• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Buyuk konusmamak gerekmis dayak yiyip oturdum

Aslında tek tek belirtmeme gerek olmamalı ama madem birşey dedim açıklamayı farazi bir örnek üzerinden yapayım.
Sizin gizli gizli dayak yiyip sonra da buradaki kadınlara "ne kadar aşagılık bir kadınsın, bunu yapan da kabul eden de hayvandır" vb cümleler kuracak ya da bunun üzerinde populizm arayışında olacak bir üye olmadıgınızı düşünüyorum.
Şurada aynı konu üzerinde konuşan birkaç kişi olunca insan ister istemez "bana mı diyorlar acaba" diye düşünüyor :)
 
Şurada aynı konu üzerinde konuşan birkaç kişi olunca insan ister istemez "bana mı diyorlar acaba" diye düşünüyor :)

Dogru diyorsunuz, öyle düşünebileceginiz aklıma gelmemişti.
Fakat psikolojik şiddet uygulayan ve uslubunuzun yanlış oldugunu düşündügüm, hakarete kaçan bir tavrınız olsaydı ne alıntım o şekilde olurdu ne de şu anki karşılıklı yazışmamızdaki icerik aynı kalırdı.
 
Dogru diyorsunuz, öyle düşünebileceginiz aklıma gelmemişti.
Fakat psikolojik şiddet uygulayan ve uslubunuzun yanlış oldugunu düşündügüm, hakarete kaçan bir tavrınız olsaydı ne alıntım o şekilde olurdu ne de şu anki karşılıklı yazışmamızdaki icerik aynı kalırdı.
Anlaştık o zaman :)
 
Üstüme alınması gerekenlerden biri de benim sanırım. Dün açılan şiddet konularının hepsine sert yazanlardan biriydim zira.
Ve evet dayak konusunda büyük konuşuyorum. Çünkü ben ömrümde ne annemden ne babamdan bir fiske yemedim, kediyi sevmek için kuyruğundan tutup çektim diye ciddi azar yemiş ceza almış bir çocuk olarak yetiştirildim. Anneannemin bitkisinin uzun olduğu için ucunu kırdım diye anneannem senin saçını çeksek canın acır dimi onun da canı var acıtamazsın derdi. Bu kadar empatiyle ve şiddetten uzak yetiştirilmiş bir insan evladı olarak diyorum bunu benim en keskin kırmızı çizgimdir şiddet.
Her lafa "kınadığını yaşamadan ölmezsin" denmesi bana fenalık getiriyor artık. Ben asla şiddet görmem demiyorum ki. Olur belki bir gün bir insanlıktan nasibini almamışla karşılaşır şiddete maruz kalırım. Ama bu insan her kim olursa olsun beni bir daha göremez bırakın aynı evi paylaşmayı. Büyük konuşmaksa dibine kadar konuşurum. Çünkü şiddete rağmen kalırsam bana bebekliğimden itibaren öğretilenlere ihanet etmiş olurum. Ölmüş yada yaşayan aile büyüklerim için kalmam yani.
Her asla diyene de bilip bilmeden yapıştırmayın şu klişe ötesi lafı lütfen.
Bunun üzerine bi çok hadis var hanfendi ezbere konuşmuyorum Elhamdülillah Müslüman olduğum için böyle söyledim yoksa Aaaa kınama bak başına gelir diye sevinmiyorum bi başkası için ya da bunun arkasına sığınmıyorum
Uzerinize de alınmayın zaten efendim alintilayarak cevap vermek zorunda değildiniz ben sizin için yazmadım genel olarak yazdım...
Bu benim düşüncem o da senin düşüncen bitti nokta.
 
Farklı bir bakış açısı getireyim.
Şiddetle tanışmayan azınlıktan olamadım.
İstismar ve fiziksel şiddete maruz bırakıldım. Gerekeni yapmaya çalıştım ama kös kös kabullenmedim. Bir daha olmayacak safsatalarına inanmadım.
Şimdi de karşısındayım ve evet şiddet gören herkes gereğini yapmalı. Yansıtma falan değil bu, kendi eksikliğimi kapatmış olmam bunu diyerek zira bunları yaşamayı ben istemedim. Konu sahibi de eminim istememiştir.
Şiddetten uzak mis gibi bir hayatım var şimdi. Bence her kadın buna layık.
 
Ayy çok üzüldüm ya. İnşallah bir daha ayni şeyleri yaşamazsın. Ama bak bence sen korkma ondan hiç bişey yapamaz. Sen korktukça daha da üstüne yürür. Eşinin olmadığı bi zamanda evden ayrıl ailene de durumu anlat darp raporu almayı da unutma sakın. Allah yardımcın olsun şimdiden. Ne olursa olsun katlanmak zorunda değilsin
 
Yalnız farkındaysanız bu konu sahibesi ben mutluyum demiyor, korkuyor.
Her erkek için geçerli değildir öyle arkanı dönüp gitmek, burada kaç kadının konusunu okuduk değil mi? Aslında kadın elinde olsa gidecek ama ailesini kendisini ölümle tehdit ettiği için adamla yaşamak zorunda kalan kadınların konularını yalnızca ben okumadım sanırım, hepimiz okuduk.

