- 14 Aralık 2013
- 8.314
- 6.284
- Konu Sahibi vargasabreu
- #1
Ortada bir "İslamileştirme" hareketi olmadığını belirten HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, "Kemalist laiklerin AKP'ye bu kadar İslamcı bir kimlik vehmetleri bir hatadır. Buradan bir muhalefet yapılması da bir hatadır" dedi.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş seçim öncesi partisinin durumunu ve ittifak çalışmalarını anlattı. "8 Haziran'da Erdoğan'dan hesap sorulmasının gündeme gelebileceğini" belirten Demirtaş, "CHP akıllı davransaydı 2015'te bir halk iktidarı kurabilirdik" dedi.
Ana sol damarı artık HDP’nin temsil edeceğini savunan Demirtaş’ın T24'ten Hakan Aksay'a verdiği röportajdaki açıklamaları şöyle:
Bu yolda önemli bir aşama da şu anda Meclis'teki "iç güvenlik paketi". Ne olacak bu paketin geleceği?
Bu paket çıkmasın diye muhalefet milletvekilleri parlamentoda etkili bir direniş gösteriyor. Biz bu direnişte kararlıyız. 130 küsur maddelik pakette her bir maddeyi 2-3 gün tartışmayı göze alırlarsa, aylarca bu paketi görüşelim derlerse, buyursunlar tartışalım. Ama biz bu pakete muhalefetimizde zerre kadar esneme yapmayacağız. Ve Meclis İçtüzüğü'nün tanıdığı bütün hakları kullanarak çıkmaması için her şeyi yapacağız.
'KATLİAM TEHLİKESİ GÜNDEME GELİR'
Yine de ya çıkarsa?
Çıkarsa toplum açısından bir katliam tehlikesi gündeme gelir.
Nasıl katliam?
Çünkü paket çıkarsa, gösterilerde polisin adam vurma yetkisi açıkça tanınmış olacak. Şimdiye kadar da polis sokakta adam vuruyordu ama işi mahkemede aklıyorlardı. Paket yasalaşırsa polisin eline "sen, AKP’ye karşı gelen insanları rahat rahat vurabilirsin" diye bir kanun verecekler. Sınırsız arama, yakalama, gözaltı yetkisini valilere verecekler ki, son dönemlerde birkaç istisna hariç valiler de artık AKP il başkanlarından farklı değiller. Protesto gösterileri AKP il başkanlarının, yani valilerin insafına terk edilecek.
Polisin son dönemlerde ne kadar AKP militanı gibi davrandığını da biliyoruz. Sokakta muhalefet yürütenler AKP'li değil. AKP karşıtı gösterici ile sırtında üniforması, elinde silahı ve yetkisi olan AKP'li polis karşı karşıya geldiğinde ne olacak? Ben bundan korkuyorum.
İşte böyle bir katliam tehlikesi taşıyor bu paket. Bu işin şakası yok. Onun için yasanın ya parlamentodan ya da Anayasa Mahkemesi'nden geri dönmesi lazım.
'8 HAZİRAN'DA ERDOĞAN'DAN HESAP SORMA GÜNDEME GELEBİLİR'
HDP dışında kimler var?
Haziran Hareketi var mesela. ÖDP'den TKP'ye, değişik sol çevreler, Gezi sonrasında böyle bir ittifak oluşturdular. Bu da önemli bir muhalefet dinamiğidir. Onun dışında emek örgütleri var. AKP ve cemaat dışı İslami hareketler, Alevi hareketleri, sendikalar, kadın hareketleri, yöre ve bölge direniş örgütleri var. Mesela Karadeniz'de, Ege'de, Akdeniz'de, başka yerlerde HES'lere karşı, doğayı korumak için kurulan örgütler var. Bütün bunların bir seçimde -en azından bir seçimde- birlikte hareket etmesi, bir anda AKP'nin süslü hayallerini tuzla buz edebilir. 7 Haziran seçimleri bu fırsatı sunuyor. Biz HDP olarak şu anda bunu yapmaya çalışıyoruz.
