• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Depresyon

Siz hangi durumları yaşadınız?


  • Ankete Katılan
    56

SouvveniR

❤+❤ = ❤❤
Anneler Kulübü
Kayıtlı Üye
5 Mart 2012
11.481
8.058
448
İstanbul
Sonunda bu da oldu dedirten cinste benim sorunum.
Bazen diyorum "rahat batıyor sanırım"...

Ama kendimi öfkelenmekten geri tutamıyorum.
Onca yaşanan şeye rağmen, eski kendimi arıyorum bir yerlerde.
Bulamayacağımı bildiğim halde.

Genel anlamda hayatıma bakıldığında mutsuz ve depresif olmamı gerektiren birşey yok belki de.
Bir çoğuna göre gıpta edilebilecek derecede bir hayatım var.
Düzgün denilecek bir evliliğim var, iyi bir eşim var, işinde gücünde, çocuklarına düşkün, dışardan bakıldığında bana düşkün...
2 tane dünya güzeli evladım var...
Düzgün bir işim var...
Daha ne olsun değil mi?

Ama huzurum yok, mutluluğum yok, keyfim de yok.
Bir bezginlik var üzerimde.
Bunun için de bir psikiatriste gittim tabii ki ve sonuç: major depresyon = antidepresan

Kızgınlığım arttı aslında bunu öğrenince.
Hayat dolu, neşeli, sosyal, etrafına mutluluk saçabilen bir insan iken,
evden dışarı çıkmayan, sinirleri gergin, canı çocukların gülücükleri haricinde sıkkın, asosyal, mutsuz bir insana döndüm.
Tabii bu noktaya birden gelmiyor insan, yaşadıklarımız bizi bir yerlere taşıyor.

Ne anlatsam nereden başlasam ben de bilemiyorum ki.
Umarım kendimi toparlarım.

Sormak istediğim, depresyona düşüpte, kendisini bu süreç sonrasında eskisi gibi hisseden, iyi olanınız var mı?
Ben bu depresyon ile nasıl baş edeceğimi bilemiyorum gerçekten.
Daha öfkeliyim sanki, daha sinirliyim, eşime karşı, yaşananlara karşı, resmen nefret kusasım var.
Daha bir içime kapandım, daha sessizleştim, çünkü ağzımdan çıkacaklardan korkuyorum.
Her an birilerine patlayarak, bütün öfkemi kusup, herşeyi yerle yeksan edecekmişim gibi geliyor...
Çıkmazda hissediyorum kendimi....
 
evlilik, iş, çocuklar...
mutlu olmak için bunlar değil öncelik biliyor musunuz?

peki souvveniR nerede?
ne yapıyor kendisi için?
kendine ait bir zamanı var mı?
spor yapar mı?
sadece rüzgarı hissettiği bir yarım saat yürür mü mesela?
ya da kimse yargılamadan, kınamadan tvde ona haz veren programı izleyebilir mi kimse karışmadan?
bir hobisi var mı?
sohbet etmekten keyif aldığı arkadaşları?
ya da sadece dedikodu yaptığı kuzenleri?
annesiyle ya da teyzesiyle halasıyla neyse.. başbaşa kalıp kızkıza sohbet eder mi?
zaman zaman organizasyonlar yapar veya içinde bulunur ve bundan keyif alır mı?
 
Öncelikle dışardan nasıl göründüğünün bir önemi yok . Kimseyi alakadar etmez .başkaları için mutluluk pozları vermeye değmez .kim ne derse desin ,tirt. . Dışardan iyi görünüyor da içerden nasıl ? Sorun esin mi ?

Tedaviye yeni mi başladın ? Ben de kullanıyorum o minnak canavarlardan :) bana iyi geliyor .doğrusunu söylemek gerekirse ,zamanla etkisini görüyorsun . Terapiyle desteklersen daha iyi olur ..
 
evlilik, iş, çocuklar...
mutlu olmak için bunlar değil öncelik biliyor musunuz?

peki souvveniR nerede?
ne yapıyor kendisi için?
kendine ait bir zamanı var mı?
spor yapar mı?
sadece rüzgarı hissettiği bir yarım saat yürür mü mesela?
ya da kimse yargılamadan, kınamadan tvde ona haz veren programı izleyebilir mi kimse karışmadan?
bir hobisi var mı?
sohbet etmekten keyif aldığı arkadaşları?
ya da sadece dedikodu yaptığı kuzenleri?
annesiyle ya da teyzesiyle halasıyla neyse.. başbaşa kalıp kızkıza sohbet eder mi?
zaman zaman organizasyonlar yapar veya içinde bulunur ve bundan keyif alır mı?

İşte kendimi bu kargaşanın içerisinde bir yerlerde kaybettim sanıyorum.
Hayat benim için "görevini yap, ışıkları kapat yat" şeklini almaya başladı.
Sabah kalk, işe git, görevlerini tamamla, mesai bitince eve geç, evde çocukları toparla evi toparla ihtiyaçları gider, çocukları uyut, kendinde yat, sabah yine aynı döngüye başla...

Ayıptır söylemesi, kendime en hayret ettiğim bir anımda şöyle oldu, "inanmıyorum bacaklarımın tüyleri ne kadar uzamış, örsem örülür" şeklinde oldu...
Kendime o kadar vaktim var yani...

