Bosanma noktasina gelip barisanlar

Cevabin icin tesekkürler.
Inan bana dört dörtlük birisini bulursa birisi, banada haber versin ama sunu cok iyi biliyorumki dört dörtlük kimse yok.
Ha tabiki hepimiz dört dörtlük olmak icin elimizden gelen tüm cabayi gösteriyoruzdur,ama hic birimiz degiliz.
Kalbini dinle, sen akilli bir bayansin aynen dediklerine ve mantigina katiliyorum, denemekte fayda var, olmaz ise ( ki Insallah olur ) zaten onu gözden cikarmistim diyorsun.
Hadi hayirlisi...

haklısın olivia,
dört dörtlük insan olmadığı gibi, dört başı mâmur bir evlilikte yok maalesef. sanırım bizler evliliklerimizi daha gerçekçi zeminlerde değerlendirerek, tolere edebileceğimiz yönleri iyi analiz etmeliyiz. inan bazen okuduklarım karşısında halime şükretmekten kendimi alamıyorum. bir yandan aldatılan bir yandan dayak yiyen bayanların dertlerini görünce, kendi sıkıntılarımı anlatmaktan utanır hale geliyorum. :93:

hani şey gibi; diyelimki sen (atıyorum) 100 kiloda şişman bir bayansın. ve 50 kiloluk bir arkadaşın gelip basenlerindeki hafif bir fazlalıktan dert yanıp, mızmızlanıyor. hani tutup onu kolundan balkondan fırlatmak istersin ya öyle birşey :4:
 
Son düzenleme:
Bu sözü bende çok çok sevdim! Bende bir daha yazmayacağından korktum desem yalan olmaz. Bu kadar yaş farkı, evlat, en önemlisi yaşadığın "sürekli eleştirilen kişi olma" durumumuzun bile benziyor olmasına inanamadım, şaşırdım.Yaşamayan bilmez derler ve ben buna çok inanırım. ,bu kadar ortak benzerlikler olunca ancak anlıyor insan karşındakini yoksa asla anlamaz! Sıradan "bunlar basit nedenler, bunlar evliliği bozmaz vs vs" gibi kolaycı ve sıradan yorumlara bakış açılarına itibar etmediğim için mevcut koşullarımızdaki benzerlikler nedeniyle seni anlıyorum, hemde çok !!!

Keşke sana aslında bana da verebileceğim "kesin bir çözüm önerim" olsa idi. Bırak öneriyi, doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda fikrim dahi yok. Ben (bazen malesef bazende iyi ki) hep kalbinin sesini dinleyen biri oldum, bu nedenle de "düşünmeden hareket etmekle" de eleştirildiğim oldu ki bu beni oluşturan parçalardan biri ne yapabilirim ki. Tekrar birleşeceğinizi anlıyorum, ne diyebilirim ki, sevindim :) ;Kalbinin sesini dinleyen biriysen zaten -bence- aksi mümkün olmayacaktı bunu da anlıyorum.

sen yazdıkça ben seni daha çok merak etmeye başladım esma :) sanırım birbirimizle paylaşabileceğimiz, belkide birlikte çözüm yolları bulabileceğimiz çok şey var. sen, anladığım kadarıyla 3 yıldır evlisin ve sorunların aynı şekilde devam ediyor. bu durumda, benden daha sabırlı ve tahammülkar bir yapın olduğunu tahmin edebiliyorum. bu boşanma meselesi olmasaydı muhtemelen bende 3. yılın sonunda aynı şikayetlerden yakınıyor olacaktım.
belki yine yakınacağım. (Allah korusun) bilemiyorum şimdilik.
dediğim gibi sıfıra ineceğini düşünmüyorum ama, belki daha katlanılır bir seviyeye iner. ben ona çok kez bana yaşattığı "beceriksizlik" hissinin bende nasıl tahribatlar yaptığını, benim açımdan bakıldığında nasıl anlaşıldığını anlatmaya çalıştım. ama o herseferinde "abartıyorsun" deyip kesti. empati kurmayı denemedi yada başaramadı.

