ki nasıl başlarsa öyle gidiyor
4- takıntılı ve ruh sağlığı sallantıda olan insanlarız. Mantıklı düşünmekten oldukça uzağız
5- maddeye çok kıymet veriyoruz (ev, araba, altın, bohça) resmen elalem için yaşıyoruz
6- hanımlar bana kızacak ama erkekler haklı. Bazılarımız acayip derecede kezbanız. Evlenince prenses kraliçe filan olacağımızı zannediyoruz ki işin aslı öyle değil.
7- kültürden kaynaklanan eşin ailesinden nefret etme düsturu var. Kafada önyargı ile başlıyoruz ilişkiye.
8- kıskançlık, sakınma, trip atma ya da naz yapmanın dozunu bilmiyoruz. Tabiri caizse b..kunu çıkarıyoruz.
9- cinselliği silah olarak kullanıyoruz. Erkekleri böyle terbiye (?) terbiye etmeye çalışıyoruz.
10- en kötüsü de ne anatomik olarak ne de ruhsal bakımdan kendimizi tanımıyoruz. Ne korunmayı ne de sevişmeyi bilmiyoruz. Kadının bedeni yapısından, aylık döngülerinden, tüm bunların oluş sebebi, meydana getirdiği değişiklikler vs hakkında bihaberiz (bu gözler forumda vajinaya rahim diyeni de gördü)

Erkeklere gelince
1- hatayı yine en başından biz kadınlar erkek çocuklarını "aslan oğlum, oy yerim pipisini" sözleriyle büyüterek yapıyoruz. Hemen her erkeğin hayatı buna göre şekilleniyor.
2- evlilikte amaç seviyorum ömrümü bu kadınla geçirmek istiyorum değil "el değmemiş kız, rahat ve sık cinsellik, temiz çamaşırlar, neslin devamı ve mutgalta sıcak yemek" oluyor çoğunlukla
3- diğer ülkelerde nasıl bilmem ama bizim ülkede gördüğüm kadarıyla erkek istediğini elde edene kadar yalan söyleme ve numara yapma eğiliminde. Evlenene ya da nişanlanana kadar ideal sevgili olan erkeklerin içinden canavar çıkıyor.
4- yine belki cehalet belki yetiştirilme tarzı yüzünden anne-kardeş-eş dengesini sağlayamıyorlar.
5- kadında yatakla cezalandırmanın karşılığı erkekte psikolojik ya da fiziksel şiddet olarak kendini gösteriyor.
6- yine kadının maddeye verdiği kıymet yüzünden erkeğin varsa parasıyla yoksa da hakaret ve aşağılamayla cevap vermesine sebep oluyor.
7- onlar da tanımıyorlar kendilerini. O kadar övünmelerine rağmen gerçekten cinsellikten bihaberler ve bu onlar için gurur meselesi

Bence evlenme amaçlarımız yanlış her iki cins için de.
Kaçış, kurtulma, heves, özgür cinsellik, çocuk sahibi olma gibi neden ve dürtülerle evleniyoruz.
Amaç saf mutluluk değil. Her iki cins de mutluluğunu yukarıda saydıklarıma bağlayarak kendini mahvediyor.

Ha bunları bilmek neyi değiştirir. Sanırım hiçbir şeyi.
Ben bekarım hala kafamın uyacağı adamı bekliyorum ama muhtemelen saçma sapan bir evlilik yapıp kocam çok ilgisiz diye konu açacağım. Bu nesil düzelmez bir sonraki nesil kendini kurtarır inşallah.
yazdıklarınıza %100 katılıyorum..çok doğru tespitler...
 
Herseyi.. kitleniyoruz duyguya mantıği kaçırıyoz tepelere çıkıp dan die eksiye kadar düsüyoruz..
 
Bütün kötü huylarını bilsen de yine sevdiğin kişidir aşk.

Aşkın gözü kör başka açıklaması yok.
Mantık evliliği yapmıyoruz çünkü.
 