Hepimiz okuduk korunma talep ettim ama ortada bir eylem olmadığı için korunma verilmedi denilen yazıları.
Bazıları müstesna, dövüyor ama seviyor da bende seviyorum diyenleri ayrı tutuyorum fakat çoğu şiddet gören, tehdit edilen kadın arkasında dayanak bulamadığından gidemiyor, sürekli şiddet gören, hakaretlerle aşağılanan biri özgüvenini yitirdiği, yaşadıklarının kendi suçu olduğunu düşündüğünden öyle bizler gibi birden cesaret edip gidemiyor işte.

Ya bu kadınlar kocasının karşısına geçip bana niye vurdun, hatalısın demeye bile korkuyor, biliyorum çünkü var benim burada biri, adam kendi ana babasının lafını bile dinlemiyor, kocasını sevmiyor ama ölesiye korkuyor, anne babası olmadığı kardeşleri sırt çevirdiği için çekip gidecek cesareti bile kalmamış, o kadar sindirilmiş, bize tuhaf geliyor ama bu kadınlar kapıyı vurup cesareti bulsa gece nereye kalırım bana kim sahip çıkar endişesi yaşıyor, ya beni bulursa ya beni döverse ya zarar verirse endişeleri yüzünden en iyisi susayım, susar dediklerini yapmazsam belki düzelir deyip oturuyorlar.
Ben benim için dua et kocam düzelsin diyen kadınlar biliyorum.

Şurada kapıyı vur git diyoruz ya, hepimizin katılacağı bir test yapsak vur kapıyı git diyen 100 kadından ancak 20'si belki kapıyı vurup gider, bu bu kadar net.

O yüzden şiddet gören kadınların önce psikolojilerini düzeltmeleri, özgüvenlerini yeniden kazanmaları için uğraşmak lazım, ekonomik özgürlüklerini ellerine almaları için desteklemek, önlerini görebilmelerini sağlamak gerekiyor, yoksa biz çık git deyince gidemeyecek hiçbiri.

İstismara ugrayan ya da zorla kaçırılan bazı kadınlar bizim gözümüzde celladına aşık olmuş mazoşistler olarak algılansa da çoğunun yaşadıgı şey sistematik bir biçimde psikolojik ve fiziksel şiddete, işkenceye maruz kalma sonucunda psikolojilerinin bozulmasıyla ilgili. Zaten mune hanım'ın belirttigi stockholm sendromu da böyle birşey, bu dönüşüm için illa amerikan filmlerindeki gibi sapıklarla muhatap olunması gerekmiyor.
Bu durum çocuklukta da başlayabilir, dayakçı babayı rol model alan çocuk ergenlik sonrası bunu normalleştirme egiliminde de olabilir mesela. Dış çevreden nasıl etkilendigine göre degişir, işte bu noktada da buradaki yorumlar önemli bence.
Yani demek istedigim onları kendi düşünce yapımızla kıyaslamamamız gerektigi. Aynı geçmişe ya da şu an aynı psikolojiye sahip insanlar degiliz ki sevişmelerini anlayalım. Ama bu anlamadıgımız şeyler üzerinden yargılamak, aşagılamak yerine tedavi olmasını ve bunun normal olmadıgını kendimizden örneklerle anlatabiliriz belki?
Sonuçta özel hayatından bahsettigi kapı komşusu da farklı bir hayat yaşamıyor ki? Bu durumda neden normallestirmesin, onun yaşadıgı topluma göre de bu normal. Dünya büyük falan degil, herkes kendi kısırlaştırdıgı dünyasına göre ilişkiler kuruyor.

Kısmen eski bir üyeyim ve iptal yaptırdıgım için bu benim ikinci üyeligim sayılabilir. Nedenlerimi açıklamak şimdilik istemiyorum, zaten yönetimin de bilgisi var.
Şunu söylemek için bu bilgiyi paylaştım, bir çok konuda dayak yemesine ragmen "napayım ama seviyorum" diyen kadınlara o kadar aşagılayıcı şeyler yazıldıgını gördüm ki... Sinirlenmeyi anlıyorum, kaç kez ekranı kapatıp gittigimi biliyorum ama sırf kendini yeterince savunamıyor diye yol göstermek yerine buradaki kadınların kendi egolarını tatmin edercesine sözlü saldırıda bulunmalarını da ben anlayamıyorum. Hadi o kadın şiddeti normalleştirmişmiş, peki ya buna karşı çıkan bizler ne yapmış oluyoruz?
O kadın başka türlü sevilmeyi görmemiş ki hayatında, babasının annesini 3 ögün döverken sevdigini zannetmiş mesela, bugun de onları taklit ederek bir hayat yaşıyor. Ya da sevgisinden en şüphe duymayacagı kişi olan annesi her saniye hırsını ondan çıkarmış, yatagını düzgün toplamadı diye terligi yemiş. Bugun ülkemizde cogu kişinin belki gülerek cocuklugundan anlattıgı bir hikaye ama bizim düşünce yapımızdaki bu sorun zaten o günlerden başlıyor...

