• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Çalışmanın Hayatı Elimizden Aldığını Düşünenler?

Çalışma hayatının artılarının eksilerinden daha fazla olduğunu düşünüyorum. Emekliliğimizin olması ,ev hayatı ve komşulardan ibaret .kadın günlerinden ibaret bir yaşam da kolay değil. Çok aktif bir ev hanımı olunacaksa o ayrı tabi.
Mahallenin kadınları ile örgütlenip fırınları filan denetlemek gibi işer yapılacaksa ev hayatı güzel olabilir ama onun dışında rutin geliyor bana .
 
Normalde değil ama türkiyede evet.. kimse hakettiği ücretle insani şartlarda calismiyor ki... ömür de geçip gidiyor öyle.
 
Çalışma hayatının artılarının eksilerinden daha fazla olduğunu düşünüyorum. Emekliliğimizin olması ,ev hayatı ve komşulardan ibaret .kadın günlerinden ibaret bir yaşam da kolay değil. Çok aktif bir ev hanımı olunacaksa o ayrı tabi.
Mahallenin kadınları ile örgütlenip fırınları filan denetlemek gibi işer yapılacaksa ev hayatı güzel olabilir ama onun dışında rutin geliyor bana .
Aslında ben kadının çalışmamasından ziyade, insanın çok çalışmasından bahsediyorum. Yani eşim için de aynı durum geçerli. Bir yere kıpırdayamıyorsun, eş dost ile şehir dışına kaçamak yapalım desen cumartesi izni için ıkınıp sıkınıyorsun falan. Yani çok da reel şeylerden bahsetmiyorum aslında. Tamamen ruhsal. "E izin isteyeceksin tabii" şeklinde yaklaşıma açık değil yani :) Bu şekilde hayat akan bir nehir ve ben yanından bile geçemiyorum gibi geliyor. Oysa su hayat için gerekli.

Normalde değil ama türkiyede evet.. kimse hakettiği ücretle insani şartlarda calismiyor ki... ömür de geçip gidiyor öyle.
Aynen öyle. Hiçbir şeye vakit kalmayacak kadar çalışıyoruz, hiçbir şeye yetmeyecek paralarla geçiniyoruz. Benim zoruma gidiyor. Kaptırıp gidemiyorum iş hayatına...
 
Aslında ben kadının çalışmamasından ziyade, insanın çok çalışmasından bahsediyorum. Yani eşim için de aynı durum geçerli. Bir yere kıpırdayamıyorsun, eş dost ile şehir dışına kaçamak yapalım desen cumartesi izni için ıkınıp sıkınıyorsun falan. Yani çok da reel şeylerden bahsetmiyorum aslında. Tamamen ruhsal. "E izin isteyeceksin tabii" şeklinde yaklaşıma açık değil yani :) Bu şekilde hayat akan bir nehir ve ben yanından bile geçemiyorum gibi geliyor. Oysa su hayat için gerekli.


Aynen öyle. Hiçbir şeye vakit kalmayacak kadar çalışıyoruz, hiçbir şeye yetmeyecek paralarla geçiniyoruz. Benim zoruma gidiyor. Kaptırıp gidemiyorum iş hayatına...
Çok çalışmak zorunda kalmamız sosyal haklarımızın olmadığındandır.
İşçi haklarının kapsamı genişletilse biz de insan gibi yaşarız.
 
Kesinlikle haklısın.. Yarama tuz bastı bu konu :KK14: Ben öğretmenim, çalışma saatlerim çok kötü sayılmaz o konuda rahatım ancak benimde maduriyetim eşimin işi.. Kendisi muhasebeci, sabah gidiyor akşam yorgun argın dönüyor. Tüm gün hesaplama yapmaktan beyni sulanmış oluyor garibimin.. Yeni evliyim, ben 15 tatildeyim, tüm gün evde eşimi beklemekten depresyona girdim resmen.. Cumartesi bile tam gün çalışıyor. Bir pazar günü de hiçbirşeye yetmiyor. Günün en verimli saatleri hep iş yerinde geçiyor, benimde tüm günüm onu özlemekle geçiyor. Aldığın maddi karşılık konusuna hiç girmiyorum bile. Bedavaya çalışıyorsun resmen.. Lanet olsun böyle çalışma saatlerine ve çalışma şartlarına :KK43:
 
Normalde değil ama türkiyede evet.. kimse hakettiği ücretle insani şartlarda calismiyor ki... ömür de geçip gidiyor öyle.

