çocuklara senin yüzünden oldu demeden öce

roxett

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
2.280
60
46
OKUYUN BAZI YAZILAR GERÇEKTEN OKUNMALI BUDA ÖYLE BİR YAZI

Selma, 6 çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğuydu, bana
geldiğinde 8 yaşındaydı. Selma'nın onu psikolojik olarak susmaya iten, "seçici konuşmazlık" dediğimiz sürece getiren olaylar beş yaşındayken başlamıştı.
Selma, beş kardeşi, anne ve babasıyla kendi halinde normal bi yasam sürerken , bir gün annesi hastalanıyor. O dönemlerde beş yaşlarında. Kendisinden büyük iki abla, bir ağabey ve kendisinden küçük iki kardeş daha var.. Küçük kardeşin yeni doğduğu dönemde anne ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşıyor.Uzun süre tedavi görüyor. Yoğun uğraşılara rağmen iyileşmiyor.
Hastane ortamından evine gidip son günlerini evinde huzur içinde
yaşasın diye doktorlar tarafından eve gönderiliyor. Birkaç ay evde babaanne , hala ve benzeri yakın akrabaların yardımıyla yaşatılıyor. Birgün hayata gözlerini kapatıyor.Anneye en fazla ihtiyaç duyulan dönemde anne, Selma'nın
hayatından çıkıp gidiyor. Aradan 1,5 yıl geçiyor. Kendi hallerinde bir şekilde yaşamaya alışıyorlar. Büyük kızlar evde yemek yapıp, en küçük çocuklara annelik yaparken, Selma babasıyla birlikte dükkanda çalışıyor. Dükkanları evin hemen alt katında olduğu için baba endişe duymadan iş hayatına devam ediyor. Çocuklarını kimseye muhtac etmeden yük etmeden idare ediyor.
Bir gün ablalar ve ağabey, kardeşlerini alarak yakın akrabalarına gidiyorlar. Selma babasının yanından ayrılmıyor. Çok ısrar ediyorlar ama istemedigi için gitmiyor.Babası da gitmemesine ses çıkarmıyor. Öğleden sonra baba kız dükkanı temizlemeye başlıyorlar. Selma babasının istediği gibi her yeri bi güzel temizleyip süpürüyor. Daha sonra radyoyu açıyor. Müzik dinlemeye başlıyor. Ancak dışardan gelen sesler nedeniyle müziği duyamadığı için, sesini iyice açıyor.Babası da başının ağrıdığını söyleyerek müziğin sesini kısmasını
istiyor.Selma, babasının söylediğini duymamış gibi yapıyor. Hani çocuklar sıklıkla yaparlar ya.. Bir süre sonra babası, başının çok ağrıdığını söylüyor. Yüzü asılıyor. Selma, gidip gelip babayı kontrol ediyor baş ağrısı geçti mi diye.
Babası baş agrısına dayanamayarak eve ilaç almaya çıkıyor.Sıcaktan bunaldığını,kendini kötü hissettiğini söylüyor. Dükkana dikkat etmesini hemen bi ağrı kesici alıp geleceğini de ekliyor. Eve çıkıyor. Aradan epey zaman geçmesine rağmen baba yok.Bekliyor baba yok. Merak edip yukarıya babasına bakmaya çıkıyor Eve giriyor.Babasına sesleniyor. Cevap yok. Tam oturma odasına giriyor ki babası o anda Selmanın gözleri önünde kalp krizi geçirmeye
başlıyor.
 