Fakat başka yorumlara denk geldikçe farkettigim şey daha da tuhaf gelmişti. Burada sinirlerine hakim olamayan üyelerin o kadının kocasına olan öfkelerini sırf ayrılmıyor diye yine o kadından çıkarmalarının yanı sıra o kadınla benzer hayatı yaşamalarına ragmen psikolojik şiddetin bir parçası olarak yazan nefret dolu mesajlara sahip kadınlar var ve biraz dikkatle okudugumuzda aslında öfkelerinin üyeye degil, benzerlikten ötürü ses çıkaramayan kendilerine oldugu da ortaya çıkıyor; aynadaki yansımasına ne kadar tipsizsin diye kızmak gibi birşey düşünebiliriz.
İlk başta bu durum her ne kadar sıkıntılı gelse de bir yandan o okudukları yorumlardan etkilenerek -henüz gerçeklige yansıtamamış da olsalar- düşüncelerindeki degişimin acaba somut bir örnegi olabilir mi diye düşünüp tam inancımı kaybetmişken umutlanıyorum.

Yani degişim her zaman var, bunun iyi ya da kötü mü olacagını bilemeyiz ama bunun olumlu yönde olmasını saglamak için katkı sunmak da bizim elimizde.

Erkek şiddeti ve erkek şiddetini kabullenme problemlerinde zihniyet çok önemli bir yer taşır. Bunu göz ardı ediyorsunuz bana göre.

Burada şu ayrımın çoğu zaman yapılamadığına tanık oluyorum, psikolojik sorunlara sahip olmak, psikolojik olarak yıpranmış olmak ile zihniyet olarak bu problemlere çanak tutmak başka şeylerdir.

Yani bir insana sen zeka olarak vasatsın psikoloğa git demek yararlı olamayacağı gibi, sen evrensel değerlerden uzak ve geri kafalısın, psikoloğa git demenin de herhangi bir yararı olmaz.

Çok çok az sayıdaki şiddet gören ve bu sebeple psikolojisi bozulmuş, normal tutumundan sapmış, anomilileri travma şüphesine yol açan üyeler hemen belli oluyor zaten. Bu üyeler belirli sürelerde siniyor, korkuyor veya inanamıyor. Ama erkek şiddetini yüceltmiyorlar.

@Mune, bu forumdaki ortalama üye profili sizin anlattığınız üyelerden oluşmuyor. Bunu aslında bildiğinizi düşünüyorum.

Eski üyeliğimle bu foruma üye olmamın tek bir sebebi vardı. Zor durumdaki kadınlara yol göstermek. Paragraflarca yol tarif ettim, telefon verdim, kişisel bağlantılarıma yönlendirdim. Doktor tavsiyesi yaptım, örnekleri de arttırabilirim. Size kontrol de edebileceğiniz gelen özel mesajlardan örnekler vereyim. (Yazım hataları benim tarafımdan düzeltilmiştir.)

- Kocamla beni ayırmaya mı çalışıyorsun? Çok beklersin, sizin gibi leşçilere kaptırmam kocamı.

- Sen git öyle yap ben yanımda erkeğimle mutluyum, kocasız millete meze olamam.

- Sana ne?

- Kesin dulsundur sen, bu yüzden konuşturmuyorum kocamı dullarla zaten.

- Aldattı diye boşanacak halim yok ya?

- Bu kadın ne yapabilir ki erkek yok mu görevli?


Şimdi bu kadınların Stockholm gibi post travmatik bozukluklar yaşadığınızı düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz. Bu kadınlar böyle düşünüyor, böyle inanıyor ve bu tedavi edilebilecek bir durum değildir. Zihniyet tedavi edilemez.

Not: Psikolojik şiddet kavramının benimsenmesine çok mutlu oluyorum. Ancak eşi tarafından dayak yiyen ve ayrılmayacağım diyen kadına çok yumuşak davranan insan o şiddete ortak oluyordur. Davranmayan değil.
 
Konu sahibi aynı zamanda en mükemmel sevişmelerini en şiddetli kavgalarından sonra yaşadığını da söylüyor Mune. Ben bunu anlayamam işte.

Evet imkanı olmadığı için gidemeyen çok kadın var. Maalesef varlar, bunu kimse inkar edemez.

Ama kendisine bıçak çeken, tekme tokat döven, çocuğuyla tehdit eden adam için en şiddetli kavgalarından sonra en mükemmel sevişmelerini yaşadığını anlatan kadına ben ne diyebilirim?

Ben mümkün olduğunca konu sahipleri özelinde yazmaya çalışıyorum. İçim acıyarak "o zaman kocanızın kızacağı şeyleri yapmayın, madem gitme imkanınız yok bari yok yere dayak yemeyin" dediğin konular da oldu. Olacaktır da.

