- 25 Nisan 2014
- 4.058
- 7.534
- 168
- Konu Sahibi menzil5453
-
- #141
Erzurumda olmuş bu olay, iyide bu tip insanlar her yerde var siz butun ak parti çogunlukta olan yerleri ,bir tutuyorsunuz . bu tip olaylar izmirde yada tekirdagda olmaz diyebilirmisiniz yada butun bu cinayetleri ak partililer işledi diger partinin insanları bunları yapmaz gibi saçma bir tespit
Hitlermi dediniz bakınız..
Bundan 68 yıl önce Orgeneral Mustafa Muğlalı Van Özalpli 33 kişi katletmiş ve bunu da mahkemede itiraf etmişti. Buna rağmen adı askeri bir kışlaya verilerek özüllendirilmişti. Son günlerde yeniden tartışılan olayı tarihçi Mustafa Armağan köşesine taşıdı. İşte Armağa'nın yazısı.
Mustafa Armağan*
Tek Parti döneminin kalıntılarını temizlemek sanıldığı kadar kolay olmuyor. Düşünün, aradan 68 yıl geçmiş, 33 kişiyi katlettiğini bizzat mahkemede itiraf ettiği halde hâlâ Orgeneral Mustafa Muğlalı'ya kamu katında gereken cezayı verememişiz.
İsmi bir kışladan kaldırıldı belki ama hâlâ Muğla'da bir caddede yaşıyor, kemikleriyse 12 Eylül darbecilerinin kararıyla kaldırıldığı anlı şanlı Devlet Mezarlığı'nda.
Tabii ki meseleyi Muğlalı'dan ibaret görmüyorum. O bir dönemin simgesi. Ve karanlık bir dönemin simgesi. Acıları yıllardır toplumun vicdanından tüten o yalnız karanlık değil, aynı zamanda "kanlı" dönemi aydınlatacak özgür ortam maalesef henüz yakalanabilmiş değil. Tarih kitaplarımız Dersim katliamından bahsedecek mi? İstiklal Mahkemelerinin hukuk cinayetlerini yazma cesaretini gösterebilecek mi? Dahası, 1943'te Org. Muğlalı'ya Van'ın Özalp ilçesindeki katliam emrini kimin verdiğini açıklayabilecek mi?
Prof. Mikâil Bayram, katliamın yapıldığı Özalplıdır (eski adıyla Saray). Kendisinden bu olayın Özalp'tan nasıl göründüğünü anlatmasını istedim. Şunları anlattı:
"Özalp, İran sınırına çok yakındır. Sığırtmaçlar sığırları mecburen sınıra yakın otlaklara götürürler. Bir gün İran'dan bir grup silahlı insan gelip 500'e yakın sığırı kaçırır. Halk kaymakama, jandarmaya haber verir, müdahale etmelerini ister. Ancak kılları kıpırdamaz. Bunun üzerine kendileri silahlanıp sığırlarının peşine düşerek bir kısmını geri getirmeyi başarır. Ancak çatışma sırasında pek çok hayvan telef olur. Bunun üzerine halk Ankara'ya telgrafla şikâyette bulunur. Cumhurbaşkanı İnönü durumdan haberdar olur ve 3. Ordu Komutanı Muğlalı'ya, "Halkla kaymakam birbirine girmiş, işi hallet." der. Olay yerine gelen Muğlalı, sınır bölünürken İran'da akrabası kalan kim varsa onları tespit ettirir. İçlerinde babam da var. Jandarma geceleyin köye gelir, ışığı yanan evlerdeki erkekleri toplar. Bu sırada bir asker de izinli olarak köye gelmiş, akrabalarıyla hasret giderirken yakalanıp götürülür. Toplam 33 erkeği elleri bağlı vaziyette Takorengiz köyünde bir vadiye indirmişler. "İhtiyat askeri" yapacağız diye yola çıkardıkları bu insanlara orada kendilerini infaz edecekleri bildirilince zavallılar "Yemin ediyoruz, İran'a gideceğiz ve bir daha buralara dönmeyeceğiz, yeter ki canımızı bağışlayın" diye yalvarıp yakarıyorlar uzun süre. Ama nafile. Bunun üzerine iki rekât namaz kılmak için izin istiyorlar. Elleri bağlı vaziyette Engiz deresinden abdest alıp cemaatle namazlarını kılıyorlar. İçlerinden Serheng adlı kişi hem ezan okuyor, hem de imam oluyor. Sonra kurşuna diziliyorlar. Ölenlerin çocuklarından.
bir kısmı sınıf arkadaşımdı. Nasıl bir acı yaşıyorlardı, anlatamam."