Bu dediginiz sadece Türkiye icin gecerli degil. Malesef dünya üzerinde bircok ülkede insanlar kötü sartlar altinda karin tokluguna calismak zorunda kaliyor.
 
Bu dediginiz sadece Türkiye icin gecerli degil. Malesef dünya üzerinde bircok ülkede insanlar kötü sartlar altinda karin tokluguna calismak zorunda kaliyor.
Normal olması gereken bu degil işte birçok ülkede olduğu gibi türkiyede de öyle. İçinde bulunduğumuz ülke de bu o yüzden ona göre yorum yaptım. Afrika'ya kıyasla daha iyi durumdayız diye de bakabiliriz olaya elbette.
 
Calismak Hayatimizi elimizden almaz. Bize bir hayat verir. 19 yasimda meslek egitimime basladim. Suan 27 yasindayim. O gün bugündür calisiyorum araliksiz Allaha sükür. 2 yil meslek egitimi gördüm hem calisip hem okudum. 5 yildirda universite hayatima devam ediyorum full-time bir isin yaninda bu sene insAllah lisans diplomami alacagim. Etrafimda birsürü degisik milleten insan, doktor, professor ve idari personel mecvut. Ise basladigimda cekinken bir tiptim telefonla dahi konusma beni kasardi. Calisma hayati insana sadece maddi bir deger katmaz. Zamanla insan tecrüben neyin ne oldugunu biliyor insan. Ben evde oldugum zaman cok s1k1liyorum. Sabah yatiyor öglen kalkiyorum düzenim bozuluyor. Calismaya alismis bir insan icin calismayi birakmak zor ama herkezde simdi calismak zorunda degil zira uygun olmayan bircok insanda var. Isteyen calissin, istemeyen calismasin, kimsede kimseye karismasin :)
 
Normal olması gereken bu degil işte birçok ülkede olduğu gibi türkiyede de öyle. İçinde bulunduğumuz ülke de bu o yüzden ona göre yorum yaptım. Afrika'ya kıyasla daha iyi durumdayız diye de bakabiliriz olaya elbette.

Malesef ki öyle özelikle is güvenli konusu hic önemsenmiyor. Afrika, Asya (Amerikadan emin degilim) tabiki durumlar daha vahim. Keske düzen, sistem degisebilse ama zor.
 
Olay kadının çalışması degil aslında. Eslerimizin de sabah gidip aksam gelmesi haftanın 5 günü is yerindeki arkadaşlarını çocuğundan ve karısından daha fazla görmesi ve hayata yetişmemek arkadaşın bahsettiği sorun burada.
 
Çalışmak iyidir ,candır can o hafta sonlarını özlemle bekler insan o iki güne bir şeyleri sığdırmaya çalışır insan. evet bazen isyannn edesi gelir insanın ama.. geçicidir ..cumartesi günü evladınla geçirilen o tatlı gün akşam biraz işten geç kalınca .arayıp anne saat kaç oldu nerdesin sen diye masumca hesap sorması..pazar kahvaltılarının özlemliği ile kurulan o sofralar..o 2 güne arkadaşlarını sırasıyla davet etme telaşları . oo koşturmaca ne güzeldir..:KK68::KK68:
 
Olay kadının çalışması degil aslında. Eslerimizin de sabah gidip aksam gelmesi haftanın 5 günü is yerindeki arkadaşlarını çocuğundan ve karısından daha fazla görmesi ve hayata yetişmemek arkadaşın bahsettiği sorun burada.
valla arkadaşım biz yıllık iznimizi beraber almıştık ve günü birlik tatile gidebildik anca bu geçtiğimiz sene .. ve evde duruken canımız o kadar sıkıldıki iş hayatını özledik ikimizde o 15 gün bitmek bilmedi ilk bir haftasını gezdik ama bitti ayoll . sonra baktık birbirimizin yüzünee..
 