Ama ne dayak yedikten sonra kocasına kahvaltı hazırlayıp akşam "gelirken yoğurt al" diyen insanları, ne de yediği dayak yüzünden kusan ama kavga sonrası yaptığı sevişmelerden aldığı zevki anlatan konu sahibini anlayabilirim.

Konu sahibi evet olay anında ve takip eden anlarda korkmuştur mutlaka. Kolay değil bıçak çekilmesi.
Ama kocasından bu boyutta dayak yiyen insan şiddetli kavga ettiğinde de korkar, sonrasında sevişmez.
shot ben temelinde yine psikoloji olduğunu düşünüyorum, konuyu şöyle devşirelim, şiddet olmasın aldatma olsun mevzu, verilen verilebilecek tavsiyeleri aklından geçir, makyaj, giyim değişiklikleri, kapıda gayet sevimli bir karşılama.

Kadınlar aldatılma, şiddet, eşin ilgisizliği gibi durumlarda ilişkiyi değil kendilerini sorguluyorlar, ilk yaptıkları bu, çünkü biz ne kadar bunu yıkmaya çalışsakta resmen DNA'mıza kodlanmış, kadın bakımsızsa aldatılır, kadın ev kadınlığı yapmıyorsa aldatılır, kadın sesini yükseltirse şiddete maruz kalır gibi kodlamalar bunlar, çevreninde bunda etkili olduğunu, hatta medyanında bunu desteklediğini düşünüyorum, parfüm reklamı oluyor erkeğinizi baştan çıkartın sloganlı, erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer, kızını dövmeyen dizini döver, küssenizde yatağa ayrı girmeyin sözleri, iç çamaşırı sektöründe hep erkeği kışkırtan kadın çamaşırlarının reklamı yapılır, hiç erkeğin kadını kışkırttığı çamaşır reklamı yoktur.

Sistematik olarak erkeği mutlu etme misyonu yüklenmiş bize.


Yani kadın kadınlığını yapmalı ki erkek mutlu olsun, aldatılmalısın, şiddet görmesin, iyi davransın psikolojisi bu.


Hal böyle olunca kimi kadın bundan kendini kurtarabiliyor, kimi kadın yaşadıklarına kendini mecbur hissedip devam ediyor.

Niye ısrarla psikoloji diyorum çünkü benim bir arkadaşım hem şiddet gördüğü hemde evlendiği günden itibaren aldatıldığı halde ben ne dersem diyeyim adamdan uzaklaşmadan ayrılma kararı alamadı, evlendikten 10 yıl sonra boşandı ve boşanma kararı için tam 5 yıl düşündü, ki o düşünme döneminde adam uzakta olduğu için yaşadıklarının normal olmadığını görmeye başladığından karar verebildi, bu arkadaşım yataktan dövülerek atılırdı, ne kadar acı değil mi? Ama buna rağmen yine de o yatağa girdi her seferinde, bunu her kadın yaşıyor zannediyordu, anlatmalarıma rağmen inandıramadım.

Şiddet görmeyen ama aldatılan başka bir arkadaşımda adam son aldatmasında sevgilisini hamile bırakıp boşanalım diyene kadar boşanamadı çünkü babası erkek yapar deyip kızı evine gönderdi, son aldatılışını öğrendiğinde yanındaydım, telefonda kocasına ne olur eve döneyim diye yalvardığını biliyorum, sen bunu yapar mıydın? Bende yapmazdım ama yaptı, bunların hepsi bana kadınların yaşadıkları bu travmalarda psikolojilerinin etkilendiğini düşündürüyor.
 
Son düzenleme:
Farklı bir bakış açısı getireyim.
Şiddetle tanışmayan azınlıktan olamadım.
İstismar ve fiziksel şiddete maruz bırakıldım. Gerekeni yapmaya çalıştım ama kös kös kabullenmedim. Bir daha olmayacak safsatalarına inanmadım.
Şimdi de karşısındayım ve evet şiddet gören herkes gereğini yapmalı. Yansıtma falan değil bu, kendi eksikliğimi kapatmış olmam bunu diyerek zira bunları yaşamayı ben istemedim. Konu sahibi de eminim istememiştir.
Şiddetten uzak mis gibi bir hayatım var şimdi. Bence her kadın buna layık.

O dönem bunu kabullenmek zorunda kalmış da olabilirdiniz, böyle bir savunma yapmanıza da gerek yok çünkü bu sizi daha kötü ya da eksik yapmaz bence. Kötü olan birileri varsa size bunları yaşatanlardır.
Kararlarımızı istedigimiz an istedigimiz şekilde verdigimizi zannetsek de aslında dışardan neler aldıgımıza göre şekilleniyor, yani siz bugun güçlü bir kadın profili ciziyorsanız ve o günlerde de bunun icin mücadele ettiyseniz yine o dönemde veya öncesinde ögrendiginiz, duydugunuz birşeylerin etkisi vardır. Bunu ben demiyorum, bilim böyle işliyor.
Bu nedenle de burada yazan kadınların tasvip edilen bir seçimi yaşıyor olup olmamalarından ziyade konuşmaları ve karşılıklı paylaşımda bulunmalarının onların önünü açtıgını düşünüyorum.