Bırak televizyon izlemeyi, koltuğumu unuttum...
Geçen gün koltuğuma baktım ve içimden istemsiz şu cümle geçti "Souvvenir en son ne zaman bacaklarını uzatıp şu koltuğun keyfine vardın?"

Haftasonları en kötü geçen günlerim oluyor...
Normalde haftasonlarını iple çekip, çocuklarımla nasıl bir aktivite yaparım, nasıl onlarla doyasıya vakit geçiririm düşüncesi olması gerekir değil mi?
Sabah kahvaltıyı hazırla, toparla, saat 12 olduğunda ufaklığı uyut, uyumazsa ben bile agresifleşiyorum çünkü onunla beraber ben de uyuma peşindeyim. Büyük olan baba ile takılır nasılsa. 1 saat maksimum uyursa ne ala, uyanmasını yakalarsam kendi uykum arasında, alıyorum koluma ufaklığı, çekiyorum yatağa, bir yarım saat daha kazanıyorum uyku için...
Aynı rutin saat 16:00 için de geçerli, günde 2 sefer uyuyor, en tatlısı da 16:00 uykusu çünkü ben de onunla uyuyorum... Sonra sersem geçen günün kalan kısmı... Kafamı toparlamakla geçiyor, ama otomatiğe bağlamış şekilde yemeklerde hazır oluyor bu süreç içerisinde, çamaşırlar da atılıyor makinaya, bir şekilde ev bile toparlanıyor....
 
Merhabalar konunuzu görünce yazmak istedim bende çalışan bir anneyim ve sizi çok iyi anlıyorum..
Hergün aynı şeyler.. sabah kalk işe gel.. mesai bitince eve git.. evi toparla varsa camasır at. cocukla ilgilen yemek ye sofrayı toparla..
Cocugu uyut.. bazen onunla birlikte sızıp kal bazen yarım saat eşine vakit ayır.. cocuk geri uyansın hadi geri uyut..
Bazen duşa girmeye bile mecalin kalmasın.. Kendine hiç vakit ayırama.. bazen cocukla bile vakit geçirmek istememe bir uyusun diye gözüne bakma.. kendi halinde oyna oglumda! babanla bir sohbet edeyim diyerek iç geçirme..
Hafta sonu
Cumartesi evdesin; sabah kahvaltı hazırla- ardından temizlik yap- cocugu uyut- uyansın aksam yemeğini düşün vs vs
En son ne zaman kuaföre gittim acaba ? bende bilmiyorum..
Tv izlemek mi dedin ? oda neymiş 21 aydır unuttum
Oturmak mı ? ne haddime nasıl otururum..
biz eşimle konuşamayız evde.. oglum konuşturtmaz mesela.. fırsat vermez.. bir kahve içsek bizim için lüks.. mükemmel bir durum genelde telefonda konuşur sorunlarımızı çözeriz!
Bazen eşim kızar, aksamları cocugu uyutunca gel yanıma der .. ama anne sızıp kalır gün biter..
Bu kadar şeyin içinde beni hayata tutan nedir ?
Söyleyim; yardım eden bir eş.. eşim yardm etmese asla basaramazdm.. iyice ucuruma sürüklenirdim. ben çamasır atarsam o serer, örnek tuvalet banyo balkon yıkama eşime aittir.. sofrayı hazırlamak bana toplamak ona aittir.. evim temiz değil ama derli toplu düzenli alıştım artık yetiyor bana...
Pazar günü ; sadece eşim ve ben cocugum ile ev işi yemek vs olmadan vakit geçirmek..
Güzel bir kahvaltı yapmak, ögleden sonra dışarıya cıkmak .. yazın piknik vs.. kışın avm oyun parkı Güzel bir yemek yemek eve dönüş..
Bir diğeri; yemeğimizi sagolsun bakcıımız yapıyor.. yoksa yemek yapmaya mecalim yok benim.
eşiniz sosyal bir insan değil mi ? çıkalım gezelim dolaşalım vs şeyleri yokmu ?
 
Son düzenleme:
Allah yardımcınız olsun. depresyon çok çok zor bir süreç.
ben de yakalandım bu illete 6 ay önce falandı. zayıfladım. kendimi ordan burdan atasım geliyordu. hiçbir şey tat vermiyordu. seninkine benzer bir yaşantım var benim de.
neyse ben de panik atakta beraberinde geldi. bu tabi işimi daha da zorlaştırdı. ardından tedaviye başladım.
tedavimin 2. ayında kullandığım ilaçlar başka hastalıklara yol açtı. karaciğerim zarar gördü. 2 ay kullanabildim ilaçları ve hemen kestiler. ilk hafta perişan oldum. ilaçlar aniden kesilmeyen türden ilaçlardı çünkü. ve tedavim yarım kalmıştı.
şimdi ilaçları bırakalım3,5 ay oldu maşallah iyiyim.
yani o depresyon geçiyor merak etmeyin. sadece siz de çabalayın kendinize güvenin geçeceğini bilin.
 
ya da kimse yargılamadan, kınamadan tvde ona haz veren programı izleyebilir mi kimse karışmadan?
bir hobisi var mı?
sohbet etmekten keyif aldığı arkadaşları?
ya da sadece dedikodu yaptığı kuzenleri?
annesiyle ya da teyzesiyle halasıyla neyse.. başbaşa kalıp kızkıza sohbet eder mi?
zaman zaman organizasyonlar yapar veya içinde bulunur ve bundan keyif alır mı?

