CİNSEL HASTALIKLAR NEDİR? Tümü

yaren_76

mareşal
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
2.066
66
Cinsel Hastalıklar1– Gonore

Tüm dünyada en önemli sağlık sorunlarından biri olan cinsel hastalıklar herkes için risk taşımaktadır. Dr. Alper Mumcu bu hastalıklardan biri olan Gonore hakkında bilgi verdi.

Daha çok cinsel yolla bulaşan bu hastalıklar, kendi başlarına ciddi hastalıklar olmakla birlikte HIV (AIDS) enfeksiyon riskini de artırmaktadır.

Bel soğukluğu, klamidya, frengi, genital herpes, kandida, trikomonas ve human papilloma virus gibi hastalıklardan korunmak için bu hastalıklar hakkında bilgi sahibi olmak ve bilinçli bir cinsel hayat yaşamak çok önemlidir.


GONORE (BEL SOĞUKLUĞU)
Cinsel yolla en sık bulaşan hastalıklardan Gonore, Neisseria Gonorrhoeae (Gonokok) adı verilen bakterinin yol açtığı bir enfeksiyondur.

Kadınlarda en çok rahim ağzına yerleşmektedir. Yapısı nedeni ile vajina dokusunda gonore bakterisi yerleşemez. Gonore bakterisi, rahim ağzı (serviks) dışında sırasıyla ürethtra ve vajinanın hemen girişinde her iki yanda yer alan bartholin bezlerini tutmaktadır. Kadınların %80'inden fazlasında bulgu ve belirti olmamaktadır. Bu kuluçka döneminin değişken olabileceğinin belirtisidir.
A.B.D.'de her 30 saniyede bir kadının bel soğukluğuna yakalandığı ileri sürülmektedir. Bu hastalığa yakalanan kişiler 3-5 gün süren kuluçka dönemi süresince ileri derecede bulaştırıcı olmaktadırlar. Gonoreli bir erkek ile ilişki kuran her kadın hastalığa yakalanmaz. Sadece %60-90 kadında enfeksiyon gelişmektedir. Hastalığın kadından erkeğe bulaşması ise daha zordur. Gonoreli bir kadınla ilişkide bulunan erkeklerin %20-40'ı hastalığa yakalanmaktadır.

Belirtileri
Bel soğukluğunun en sık yarattığı yakınma vajinal akıntıdır. Bu akıntı sarı-yeşil renkli ve kötü kokulu olmakla birlikte sümüğümsü bir yapıya sahiptir. Beraberinde nadiren kaşıntı olabilmekte ve bu tabloya idrar yaparken yanma da eşlik edebilmektedir. Akıntıdan sonra en sık görülen yakınma ise kasık ağrısıdır. Hastalığın seyri sırasında öğleden sonra ve akşam saatlerinde ateş görülebilmektedir. Bartholin bezi tutulmuş ise vajina girişinde oldukça ağrılı bir şişlik yani bartholin absesi olabilir. Mikroorganizma kan dolaşımına geçerse eklemlerde de enfeksiyona neden olabilmektedir. Hastalık sırasında eklem ağrıları ve şişlikleri görülebilmekte, tek bir eklemde belirtiler olmamakta ve ağrılar gezici tipte olmaktadır. Bir eklem düzeldikten sonra belirtiler bir diğer eklemde başlamaktadır. Buna gezici eklem ağrıları adı verilmektedir. Doğum esnasında anneden bebeğe geçerek yeni doğanın gözlerinde göz iltihabına yol açabilen gonokok’a bağlı nadiren boğaz enfeksiyonları da gelişebilmektedir.
Gonorenin en önemli komplikasyonu, pelvik iltihabi hastalıktır. Bu hastalık, enfeksiyonun tüplere ve yumurtalıklara kadar ilerlemesi sonucu oluşmakta ve kısırlık dahil pek çok komplikasyon yaratmaktadır.

Tanı
Servikal ve vajinal akıntının incelenmesi ile konmaktadır. Vajen kültürü alınmasının en faydalı olduğu durum gonore’dir. Kültürde gonokokların üretilmesi tanı için yeterli olmaktadır. Klinik olarak tanı konmuş olsa bile bunun kültür ile doğrulanması gerekmektedir.

Tedavi
Tedaviye son derece duyarlı bir hastalık olan bel soğukluğunda genelde antibiyotik tedavisi ile iyileşme sağlanmaktadır. Antibiyotik kullanımından bir hafta sonra kültürler tekrarlanarak enfeksiyonun geçtiği teyid edilmelidir.


VKV Amerikan Hastanesi Kadın Sağlığı Ünitesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Alper Mumcu
 
Cinsel Hastalıklar2 - Klamidya
Klamidya enfeksiyonu “Chlamydia Trachomatis” adı verilen bir bakterinin sorumlu olduğu bir hastalıktır...

Klamidya enfeksiyonu “Chlamydia Trachomatis” adı verilen bir bakterinin sorumlu olduğu bir hastalıktır. Özellikle gelişmiş ülkelerde cinsel yolla bulaşabilen hastalıkların en sık görülenidir.

A.B.D.'de her yıl 4 milyon yeni klamidya vakası görülmekte ve maalesef bu hastalığa yakalanan kadınların %40'ından fazlası hasta olduğunun farkında olmamaktadır. Çoğu zaman enfeksiyon herhangi bir belirti vermemekte ve başka nedenlerden dolayı doktor kontrolüne gidene kadar fark edilmemektedir. Problemin erken dönemde fark edilebilmesi için yılda ya da tercihen 6 ayda bir doktor kontrolü ve tarama testlerinin yapılması gerekmektedir. Bu özellikle genç kadınlarda ve birden fazla partneri olan 35 yaş üstü kadınlarda önemlidir.

Belirtileri
Genelde belirti vermemesine rağmen bazı kadınlarda hafif sarımsı akıntı, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, vajinal bölgede yanma ve kaşınma, kızarıklık, şişlik, dış genital organlarda yaralar, ilişki esnasında ağrı ve anormal kanama gibi klamidya enfeksiyonuna özgü olmayan nonspesifik tabir edilen belirtiler olmaktadır. Erkeklerde ise en sık bulgu penisten olan akıntı ve idrar yaparken olan yanmadır.

Tanı

Tanı, hastanın öyküsü ve muayene esnasında alınan servikal doku örneğinin laboratuvarda incelenmesi sonucu konmaktadır. Bu masraflı bir teknik olmasına ve her yerde yapılamamasına rağmen en etkili teşhis yöntemidir.
Klamidya enfeksiyonunu saptayacak ve tarama testi olarak kullanılabilecek idrar analiz teknikleri geliştirmek amacı ile çalışmalar sürdürülmektedir. Klamidya saptandığında kişinin son 1 hafta içinde ilişkide bulunduğu bireyler de taranmalıdır. Klamidya enfeksiyonu tedavi edilmediği takdirde infertilite gibi ciddi bir sonuç ortaya çıkmaktadır.
Pek çok kadında pelvik iltihabi hastalığın nedeni klamidyadır ve vücuda girdikten uzun yıllar sonra bu tablonun oluşmasına neden olmaktadır. Klamidya enfeksiyonu karın boşluğu içerisinde yapışıklıklara neden olmakta ve uzun dönemde çocuk sahibi olmada güçlükler meydana getirmektedir. Enfeksiyon varlığından habersiz olan gebe kadınları bekleyen en büyük tehlike ise erken doğum riski ve daha da önemlisi doğum esnasında mikroorganizmayı bebeğe bulaştırmaktır. Klamidya bebeklerde göz iltihaplarını meydana getirmekte hatta bu körlükle dahi sonuçlanabilmektedir. Ayrıca yeni doğanlardaki diğer bir tehlike de klamidya zaatürresidir. Bu nedenle gebe olan her kadında klamidya taraması ideal olarak yapılmalıdır.

Önlem

Klamidya enfeksiyonundan korunmanın en etkili yolu cinsel yolla bulaşan bütün hastalıklarda olduğu gibi (uzun süreli tek eşli bir ilişki yok ise) kondom kullanmaktır. Bunun dışında vajina içini su ile yıkamamak, sentetik iç çamaşır yerine pamuklu olanları tercih etmek, çok dar pantolon giymemek gibi basit kurallara dikkat etmek tüm vajinal enfeksiyonlardan korunmada olduğu gibi klamidyadan da korunmada etkili olmaktadır. Yılda en az bir kez herhangi bir yakınma olmasa bile kontrole gitmek sağlık açısından önem teşkil etmektedir.

Tedavi

Klamidyanın tedavisi antibiyotikler ile yapılmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucu Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Dairesi klamidya enfeksiyonları için standart protokoller önermiştir. Bu tedaviler ile klamidya herhangi bir zarar yaratmadan tedavi edilebilmektedir. Klamidya ile gonore (bel soğukluğu) genelde bir arada bulunduğundan, bu hastalıklardan biri teşhis edildiğinde diğerine yönelik tetkik ve tedaviler de mutlaka yapılmalıdır.

VKV Amerikan Hastanesi Kadın Sağlığı Ünitesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Alper Mumcu
 
Cinsel ilişki youyla bulaşan hastalıklar nelerdir (CİYBH)?

Cinsel ilişki yoluyla bulaşan nastalıklar (CİYBH) (Sexually Transmitted Diseases (STD)), cinsel ilişki esnasında vücut teması yoluyla bulaşabilen hastalıklardır. Bu hastalıklar, virüs, bakteri veya parazitler nedeniyle oluşurlar. Bu hastalıklar aynı zamanda eski isimleri olan Cinsel İlişki Yoluyla Bulaşan Enfeksyonlar (CİYBE) (Sexually Tranmitted Infections (STI) olarak da bilinirler. En az 25 tane cinsel yolla bulaşan hastalık vardır. Hepsinin ortak yanı, vajinal, anal ve oral ilişkiyi de içeren cinsel münasebetlerle bulaşmalarıdır. Bu sayfada bahsedilen hastalıklar bütün CİYBH’ın bir listesi değil, sadece en yaygın olanlarıdır.