Bu arada sanırım siz de yansıtma cümlesine takılanlardansınız. İlk olarak bunun direkt kötü oldugunu söylemedim, aksine komşularından, ailesinden ya da buradaki üyelerden saklamaya çalışırken bir yandan sanki kendisi hiç boyun egmiyormuş gibi yorum yapanların asıl istedigi hayata yaklaşmaya başladıklarını söyledim.
Fakat bunu nasıl yaptıgı da kişinin karakterine göre degisiyor; kimisi kızar ama karşısındaki kisiyle empatiyi elden bırakmaz, o caniden kurtulması icin yol gösterir, kimisi de bunun dozunu ayarlayamaz ve o kadına da saldırmaya başlar ama bu onun lanet bir insan oldugunu göstermez yine de, kadın kurtulamadıgı bir hayat yaşıyorsa öfkesinin asıl sahibine tepkisini yeterince gösteremiyorsa bir şekilde bunu dışarı atmak isteyecek ancak asıl yapması gereken yardım almak... Bu iki örnek için de yukarıda yazdıgım üzere bu durum kendisi için attıgı bir adımın başlangıcı da olabilir.

Kendinizi nerede konumlandırdıgınızı en iyi yine siz bilirsiniz. Ancak ben mi anlatamıyorum bilmiyorum sizi tanımıyorum yorumlarınızı da bilmiyorum fakat şu yazdıgınız yoruma istinaden bahsettigim şeyle sizin geçmişiniz ve bugunku tavrınızın bir ilgisi yok ki.
Diger üyelerin savunma yapma ihtiyacını kısmen anlamıştım çünkü eleştirilen şeyin sert yorumlar oldugunu düşünüyorlarmış fakat psikolojik şiddet uygulamak, bir insanı aşagılamak ile onların yaptıkları arasında çok net bir ayrım var zaten. Ancak sizin durumunuzun uzaktan yakından bir benzerligi dahi yok bence, işkenceci biri olmadıgınız sürece bu alınacagınız birşey de degil ki bir insanın şiddete maruz kalmaması gerektigini söylerken yansıtma olmadıgını belirtmek durumunda kalasınız.
İnsan şiddet görsün ya da görmesin her zaman buna karşı çıkabilir, çıkmalıdır da, bu hepimizin sorumlulugu, birilerine sınır koyuldugu falan yok ki. Öncesinde tartışılan sey de bunun biçimiydi zaten.
 
A aptalinsan fikrinize saygı duyuyorum ama çevremde ve burada gördüğüm çoğu kadının travma yaşadığını düşünüyorum, zihniyet diyorsunuz kabul ama bu tepkiler sizce içinde yine de korku endişe barındırmıyor mu? En çokta kocasız millete meze olamam örneğiniz endişe içeriyor çünkü kadın mutlaka evli olmalı veya başında babası, ağabeyi bulunmalı yoksa başına kötü şeyler gelir, dedikodusu yapılır, adı çıkar, küçük yerlerde barınamaz kaygısı var.

 
O dönem bunu kabullenmek zorunda kalmış da olabilirdiniz, böyle bir savunma yapmanıza da gerek yok çünkü bu sizi daha kötü ya da eksik yapmaz bence. Kötü olan birileri varsa size bunları yaşatanlardır.
Kararlarımızı istedigimiz an istedigimiz şekilde verdigimizi zannetsek de aslında dışardan neler aldıgımıza göre şekilleniyor, yani siz bugun güçlü bir kadın profili ciziyorsanız ve o günlerde de bunun icin mücadele ettiyseniz yine o dönemde veya öncesinde ögrendiginiz, duydugunuz birşeylerin etkisi vardır. Bunu ben demiyorum, bilim böyle işliyor.
Bu nedenle de burada yazan kadınların tasvip edilen bir seçimi yaşıyor olup olmamalarından ziyade konuşmaları ve karşılıklı paylaşımda bulunmalarının onların önünü açtıgını düşünüyorum.

Bu arada sanırım siz de yansıtma cümlesine takılanlardansınız. İlk olarak bunun direkt kötü oldugunu söylemedim, aksine komşularından, ailesinden ya da buradaki üyelerden saklamaya çalışırken bir yandan sanki kendisi hiç boyun egmiyormuş gibi yorum yapanların asıl istedigi hayata yaklaşmaya başladıklarını söyledim.
Fakat bunu nasıl yaptıgı da kişinin karakterine göre degisiyor; kimisi kızar ama karşısındaki kisiyle empatiyi elden bırakmaz, o caniden kurtulması icin yol gösterir, kimisi de bunun dozunu ayarlayamaz ve o kadına da saldırmaya başlar ama bu onun lanet bir insan oldugunu göstermez yine de, kadın kurtulamadıgı bir hayat yaşıyorsa öfkesinin asıl sahibine tepkisini yeterince gösteremiyorsa bir şekilde bunu dışarı atmak isteyecek ancak asıl yapması gereken yardım almak... Bu iki örnek için de yukarıda yazdıgım üzere bu durum kendisi için attıgı bir adımın başlangıcı da olabilir.