Parça parça alıntı yapıyorum kusura bakmayın lütfen.
İş yerinde olduğum için, araya iş giriyor kafam dağılıyor, tekrar başa sarıyorum.

Tv programı izleyemiyorum.
En son bir "Jet Sosyete" başlamış onu mu izlesek diye düşünürken ve hatta izlemeye yeltenmişken, 2 çocukla bu çokta mümkün olamıyor malesef.

Psikiatristim de aynısını söyledi, çünkü eşim ile sosyalleşme problemlerimiz var, mantıklı bir kadınmışım, isteklerim gayet rasyonel ve sağlıklıymış, ancak alamadığım tepkiler ve isteklerime yanıtlar yüzünden depresyondayım... Son bir kaç seferdir sadece arkadaşlarım ile buluşmaya başladım. İyi geliyor gibi, kız kıza sohbet etmek, sohbetin yanında bir kadeh birşey yudumlamak, çocukların bağrışı olmadan bir tabak birşey yiyebilmek.... Gerçekten iyi geliyor... Bunu yapmaya devam etmemi teşvik ediyor doktor....

Ama sadece burada bitmiyor ki sorunlar.
Geçirilen bir güzel günün ardından yine aynı eve dönüyorum.
Yine asosyal bir hayata, yine mutsuzluğun içine giriyorum, girdap gibi çekiyor.
Neden böyle hissediyorum onu da anlamıyorum.
İnsan güzel zaman geçirdikten sonra motive olur değil mi? Daha bir hayata güzel bakar...
Ama yok olmuyor, ev boğuyor sanki beni, çocuklarım benim en değerlilerim, tahammülümü zorluyorlarmış gibi hissediyorum. Ne kadar acı birşey... Bu sefer kendime kızıyorum "deliriyorsun iyice, saçmalama, evlatların bunlar senin, tabii bağırıp çağıracaklar, sustalı maymun değiller ya" ama elimden geldiğince şefkatli davranmaya çalışıyorum.
Genel anlamda evin içinde sessizim, tepkisizim, eşim birşey diyor cevap vermeye enerjim olmuyor.
 
Öncelikle dışardan nasıl göründüğünün bir önemi yok . Kimseyi alakadar etmez .başkaları için mutluluk pozları vermeye değmez .kim ne derse desin ,tirt. . Dışardan iyi görünüyor da içerden nasıl ? Sorun esin mi ?

Tedaviye yeni mi başladın ? Ben de kullanıyorum o minnak canavarlardan :) bana iyi geliyor .doğrusunu söylemek gerekirse ,zamanla etkisini görüyorsun . Terapiyle desteklersen daha iyi olur ..

Yeni başladım, kendi kendimi ikna etmek zor oldu.
Bilinçli bir insan olarak ve mutsuzluğum bir noktadan sonra "bir sorun var" noktasına gelince, randevu aldım kendime.
Eşime bile söylemedim... Taa ki randevu günü gelene kadar "bu arada benim de randevum vardı" şeklinde girdim konuya.
Şaşırmadı, çünkü son zamanlarda onunla yaptığım paylaşımlar o kadar az ki.

Sorun eşim sanırım, herşeyi ona yüklüyorum, nefret boyutuna varmak üzereyim.
Yaşadıklarım, yaşattıkları, üzüntülerim, bitmek tükenmek bilmeyen "onun ailesi - benim ailem" sorunları.
En çok beni yıkan, konu şu oldu: babam ile herşeyimi paylaşırım oldum olası, arkadaş gibiyizdir ama kendisi yurtdışında.
En son bir geçen aylarda geldi, konuları biliyordu, ben bir ara iyice "boşanıcam artık" boyutundaydım.
Babamda eşim ile konuştu, benim ile konuştu, iki yavrunuzu düşünün dedi, ancak eşime de "kızım ne karar verise kararından caydırmam destek olurum, ona göre adımlarını at" diye de uyardı.

En son yaşadığım bir kaç can sıkıcı durumdan sonra babam ile konuştum tekrar, bana verdiği cevap beni yıktı.
"Eğer bu eşin ile benim vasıtam ile evlenmiş olsaydın sen benim ağzıma ....."
Ben şok oldum tabii ki "o nasıl şey baba niye böyle konuşuyorsun hiç olur mu öyle şey" dediğimde de, "öyle öyle ben seni biliyorum" demişti...
Sonrasında da "ben nasıl senin evleneceğin adam tercihine ses çıkartmadıysam, bak bunca şeye rağmen "banane senin derdinden" demiyorum" dedi...
Yani bir nebze "kendi başının çaresine bak" dedi.

İnsan en sevdiğinden böyle şeyler duyunca, hayat daha bir zor geliyor...
Eeee kime anlatayım ben derdimi?
Annem bipolar, neredeyse 20 senedir bununla boğuşuyorum.
Annem ile paylaşımım bu yüzden kısıtlı, herşeye üzülüyor.
Rahatsızlığı gereği ne çok üzülmesi ne de çok sevinmesi gerekiyor, sonra dengesi şaşıyor birden.
İnsan hayatında bu ne kadar mümkün tartışılır ama durum böyle, bende elimden geldiğince yansıtmamaya çalışıyorum.

