bu herkesin derdi hemde sonu ölümcül

vega4

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
30 Mayıs 2014
1.908
1.523
merhaba bayanlar uykum kaçtı çünkü hepimizi ilgilendiren çok büyük bir sorun ile karşı karşıyayız
NÜKLEER SANTRAL
çernobil santralini kuran şirket şimdi bizim ülkemize santral kurmak için temel attı bir şeyler yapmalıyız
lutfen duyarlı olalım ve bu santrale engel olalım
 
Sosyal medyanın her kolundan bunun için ayaklandık, yürüyüşler bile yaptık. Ama bu ülkede artik ayaklanmak ya da itiraz bi işe yaramiyor. Birileri YAPICAZ diyorsa yapiyor. İşin bu kismi da siyasete bağlaniyor. Bu da burada yasak. Konuşsak bile kendimiz çalar, kendimiz dinleriz. Malesef yapabileceğimiz hiçbir şey yok, kendi sonumuzu beklemekten başka..
 
Sosyal medyanın her kolundan bunun için ayaklandık, yürüyüşler bile yaptık. Ama bu ülkede artik ayaklanmak ya da itiraz bi işe yaramiyor. Birileri YAPICAZ diyorsa yapiyor. İşin bu kismi da siyasete bağlaniyor. Bu da burada yasak. Konuşsak bile kendimiz çalar, kendimiz dinleriz. Malesef yapabileceğimiz hiçbir şey yok, kendi sonumuzu beklemekten başka..
benim yeni bir bebeğim var ve artık herşeyi daha hassas düşünüyorum daha büyük bir eylem olmalı bence
 
Hiç bir yolu yok malesef. Nekadar acı değilmi . Acaba ülkeye nüklüer santral kurulması mı? yoksa o santrali hala Karadeniz'de yüksek oranda kanser hastası olmasına sebep faciaya neden olan şirketin yapması mı? asıl felaket. Sırf santral i kabullendirmek için kesildi tüm yurtta elektirik ler. Uyuma tek yapacağın şey sandıkta. Futbol takımı tutmuyoruz. Yapılan hata geleceğimizi çocuklarımızı torunlarımızı soyumuzu etkileyecek.
 
Çöplerimizde yamgım çıkıyor
o nükler santrallarda atık çıkacak bu atıklar nerde saklanacak ve bu atıklar iyi isole şeklinde saklanmazsa yani onun ışınları kansere sebep oluyor , almanlar bu atıkları eski delik oyuluk çıkarılan tuz mağaraların içinde binlerce toprağın altında saklıyorlar ve o radioaktif ışınlar insanlara temas ediyor mu diye denetliyorlar ,(yoksa kanser olma riski var) onlarda denetleme mekanızması iyi çalışıyor ama biz daha pişirilen akmeği,balı,etin kalitesini denetliyemiyoruz , büyük tehlike altındayız vatandaş bu konuda bilgisiz , bu nükler atıklar nerede depolanacak ?
 
nükleer reaktörlerde plütonyum, stronsiyum, sezyum gibi toksik ve ileri seviyede kanserojen atıklar ortaya çıkıyor. bunların saklanması, nükleer reaktör ömrünü tamamladığında sökülmesi bu işlem sırasında açığa çıkabilecek radyasyonun önlenmesi, olası bir deprem anında oluşabilecek kaçak riski... saymakla bitmez bu olumsuzluklar. peki güneşi, rüzgarı, jeotermal suları taşan coşan ülkemde neden bu yenilenebilir kaynaklardan enerji üretmiyoruzda bu riskleri alıyor nedeeeeeennnnnnn?

evet nükleer reaktörlerde açığa çıkan plütonyum savunma sanayiinde kullanılıyor, her ne kadar bu yasak olsada. peki tek amaç buysa neden ruslar inşa edip işletiyor? dağlara taşlara bağırasım var neden nedenn neden??

yıllarca yenilenebilir enerji sistemleri projeleri sunduk kuruş yatırım yapılmayan projelerimiz hala tozlu kitaplıklarda yatarken, 1950 lerde başlamış ve dünyanın artık vazgeçtiği teknolojiyi 2015 te Türkiye'ye taşıyalım. evet çok mantıklı. bazen düşünüyorumda biz boşuna bilimmiş sanayiymiş uğraşıyoruz. yok cık olmaz.. kebap argesi yapsak daha çok yatırım buluruz.
 