artık şimdi, tabiri caizse gözümün bu konuda ne kadar kara olduğunu ve ona göre sıkıntı edilmeyecek küçük mevzuların benim için ne kadar önemli olduğunu anladı. yani ben öyle olmasını umuyorum tüm kalbimle.. şimdilik hallerine bakılırsa öyle görünüyor.

bakalım zaman ne gösterecek. bu arada sıkıntımızla alakalı iyi bir formül bulabilirsem paylaşırım seninle. irtibatta olalım :34:
 
Benim eşim bana, "ben 40 ıma geldim bu yaştan sonra da değişmem" dedi zaten. Değişmesini beklemiyorum. Sabırlı mıyım.... Değilim, yalnızca seviyorum, öfkeden gözüm döndüğünde kimse beni tanıyamaz... "Zaten her şeyimde biraz aşırılık bulurum sevgimde de öfkemde de... Neyse... Onun değişmesi mümkün değil, empati yapan biri olmadığını hem görüyorum hemde bana söyledi. Uzlaşı noktası hep özveri, hep özveri...3 yıl gibi kısa bir sürede bir sürü eşikten atladık biz, bu nedenle evliliğimin ilk 6. ayında ayrılma kararı alsaydık O da başa dönmek, tekrar denemek, belki de değişmeyi bile göze alabilirdi. O kadar yaşanmışlıktan sonra -konu başlığına itafen- diyorum ki "boşanma noktasına gelsek asla barışacağını sanmıyorum" Çünkü çok farklı yollardan devamlı aynı kapılara çıkıldığının farkında olurduk. Yalnız bunlar tabi sadece benim hikayemde geçerli.

Empati, bazıları için imkansızmış bunu yaşayarak gördüm. Yaşanmışlıklar, kemikleşmiş bazı davranış kalıplarına sebep oluyor. Bu kısmı ile anlaşılabilir fakat; bir ömür "ben haklıyım" la geçmiyor. Ben hiç "haklı olmak" istemedim, hem "mutlu olmak" istedim. Mutlu olmadım değil, zaman zaman çok mutlu, zaman zaman ölesiye mutsuz oldum. İnan bu ikisinin yaşanma sıklığı birbirlerine o kadar yakın ceryan etti ki, bu kadar kısa zamanlı ama sık sık mutlu-mutsuz luk halinden dolayı gün geçtikçe dengesizleştiğimin gün be gün farkındayım.
 
Benim eşim bana, "ben 40 ıma geldim bu yaştan sonra da değişmem" dedi zaten. Değişmesini beklemiyorum. Sabırlı mıyım.... Değilim, yalnızca seviyorum, öfkeden gözüm döndüğünde kimse beni tanıyamaz... "Zaten her şeyimde biraz aşırılık bulurum sevgimde de öfkemde de... .

sanki sen yazarken ben kendimi okuyor gibi oluyorum :) bende duygularımda uçlarda gezinirim hep.. ortalamam yoktur. sinirlendiğimde aşırı oluyor, mutlu olduğumda da yıldızlara dokunmuş gibi. bende seviyorum. boşandım ama inan hiç nefret etmedim. hiç beddua etmedim. ettirmedimde kimseye.

hatırlıyorum ilk ayrılık kelimesi dilimize düştüğü zamanlrda gözlerim yaş dolar boynuna sarılırdım. oda "ben sana kıyamıyorum" derdi.

ve günler aylar böylece geçti işte.. dediğin gibi türlü eşikler atladık. mutfakta dolabın kapağını açardım ve dakikalarca kapakta beklerdim. elim bir düz tabağa giderdi bir çukur tabağa.. birine koysam yemeği, diğerine neden koymadın diyecekti biliyordum. bir derginin yazı işleri müdürlüğünden, dolap kapağında asılı kalmış tabak seçemeyen birine dönmüştüm. (ne acı)

hatırladıkça sinir oluyorum.. Allahın izniyle bir daha böyle olmasına izin vermeyeceğim esma.. ben bunu haketmiyorum.

keşke haklı olmakla mutlu olmak aynı şey demek olsaydı...
 