Ben de takıntılıyım mesela.
Dün nasıl olduysa benim ufaklık yere yağ dökmüş, ufak canavar.
Annem de çocuklarım ile ilgileniyor, o silmiş yerleri.
Akşam eve gittiğimde yer kayıyor düşüp kafamı kırıcam, o derece kaygan yerler.
Dedim çorabım kayıyor herhalde, terlik giyeyim ayağıma, ama yok terlik bile kayıyor.
Anneme sordum hayırdır ne oldu, birşey mi döküldü diye o da açıkladı.

Hayır yandığım nokta, evde iki tane ufaklık, evi pislik götürecek.
Annemin demesi 2 sefer silmiş evi.
Bende işten yeni gelmiştim, anneme dedim ki "nolur gözünü seveyim çocukları tut, ben bir daha sileyim şuraları"
2 su ben sildim... Yok arınmadı.
Yani şunu hayal edin, 2 çocuk benim ilgim için bağrışıyorlar, huysuzlanıyorlar.
Benim elimde su kovası, kendimi kapatmışım mutfağa, çökmüşüm yerlere habire arındırma çabasında...

Tabii annem ne ile sildi nasıl sildi bir fikrim yok, açıkçası konuyu uzatmadım bile.
Akşam yatmadan bi daha silerim dedim, ama tabii bir de yemek yaptığım için, yorulmuştum.
Silemeden uyudum, şimdi kafamda o yerler, akşam eve nasıl giderim de yer silerim hayallerim var.
 
Söyleyim; yardım eden bir eş.. eşim yardm etmese asla basaramazdm.. iyice ucuruma sürüklenirdim. ben çamasır atarsam o serer, örnek tuvalet banyo balkon yıkama eşime aittir.. sofrayı hazırlamak bana toplamak ona aittir.. evim temiz değil ama derli toplu düzenli alıştım artık yetiyor bana...
Pazar günü ; sadece eşim ve ben cocugum ile ev işi yemek vs olmadan vakit geçirmek..
Güzel bir kahvaltı yapmak, ögleden sonra dışarıya cıkmak .. yazın piknik vs.. kışın avm oyun parkı Güzel bir yemek yemek eve dönüş..
Bir diğeri; yemeğimizi sagolsun bakcıımız yapıyor.. yoksa yemek yapmaya mecalim yok benim.
eşiniz sosyal bir insan değil mi ? çıkalım gezelim dolaşalım vs şeyleri yokmu ?

Benim eşim de yardım ediyor sağolsun, o anlamda bir sıkıntı yok.
Ben ortalığı toparlarken çocukları oyalar, ben temizlik yapacaksam süpürge yapar.
Çocukların rahatsızlıklarında ilaç saat çizelgesi yapar, saatleri gelince ilaçlarını verir.
Çünkü ya ben yemek yapıyor olurum, ya mutfak topluyor ya banyo temizliyorumdur.
Ben birşeyi yaparken, o yapılması gereken bir başka şeyi üstlenir, o anlamda hiç problem yok.

Ancak bu sosyallik konusunda en son yaşadığım birşeyi anlatayım mesela,
Eşimle kırk yılda bir yaptığımız birşey, sinemaya gitmek.
Ailesini ayarladık, normalde zaten benim annem bakıyor çocuklara, kadını bir de akşam yormak istemiyorum.
O yüzden kayınvalidemleri çağırdık, geldiler çocuklara bakmak için.
Sinemaya gittik makul bir saat çerçevesinde oldu, nasıl olduysa, AVM kapanmadan sinemadan çıktık.
Eşime dedim ki "hadi artık karını bir kahve içmeye de götürürsün".
Ama baktım eve doğru yol almaya başladı, sorgular şekilde bakınca suratına "yola çıkalım da dönmesi kolay nasılsa" dedi.
Telefonuma bakıyordum o ara ve kafamı bir kaldırdım (ev AVM arası çok uzak bir mesafe de değil) evin önündeyiz.
Arabayı park etmiş.... Sorgular vaziyette baktım suratına, hiç cevap yok tepki yok.
Bir hışım ile indim arabadan, çıktım yukarı, kayınvalidemlere dedim "hazırlanın bırakıcak sizi eve" diye.

Eşim geldi kapıya aldı anasını-babasını onları bırakmak için indiler aşağıya.
Anahtarı çektim kapıdan, büyük olan uyumuştu, ufaklık mıkırdandı uyandı onu uyutup vurdum kafayı yattım.

O günden sonra da çok birşey talep etmedim eşimden, adamın gönlü yok zorlamanında manası yok sanırım.
O yüzden kısır döngüye dönüyor hayatım.
Eş kişisi hayatımın neresinde ne kadar var? Kendimi robot gibi hissediyorum çoğu zaman.
Evin işini yap, gerekliliklerini yerine getir, işin bitince uyu...
Ha birde eşine "eş olmak" var, işte o kısımda ben "bu kadarına da yok artık!" noktasında olduğum için, umursamayıp arkamı dönüyorum...

Ne mi oluyor?
Eşime nefret duyma noktasına gelmek üzereyim.
Kızıyorum, bu güne kadar konuştuklarım anlattıklarımın boşa gitmesine.
Harcanan zamana, emeklere kızıyorum.
Nasıl bu noktadayım diye kızıyorum.
Dönüp dolaşıp herşeyi eşime bağlayıp, daha da bir öfkeleniyorum....
 