İki yedek subaya işletilen bu katliamın asıl askeri sorumlusu Org. Muğlalı olmakla birlikte Tek Parti döneminde kılına bile dokunulmadan görevine devam etmişti. Olayın üzeri tam örtüldü sanılırken Tek Parti dönemi sona ermiş ve muhalefet konuyu yeniden gündeme taşıyınca mahkeme açılmış ve CHP iktidarının görmezden geldiği bu katliamın sorumlusu, ancak 2 Mart 1950'de, yani olayın üzerinden tam 7 yıl geçtikten sonra öldürme emrini kendisinin verdiğini itiraf etmişti. Bunun üzerine mahkeme idam cezası vermekle birlikte, nereden icab ettiyse hafifletici nedenlerle müebbed hapse çevrilmiş, af kanunuyla da 20 yıl hapse indirilmişti. İlginçtir, zamanın Askeri Yargıtay'ı, verilen hükmü bozmuş, Muğlalı tam yeniden yargılanacakken hapiste öldüğü haberi gelmiş ve olay böylece kapanıp gitmişti.
Siz kapandı zannedin, derin devletin mezardan sonra da terfi işlemlerini sürdürdüğünü bilmiyorsanız çok yanılırsınız. Nasıl Koçgiri Kürt isyanını kanla bastıran Sakallı Nureddin Paşa 12 Eylül'den sonra çıkarılan bir kanunla mezarında orgeneralliğe terfi ettirilmiş ve kemikleri Atatürk Orman Çiftliği'nde kurulan Devlet Mezarlığı'na taşınmış ise Mustafa Muğlalı'nın kemikleri de 1988'de itibarı iade edilerek Devlet Mezarlığı'ndaki "saygın" yerini almıştır.
İşin ilginç yanı, olayın geçtiği tarihte Van savcısı olan Kemal Yörükoğlu'nun 1950'den sonra Demokrat Parti milletvekili sıfatıyla Meclis'te anlattıklarıdır. Resmî tutanaklara da geçmiş bulunan bu sözler, bir paşanın bireysel bir ölüm emrinden ziyade planlı bir katliam ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
Aslında 38 kişi olarak toplananların 5'ini tutuklayarak hayatlarını kurtardığını anlatan Van Savcısı, İran'dan açılan ateşe karşılık verirken köylülerin öldüğünü beyan eden tutanağın önceden imzalatıldığını, yani bunun planlı bir operasyon olduğunu söylüyor. Ancak nedense 33 köylünün vurulduğu bu sözde çatışmada tek bir askerin dahi burnunun kanamadığına dikkat çeken Yörükoğlu, operasyondan sonra Muğlalı'nın tabur komutanını telefonla arayarak tebrik ettiğini de sözlerine ekliyor.
Burada olayın planlı ve emrin "yüksek yerden" geldiğini gösteren kanıt, 1945'te Van'a gelen İnönü'nün, 33 kişinin katili (biri yaralanıp 2 yıl sonra ölmüştü) Org. Muğlalı'yı koluna takarak Van'a gelmesidir. Bunun anlamı, 'Evet onları biz öldürdük, gerekirse yine öldürürüz'den başkası olabilir mi? Katili cezaevine göndereceği yerde milli bir kahraman gibi koluna takarak henüz acıları taze olan insanların karşısına çıkması, suçun kaynağının daha yukarılara dayandığının en açık kanıtı değil midir?
Olay 1950'li yıllarda Meclis'te gündeme getirildiğinde o oturuma nedense İsmet Paşa'mız teşrif etmemiştir! Ve Çankırı Milletvekili Kenan Çağman, kürsüden Mustafa Muğlalı'yla bir tarihte görüştüğünü, kendisine "yukarıdan" teşvik gördüğünü belirttiğini söylemiş ve bu zatın da İsmet İnönü olduğunu açıkça ifade etmişti.
Bu kanlı olayı Türkiye uzun yıllar sadece Ahmet Arif'in meşhur "Otuzüç kurşun" şiirinin dizelerinden anlamaya çalışmıştı:
"Turna sürüsü değil bu / Gökte yıldız burcu değil / Otuzüç kurşunlu yürek / Otuzüç kan pınarı / Akmaz, / Göl olmuş bu dağda..."
Tek Parti dönemini sorgulamadan bugünkü olayların kaynağı anlaşılamaz. Hem daha İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın Diyarbakır katliamına girmedik bile...
*Tarihçi yazar / Zaman
nerede bu kız kardeşiniz ama gercekten bu tür tabirler ben hiç duymadım görmedim çok çirkin,
izmirde yuzde 37 oy aldi bu adam..o kesim rahat doldurur bu alani taşıma kalabalıga ihtiyaci yokk..izmir gibi kasabayada ihtiyaci yok siz her yagmurda sel oluyorsunuz izmirinizde kolay gelsin sizee!
he bu arada Antalya halkı nasıl uyandıysa yakında izmir halkı da uyanıcak demedi demeyinhizmet yoksa oy da yok
adolf hitler ile tayyip erdoğan benzerlikleri
- ein volk, ein reich, ein fuhrer!
- tek vatan, tek bayrak, tek devlet.