CİYBH’a yakalandığınızı nasıl anlarsınız?
Cinsel olarak aktif olan herkesin CİYBH’a yakalanma ihtimali vardır. Bazı CİYBH’ın, cinsel organlardan gelen akıntı, idrara çıkarken ağrı ve cinsel organların şişmesi ve iltahaplanması gibi belirtileri olabilir. Chlamydia gibi, bazı CİYBH’ın belirtisi olmayabilir. Bu yüzden, eğer bu tip hastalıklara yakalanma tehlikeniz varsa, CİYBH’ı belirlemek üzere, bir kontrolden geçmenizi tavsiye ederiz. Bazan CİYBH’ın belirti göstermeleri uzun zaman alabilir ve siz de bu arada, başkalarına bu hastalıkları bulaştırabilirsiniz, bu da kontrole gitmenizi daha da önemli kılar. Eğer, düzenli bir ilişkiniz varsa ve CİYBH’a yakalandı iseniz, bu eşinizin sizi aldattığı anlamına gelmez. CİYBH belirtileri bazan enfeksyon kapıldıktan aylar sonra ortaya çıkabilir.


Kendinizi CİYBH’dan nasıl koruyabilirsiniz?


Eşiniz (eşleriniz) ve kendiniz, düzenli kontrollere giderek ve cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanarak, CİYBH’a yakalanma tehlikenizi azaltabilirsiniz. Ne kadar çok eşli olursanız, CİYBH’a yakalanma olasılığınız da o kadar artar. Hastalaıklara yakalanma tehlikesini azaltmanın başka yolları, oral ilişki sırasında, diş lastiği veya prezervatif kullanmak, sex sırasında kullandığınız aletleri temizlemek, cinsel ilişkiden sonra elleri yıkamak ve düzenli cinsel organ temizliğine özen göstermektir.


CİYBH’a yakalanıp yakalanmadığınızı bilmek neden önemlidir? Birçok CİYBH çok bulaşıcıdır ve tedavi edilmezse, kısırlık gibi kalıcı hasarlar bırakırlar. Birçok CİYBH, eşten eşe, bazıları da anneden doğmamış çocuğa bulaşabilirler. CİYBH aynı zamanda HIV’nin kapılmasını kolaylaştırabilir.


CİYBH kılavuzu
Bacterialvajinosis (BV)(bakteriyel dölyolu iltahabı), bu cinsel ilişki yoluyla bulaşmadığı için, kesin olarak bir CİYBH kategorisine girmez. Ancak, cinsel ilişkiyle daha da şiddetlenir ve cinsel ilişki yaşamamış kadınlardan ziyade, cinsel olarak aktif olan kadınlarda görülür. Vajinada bulunan sağlıklı normal bakterilerdeki bir dengesizlikten kaynaklanır ve genelde zararsız olup fark edilmeden geçmesine rağmen, bazan balık kokulu koyu bir akıntıya sebep olur. BV’a neyin sebep olduğuna dair bir açıklama olmamasına rağmen, vajinanın asidik yaradılışını etkilediği düşünülerek, spermlerin alkali yaradılışlarının buna sebep olabileceği konusunda tahminler yapılmıştır. Başka bir sebebi de rahim içi hamileliği önleyici aletler (spiral) olarak tahmin edilmiştir. BV kadından erkeğe geçemez, ancak tedavi olunması, BV’ın zamanla yürüyüp, idrar yollarına veya yumurtalık kanallarına gidip enfeksyonlara sebep olma ihtimali olduğu için, önemlidir. BV tedavisi, vajina için kullanılan bir krem veya antibiyotik almak şeklinde olur.

Balanitis (balanit) genelde, kendi çapında bir enfeksyon olarak değil, bir enfeksyon belirtisi olarak tanımlanır. Kesin anlamda bir CİYBH değil, cinsel olarak aktif olmanın bir sonucudur. Sadece erkeklerde görülür ve kendini, penis başında bir enfeksyon şeklinde belli eder, sünnet olmamış erkeklerde daha sık görülür. Temizliğin ihmal edilmesi sonucunda, spermiside ve prezervatif kullanmasından dolayı tahriş sonucunda, mantar oluşması ve parfümlü sabun kullanımı sonucunda oluşabilir. Belli bazı sabunların kullanılmaması ve penis derisinin altının yıkanması youluyla önlenebilir. Tedavisi, iltihabı geçirici kremler ve gerekirse antibiyotik kullanılmasıdır.

Chlamydia (chlamydia enfeksyonu) tedavi edilebilir, bakteri yoluyla geçen, en yaygın CİYBH’dır. Eğer, tedavi edilmezse ilerde çok ciddi sorunlara sebep olabilir. Kadınlarda rahimin enfekte olmasıdır. İdrar yolları, makat ve gözler, her iki cinste de enfekte olabilir. Enfeksyonun belirtileri herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir. Bu genelde bulaştıktan sonraki 1-3 hafta arasındadır. Ancak, belirtiler uzun bir süre ortaya çıkmayabilir.

Kasık biti, küçük yengece benzer, saç veya kılda yaşayan ve kan emen parazitlerdir. Genelde, mahrem yerlerdeki kıllarda yaşarlar, ancak, kol altı kıllarında, vücutta, ve kaş gibi yüzdeki kıllarda, kasık bitine rastlamak mümkündür. Kasık biti, vücuttan uzak yerlerde de yaşayabilir, bu yüzden de, kıyafet, havlu ve çarşaflarda da bulunabilirler. Sizde, farkına varmadan, kasık biti olmuş olabilir, 2-3 hafta sonra kaşınmaya başlarsınız. Bitler, genelde cinsel ilişki sırasında vücut temasıyla bulaşırlar, ancak, başkalarıyla aynı kıyafetleri, havluyu veya nevresimi kullanmayla da bulaşabilirler. Buna yakalanmamanın etkili bir yolu yoktur, ancak başkalarına geçmesini engellemek için, kıyafetlerinizi ve yatak takımlarınızı sıcak suda yıkayın. Parazitleri öldürmek için, eczanalerden losyon alıp, vücudunuza sürebilirsiniz. Mahrem kıllarınızı traş etmek, bitlerden kurtulmayı garantilemez.

Epididymitis (epididimit) epiditimisin, spermlerin biriktiği, testislerin üstündeki bir tüp sisteminin, iltahaplanmasıdır. Her zaman bir CİYBH sonucu oluşmaz, ancak böyle bir hastalık sonucunda olduğu zaman, genelde Chlamydia veya Belsoğukluğunun bulunmasından dolayı olur. Belirtileri, şişmiş, ağrıyan testisler ve erbeziler torbasıdır. Bu hastalığı önlemenin en etkili yolu, chlamydia ve belsoğukluğunu önlemenin en etkili yolu olduğu için, cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanmaktır. Epididimit bulaşıcı değildir, ancak, epididimite sebep olan enfeksyonlar (bakınız, Chlamydia ve belsoğukluğu) bulaşıcıdır. Tedavi, genelde esas enfeksyonu, antibiyotik yoluyla tedavi etmektir.

Genital herpes (Üreme yollarında zona)ya, basit zona virüsü sebep olur. Bu virüs, ağızı, üreme bölgelerini, anüsün etrafındaki deriyi ve parmakları etkileyebilir. İlk zona ortaya çıktıktan sonra, virüs sinir ipliklerinde saklanır, burada, hiç belirti göstermeden farkedilmeyebilir. İlk enfeksyonun belirtileri genelde, bulaştıktan 1-26 gün arasında ortaya çıkar ve iki üç hafta kadar sürer. Kadın ve erkeklerde bir veya daha fazla belirti görülebilir. Bunlar, üreme bölgelerinde veya makatta, kaşıntı veya hafif bir gıdıklanma, patlayıp acılı yaralar bırakan, acılı içi su dolu kabarcıklar, açık yaralara değerse sancılı idrara çıkma, grip gibi, sırt, bel, baş ağrısı, şişkin bezler veya ateş şeklinde olabilir. Üreme yollarında zona Genital Herpes ile ilgili daha fazla bilgi edinin.

Üreme bölgelerinde siğiller, kadın veya erkeğin üreme bilgelerinde ortaya çıkan, küçük et çıkıntıları şeklindedir. Bunlar Human Papilloma virüsü (HPV) sonucunda oluşurlar. Siğiller, üreme bölgelerinde veya eller gibi vücudun farklı bölgelerinde oluşabililer. Üreme bölgelerinde siğil oluşturan virüsü kaptıktan sonraki, 1 ila 3 ay içinde üreme bölgelerinizde siğiller çıkar. Siz veya eşiniz, üreme bölgelerinizde, küçük pembe/beyaz kabartılar veya daha büyük karnı bahar şeklinde kabarcıklar farkedebilirsiniz. Siğiller, vulvanın, penisin, erbeziler torbasının veya anüsün çevresinde oluşabilirler. Tek başına veya toplu şekilde oluşabilirler. Kaşıntıya sebep olabilirler ancak genelde acısızdırlar. Genelde daha başka belirti göstermezler ve siğilleri görmek kolay olmayabilir. Eğer, bir kadının rahminin içinde siğil oluşursa, bu hafif bir kanamaya veya nadiren değişik renkli vajinal bir akıntıya sebep olabilir. Üreme bölgelerinde siğiller genital warts ile ilgili daha fazla bilgi edinin.

Belsoğukluğu bakterilerin sebep olduğu bir enfeksyondur. Cinsel ilişki yoluyla bulaşır ve rahimi, idrar yollarını, makatı, anüsü ve boğazı enfekte eder. Enfeksyonun belirtileri, enfeksyon kapıldıktan sonraki 1 ile 14 gün içerisinde ortaya çıkar. Belsoğukluğuna yakalanmış olup, belirtilerin görülmeyebilir. Belirtiler, kadınlardan ziyade erkeklerde görülür. Belsoğukluğu gonorrhoea ile ilgili daha fazla bilgi edinin.