Topluma şunu anlatmaya çalışıyoruz: 2002'de topluma umut vererek büyüyen AKP, şimdi ülkeye korku salarak büyümeye çalışıyor. Artık AKP'ye oy vermek, kendini Müslüman ve muhafazakâr olarak tanımlayanlara da bir garanti getirmiyor. Çünkü çıkacak yasaların altında "AKP'lilere uygulanmaz" diye bir şey yazmıyor. Hak ve özgürlük herkese lazım olabilir. AKP'ye oy verenlerin bir kısmı, vicdanlı olan kesimler de bunu anlıyor. Oy verdikleri partinin artık bir canavara dönüştüğünü görüyorlar.
Bir de ekonomik gelir dağılımında adaletsizlik çok daha net hissediliyor. Başlangıçta sıcak para akışına bağlı bir rahatlama sonucu bu durum tolere edilebiliyordu. Şimdi cumhuriyet tarihinin en büyük cari açığının ortaya çıktığı koşullarda, ekonomik istikrar pamuk ipliğine bağlı. Bunun üzerine bir de siyasi kriz eklenirse nasıl bir faciayla karşı karşıya kalınacağını sokaktaki insan hissediyor. Cebindeki paranın giderek azaldığını hissediyor. Şimdiye kadar tahammül eden AKP'liler şimdi artık buna katlanmak istemiyor.
Bu değişikliklerin cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasındaki 6-6,5 ayda gündeme geldiğini mi düşünüyorsunuz?
Evet. Cumhurbaşkanlığı seçimi, AKP için bir dönüm noktasıydı. Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını kendileri açısından bir "güvence" olarak görenler, şimdi o tarihten bu yana ekonominin düzeltilmesi, demokratik özgürlüklerin güçlenmesi, barışın sağlanması adına hiçbir şeyin değişmediğinin ve iyileşmediğinin farkına varıyorlar.
Onun için iktidarın şiddetle falan değil, demokratik yöntemlerle, seçimlerle değişmesi ihtimali giderek güçleniyor bence.
'CHP BİZE VEBALI GİBİ DAVRANDI'
Bu arada seçim ittifakları arasında CHP'yi saymadınız...
Saymadım, çünkü şu anda böyle bir seçenek gündemde değil.
Şunu açık söyleyeyim. Biz son yerel seçim sürecinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde CHP'yle ortak aday çıkarmayı denedik. Ama o dönem CHP bize "vebalı" gibi davrandı. Bizimle bir arada görünmenin kendilerine zarar vereceğini, oy kaybettireceğini belirttiler.
Kendine sosyal demokrat diyen ve MHP ile gönül ferahlığıyla ittifak yapan CHP, bizim gibi devrimci bedel ödeyen bir parti ile yerel seçimlerde bir araya gelmekten zarar göreceğini düşünüyorsa, ona karşı fazla ısrarcı olmamamız gerektiğini düşündük.
Fakat cumhurbaşkanı seçimleri bize bir fırsat daha verdi ve bir kez daha denemek istedik.
Ben CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na bizzat şunu söyledim (Görüşmeye katılan bütün ekibi ve benim arkadaşlarım da şahittir):
"Sayın Kılıçdaroğlu, gelin, cumhurbaşkanlığı için ortak aday göstererek 2015 genel seçimlerine birlikte girebilmenin ortak zeminini yaratalım. Bu illaki bizim adayımız olmak zorunda değil, sizin göstereceğiniz ve asgari ilkelere sadık kalacak bir aday olması durumunda, biz açıkça sizin adayınız için çalışacağız.
Çok yüksek bir oy oranı çıkarmalıyız ki, kazanamasak bile 2015 seçimleri için CHP ve HDP olarak iktidara karşı güçlü bir ortak alternatif çıkarmış olabilelim. Ve biz birlikte 2015'te AKP'yi devirebiliriz, özgürlükçü bir iktidar kurabiliriz.
Geçmişte bizim de sizin de karşılıklı hatalarımız oldu, ama bunları cesurca ele alıp düzeltmemiz lazım. Önümüzdeki uzun yılları planlayan bir siyaset yapmamız lazım.
