bazı konular muallakadır, hani ucu sonu yoktur, o kadar grifttir ki bulamazsın düğümün başını.
lal'in sorununun bu kadar komplike olduğunu düşünmüyorum.
sorunu küçümsediğimden değil, yanlış anlaşılmasın, ancak ne demişlerdi "tecrübelerim, hayatta yediğim kazıkların bileşkesidir."
daha önce susucam demiştim 24'üne kadar susucam, ancak görüyorum ki ben/biz sussak da lal ve eşi susmuyor.
o yüzden silkelenelim ve vah vah / cık cık yerine; saygı-güven-huzur duygularını tüketme noktasına gelmiş bir ilişkiye ne yorum yapardık onu düşünelim.
ben mahallenizin aptal aşığı rolünü üstlendiğimden genelde iyimser ve polyannaca yaklaşırım bu konulara.
ama ilk defa İÇİMDEN (his anlamındaki iç) "lal artık daha fazla uzatmanın manası yok, olmuyorsa olmuyor işte" demek geliyor.
(aaaa demişim farkında değilim)
Lal bu bir eziyet, inan bana bu sana eziyet.
** Sen yarın o parayı versen bile; tekrar güvenebilecekmisin eşine? Akşam yatağa girdğinde huzurla kapatabilecekmisin gözünü?
Huzurunun paraya (senin verdiğin paraya) bağlı olduğunu bilmek seni mutsuz hissettirmeyecekmi?
** Ya kaybedilen saygı? Ya yıkılan hayaller???
Hepsini geçtim attım bir kenara; sırf inat uğruna (inan bana bu sevgi değil sendeki de takıntı olmuş), sırf kaybetmemek (başarısız olmak anlamında) uğruna, sırf yalnız kalmamak için, sırf uğruna verilen savaşlar (evlenmeden önce gördüğün şiddet vs) için değer mi???
Bana seviyorum deme yalvarırım.
Al eline bir kalem bir de kağıt, böl ikiye.
Yaz artılarını bir tarafa, eksilerini de diğer tarafa... Aklına ne geirse ama.
Sonra otur o kağıdı oku....
O kağıtta hangi taraf dolu ise o yönde at adımını.
Hala, herşeye rağmen, kağıdın +ları fazlaysa; 24'üne kadar sus-çıt çıkarma-arama-rutin davranışlar dışında özel bişey yapma, danışman eşliğinde evliliğini kurtarmaya çalış.
-ler fazla ise; zaten biliyorsun ne olduğunu...