Bağırsak enfeksyonları da cinsel ilişki yolu ile bulaşabilir. En yaygın görülen iki enfeksyon, Amip ve Gardiasisdir. Bunlar, bakteriyel enfeksyonlarıdır ve bağırsağa gittikleri zaman, ishal ve mide kramplarına sebep olurlar. Bağırsak enfeksyonları, bunlara yakalanmış birisi ile cinsel ilişkide bulunulursa bulaşabilir, bunlar daha çok anal sex veya anüsün ağız veya dille uyarılması yolu ile, dışkı yolları teması ile bulaşır. Bu enfeksyonlar, prezervatif, lasteks eldiven veya diş plastiği kullanılarak önlenebilir. Sex aletleri kullanıldıktan sonra dikkatlice temizlenmeli ve eller yıkanmalıdır. Bu enfeksyonların tedavilerinin çoğunda ishal önleyici ilaçlar yeterli olur ancak, bazan antibiyotikler de kullanılabilir.

Sarılık karaciğerin iltahaplanmasıdır. Birçok farklı sarılık vardır, en yaygınları A,B ve C’dir. Bu virüslerin hepsi farklı hareket eder. Sarılık, içki veya uyuşturucu kullanımı sonucu oluşabilir, ancak genelde virütik bir enfeksyon sonucudur. Sarılık hepatitis hakkında daha fazla bilgi edinin.

Moloskum, Moloskum Kontacisum Virüsünün sebep olduğu bir deri hastalığıdır. Deride küçük kabartılar şeklinde ortaya çıkar ve iki hafta ile birkaç yıl kadar sürebilir. Moloskum, basen, kalça, üreme bölgelerinde ve bazan yüzdeki deride, çil büyüklüğünde, inci şeklinde kabartılara sebep olur. Bunlar, cinsel ilişki esnasında, deri teması ile bulaşırlar. Hastalığın bulaşması, prezervatif kullanımı, hastalığa yakalanmış birisiyle deri teması engellenerek ve hastalık tedavi edilene kadar cinsel ilişkiden kaçınmakla önlenebilir. Çoğu zaman, moloskum tedavi gerektirmez ve bir süre sonra kendi kendine geçer. Ancak, kabartılardan dondurulma yolu ile veya belli ilaçlar sürülerek kurtulunabilir.

Belli sebebi olmayan idrar yolu enfeksyonu (non-specific urethritis(NSU)), erkeklerin idrar yollarının iltahaplanmasıdır. Bu iltahaplanma farklı enfeksyonlar sonucunda oluşabilir, bu enfeksyonların en yaygın olanı chlamydiadır. BSOİYE bir ilişkide, aylarca hatta yıllarca sürebilir. BSOİYE belirtileri, idrara çıkarken ağrı veya yanma, sabah ilk olarak daha belirgin fark edilebilen, penisten gelen beyaz/bulanık bir akıntı, sık sık idrara çıkma hissidir. Genelde belirtiler görülmeyebilir, ancak bu enfeksyonu eşinize bulaştıramayacağınız anlamına gelmez. NSU hakkında daha fazla bilgi edinin.

Uyuza, derinin altına girip, kaşıntıya sebep olan parazit bir böcek sebep olur. Bu böcekler görülemeyecek kadar küçüktür ve birçok insan bunlara yakalandığının farkına varmaz. Bunlar, bulaştıktan 2 ila 6 hafta arasında bir sürede, kaşıntıya sebep olurlar. Bu parazite yakalanmanın en yaygın yolu, cinsel ilişki sırasında deri temasıdır, ancak, başkalarıyla aynı havlu, kıyafet ve yatak takımlarını kullanma yolu ile de bulaşır. Uyuza yakalanmamanın etkili bir yolu yoktur, ancak başkalarına geçmesini engellemek için, kıyafetlerinizi ve yatak takımlarınızı sıcak suda yıkayın. Parazitleri öldürmek için, eczanalerden losyon alıp, vücudunuza sürebilirsiniz.

Frengi (syphillis) BK sık görülen bir enfeksyon değildir, ancak başka ülkelerde yaygındır. Bakterilerin sebep olduğu bir enfeksyondur. Genelde cinsel ilişki yoluyla bulaşır, ancak, anneden doğmamış çocuğa da geçebilir. Frenginin belirtileri kadınlarda ve erkeklerde aynıdır. Bu belirtileri tanımlamak kolay değildir ve enfekte olmuş birisiyle cinsel ilişkide bulunduktan 3 ay kadar sonrasında ortaya çıkabilirler. Frenginin farklı aşamaları vardır. İlk ve ikinci aşamaları çok bulaşıcıdır. Syphillis (frengi) ile daha fazla bilgi edinmek için.

Mantar, bu aynı zamanda kandiasis olarak da bilinen genelde deride yaşayan ve zararsız bakteriler tarafından dengede tutulan bir mantardır. Ancak bu mantar çoğalırsa, kaşıntıya, şikinliklere, acıya ve erkek ve kadınlarda akıntıya sebep olur. Kadınlarda idrara çıkarken, koyu beyaz bir akıntı ve ağrı görülebilir. Erkekler aynı akıntıyı penislerinde fark ederler ve derilerini geri çekmekte zorlanırlar. Mantar, cinsel ilişki yoluyla enfeksyona yakalanmış birisinden kapılabilir, ancak, dar naylon veya likra iç çamaşırı kullanmak veya belli antibiyotikler de mantara sebep olabilir. Bazan ise sebep olmayabilir veya belli bir sebebi olmayabilir. Mantarın bulaşması cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanımı ile, erkeklerde ise penis derisinin altını yıkamak yoluyla önlenebilir. Mantar tedavisi anti-fungal krem kullanarak sağlanabilir. Mantar, özellikle kadınlarda tekrar edebilir.

Trichomonas Vaginosis [/COLOR](yumuşak deri nodülleri vajina enfeksyonu), aynı zamanda Triş (Trich) olarak da bilinir ve buna, kadınların vajinasında, erkeklerin de idrar yollarında bulunan bir parazit sebep olur. Genelde belirtileri olmaz. Eğer, belitiler görülürse, bunlar, erkeklerde, idrara çıkarken ağrılı akıntı ve akıntı, kadınlarda, cinsel ilişki ve idrar yaparken acı, ve vulvanın iltahaplanmasıdır. Bu hastalığa genelde, yakalanmış birisiyle, oral, anal veya vajinal cinsel ilişkide bulunursanız yakalanabilirsiniz. Tedavi antibiyotik kullanarak olur, ve hastalık genelde tekrar etmez.


AIDS:
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan biridir. Ayrıca, AIDS taşıyan kanla, kan bulaşmış araçlarla ve anneden bebeğe bulaşma anne karnında,doğum sırasında ve sütle de bulaşır. AİDS hastalığını taşıyan HIV virusu vücuda girdikten ancak 3 ay sonra kan testi ile saptanır. Bu teste "ELISA" testi denir. Vücuda giren HIV, AİDS hastalığı yapmayabilir. Ancak HIV taşıyanlar başkalarına bulaştırırlar.

AİDS tedavisi olmayan bir hastalıktır. Vücudun mikroplara karşı korunma sistemini bozarak bütün vücudu etkiler ve başka hastalıkların oluşmasına neden olur. HIV vücuda girdikten 5-10 yıl sonra AİDS ortaya çıkabilir. Hastalığın çıkma belirtileri arasında; sürekli halsizlik, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, kilo kaybı, gece terlemeleri, cinsel organlarda uzun süreli yaralar ve tedavi ile geçmeyen mantarlar, zatürre sayılabilir. Vücudu güçlendiren tedavilerle hastanın yaşamı uzatılır.

HIV,virusu taşıyan kişinin kullandığı klozet, bardak, çatal, kaşık ile bulaşmaz. Tokalaşma, kucaklaşma, öpme ile bulaşmaz. Ancak ağız ağıza öpüşmede kanamaya yol açacak sert öpüşmeler, ağızdaki yaralar, öpüşmedem önce diş fırçalaması sırasında diş etlerinin kanamış olması bulaşmaya neden olabilir.

Sivrisinek ya da böcekler vasıtasıyla insanlara bulaşmaz. Ter, tükürük, gözyaşı, öksürük, idrar ve dışkıyla bulaşmaz.

Korunma yollarıa. Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda korunma yollarının başında "hastalığı bulaştırabilecek davranışları yapmamak" gelir.

*Fazla sayıda kişiyle cinsel ilişki kurmak bulaşma tehlikesini arttırır.

Başkalarıyla cinsel ilişki kuranlarla özellikle bunu meslek olarak yapanlarla cinsel ilişki kurmak bulaşma tehlikesini arttırır.

Yukarıda sayılan hastalık alınabilecek ilişkilerde kondomsuz(kılıfsız) ilişkiye girmek tehlikelidir.

HIV/AİDS ve hepatit B için, kanla bulaşma yoluna dikkat edilmeli ve gerek kuaför ve berber salonlarındaki araç gerecin gerekse eczane ve sağlık kuruluşlarındaki bize hizmette kullanılan araç gerecin temizliğinden emin olunmalıdır.

Kan alınması gerektiğinde alınan kanın hastalıklar açısından test edilip edilmediği sorulmalıdır.

Kan kardeşi olmak, aynı iğne ile iğne ya da aşı olmak, başkalarının yaralarına çıplak elle dokunmak bulaşma tehlikesini arttırır.

Aynı traş bıçağının ya da usturanın kullanılması yine bulaşma tehlikesini arttırır.

b. Özellikle üreme organlarında olan yara, bere, sivilce veya kaşıntıyla oluşan tahrişlerin hemen tedavi edilmesi gerekir. Bu yara bereler daha kolay hastalık almaya neden olur.

c. Korunma yollarında bir diğeri, asağıdaki hastalık belirtileri tanımak ve kendinde ya da eşinde benzer bir belirti görürse derhal sağlık kuruluşuna başvurmaktır.