Kendinizi nerede konumlandırdıgınızı en iyi yine siz bilirsiniz. Ancak ben mi anlatamıyorum bilmiyorum sizi tanımıyorum yorumlarınızı da bilmiyorum fakat şu yazdıgınız yoruma istinaden bahsettigim şeyle sizin geçmişiniz ve bugunku tavrınızın bir ilgisi yok ki.
Diger üyelerin savunma yapma ihtiyacını kısmen anlamıştım çünkü eleştirilen şeyin sert yorumlar oldugunu düşünüyorlarmış fakat psikolojik şiddet uygulamak, bir insanı aşagılamak ile onların yaptıkları arasında çok net bir ayrım var zaten. Ancak sizin durumunuzun uzaktan yakından bir benzerligi dahi yok bence, işkenceci biri olmadıgınız sürece bu alınacagınız birşey de degil ki bir insanın şiddete maruz kalmaması gerektigini söylerken yansıtma olmadıgını belirtmek durumunda kalasınız.
İnsan şiddet görsün ya da görmesin her zaman buna karşı çıkabilir, çıkmalıdır da, bu hepimizin sorumlulugu, birilerine sınır koyuldugu falan yok ki. Öncesinde tartışılan sey de bunun biçimiydi zaten.

Güzelce okumaya çalıştım, ana fikrini anladım vakit ayırıp açıkladığın için teşekkür ederim.
Anlaştık stepanova :)
 
Evet ben çevremde eşinden dayak yiyenleri gördüğümde yada burdan okuduğumda ben asla katlanmam çeker giderim ne olursa olsun diyordum.. ama olmuyormuş bende gidemiyormuşum. Bunu söylemek bana ne kadar koysada ne kadar acı çeksemde evet gidemedim.. yeni değil bir kaç zaman öncesinde bana 2 seneyi aşkın evliliğimde bir kez bile küfür etmeyen eşimden SEBEPSİZ SAÇMA birsey yüzünden haksız yere öyle bir dayak yedim ki. Heryerım kıpkırmızı oldu gidecektim evet ama beni öylr şeylerle tehdit ettiki.. dünyamla (bebegimle) tehdit etti. Alir kacirir ve gostermezdi asla birdaha yapamaz demeyin asla tahmin edemeyeceginiz biri yapar kacirir ve bir daha asla gostermezdi eminim. O yuzden gidemedim.....
Cocugumu alip cikmaya calistigimda ise bicak cekmisti eger ki durmasaydim gercekten belkide televizyona haberim cikacakti..... o dayagin aksami basim zonkluyordu resmen siddetin etkisinden ve hep kustum hic boyle olmamistim.. siddet izinin fotograflarini cekmistim herkese gostercektim ki telefonu kirmaya kalkti ve sildi :KK43:
O kadar sindiremiyorum ki o kadar bastiramiyorum ki ve hic mi hic kimseye anlatamiyorum....
Siz siz olun siddet karsisinda benim gibi susup pusmayin benim gibi bir sebebiniz olmadigi taktirde...
Sadece icimi dokmek istedim..
Ozur dilerim herkesten kotu bir ornek olduysam.
geçmiş olsun
üzüldüm
aıle destegını alın
 
Erkek şiddeti ve erkek şiddetini kabullenme problemlerinde zihniyet çok önemli bir yer taşır. Bunu göz ardı ediyorsunuz bana göre.

Burada şu ayrımın çoğu zaman yapılamadığına tanık oluyorum, psikolojik sorunlara sahip olmak, psikolojik olarak yıpranmış olmak ile zihniyet olarak bu problemlere çanak tutmak başka şeylerdir.

Yani bir insana sen zeka olarak vasatsın psikoloğa git demek yararlı olamayacağı gibi, sen evrensel değerlerden uzak ve geri kafalısın, psikoloğa git demenin de herhangi bir yararı olmaz.

Çok çok az sayıdaki şiddet gören ve bu sebeple psikolojisi bozulmuş, normal tutumundan sapmış, anomilileri travma şüphesine yol açan üyeler hemen belli oluyor zaten. Bu üyeler belirli sürelerde siniyor, korkuyor veya inanamıyor. Ama erkek şiddetini yüceltmiyorlar.

Mune Mune , bu forumdaki ortalama üye profili sizin anlattığınız üyelerden oluşmuyor. Bunu aslında bildiğinizi düşünüyorum.

Eski üyeliğimle bu foruma üye olmamın tek bir sebebi vardı. Zor durumdaki kadınlara yol göstermek. Paragraflarca yol tarif ettim, telefon verdim, kişisel bağlantılarıma yönlendirdim. Doktor tavsiyesi yaptım, örnekleri de arttırabilirim. Size kontrol de edebileceğiniz gelen özel mesajlardan örnekler vereyim. (Yazım hataları benim tarafımdan düzeltilmiştir.)