Olay kadının çalışması degil aslında. Eslerimizin de sabah gidip aksam gelmesi haftanın 5 günü is yerindeki arkadaşlarını çocuğundan ve karısından daha fazla görmesi ve hayata yetişmemek arkadaşın bahsettiği sorun burada.
Aynen öyle. Kös kös oturalım demiyorum. Ama insanca çalışalım. Dediğin gibi günün en verimli saatleri. Güneş var mesela dışarıda, bir temiz hava alayım diyemiyorsun. Ya bunun hapis hayatından ne farkı var Allah aşkına. İnsan açık havaya, güneşe hasret kalır mı? Yarım saatlik yemek molası nedir? Ben yavaş yiyorum misal, yarım saatte kafamı mı toplayayım, yemeğimi bitirmenin derdine mi düşeyim? 1 saat öğle molası olan şanslı sayılıyor. Bana çok ama çok tuhaf geliyor.
Şu an işsizim. Para da lazım haliyle. Kara kara düşünmekten, bunalımdan bunalıma koşuyorum. Mutsuzluklardan birini seçmek zorundayım. Ya parasız yaşamak, ya da para kazanıp, yaşamamak.
 
Kesinlikle haklısın.. Yarama tuz bastı bu konu :KK14: Ben öğretmenim, çalışma saatlerim çok kötü sayılmaz o konuda rahatım ancak benimde maduriyetim eşimin işi.. Kendisi muhasebeci, sabah gidiyor akşam yorgun argın dönüyor. Tüm gün hesaplama yapmaktan beyni sulanmış oluyor garibimin.. Yeni evliyim, ben 15 tatildeyim, tüm gün evde eşimi beklemekten depresyona girdim resmen.. Cumartesi bile tam gün çalışıyor. Bir pazar günü de hiçbirşeye yetmiyor. Günün en verimli saatleri hep iş yerinde geçiyor, benimde tüm günüm onu özlemekle geçiyor. Aldığın maddi karşılık konusuna hiç girmiyorum bile. Bedavaya çalışıyorsun resmen.. Lanet olsun böyle çalışma saatlerine ve çalışma şartlarına :KK43:
Dünyaya bu adamı/kadını zengin etmeye gelmişim diye düşünmek ne acı. Sanki kendi hayatının önemi yokmuş gibi. Sanki ölüp gidince yaptığım abidik gubidik işlerin bir anlamı kalacakmış gibi, adıma anıt yaptırılıp "Çok iyi fatura keserdi" diyeceklermiş gibi... Sen yine öğretmenmişsin. Eminim zorlandığın anlar oluyordur ama inan bana çok daha anlamlı bir iş yapıyorsun. Eşin için üzüldüm. Umarım bir gün daha mutlu olacağı bir iş nasip olur.
 
Dünyaya bu adamı/kadını zengin etmeye gelmişim diye düşünmek ne acı. Sanki kendi hayatının önemi yokmuş gibi. Sanki ölüp gidince yaptığım abidik gubidik işlerin bir anlamı kalacakmış gibi, adıma anıt yaptırılıp "Çok iyi fatura keserdi" diyeceklermiş gibi... Sen yine öğretmenmişsin. Eminim zorlandığın anlar oluyordur ama inan bana çok daha anlamlı bir iş yapıyorsun. Eşin için üzüldüm. Umarım bir gün daha mutlu olacağı bir iş nasip olur.
Çok haklısın flores'cim.. İnan evlilik hazırlıklarından iş yerinden bir gün izin almak için ne taklalar attı eşim. İnsana evlenmek için izin bile vermiyorlar. O kadar önemli işleri. Ve çalışan biri için kendi evliliğindense başkasını zengin etmen daha önemli hale getiriliyor dediğin gibi. Evlilik izninide yasal süre o kadar olduğu için 3 gün verdiler. 1 gün bile fazladan vermediler. Balayına bile çıkamadık. Şuan 5 günlük bir gelin olarak evde koca yolu bekliyorum, depresyona girmeme ramak kaldı inan bana..
 