*erkeklerde; sık idrara çıkma ve idrarda yanma, ağrı

*idrar sonrası veya sürekli kamıştan akıntı

*kadınlarda ; idrara çıkmada ağrı ve yanma ile sık idrara çıkma

*hazneden koyu renkli ve kötü kokulu akıntı,

*erkelerde kamış yüzeyinde ağrılı yaralar ve kasıklarda elle hissedilen sertlikler

*her iki cinste de; cinsel birleşme sırasında ya da cinsel organlarda sürekli ağrı

*sık ölü doğumlar

*üreme organlarında siğiller

*üreme organlarında uçuğa benzer döküntüler, şiddetli ağrı

*makat veya perine (bacakların arasında kalan ve üreme organlarını örten kas dokusu) bölgesinde abseler.

BU BELİRTİLERİ FARKETTİĞİNİZDE DERHAL TETKİK VE TEDAVİ İÇİN SAĞLIK KURULUŞUNA BAŞVURUN !e. Cinsel ilişki sırasında Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklardan korunmayı sağlayacak tek yöntem KONDOM(KILIF ) KULLANMAKTIR..

Sperm öldürücü krem, köpük ve fitillerin(spermisitler) de bazı mikroplara karşı kısmen koruyuculuğu vardır. Ancak bu maddeler tek başına korunmayı sağlamaz. Eğer spermisitler ve kondom birlikte kullanılırsa korunma oranı artar.

Hastalık taşıyabilecek kişilerle cinsel ilişkide bulunmamak da bir korunma yoludur.

Eşlerden birinde hastalık düşündürecek bir belirti varsa, cinsel ilişkide mutlaka kondom(kılıf) kullanmak ve tedaviyi birlikte olmak gerekir.
 
Zevkle gelen dertler!

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, dünyanın her yeri için büyük bir sorun olurken, sağlığı da ciddi anlamda tehdit ediyor. Sorunun gerçek boyutları birçok ülkede tam olarak bilinmemektedir fakat her yıl dünyada 250 milyondan fazla kişinin cinsel ilişki ile bulaşan bir hastalığa yakalandığı tahmin edilmektedir ve cinsel yolla bulaşan hastalığı olanların HIV (AIDS virüsü) ile enfekte olma olasılığı daha yüksektir.

Bu grup hastalığın tıbbi önemi yanında, gerek sosyal gerekse ekonomik olumsuz etkileri de gözlenmektedir.

Nasıl belirti verirler?

HIV (AIDS virüsü), Hepatit B virüsü ve frengi mikrobu kanda da bulunduğundan cinsel ilişki dışında kan yolu ile de bulaşabilen hastalıklardır.

Bulaşmada kontrolsüz kan nakli, steril (mikroplardan arındırılmış) olmayan şırınga ve iğneler, kesici ve delici aletler de rol oynar. Damar içi uyuşturucu bağımlılarının kullandıkları şırınga ve iğneler ile bu hastalıkların bulaşma riski vardır.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda bazen belirti yoktur veya kişiyi rahatsız etmeyecek kadar hafif belirtileri olabilir. Özellikle kadınlarda bazen hiç belirti görülmez. Ancak, tedavi edilmediği sürece, belirtisiz enfeksiyonu olanlar, bilmeden hastalığı başkalarına bulaştırabilirler.

Cinsel temastan sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için geçen süre hastalıktan hastalığa farklıdır. Bu süre günler (Bel Soğukluğu), haftalar (Klamidyoz, Hepatit B), aylar (frengi) ya da yıllar (AIDS) olabilir.

Sık rastlanan durumlar

Cinsel organlardan akıntı veya cerahat gelmesi: Kadınlarda vaginada bazen normalde bulunan akıntı fazlalaşır. Akıntı su gibi, süt gibi, sarı veya yeşil renkte olabilir. Bazen fena kokuludur.

Cinsel ilişki sonrası kanama.

İdrar yaparken yanma, sızı, sık sık az miktarda idrara çıkma.

Cinsel organ ve cevresinde kaşıntı.

Erkek cinsel organı veya vajinada kabarcık, yara, siğil ve kızartı.

Kasık lenf bezlerinde şişlik.

Testislerden bir veya ikisinde birden ağrı.
 
Zevkle gelen dertler!

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, dünyanın her yeri için büyük bir sorun olurken, sağlığı da ciddi anlamda tehdit ediyor. Sorunun gerçek boyutları birçok ülkede tam olarak bilinmemektedir fakat her yıl dünyada 250 milyondan fazla kişinin cinsel ilişki ile bulaşan bir hastalığa yakalandığı tahmin edilmektedir ve cinsel yolla bulaşan hastalığı olanların HIV (AIDS virüsü) ile enfekte olma olasılığı daha yüksektir.

Bu grup hastalığın tıbbi önemi yanında, gerek sosyal gerekse ekonomik olumsuz etkileri de gözlenmektedir.

Nasıl belirti verirler?
HIV (AIDS virüsü), Hepatit B virüsü ve frengi mikrobu kanda da bulunduğundan cinsel ilişki dışında kan yolu ile de bulaşabilen hastalıklardır.

Bulaşmada kontrolsüz kan nakli, steril (mikroplardan arındırılmış) olmayan şırınga ve iğneler, kesici ve delici aletler de rol oynar. Damar içi uyuşturucu bağımlılarının kullandıkları şırınga ve iğneler ile bu hastalıkların bulaşma riski vardır.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda bazen belirti yoktur veya kişiyi rahatsız etmeyecek kadar hafif belirtileri olabilir. Özellikle kadınlarda bazen hiç belirti görülmez. Ancak, tedavi edilmediği sürece, belirtisiz enfeksiyonu olanlar, bilmeden hastalığı başkalarına bulaştırabilirler.

Cinsel temastan sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için geçen süre hastalıktan hastalığa farklıdır. Bu süre günler (Bel Soğukluğu), haftalar (Klamidyoz, Hepatit B), aylar (frengi) ya da yıllar (AIDS) olabilir.Sık rastlanan durumlar

Cinsel organlardan akıntı veya cerahat gelmesi: Kadınlarda vaginada bazen normalde bulunan akıntı fazlalaşır. Akıntı su gibi, süt gibi, sarı veya yeşil renkte olabilir. Bazen fena kokuludur.Cinsel ilişki sonrası kanama.

İdrar yaparken yanma, sızı, sık sık az miktarda idrara çıkma.

Cinsel organ ve cevresinde kaşıntı.

Erkek cinsel organı veya vajinada kabarcık, yara, siğil ve kızartı.

Kasık lenf bezlerinde şişlik.

Testislerden bir veya ikisinde birden ağrı.
 
'BANA BİR ŞEY OLMAZ' DEMEYİN.
Çağın vebası AIDS tüm dünyada milyonlarca kişiyi öldürüyor, ama halen bu hastalıktan bi haberiz....


Bugün 1 Aralık Dünya AIDS günü. AIDS hastalarının içinde bulunduğu durum zor. Onlar bir yandan virüsün vücudu teslim almaması için; diğer yandan da önyargılarla savaşıyor. AIDS (Kazanılmış Bağışıklık Yetmezliği Sendromu), HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) adı verilen virüs yoluyla bulaşan bir hastalıklar bütünüdür. Kişiye bulaşması sonucunda vücudun savunma gücü zayıflar. Kişi bazı mikrop ve hastalıklara sağlıklı kişilerden daha duyarlı hale gelir. Sonuçta, birden fazla hastalık ve kanserlerin ortaya çıkması ile AIDS tablosu oluşur. Hastalık ölümle sonuçlanır.


TÜRKİYE'DE DURUM
Türkiye'de ilk AIDS vakası 1985 Kasım'ında görüldü. Aynı yıl bir de taşıyıcı tespit edildi. Sonraki yıllarda taşıyıcı ve AIDS vakalarının sayısı arttı. Özellikle yurtdışında çalışan işçi ve işçi yakınlarında hastalık saptandı. Bu işçiler virüsü eşlerine de bulaştırdı. Türkiye'ye gelen turistler ve yurtdışına gidip gelen Türkler ile birlikte AIDS yayılmaya başladı. Tehlikenin boyutları 1990'lı yıllarda Romanya, Rusya, Gürcistan ve diğer ülkelerden fuhuş için gelen kadınlarla iyice büyüdü. 1985 yılında sinema ve sahne dünyasında 'Murti' lakabıyla tanınan Murteza Elgin'in AIDS olduğunun ortaya çıkmasıyla yaşanan paniğin ardında, AIDS hakkındaki bilgi yetersizliğinin etkisi fazlaydı. Sağlık Bakanlığı'nın 2006 verilerine göre; ülkemizde 588 AIDS hastası, bin 666 kişide HIV virüsü olmak üzere, toplam 2 bin 254 kişi bu hastalığın pençesinde.



RAKAMLAR HATALI
Ancak, bu rakamlar tam anlamıyla gerçeği yansıtmıyor. Çünkü bakanlığın verileri sadece test sonuçlarına dayanıyor. Hastanelerin Eliza Testi sonuçlarını bakanlığa bildirme zorunluluğu var ama belirtileri yıllar sonra ortaya çıkan bu hastalığa yakalandığının farkında bile olmayanlar hesaba katıldığında rakam büyüyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre gerçek rakamlar, resmi verilerin gelişmemiş ülkelerde 30, gelişmiş ülkelerde ise 10 katı. Türkiye'deki rakamları 20 ile çarptığımızda, en iyi olasılılıkla 45 bin AIDS'li olduğunu söylemek mümkün. AIDS hastalarının en çok bulunduğu illerin başında İstanbul geliyor. İstanbul'u Ankara, İzmir, Adana ve Bursa takip ediyor. AIDS'li hastaların büyük bölümünü 20-50 yaş grubundaki erkekler oluşturuyor.



BULAŞMA YOLLARI
Bulaşıcı olan hastalıkta dikkat edilmesi gereken noktalar var. Bunlar:
1- Cinsel ilişki: Kanında HIV virüsü taşıyan kişiyle cinsel ilişkide bulunmakla HIV bulaşabilir. HIV virüsü erkeğin sperm sıvısında ve kadının vajina salgısında bulunur.
2- Kan yoluyla: HIV/AIDS'li kişinin kan, kan ürünleri, doku veya organlarının nakliyle bulaşabilir. Örneğin, kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş; şırınga, iğne, cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, dövme aletleri, akupunktur iğneleri, jilet, makas gibi tüm kesici ve delici aletler.
3- Gebelikte: HIV/AIDS'li anneden gebeliği süresince veya doğum esnasında bebeğe HIV geçebilmektedir. HIV pozitif kadının doğuracağı çocuğa HIV'in geçme oranı yüzde 30 kadardır. İnfekte annelere bebeğini emzirmesi önerilmez.