Selma babasının çırpınmalarına, yerde tırmalamasına...vs.
şahit oluyor.Babası son nefesini verip yerde cansız yatarken, uyandırmaya
çalışıyor.babası uyanmıyor... Camdan aşağı doğru bağırmaya başlıyor:
"İmdat.. Babama bişey oldu...Yardım edin!.." kısa süre içinde ev mahalle halkıyla doluyor...Cenaze işlemleri bitince 1,5 yıl önce anneleri ölen bu altı kardeşin ne olacağı tartışması başlıyor.. kimi "yanımıza alalım", kimi "yuvaya
verelim", kimi de "hepsine birden nasıl bkacağız" diyor. En sonunda akrabalar aralarında anlaşıyorlar."herbirimiz birisini alalım. Böylece çocuklar yurtlarda perişan olmaz, arada sırada da olsa birbirlerini görürler." Diye düşünüyorlar. Selma'yı çok sevdiği halası alıyor. İki yıldır Selma yanlarında ve hiçkonuşmuyor.
Duyduklarım beni çok etkilemişti. Daha önce gidilen uzmanların isimleri beni endişelendirmişti. Bir yandan da bir şeyler yapabilirim belki diye düşünmeden edemiyordum.Hikayesinden çok etkilendigim bu kızı merakla bekliyordum. Halası olan biteni tek tek anlattı."Gelinimiz ve ağabeyimin ölümünden sonra ben de onu bir türlü mutlu edemedim. İki yıldır yüzü hiç gülmüyor. Kendiliğinden
hiç birşey yapmıyor. Sadece konuşmasa neyse ama sanki kurulmuş bir
robot gibi.örneğin sofraya oturup yemek yiyeceğiz " Hadi Selma sofraya otur!" diyoruz oturuyor. Hadi Selma artık kalkabilirsin demeden kalkmıyor. Önceleri aldırmadık. Baktık olmadı karşımıza aldık uzun uzun konuştuk anlattık. Ona evimizin bikızı oldugunu, evdeki herkes kadar her şeye hakkı oldugunu...hiçbirisi fayda etmedi. Zamanla öfkelenip inadını kırmak için
bazı taktikler uygulamaya başladık.
 
Sofra hazır olunca gel otur demedik, aç kaldıgı günler oldu. Ya da artık kalkabilirsin demedik saatlerce sofrada oturdu. Hadi artık uyu demedik , sabaha kadar koltukta öyle oturdu. Vicdanın yoksa
söyleme..."Onunla yaptığım ilk seans dün gibi aklımda. Hal hareketleri dinlemiyormuş gibi ama tüm alıcılarını bana cevirdiğini hissettiğim tavırları.
- Biliyor musun ben seni çok sevdim
- Vallahi çok ciddiyim, çok sevdim.
- Ne güzel hiç konuşmuyorsun,diğer çocuklar gibi kafamı
şişirmiyorsun ..Gözlerimin içine bakıp gülümsemesini saklamak ister gibi
dudaklarını ısırarak başını salladı.
- Biliyor musun bazen çocukların hayatlarında bazı şeyler
yolunda gitmiyor, benim işimse bunları yoluna koymak. Beni
dinlediğini biliyorum ..hatta benimle konustugunu bile hissediyorum. Çocuklar benden yardım isterler, ben de onlara yardım ederim. Bu hep böyle
oldu.
 
- Ama şu an işler değişti. Sana yardım etmeyi ben istiyorum.
Eğer bana yardım edersen , izin verirsen seni susturan şeyin ne
oldugunu bulurum. Gerçekten... inan bana...izin verir misin? Başını
salladı! Evet başını salladı!
- Elimde bazı resimler var, o resimleri cocuklara gösteriyorum
onlar da bana resimlerle ilgili hikayeler anlatıyorlar. Onlar bana hikaye anlatınca ben de onların mutlu olmasını sağlıyorum.Yani bütün sır hikayede. Biliyorum sen konuşmuyorsun. Ama hikaye anlatmak istersen, konustugunu kimseye
söylemem. Bu ikimizin sırrı olur. Anlaştık mı? Bir süre düşündü. Başını saga sola salladı.Evetle hayır arasında gidip geliyordu.Birden evet anlamına gelecek şekilde başını salladı. Karşımdaydı... ben ona resimler gösteriyordum o da bana
hikayeler anlatıyordu. İşimiz bittiğinde ona çok teşekür ettim. Anlattıklarını analiz etmeye bile gerek yoktu. O kadar saf, o kadar temiz, o kadar kendi hikayesini anlatmıştı ki... Selma!nın bilinçaltı karmakarışıktı. İşte Selma'nın analizden geçmesine bile gerek bırakmayan, halasını dinlerken gözyaslarına boğan, beni analiz yaparken hıçkırıklara boğan hikayesi...
 
"Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar bir ülke varmış. Bu
ülkede anne babasıyla yaşayan çok mutlu çocuklar varmış. Çocuklar
kardeş kardeş hep oynarlarmış, anne babaları onlara hiç
kızmazlarmış. Bir gün bu çocukların annesi hastalanmış.
Çocuklar çok üzülmüş. Ama kimse çocukların üzüldüğünü anlamamış. Anneyi
hep hastaneye götürmüşler. İlaçlar vermişler. hem de acı acı ilaçlar. Anne, sırf çocuklarını yalnız bırakmamak için içmiş bütün o acı ilaçları. Çocuklara hep annelerinin iyileşeceği söylenmiş. Bir gün anneyi eve getirmişler. Çocuklar anne geldi diye çok mutlu olmuşlar. Anne hep yatakta yatmaya başlamış. artık cocuklarına yemekler yapmıyormuş. Çocuklar çok üzülmüşler. Annelerinin yanında oyunlar oynamaya başlamışlar. Annelerinin yanında niye oynuyorlarmış biliyor musun ? Anneleri eğlensin diye. Ama babaanneleri hep kızıyormuş onlara. "Gürültü yapıp durmayın. Anneniz zaten sizin yüzünüzden hastalandı" diye. çocuklar çok yaramazlık yaptı diye anne hastalanmış meger. Çocuklar da anne iyileşsin diye onu eğlendirmek istiyorlarmış ama kimse anlamıyormuş. herkes çocuklarını azarlayınca anneleri de cok üzülüyormuş.. Birgün anne ölmüş. Herkes ağlamış. Çocuklar annenin neden öldüğünü anlamış. Yaramazlık yaptılar diye. Çocuklar evde babalarıyla yaşamaya başlamışlar. Bir gün anane gelip yemek yaparken, çocuklar gürültü yapmışlar. Anneanne onlara kızmış "kızım sizin yüzünüzden hasta oldu. Hiç annenizin sözünü dinlemediniz hasta ettiniz kızımı. Sizin yüzünüzden de öldü. Sözümü dinlemeyip gürültü yapar, çok konuşursanız beni de öldürüp ortada kalacaksınız. Kim bakacak
size?" demiş. Bir gün Selma , babasıyla dükkanda oturuyormuş. Ablaları
kardeşleri amcalarına gitmişler. selma babasının yanından ayrılmak istememiş. Hiç gürültü yapmadan hep babasına yardım ediyormuş. Anneleri çocuklar evde yokken hastalanmış ya. Babası yalnız kalır hastalanır diye yalnız bırakmak istemiyormus. Babaları çocuklarını hiç kızmıyormuş zaten. Gürültü yaptıklarında
bile.. Selma dükkanda babasına yardım etmiş, her yeri mis gibi yapmış.
Elleri de acımış biraz. Radyoyu açmış. Babasının başı ağrımış. Kızım kapat şunun sesini" demiş. Selma duymuş ama duymamazlıktan gelmiş. En sevdiği müzikler varmış. Babası biraz sonra eve gitmiş. İlaç alıp gelecekmiş.
Gitmiş gelmemiş.Selmanın aklına hemen anneannesiyle babaannesinin söyledikleri gelmiş. Annesi zaten cocukların yaramazlıgı yüzünden
ölmüştü ya. Selma çok korkmuş eve çıkmış. Babasını aramış. Odaya
girince bi bakmış, babası bişeyler yapıyor. Selma çok korkmuş. Babası
Selmaya "git" der gibi işaretler yapmış. Selma gitmemiş. Babası yerde
uyumaya başlayınca uyandırmaya çalışmış. Uyandıramayınca ağlamaya başlayıp komşuları çağırmış. Sonra ev kalabalık olmuş. Selma kimseye söyleyememiş ama çok üzülmüş.. babası " git " dediği halde gitmemiş. Yine babasının sözünü dinlememiş. Eger gitseydi, müziğin sesini açıp babasının
başını ağrıtmasaydı babası ölmeyecekti. Selma'nın yüzünden öldü.akrabalar çocukları paylaşmışlar. Selma ablalarından ayrılmak istememiş. Küçük kardeşini de çok seviyormuş. Halası yanına gelip "kızım sen artık benim kızımsın bizimle yaşayacaksın" demiş Selma çok mutlu olmuş. Öyle mutlu olmuş ki, halasını çok
seviyormuş, istediği zaman kardeşlerime götürürler, diye düşünmüş..
Halasının evine gidince "artık bunlar benim yeni anne babam" demiş kendi kendine. Ama birden korkmaya başlamış. "Annemle babamı ben öldürdüm. Yaramazlık yaptım sözlerini dinlemedim. Yeni annemi babamı çok seviyorum.
Ya onlara da bişey olursa ben ne yaparım.?" Sonra aklına bişey gelmiş. Gece yatmadan önce yatağının başucuna oturup dua etmeye başlamış. "Allahım .. ben çok yaramaz bir kızım. Annem babam benim yüzümden öldü. Halamlar çok iyi insanlar. Ne olur benim yüzümden onları da yanına alma. Eğer onları da alırsan ben kimin yanında kalırım? Ne olur Allahım bana yardım et. Hiç konuşmamam için bana yardım et. Ne zaman gürültü yapıp söz dinlemesem annem babam ölüyor. Hep susmam için bana yardım et Allahım. Ne söylerlerse yapacağım, onlar söylemeden hiç bişey yapmayacağım... ne olur onları benden alma!.." O günden sonra Selma hiç konuşmamış. Gülmemiş. "Eğer gülersem evde gürültü olur, başları ağrıyıp ölürler" diye korkmuş. Hep susmuş.. Hikayesi bitince Selma gözlerimin içine baktı ve ekledi; "Biliyor musun? Hala her gece dua ediyorum. Allahım nolur konusmayayım, konusmamam için bana yardım et! Diye. Bazen çok mutlu oluyorum. O zaman çok korkuyorum sevinçten çığlık atarım da gürültü olur, annem ölür diye" Kaçımız en konuşkan, en geveze çağımızda kendimizi susturmayı başarabiliriz ki? Kaçımız bir dondurma alındıgında bile sevinç çığlıkları atabilecekken, bu yogun duyguyu bastırıp susmaya devam edebiliriz ki? Kaçımız? Bu kadar sevilmek... bu kadar değer verilmek...
Psikolog / Psikoterapist
Mehtap Kayaoğlu
"Öpücük kutusu" adlı kitabından