Bu aldatilma suclarini kizlarin gozden kacirdgi bir sey olarak gormek yanlis, her erkek evlenmeden once sadakat yeminleri, sozleri veriyordur ki kizi inandirmak amacli, ben yapmayanini gormedim. Burada erkegin yetistirilme tarzi , cevresi ve tabiki gercek karakteri giriyor isin icine. Bu devirde duzgun erkek bulmaya calismak yerine, eve kedi alip bakmayi daha mantikli daha olasi buluyorum ben :D
 
Evlendikten sonra degisir,degistiririm dusuncesiyle bazi seylere goz yumuyoruz.birde cok sevip hatalarini goremiyoruz.bi karar verilcekse her tarafindan tutulup bakilmali...
 
Mast.günah diyenler olmuş.Zinaya düşme korkusu varsa( ki oluyor genelde )mübahtır.Mübah demek yemek içmek gibi.Zinadan yeğdir.Hatta zina yapacaksa vacib (zorunlu)diyen alimler vardı sanki emin değilim.
O kıza da ne yüklenmişsiniz arkadaşlar ya.Kız büyük ihtimal boşbulunmuş..Az hatayı hoşgörür yada görmez olun yahu.(He doğru az garip olmuş söylenenler).
 
Şahsen "evlenmeden bir insanın ne olduğu belli olmaz" "evlilik bir kumar,şansına ne çıkarsa" gibi laflara hiç inanmıyorum.

Bir insan karakterini uzun süre gizleyemez, insanlar ya aşktan gözü kör olduğu için ya da mutlaka evlenme isteğiyle sorunları bilinçaltına ittiği için evlenmeden önce harekete geçemiyor kolay kolay. "Ya evlenmeden önce böyle değildi" laflarına inanmayın. Bizzat bir arkadaşımı gözlemledim. Evlenmeden önce çocuğun karakteri ortadaydı, gizlemek gibi bir çabası da yoktu, ama kız evlendikten sonra bilmeyen herkese "ya evlendikten sonra anladım hiç böyle biri değildi" vs diyordu sürekli:)

Evlilik şans, ne çıkarsa bahtına anlayışı genelde kapalı yetişmiş orta yaşlı kesimin lafıdır. Cafede karşılıklı oturarak bir insanı tanımaya çalışırsan tabi ki kumar. Bu şekilde flörtün de görücü usulünden farkı pek yok zaten. Şahsen ben birlikte tatile gitmediğim bir adamla evlenmem mesela. Ee bir insanı da tatilde tanımazsan daha nerde tanıyacaksın:)

Evliliklerin %80'i de cinsel sorunlardan bitiyor. Cinsellik yaşamadığım bir adamla evlenme riskini asla almam ben. Ne çıkarsa bahtına resmen.
 
çünkü insanlar hep bir değiştiririm hesabı ile evleniyor

her iki tarafa göre de bardağın yarısı boş

kadın diyor ki ben adamı kendi istediğim gibi tamamlarım benim istediğim gibi biri olur

adam da aynı şekilde ben kadını çeviririm benim istediğim gibi olur diyor

evlenince de bunlar olmayınca mutsuzluk oluşuyor

karşımızdakini olduğu gibi kabul etmiyoruz

bir de ben burada gördüm kızlar çok çıt kırıldım ya da dizi film hayalleri ile evleniyor

adam tuvalette çok kalmış; vay yanlışlıkla geğirmiş; yok tuvaletten çıkmış da tuvalet kötü kokmuş vs vs

erkekler de sanki lokanta gibi bir ev her türlü yemek, 40 yıldır tek meziyeti ev toplamak olan kişiler gibi her an derli toplu bir ev bekliyor

sen kadınsın senin görevin yaftasını yapıştırıyor zira onlar annelerinin paşa oğlu

sonra acayip bir hükümranlık kurma havası var

her şeyde en önce ben hissiyatı var

her şeyi bana sormalı, tuvalete giderken bile izin almalı, eski arkadaşları ile ilişkileri koparmalı vs vs bunlar her iki tarafta da var

tabii bir de aileleri rakip görme duyguları, senin ailen benim ailem, onu aldılar bunu almadılar derken evlilikler mutsuzzz
 
A aycixx17 in mesajini neden linc ettiniz?

Hormon yok diyor, sucluluk ve dini baski agir basiyor ben uzerimden atamadim diyor.

Neden alay ettiniz kizcagizla? Hepiniz ayni anda bir girisiyorsunuz Ku Klux Klan gibi ayni.