AÇIK HAVADA YAŞAMAZ
HIV, açık havaya maruz kaldığında uzun süre yaşayamaz. Dış ortamda ısı, kuruma, su, sabun ve deterjan nedeniyle tahrip olur. Spermdeki ve vajina salgısındaki HIV, dış ortamda birkaç saatte, kuru ortamda ise yarım saatte ölür. HIV, kurumuş kanda da yaşamaz.



TEDAVİ MALİYETİ YÜKSEK
Tedavi döneminde doktorlar, hastaya AIDS'le yaşamayı öğretiyor. Tedavi maliyetinin yüksekliği nedeniyle, hastanın sosyal güvencesinin olması çok önemli. Tedavinin aksatılmaması ve psikolojik destek de şart.



KORKMAYIN AIDS BULAŞMIYOR
* Günlük yaşamda ve sosyal ilişkilerle,
* Öpüşme, dokunma, sarılma, el sıkışmayla,
* Umumi tuvalet, havuz ve duştan,
* Başkalarının eşyalarını kullanmakla,
* Sinek, böcek sokması, hayvan ısırmasıyla



KADINLAR KORKUYOR
DUREX'in, 5 büyük ilde 16-55 yaş grubunu kapsayan araştırma sonuçları açıklandı. 'HIV/AIDS'e yakalanma endişesiyle cinsel davranışlarınızda değişiklik oldu mu?' şeklindeki soruyu, ankete katılanların yüzde 55'i 'olmadı' şeklinde yanıtladı. 'Cinselliğinizle ilgili en büyük korkunuz nedir?' sorusunu erkeklerin yüzde 41'i 'iktidarsız olmak', kadınlar ise 'AIDS kapmak' diye yanıtladı.



BELİRTİLERİ NELERDİR?
* Günler veya aylar süren ateş
* Gece terlemesi
* İştah azalması
* Uzun süreli yorgunluk hissi,
* Yüzde 10'dan fazla kilo kaybı
* Eklem yerlerinde ve kaslarda ağrı
* Nedeni belirsiz, uzun süreli boğaz ağrısı
* Nedeni belirsiz lenf bezlerinin şişmesi (lenfadenopati)
* Uzun süreli ishal
* Tekrarlayan enfeksiyonlar
* Yaygın olmayan hastalıklara yakalanmak AIDS'in belirtisi sayılıyor.

TANI ise yalnızca test sonucuyla konulabilir. Vücuttaki lezyonlar ve şikayetler tanı koymada düşündürücüdür; ama hiçbiri HIV/AIDS'e özgü değildir. Kişi HIV aldıktan sonra ortalama 8 ya da 10 yıl sağlıklı bir yaşam sürebilir; dışardan bakmakla hasta olduğu anlaşılamaz. Ama virüsü almasından itibaren başkalarına bulaştırabilir. Bu yüzden sağlıklı görünen bir insandan bu virüsü çok rahat alabilirsiniz.



HEMEN ORTAYA ÇIKMIYOR...
AIDS hastalığı hemen ortaya çıkmayabilir. İlk 5 seneye kadar hiçbir belirti göstermediği olmuştur. Yapılan çalışmalarda hastaların yüzde 30'unda hastalık belirtilerinin ilk 4.5 yıl içinde ortaya çıktığı gözlenmiştir. Öte yandan, herkesin merak ettiği 'Kan vermek ya da almak güvenli mi?' sorusunu uzmanlar, 'Kullanılan malzemeden emin olmak gerekiyor' şeklinde yanıtlıyor.



NASIL ÖNLERİZ?
ŞÜPHELİ cinsel birleşmeden kaçınmak, AIDS virüsünün bu yolla size bulaşmasını engelleyecektir. Seksüel birleşmeye girdiğiniz her kişi büyük bir risktir. Her yeni partner, AIDS virüsüyle enfekte olma ihtimali arttırmaktadır. Rus Ruleti oynamak yerine Latex prezervatifler, enfeksiyonlara karşı korunmanın en etkin yoludur. Virüsün geçişini engelleyecek bariyer görevi yaparlar. AIDS veya başka bir zührevi hastalığa yakalanma riskini azaltmak için prezervatif kullanılması gerekmektedir.



DANIŞMANLIK HATLARI
* Hacettepe AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi: 0312 310 80 47
* Türkiye Aile Planlaması Derneği: 0312 435 20 47 - 48
* Sağlık Bakanlığı Danışma Hattı: 0800 314 79 79
* Pozitif Destek Hattı: 0212 288 38 48, 0533 600 18 48
* Kadın Sağlığı Bilgi Hattı-TAPV: 0212 257 06 46
* (Türkiye Aile Planlama Vakfı) Okey Cinsel Bilgi Hattı-TAPV: 0212 257 59 75
* (Türkiye Aile Planlama Vakfı) Cinsel Sağlık Dayanışma Hattı-ASAD: 0212 282 01 01
* Cinsel Sağ. Eğitim ve Danışma Merkezi: 0312 409 81 19
 
Genital siğiller, human papilloma virus (HPV) adı verilen virüsün, cinsel temasla genital bölgeye yerleşmesi sonucu oluşan değişik sayı ve büyüklükte kitlelerdir. Virüs vücuda yerleştiğinde zaman zaman tekrarlayıcı enfeksiyonlara ve yeni kitlelerin oluşmasına neden olur.

Kadında erkeğe göre daha sık belirti verir. Kitleler, mikroskopla tanınabilecek kadar ufak olabilecekleri gibi, çok sayıda kitlenin yan yana gelmesiyle karnıbaharı andıran bir büyüklükte olabilirler.

HPV, olağanüstü bulaşıcı bir virüstür ve gerçek cinsel birleşme olmaksızın yalnızca genital bölgelerin teması ve hatta umumi tuvaletlerden bile bulaşabilir. Genital siğillerin tedavisinde kitlelerin cerrahi yöntemle çıkarılması, koter yardımıyla yakılması ya da kriyoterapi ile dondurulması ya da krem şeklinde ilaçlarla eritilmesi yöntemlerinden biri veya birkaçı birden uygulanabilir. Burada amaç görünen lezyonların tümüyle ortadan kaldırılarak kitlelerin tekrar oluşma riskinin ve bulaştırıcılığının azaltılmasıdır.

Genital siğillere bağlı olarak ortaya çıkan estetik problemler dışında HPV'nin en önemli özelliği, virüsün bazı alt tiplerinin kanserojen özellikler taşımasıdır. HPV'nin çok sayıda alt tipi arasında Tip6 ve Tip11 dışında çoğu alt tipin kanserojen özelliği vardır. Bu alt tipler, genellikle siğil yapmadan sessiz bir şekilde vücuda girer ve hücrelerde kanserojen etkilerini başlatırlar.

Bu virüsleri taşıyan erkeklerde penis kanseri oluşma riski, kadınlarda da serviks kanseri oluşma riski artmıştır. En sık enfeksiyon yapan alt tipler kanserojen etkileri olmayan daha çok kitle oluşumu şeklinde belirti veren 6 ve 11 tipleri olmasına karşın HPV tanısı konmuş bir bireyde diğer alt tiplerin de bulunma ihtimali çok yüksektir. Bu nedenle enfeksiyonu taşıyan erkeklerin üroloji uzmanlarının tavsiyalerine göre hareket etmeleri, kadınların ise yıllık pap-smear testine ek olarak kolkoskopik incelenmeleri gerekmektedir.
 
Genital herpes hastalığını iyi anlamak ve böylece onunla birlikte daha kolay yaşamak için konu hakkında iyi bilgilenmek gereklidir. Genel olarak genital herpes hakkında bilinenler efsanelerden ve yanlış bilgilenmelerden ibarettir. Bu da korkuyu, kendi kendine acımayı ve güvensizliği beraberinde getirir. Herkesin genital herpese cevabı ve davranışı faklı olduğundan aşağıdaki bilgilerden kendinize paylar çıkarabilirsiniz.


Genital Herpes Nedir?

Genital herpes, Herpes Simplex Virus'unun (HSV) neden olduğu bir virüs infeksiyonudur. HSV tip I ve tip II olarak iki çeşittir. Özellikle tip II genital bölgeyi, anus, kalça bölgesini, tip I ise genellikle ağız, yüz ve dudakları etkiler. Yüz ve dudak infeksiyonu, uçuğu da kapsayan yüz herpesi ile sonuçlanır.


Virüs Nedir?

Virüsler hücre içi parazitlere benzerler. Kendi başlarına yaşayamazlar. Tamamen içinde bulunduğu hücreye bağımlıdırlar. Virüsler ve bakteriler insanlarda infeksiyona neden olan mikroorganizmalardır. Bakteriler büyük ve bağımsız mikroorganizmalardır. Kendi başlarına yaşamlarını sürdürebilirler ve daha kolay izole edilip, elimine edilebilirler.


Virüs İnfeksiyonları

HSV vücuda genellikle dudak veya genital bölge mukozasındaki bir çatlaktan girerek ilerler ve sinir gangliyonlarına oturur. Bir kere sinir gangliyonunu tutan virüs, yaşam boyu orada kalır. Virüs, hücre içine girdiğinde yaşamak için hücrenin fonksiyonlarını kullanır ve bundan dolayı hücrede harabiyete neden olur. Bu harabiyetin karakteristik belirtileri ağrı, kabarcık, kaşıntı ve içi sıvı dolu kırmızı şişliklerdir. Virüs bir kere vücuda girdiğinde, savaşmak için antikor dediğimiz savaşçılar oluşur. Bunlar kanda bulunurlar ve bağışıklık cevabı için çok önemlidirler. Genital herpesde nüksler her zaman ilk ataktan daha hafif seyreder.