Bizce CHP ve HDP cumhurbaşkanlığı seçimlerinde anlaşırsa, parlamento dışındaki muhalefetin büyük bölümü de bizim etrafımızda kenetlenir. Ve bu güç 2015 seçimlerinde kesinlikle iktidar olur.
İkinci seçenek ise sizin MHP ile birlikte ortak bir aday çıkarmanız olur. Bu ters yöne doğru gitmektir. MHP ile ortak aday belirlerseniz, biz de kendi adayımızı çıkarırız ve yüzde 10 civarında oy almayı hedefleriz. Bu yüzdeyi tutturduktan sonra da 2015'te barajı aşıp yolumuza devam edeceğiz ve 2019'a yönelik alternatif iktidar planımızı belirleyeceğiz. O durumda parlamento dışındaki muhalefeti birleştirmeyi de biz önümüze görev olarak koyacağız."
Bu kadar açık söyledik.
Kılıçdaroğlu ne cevap verdi?
Kemal Bey hiçbir şey söylemedi. "Çok açık konuştunuz, bizim için aydınlatıcı oldu. Teşekkür ediyoruz. Bize müsaade" dedi. Zaten çıktıktan kısa süre sonra MHP ile uzlaştıklarını açıkladılar. Aslında bizimle konuşmadan önce Ekmeleddin İhsanoğlu konusunda anlaşma yapmışlar.
Şimdi böyle bir CHP ile biz 2015 seçimlerine gidemeyiz. Haftaya ne olacak, bunun hazırlığını yapmayan bir partiyle beraber yürümek zor.
Ama Türkiye'deki ilericilerin, demokratların, yurtseverlerin, sol, sosyalist, sosyal demokrat, laik kesimlerin, "Yahu şu CHP'yi biraz daha zorlayalım, adam olur" tezini sanırım artık gözden geçirmeleri gerekiyor.
'SOL DAMAR ARTIK HDP ÜZERİNDEN YÜRÜYECEK'
Yani siz bu zamana kadar CHP'ye "kerhen" oy veren bir kesimin, bu kez size (belki "kerhen" size) oy vermesini mi bekliyorsunuz?
Kerhen değil, içlerine sinerek oy versinler isteriz. Biz herkes için ikna edici olmayı amaçlıyoruz. CHP'nin tepki oyları bize yönelsin istemiyoruz. Tüm muhalefeti ve bu arada CHP'nin tabanını da kucaklayan bir program ve adaylarla ortaya çıkmak istiyoruz.
Yani Türkiye'de ana akım sol damar, artık HDP üzerinden yürüyecek. Bence bu netleşmiştir. 2015 seçimlerinde de bunun mührünü basacağız.
Peki AKP içindeki farklı sesler çıkmasının ve Erdoğan ile Davutoğlu, Fidan, Gül gibi isimler arasında oluşabilecek çatlakların önemli sonuçlara yol açabileceği kanısında mısınız?
Ben yıllardır şunu söylüyorum ve söylemeye de devam edeceğim: AKP'yi İslami bir parti olarak tanımlamak yanlıştır. Bildiğimiz kapitalist, sağ, neoliberal bir partidir o. İslam bunun maskesi olarak kullanılıyor sadece. Türkiye'de İslami hareketler var, yok değil. Ama hiçbir zaman iktidara gelmediler. "AKP İslamı", dini özünden saptırmış, hırsızlık ve rant yolunda bir örtü olarak kullanmıştır. Yoksa bunlarda gerçekten İslam ahlakı olsaydı, tek bir kuruş hırsızlık yapandan hesabı öyle bir sormalıydılar ki, toplumun vicdanı öyle bir rahatlamalıydı ki, insanlar "gerçekten de İslam'ın adaleti rahatlatıcıymış" demelilerdi...
'KEMALİST LAİKLERİN AKP'YE BU KADAR İSLAMCI KİMLİK VEHMETLERİ HATA'
Bizde tam tersi oldu.
Evet, tam tersi oldu. Çünkü ortada bir "İslamileştirme" hareketi falan yok. Bizde bildiğimiz klasik kapitalist soygun ve talan düzeni, buna bağlı postmodern bir kültür dayatması gündeme geldi. Burada da, Suudi Arabistan'da ve başka ülkelerde de yaşanan bu: Kapitalizmin en bayağı, en ucuz, en vahşi hali.