Son düzenleme:
Benim eşim bana, "ben 40 ıma geldim bu yaştan sonra da değişmem" dedi zaten. Değişmesini beklemiyorum. Sabırlı mıyım.... Değilim, yalnızca seviyorum, öfkeden gözüm döndüğünde kimse beni tanıyamaz... "Zaten her şeyimde biraz aşırılık bulurum sevgimde de öfkemde de... QUOTE]

sanki sen yazarken ben kendimi okuyor gibi oluyorum :) bende duygularımda uçlarda gezinirim hep.. ortalamam yoktur. sinirlendiğimde aşırı oluyor, mutlu olduğumda da yıldızlara dokunmuş gibi. bende seviyorum. boşandım ama inan hiç nefret etmedim. hiç beddua etmedim. ettirmedimde kimseye.

hatırlıyorum ilk ayrılık kelimesi dilimize düştüğü zamanlrda gözlerim yaş dolar boynuna sarılırdım. oda "ben sana kıyamıyorum" derdi.

ve günler aylar böylece geçti işte.. dediğin gibi türlü eşikler atladık. mutfakta dolabın kapağını açardım ve dakikalarca kapakta beklerdim. elim bir düz tabağa giderdi bir çukur tabağa.. birine koysam yemeği, diğerine neden koymadım diyecekti biliyordum. bir derginin yazı işleri müdürlüğünden, dolap kapağında asılı kalmış tabak seçemeyen birine dönmüştüm. (ne acı)

hatırladıkça sinir oluyorum.. Allahın izniyle bir daha böyle olmasına izin vermeyeceğim esma.. ben bunu haketmiyorum.


Verdiğin örnek hep olur! Tabaklar gibi asılırsın dolaplara, evindeki ütülenecekler makineye tekrar ve tekrar girer, marketten asla gereken tüm şeyleri -Onun istediklerini kafanda tutacaksın diye- alamadan dönersin. Herkes taktir eder O ise hep tenkit.

Mesele haketmek-etmemek değil çok yazık ki... Mesele kabullenmek kabullenebilmek! Sana şöyle izah edeyim: Evlenmemize yedi cihan karşı çıktı falan neyse bu zaten başlı başına bir konu ama babamın bana söylediğini hiç unutamam. Demişti ki: "İkinizde çok sert katı maddelerden yapılmışsınız o bir demir, ama sen poselensin. Çarpıştığınızda kırılan hep sen olacaksın."
Öyle de oldu...
 
Sana bu yaşadıklarımı sende yaşayacaksın kabullen demek cahillik ve canilik olur sakın böyle anlama. Benimkiler yalnızca bana aitler. Bu bir kanun değil. 2+2 hiç değil."Boşanma" yani o "bitme anı" sonuçları farklı farklı olur heralde, ben bunu hiç bilmiyorum.
 
ben son zamanlarda markete bile gitmiyordum. bıkmıştım artık. nasılsa bir bahane bluyordu aldıklarımı beğenmemek için. mesela diyelim ki karnıyarık yapacağım. patlıcan alınacak. birlikte gidiyoruz markete. patlıcanları o seçiyor zaten. bende arada bir iki tane seçip koyuyorum poşete.. her zaman benim seçtiklerimi çıkartır geri.. kendisi seçer hepsini.. yaşamayan anlamaz. bir erkeğin bu kadar herşeye karışması, bu kadar bilmiş olması çok sıkıntı!

baban çok doğru bir söz söylemiş. ne denebilir ki :(

iyice dalardım ben yine.. biraz çıkıp dolaşsam iyi olacak.
 