Çok haklısın flores'cim.. İnan evlilik hazırlıklarından iş yerinden bir gün izin almak için ne taklalar attı eşim. İnsana evlenmek için izin bile vermiyorlar. O kadar önemli işleri. Ve çalışan biri için kendi evliliğindense başkasını zengin etmen daha önemli hale getiriliyor dediğin gibi. Evlilik izninide yasal süre o kadar olduğu için 3 gün verdiler. 1 gün bile fazladan vermediler. Balayına bile çıkamadık. Şuan 5 günlük bir gelin olarak evde koca yolu bekliyorum, depresyona girmeme ramak kaldı inan bana..
Ayyy canım benim hayırlı uğurlu olsun evliliğiniz.
Benim eşimin eski işini anlatayım sana :)
Kendisi üniversite yakınında bir fotokopi dükkanında iş buldu. (Şehir değiştirdik evlenirken ve basit işler istedik)
Sabah normal mesai başlangıç saati, akşam ise 9-10'dan önce gelemiyordu. Öğrenciler akşama kadar gezip akşam not çıktısı, kitap fotokopisi, proje ödevi baskısı vs. işler için doluşuyorlar dükkana. Bizimkiler de çıkamıyordu haliyle. Patronları sözde abi gibi yaklaşır, dar zamanında eline üç beş kuruş verir, çene ile çalışanların gazını alırdı. Mesela biliyorum çok yoruluyorsunuz, farkındayım şöyle böyle oluyor vs. diyor ama düzeltmek için çaba göstermiyor. Okul açıkken Pazar günleri bile öğlen 12'den akşama kadar çalıştı eşim. Haftada 7 gün. Her gün işte. Neyse günler geçerken adam maaşları aksatmaya başladı. Hem fazla çalıştırıp hem para vermiyor düşünebiliyor musun? İçeride maaş beklerken 250-300 TL ile 1 ay geçindiğimizi bilirim. Ama bu arada adam kendine son model telefon alıyor, bize gelin maç izleyelim diyor koca koca pizza siparişleri veriyor. İnan delireceğim sandım. Basit işlerle de olmadı yani ve İstanbul'a geri döndük. O 1,5 yıl içinde ne kadar yıprandığımızı anlatamam. Dışarıda yemek yemek artık çok büyük bir olay haline gelmişti. Evde beraber yemek yiyebilmek için de saat 10'u bekliyorduk işte. Biliyorum çok saçma ama en azından Pazar gününüz iş olmadan geçiyorsa sevinmelisin. Baktınız olmuyor, başka iş baksın kendine. Daha sistemli bir yer bulur belki.
 
Aynen öyle. Kös kös oturalım demiyorum. Ama insanca çalışalım. Dediğin gibi günün en verimli saatleri. Güneş var mesela dışarıda, bir temiz hava alayım diyemiyorsun. Ya bunun hapis hayatından ne farkı var Allah aşkına. İnsan açık havaya, güneşe hasret kalır mı? Yarım saatlik yemek molası nedir? Ben yavaş yiyorum misal, yarım saatte kafamı mı toplayayım, yemeğimi bitirmenin derdine mi düşeyim? 1 saat öğle molası olan şanslı sayılıyor. Bana çok ama çok tuhaf geliyor.
Şu an işsizim. Para da lazım haliyle. Kara kara düşünmekten, bunalımdan bunalıma koşuyorum. Mutsuzluklardan birini seçmek zorundayım. Ya parasız yaşamak, ya da para kazanıp, yaşamamak.

bende bunu dusunurum gunun en guneslı en hos saatlerınde calısıyoruz dıyordum sonra kendımce bır cozum buldum. öğretmenim ben. baktım dısarısı cok guzel gunes var ne yapıyorsak sınıfı oylece bırakıp cıkıp hava alalımmı dıyorum eveeeeeetttt cıglıkları eslıgınde gıyıyoruz ustumuzu basımızı hemen meyvemızı sutumuzu alıyoruz hemen bahceye az pıknık az top az kosturmaca ıkı oyun derken hevesımızı alıp yorulup ıcerı gırıyoruz :)

bu konuda en sanssız doktorları göruyorum ben hastanelere gıttıkce onlara üzülüyorum. cok guzel kazancları var ama harcıycak vakıtlerı bıle olmuyor.. ancak guzel evler guzel arabalarla harcıyorlar o da ıyı ımkan evet ama kımının odasında pencere bıle yok.. sabah gırıyorlar hastahaneye aksam cıkıyorlar butungun dert hastalıkla ıc ıceler.. kayıplar yasanıyor hasta yakınları vs... atanamadıkca doktolara ozenıp sonrada bunları dusunup oda kötü diyorum..