Dolayısıyla "İslamcı AKP geldi, ahlaki çürüme derinleşti" tezi doğru olmaz.
Ve özellikle Kemalist laiklerin AKP'ye bu kadar İslamcı bir kimlik vehmetleri bir hatadır. Buradan bir muhalefet yapılması da bir hatadır.
Soldan muhalefet yapılması lazım, emek teorisi üzerinden, antikapitalist teori üzerinden muhalefet yapılması lazım. Antiislamcı tez üzerinden değil.
Çünkü bunlar İslamcı değil. Olsalardı en azından "dinde zorlama yoktur" ilkesi uygulanırdı ve Türkiye'de asgari bir laiklik gündemde olurdu.
Evet, yozlaşma AKP döneminde artmıştır, çünkü AKP kapitalizmin bireyci ve bencil kültürünün sonuna kadar uygulanmasını sağlamıştır. Bu da ahlaksızlığın patlama yapmasına yol açmıştır.
Böyle bir zemin oluşturulduğu için AKP döneminde kadın katliamları da, yolsuzluk da, hırsızlık da artmıştır.
'BARAJI AŞAMAZSAK BİZE VE TÜRKİYE’YE DERS OLSUN'
Seçime parti olarak girme kararınıza dönelim. Bu konuda size bazı dost çevrelerden de eleştiriler geldi. Gerçi siz barajı aşacağınızdan emin görünüyorsunuz, ama yüzde 1 bile risk görmüyor musunuz?
Birincisi, biz kimilerinin öne sürdüğü gibi, AKP'yle anlaşma ve uzlaşma yaparak bu kararı almadık, tam tersine AKP'yi geriletmek için en büyük hamle budur diyerek bu karara vardık.
İkincisi, bizim gerçekten de barajın altında kalmamız durumumuz varsa, biz bunu hak etmişiz demektir.
Hani Temel'i asmaya götürürlerken son sözünü soruyorlar, o da "bu da bana ders olsun" diyor ya...
Biz bu kadar iddialı laflar edeceğiz, bu kadar önemli programlarımız olacak, bu kadar büyük bedeller ödemiş siyasal mücadele hareketlerinden geleceğiz ve bizim gibi mücadelelerden geçmiş ittifaklarımızla beraber, devrimci sol olarak geleceğiz... Karşımızda da yolsuzluklarla rüşvetlerle, katliamlarla suçlanan ve yıpranmış 13 yıllık bir iktidar olacak... Ve biz barajı aşamayacağız!..
E biz bunu hak ediyoruz o zaman, kardeşim! O zaman "bu da bize ders olsun."
Ama fatura sadece size değil, bütün Türkiye'ye çıkacak?
O zaman "bütün Türkiye'ye de ders olsun…" Bizler bunu demek ki hak ediyoruz.
Bakın, ben bundan korkmamak lazım diye düşünüyorum. Türkiye, kendi özgücüne güvenmelidir, muhalif dinamiklerine güvenmelidir.
Biz bu iktidarı alt ederiz! Mesele, bu zamana kadar biz birbirimize dokunamamış olmamız. Yani, mesela, Karadeniz'de çok ilerici, devrimci bir damar var. Ama Hakkari'ye, Diyarbakır'a, Muş'a dokunamamış yıllarca. Onlar da ona uzanamamış. Trakya Kars'la, İzmir Urfa'yla ilişki kuramamış.
'CHP AKILLI DAVRANSAYDI HALK İKTİDARI KURARDIK’
Şimdi kuruyor mu?
Evet, kuruyor. Kırılma noktası cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu. Artık birbirine dokunanlar, uzananlar arttı.
Bu özgücümüze dayanarak biz, bırakın AKP'yi devirmeyi, Türkiye'de bir demokratik halk iktidarı kurmayı düşünüyoruz. Biz o kadar iddialıyız.
CHP akıllı davransaydı 2015'te bunu yapabilirdik. Ama anlaşılan, CHP ya seçim sonrası doğru bir çizgiye gelecek ya da aşılacak.