- Kocamla beni ayırmaya mı çalışıyorsun? Çok beklersin, sizin gibi leşçilere kaptırmam kocamı.

- Sen git öyle yap ben yanımda erkeğimle mutluyum, kocasız millete meze olamam.

- Sana ne?

- Kesin dulsundur sen, bu yüzden konuşturmuyorum kocamı dullarla zaten.

- Aldattı diye boşanacak halim yok ya?

- Bu kadın ne yapabilir ki erkek yok mu görevli?


Şimdi bu kadınların Stockholm gibi post travmatik bozukluklar yaşadığınızı düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz. Bu kadınlar böyle düşünüyor, böyle inanıyor ve bu tedavi edilebilecek bir durum değildir. Zihniyet tedavi edilemez.

Not: Psikolojik şiddet kavramının benimsenmesine çok mutlu oluyorum. Ancak eşi tarafından dayak yiyen ve ayrılmayacağım diyen kadına çok yumuşak davranan insan o şiddete ortak oluyordur. Davranmayan değil.

Erkek şiddeti ve zihniyeti ile ilgili soylediklerinize zaten katılıyorum fakat "erkek şiddetini kabullenme problemleri" olarak ayırdıgınız şeyde bizimle benzer iradeyi gösteremeyen kadınların aşagılanmasına itiraz etmeyi mi çanak tutmak olarak adlandırdıgınızdan emin degilim.
"Kocandır, sabret geçer" denildiginde ya da size gelen mesajlardaki gibi cümleler yazıldıgında evet bu şiddeti beslemektir, erkek tahakkümünü savunmaya yönelik yer aldıgının da beyanıdır.
Ancak bir kadının her hangi biri tarafından sırf kendisi gibi dirençli duramıyor, yeterince karşı çıkamıyor diye aşagılanması da o şiddete ortak olmaktır.
Yukarıda verdigim iki örnekteki gibi olunmamasının tek yolu çok yumuşak yorum yapmak degil ki şahsen eleştirdigim şey aman ne kadar sert yazıyorsunuz gibi bir durum da degil.
Birilerini baskı altına almak üzere uygulanan şiddetin zaten ancak sert durularak kırılabilecegine inanıyorum fakat bunu yaparken o kadını kurtarmak adına gerçek anlamıyla bir yumruk da benden olsun demek ile bazı konularda yapılan yorumlar arasında büyük bir fark olmadıgını düşünüyorum. Bunun da savaş koşullarında bazı insanların kendi iç dünyasının dışa vurumuyla işkenceci olması ile benzer bir dönüşüm oldugunu düşünüyorum. O yüzden uzak durulması gerektigini savunuyorum.
 
Bunun üzerine bi çok hadis var hanfendi ezbere konuşmuyorum Elhamdülillah Müslüman olduğum için böyle söyledim yoksa Aaaa kınama bak başına gelir diye sevinmiyorum bi başkası için ya da bunun arkasına sığınmıyorum
Uzerinize de alınmayın zaten efendim alintilayarak cevap vermek zorunda değildiniz ben sizin için yazmadım genel olarak yazdım...
Bu benim düşüncem o da senin düşüncen bitti nokta.
Yalnızca bu forumda değil hayatın genelinde uydurma hadisler konusunda hassasiyetim olduğundan sizi de bilgilendirmek istedim, söylediğiniz gibi bir hadis yoktur, bu yüzden yanlış bilgileri dini bilgi gibi vermemek doğru olacaktır.

Hepimiz 'büyük konuşma, bakarsın hayat seni de o noktaya getirebilir' demişizdir ve bazıları gerçekten de o noktaya gelir ama herkesin kınadığını yaşaması gibi bir düşünce tamamen mantık dışıdır zaten. Allahın adaleti biz insanoğlunun tahayyül ettiğinden daha keskindir.
 
Yalnızca bu forumda değil hayatın genelinde uydurma hadisler konusunda hassasiyetim olduğundan sizi de bilgilendirmek istedim, söylediğiniz gibi bir hadis yoktur, bu yüzden yanlış bilgileri dini bilgi gibi vermemek doğru olacaktır.

Hepimiz 'büyük konuşma, bakarsın hayat seni de o noktaya getirebilir' demişizdir ve bazıları gerçekten de o noktaya gelir ama herkesin kınadığını yaşaması gibi bir düşünce tamamen mantık dışıdır zaten. Allahın adaleti biz insanoğlunun tahayyül ettiğinden daha keskindir.
Bu hadis konusunda ne kadar gerçekçi ne kadar değil doğru mi yanlış mı guvenilir hocalara sormak lazım aslında çünkü ben neyi büyük konuşursam gerçekten hep başıma geldi ama zaten konuşurken hep inşallah olmaz yapmam etmem diyerek konuşmak gerek yani keskin bi şekilde yapmam etmem şeklinde değil insanoğlu beşer şaşar Allah şaşırtmasın diyorum ben
 
Korkup sinmek değildir ki çözüm.
Olayın sıcağında tabii ki insan neye uğradığını şaşırır.
Karşındaki gözü dönmüşün de ne yapacağını kestiremez, bu konuda haklısınız.
Fakat üstünden geçmiş, artık birşeyler yaşanmış bitmiş.
Ne diye hala eşinizin yanınızdasınız?
Size değer vermeyen, sizi o hale sokacak kadar hayvani duygular yaşayan bir adamın yanındasınız?