ona göre bır ıs secsenız mesela beledıyelerde gezıcı ısler cok basın olsun arge olsun ne bıleyım proje tabanlı ısler olabılır. bu tarz ıslerde hemen alan sureklı degısıyor hem calısma mekanları bazen ıcerı bazen dısarı farklı mekanlar oluyor ? ne dersın olamazmı boyle bırsey ?
 
valla arkadaşım biz yıllık iznimizi beraber almıştık ve günü birlik tatile gidebildik anca bu geçtiğimiz sene .. ve evde duruken canımız o kadar sıkıldıki iş hayatını özledik ikimizde o 15 gün bitmek bilmedi ilk bir haftasını gezdik ama bitti ayoll . sonra baktık birbirimizin yüzünee..
Sin durumunuz farklı biraz o zaman eşimle ve çocuğuma geçirdiğim fazladan saatleri bile kar sayarım. Çalışmayı sevmedigimden değil. Öğretmenim yarım gün çalışıyorum zaten. Ama çevredekiler görüyorum. Mezara koşar adım gidiyoruz... bu arada eşinize çocuğunuz ailenzle ne kadsr çok süre beraber olup ne kadar çok güzel ani biriktirirseniz kar bana göre. Bu biraz da kişinin mutlu olma şekliyle alakali sanırım.
 
ÇALIŞMAK DEĞİLDE LÜKS YAŞAM DIŞ ETKENLER HAYATIMIZI ELİMİZDEN ALIYOR ONDA VAR BENDEDE OLSUN EŞE GÜVENILMIYOR BIRAKSA ALDATSA NAPICAZ DERDİ RABBİM AZ VERİP ARATMMASIN ÇOK VERİP AZDIRMASIN ÇALIŞMAK BIRSEY DEGILDE EVLENIP COCUKLARIM OLDUGUNDA ONLARI BUYUTEMEMEK CANIMI YAKAR HERHALDE BENIM VERDIGIM TERBIYEYI ALAMAYACAK MALESEF
 
bende bunu dusunurum gunun en guneslı en hos saatlerınde calısıyoruz dıyordum sonra kendımce bır cozum buldum. öğretmenim ben. baktım dısarısı cok guzel gunes var ne yapıyorsak sınıfı oylece bırakıp cıkıp hava alalımmı dıyorum eveeeeeetttt cıglıkları eslıgınde gıyıyoruz ustumuzu basımızı hemen meyvemızı sutumuzu alıyoruz hemen bahceye az pıknık az top az kosturmaca ıkı oyun derken hevesımızı alıp yorulup ıcerı gırıyoruz :)

bu konuda en sanssız doktorları göruyorum ben hastanelere gıttıkce onlara üzülüyorum. cok guzel kazancları var ama harcıycak vakıtlerı bıle olmuyor.. ancak guzel evler guzel arabalarla harcıyorlar o da ıyı ımkan evet ama kımının odasında pencere bıle yok.. sabah gırıyorlar hastahaneye aksam cıkıyorlar butungun dert hastalıkla ıc ıceler.. kayıplar yasanıyor hasta yakınları vs... atanamadıkca doktolara ozenıp sonrada bunları dusunup oda kötü diyorum..

ona göre bır ıs secsenız mesela beledıyelerde gezıcı ısler cok basın olsun arge olsun ne bıleyım proje tabanlı ısler olabılır. bu tarz ıslerde hemen alan sureklı degısıyor hem calısma mekanları bazen ıcerı bazen dısarı farklı mekanlar oluyor ? ne dersın olamazmı boyle bırsey ?
Çok iyi yapıyorsunuz gerçekten. Eminim çocukların da zihni açılıyordur :) Mutlu oluyorlardır.
Dediğiniz gibi dışarıda olabileceğim bir iş daha iyi gelebilirdi ama ehliyet falan lazım. Bindiğim otobüs bile biraz hızlı gitse aklım çıkıyor. Araba sürebileceğimi sanmıyorum. Ehliyetsiz elemanı da kim dışarıda çalıştırır :) Hem ona göre de eğitim gerek. Ben Halkla İlişkiler okudum 2 yıl. Lise mezunundan halliceyim. Çok fazla seçeneğim yok kısaca... Yani hem şikayet edip hem hiçbir şey yapmıyormuşum gibi görünüyor biliyorum ama cidden çıkmazdayım ne yapabileceğimi bilmiyorum.
 
Back
X