Yapmayın ne olur... Çocuklarınızın küçücük omuzlarına, AĞIR yükler yüklemeyin.
Onların akılları da BÜYÜK, yürekleri de KOCAMAN... Ne olur başınız da ağrısa, bir bardak da kırılsa, eşinizle de kavga etseniz; demeyin... Zaten aslında hiç biri çocuğunuz yüzünden değildir. Aslında hiç bir şey, hiç bir zaman, bir başkası yüzünden değildir, kendimizizdir, bir durumu istemediğimiz bir sonuca
doğru yönlendiren. Ama bunu bilmektense, itiraf etmektense, bir başkasını
suçlamak hep daha kolay gelir. "Senin yüzünden!" demeyin çocuklarınıza...
Hele hiç bir zaman "Senin sayende" demiyorsanız, "senin yüzünden" de demeyin hiç bir zaman.[
 
Offf ya çok etkileyici. Bazen onların çocuk olduğunu unutuyoruz. Bir yetişkinden beklediğimiz davranışlar bekliyoruz ne yazık ki.:KK43:
 
Içim Burkuldu Yaa, Bazen Hepimiz Elimizde Olmasada Bu Tür Boş Boğazliklar Yapiyoruz, Lütfen çocuklarimizin Yaninda Bari Biraz Daha Dikkatli Olalim Dimi Arkadaşlar......
 
Of Ya Ne Güsel Bir Hikaye Ama çok Buruk Selma Nin Durumu çok Kötü Ama çocuklari üzmenin Kizdirmanin Kirmanin En Kolay Yolu Bu Senin Yüzünden....
çok Güseldi Ellerine Sağlik Ilk Defa Okuyorum çok Etkisinde Kaldim.........
 
ben bu hikayeyi okuduğumda sular seller gib ağladım. çok etkiledi
 
roxett canım harika hikayeler. sağol canım herkes okumalı bence çok duygulandım.
 