Ana hat, ana muhalefet HDP'dir. 2019 seçimlerinde de tek başına iktidara yürüyen bir HDP olacaktır.
http://ilerihaber.org/demirtas-akpyi-islamci-diye-elestirmek-hatadir/11039/
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş seçim öncesi partisinin durumunu ve ittifak çalışmalarını anlattı. "8 Haziran'da Erdoğan'dan hesap sorulmasının gündeme gelebileceğini" belirten Demirtaş, "CHP akıllı davransaydı 2015'te bir halk iktidarı kurabilirdik" dedi.
Ana sol damarı artık HDP’nin temsil edeceğini savunan Demirtaş’ın T24'ten Hakan Aksay'a verdiği röportajdaki açıklamaları şöyle:
Bu yolda önemli bir aşama da şu anda Meclis'teki "iç güvenlik paketi". Ne olacak bu paketin geleceği?
Bu paket çıkmasın diye muhalefet milletvekilleri parlamentoda etkili bir direniş gösteriyor. Biz bu direnişte kararlıyız. 130 küsur maddelik pakette her bir maddeyi 2-3 gün tartışmayı göze alırlarsa, aylarca bu paketi görüşelim derlerse, buyursunlar tartışalım. Ama biz bu pakete muhalefetimizde zerre kadar esneme yapmayacağız. Ve Meclis İçtüzüğü'nün tanıdığı bütün hakları kullanarak çıkmaması için her şeyi yapacağız.
'KATLİAM TEHLİKESİ GÜNDEME GELİR'
Yine de ya çıkarsa?
Çıkarsa toplum açısından bir katliam tehlikesi gündeme gelir.
Nasıl katliam?
Çünkü paket çıkarsa, gösterilerde polisin adam vurma yetkisi açıkça tanınmış olacak. Şimdiye kadar da polis sokakta adam vuruyordu ama işi mahkemede aklıyorlardı. Paket yasalaşırsa polisin eline "sen, AKP’ye karşı gelen insanları rahat rahat vurabilirsin" diye bir kanun verecekler. Sınırsız arama, yakalama, gözaltı yetkisini valilere verecekler ki, son dönemlerde birkaç istisna hariç valiler de artık AKP il başkanlarından farklı değiller. Protesto gösterileri AKP il başkanlarının, yani valilerin insafına terk edilecek.
Polisin son dönemlerde ne kadar AKP militanı gibi davrandığını da biliyoruz. Sokakta muhalefet yürütenler AKP'li değil. AKP karşıtı gösterici ile sırtında üniforması, elinde silahı ve yetkisi olan AKP'li polis karşı karşıya geldiğinde ne olacak? Ben bundan korkuyorum.
İşte böyle bir katliam tehlikesi taşıyor bu paket. Bu işin şakası yok. Onun için yasanın ya parlamentodan ya da Anayasa Mahkemesi'nden geri dönmesi lazım.
'8 HAZİRAN'DA ERDOĞAN'DAN HESAP SORMA GÜNDEME GELEBİLİR'
HDP dışında kimler var?
Haziran Hareketi var mesela. ÖDP'den TKP'ye, değişik sol çevreler, Gezi sonrasında böyle bir ittifak oluşturdular. Bu da önemli bir muhalefet dinamiğidir. Onun dışında emek örgütleri var. AKP ve cemaat dışı İslami hareketler, Alevi hareketleri, sendikalar, kadın hareketleri, yöre ve bölge direniş örgütleri var. Mesela Karadeniz'de, Ege'de, Akdeniz'de, başka yerlerde HES'lere karşı, doğayı korumak için kurulan örgütler var. Bütün bunların bir seçimde -en azından bir seçimde- birlikte hareket etmesi, bir anda AKP'nin süslü hayallerini tuzla buz edebilir. 7 Haziran seçimleri bu fırsatı sunuyor. Biz HDP olarak şu anda bunu yapmaya çalışıyoruz.