- nazi almanyası döneminde almanya'da birçok otoban ve yol yapılması.
- akp'nin sürekli yol yaptık demesi. (cidden de yapması)
- hitler'in iktidar olmadan evvel kısa bir süre hapis yatması.
- erdoğan'ın iktidar olmadan evvel kısa bir süre hapis yatması.
- hitler'in inanılmaz bir hatip olması. konuşmasıyla kitleleri etkilemesi.
- erdoğan'ın inanılmaz bir hatip olması. konuşmasıyla kitleleri etkilemesi.
- hitler almanyasında basının tamamen nazi yanlısı hal alması. diğerlerinin bertaraf edilmesi.
- yandaş medya. diğerlerine baskı.
- hitler'in muhalif gördüğü herkesi toplama kamplarına sürmesi. (yahudileri demiyorum)
- balyoz, ergenekon davaları ve silivri zindanları.
adolf hitler;
almanlar disindaki herkesden nefret etmektedir, kin, ofke duymaktadir.
ayrimcidir, almanlar disindaki herkes otekidir, ikinci siniftir, hatta insan bile degildir.
elestiriye gelmez, elestirilemez.
asla hatasini kabul etmez.
tek dogru olan kendi gorusudur.
kendi gorusu disindakilere karsi acimasizdir.
intikamcidir, kincidir.
tek guc kendisi olsun ister.
hitabet gucu kuvvetlidir.
diktatordur.
tayyip erdogan;
akp`liler ve turbanlilar disindaki herkesden nefret etmektedir, kin, ofke duymaktadir. ayrimcidir, akpliler disindaki herkes otekidir, ikinci siniftir, hatta insan bile degildir.
elestiriye gelmez, elestirilemez.
asla hatasini kabul etmez.
tek dogru olan kendi gorusudur.
kendi gorusu disindakilere karsi acimasizdir.
intikamcidir, kincidir.
tek guc kendisi olsun ister.
hitabet gucu kuvvetlidir.
diktatordur.
hayır tabiiki asla değil..ama mahalle baskısı tarzı şey yok demek istedim..annemin köyüne küçükken gitmiştik..başınızı örtün demişti..örtmemiştik ayıplamışlardı mesela..orta birdeymişimdir..
gelişmişlik derken cehalet düzeyinden bahsettiğini sanmıyorum cryptic böyle sey demez sanırım.yanlış bir tabir olmuş çünkü ben çok cahil açık insan da gördüm bunla ölçülmez ki gelişmişlik
hitler le bir tutacak kadar acımasız değilim hitler i ancak israil devlet baskanları ile bir tutabilirim
Başı açık olmak gelişmişlik belirtisi midir?
Değildir ama başı açık bir kadına fahişe muamelesi, ahlaksız muamelesi, hafif meşrep kadın muamelesi yapılmaması bir gelişmişlik belirtisidir.:))
Sen yine ifadenin edersin, kimse sana dokunmaz, diğer illerdeki gibi sivil halk seni yerlerde süründürmez, tokat atmaz, yumruklamaz ve cinsiyet ayrımcılığı içeren hakaretlerde bulunmaz.
Seni dinler cevap verir istasyonda durakta yada iskelede isen ve bir emekli öğretmen tipli bir bayan yoksa herkes kendince şikayetlerini sayar gider. Varsa sana tüm ayrıntılarıyla vatan sever nutukları atar gider. Hatta sonunda sana sayılabilir bile. Hava çok sıcak değilse tabi :-D
Tüm bunlardan nasıl mı bu kadar eminim, ben İzmir liyim. Benim memleketim güzeldir,sakindir,huzurludur, keyiflidir, neşelidir,ama aynı zamanda kıvrak zekalı,saygılı,uygar ve de demokrattır. ;-)
Kadınlar Kulübü Mobil uygulaması kullanılarak gönderilmiştir.
kimse masum değil kimse görmezden gelmesin kimse kimseyi kandırmasın bazen başarıya giden yol için mübah olan şeyler oluyor..kimse sütten çıkmış akkaşık olmaz..
gelişmişlik derken cehalet düzeyinden bahsettiğini sanmıyorum cryptic böyle sey demez sanırım.yanlış bir tabir olmuş çünkü ben çok cahil açık insan da gördüm bunla ölçülmez ki gelişmişlik
Verdiğin örneklerde gerçekten seçim olmadığının (tıpki chp nin tek partili dönemi gibi) bile farkında değilsin ne deyim.
Değildir ama başı açık bir kadına fahişe muamelesi, ahlaksız muamelesi, hafif meşrep kadın muamelesi yapılmaması bir gelişmişlik belirtisidir.:))
Yok artık, bunları siz uyduruyorsunuz sanırım.
O halde ben yanlış yorumladım.
Herseyin farkindayim ,1920lerde yasamiyoruz degil mi !!!
ben yakin tarihden ornekler verdim..
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?