Yeni başladım, kendi kendimi ikna etmek zor oldu.
Bilinçli bir insan olarak ve mutsuzluğum bir noktadan sonra "bir sorun var" noktasına gelince, randevu aldım kendime.
Eşime bile söylemedim... Taa ki randevu günü gelene kadar "bu arada benim de randevum vardı" şeklinde girdim konuya.
Şaşırmadı, çünkü son zamanlarda onunla yaptığım paylaşımlar o kadar az ki.

Sorun eşim sanırım, herşeyi ona yüklüyorum, nefret boyutuna varmak üzereyim.
Yaşadıklarım, yaşattıkları, üzüntülerim, bitmek tükenmek bilmeyen "onun ailesi - benim ailem" sorunları.
En çok beni yıkan, konu şu oldu: babam ile herşeyimi paylaşırım oldum olası, arkadaş gibiyizdir ama kendisi yurtdışında.
En son bir geçen aylarda geldi, konuları biliyordu, ben bir ara iyice "boşanıcam artık" boyutundaydım.
Babamda eşim ile konuştu, benim ile konuştu, iki yavrunuzu düşünün dedi, ancak eşime de "kızım ne karar verise kararından caydırmam destek olurum, ona göre adımlarını at" diye de uyardı.

En son yaşadığım bir kaç can sıkıcı durumdan sonra babam ile konuştum tekrar, bana verdiği cevap beni yıktı.
"Eğer bu eşin ile benim vasıtam ile evlenmiş olsaydın sen benim ağzıma ....."
Ben şok oldum tabii ki "o nasıl şey baba niye böyle konuşuyorsun hiç olur mu öyle şey" dediğimde de, "öyle öyle ben seni biliyorum" demişti...
Sonrasında da "ben nasıl senin evleneceğin adam tercihine ses çıkartmadıysam, bak bunca şeye rağmen "banane senin derdinden" demiyorum" dedi...
Yani bir nebze "kendi başının çaresine bak" dedi.

İnsan en sevdiğinden böyle şeyler duyunca, hayat daha bir zor geliyor...
Eeee kime anlatayım ben derdimi?
Annem bipolar, neredeyse 20 senedir bununla boğuşuyorum.
Annem ile paylaşımım bu yüzden kısıtlı, herşeye üzülüyor.
Rahatsızlığı gereği ne çok üzülmesi ne de çok sevinmesi gerekiyor, sonra dengesi şaşıyor birden.
İnsan hayatında bu ne kadar mümkün tartışılır ama durum böyle, bende elimden geldiğince yansıtmamaya çalışıyorum.

Ben de takıntılıyım mesela.
Dün nasıl olduysa benim ufaklık yere yağ dökmüş, ufak canavar.
Annem de çocuklarım ile ilgileniyor, o silmiş yerleri.
Akşam eve gittiğimde yer kayıyor düşüp kafamı kırıcam, o derece kaygan yerler.
Dedim çorabım kayıyor herhalde, terlik giyeyim ayağıma, ama yok terlik bile kayıyor.
Anneme sordum hayırdır ne oldu, birşey mi döküldü diye o da açıkladı.

Hayır yandığım nokta, evde iki tane ufaklık, evi pislik götürecek.
Annemin demesi 2 sefer silmiş evi.
Bende işten yeni gelmiştim, anneme dedim ki "nolur gözünü seveyim çocukları tut, ben bir daha sileyim şuraları"
2 su ben sildim... Yok arınmadı.
Yani şunu hayal edin, 2 çocuk benim ilgim için bağrışıyorlar, huysuzlanıyorlar.
Benim elimde su kovası, kendimi kapatmışım mutfağa, çökmüşüm yerlere habire arındırma çabasında...

Tabii annem ne ile sildi nasıl sildi bir fikrim yok, açıkçası konuyu uzatmadım bile.
Akşam yatmadan bi daha silerim dedim, ama tabii bir de yemek yaptığım için, yorulmuştum.
Silemeden uyudum, şimdi kafamda o yerler, akşam eve nasıl giderim de yer silerim hayallerim var.
Çok üzgünüm senin için :/

Çocuklarına annen yerine bakıcı baksa ? Aynı zamanda biraz toparlanmana yardımcı olacak biri ..mesela 3 veriyorsan 5 verip ev yükünden kurtulmak da şu süreçte iyi gelir sana ..

Babanin söylediklerini aklım almıyor .bu nasıl bir üslup ? Çok kötü hissettiğine eminim ama en azından esinin yanında dile getirmemiş ve seni korumuş . Bide şu geldi aklıma , acaba öyle davranarak kendince , seni bir yanlıştan mi kurtarmak istedi ?yani her evlilikte olur kafası ..yine de tavır çok yanlış ..

Seni zorlayan bir durum varsa çok düşünme .sağlığından daha değerli değil . Kimseyle zoraki anlaşmak zorunda değilsin . Çalışıyorsun , ekonomik özgürlüğün var ,boşanmak istersen korkma ,kimseye muhtaç olmazsın ..istemediğin bir hayatı sırf birleri istiyor diye yaşamak zorunda değilsin .bu arada umarım terapi de aliyorsundur. Bu sana çok iyi gelir .allah kolaylık versin ..
 