Nedir bu tepeden bakmak anlamadim.
 
Evlenince değişir diyerek sorunları kapatıyoruz.sorunlar daha da büyüyor.sonra şu bi babalık vasfı kazansın akıllanır değişir diyip çocuk yapıyoruz. Sonra daha büyük pişmanlık.... yani hep değiştirme niyetindeyiz olduğu gibi kabul etsek daha iyi ama zor. ..
 
Evlililik denen rus ruleti gibi bir sey yahu. Onu birak beraber yasamak da oyle.

Bence kadinla erkek bir arda yasamamali. Birbirlerinin en iyi zamanini gormek icin beraber yasamamali.

Ikisi de ayri dunyalarin insani.

Amerikan usulu "aile" kavrami cokcukluktan oturmadiysa nukleer aile modeli calismaz.Orada bile cozuldu nukleer aile muessesesi simdi herkes tek basina cocuk yapiyor.
 
Ben evli değilim ama genel olarak gözlemlediğim şeyler üzerinden yorum yapmak istedim.
Bence doyumsuzluk iki tarafıda ypratan en büyük şeylerden. Yani şöyle söyleyeyim hepimiz kadın ya da erkek fark etmez hayata adam akıllı adım atar atmaz sürekli birşeyler için çabalıyoruz. İlk okuldan sonra lise geliyor sonra üniversite telaşı ailelerin beklentileri onun çocuğu şunu yapmış benim çocuğumun ne eksiği var gibi söylemlerin çocuğun üzerine getirdiği baskılar duygusal olarak gelgitlerden sonra üniversiteye başlarız. Daha üniversite 1.sınıftayken aileniz ve çevreniz okulu bitirince neler yapmanız gerektiğinden tutunda evlenmenize ve çocuklarınıza kadar upuzun bir hayaller ve "nasihatler" listesi sunuyorlar size.
Sonra çalışma hayatına başlıyoruz. 2 bin tl ile başladık diyelim süre geçiyor yaptığımız iş aynı olsa da daha fazla maaş diyoruz. Evleniyoruz asıl o sırada birşeyler kaırşmaya başlıyor bence. Çünkü artık iki tarafta yıpranmaya başlamıştır. Sürekli bir döngünün içerisindeyiz ay sonunu getirmeye birşeylere yetişmeye o kadar çok çabalıyoruz ki ruhsal olarak yorulmaya ya da bitmeye başladığımızı fark etmiyoruz. Evlilik zamanı özelikle kız annelerinin ısrarla ve bitmek bilmeyen istekleri. Erkek tarafının bir tanecik oğlum var şu şlöyle bu böyle olmalı cümleleri. İki tarafın ailelerinin isteklerinin çatışmaları. Zaten adam/kadın değil aileler evleniyor. Yok şu takı alınsın yok bu koltuk takımı olsun. Balayına şuraya gitsinler vb vb. Birde eğer kız ve erkek ikisi de çalışıyorlarsa daha evlenir evlenmez bir borç altına giriyorlar aileleri birşey yapmadılarsa. Yeni evliler yeni bir hayata belki de sevdikleri kişi ile birlikte adım atıyorlar ama borçlar, iş hayatı , sürekli stres ve sııntı kendine vakit ayıramama gibi sebepler yüzünden ilişkiler de kişilikler de çatırdamaya başlıyor bence.

Ben kendi adıma konuşuyorum açıkçası x marka koltuk takımı ya da bilmem kaç metrekare ev zerre kadar umurumda değil. Hiçbir zaman olmadı hiçbir zaman da olmayacak. Ben evin kapısından içeri adım attığımda huzur bulamaycaksam, aldığım her nefeste endişe stres sıkıntı ve boğulmuşluk hissi hissedeceksem ne önemi var alınan eşyanın ? yatılan yatağın ?

Bence evli bile olunsa her iki tarafta kendine vakit ayırabilmeli. Hem beraber birşeyler yapabilmeliler belki yemeğe çıkabilirler sinemaya gidebilirler ya da evde sakin sakin oturtabilirler sohbet ederek. Ara sıra arkadaşlarıyla da gezebilmeli insan. Ve ikide bir adamı arayıp bunaltmanın hiçbir mantığı yok. İki tarafta nefes alırsa ve kusurlar itina ile görmezden gelinerek üstü kapatılmazda herşey yoluna koyulabilinir bence.
 