Kötü örnek vs. değil konu.
Konu size değer verilmemesine ve tehdit edilmenize göz yummak.
Burada etkilenen bizim hayatımız değil ki, bizzat senin hayatın.
Senin bir bebeğin var, sen o bebeğin geleceğinin nasıl etkilendiğini görüyor musun?
Yazık değil mi evladına?

Böyle saçma bahanelerden sana el kaldıranın daha sonra duracağını mı sanıyorsun?
Bir defa almış o gazı, durur mu artık?
Her sana saçma ona gerekçe olan konudan yine seni haşata çevirecek.
Hem de belki çocuğunun önünde yapacak bunu...

Allah yardım etsin hakikaten içim acıdı...
 
Ama buna rağmen yine de o yatağa girdi her seferinde, bunu her kadın yaşıyor zannediyordu, anlatmalarıma rağmen inandıramadım.

(...)
babası erkek yapar deyip kızı evine gönderdi,
Ama bak bu iki örnek benim dediğime çıkıyor zaten.
Bu forumda başlık açan kadına 50 kişi bunun normal olmadığını söyleyip eşine (ve kabullendiği için aslında kadına) tepki verdiğinde kadın zaten bunu her kadının yaşamadığını görmeye başlıyor.
Bunu gördüğü halde bir şey yapmamayı seçiyor olabilir.
Kendi seçimi nihayetinde beni ilgilendirmez tabii ki. Ama yine aynı şeyi diyeceğim, bunun normal dışı olduğun biliyorsa (ve imkanları varsa) kocasıyla kalmayı seçiyorsa o noktadan sonra beni ilgilendirmez.

"Her zamanki gibi dövüyordum, bu sefer öldü" diyen adam var mesela. Bu forumda kocasından dayak yiyip oturan kadınlardan birinin bu noktaya gelmeyeceğini bilemeyiz. Eğer şu "dövüldüm gitmedim mutluyum" başlıklarından birini okuyup "benimki de düzelir belki sabredeyim" diyenlerden biri de bu noktaya gelirse bunun vebali de benim olmaz. Daha geçen günkü başlıkta bir üye vardı, "sevgilim çok sinirli, henüz şiddet uygulamadı ama uygulamasından korkuyorum" diye. Bu kız bu kadınlardan cesaret alıp "ha bak şiddet gören ama yine de ayrılmayanlar var, demek ki ayrılmam gerekmiyor" diye düşünemez mi?

İkinci örneğinden de bahsetmiştim. Maalesef "gelinliğinle çıktığın evden kefeninle dönersin" zihniyeti hala var. Kadın çalışmıyorsa, ekonomik gücü yoksa, ailesi de arkasında değilse, sığınma evine gidemiyorsa ben zaten bu kadına bir şey diyemem.

Ama -yine konu özeline iniyorum- konu sahibinin kendisini dayaktan kusturan kocasıyla kavga edip edip sevişmesini "Stockholm, psikolojisi bozulmuş, olabilir bunlar" deyip konuşmadan geçersek konu sahibi bunun normal olduğunu düşünmeye devam edecek.
 
Ben bu psikolojik olarak yipranmistir, caresiz hissediyordur vs seylere inanmiyorum.
Yillarca ailemden siddet gordum. Hem psikolojik hem fiziksel. Psikolojik daha fazlaydi. Her gun dua ederek uyurdum kucuk bir cocukken Allahim lutfen beni öldür diye. Bu kadar buyuk travma halindeydim. Okulumun son senesi evi terk ettim. Bir daha onlarla yasamak icin o eve donmedim. Evli degildim, yalnizdim ve cebimde 5 kurus para yoktu. Arkadasta kalarak idare ettim ilk ay vs vs. Yasadiklarimdan dolayi anksiyete ve okb hastasi oldum. Donem donem tedavi goruyorum.
Gunumuze donelim, 7 aydir ailemle gorusmuyorum yuz yuze, telefonda sadece.
Anksiyete hastaligi olan bir kadinim, bosandim ve yalnizim hala bana yapilanlari kabul edemedigimden pes etmiyorum.
Kadinlar korkuyor, duzenli bozulacak, basinda erkek olmayacak (!), Maddi durumu yoksa ona kim bakacak (!). Bu sadece korkaklik.
Sizler kocadan ayrilamiyorsunuz ben anne ve babamdan ayrildim.
 
Back
X