Allah yardımcınız olsun. depresyon çok çok zor bir süreç.
ben de yakalandım bu illete 6 ay önce falandı. zayıfladım. kendimi ordan burdan atasım geliyordu. hiçbir şey tat vermiyordu. seninkine benzer bir yaşantım var benim de.
neyse ben de panik atakta beraberinde geldi. bu tabi işimi daha da zorlaştırdı. ardından tedaviye başladım.
tedavimin 2. ayında kullandığım ilaçlar başka hastalıklara yol açtı. karaciğerim zarar gördü. 2 ay kullanabildim ilaçları ve hemen kestiler. ilk hafta perişan oldum. ilaçlar aniden kesilmeyen türden ilaçlardı çünkü. ve tedavim yarım kalmıştı.
şimdi ilaçları bırakalım3,5 ay oldu maşallah iyiyim.
yani o depresyon geçiyor merak etmeyin. sadece siz de çabalayın kendinize güvenin geçeceğini bilin.

İnşallah geçer, çünkü bu durum beni çok rahatsız ediyor.
Daha önceden psikoloğa gitmiştim, annemin durumları beni çok etkilemişti.
"Sağlıklı mıyım acaba" sorusunu oluşturdu bende ve kendimde böyle bir ihtiyaç hissettim.
Psikolog bana "aşırı sağlıklısın ve bilinçlisin, ama dünyayı sen döndüremezsin bu kadar güçlü olma" demişti.
Yani bendeki en büyük sorun "herşeyi ben yaparım ben hallederim" şeklinde yaşıyor olmam.
Sonra da bütün bu üstüme yığılanlardan nefes alamayınca, eşimin de bu anlamda bana desteğini göremeyince, mutsuz oluyorum....
Belki de kendi kendime yaratıyorum bu durumu, sonrada yakınıyorum...
 
sürekli işte çalışmak öyle yapıyor insanı. tatil günlerinde o kadar mutluyum ki. çalış eve gel çalış. işyerinde sorunlarla boğuş ve hayat böyle bitip gitsin
 
sizi çok iyi anladığımı belirtmek isterim öncelikle.
aslında fotoğraf çok net. siz de biliyorsunuz. cümlelerinizden farkındalığı yüksek bir kadın olduğunuz apaçık ortada.
evliliğiniz sizi aşağı çeken.

şu yağ dökülmesi örneği de çok ilginç..
hayatta dökülenden kırılandan pislenenenden çok daha önemli şeyler var.
ve siz hiçbir şeye yetişemezken hep o kovanın, süpürgenin başında bulursunuz kendinizi.
çocuklar oyun bekler; eşiniz sevgi,şefkat,tutku bekler..
ama siz o kova ve süpürge sarmalına vurursunuz kendinizi..

bu kahve mevzusunu da hatırlıyorum. yine sizi anlıyorum.
kendiniz için birşeyler yapmak isterken hep öncelik başkalarında.

eşinizden kadın olarak uzaklaşmayın.
kendiniz için önce..
sevilmeye ilgi görmeye sizin de ihtiyacınız var bunu sadece eşinizin istediği bir şey olarak düşünmeyin.
eşinizle bunları konuşmalısınız.
konuşamıyorsanız, yazın.

bir de izin verin o da yazsın, o neler hissediyor acaba?
aynı algı düzeyinde olmayabilirsiniz bir de..
bunu anlatmak ifade etmek zor da..
yani düz ve daha sığ bakıyordur belki hayata.
sizin o kahveye yüklediğiniz anlamı göremiyordur.
"sinemaya gittik işte!" diyordur

bu konuda anlatmaya devam edin.
konuşalım..
 
Çok şey diyesim var ama şuan hiçbir şey diyesim gelmiyor.

Kafamı toparlayıp gün içinde yazıcam.
 
Çok üzgünüm senin için :/

Çocuklarına annen yerine bakıcı baksa ? Aynı zamanda biraz toparlanmana yardımcı olacak biri ..mesela 3 veriyorsan 5 verip ev yükünden kurtulmak da şu süreçte iyi gelir sana ..

Babanin söylediklerini aklım almıyor .bu nasıl bir üslup ? Çok kötü hissettiğine eminim ama en azından esinin yanında dile getirmemiş ve seni korumuş . Bide şu geldi aklıma , acaba öyle davranarak kendince , seni bir yanlıştan mi kurtarmak istedi ?yani her evlilikte olur kafası ..yine de tavır çok yanlış ..

Seni zorlayan bir durum varsa çok düşünme .sağlığından daha değerli değil . Kimseyle zoraki anlaşmak zorunda değilsin . Çalışıyorsun , ekonomik özgürlüğün var ,boşanmak istersen korkma ,kimseye muhtaç olmazsın ..istemediğin bir hayatı sırf birleri istiyor diye yaşamak zorunda değilsin .bu arada umarım terapi de aliyorsundur. Bu sana çok iyi gelir .allah kolaylık versin ..

İyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim.
Terapi almıyorum henüz, alabilir miyim onu da bilmiyorum çünkü kendime randevu bile zor aldım.
Kafaya koydum bugün gideceğim dedim ve gittim, ancak terapi için böyle bir zaman yaratabilir miyim emin değilim.

Evet babamın uslubü çok yanlıştı.
Hayatımın bir çok noktasında yoktur babam, o yüzden aslında söz hakkı da yok.
Ama insanın, daha doğrusu kız çocuklarının, babasına karşı bir zaafı vardır ya.
Bende o zaafın milyon katını düşünün.
Bir çok şeyine göz yumup, bir çok yanlışını affetmiş, göz ardı etmiş, umursamamış bir insanım.
Belki o yüzden bir lafı bana çok ağır geliyor, kaldıramaz noktaya geliyorum.
Bir noktadan sonra da soğuyorum, insan babasından soğur mu? Ama işte bir kelime bende birşeyleri bitirebiliyor.
Bugünlük bu böyle tabii ki, 3-5 gün sonra babamdır, yine eskisi gibi umursamam belki, emin değilim.
Fakat bu ufak ufak kırgınlıklar çığ oluyor bende işte.
Algılaması biraz zor....