benim yeni bir bebeğim var ve artık herşeyi daha hassas düşünüyorum daha büyük bir eylem olmalı bence

Eylem falan kar etmez bakın 6000 zeytin ağacı kesildi mahkeme kararına rağmen. Köylüler dayak yedi. Sonuç kesinlikle buraya kuramazsınız denildi. Bir köylü kadın ağlıyor iki evladım var bu ağaçlara verdiğim emeği onlara vermedim. Bir zeytin ağacı kolay yetişmiyor. Arkasından kamu spotu izliyorum. Zeytin ağacı geleceğe mirasımızdır koruyalım deniyor. Bu ne perhiz ne lahana turşusu
 
Çöplerimizde yamgım çıkıyor
o nükler santrallarda atık çıkacak bu atıklar nerde saklanacak ve bu atıklar iyi isole şeklinde saklanmazsa yani onun ışınları kansere sebep oluyor , almanlar bu atıkları eski delik oyuluk çıkarılan tuz mağaraların içinde binlerce toprağın altında saklıyorlar ve o radioaktif ışınlar insanlara temas ediyor mu diye denetliyorlar ,(yoksa kanser olma riski var) onlarda denetleme mekanızması iyi çalışıyor ama biz daha pişirilen akmeği,balı,etin kalitesini denetliyemiyoruz , büyük tehlike altındayız vatandaş bu konuda bilgisiz , bu nükler atıklar nerede depolanacak ?
Soma kanıtı olsun nekadar iyi denetleyeceklerinin. Nasılsa Çernobil var diye onada fıtrat denilebilir. Kuvvetli ihtimal
 
Eylem falan kar etmez bakın 6000 zeytin ağacı kesildi mahkeme kararına rağmen. Köylüler dayak yedi. Sonuç kesinlikle buraya kuramazsınız denildi. Bir köylü kadın ağlıyor iki evladım var bu ağaçlara verdiğim emeği onlara vermedim. Bir zeytin ağacı kolay yetişmiyor. Arkasından kamu spotu izliyorum. Zeytin ağacı geleceğe mirasımızdır koruyalım deniyor. Bu ne perhiz ne lahana turşusu
ve en acısıda ihaleyi bu milletin a.... koyacagız diyen adamın alması
 
Hem de projeyi verdikleri adama bakın;
pis herif..jpg


Ne yaparsak yapalım kararlarını vermişler.
Hem de bu adama vererek söylediği sözü hayata geçirmesine yardımcı oluyorlar.
Allah belalarını versin demekten başka bir şey gelmiyor elimden.
 
Soma kanıtı olsun nekadar iyi denetleyeceklerinin. Nasılsa Çernobil var diye onada fıtrat denilebilir. Kuvvetli ihtimal
türkiyenin sonu geldi işte evlatlarımız ne olacak bizimRuslar, Akkuyu ile ilk kez başka bir ülkenin topraklarında santral sahibi olacak. Rusya için muhteşem bir anlaşma! Peki anlaşma karşılığında Türkiye'nin eline ne geçecek? Ucuz elektrik? Nükleer teknoloji? Enerji bağımsızlığı? Hayır, hiçbiri değil.

Avrupa Rusya’ya enerji bağımlılığını azaltmak, ‘tam bir çılgın’, ‘acımasız bir diktatör’, ‘güvenilmez bir lider’ dediği Putin’e alternatifler üretmek için çabalarken biz Rusya’ya daha bağımlı hale geliyoruz.

Üstelik sadece enerji bakımından değil.

Bizlerin, çocuklarımızın, torunlarımızın ve daha kim bilir kaç neslin yaşamını, sağlığını, soluduğu havayı, içtiği suyu, dalından koparıp yediği meyveyi Rusların eline teslim etmiş durumdayız. Hem öyle üç beş yıllığına da değil, tam 100 yıllığına.

Mersin Akkuyu’da Rus Rosatom şirketinin kuracağı nükleer santralden bahsediyorum.

2011’de Fukuşima nükleer santralinde yaşanan kazanın ardından Almanya, İsviçre, Belçika, İtalya gibi ülkeler nükleer santralleri kapatma, yeni santral inşası projelerini askıya alma kararı almışken, tüm dünya Çernobil’in ardından nükleer enerjiye alternatifler aramaya başlamışken Türkiye, ilk nükleer santralini, Çernobil’le milyonlarca insanın hayatını karartmış ve karartmaya devam eden Rusya’ya yaptırıyor.