İlk atak ilk ya da primer infeksiyon olarak adlandırılır. Bu aşamada virüs sinir gangliyonuna oturur. Tekrarlayan ataklar (nüksler) virüsün sinir gangliyonunda çoğalması ile oluşur.


İnfeksiyonun Yeri

Kadınlarda en sık vulva ve vajina ön kısmı tutulur. Uçuklar aynı zamanda rahim ağzında da bulunur. Erkeklerde en sık penisin son kısmında uçuklar gözlenir. Bazen testislerin üzerinde de bulunabilir. Çok nadir olarak erkek ve kadınlarda anusda ve kalça bölgesinde de uçuklar çıkabilir.


İlk İnfeksiyon

İlk infeksiyon genellikle aktif hastalığı olan kişi ile cinsel ilişki sonrası 2 ile 12 gün arasında oluşur.

Genellikle vücut bu virüsle ilk kez karşılaştığı için oldukça ağrılı ve ciddi belirtilerle seyreder. Belirtiler 20 gün civarında (ağrı, kabarcık, kırmızı içi sıvı dolu şişlikler) sürer ve uçuklara ateş, halsizlik, lenf nodu şişmesi gibi sistemik belirtiler de eşlik eder. Kadınlarda belirtilere ek olarak idrar yaparken yanma ve vajinal akıntı oluşabilir.


Nüksler

Bazı kişilerde hastalık belirtisiz olarak tekrarlar. Ama genellikle tekrarlamalar (ataklar) belirtiler ile birlikte görülür. Tekrarlamalarda hastalık daha hafif seyreder. Genellikle yılda 4 atak geçirilir.


Bulaşıcılığı

Genital herpes, aktif genital herpes infeksiyonu olan eşden direk cinsel temas ile bulaşır. Eşlerin birbirine bu infeksiyonu bulaştırması genellikle farkında olmadan da oluşabilir. Bulaşma, hastalık belirtilerinin olmadığı dönemde bile oluşabilir.

Genital herpes hastalığına sahip olan kişiler %60 oranında hastalıklarından habersizdirler.


Genital Herpesi Ne Tetikler?

Fiziksel faktörler: Adet kanaması, fazla miktarda alkol alınması, güneşde kalma, mukozada çatlama, incinme genital herpesi tetikleyen faktörlerdendir.

Psikolojik faktörler: Uzun süren stres, ağır anksiyete hali de bağışıklık sistemi üzerinde etkili olduğundan hastalığı tetikler.


Laboratuvar Tetkikleri

Genital HSV teşhisini desteklemek için kanda antikor bakılır. Ayrıca yaralardan sürüntü alınarak kültürde virüsün üremesi de tanıyı destekler. Kadınlarda smear testi de yapılabilir.


Doğurganlık ve Hamilelik

HSV doğurganlığı etkilemez, kısırlık yapmaz. Hamilelikte ilk 3 ay ve son 3 ayda eğer anne adayı aktif hastalığı geçirirse risk olabilir.
 
Cinsel Tıp Derneği Başkanı Dr. Cem Keçe, toplu girilen ve hijyenik olmayan havuzların cinsel yolla bulaşan hastalıklara yol açtığını ileri sürdü. Keçe, iyi temizlenmeyen havuzlardan tifo, hepatit A ve E, kolibasili, dizanteri gibi ateşli ishal yapan mikroplar, göz, kulak, burun, boğaz enfeksiyonlarıyla uyuz gibi deri hastalıklarının da bulaşabileceği uyarısında bulundu.

Keçe, yaptığı açıklamada, bunaltıcı sıcakların başladığı şu günlerde tatile çıkan vatandaşları kullandıkları havuzun veya denizin temizliği konusunda uyardı. Keçe, su sirkülasyonu fazla olan havuzların tercih edilmesini önerdi. Havuzlardan veya denizden en fazla bulaşan hastalığın genital mantar enfeksiyonları olduğunu söyleyen Keçe, "Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan bir kısmı özellikle toplu girilen havuzlardan yaygın olarak bulaşabiliyor. Havuz veya deniz sefasının hastanede bitmemesi için vatandaşlarımızı girilen havuzun temizliğinden emin olunması konusunda uyarıyoruz ve su sirkülasyonu fazla olan havuzların tercih edilmesini de öneriyoruz. Çünkü yeterince temizlenmeyen havuzlar ve kirlilik seviyesi yüksek sahiller tehlike saçıyor" dedi.

Sıcakla artan terlemenin yaz aylarında mantar üremesini kolaylaştırdığına dikkat çeken Keçe, kirli havuzların, genital mantar enfeksiyonları, bakteriyel vajinit, molluscum cantagiosum ve trikomonas enfeksiyonu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara yol açabileceğini ifade etti. Keçe, ayrıca iyi temizlenmeyen havuzlardan tifo, hepatit A ve E, cryptosporidum, kolibasili, giardia, shigella, dizanteri ve paratifo gibi ateşli ishal yapan mikroplar, göz, kulak, burun, boğaz enfeksiyonlarıyla uyuz ve impetigo gibi deri hastalıklarının da bulaştığını vurguladı. Denizde mikrop kapmanın havuzlara oranla daha zor olduğunu söyleyen Keçe, "Deniz suyu tuzlu olduğu için mikropların yaşaması daha zordur. Ama kirli, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümde olan denizlerde yüzmeyin. Ancak havuzlara bu anlamda daha çok dikkat etmek gerekir. Çünkü havuzlar durağan sular olması nedeniyle kolaylıkla kirlenebilir ve mikrop üremesi daha kolaydır ve mikropları kontrol altına almak için hijyen kurallarına çok dikkat edilmelidir" diye konuştu.

Havuzlardan veya denizden bulaşan genital enfeksiyonların bazı küçük önlemleri göz ardı etmeden kaynaklandığının altını çizen Keçe, şöyle devam etti:

"Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan havuzlardan bulaşanlar daha çok ıslak mayoyla beklemek, yeterince kurulanmamak, üşümek, sık çamaşır değiştirmemek, temiz olmayan havuzların ve hijyenik olmayan tuvaletlerin kullanılması, naylondan imal edilmiş ve dar olan kıyafetlerin kullanılmasıyla korunmasız ilişki şeklinde genital floranın dengesinin bozulmasıyla oluşur. Çünkü bu enfeksiyonların yerleşmesinde nem çok önemlidir. Islak ve nemli ortamlarda vücudumuzda zaten var olan ama yeterli nemi ve ıslaklığı bulamadığı için şikayet yaratmayan mantarlar, üremelerini artırarak kaşıntı, peynir kesiği tarzında beyaz akıntı, kızarıklık, genital bölgede yanma ve tahriş hissi meydana getirirler. Bakteriyel vajinitte ise sarı-gri veya kirli beyaz renkte kokulu akıntı ve cinsel ilişkide acıma olur. Trikomonas ise çok yoğun sarı-yeşilimsi bir akıntı yapar. Molluscum cantagiosum ise genital bölgede küçük yuvarlak siğiller oluşturur" dedi.

Suya girmeden önce duş alarak vücudu iyice temizlemenin çok önemli olduğuna dikkat çeken Cinsel Tıp Derneği Başkanı Dr. Cem Keçe, alınacak basit tedbirlerle vatandaşların bu hastalıklardan korunabileceğini belirtti. Keçe, havuzlarda veya denizde bulaşıcı hastalıklardan korunmak için şu önerilerde bulundu:

"Cinsel Tıp Derneği olarak hijyen için periyodik kimyasal ve fiziksel temizlik işlemlerinin ihmal edilmediği yüzme havuzlarının tercih edilmesini öneriyoruz. Yüzme havuzunda normal klor seviyesi 0,8 mg/lt düzeyinde olmalı ve çok iyi çalışan bir filtreleme sistemi bulunmalıdır. Ayrıca hepatit A ve B aşısı olmayan çocukların havuzlara gönderilmemesini de tavsiye ediyoruz. İşletme sahipleri kadar vatandaşlarımızın da kendilerine dikkat etmesi gerekir. Havuz kenarlarında yiyecek yemeyin ve sigara içmeyin. Ateşli hastalık ya da ishal geçirirken havuza girmeyin. Bone kullanın. Suya tükürmeyin. Islak mayoyla oturmayın. Yeterince kurulanın. Sık çamaşır değiştirin. Temiz ve hijyenik olmayan tuvaletleri kullanmayın. Naylondan imal edilmiş ve dar olan kıyafetleri kullanmayın. Korunmasız cinsel ilişkiye irmeyin. Havuz bölgesine ayakkabıyla veya dışarıda giyilen terliklerle girmeyin. Ayaklarınızı antiseptik suya batırarak dezenfekte edin. Havuzda su yutmamaya dikkat edin. Kulak enfeksiyonlarına karşı kulak tıkacı kullanın. Suya atlarken burnunuzu tutun. Cildinizde sıyrık ya da kesik varsa yüzme sonrasında su ve sabunla temizleyin. Göz enfeksiyonlarını önlemek için sualtı gözlüğü veya maskeleri kullanın. Çocukların havuzlara tuvaletini yapmalarını engelleyin. Lağım karışan alanlara yakın bölgelerdeki denizlere ve şiddetli yağmurlar sonrasında yüzmeyin.
 
Uçukları Kontrol Edin
Genellikle uçuklara sebep olan virüsle (HSV-1), genital enfeksiyonlara yol açan virüs (HSV-2) birbiriyle bağlantılıdır. Yani ağzında uçuğu olan bir erkeğin size oral seks yapması, sizde de uçuklar çıkmasına sebep olabilir. Jinekolog Nigel Scott, genital enfeksiyonlara sahip kişilerin yüzde 60'ının bu yolla enfeksiyon kaptığını söylüyor. Uçuk, tende belirdiği andan, tamamen temizlenip yok olduğu ana kadar bulaşıcıdır. Yani partneriniz ilk acıyı ya da kaşıntıyı kendinde hissettiği anda oral seksten kaçınmalı ve hemen medikal tedaviye başlamalı. Ayrıca partneriniz bu tedaviye ek olarak vücudu içten de güçlendirmek için bolca brokoli yemeli. Ohio Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin son araştırmalarında, brokolinin içeriğindeki maddelerin uçuk virüslerinin çoğalmasını engellediği ve sonrasında uçuk çıkmasını önlediği belgelenmiş. Yine de uçuk enfeksiyonu kaparsanız paniklemeyin. Her virüs türünün etkisi, en çok görüldüğü yerde en şiddetli biçimde hissedilir. Yani eğer oral yolla genital bölgenize bir enfeksiyon bulaşırsa belirtiler bu bölgede ilk anda acı verici olacak ama korkmayın, tedaviden sonra etkisini kaybedecektir.