Çalışıyorum evet, ekonomik özgürlüğüm var.
ancak bir noktada da çocukları o şekilde evde bırakıp, bunca sorunlar yaşayınca, ki annemdir bakması bir nimet çocuklara o yüzden anneme tek kelime etmeye hakkım yok, işi bırakıp evde mi kalsam da diyorum bazen.
Ancak güvenemiyorum kendime, biliyorum çalışmayı bıraktıktan 6 ay sonra kurtlanıp iş arayacağım.
Var olan işimden ve imkanlarımdan memnunum, en çokta çalışma saatlerinden.
O yüzden bunu da gözüm yemiyor açıkçası.
Bakıcı konusunu daha önce yaşadım ve hayatımda yaşadığım en kötü tecrübelerden biriydi.
O yüzden annem bakıyor çocuklara, ama belki annemin yanına destek birini alabilirim.
Gerçi büyük olanı baharda kreşe yazdıracağım tekrar, belki o annemin yükünü çok hafifletecek, o anlamda biraz beklemedeyim.

İşte bütün bunların üstüne kayınvalidemlerin de çocuğu sadece sevmeye gelmeleri beni rahatsız etmiyor değil.
Niye bütün sorumluluk benim annemde, niye kayınvalidemde elini taşın altına koymuyor mesela.
Evet bir çok kişiye verdiğim tavsiyedir "çocuklarınıza kimse bakmakta zorunlu değil, istemezse bakmaz"
Ama benim takıldığım nokta "destek oluruz bizde" denilerek destek verilmemesi.
Evlendim evleneli ne maddi ne de manevi bir destek istedim onlardan.
Desteğe ihtiyacım olduğunda bile bulunmadılar, bunu bile sorun yapmadım...

Ama bunlar işte hep kafama takılanlar, hep beni rahatsız eden şeyler.
Bilenmeme neden oluyor resmen...
 
sürekli işte çalışmak öyle yapıyor insanı. tatil günlerinde o kadar mutluyum ki. çalış eve gel çalış. işyerinde sorunlarla boğuş ve hayat böyle bitip gitsin

Sanırım konuyu pek fazla takip etmiyorsunuz.
İş hayatı değil ki benim sorunum.
İşimden ve iş hayatımdan o kadar memnunum ki....

Hatta iş yerinde daha mutlu, daha enerjik ve hatta daha saygın hissediyorum kendimi.
 
Benim eşim de yardım ediyor sağolsun, o anlamda bir sıkıntı yok.
Ben ortalığı toparlarken çocukları oyalar, ben temizlik yapacaksam süpürge yapar.
Çocukların rahatsızlıklarında ilaç saat çizelgesi yapar, saatleri gelince ilaçlarını verir.
Çünkü ya ben yemek yapıyor olurum, ya mutfak topluyor ya banyo temizliyorumdur.
Ben birşeyi yaparken, o yapılması gereken bir başka şeyi üstlenir, o anlamda hiç problem yok.

Ancak bu sosyallik konusunda en son yaşadığım birşeyi anlatayım mesela,
Eşimle kırk yılda bir yaptığımız birşey, sinemaya gitmek.
Ailesini ayarladık, normalde zaten benim annem bakıyor çocuklara, kadını bir de akşam yormak istemiyorum.
O yüzden kayınvalidemleri çağırdık, geldiler çocuklara bakmak için.
Sinemaya gittik makul bir saat çerçevesinde oldu, nasıl olduysa, AVM kapanmadan sinemadan çıktık.
Eşime dedim ki "hadi artık karını bir kahve içmeye de götürürsün".
Ama baktım eve doğru yol almaya başladı, sorgular şekilde bakınca suratına "yola çıkalım da dönmesi kolay nasılsa" dedi.
Telefonuma bakıyordum o ara ve kafamı bir kaldırdım (ev AVM arası çok uzak bir mesafe de değil) evin önündeyiz.
Arabayı park etmiş.... Sorgular vaziyette baktım suratına, hiç cevap yok tepki yok.
Bir hışım ile indim arabadan, çıktım yukarı, kayınvalidemlere dedim "hazırlanın bırakıcak sizi eve" diye.

Eşim geldi kapıya aldı anasını-babasını onları bırakmak için indiler aşağıya.
Anahtarı çektim kapıdan, büyük olan uyumuştu, ufaklık mıkırdandı uyandı onu uyutup vurdum kafayı yattım.

O günden sonra da çok birşey talep etmedim eşimden, adamın gönlü yok zorlamanında manası yok sanırım.
O yüzden kısır döngüye dönüyor hayatım.
Eş kişisi hayatımın neresinde ne kadar var? Kendimi robot gibi hissediyorum çoğu zaman.
Evin işini yap, gerekliliklerini yerine getir, işin bitince uyu...
Ha birde eşine "eş olmak" var, işte o kısımda ben "bu kadarına da yok artık!" noktasında olduğum için, umursamayıp arkamı dönüyorum...