Yazdıklarınızı okudum da hanımlar, sürekli sizi kontrol etmeye çalışan biriyle yaşamak çok zor olsa gerek. Bu sadece eş değil ev arkadaşı, anne, baba da olsa öyle. Boşanan arkadaş için naçizane fikrimi söylemek istiyorum üstüme vazife değil belki ama sadece fikir; bir insan belli bi yaştan sonra huyundan vazgeçemez. Madem boşanmışsınız ben olsam tekrar başa sarmazdım. Tabii ki sevgi belki çok ağır basıyodur ama her şeyin tekrar ilk günkü gibi olma ihtimali çok yüksek. Tabi bizler ne kadar planlasak da zaman bizi öyle bi yere getiriyor ki biz bile şaşıp kalıyoruz bazen. Hakkımızda hayırlısı olsun hanımlar :)
 
Aycil ve esma, yorumlarınızı okudum ve ben de kendimde masanın diğer tarafındaki kişiyi gördüm. Sizin bu maruz kaldıklarınızı ben de eşime yapıyorum malesef. Aynı cümleleri duyuyorum da oradan biliyorum. "Eleştirilmekten bıktım" cümlesini o kadar sık duyuyorum ki....

Merak ettiklerim var... Burçları aslan mı ya da başak mı? Burçtan ziyade yetiştiriliş tarzıyla alakalı olduğunu düşünüyorum aslında.Eşlerinizin anne babası detaycı ve eleştirici tipler mi acaba? Ben bu özelliğimi en çok anne babadan aldığımı düşünüyorum malesef. İnsan birbiriyle iyi geçinemeyen çiftlerin en büyük çocugu olunca,benim yüzümden kavga etmesinler diye, annem/babam bir de beni eleştirmesin diye, evin içinde sürekli bir eleştiri ortamında büyüdüğünden, 30 yaşındaki bir insanın bile yapabileceği hataları yapmamaya dikkat etmeyi 7-8 yaşında öğreniyor. Çünkü o evde büyürken yetersizlik demek tartışma demek, kavga demek. Çocuk da bu duruma sebep olan kişi olmamak için sürekli tetikte ve dikkatli büyüdüğünden mükemmeliyetçi, eleştirel bir yetişkinlik onu bekliyor malesef.

Ben çıktığım odanın ışığını söndürmeyi unutunca daha 5 yaşımda azarlandığım için asla unutmamayı öğrendim ve 30 yaşındaki kocaman adam unutunca çıldırıyorum mesela sinirden. Kendi evliliğimde çocukluğumda maruz kaldığım davranışları uyguluyorum istemeden. Tabak konusundan bahsetmişsiniz.. Bizim de aynılarının erkek versiyonları var. Arabayı çalıştırır çalıştırmaz yürümesi sinirime nasıl dokunuyor anlatamam. Hiç mi babası birşey öğretmemiş, hadi o öğretmedi ben de kaç kez söyledim neden aklında tutmuyor ? Ben neden küçücükken bile 1 kez söylenen şeyi aklımda tutup 2. kez doğrusunu yaparken o kazık kadar adam yapmıyor diye düşünüyorum. Bu kadar mı zor benim birşeyleri ne şekilde yapılmasını istediğimi sormak, öğrenmek ve aklında tutmak? aYNI hatayı bu kadar çok kez mi tekrarlaması gerekir?