Üstelik ihale falan açmadan, devletlerarası anlaşmayla, bu görevi geçmişinde bir çok kaza olan, WikiLeaks belgelerinin enerji alanında iş gören ‘en zayıf firmalardan birisi’ olarak tanımladığı, eğitimli-deneyimli uzmanları olmayan, güvenilmez bulunduğu için uluslararası finansman bulamayan Rosatom’a veriyor.

Daha bitmedi...

Türkiye nükleer santrali Akkuyu’da, geçmişte büyük depremler yaşanmış bir bölgede kurma kararı veriyor.

Üstelik 1976’da Akkuyu’ya nükleer santral yapılması için yer lisansı veren bilim insanlarının yaptıkları hatayı kabul edip görüşlerini değiştirmiş olmalarına rağmen.

Gelelim 2010’da Türkiye ile Rusya arasında imzalanan nükleer anlaşmanın şartlarına...

Anlaşmaya göre Türkiye toprağını Rusya’ya verecek. ‘Nasıl yani?’ demeyin. Kısa bir süre öncesine kadar Akkuyu’da Rus bayrağı dalgalanıyordu. Şirketin, halktan gelen tepkilerin ardından bayrağı indirdiği söyleniyor.

Devam edelim...

Rosatom santralı yapacak, sahibi olacak ve işletecek.

100 yıl boyunca santralin çoğunluk hissesi Rosatom’a ait olacak.

Ruslar böylece ilk kez başka bir ülkenin topraklarında santral sahibi olacak. Kaza, sızıntı vs. olursa Rusya sorumluluğu üstlenmeyecek.

Rusya için muhteşem bir anlaşma! Rus olsam Sayın Putin’i tebrik ederdim.

Ama değilim…Beni ilgilendiren anlaşmanın Türkiye ayağı.

Anlaşma karşılığında Türkiye’nin eline ne geçecek? Ucuz elektrik? Nükleer teknoloji? Enerji bağımsızlığı?

Hayır, hiçbiri değil.

Türkiye şu anda birim enerjiye 5.6 sent öderken Rusya’dan enerjiyi 12.35 sentten almak zorunda kalacak.

Enerji bağımsızlığı bir yana, Türkiye Rusya’ya daha da bağımlı hale gelecek.

Santralde Ruslar çalışacak. Yani Türkiye nükleer teknolojiyi öğrenemeyecek, teknoloji aktarımı olamayacak.

Onun yerine Mersin ve civarında bebekler sakat doğacak, kanser ve lösemi hastalığı yayılacak…

Tarım alanları yok edilecek…

Santralin yapılacağı bölgeye 10 bin kişilik bir şehir kurulacak. Akkuyu’nun Caretta Caretta ve Akdeniz foklarına ev sahipliği yapan eşsiz doğası talan edilecek…

Üstelik tüm bunların olması için santralde bir kazanın olmasına gerek yok. Bunlar nükleerin 60 yıllık tarihinde nükleer santrallere ev sahipliği yapan bölgelerde kaza olmadan ortaya çıkan ve uzman raporlarıyla açık açık ortaya konmuş sorunlar.

Olası bir patlama, yanma, sızıntı durumunda ne tür önlemler alınacak? Bilmiyoruz…

Radyoaktif atıklar ne yapılacak, nerde depolanacak? Bilmiyoruz…

Rusya uranyumu yakıta dönüştüren yakıt çubuklarını Türkiye’ye satmama kararı alırsa Türkiye ne yapacak? Onu da bilmiyoruz…

Bildiğimiz şey hükümetin de bu konularda bizden fazla birşey bilmediği.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Putin’in ziyaretinden evvel alelacele Akkuyu Nükleer Santralı Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu’nu onaylayıverdi.

Bu rapora onay verenin konunun uzmanları olmasını beklersiniz doğal olarak.
Ama öyle değil. Çevre Mühendisleri Odası'nın bir gazeteye verdiği röportaja göre Bakanlıkta nükleer enerji teknolojisini bilen kimse yok.

Peki bu rapora nasıl onay verildi? Onu da bilmiyoruz…

Mersin halkı tüm bu bilinmezlerle, nükleer santralin taşıdığı yüzlerce riskle yaşamak istemiyor ve kırk yıldır direniyor. Greenpeace’in yaptığı bir araştırmaya göre Mersin halkının yüzde 83’ü nükleer santrale karşı... Türk halkının da yüzde 64’ü ‘nükleer santrale hayır’ diyor.