Cinsellik icin evleniyor insanlar baska aciklamasi yok. 24,yasindayim ve bakireyim. Erkek eli tutmadim hic. İnancim geregi. Ve inanin bu yasima kadar 2 kere masturubasyon yaptim. Sacma geliyor bana. Millet esini aldacak kadar aziyor hayret ediyorum.

Kizlar evlenmeyin. Sehveti olanlar oruc tutsun.
Abovv şu mesajı beğenenler olmuş bir de :KK57: Dinde evlenmeyin diye bir emir yok, kafanıza göre fetva vermeyin isterseniz.
Ve çok fena isteklerinizi bastırıyorsunuz bunun patlaması çok beter olabilir, dikkatli olun. Sadece cinsellik değil, mesela pasta yememeye karar verirsiniz, dişinizi sıkarsınız ama pastayı öyle çok seviyorsunuzdur ki bir ay sonra bir fırsatta bir pasta görünce normalde bir dilim yiyecekken o zaman tüm pastayı yiyebilirsiniz. Yapılan diyetlerin bozulma nedeni de hep bu sebeptendir. Tama tercihiniz bu yönde olabilir ama kendinizi ifade ediş tarzınızda kararlılıktan ziyade zorla üstü kapatılan bir durum söz konusu sanki.
Evlilik meselesine gelirsek, bekarım ben ama burada gördüklerime göre sorunun nedeni pembe gözlükler diyorum. Evlenmeden önce her şey tatlı görünebiliyor herhalde ki evlendikten sonra çirkin yönleri göze batıyor. Mesela kaynana ile oturmaya evet deniyor, ne olacak ki beklersek 1 sene geç evleneceğiz, dişimizi sıkarız deniyor. Ama sıkılmıyor işte 10 gün değil 1 seneden bahsediliyor. Veya ailesi kötüyse, ne olacak ki onlarla evlenmiyorum deniyor ama maalesef o iş hiç öyle olmuyor. Kıskançlık, cimrilik, ilgisizlik, çapkınlık, şiddet gibi mühim olan sorunlar da göz ardı ediliyor ya da düzelir diye umuluyor ama düzelmeyince hayal kırıklığı oluyor galiba. Aslında hayal etmiş oluyorsunuz sadece, ama evlendiğiniz kişiler hayaldeki adamlar değil maalesef. Bir bakıyorsunuz ki anlayışsız, ana kuzusu, ilgisiz bir adamla evlenmişsiniz meğer. İşte böyle:KK14:
 
Cok sagol Giovannetta.
Keske birlikte yasamak abes kacmasa. Abes kacmasinin sebebi de yine onyargilar. Halbuki kulturlu ahlakli bireyler zaten bunu saglikli bir sekilde yasayip gorebilirler. Bizde cinsellik tabu goruldugu surece de bu onyargilar kacinilmaz...
Bu arada bugun okudum biraz yazdiklarinizi.. Yazmak istedim.. Benim annem de babamdan 41 yasinda bosandi (15 yillik evlilik ve 14 ve 5 yaslarinda iki kiziyla). Baslarda psikolojik olarak cok etkilendi zorlandi ama simdi cok mutlu huzurlu. O yuzden sen de kararlarini verirken seni ne mutlu huzurlu edecekse onu yap. Cunku cocuklarin huzurlu ve mutlu bir anneye ihtiyaci var :KK66:

Yeni evli olsaydim belki cok daha cabuk karar verebilirdim. Yillar gecince aradan insan herseyi ayrintisiyla cok dusunuyor. Bekledigim bazi seyler var ondan sonra kararimi verecegim. Zaman ne gosterir bilinmez. Hakkimizda hayirlisi.
 