Balayı Sistiti
Seksten sonra ortaya çıkan idrar yolları enfeksiyonlarına, doktorların verdikleri isim bu. Balayı sistiti tanım olarak bir üriner sistem enfeksiyonudur. Cinsel yaşamın başlamasıyla ve uzayan ilişki süreleri ile birlikte vajinanın hemen önünde ona bitişik olarak yer alan dış idrar yolunun tahriş olmasıyla ortaya çıkar. Cinsel ilişki sırasında bölgede var olan bakteriler, idrar kanalına doğru itilir, bu sırada ilişki ile zaten tahriş olan idrar kanalı da bakterilerin kolayca yerleşip üreyebilecekleri uygun ortamı hazırlar. İdrar kanalı içine yerleşip üreyen bakteriler, bir-iki gün içinde hastalık semptomlarının ortaya çıkmasına neden olur. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, balayı sistiti bir mesane (idrar torbası) kökenli sistitten çok, idrar kanalı orijinli bir hastalıktır. Seksten önce ve sonra tuvalete giderek, genital bölgenizi önden arkaya doğru silerek riskleri azaltabilirsiniz.

Güneşli Aylarda Sekse Dikkat!
Uzmanlar güneşli aylarda seksin, genital siğillere yol açan HPV virüsüne yakalanma riskini iki kat artırdığını söylüyor. UV ışınları, bu virüsle savaşan hücreleri etkisiz hale getiriyor. Prezervatif, HPV virüslerine karşı koruma sağlıyor ama yeni araştırmalara göre bu korunma oranı ancak yüzde 70'te kalıyor. Kadın kondomları ise çok daha geniş bir alanı kapladıkları için daha etkili bir koruma sağlıyorlar. İngiliz Kanser Araştırma Merkezi'nden Dr. Anne Szarewski bunun sebebini virüsün sadece peniste değil genital bölgenin tüm çevresinde yaşayabilmesiyle açıklıyor. Lezyonun üzerine uygulanan kremler ve ilaçlar çözüm olabilir. Bunlarla başarılı olunamadığı taktirde, yakma ya da dondurma yöntemleriyle öncelikle lezyonlar tedavi ediliyor. Lezyonların yok edilmesi, bu virüsün vücuttan tamamen atıldığı anlamına gelmiyor. Bu virüs lezyon yapmasa bile gidip rahim ağzı hücrelerine yerleşip orada değişikliğe yol açabiliyor.

Suda Mikroplar Daha Çabuk Hücum Eder
Amerika'da yapılan son araştırmalara göre ortalama kalitedeki bir spa banyosundan alınan bir kaşık suda bile iki milyon bakteri bulunuyor. Eğer bu tip yerlerde seks yapmaktan hoşlanıyorsanız cilt ve idrar yolu enfeksiyonlarına yakalanabilirsiniz. Aynı zamanda suda seks doğal kayganlaştırıcı salgılarınızı etkisiz hale getirdiği için bu mikropların vajina ağzından içeri girmesine yol açan küçük yırtıklar oluşmasına sebep olur. "Sulu, köpüklü, kokulu bir akıntıya sebep olan, vajina iltihabı denilen bir enfeksiyon da jakuzi kullanımıyla alakalıdır" diyor Kadın Doğum Uzmanı Patrick French. Bu bakteri, vücudunuzda doğal olarak yaşar ancak temiz olmayan su, vajinanızın doğal ortamına karıştığında aktif hale geçer. Ne yazık ki bu riskleri azaltmanın bir yolu yok, kuru yerlerde seks yapmak dışında.

Epilasyon Meselesi
Eğer jiletle epilasyon yapmaya karar verirseniz, sevgilinizin jiletini kesinlikle kullanmayın. Mikroplar, jiletin üstündeki kan zerrelerinde yaşayabilirler ve kullanım sırasında yanlışlıkla kendinizi keserseniz bu mikroplar size geçebilir. Aslında, ikiniz arasında o kadar çok mikrop geçişi olabilir ki bu durum prezervatifsiz seks yapmak kadar riskli sayılabilir. Örneğin karaciğer bozukluğuna yol açabilen ve can sıkıcı bir hastalık olan Hepatit B ve C önemli bir risktir. Profesyonel bir epilasyon merkezine gitmek çok daha doğru bir seçim olacaktır. Ama o zaman bile yapılan işlemi dikkatli izlemeniz gerekiyor. Her seferinde yeni bir spatula kullanılmıyorsa önceki müşterilerden gelen mikroplara maruz kalabilirsiniz.

G-string'i Sadece Göz Zevkiniz İçin Kullanın
Jinekolog Dr. Jill Maura Rabin, G-string tipi iç çamaşırlarını "kalın bağırsak ucu ile idrar yolları arasında bakteri taşıyan metro vagonları" olarak nitelendiriyor. Hiç şüphe yok ki çoğu uzman, G-string'lerin sistit gibi enfeksiyon risklerini artırdığına inanıyor. Teninize direkt temas eden G-string'ler, cinsel birleşme sırasında vajinanızı kayganlaştıran bezleri tahriş edebilir ve bu da kist ya da apseye yol açabilir. Yani bu iç çamaşırlarınızı yatak odanızda tutun ve giydiğinizde üzerinize tam oturduğundan emin olun. Rahatsız bir G-string'in tahriş edip bakteri transferine ya da iltihaba yol açma riski daha fazladır. Eğer kist ortaya çıkarsa (vajina dudaklarında oluşan bir yumru), semptomları azaltmak için ılık suyla yıkayın. Acı vermeye başlarsa, bir apse oluşumu başlamış demektir, hemen jinekoloğunuza görünün.
 
Cinsel sağlıkla ilgili ürünler pazarlayan şirketler, her yıl dünyada olduğu gibi ülkemizde de halkın seks alışkanlıkları konusundaki gelişmeleri ve cinsel sağlık ürünleri konusunda satın alma davranışlarındaki değişiklikleri takip etmek için trend araştırmaları yapıyorlar.
Bu araştırmalar sonucunda ortaya çıkan bazı alışkanlıklarımız oldukça şaşırtıcı. Örneğin kadınların cinsel ilişkiye girme yaşının 18, erkeklerin 17 olduğu ülkemizde nüfusün sadece yüzde 10'u prezervatif kullanıyor. Herkesin bir mazereti var: "Hissiyatı azaltıyor", "Ben mikrop kapmam, bana bir şey olmaz", "Başka yöntemleri kullanmayı tercih ediyorum?. 2003 yılında evli kadınlarla yapılmış başka bir trend araştırması benzer şekilde Türk nüfusunun yüzde 30'unun hiçbir korunma yöntemini kullanmadığını; yüzde 29'unun ise "geleneksel metod" olarak nitelendirilen "takvim metodu" ve "geri çekme yöntemini" tercih ettiğini ortaya koyuyor.


İLK CİNSEL İLİŞKİ YAŞI DÜŞÜYOR
En büyük prezervatif üreticisi şirketlerden OK'in 2000 yılında yaptırdığı trend araştırması ülkemizde cinsiyete göre ilk cinsel ilişkiye girme yaş ortalamasının erkeklerde 18, kadınlarda 20 olduğunu ortaya koymuştu. 2004 yılında yapılan aynı araştırmaya göre ise ortalama erkeklerde yüzde 17, kadınlarda yüzde 18'e düşmüş. Kullanıcıların çoğunluğu ilk prezervatifi "18 - 20 yaş" aralığında kullandıklarını söylemişler. OK ürün müdürü Neslihan İnce ''Anlaşılan bu korunma yöntemini tercih edenler, prezervatifi ilk cinsel ilişkileriyle birlikte kullanmaya başlayıp aynı şekilde devam ediyorlar'' diyor. Ülkemiz kadın ve erkeklerinin cinsel ilişkiye girme sıklıkları ortalama haftada iki, ayda sekiz. Bu kişiler de ilişkilerinin yalnızca yüzde 75'inde prezervatif kullanmayı tercih ediyorlar. Prezervatifi satın alanlar yüzde 68 oranında erkekler. Ancak araştırmaya katılanların yüzde 18'i prezervatifi kadın ve erkek birlikte satın aldıklarını söylemişler. Gençler ve öğrencilerde erkeklerin prezervatif alma düzeyi, yüzde 79'luk oranla toplum genelinden daha yüksek. Halkımız prezervatifi yüzde 87'lik oranla eczanelerden satın alıyor. Bunu yüzde 49'luk oranla marketler ve yüzde üçle diğer yerler izliyor.