Bu hikayenin burda bitmesini beklersiniz. Sağlıklı işleyen demokrasilerde seçimle iş başına gelmiş bir hükümet halkın ezici çoğunluğunun karşı çıktığı bir kararı halka zorla dayatmaz.

Avusturya, Almanya, İtalya gibi ülkeler bu santralleri inşa ettikten sonra halk karşı çıktığı için çalıştıramadı. Pek çok Avrupa ülkesi özellikle nükleer enerji meselesinde önce halkına danışıyor, referandum yapıyor.

Fakat Türkiye’de işler farklı yürüyor. Ve mesele dönüp dolaşıp demokratikleşmeye, şeffaflığa, demokratik katılıma geliyor.

Hükümet yalnızca kendi halkını değil komşu ülkelerin insanlarını, onların sadece bugününü değil yarınını ve gelecek nesillerini etkileyecek nükleer bir anlaşmayı geçmişi karanlık ve suç dosyası kabarık bir şirketle gizli kapaklı imzalıyor.

ÇED raporunun onaylanmasını beklemeden, ‘santral değil, taş ocağı yapıyoruz’ diyerek inşaatı başlatıyor.

Konuya ne kadar hakim olduğu şüpheli bir grup bürokratın hazırladığı Çevresel Etki raporunu alelacele onaylıyor. Ve tüm bunları bölge halkının ezici çoğunluğunun santrali istememesine rağmen yapıyor.

Akkuyu’da inşa edilecek nükleer santral Mersin halkının ölüm fermanı.

Fakat santral sadece Akkuyu’yu, sadece Mersinlileri etkilemeyecek. Fukuşima’daki nükleer sıkıntının dünyanın yarısını tehdit ettiğini, Çernobil’in Karadeniz’deki binlerce ailenin hayatını karartmaya devam ettiğini hatırlayalım…

Zaman daralıyor. ÇED 1 Aralık’ta onaylandı. Yasaya göre 1 ay içinde kişiler ve kurumlar karara itiraz etmek için dava açabilir.

Mersin halkının nükleer karşıtı sesi olan bir grup hekim canla başla çalışıyor.
Rosatom’a ait nükleer santral bilgilendirme merkezinin önünde, ellerinde Çernobil çocuklarının fotoğrafları, gece gündüz nöbet tutuyor. Mersin-Akkuyu arasındaki 137 kilometrelik mesafeyi yürüyerek siyasi kavganın içine gömülmüş Türk kamuoyunun dikkatini çekmeye uğraşıyor.

Dr. Ful Uğurhan bunlardan biri.

O, ömrünü insan sağlığına ve nükleer karşıtı mücadeleye adamış bir hekim, Mersin Tabip Odası Başkanı ve Nükleer Karşıtı Platform üyesi. Ocak ayında Mersin’de nükleere karşı çıkan onbinlerce insanı sokağa dökecek ve seslerini Türkiye’ye duyuracak büyük bir protestoya hazırlanıyor. Ful Uğurhan gibi bu ülkenin sağlığını, çocuklarını, torunlarını, taşını toprağını, geleceğini önemseyen binlerce sese, Mersin’den, Akkuyu’dan yükselen çığlığa kulak verelim…
 
birde o eksikti, doğayı insanlari yok edecekler alim Allah radyoson sızsa o bile gizli tutulur
 
Öyle bir ülkemiz varki, doğal kaynaklardan enerji üretebilme potansiyelimiz o kadar yüksek ki.. Çöpleri toplayıp yakıp onlardan bile enerji üretilebilirken neden nükleer santral nedenn?! Ne çocuğum var ne de evliyim ama şimdiden doğacak çocuğum adına, ailem adına, arkadaşlarım ve sevdiklerim adına ve canım vatanımın güzel insanları adına çook üzülüyorum. İnsan ömrünün bu ülkede değerinin olmadığını bir kez daha görmek beni mahvediyor. :KK43: Bir de şu "ülkenin gururuyuz ay çok iyi iş yapıyoruz ülke bağımsızlaşıyor büyüyor" tarzındaki reklamı gördükçe ağız dolusu küfür ediyorum.. :KK20:
 
X