Benim eşim de sizinkilerin aksine hiçbir şeye karışmaz çoğu zaman. Yemeğin iyisinden kötüsünden bile anlamadığını düşünüp ben de hiç sallamamaya ve saygı duymamaya başladım mesela ona. Hani sizdeki durum bende olsa memnun olacagım sanki. Şu yemek şu tabağa konur diye bana öğreten, benden birkaç adım önde olan bir kocam olsaydı keşke. Bizimki de yazın ortasında salep içmek isteyen, neredeyse iskenderin yanında ayran siparişi veren bir insan...Bilmiyorum hangisi daha iyi ama haklı haksız taraf yok bence olaylarda...Birbirine uymayan ve uyanlarıyla da karşılaşamayan ruhlarız
 
Benim eşim de sizinkilerin aksine hiçbir şeye karışmaz çoğu zaman. Yemeğin iyisinden kötüsünden bile anlamadığını düşünüp ben de hiç sallamamaya ve saygı duymamaya başladım mesela ona. Hani sizdeki durum bende olsa memnun olacagım sanki. Şu yemek şu tabağa konur diye bana öğreten, benden birkaç adım önde olan bir kocam olsaydı keşke. Bizimki de yazın ortasında salep içmek isteyen, neredeyse iskenderin yanında ayran siparişi veren bir insan...Bilmiyorum hangisi daha iyi ama haklı haksız taraf yok bence olaylarda...Birbirine uymayan ve uyanlarıyla da karşılaşamayan ruhlarız[/B][/QUOTE]



Karışmamak bilmemekten ya da anlamamaktan kaynaklanmaz. Bazen nasıl söylesem, kıymetsizdir yahu basit bir şeydir olan. Yani ben onu o gün dalgınlıkla düz tabaga koymuşum, bunun için 1 saat bilgi, görgü, öğüt dinlemek zorunda bırakılmak işkencedir! Karışmassın bazen, ne olacak yahu dünyanın sonumu ki gereksiz efor harcayıp eleştireyim? Çok saçma, işim gücüm derdim mi yok ki boş bir efor sarfedeyim. Asla yapmam, kıymetsiz bir şey çünkü. Ki karşınızdaki insan didaktik biriyse ister eleştir ister eleştirme O HEP HAKLIDIR! Bırak tartışmak anlatmak bile yoruyor insanı. Ben üzerime düşen bütün ithamları kabulleniyorum, dalgınım, biraz dikkatim dağınık, -eskiden- rahatta bir insandım ama bırakmadılar dikenlere doladılar.

Ve salep kış ayına mahkum bırakılamayacak kadar muhteşem bir içecek.
 

Karışmamak bilmemekten ya da anlamamaktan kaynaklanmaz. Bazen nasıl söylesem, kıymetsizdir yahu basit bir şeydir olan. Yani ben onu o gün dalgınlıkla düz tabaga koymuşum, bunun için 1 saat bilgi, görgü, öğüt dinlemek zorunda bırakılmak işkencedir! Karışmassın bazen, ne olacak yahu dünyanın sonumu ki gereksiz efor harcayıp eleştireyim? Çok saçma, işim gücüm derdim mi yok ki boş bir efor sarfedeyim. Asla yapmam, kıymetsiz bir şey çünkü. Ki karşınızdaki insan didaktik biriyse ister eleştir ister eleştirme O HEP HAKLIDIR! Bırak tartışmak anlatmak bile yoruyor insanı. Ben üzerime düşen bütün ithamları kabulleniyorum, dalgınım, biraz dikkatim dağınık, -eskiden- rahatta bir insandım ama bırakmadılar dikenlere doladılar.

Ve salep kış ayına mahkum bırakılamayacak kadar muhteşem bir içecek.


Son cümleye gülümsedim :) Haklısınız, yazılı bir kural yok yazın salep içilmez diye ama birşeylerin de mevsimi vardır, bol ve güzel olduğu zamanlar vardır.Yazın ortasında sırf menüde var diye salep istersen alacağın sözlü cevap "yazın salep çıkarmıyoruz efendim" sözsüz cevap da tuhaf bakışlar olur. Ben de eşimi aynen sizin kendinizde kabul ettiklerinizle itham ediyorum. Dalgın, dikkatsiz ve ek olarak özensiz. Gerçekten çok farklı karakterleriz demek ki biz eşimle, siz de eşinizle... Başta zıt kutuplar çekse de huzursuz ve sürekli bir elektriklenme oluyor, saçları diken diken eden.
 