Topluma şunu anlatmaya çalışıyoruz: 2002'de topluma umut vererek büyüyen AKP, şimdi ülkeye korku salarak büyümeye çalışıyor. Artık AKP'ye oy vermek, kendini Müslüman ve muhafazakâr olarak tanımlayanlara da bir garanti getirmiyor. Çünkü çıkacak yasaların altında "AKP'lilere uygulanmaz" diye bir şey yazmıyor. Hak ve özgürlük herkese lazım olabilir. AKP'ye oy verenlerin bir kısmı, vicdanlı olan kesimler de bunu anlıyor. Oy verdikleri partinin artık bir canavara dönüştüğünü görüyorlar.
Bir de ekonomik gelir dağılımında adaletsizlik çok daha net hissediliyor. Başlangıçta sıcak para akışına bağlı bir rahatlama sonucu bu durum tolere edilebiliyordu. Şimdi cumhuriyet tarihinin en büyük cari açığının ortaya çıktığı koşullarda, ekonomik istikrar pamuk ipliğine bağlı. Bunun üzerine bir de siyasi kriz eklenirse nasıl bir faciayla karşı karşıya kalınacağını sokaktaki insan hissediyor. Cebindeki paranın giderek azaldığını hissediyor. Şimdiye kadar tahammül eden AKP'liler şimdi artık buna katlanmak istemiyor.
Bu değişikliklerin cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasındaki 6-6,5 ayda gündeme geldiğini mi düşünüyorsunuz?
Evet. Cumhurbaşkanlığı seçimi, AKP için bir dönüm noktasıydı. Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını kendileri açısından bir "güvence" olarak görenler, şimdi o tarihten bu yana ekonominin düzeltilmesi, demokratik özgürlüklerin güçlenmesi, barışın sağlanması adına hiçbir şeyin değişmediğinin ve iyileşmediğinin farkına varıyorlar.
Onun için iktidarın şiddetle falan değil, demokratik yöntemlerle, seçimlerle değişmesi ihtimali giderek güçleniyor bence.
'CHP BİZE VEBALI GİBİ DAVRANDI'
Bu arada seçim ittifakları arasında CHP'yi saymadınız...
Saymadım, çünkü şu anda böyle bir seçenek gündemde değil.
Şunu açık söyleyeyim. Biz son yerel seçim sürecinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde CHP'yle ortak aday çıkarmayı denedik. Ama o dönem CHP bize "vebalı" gibi davrandı. Bizimle bir arada görünmenin kendilerine zarar vereceğini, oy kaybettireceğini belirttiler.
Kendine sosyal demokrat diyen ve MHP ile gönül ferahlığıyla ittifak yapan CHP, bizim gibi devrimci bedel ödeyen bir parti ile yerel seçimlerde bir araya gelmekten zarar göreceğini düşünüyorsa, ona karşı fazla ısrarcı olmamamız gerektiğini düşündük.
Fakat cumhurbaşkanı seçimleri bize bir fırsat daha verdi ve bir kez daha denemek istedik.
Ben CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na bizzat şunu söyledim (Görüşmeye katılan bütün ekibi ve benim arkadaşlarım da şahittir):
"Sayın Kılıçdaroğlu, gelin, cumhurbaşkanlığı için ortak aday göstererek 2015 genel seçimlerine birlikte girebilmenin ortak zeminini yaratalım. Bu illaki bizim adayımız olmak zorunda değil, sizin göstereceğiniz ve asgari ilkelere sadık kalacak bir aday olması durumunda, biz açıkça sizin adayınız için çalışacağız.
Çok yüksek bir oy oranı çıkarmalıyız ki, kazanamasak bile 2015 seçimleri için CHP ve HDP olarak iktidara karşı güçlü bir ortak alternatif çıkarmış olabilelim. Ve biz birlikte 2015'te AKP'yi devirebiliriz, özgürlükçü bir iktidar kurabiliriz.
Geçmişte bizim de sizin de karşılıklı hatalarımız oldu, ama bunları cesurca ele alıp düzeltmemiz lazım. Önümüzdeki uzun yılları planlayan bir siyaset yapmamız lazım.
Bizce CHP ve HDP cumhurbaşkanlığı seçimlerinde anlaşırsa, parlamento dışındaki muhalefetin büyük bölümü de bizim etrafımızda kenetlenir. Ve bu güç 2015 seçimlerinde kesinlikle iktidar olur.