Ne mi oluyor?
Eşime nefret duyma noktasına gelmek üzereyim.
Kızıyorum, bu güne kadar konuştuklarım anlattıklarımın boşa gitmesine.
Harcanan zamana, emeklere kızıyorum.
Nasıl bu noktadayım diye kızıyorum.
Dönüp dolaşıp herşeyi eşime bağlayıp, daha da bir öfkeleniyorum....
bence sizi bu kaosa sürükleyen eşinizin bu tavırları davranışları hareketleri.. beklentilerinizi karşılamaması..
artık yorulmanız
ona karşı birşeyler anlatmaktan, konuşmaktan ne bileyim uzar gider böyle..
Durum bundan ibaret oluncada ev iş cocuk yemek vs.. agır gelir.. insan kaldıramaz..
şu zamanda en büyük destekçiniz eşiniz olmalı..
tamam yardım ediyormus sagolsun ama sadece yardım etmekle de olmaz.
Peki hiç cocuklarınızla birlikte dışarı cıkmıyormusunuz ?
örnegin hafta sonu napıyorsunuz eşiniz ne zamanlar evde ?
o demese bile siz söyleyin ? birlikte birşeyler yapalım diye.. ama yalnız değil cocuklarda olacak..
bir hafta sonumuz var oda dolu dolu geçsin deseniz mesela ?
halden anlamaz mı ?
biz daha bir pazar evde oturmadık.. yaz olsun kış olsun.. bende pazara iş bırakmam
birde anneniz ev işlerinden azcık tutmuyorsa.. cok daha zorlanırsınız
 
İşte kendimi bu kargaşanın içerisinde bir yerlerde kaybettim sanıyorum.
Hayat benim için "görevini yap, ışıkları kapat yat" şeklini almaya başladı.
Sabah kalk, işe git, görevlerini tamamla, mesai bitince eve geç, evde çocukları toparla evi toparla ihtiyaçları gider, çocukları uyut, kendinde yat, sabah yine aynı döngüye başla...

Ayıptır söylemesi, kendime en hayret ettiğim bir anımda şöyle oldu, "inanmıyorum bacaklarımın tüyleri ne kadar uzamış, örsem örülür" şeklinde oldu...
Kendime o kadar vaktim var yani...

Bırak televizyon izlemeyi, koltuğumu unuttum...
Geçen gün koltuğuma baktım ve içimden istemsiz şu cümle geçti "Souvvenir en son ne zaman bacaklarını uzatıp şu koltuğun keyfine vardın?"

Haftasonları en kötü geçen günlerim oluyor...
Normalde haftasonlarını iple çekip, çocuklarımla nasıl bir aktivite yaparım, nasıl onlarla doyasıya vakit geçiririm düşüncesi olması gerekir değil mi?
Sabah kahvaltıyı hazırla, toparla, saat 12 olduğunda ufaklığı uyut, uyumazsa ben bile agresifleşiyorum çünkü onunla beraber ben de uyuma peşindeyim. Büyük olan baba ile takılır nasılsa. 1 saat maksimum uyursa ne ala, uyanmasını yakalarsam kendi uykum arasında, alıyorum koluma ufaklığı, çekiyorum yatağa, bir yarım saat daha kazanıyorum uyku için...
Aynı rutin saat 16:00 için de geçerli, günde 2 sefer uyuyor, en tatlısı da 16:00 uykusu çünkü ben de onunla uyuyorum... Sonra sersem geçen günün kalan kısmı... Kafamı toparlamakla geçiyor, ama otomatiğe bağlamış şekilde yemeklerde hazır oluyor bu süreç içerisinde, çamaşırlar da atılıyor makinaya, bir şekilde ev bile toparlanıyor....

Haftasonum en yorulduğum günler..Nasıl geçtiğini anlamadığım günler.. Ve benimki artık 2 defa değil 1 defa uyuyor..

Malesef ufaklığın biraz daha büyümesini beklemek en iyi yol. O zaman ikisini de babaya emanet edip kendiniz için bir şeyler yapmaya başlayabilirsiniz.
Eğer babası ikisini de idare edebilir derseniz şimdiden kendinize vakit ayırmak için zorlayın. Bırakın o günde evde yemek olmasın. Yapmayın çıkın gezin tek başınıza.
Küçüğün yemeği olsun yeter siz dışarıdan da yersiniz. Ama o günün bir kaç saatini kendinize ayırın.
Zaten ilaç alıyormuşsunuz. Biraz da ruhunuzu doyurmaya çalışın.

Haftaiçi rutinleri için yapabileceğiniz bir şey yok bence. Çünkü eve gel yemek ye derken çocukların uyku saati oluyor..
 
Şuna adım gibi eminim ki ; annen manik-depresif olduğu için sen şuan bu depresyonu yaşıyorsun yaşantın tetiklemiş sadece !
 
bende bi kac yil once girmistim.zaten meyilliydim uzerine baska sorunlar eklenince iyice bittim.nerdeyse 1 yila yakin surdu.disardan bakinca hic belli olmazdi hayatima devam eder gibiydim ama yalniz kalinca surekli aglama krizleri falan baya bi cektim.43 kiloya kadar dustum.tam hersey bitti derken esimle tanistim onun sevgisiyle herseyi atlattim simdi gayet iyiyim.bence sizde farkli seyler yapin.monotonluktan bikmissiniz yoksa her uzulen sikilan depresyona girmiyor
 
Back
X