boşanıyorum içim çok acıyor saolsun bu kayınvalideler ayırmasını iyi biliyor eşim tek çocuk tu ogluna tapıyor eşimde annesine çok baglıydı aynı bahgçe içerisinde yasıyorduk kayınvalide teyzeler dayılarla çok üzgünüm evliligi kurtaramadık eşlim sayesinde
 
Kopan bir ipe sımsıkı bir
düğüm atarsanız, ipin en
sağlam yeri artık bu düğümdür.
Ama ipe her dokunuşunuzda
canınızı acıtan tek nokta yine
o düğümdür.


:99:
 
çok ilginç gerçekten.. bu tabak konusunu aynen yaşadım... şeftaliyi neden düz tabağa değil de çukur tabağa dilimlemişim.. böreğe süt yerine yoğurt koyarsam yumuşak olurmuş...

ben hiç alışık değildim bir erkeğin böyle şeylere karşımasına. mesela babam misafir geldiğinde ne ikram edeceksin diye sormaz bile anneme.. anneme öyle harçlık da vermez babam.. kendi harçlığını ayırır, tüm para annemdedir. eve ne alınacak neye ihtiyaç var annem bilir.

ama kayınpederim misafir gelecekse menüyü kendisi belirler gider alışverişini yapar( bazen çok gereksiz şeyler aldığı da olur )k.validem bir yere gitmeyecekse para olmaz yanında. k.validem alışmış bu duruma ama, çok zor bir adam.. yemekten, temizlikten, elektronikten, giyimden kuşamdan valla her şeyden anlar..Benim eşim de babasına çekmiş.. zaman zaman çok zorlar bu durum beni. normalde çok hızlı bi insanımdır mesela ama k.pederimin bu özelliği ve k.validemin ona ayak uydurmuş olması yüzünden onların yanında bir ağırlık çökerdi bana bi sofra bile kurmayı beceremezdim. acaba masaya dertsiz mi sermeliyim yoksa muşamba masa örtüsü mü?(dertsiz serdim diye yıkanacak çamaşır mı çıkarmış olurum yoksa muşamba serdim diye görgüsüz mü olurum) peçeteyi üçgen mi katlamalıyım? cacığın kıvamı yoğun mu olmalı? salataya dereotu koymasam mı acaba? dondurmadan sonra soğuk su mu içilir ya da su oda sıcaklığında mı olmalıdır? eeeehhh dedim sonra...bunları düşüne düşüne hasta mı olacağım? BANANE!!! :)))) eşim de beni anlıyor ama işte arada "şeftaliyi neden düz tabağa koymadın" diyebiliyor:))

eşim babasına benzer ama onun kadar zor biri değil Allahtan.. ben gayet iyi anlıyorum küçük şeyler gibi görünen ama insanı huzursuz eden şeyler. hayatı bu kadar çekilmez kılmaya ne gerek var oysa? her şey kusursuz olacak diye yaşamdan tat alamamak...
 
Nefes alamıyorum sanki...5 yıllık flörtten sonra evlendik.14aylık evliyiz.eşimle birbirimize aşık olduğumuzu düşünürdüm.mükemmel çok mutlu bir evliliğim vardı.eşim lisede bir kızı sevmiş platonik,geçen gün tesadüfen netten bu kıza yolladığı mesajları gördüm.mesajları evlendikten önce atmış ama sonuçta birlikte olduğumuz zamanlarda.aşkını ilan etmiş...ama ben o zamanlar bana aşık olduğunu düşünüyordum.ve eşime kendimden daha çok güvenirdim.bunu öğrendiğimdn beri çok kötüyüm..eşim devamlı ağlıyor beni bırakma o sözlerin içi boştu diyor..ama onun aşkına olan güvenimi kaybettim..ne yapacağımı bilmiyorum kızlar ne olur bana destek olun birşeyler söyleyin yardım edin...ne yapmalıyım:50:
 