ÇOĞUNLUK KORUNMUYOR
Prezervatif kullananların yüzde 67'si bu yöntemi doğum kontrolü amaçlı, yüzde 32'si cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için, yüzde 24'ü ise AIDS?ten korunmak için kullanıyor. Prezervatifi bir doğum kontrol yöntemi olarak en çok kullananlar yüzde 88'lik oranla çalışmayanlar; prezervatifi cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için ise en çok yüzde 57'lik oranla profesyoneller kullanıyorlar. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün verilerine göre ülkemizde kadınlarda ortalama evlilik yaşı 21, erkeklerde 24. Ancak yine aynı verilere göre evlilik yaşı kadınlarda 15?in altına kadar inebiliyor. Erkeklerde ise 15 yaş altında evlilik yapan yok. OK'in Türkiye genelinde yaptırdığı Method Trend çalışmasından elde edilen bilgilere göre insanlarımızın yüzde 35'i korunma yöntemlerine başvuruyor; yüzde 14'ü ise henüz cinsel ilişkiye girmemiş. Ancak 15 yaş üstü bireylerin yüzde 51'i herhangi bir korunma yöntemini kullanmıyorlar. Umursamazlık ve cinsel sağlık konusundaki bilgisizlik verileri başka bir araştırma tarafından daha doğrulanıyor. Türkiye Aile Planlaması (Tap) Vakfı, 2000 yılından bu yana OK Kondomları ve Eczacıbaşı işbirliğiyle telefonla cinsel sağlık danışmanlığı hizmeti veriyor. Sistem tam 333 bin kez aranmış. Danışmanlık hattına ulaşanların genelde genç yaş gruplarında olması düzenli, cinsel yaşamın başlangıcında olan gençlerin sorunlarla boğuştuğunu gösteriyor. Özellikle arayan kadınların erkeklere oranla daha genç yaşlarda oluşu dikkat çekiyor. Danışmana ulaşan kadınların en çok dile getirdikleri orgazm olamama konusu ve erkeklerce en çok dile getirilen erken boşalma sorunu, birlikte değerlendirildiğinde ülkemizdeki insanların cinselliği tatminkar bir şekilde yaşamadıkları sonucu ortaya çıkıyor. Cinsel danışma hattını arayanların 103 bini cinsel sorunlar; 42 bini kadın ve erkeklerde cinsel işlev bozuklukları; 40 bini penis boyu, cinsel ilişki sıklığı, kızlık zarı; 31 bin uyarılma ve orgazm konularında danışmanlık almış. Arayanların 29 bini canlı danışmanla görüşmüşler.


ÇOK EŞLİ EVLİLİKLER
Bu verilere göre danışmana ulaşanların yüzde 66'sı evli, yüzde 44'ü bekar. Danışmanı arayan kadınların yüzde 75'i, erkeklerinse yüzde 64'ü evli. Danışmanla görüşenlerin yüzde 20si kadın, yüzde 80'i erkek. Arayanların yüzde 81' 20 - 34 yaşları arasındalar. Danışmanla konuşmak isteyen kadınların yüzde 87'si 15 - 29 yaşlarındayken; erkeklerin yüzde 81'i 20 - 34 yaşları arasındalar. Danışmanlık isteyen kadınların yarısı 20 - 24 yaş grubunda yer alıyor. Arayanların yüzde ikisi erkek homoseksüeller. Danışmana ulaşanların yüzde 80' tek eşli, yüzde dördü çok eşli olduklarını söylemişler. Çok eşlilerin yüzde 85 i erkek, yüzde 15'i kadın. Çok eşli olduğunu belirtenlerin yaklaşık yarısı evli. Danışmana ulaşanların yüzde 93'ü heteroseksüel olduklarını söylemişler. Danışmanla görüşenlerin büyük bölümünü gelişmiş illerden aramışlar. Küçük illerden aramalarda ise bekarlar ve kadınlar öne çıkmış. Danışmana sorulan sorular içinde ilk sıraları erken boşalma, ereksiyon güçlüğü, penis boyu, anal seks, oral seks, kadınlarda orgazm olamama ve aile planlaması yöntemleri almış. Genel konular içinde kızlık zarını soranların yüzde 67'sini, aile planlaması yöntemlerini soranların yüzde 78'ni kadınlar oluşturuyor. Penis boyu, masturbasyon, oral ve anal seks ise erkeklerin en çok sorduğu konular. Bunun gibi kadınlarda orgazm olamama, erkeklerde erken boşalma da en çok sorulan sorular içinde yer alıyor.
 
Penisinizde, vajinanızda veya üreme organları bölgesinde bir yumru, kabarcık, siğil veya döküntü söz konusu.

Nedenleri

Frengi : Cinsel organlarınızda sert, kırmızı, ağrı yapmayan, işleyen ve şankır denen yaralar var.

Tedaviniz bitene kadar cinsel ilişkiye girmeyin. Son aylarda cinsel ilişkiye girilen bütün eşlere haber verilmelidir.

Kendiniz Ne Yapabilirsiniz?

Nedeni Herpes (uçuk) ise :

İltihaplı bölgeyi günde iki defa su ve sabunla yıkayın. Dayanabiliyorsanız sıcak banyo yapın.

Her sefer 5-10 dakika buz veya soğuk kompres uygulayın.

Gevşek pamuklu çamaşır giyin.

Stresten uzak durun.

Aspirin, asetaminofen ya da ibuprofen gibi reçetesiz satılan ağrı kesicileri deneyin.

Cinsel organlarında, makatında ya da dilinde yara olan veya cinsel bölgelerinde karıncalanma ya da tahrişten şikayet edenlerle ilişkiye girmeyin.

Başkalarına bulaştırmamak için cinsel ilişki esnasında lateks prezervatif kullanın.

Önleme

Cinsel organlarında, makatında veya dilinde yarası olanlarla veya genital bölgede karıncalanma ya da tahrişten şikayet edenlerle cinsel ilişkiye girmeyin.

Başkalarına bulaştırmayı önleyin, cinsel ilişki kurarken her zaman lateks prezervatif kullanın.

Öteki Nedenler Herpes (uçuk) Genital siğil Penis kanseri Uyuz Vajina kanseri Enfeksiyon Travma Sürtünme
 
Asla çok gerekmedikçe tampon kullanmayınız,ve gerekiyorsada 2-3 satten fazla vajinada tutmayınız.

- Denize ve havuza girerken tampon koyabilirsiniz vede koymanızı öneririz,ama 2-3 saati aşmamaya dikkat ediniz.

-Kokulu petler kullanmak,genital bölgeye deodorant ,parfüm sürmek bölgenin normal dengesini bozar

-Günlük iç çamaşırınızı ağ kısmı pamuklu olanlardan seçmeniz en sağlıklı tercihtir.

-Yeni partnerle cinsel ilişkiye girildiğinde,mutlaka prezarvatif kullanmak gerekir.Çünkü cinsel ilişkide kadının hastalık kapma riski erkeğe göre çok çok fazladır.

-Genital bölgenin gereğinden fazla yıkanması temizlik değildir, o bölgedeki dengenin bozulmasını ve daha rahat mikrop kapmayı sağlar.

-Ağda, jilet gibi yöntemlerle temizlik sağlandığı düşünülebilir.Ancak alınarak açılan kıl kökleri genital bölgenin kolayca mikrop kapmaya elverişli hale gelmesine neden olur.Ayrıca uzun yıllar yapılan ağdalar nedeniyle kıl dönmeleri ve dış dudaklarda şekil bozuklukları oluşmaktadır.Bu nedenle gereken yerlerde makas veya makinayla tüylerin kısaltılması genital bölge için en sağlıklı temizlik yöntemidir.

-Bayanların en büyük sorunlarından biri de tuvaletten mikrop kapma korkusudur.Bilinenin aksine kalçaların nereye değdiği önemli değildir.Önemli olan idrar yapılırken alttan sıçrayan suyun genital bölgeye gelmesidir.Bunun için de hangi tür tuvalette ve nerede olursanız olun alttan sıçramayı önlemek için suyun üzerine tuvalet kağıdı koyarak mikrop kapmaktan korunabilirsiniz.

-Erkeklerin hissiz,sadece seks düşünen kişiler olduklarını düşünerek bunalıma girmeyin.ve onları oldukları gibi kabul edin .Hormonal ve fiziki durumundan dolayı partnerinizi suçlamayın .Aranızda olan sorunları partnerinizle seks yapmayarak,onu cezalandırarak çözemezsiniz.Onu cinsel yönden rahatlatmadan bırakmayın, yoksa bir rahatlatan mutlaka çıkar!!! Aksine bir davranışta onu kendinizden uzaklaştırır ve sorunları iyice çözümsüz hale getirirerek mutsuz olur ve mutsuz edersiniz.

-Kadın olmak özelliktir, siz özelsiniz, bununla gurur duyun, kendinizden, bedeninizden ve cinsel isteklerinizden utanmayın, ve unutmayınız ki etrafınızdaki herkes cinsellik sonucunda dünyaya gelmiştir.
Kadın olmakla gurur duyun, siz kendinizi nasıl hissederseniz başkalarıda sizi öyle görecektir.

-Düzenli olarak jinekolojik muayenenizi yaptırın.İdeali şikayetiniz olmasa dahi 6 ayda bir muayene olmaktır.Ayrıca erken teşhis ve tedavi için çok önemli olan pap smear (rahim ağzı kanseri için kontrol testi) testinizi ve göğüs kanseri için gerekli olan muayenenizi yaptırmayı ihmal etmeyin.


-Doktorunuzun öğrettiği şekilde iki adet dönemi arasında kendiniz de göğüs muayenenizi yapınız.Unutmayın erken teşhis ve tedavi çok önemlidir.

-Başkalarının,etrafınızdaki insanların değil doktorunuzun dediklerine ve önerdiklerine uyun.Çünkü her insanın bünyesi farklıdır ve bir insanda sonuç alınabilen bir tedavi yada yöntem bir başka insanda zarar verebilir.

-En ufak sıkıntınızda doktora danışmaktan çekinmeyin,hastalıktan değil geç kalmaktan korkun.

-Eğer doktorunuz uygun görüp vermişse ilaç kullanmaktan korkmayın ve önerilen şekilde düzgün kullanın ,kendinize göre değiştirmeyin, fayda almaktan çok zarar görürsünüz.

-Bayan olarak yaşadığınız veya çevreniz tarafından size yaşatılan sıkıntı ve sorunları ve hissettiklerinizi unutmayınız ve yaşadığınız sorunları kızlarınızında yaşamaması için onları anlayıp destek olunuz, bilgilendiriniz, yaşanıp geçen çabuk unutulur çünkü.

-Mutlu olmak için sağlıklı düşünün, insanları sevin ve güvenin .

Kaynak : Mutlu İnsan
 
yaren 76 lutfen beni duyarsan okursan cevap yaz ben yurt disinda yasiyorum buraya yeni geldim doktorlara gidip soramiyorum acaba benim akintim cok kokuyo bendede bel soguklugu olabilir mi lutfen ne olursun cevap
 
X