1.Aile: Kendi ailemizi yere göğe koyamazken eşin ailesini kadınlar olarak beğenmemek.Örnek annem benim tabiki evime gelecek cümleleri ama kaynana gelince, başka kalacak yeri yokmuş gibi cümleler.Bu cümleler kocalara da böyle yansıyorsa yazık.
2.Evlenince düzelir: evliliğin sihirli bir değnek olduğunu sanıyoruz ve kadınlar olarak erkekleri değiştirmeyi misyon ediyoruz.
3.Göz yumma: Evlenmeden önce görmezden geldiğimiz şeylerin evlenince büyüyerek devam etmesi, sinirli olma durumunun evleninde kadına şiddete dönüşmesi.
4.Toplumda birey olamamış erkekleri evin reisi yapıp hemen baş tacı edilmesi: Anasının şımarttığını iyice şımartıp totosunun iyece büyümesine sebep oluyoruz.
5.Sorumluluk: Evlilik için olgunluk olması gerekirken gerek kadının gerekse erkeğin sorumluluklarından kaçması, ya da bir tarafın tüm sorumlulukları üstüne alması.
6.Aşırı müdahaleci aile: Evdeki halıya, çatala, bıçağa kadar her şeye karışan aile büyüklerinin aslında kimseyi memnun edememesi ve evli çift üzerinde akim olma çabası.
7.Küsme: Erkeğin sinirlenerek, bağırıp çağırarak istediğini yaptırmasının yanın da kadının ağlayarak ve evde küserek ilgi çekmeye çalışması.İkisi de bir süre sonra patlamaya sebep oluyor.
 
Ben evli değilim ama genel olarak gözlemlediğim şeyler üzerinden yorum yapmak istedim.
Bence doyumsuzluk iki tarafıda ypratan en büyük şeylerden. Yani şöyle söyleyeyim hepimiz kadın ya da erkek fark etmez hayata adam akıllı adım atar atmaz sürekli birşeyler için çabalıyoruz. İlk okuldan sonra lise geliyor sonra üniversite telaşı ailelerin beklentileri onun çocuğu şunu yapmış benim çocuğumun ne eksiği var gibi söylemlerin çocuğun üzerine getirdiği baskılar duygusal olarak gelgitlerden sonra üniversiteye başlarız. Daha üniversite 1.sınıftayken aileniz ve çevreniz okulu bitirince neler yapmanız gerektiğinden tutunda evlenmenize ve çocuklarınıza kadar upuzun bir hayaller ve "nasihatler" listesi sunuyorlar size.
Sonra çalışma hayatına başlıyoruz. 2 bin tl ile başladık diyelim süre geçiyor yaptığımız iş aynı olsa da daha fazla maaş diyoruz. Evleniyoruz asıl o sırada birşeyler kaırşmaya başlıyor bence. Çünkü artık iki tarafta yıpranmaya başlamıştır. Sürekli bir döngünün içerisindeyiz ay sonunu getirmeye birşeylere yetişmeye o kadar çok çabalıyoruz ki ruhsal olarak yorulmaya ya da bitmeye başladığımızı fark etmiyoruz. Evlilik zamanı özelikle kız annelerinin ısrarla ve bitmek bilmeyen istekleri. Erkek tarafının bir tanecik oğlum var şu şlöyle bu böyle olmalı cümleleri. İki tarafın ailelerinin isteklerinin çatışmaları. Zaten adam/kadın değil aileler evleniyor. Yok şu takı alınsın yok bu koltuk takımı olsun. Balayına şuraya gitsinler vb vb. Birde eğer kız ve erkek ikisi de çalışıyorlarsa daha evlenir evlenmez bir borç altına giriyorlar aileleri birşey yapmadılarsa. Yeni evliler yeni bir hayata belki de sevdikleri kişi ile birlikte adım atıyorlar ama borçlar, iş hayatı , sürekli stres ve sııntı kendine vakit ayıramama gibi sebepler yüzünden ilişkiler de kişilikler de çatırdamaya başlıyor bence.

Ben kendi adıma konuşuyorum açıkçası x marka koltuk takımı ya da bilmem kaç metrekare ev zerre kadar umurumda değil. Hiçbir zaman olmadı hiçbir zaman da olmayacak. Ben evin kapısından içeri adım attığımda huzur bulamaycaksam, aldığım her nefeste endişe stres sıkıntı ve boğulmuşluk hissi hissedeceksem ne önemi var alınan eşyanın ? yatılan yatağın ?

