"Çalışmayan" biri olarak söylüyorum ki, elbette bi kadının meslek sahibi olması, çok çok güzel bişey. Tüm kızlarımız okusun. Meslek sahibi olsunlar. Böyle düşünüyorum. Ama konu sen çalışmıyorsun, koca parasını yiyorsuna gelirse orda bi durmak lazım. Her ne sebeple olursa olsun, kocası istese veya istemese dahi, dışarıda çalışmamayı tercih eden bi kadını, sanki dünyanın en abes hareketini yapıyormuşcasına, yargılamamak lazım. Vardır onunda bi bildiği, düşündüğü. Herkes hayata aynı pencereden bakacak diye bişey yok. Bende evde çalışıyorum, bulaşık yıkıyorum bahane olmamalı yazmış birileri. Ne kadar acımasızca. Çevremde, küçük bebeğine harıl harıl bakıcı arayan, ve ben evde daha çok yoruluyorum, benim için iş hayatı evde ki sorumluluktan çok daha kolay, kafa dinlemek diye düşünen bi çok kadın var. Hal böyleyken, çalışmayanı küçümsemek çok garip . Benim eşim dünya iyisi bir adamdır. Ama ataerkil bi ailede yetişmiş. Bu yaştan sonra kimin huyu değişmiş ki benim eşimin değişsin. O dışarı da çalışıyor, ve evet, ben evde çalışıyorum. önemli olan, hissettiğiniz. Bunu koca parası yiyorum,çok işe yaramaz biriyim ona muhtacım diye algılarsanız ömür geçmez bu şekilde. Evde olmak sizi mutsuzluğa sürükler, sağlığınızdan da olursunuz. Ama iki taraflı olarak, kabullenirseniz bazı şeyleri, koca parası muhabbetine güler geçersiniz. Benim eşim, ailem için gösterdiğim performansa şaşırır, sık sık sen benim de çocukların da, evin de eli ayağısın. Allah razı olsun der bana. Bende aynı şekilde. Bi günden bi güne kendimi ezik hissetmedim. Çok da komik geliyo böle tabirler :) Önemli olan, kendinizi nasıl huzurlu hissedeceksiniz o şekilde davranmanız.