- 17 Mayıs 2011
- 1.151
- 4.171
- 333
Sizin verdiğiniz bilgiye göre "Mesele şuydu, eşimin erkek kardeşiyle ortak bir dükkanımız vardı. Dükkan kazanmıyor diye bize aylık kâr payımızı vermiyordu. Bizde öyleyse dükkandan ayrılalım demiştik. Bize üç kuruşu üç parçaya bölüp aylarca bekletip paramızın değerini kaybettirerek ödemişti. Kendisi 1 ay içinde 700 bine araba almıştı. Ben bunu duyduğumda başka olayların da birikimi üzerine sinir krizleri geçirmiştim. "
Sonra da, gelmek istediklerinde, siz gelsin ama konuşacaklarım var dediğinizde, gelmedi.
Yani, aradaki gayet somut ve gayet haklı olduğunuz meselelerle yüzleşmeyeceğini, açıkça ortaya koydu bu adam.
Üstelik kendisi de babası da, gerçek durumu bildikleri halde, ele güne bambaşka yansıtma gayretinden geri durmadılar.
Tüm bu koşullara rağmen, şimdi böyle bir hareket yapma cüretine, önce çok şaşırırdım açıkçası.
Sonra, acaba duruşumuzu net ortaya koyamadıkta mı böyle bir hareket yapabilecek yüz buldu diye, kendimi bir sorgulardım.
Mevcut yeğeninin hakkını çatır çatır yedikten sonra, yediği haltı da bildiğinden ele güne bambaşka anlatmaktan geri durmadıktan sonra, hamilelik haberi bahanesiyle , sadaka verir gibi 20 bin lira para ve üç torba ıvır zıvırla, "amca" payesi mi edindi şimdi ? Ne iyiliği Allah aşkınıza ? Üç kuruşla üstünü örtüyor herşeyin işte..!
Asla kabul etmezdim. Neden kabul edilmeyeceğini de açıkça ifade eder, iade ederdim. Poşetleri de kaynanamın kapısına bırakır, yürür giderdim.
Önce hakkı yerine getirmeden, doğruyu/hataları kabul etmeden, böyle ucuz yöntemler, bana ağır küstahlık gibi gelir, çok sinirlendirir beni.
Bu bizi kazıklayan erkek kardeşle biz ortaklık bittiğinden beri görüşmüyorduk. Bu süreçte de birilerinden duyduğuma göre kendisi herkese olayı başka anlatıyormuş. En zor zamanımda abim para istedi şeklinde. Ki zor durumda olan bizdik. O dönemde eşim 7 bin maaş alıyordu, 8 bin kredi ödememiz vardı. Küçük bir bebeğimiz vardı. Sonra eşim işten çıkarıldı ben oğlumu bırakıp çalışmak zorunda kaldım vs buraları geçiyorum.
Sonra da, gelmek istediklerinde, siz gelsin ama konuşacaklarım var dediğinizde, gelmedi.
Yani, aradaki gayet somut ve gayet haklı olduğunuz meselelerle yüzleşmeyeceğini, açıkça ortaya koydu bu adam.
Üstelik kendisi de babası da, gerçek durumu bildikleri halde, ele güne bambaşka yansıtma gayretinden geri durmadılar.
Tüm bu koşullara rağmen, şimdi böyle bir hareket yapma cüretine, önce çok şaşırırdım açıkçası.
Sonra, acaba duruşumuzu net ortaya koyamadıkta mı böyle bir hareket yapabilecek yüz buldu diye, kendimi bir sorgulardım.
Mevcut yeğeninin hakkını çatır çatır yedikten sonra, yediği haltı da bildiğinden ele güne bambaşka anlatmaktan geri durmadıktan sonra, hamilelik haberi bahanesiyle , sadaka verir gibi 20 bin lira para ve üç torba ıvır zıvırla, "amca" payesi mi edindi şimdi ? Ne iyiliği Allah aşkınıza ? Üç kuruşla üstünü örtüyor herşeyin işte..!
Asla kabul etmezdim. Neden kabul edilmeyeceğini de açıkça ifade eder, iade ederdim. Poşetleri de kaynanamın kapısına bırakır, yürür giderdim.
Önce hakkı yerine getirmeden, doğruyu/hataları kabul etmeden, böyle ucuz yöntemler, bana ağır küstahlık gibi gelir, çok sinirlendirir beni.