İkinci seçenek ise sizin MHP ile birlikte ortak bir aday çıkarmanız olur. Bu ters yöne doğru gitmektir. MHP ile ortak aday belirlerseniz, biz de kendi adayımızı çıkarırız ve yüzde 10 civarında oy almayı hedefleriz. Bu yüzdeyi tutturduktan sonra da 2015'te barajı aşıp yolumuza devam edeceğiz ve 2019'a yönelik alternatif iktidar planımızı belirleyeceğiz. O durumda parlamento dışındaki muhalefeti birleştirmeyi de biz önümüze görev olarak koyacağız."
Bu kadar açık söyledik.
Kılıçdaroğlu ne cevap verdi?
Kemal Bey hiçbir şey söylemedi. "Çok açık konuştunuz, bizim için aydınlatıcı oldu. Teşekkür ediyoruz. Bize müsaade" dedi. Zaten çıktıktan kısa süre sonra MHP ile uzlaştıklarını açıkladılar. Aslında bizimle konuşmadan önce Ekmeleddin İhsanoğlu konusunda anlaşma yapmışlar.
Şimdi böyle bir CHP ile biz 2015 seçimlerine gidemeyiz. Haftaya ne olacak, bunun hazırlığını yapmayan bir partiyle beraber yürümek zor.
Ama Türkiye'deki ilericilerin, demokratların, yurtseverlerin, sol, sosyalist, sosyal demokrat, laik kesimlerin, "Yahu şu CHP'yi biraz daha zorlayalım, adam olur" tezini sanırım artık gözden geçirmeleri gerekiyor.
'SOL DAMAR ARTIK HDP ÜZERİNDEN YÜRÜYECEK'
Yani siz bu zamana kadar CHP'ye "kerhen" oy veren bir kesimin, bu kez size (belki "kerhen" size) oy vermesini mi bekliyorsunuz?
Kerhen değil, içlerine sinerek oy versinler isteriz. Biz herkes için ikna edici olmayı amaçlıyoruz. CHP'nin tepki oyları bize yönelsin istemiyoruz. Tüm muhalefeti ve bu arada CHP'nin tabanını da kucaklayan bir program ve adaylarla ortaya çıkmak istiyoruz.
Yani Türkiye'de ana akım sol damar, artık HDP üzerinden yürüyecek. Bence bu netleşmiştir. 2015 seçimlerinde de bunun mührünü basacağız.
Peki AKP içindeki farklı sesler çıkmasının ve Erdoğan ile Davutoğlu, Fidan, Gül gibi isimler arasında oluşabilecek çatlakların önemli sonuçlara yol açabileceği kanısında mısınız?
Ben yıllardır şunu söylüyorum ve söylemeye de devam edeceğim: AKP'yi İslami bir parti olarak tanımlamak yanlıştır. Bildiğimiz kapitalist, sağ, neoliberal bir partidir o. İslam bunun maskesi olarak kullanılıyor sadece. Türkiye'de İslami hareketler var, yok değil. Ama hiçbir zaman iktidara gelmediler. "AKP İslamı", dini özünden saptırmış, hırsızlık ve rant yolunda bir örtü olarak kullanmıştır. Yoksa bunlarda gerçekten İslam ahlakı olsaydı, tek bir kuruş hırsızlık yapandan hesabı öyle bir sormalıydılar ki, toplumun vicdanı öyle bir rahatlamalıydı ki, insanlar "gerçekten de İslam'ın adaleti rahatlatıcıymış" demelilerdi...
'KEMALİST LAİKLERİN AKP'YE BU KADAR İSLAMCI KİMLİK VEHMETLERİ HATA'
Bizde tam tersi oldu.
Evet, tam tersi oldu. Çünkü ortada bir "İslamileştirme" hareketi falan yok. Bizde bildiğimiz klasik kapitalist soygun ve talan düzeni, buna bağlı postmodern bir kültür dayatması gündeme geldi. Burada da, Suudi Arabistan'da ve başka ülkelerde de yaşanan bu: Kapitalizmin en bayağı, en ucuz, en vahşi hali.
Dolayısıyla "İslamcı AKP geldi, ahlaki çürüme derinleşti" tezi doğru olmaz.