Nefes alamıyorum sanki...5 yıllık flörtten sonra evlendik.14aylık evliyiz.eşimle birbirimize aşık olduğumuzu düşünürdüm.mükemmel çok mutlu bir evliliğim vardı.eşim lisede bir kızı sevmiş platonik,geçen gün tesadüfen netten bu kıza yolladığı mesajları gördüm.mesajları evlendikten önce atmış ama sonuçta birlikte olduğumuz zamanlarda.aşkını ilan etmiş...ama ben o zamanlar bana aşık olduğunu düşünüyordum.ve eşime kendimden daha çok güvenirdim.bunu öğrendiğimdn beri çok kötüyüm..eşim devamlı ağlıyor beni bırakma o sözlerin içi boştu diyor..ama onun aşkına olan güvenimi kaybettim..ne yapacağımı bilmiyorum kızlar ne olur bana destek olun birşeyler söyleyin yardım edin...ne yapmalıyım:50:

5 yıllık flörtün hangi aşamasında olmuş bu mesajlaşma? İlk zamanlarınızsa önemsiz bence henüz sizin ilişkinizin sağlam olmadığı bir dönem diye düşünebilirsiniz. bir de mesajın içeriği de önemli, geçmişe dair bir ilanı aşk mı? yoksa geleceğe yönelik bir ilanı aşk mı?

evleneceğime yakın liseden bir arkadaşım, "hep aynı ortamdaydık hep burnumun dibindeydin seni kıskandığımı parmağına yüzüğü takınca iyice anladım. ben sana hep aşıktım ama sen hep arkadaşça davrandın ben adım atamadım" demişti.. ilginç olan neydi biliyor musunuz? ben de ona lisedeyken aşıktım.. ona bunu söyledim.. çok şaşırdı.. yani aramızda böyle bir diyalog geçti ama, bu benim eşime olan aşkımı sevgimi asla etkilemedi.. sanırım egoma iyi geldi:))

e haliyle o arkadaşımla görüşmüyoruz artık...

siz de bu açıdan bir düşünün diye yazdım bunu...
 
Hafta sonu "iyi" gelişmeler oldu mu? Bir görüşme olacaktı diye aklımda kalmış, paylaşmak istermisin?

merhabalar esma,

uzun süredir siteye giremedim. görüşmeler oldu. gidip gelmeler. ama maalesef anladım ki, ben huzur bulamayacağım. ve artık evliliğe noktayı koyduk.
helalleştik ve ayrıldık.
bitti.

yine de zordu :(
 
Çok düşündün, tarttın kararını bu yönde verdin demek ki. Çok cesursun! "Boşanmak" ve "sonrası" anlamında söylemiyorum, çok cesursun. Sevmene rağmen bunu yapabildiğine göre... En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir. Kendin için en doğru kararı vermişsindir. Belki böylesi iyidir, ben bunu şimdilik bilmiyorum.

Ama çok cesursun!
 
Çok düşündün, tarttın kararını bu yönde verdin demek ki. Çok cesursun! "Boşanmak" ve "sonrası" anlamında söylemiyorum, çok cesursun. Sevmene rağmen bunu yapabildiğine göre... En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir. Kendin için en doğru kararı vermişsindir. Belki böylesi iyidir, ben bunu şimdilik bilmiyorum.

Ama çok cesursun!

buna cesaret mi denir bilemiyorum. belkide tam tersidir. belkide ben yaşadıklarımdan yola çıkarak ilerisi için korkup kaçmışımdır. bu durumda gerçeklerle yaşamayı göze alabilen sizler daha cesursunuzdur benden.

hayatın bundan sonra bana ne getiireceğini bilemiyorum. daha iyi ya da daha kötü. Allahın takdiri.
 
Back
X