çok etkileyiciydi gerçekten çok doğru ama maalesef bazen yapmıyor değiliz.
bundan sonra enazından çok dikkatli olmak lazım ,aslında gözümüzden sakındığımız çocuklara nekadarda kötü zararlar veriyormuşuz.
 
hepimiz zaman zaman istemeden sevdiklerimizi incitiyoruzda, cocuklarimizin minicik omuzlarina bu yükü sarmak ne kadar yalnis oldugunun bazen farkina varamiyoruz malesef - paylasimin icin tesekkürler - beni cok etkiledi
 
Çocuklarımıza kendi çocuklarına da "senin yüzünden" demeyi öğretmemek için ne onlara ne de birlikte yaşadığımız büyüklere" senin yüzünden" asla dememeliyiz.
Hikayeyi daha önce de okumuştum ama hatırlatman iyiydi rxett
 
ay ne etkileyici bi hikaye bu böyle.uzunluğuna bakmadan herkes okumalı bunu.öyle aileler var ki çocuklarının yaptıklarını takdiretmek diil yermekten büyük zevk alıyolar.neymiş doğrusunu öğrensinmiş.bu gerçekten ibret alınması gereken bi hikaye
 
roxett .!.:
annelerin ve babaların defalarca okuması gereken bi yazııı


Evet roxeet anneler ve babalar bunu mutlaka okumalı selmanın olayı herkese ders olmalı bencede hiç bir olaydan çocuğumuzu sorumlu tutmamalıyız
daha öncede cevap yazdımıştım ama istedimki herkes okusun bu hikayeyi de örnek alsın
 
haklısın ecihat bu anne ve baba olarak bizim kulağımıza küpe olmalı. onları baskı altına almamalı ve doğru şekilde eğitmeliyiz. hatalarımızı onlara da mal etmemiz gerek
 
Çok etkilendim yaa..içim acıdı resmen,o anı yaşadım.O minicik dünyalarına neleri sığdırıyorlar ama biz bilmiyoruz.Benzer bir durumu bizde yaşadık.Oğlum 4 yaşındayken babaannesi kalp ameliyatı geçirdi ve 6 ay bizde kaldı.Bu süre oğlum içinde benim içinde hayli uzundu.Babamız oğluma aman ses yapma,koşma gibi telkinlerde bulunuyor ama ben birşey diyemiyordum.O dönemlerdede babamızın başı ve miğdesi ağrımaktaydı.Bir süre sonra oğlum gece alt ıslatmaya ve kabus görmeye başladı.Arkadaşım pedegog ortamıda bildiği için onu oyun bahanesi ile evlerine davet etti,Aynı teste tabi tutmuş oğlumu.Bebeğimde hastalık fobisi oluşmuş.Babaannesinden sonra babasınında hasta olacağını düşünüyormuş,evde deilde anneannesinde mutluymuş,anne demekte ceza demekmiş<sözde odasını düzenli tutmasını öğretiyordum ozaman>,vesselam bu şekilde giderse ölüm fobisi oluşur dikkat edin dedi,çok üzüldük ve başımız ağırsa bile onun yanında sızlanmadık.Çok şükür şimdi çok pozitif bakan bir abi oldu.biz erken teşhişle kurtardık sanırım.
 
nihal30 .!.:
Çok etkilendim yaa..içim acıdı resmen,o anı yaşadım.O minicik dünyalarına neleri sığdırıyorlar ama biz bilmiyoruz.Benzer bir durumu bizde yaşadık.Oğlum 4 yaşındayken babaannesi kalp ameliyatı geçirdi ve 6 ay bizde kaldı.Bu süre oğlum içinde benim içinde hayli uzundu.Babamız oğluma aman ses yapma,koşma gibi telkinlerde bulunuyor ama ben birşey diyemiyordum.O dönemlerdede babamızın başı ve miğdesi ağrımaktaydı.Bir süre sonra oğlum gece alt ıslatmaya ve kabus görmeye başladı.Arkadaşım pedegog ortamıda bildiği için onu oyun bahanesi ile evlerine davet etti,Aynı teste tabi tutmuş oğlumu.Bebeğimde hastalık fobisi oluşmuş.Babaannesinden sonra babasınında hasta olacağını düşünüyormuş,evde deilde anneannesinde mutluymuş,anne demekte ceza demekmiş<sözde odasını düzenli tutmasını öğretiyordum ozaman>,vesselam bu şekilde giderse ölüm fobisi oluşur dikkat edin dedi,çok üzüldük ve başımız ağırsa bile onun yanında sızlanmadık.Çok şükür şimdi çok pozitif bakan bir abi oldu.biz erken teşhişle kurtardık sanırım.

arkadaşım sanırım bilzer çocuklar çok hassas ve aynı zamanda akıllı olduğunu unutuyoruz. cidden çok önemli onlara davranış ve hitap şeklimiiz.
 
X