Ve özellikle Kemalist laiklerin AKP'ye bu kadar İslamcı bir kimlik vehmetleri bir hatadır. Buradan bir muhalefet yapılması da bir hatadır.
Soldan muhalefet yapılması lazım, emek teorisi üzerinden, antikapitalist teori üzerinden muhalefet yapılması lazım. Antiislamcı tez üzerinden değil.
Çünkü bunlar İslamcı değil. Olsalardı en azından "dinde zorlama yoktur" ilkesi uygulanırdı ve Türkiye'de asgari bir laiklik gündemde olurdu.
Evet, yozlaşma AKP döneminde artmıştır, çünkü AKP kapitalizmin bireyci ve bencil kültürünün sonuna kadar uygulanmasını sağlamıştır. Bu da ahlaksızlığın patlama yapmasına yol açmıştır.
Böyle bir zemin oluşturulduğu için AKP döneminde kadın katliamları da, yolsuzluk da, hırsızlık da artmıştır.
'BARAJI AŞAMAZSAK BİZE VE TÜRKİYE’YE DERS OLSUN'
Seçime parti olarak girme kararınıza dönelim. Bu konuda size bazı dost çevrelerden de eleştiriler geldi. Gerçi siz barajı aşacağınızdan emin görünüyorsunuz, ama yüzde 1 bile risk görmüyor musunuz?
Birincisi, biz kimilerinin öne sürdüğü gibi, AKP'yle anlaşma ve uzlaşma yaparak bu kararı almadık, tam tersine AKP'yi geriletmek için en büyük hamle budur diyerek bu karara vardık.
İkincisi, bizim gerçekten de barajın altında kalmamız durumumuz varsa, biz bunu hak etmişiz demektir.
Hani Temel'i asmaya götürürlerken son sözünü soruyorlar, o da "bu da bana ders olsun" diyor ya...
Biz bu kadar iddialı laflar edeceğiz, bu kadar önemli programlarımız olacak, bu kadar büyük bedeller ödemiş siyasal mücadele hareketlerinden geleceğiz ve bizim gibi mücadelelerden geçmiş ittifaklarımızla beraber, devrimci sol olarak geleceğiz... Karşımızda da yolsuzluklarla rüşvetlerle, katliamlarla suçlanan ve yıpranmış 13 yıllık bir iktidar olacak... Ve biz barajı aşamayacağız!..
E biz bunu hak ediyoruz o zaman, kardeşim! O zaman "bu da bize ders olsun."
Ama fatura sadece size değil, bütün Türkiye'ye çıkacak?
O zaman "bütün Türkiye'ye de ders olsun…" Bizler bunu demek ki hak ediyoruz.
Bakın, ben bundan korkmamak lazım diye düşünüyorum. Türkiye, kendi özgücüne güvenmelidir, muhalif dinamiklerine güvenmelidir.
Biz bu iktidarı alt ederiz! Mesele, bu zamana kadar biz birbirimize dokunamamış olmamız. Yani, mesela, Karadeniz'de çok ilerici, devrimci bir damar var. Ama Hakkari'ye, Diyarbakır'a, Muş'a dokunamamış yıllarca. Onlar da ona uzanamamış. Trakya Kars'la, İzmir Urfa'yla ilişki kuramamış.
'CHP AKILLI DAVRANSAYDI HALK İKTİDARI KURARDIK’
Şimdi kuruyor mu?
Evet, kuruyor. Kırılma noktası cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu. Artık birbirine dokunanlar, uzananlar arttı.
Bu özgücümüze dayanarak biz, bırakın AKP'yi devirmeyi, Türkiye'de bir demokratik halk iktidarı kurmayı düşünüyoruz. Biz o kadar iddialıyız.
CHP akıllı davransaydı 2015'te bunu yapabilirdik. Ama anlaşılan, CHP ya seçim sonrası doğru bir çizgiye gelecek ya da aşılacak.
Ana hat, ana muhalefet HDP'dir. 2019 seçimlerinde de tek başına iktidara yürüyen bir HDP olacaktır.
http://ilerihaber.org/demirtas-akpyi-islamci-diye-elestirmek-hatadir/11039/