Bence evli bile olunsa her iki tarafta kendine vakit ayırabilmeli. Hem beraber birşeyler yapabilmeliler belki yemeğe çıkabilirler sinemaya gidebilirler ya da evde sakin sakin oturtabilirler sohbet ederek. Ara sıra arkadaşlarıyla da gezebilmeli insan. Ve ikide bir adamı arayıp bunaltmanın hiçbir mantığı yok. İki tarafta nefes alırsa ve kusurlar itina ile görmezden gelinerek üstü kapatılmazda herşey yoluna koyulabilinir bence.
Sizler yeni nesil olarak tabulasmis eski zihniyetini degistirebilirsiniz. Bu sizin elinizde.
Kacinci yuzyilda yasiyoruz ve turkiyedeki evliliklerin %90'ni hala eski kafayla isliyor
 
1.Aile: Kendi ailemizi yere göğe koyamazken eşin ailesini kadınlar olarak beğenmemek.Örnek annem benim tabiki evime gelecek cümleleri ama kaynana gelince, başka kalacak yeri yokmuş gibi cümleler.Bu cümleler kocalara da böyle yansıyorsa yazık.
2.Evlenince düzelir: evliliğin sihirli bir değnek olduğunu sanıyoruz ve kadınlar olarak erkekleri değiştirmeyi misyon ediyoruz.
3.Göz yumma: Evlenmeden önce görmezden geldiğimiz şeylerin evlenince büyüyerek devam etmesi, sinirli olma durumunun evleninde kadına şiddete dönüşmesi.
4.Toplumda birey olamamış erkekleri evin reisi yapıp hemen baş tacı edilmesi: Anasının şımarttığını iyice şımartıp totosunun iyece büyümesine sebep oluyoruz.
5.Sorumluluk: Evlilik için olgunluk olması gerekirken gerek kadının gerekse erkeğin sorumluluklarından kaçması, ya da bir tarafın tüm sorumlulukları üstüne alması.
6.Aşırı müdahaleci aile: Evdeki halıya, çatala, bıçağa kadar her şeye karışan aile büyüklerinin aslında kimseyi memnun edememesi ve evli çift üzerinde akim olma çabası.
7.Küsme: Erkeğin sinirlenerek, bağırıp çağırarak istediğini yaptırmasının yanın da kadının ağlayarak ve evde küserek ilgi çekmeye çalışması.İkisi de bir süre sonra patlamaya sebep oluyor.
2- evlenince duzelir yani bireyi bir kisiyi huylarini goz ardi ederek degistirmeye calismak yada degismesini umut etmek. Bence bu cok buyuk bir sorun.
Bir insan yedisinde neyse yetmisinde de o dur sozunu hatirlamak lazim.
 
Ben aslinda hic birseyi gozden kacirmadim, herseyin farkindaydim ama yinede evlendim.. kadermi kismetmi bilemiyorum.. camura batacagimi bile bile evlendim.. risk almayi severim, maceraciyim birazda .. belkide yaniliyorum dedim, belkide onlar kotu degillerdir dedim .. evlendigimin ertesi gunu bosanmak istedim resmen .. maddi manevi somurduler beni, bazi yonlerini gordum nisanliyken, ama en igrenc yonlerinide evlendikten sonra gordum.. ve sonunda ne oldu bosandim.. halen dosyalarla ugrasiyorum .. ne nafakam odeniyo, nede tazminatim..
 
Bende rüya gibi bi düğünle evlendim. Boşanma bitene kadar artık şaşıracak hiç bişey kalmadı. Aklımdan geçmezdi bunları yaşayacağım. Ama kader . Hepimiz bi şekilde sınav oluyoruz. Benimkide bu diyorum . Allah daha beterinden korusun diyorum. Aslında sinyaller veriyor. Ama evlenene kadar görmek istemiyoruz. Pişmanlıkların var. Ama evliliğimde Yaşananlar beni Allah'a yaklaştırdı. Dua etmeyi Allah'a yönelmeyi öğrendim. Yaşanan hiç bir şey sebepsiz değil. Nedense Allah güzellik verirken neden ben demiyoruz müsibet verirken neden ben diyoruz. Çok zordu . Hala zaman zor. Yinede bin şükür. Her zorluğun arkasında bir kolaylık vardır
 
Back
X