Sizi çok iyi anlıyorum. Sırf eski eşim polis olduğu için onun görev yaptığı yeri ilk tercihlerime yazıp doğuda bir ile atanmıştım iki sene önce. Öncesi de vardı, çok severek evlenmiştim ben, çocukluğum gençliğim herşeyimdi. Onun ıssız duvarlarında bıraktım bütün çocuksu gülüşlerimi. Sonra onun için bulunduğum yerde ailesinin de manipulesiyle, ablasının bana yönelttiği yuvani çatır çatır yıkarım tehditlerini haklı çıkararak bıraktı gitti beni. Ailemin yanında tayinimi aldirabildim belki ama zaman bana iyi gelmedi.
İlk zamanlar kurtuldum psikolojik baskıdan siddetten hakaretten boşanma tehditlerinden diye düşündüm. İnsanlara anlatması bile gururumu kırıyordu, sürekli kendimi sorgulamaya suçlamaya başladım. Ama ben öyle demeseydim annesinin sözünü dinlemezdi, ama ben de sabretseydim vurmazdi gibi. Sonrasında birisinin söylediğiyle aklım başıma geldi, özgüvenini özsaygıni iç huzurunu çalmışlar senin dedi. O zaman bana ne yaptıklarını yapabildiklerini anladım. Vücudumda bıraktığı iz ne ki, ruhumda bıraktıkları ize daha çok üzüldüm. Şimdi sadece dua ediyorum tevekkül ediyorum. Böylesi nasipmis diyorum, böyle olması gerekliymiş benim bu yollardan geçmem lazımmış diyorum. Onları veya kendini suçlayarak, olanları düşünerek, eşinin yaptıklarına kızarak sadece kendi ruhunu yorarsin, yıpratırsin.
Her şeyi olduğu gibi kabullen, nedenler nasillarla yorma beynini. İnsanlar sen gibi değil, insanlar ailen gibi değil. Bunu olduğu gibi kabul et. Sitemler, kahirlar, kendini veya karşı tarafı suçlamalar sadece senin acı çekme sürecini uzatıyor.
İçindeki hüznü, çaresizliğini, köşeye sıkılmışlık ve değersizlik hissini çok iyi anlıyorum. Keşke benzer süreçleri yaşamış bir insan olarak daha iyi tavsiyeler verebilsem ama bir gün geçeceğine iyi olacağına inan, çünkü düşüncelerin bir gücü var.